Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Outline
…
13 pages
1 file
Uluslararası Tarihte Etimesgut Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2018
Her türlü yayın ve çoğaltma hakkı Etimesgut Belediye Başkanlığı'na aittir. İzinsiz çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Kaynak verilerek alıntı yapılabilir.
Tarih Çevresi , 2021
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun 30 Ekim 1918 tarihinde imzaladığı koşulsuz teslim olmayı getiren Mondros Antlaşması’nın peşinden 13 Kasım 1918’de İstanbul işgal edilir. Bunun ardından, tarihimizde pek konuşulmayan bir olay olarak Aralık 1918’de Ankara önce İngiliz, hemen ardından Fransız askerleri tarafından işgal edilir. Belki de dünya tekstil ticaretini elinde tutan İngiltere’nin, tiftik keçisi yününden üretilen sof (moher) ile ünlenen Ankara’nın bu yanına yabancı olmadığından işgal gerçekleşmişti. Eğer İngilizler, Roma İmparatorluğu’ndan bu yana gelen Ankara’nın Anadolu’nun merkezi ve her yere ulaşan yolların kavşağında olmasından kaynaklanan stratejik önemini dikkate almış olsalardı Mayıs 1919’da askerlerini kolayca oradan çekmezlerdi. Ankara’nın kurtuluş için ulusal savaşıma gönülden bağlılığını gösteren çeşitli eylemlerini dikkate alarak direniş merkezi yapmayı kararlaştıran Mustafa Kemal 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelir ve Millî Mücadele’yi başlatır. Bağımsızlık yolunda yürüyüş Eylül 1922’de zaferle sonuçlanır.
Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 2018
In the 19th century, drought and its natural result famine came out in many parts of the Ottoman state as in the different geographies of the world. In this article, in the second half of the 19th century, the drought which came out in 1845, 1875,1887, 1894 and 1895 the effects is tried to be examined particularly in Ankara in the Ottoman geography. Remerkable points like the matter of rations about the effect of drought that is accepted as one of natural disasters, emigration of locals to nearby places and deaths caused by inadequate nutrition due to lack of grain, the situations of the children without family,increase in water problem in the center because of dry water sources due to drought, emerging diseases as
Belleten, 2016
Ankara’nin Malazgirt Meydan Savasi’ndan sonra Turk hakimiyetine girdigi ve 1101 tarihli Hacli Seferine kadar Turk hakimiyetinde kaldigi bilinmektedir. 1101 yilinda sehir Haclilar tarafindan ele gecirilmis ve Bizans’a verilmistir. Boylece sehirdeki ilk Turk hakimiyeti Malazgirt’ten sonra baslamis ve 1101 yilina kadar devam etmistir. Bu makalede sehrin Turk hakimiyetine kadar gecirdigi siyasi, idari ve fiziki surec kisaca aciklanarak bir giris yapilmis, Ankara sehri ile ilgili calismalarda sehrin ilk Turk fatihi ve Turk hakimiyetinin baslangic zamani hakkindaki gorusler degerlendirilmistir. Bizans kaynaklari ile Danismendname’deki veriler isiginda Ankara’nin 1073 yilinin ilk ceyreginde Turk hakimiyetine girmis oldugu ve sehrin ilk Turk fatihinin ya tek basina ya da Danismend Gazi ile birlikte Artuk Bey oldugu ortaya konularak, Ankara tarihinin karanlik bir bahsi aydinlatilmaya calisilmistir.
Türkiye Notları, 2019
Bülten-Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 2012
Başkent Ankara Dergisi vol.2 sayı.5, 2019
Yıllarca süren savaşlardan sonra 20. yüzyılın ilk çeyreğine kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti öncelikle vatandaşlarına, daha sonra da tüm dünyaya “muasır medeniyet seviyesine” ulaştığını göstermek; ispat etmek zorunda idi. Dönemin iletişim teknolojisi göz önüne alındığında ulusal ve uluslararası yazılı basın dışında propaganda filmleri ve uluslararası fuarlar ön plana çıkmaktadır. Bunlar fiziksel olarak mevcutların taklidi değil, bilakis; onlarla yarışacak milli eserler olmalıdır.
2021
Ankara's being the capital is closely related to the inability to prevent the collapse of the Ottoman Empire and the desire of the Turkish nation, struggling for independence, to establish a state on new principles. While Turkey's war of independence was continuing, two capitals emerged representing two different understanding. Being in the center of the national struggle against imperialism, Ankara has played an important role in shaping the axis of a new political and social power in Turkey. During the historical process when the Parliament was closed with the occupation of Istanbul and the Grand National Assembly convened in Ankara, the government center and capital discussions were among the discussion topics that the Turkish press was closely interested in. The capital debates, reflected in the press and memories of the intellectuals of the period, reflect the power struggle over two cities. In parallel with the attitude they took against the situation of the occupied country, Istanbul and the Anatolian press have also revealed their sides in this confrontation. It is possible to follow an attitude similar to the discussions reflected in newspapers from the memories of the intellectuals of the period.With this, contribution will be made to the formation of a qualified and original perspective regarding the foundation years of the Republic, in which Turkey took a new shape.
2021
Osmanlı idari yönetim sisteminde ülke toprakları eyalet, sancak, kaza şeklinde örgütlenmiştir. Bu birimlerin yöneticileri de beylerbeyi, sancakbeyi ve kadı şeklinde tayin edilmiştir. Devletin bir gerileme dönemine girmesi, merkeziyetçi yönetim yapısının zayıflaması, tımar sisteminin bozulması gibi nedenler devletin klasik yapı dinamiklerinin değişmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte taşra yönetiminde ve yönetici sınıf örgütlenmesinde de dengeler değişmeye başlamıştır. II. Mahmud Dönemi'nde, idari sistemde yenileşmeye gidilmiştir.

Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Cigdemi, 2020
4 Eylül’de başlayıp 11 Eylül 1919 günü sona eren Sivas Kongresi’nin ilk gününde, kongreye Ankara delegesi olarak gönderilen ve Kongre sırasında Temsil Kurulu’na Ankara adına üye seçilen Osmanlı’nın Ankara mebusu Ömer Mümtaz (Tanbi) Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya istediği an güvenle Ankara’ya gelebileceği mesajını vermiştir. Sivas Kongresi’nin ardından 18 Aralık günü Mustafa Kemal ve arkadaşları 13 kişi olarak Sivas’tan Ankara’ya doğru üç otomobil ile yola çıkarlar. Mustafa Kemal’in düşman işgaline karşı ulusal savaşım merkezi olarak Ankara’yı seçmesi, mutlaka, çok önceye dayanır.
Lykos Arkeoloji, 2025
İnsanlık tarihinin ilk imparatorluğu olan, çeşitli kavimlerden farklı halkların bir araya geldikleri tek merkezden yönetilen çok dilli ve çok dinli bir federe devleti Orta Anadolu’da kuran, temel yasalarıyla çağına göre ileri bir demokrasi oluşturan, köleler de dahil insan haklarına özellikle kadına saygılı, gelişmiş bir uygarlığa sahip Hititler’in bu topraklarda yaşayanların uzak ataları olmaları bakımından Ankara tarihimizdeki yeri önemlidir.
Lykos Arkeoloji, 2025
Bilinen verilere göre, Eski Taş (Paleolitik) çağından (günümüzden 300 bin yıldan daha öncesi) bu yana Ankara sürekli bir yerleşim yeri olmuştur. Başka topraklardan gelerek Ankara’ya yerleşen her ulus, beraberinde getirdiği kendi kültürünün yanında bu coğrafyanın kendisinden önceki kültürlerini de benimseyerek sahiplenmiştir. Eskideki devletlerden birisi sona erdiğinde halkı ortadan kalkmamış, yeni yapı içerisinde giderek ona uyum sağlayarak yaşamını sürdürmüş, aynı zamanda yeni de eskiyi benimsemiştir. Böylece tarih boyunca, farklı ırklar ve farklı inançlar yaşamlarını birlikte sürdürebilmiş; bugünkü kültürümüz ve yapımız, hepsinin katkılarının üst üste birikmesiyle oluşmuştur. Anadolu’muzda tarih, ırk, din ve dil dinlemeden hiç kesintisiz sürmektedir.
Bizim Ankara - Güven Dinçer'e armağan kitabı, 2022
Ankara, günümüzdeki kent merkezli 60 km çaplı bir alanda tarih öncesi (prehistorik) çağlardan bugüne sürekli yerleşime sahne olmuştur. Kuruluşundan bugüne Ankara’nın sürekli iskân görmüş olmasının temel nedeni, hiç kuşkusuz, ilk çağdan başlayarak Anadolu’nun doğusu ile batısını ve kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan anayolların kavşağında olmasıdır. Bu yollara egemen konumdaki Ankara kale kenti tarih boyunca hem askeri hem de ticaret açısından stratejik bir öneme sahip olmuştur. MÖ üçüncü yüzyıl sonlarında kurulan Galatya krallığının ve ardından MÖ 27’de kurulan Roma İmparatorluğu’nun Galatya eyaletinin başkenti olan Ankara bu konumunu Bizans’a dek sürdürmüştür. Ankara, tarihte hiçbir zaman Roma dönemindeki kadar görkemli bir kent olmamıştır. Ardından gelen Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde birçok taht kavgasında da bilerek ya da bilmeyerek rol oynamıştır. Siyasi tarihin yanı sıra Ankara, Anadolu’daki Musevilik ve Hristiyanlık tarihinde de öne çıkmıştır. Bir Ahi kenti olan Ankara’da Selçuklu’nun dağılması sürecinde, 1290’da bağımsız bir kent devleti kurulmuş ve Osmanlı sultanı I. Murat’a 1362’de teslim olana dek sürmüştür. Tarihte, Selçuklu’dan beri Ankara halkının körü körüne otoriteye boyun eğmediği zamanlar da kayda geçmiştir. Ankara’nın bütün baskılara karşı otorite boyun eğmemesinin en görkemli sonuncu örneği Ulusal Kurtuluş Savaşı olur ve Ankara’nın stratejik önemi bir kez daha yeniden ortaya çıkar.
2020
Araştırmacılar tarafından şimdiye kadar Ankara şehir tarihine dair birçok çalışma yapılmıştır. Bunlar, daha ziyade tarihî verilere dayalı dönemsel şehrin sosyo-ekonomik ve kültürel envanterini çıkaran çalışmalaradır. Hâlbuki birçok disiplini kullanarak ortaya çıkacak olan şehrin mekânsal gelişim tarihi ve tarihsel süreçteki dönüşümü ortaya koyacak çalışmalar bulunmamaktadır. Bu çalışmada Ankara şehrinin kuruluşundan Cumhuriyet tarihine kadar şehrin fiziksel gelişimi, bu fiziksel şekillenmeyi oluşturan ögeler, bunların dönemsel değişim ve dönüşümleri aydınlatılacaktır. Şehrin mekânsal gelişim ve dönüşümü aydınlatılırken bunu oluşturan paradigma ve parametreler üzerinde durulmuştur.
Ankara binlerce yıllık birikim sonucu oluşmuş bir kenttir. Ankara ile birlikte düşünülen en önemli iki sembolik öğe Kale ve Çankaya’dır. Biri tarihi geçmişi, öbürü ise Cumhuriyet Türkiye’sini sembolize eder. Ankara’da zengin bir kültür birikimi bulunmaktadır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, modern bir “Başkent” oluşturma idealinin gerçekleştiği kenttir. Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemleri üst üste birikerek günümüz Ankara’sını oluşturmaktadır. Metropoliten Ankara, Başkent oluşundan bu yana tarihsel çekirdeğinin çevresinde, özellikle batı koridoru denilen İstanbul ve Eskişehir aksı boyunca 40-50 km. çepere yayılarak, çevre yollarının da etkisi ile yağ lekesi şeklinde bir makro forma ulaşmıştır. Bu yazıda günümüz Ankara’sında “Kent Kimliği” nin oluşumu ve değişimi özetlenecek, özellikle Eskişehir ve Yenişehir’e yönelik olarak kent kimliğinin değişimleri verilmeye çalışılacaktır .
DergiPark (Istanbul University), 2023
Öz I. Konstantinos tahta geçtiğinde hedefini Roma İmparatorluğu'nun başkentine yapılan saldırılar nedeniyle daha doğuda yeni bir başşehir aramaya yöneltmiştir. Bu amaçla en uygun yer olarak, coğrafî konumu kadar siyasî, askerî ve ticarî bakımdan da merkez olma özelliğine sahip, Asya ile Avrupa'nın birleştiği noktada bulunan Konstantinapol'ü seçmiştir. Yeni başşehrin inşasına 324 yılında başlanmıştır. Başşehir Yeni Roma, İkinci Roma veya kurucusuna izâfeten Konstantinapolis adıyla tanınmıştır. Şehrin inşasında Roma örnek alınmıştır. İmparator I. Justinianus, Backhos-Sergios Kilisesini yani bugünkü Küçük Ayasofya Kilisesi'ni yaptırmıştır. Bu dönemde çıkan Nika İsyanı ile Konstantinopol'ün eski ihtişamlı görüntüsü yerle bir olmuştur. Bu yangında Ayasofya Kilisesi yok olmuştur. I. Justinianus, bu olaydan sonra şehri eski ihtişamlı görüntüsüne kavuşturmak için imar çalışmalarına başlamıştır. Bu imar çalışmaları kapsamında su sarnıçları, hamamlar, kiliseler, anıtlar vb. yapıların birçoğu yeniden kurulurken bazıları ise restore edilerek tekrar hayata geçirilmiştir. Bu çalışmada da I. Justinianus'un 6. yüzyılda başlattığı imar programı ile Konstantinapol'de yaptırdığı ve restore ettirdiği yapıların tarihine yer verilmiştir.
ÖZET Türkler, İslam dinini kabul ettikten sonra, Arap alfabesi Türkler arasında yayılmış ve Türkçe'ye uygulanmıştır. Arap alfabesinin Türkçe'ye uygulanması sırasında, yazım kuralları sürekli değişmiş, ancak Türkçe için kullanışlı bir yazı oluşturulamamıştır. Bu nedenle 19. yüzyılın ikinci yansında, basın ve yayın hayatının gelişmesine paralel olarak alfabe tartışmaları başlamıştır. Yazının kolaylaştırılması ya da alfabenin değiştirilmesi yönünde başlayan tartışmalar, Cumhuriyet dönemine kadar -zaman zaman yoğunlaşarak-devam etmiştir. Cumhuriyetsin ilk yıllarında devam eden tartışmaların sonunda Atatürk, alfabe konusunu inkılapları arasına alarak, 1928 yılında harf inkılabım gerçekleştirmiştir. O kuma-yazmayı kolaylaştırmak, Türk milletinin eğitim ve kültür düzeyini yükseltmek, milli kültürü oluşturmak ve çağdaş uygarlığa yönelmek amacıyla yapılan harf inkılabı, başarıyla gerçekleştirilmiş ve bu amaçlara ulaşılmıştır.
Karen-karadeniz araştırmaları enstitüsü dergisi, 2020
Öz: Birinci Dünya Savaşı'na galibiyet ve toprak kazanma düşüncesiyle giren Osmanlı Devleti, savaşın sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Mütarekenin yürürlüğe girmesiyle birlikte başlayan işgaller, Anadolu insanını karamsarlık ve çaresizliğe sevk etmiştir. İşgallere karşı Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin teslimiyetçi politikalar izlemeleri, İtilaf devletleriyle iş birliği yapan ve onlardan her türlü yardımı alan Ermeni ve Rum çetelerini harekete geçirmiştir. Bu çeteler Karadeniz başta olmak üzere Çukurova, Doğu ve Batı Anadolu bölgelerinde savunmasız Türk köylerine saldırarak katliamlara başlamıştır. Yaşanan bu olaylar, Anadolu insanını kendisini savunmak için birtakım önlemler almaya sevk etmiştir. Bu esnada İstanbul Hükümeti tarafından Karadeniz bölgesinde çıkan karışıklıkları önlemek amacıyla 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'da görevlendirilen Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'da başlatılacak ulusal direnişin ve umudun adı olacaktır. Ulusal bilinç, ulusal birlik ve ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmek amacıyla yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan 1920'de ulus egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir Türk Devleti'nin temellerini Ankara'da atmıştır. Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın örgütlenme aşamasında, Anadolu'nun ortasında adeta unutulmuş olan Ankara ise Mustafa Kemal Paşa'yı adeta kucaklamış ve bu mücadelenin askeri ve siyasi hareket merkezi olmuştur. Bu çalışmada Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın örgütlenme aşamasında karşılaşılan zorluklar ve Ankara'nın bu mücadeleye olan katkısı, başta AÜ. TİTE Arşiv belgeleri olmak üzere birinci, ikinci el kaynaklar ve basın çerçevesinde incelenerek değerlendirilmiştir.
2009
Bu calismanin amaci Turk Devrimi ve devrim mimarligini dunya tarihi icinde evrensellik bakis acisiyla yeniden degerlendirmektir. Bu degerlendirmede evrensellik kavrami, Turk devrimi, Aydinlanma Devri, Fransiz Devrimi karsilastirmasi ve mimari arastirma alani olarak XVIII. yuzyil Fransiz devrim mekâni Paris ve XX. yuzyil Turk devrim mekâni Ankara kentleri ele alinmistir. Turk Devrimi ve devrim mimarligini zaman skalasindan bakarak Avrupa’daki gelismelerle degerlendirmek Osmanli Imparatorlugu’nda XVIII. yuzyildaki iyilestirme cabalarini Aydinlanma olarak nitelerken Turk Devrimi’ni de temeli olmayan bir modernlesme projesine oturtmaktadir. Evrensellik perspektifinden yapilacak yaklasim, bu durumu degistirecektir. Aydinlanma bagimsizlik yolunda insanin ilerlemesi icin monarsi, kurumlasmis din ve metafizikle hesaplasmistir. Bu calismada, Aydinlanma’nin bu dogmalarla mucadele cercevesinde tanimladigi evrensellik bir olcut olarak devrim mekânlarini degerlendirmekte kullanilmistir. Fransiz ...