Kendisi, Marksizm üzerine kurulmuşpolitik veekonomik bir teori olanLeninizm'in de kurucusudur. Leninizm, Marksizmin çağın gereklerine göre hem kuramsal hem politik hem de ekonomik alanda, temel ilkelere bağlı kalarak yeniden uyarlanması olarak anlaşılır. Leninizm kavramı, yeni olgular ve yenibilimsel gelişmeler doğrultusunda Marksizmin yeniden üretilmesi gereği üzerinden değerlendirilir ve Marksizmin devrimci ve bilimsel özüne uygun olarak geliştirilmesi olarak anlaşılır ve geneldeMarksizm-Leninizm olarak anılır.
Lenin ve onun eserleri, 20. yüzyılda tüm dünyada sosyalist devrimlerin veemperyalizme karşı bağımsızlık mücadelelerinin yaşanmasında büyük etkiye sahip olması dolayısıyla pek çok yazar ve tarihçi tarafından dikkatle incelenmiş ve hakkında 2 bine yakın eser yazılmıştır.[1] Dünyaproleteryasının ve pek çokkomünist partinin ideolojik önderi kabul edilmektedir. Ayrıca dünyada eserleri yabancı dile en fazla tercüme edilen yedinci kişidir.[2]
Lenin'in kardeşleri devrimci faaliyetlerde aktif olarak yer aldı.Anna (1864-1935),Dimitri (1874-1943) veMaria (1878-1937)Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi üyesi olarak sosyalist mücadeleye katıldı,İskra (Kıvılcım) vePravda (Gerçek) adlı gazetelerin yayın kurulunda çalıştı. AğabeyiAleksandr (1866-1887) ise halkçıNarodnaya Volya grubunun üyesi olarak faaliyet gösterdi. Devrimci faaliyetler yerine üniversitede kariyer yapmayı tercih edenOlga (1871-1891) ise St. Petersburg'da üniversitede eğitim görürken genç yaşta öldü.
Lenin yaşamının ilk yıllarında üç trajedi ile karşı karşıya kaldı: Bunlardan birincisi 1886 yılında babasının beyin kanamasından ölümü, ikincisi de Mayıs 1887'de ağabeyiAleksandr İlyiç Ulyanov'un Rus ÇarıIII. Aleksandr'a suikast düzenleyen bir örgüte üye olması nedeniyle asılmasıydı. Aleksandr tutuklandığı sırada yanında bulunan kız kardeşiAnna Ulyanova, Karzan yakınlarındaki küçük Kokuchkino kasabasına sürüldü. Yaşadığı üçüncü trajedi ise 1891'de kız kardeşiOlga'nın genç yaşta tifodan hayatını kaybetmesi oldu.
Resmî Sovyet biyografilerinde, devrimci eylemlerinin temelinde ağabeyiAleksandr'ın idam edilmesinin etkili olduğu belirtilir. Sovyet ders kitabında basılan Beluzov'un ünlü resmi,[5] genç Lenin'i ve annesini Aleksandr'ın kaybı için yas tutarken gösterir. "Farklı bir yol izleyeceğiz." cümlesi Lenin'in halk devrimi için anarşist ve bireysel yöntemler yerineMarksist bir yaklaşım seçtiği anlamına gelmektedir. Lenin,Marksizm ile ilgilenmeye başladıktan sonra öğrenci gösterilerine katıldı ve sonunda tutuklandı.Kazan Üniversitesi'nden atıldıktan sonra bağımsız olarak çalışmalarına devam etti. Bir süre sonra St. Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu ve 1891 yılında mezun olarak avukatlık yapmak için lisans aldı.[6]
Latince veYunanca konusunda kendini gösteren Lenin, aynı zamandaAlmanca,Fransızca veİngilizce de öğrendi ancak Fransızca ve Almanca bilgileri yetersizdi. 1917'deInessa Armand'ın yardımıyla Fransızca ve İngilizce ile yazılan makaleleri çevirmiş ve aynı yılCenevre'de S.N. Raviç'e, ''Benim Fransızcayla ders verme kabiliyetim yok.'' demiştir.[7]
Lenin,Samara'da birkaç yıl çalıştıktan sonra, 1893 yılındaSankt-Peterburg'a yerleşti. Kariyer yapmak yerine devrimci propaganda ile uğraşmayı tercih etti veMarksizm üzerine çalıştı.
1895 yılındaSankt-Peterburg'da bir grup arkadaşı ileİşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği'ni kurdu. Birliğin amacı işçilerin ağır çalışma koşullarının iyileştirilmesi, uzun mesai saatlerinin kısaltılması, ücretlerin yükseltilmesi gibi iktisadi taleplerin yanı sıra bu talepleriÇarlık Rusyası'na karşı siyasi mücadele ile birleştirmekti.[8] Lenin, 7 Aralık 1895'te bu birliğe üyeliği sebebiyle çarlık rejimince tutuklandı. 14 ay tutuklu kaldıktan sonraSibirya'dakiShushenskoye köyüne sürgüne gönderildi. Bu yıllarda Lenin'in ablasıAnna Ulyanova, Lenin ile cezaevinde iletişime geçerekkriptografi uzmanlığını kullanarak parti belgeleri ve mektuplarını gerekli mercilere ulaştırdı.
Temmuz 1898'de bir sosyalist eylemci olanNadejda Krupskaya ile evlendi. Nisan 1899'daRazvitiye kapitalizma v Rossi (Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi - Geniş-Çaplı Sanayi İçin Bir İçpazarın Oluşma Süreci)[9] yayımlandı.
1900 yılında cezasının sona ermesinin ardından Rusya'da ve Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde çalıştı.Zürih,Cenevre,Münih,Prag,Viyana,Manchester veLondra'da bulundu. Sürgünde iken, sonraları önde gelen rakiplerinden olacak olanJulius Martov ileIskra gazetesini kurdu. Devrimci hareket üzerine çeşitli makaleler ve kitaplar yazdı. Bu dönemde çeşitli mahlaslar kullandıktan sonra sonunda Lenin mahlasını kullanmaya karar verdi.Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nde (RSDİP;Rusça: РСДРП) söylemleriyle ön plana çıktı ve lider olarak etkin görev aldı.
1903 yılında yazdığıŞto delat? (Rusça: Что Делат?) (Ne Yapmalı?)[10][11] kitapçığının kısmen etkilemesiyle parti içi bölünme meydana geldi. Bu kitapçığın devrim öncesi Rusya'sında en etkili kitapçıklardan biri olduğu söylenir. RSDİP'in 1903 yılında toplanan kongresindeMenşeviklere karşıBolşeviklere önderlik etti.
Lenin, parti üyeliği ve izlenecek devrimci politika ve iktidarın alınması konusundaRusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin diğer önderlerinden farklı düşüncelere sahipti. Parlamenter yoldan verilecek mücadelenin işçi sınıfını oyalamaktan başka bir işe yaramayacağını savunuyordu. Seçim hakkı ülkenin tüm yurttaşlarına tanınmadığı için açılacak meclis elit kesimin istekleri doğrultusunda hareket edecek, sözde demokratik hakların verildiği gerekçesiyle Çar'ın meşruiyeti artacak, emekçiler ise sömürü düzeninde yaşamaya devam edeceklerdi. Parlamenter mücadeleyi savunan Martov'un görüşlerini destekleyenler azınlıkta oldukları içinMenşevik, devrimci mücadeleyi savunan Lenin'in görüşlerini destekleyenler ise çoğunlukta oldukları içinBolşevik olarak adlandırıldı. Ancak Lenin devrimci mücadelenin parlamenter faaliyetlerin tümüyle reddedilmesi anlamına gelmediğini de ifade ediyordu. Meclise gönderilecek parti temsilcileri işçilerin haklarını burada da savunabilir ve partinin halk üzerindeki etkisini güçlendirebilirdi.
1905 Devrimi Lenin'i haklı çıkardı. Halkın sefalet ve ağır çalışma koşullarına karşı devrimci önderlik olmaksızın ayaklanması, Lenin'in devrimci politika konusundaki tezlerini geçerli kılıyordu. Ancak Lenin1905 Moskova Ayaklanması olarak bilinen bu isyan girişiminin başarısız olmasının da yine partinin halka önderlik edememesinden kaynaklandığını ve büyük bir fırsatın kaçırıldığını ifade etti.
1906 yılında RSDİP'nin başkanlığına seçildi ve güvenlik nedeniyle 1907 yılındaFinlandiya’ya geçti.Avrupa'daki seyahatlerine devam ederek 1912'de Prag Parti Konferansı ve 1915'teZimmerwald Konferansı gibi birçoksosyalist toplantıya ve etkinliğe katıldı. Lenin,Zimmerwald Solu'nun en önemli lideriydi.Inessa Armand, Rusya’yı terk edipParis'e yerleştikten sonra sürgünde yaşayan Lenin ve diğerBolşevikler'le karşılaştı. Armand'ın bu dönemde Lenin'in sevgilisi olduğuna inanılır.[12][13] Lenin daha sonraİsviçre’ye geçti. Lenin'in Paris günleri yönetmenliğiniSergey Yutkeviç'in yaptığıLenin Paris'te filminde anlatılmıştır.
1914 yılındaI. Dünya Savaşı başladığında, o zamanlar kendileriniMarksist diye tanımlayan Avrupa'nın sosyal demokrat partileri, kendi ülkelerinin savaş için harcadığı çabayı destekledi. Lenin, Alman sosyal demokratlarının savaşı desteklediğine ilk başlarda inanmamıştı; bu olaylar neticesinde savaşı destekleyen partilerden oluşanİkinci Enternasyonal’den ayrıldı. Lenin “emperyalist savaş” olarak nitelediği bu durumun sınıflar arası savaşa dönmesi gerektiğini savunuyordu. Bu amaçla savaşan tüm ülkelerin halklarına hükûmetlerini desteklememelerini ve cephedeki askerlerin silahlarını birbirlerine değil, subaylarına ve onları emperyalist saldırganlığa yönelten siyasilere yöneltmeleri çağrısında bulundu.
Lenin'inOhranka (Kamu Güvenliğinin ve Düzeninin Korunması Departmanı) tarafından oluşturulmuş sabıka dosyası, 21 Aralık 1895
Şubat 1917'deSankt-Peterburg'da devrimci hareketlenme başladı. Savaşa, yoksulluğa ve ağır çalışma koşullarına karşı kadınların başlattığı eylemler işçilerin de katılımıyla giderek büyüdü. Halk ayaklanmasına kısa sürede savaştan yorgun düşmüş askerler de katıldı. Nihayet Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahttan feragat etti. Ancak isyan dolayısıyla korkan Prens Mihail tahtı reddedince Romanov hanedanı devrildi ve monarşi rejimi tarihe karıştı.
Devrim haberini İsviçre'de alan Lenin, hemen partiye izlenecek taktikleri belirten "Uzaktan Mektupları" iletti. Lenin bu mektuplarda yeni hükûmete kesinlikle destek verilmemesini ve devrimci mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.
Rusya'daki 1917Şubat Devrimi'nden ve Rus çarıII. Nikolay'ın devrilmesinden sonra Lenin en kısa sürede Rusya'ya geri dönmek zorunda olduğunu biliyordu ancak tüm hızıyla sürenI. Dünya Savaşı sırasında tarafsız İsviçre'de sıkışıp kalmıştı. İsviçreli komünist Fritz Platten, Lenin'in ve etrafındakilerin Almanya üzerinden trenle yolculuk edebilmesi için Alman hükûmeti ile anlaşmaya varmıştı. Alman hükûmeti, Lenin'in Rusya'ya dönüşünün açabileceği siyasal karışıklığınDoğu Cephesi'nde savaşı bitirmeye yardımcı olacağını umuyordu.[14] Lenin ise Alman hükûmetinin bu amacını bilerek devrimci mücadele için Rusya'ya geçişte onlardan yardım almaktan çekinmedi, ancak 1919'da Almanya'daki Spartaküs hareketine destek olarak Alman hükûmetinin devrilmesi için de çaba sarf etti. Almanya'dan sonra feribotlaİsveç'e geçen Lenin'inİskandinavya'daki yolculuğu İsveçli komünistler Otto Grimlund ve Ture Nerman tarafından ayarlanmıştı.
Nisan 1917'deSankt-Peterburg'a ulaşan Lenin, Finlandiya İstasyonu'nda kendini karşılayan kalabalığa hitaben bir konuşma yaptı. Lenin,ikili iktidar olarak adlandırdığı bu durumda geçici hükûmete kesinlikle destek verilmemesi gerektiğini, burjuva hükûmetinin yoksul işçi ve köylü kitlelerinin taleplerine cevap veremeyeceğini, bu nedenle Sovyetlerin tam iktidar olduğu bir devrimin gerekliliğini ifade etti. Hemen ardından yayımladığıNisan Tezleri[15] ile izlenecek yolu belirledi. Bu tezlerde burjuva hükûmetinin devrilerek işçi ve köylüleri temsil edecek Sovyet iktidarının kurulması gerektiğini, emperyalist savaş sırasında Avrupa'daki hemen hemen tüm sosyal demokratların kendi hükûmetlerinin savaş politikalarını desteklemelerinden dolayı sosyal-demokrasinin önemini yitirdiğini, bu nedenleRusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi olan partinin adınınKomünist Parti olarak değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Başlangıçta Lenin, partisini sol görüş olarak izole etmesine rağmen Bolşeviklerle anlaşmazlık sonucu parti, geçici hükûmetten medet ummayanların toplanma yeri hâline geldi. Muhalefetteki Bolşevikler, sorumluluk almayarak hükûmet uygulamalarını sahiplenmedi.[16]
Bu dönemde,Aleksandr Kerenski ve Bolşeviklerin diğer rakipleri, Lenin'iAlmanlardan para alan bir ajan olarak suçladı. Bunun üzerine, önceleri Menşevik olan ve Şubat Devrimi'nden sonra Bolşeviklere katılanLeon Troçki, 17 Temmuz'da Lenin'i savunan bir konuşma yaptı:[17]
“
Öyle dayanılmaz bir hava yaratıldı ki artık ne siz ne de biz nefes alamıyoruz. Lenin’e ve Zinoviev’e alçakça iftiralar atılmakta. Lenin devrim için otuz yıldır mücadele ediyor. Ben yirmi yıldır halkın ezilmesine karşı mücadele verdim. Bunun sonucunda Alman militarizmine karşı, nefretten başka bir duygu beslememiz söz konusu bile olamaz. (...) Alman militarizmine karşı mücadelem nedeniyle bir Alman mahkemesi tarafından sekiz ay hapis cezasına çarptırıldım. Bunu herkes bilir. Bu salonda bulunan kimse bizim Almanların paralı uşağı olduğumuzu söylemesin.
„
— Leon Troçki
Temmuz Günleri’ndeBolşevik gösteriler yoğunlaştı. Ancak geçici hükûmet bu gösterileri yüzlerce insanın ölümüne yol açacak biçimde şiddet kullanarak bastırdı. Bundan sonraAleksandr Kerenski önderliğindeki geçici hükûmetBolşeviklere karşı sert tedbirler aldı. Bolşeviklere ait matbaa basılarak,Pravda gazetesi kapatıldı. Troçki ve pek çok Bolşevik tutuklandı. Lenin hakkında idam kararı çıkarıldı. Lenin güvenlik nedeniyleFinlandiya’ya iltica etti. Temmuz ayı sonunda yasa dışı koşullarda yapılan 6. Kongre'deEnternasyonalistler Bolşeviklere katıldı. Lenin Eylül ayında gizlice Petrograd'a geçerek, geçici hükûmete karşı, "Sovyetler iktidara!" sloganıyla silahlı bir devrim hazırlıklarına başladı. Hükûmet üzerine düşüncelerini "Devlet ve Devrim"[18] adlı eserinde açıkladı. Bu denemede işçiler tarafından seçilen ve yine işçiler tarafından iptal edilebilen işçi konseylerinden ya da "Sovyetlerden" oluşan yeni bir hükûmet tarzından söz etti.
Lenin, Bolşevik Parti Merkez Komitesi toplantılarında derhal iktidarın alınması gerektiğini vurguladı ve özellikle ayaklanma konusunda ayak direyen Zinoviev ve Kamenev'e üstün gelmek için Merkez Komite görevlerinden istifa etmekle tehdit etti.[19] 16 Ekim günü yapılan Merkez Komite toplantısında 10-2 oyla ayaklanma kararı alındı.[20]
Lenin, 1917 yılında Rusya Geçici Hükümeti'nin devrildiğiEkim Devrimi sırasında tezahürat eden kalabalık bir işçi kitlesine hitap ediyor
Miladi takvime göre 7 Kasım 1917'deBolşeviklerSankt-Peterburg'da geçici hükûmeti devirmek için harekete geçti. Smolni Enstitüsü'nde bulunan Lenin devrim talimatlarını buradan veriyordu. 10 bin kadar Kızıl Muhafız başkentteki stratejik mevkileri ele geçirdi. 8 Kasım'da Kışlık Saray ele geçirildi ve hükûmet düştü. Lenin II. Sovyetler Kongresi'nde Halk Komiserleri Konseyi (Sovnarkom / hükûmet) başkanı seçildi.
Lenin iktidarın alınmasıyla birlikte ilk iş olarak halkın barış taleplerine cevap vererek savaşan tüm devletlere ilhaksız ve tazminatsız bir barış önerisinde bulundu. Hemen ardından toprak kararnamesini yayımlayarak büyük mülk sahipliğini yasakladı ve azınlıktaki toprak aristokratlarının elindeki toprakların halkın çoğunluğunu oluşturan yoksul halk kitlelerine dağıtılmasını emretti.
Ülkenin geleneksel ve çağ dışı düzenden kurtarılması için bir dizi yeni karar aldı. Kilise ile devlet ve eğitim kurumlarını ayırarak laik düzeni getirdi. Kadınlar ile erkekler arasında siyasi ve sosyal alanda hak eşitliği sağladı. İşletmeler üzerinde işçi denetimi getirerek fabrikalarda yönetimi devralacak işçi konseyleri kurulmasını emretti. Bankaları ulusallaştırdı ve Çarlık döneminden kalma dış borçların ödenmesini reddetti. Büyük çoğunluğu batı Avrupa devletlerince işletilen maden ocaklarını da millileştirdi.
Lenin sınıfsal farklılıkların tamamen ortadan kalktığı eşit bir toplumsal düzenin ısrarlı savunucusuydu. Bu amaçla soyluluk unvanları kaldırılarak tüm vatandaşlar yasalar önünde eşit kabul edildi. Halk isyanının en önemli sebeplerinden biri olan ağır çalışma koşullarına çözüm olarak günlük çalışma süresini 8 saate indirdi. Çocuk işçi çalıştırılmasını kesin olarak yasakladı ve bu konuda eşiNadejda Krupskaya'nın da çalıştığı ve kız kardeşiMaria Ulyanova'nın başkanlık ettiği Halk Eğitim Komiserliği'ne bağlı Çocuk Koruma Departmanı'nın kurulmasını sağladı. YineNadejda Krupskaya'nın öncülük ettiği, çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimi ve eğitiminde önemli rol üstlenecekKomsomol vePioner örgütlerinin oluşturulmasını destekledi.
"Komünizm, Sovyet iktidarı ile tüm ülkeye elektriğin ulaştırılmasıdır."[21] diyen Lenin, Rusya'nın her yerine elektrik götürülmesinin ve tarım ile sanayinin modernize edilmesinin önemini vurgulamıştır. "Sanayinin modern ve ileri teknoloji üzerinde örgütlenmesinin ve kent ile kırsal arasında bağlantı sağlayacak olan elektriğin yaygınlaştırılmasının kent ile kırsal arasındaki ayrımı ortadan kaldıracağını, kırsaldaki kültür düzeyini yükseltmeye olanak sağlayacağını ve ülkenin en ücra köşelerinde bile geri kalmışlığı, cehaleti, yoksulluğu, hastalığı ve barbarlığı yok edeceğini köylülere göstermeliyiz."[22] Herkes için ücretsiz evrensel bir sağlık sistemi kurmak, kadınlara haklarını iade etmek ve okur yazar olmayan Rus halkına okuma yazma öğretmek konularında çok hevesliydi. Bu amaçla sadece çocuklar için değil yetişkinler için de eğitim kurumları oluşturulmasını emretti. İşçilerin hem temel ve teorik hem de mesleki eğitimi içinrabfak (işçi fakülteleri) kurulmasını emretti. Ülkedeki tüm çocuklar için ücretsiz ve mecburi eğitim sistemi getirdi.[23] Ama Bolşevik hükûmetinin öncelikli eylemi Rusya'yıI. Dünya Savaşı'ndan çekip kurtarmaktı.
Almanların doğuya doğru sürekli ilerlemeleri tehdidiyle karşı karşıya kalan Lenin, Rusya'nın acilen bir barış antlaşması imzalaması gerekliliğini tartışmaya açtı.Buharin gibi diğerBolşevik liderleri, savaşa devam etmeninAlmanya'da devrim çıkartmanın bir yolu olduğunu savunuyorlardı. Uzlaşmaları yöneten Troçki her iki tarafın da toprak kazançlarını iade etmesi şartıyla bir barış antlaşması yapılmasını içeren orta yolu savunuyordu. Barış görüşmeleri başarısız olunca Almanlar ilerlemeye devam etti ve Rusya'nın batı topraklarının büyük bölümü işgal edildi. Bu durum karşısında Lenin'in savunduğu tez, Bolşevik liderlerinin çoğunluğunun desteğini kazandı. 3 Mart 1918'deBrest-Litovsk Antlaşması’nı imzalayan Lenin, Rusya’yı I. Dünya Savaşı’ndan çıkardı. Bu antlaşma sonucunda Rusya,Almanya'ya veOsmanlı İmparatorluğu'na önemli toprakları geri vermek zorunda kaldı.
Bolşevikler, ilk dönemdeSosyalist Devrimci Parti'nin sol kanadıyla birlikte bir koalisyon hükûmeti kurdu ancak sosyalist devrimcilerin Brest-Litovsk Antlaşması'na karşı çıkıp muhalif partilerle birleşerek Bolşevik hükûmetini devirmeye çalışmasıyla bu koalisyon bozuldu. Lenin, bu çabalara karşı, muhalif partilerin bazı üyelerinin hapsedilmesini de içeren toptan bir karşı çıkmayla cevap verdi.
Bolşevikler, mecliste güçlü olan Sosyalist Devrimcilerin Almanya ile yapılan barışı desteklemeyerek Sovyet hükûmetinin aldığı kararları reddetmesi üzerine 19 Ocak'ta yapılan ilk oturumu Kızıl Muhafızları kullanarak kapattılar ve Sovyetlerin desteğinden dayanak aldılar. Bu tarihten itibaren, görüşleri Lenin'e ve Bolşeviklere uymayan parti ve gruplar düzenli olarak siyasal hayattan çıkarıldı ve süreklilik arz eden iç savaşlar bahane edilerek kurucu meclis kongreleri tekrar tekrar dağıtıldı.
1918’in başından itibaren Lenin, işçilerin kendi kendilerini yönetmeleri kavramına zıt ama uzmanlık ve verimlilik sağlayabilmek adına her kuruluşun başına tek bir kişinin geçmesi ve demokratik kurallara göre kuruluşu yönetmesi gerekliliği konusunda kampanya yaptı. S. A. Smith’in yazdığına göre: "İç savaşın sonuna doğru, 1917’deki fabrika komitelerince tanıtılan sanayi idaresinin demokratik idare tarzından eser kalmamıştı ancak hükûmet, bunun bir önemi olmadığını çünkü sanayinin artık işçi devletinin kontrolüne geçtiğini savunuyordu."
Ekim Devrimi'nden sonra ülkedeSovyet iktidarını yıkabilmek için sabotaj ve saldırı faaliyetleri başladı.Bolşevikler hükûmeti karşı devrimcilerden korumak içinÇeka (Rusça:ЧК) adını verdikleriSovyetler Birliği'nin ilk güvenlik teşkilatını, istihbarat ve gizli servisini kurdular.[24]
BolşeviklerEkim Devrimi'nin ertesinde yayılmaya başlayan karşı-devrimci faaliyetleri durdurmak için farklı taktikler uygulamak zorundaydı.Fransız Devrimi'ndeki devrim mahkemesi savcılarından Antoine Quentin Fouquier de Tinville gibi bir adama ihtiyaç duyan Lenin, 2 Aralık'ta yeni bir özel komiteyi kurdurmak için Askerî Devrimci Komitesi eski başkanıFelix Dzerzhinski'yi atadı. Sabotaj faaliyetleri ve karşı devrimle mücadele etmek için istisnaî yöntemlerin kullanılmasını emretti. İç savaştaki olağanüstü koşullardaBeyaz Terör'e ve bu terörün maddi ve manevi destekçisi emperyalist devletlerin saldırılarına karşı sert tedbirler alınmasını önerdi. "Savaş Komünizm"i olarak adlandırılan bu dönemde bazı özgürlükler geçici olarak kısıtlandı.
Feliks Dzerjinski 19 Aralık 1917'de Halk Komiserleri Konseyi toplantısında devlet dairelerinde sabotaj ve karşı-devrimci faaliyetler konusunda bir rapor sundu. Bu rapor Tüm Rusya Karşı-Devrim ve Sabotajla Mücadele Olağanüstü Komisyonu'nun (Rusça: Всероссийская чрезвычайная комиссия по борьбе с контрреволюцией и саботажем /Kısaca: Çeka) kuruluşunda bir teklif niteliği kazandı ve 6 Şubat 1922'de ilkSovyet güvenlik, istihbarat ve gizli servisiÇeka kuruldu.
LeninSovyet devletinin güvenliği açısından her zamanÇeka’nın koruyucusu ve savunucusu oldu.[25] Çeka daha sonraNKVD ve nihayetKGB adını aldı.
Bolşevikler devrik ÇarII. Nikolay için bir mahkeme kurmayı planlamıştı. Lenin, Çar II. Nikolay'ın halka karşı işlediği suçlardan, özellikle toplu katliamlardan yargılanmasını istiyordu. Ancak 1918 Temmuz'undaBeyaz Ordu’nun kraliyet ailesinin tutulduğuYekaterinburg'a ilerlemesi üzerine Sovyet komiserSverdlov, yerel Sovyet'ten, Beyazlar tarafından ele geçirilmesindense devrik çarın infaz edilmesi için istekte bulundu. Çarın ve ailesinin öldürüldüğü olaya merkezî hükûmetin mi yoksa yerel Sovyet’in mi karar verdiği, tarihçiler arasında hâlâ bir tartışma konusudur. Ancak Yekaterinburg şehrinin düşme olasılığı üzerine Çarın Beyaz ordu askerleri tarafından kurtarılmasının sebep olacağı tehlike dikkate alınarak infaz kararını yerel Sovyetin almış olması ihtimali yüksekti. Zira Bolşevikler Kasım 1917'de iktidara gelmiş olmasına rağmen Çar ve ailesi Temmuz 1918'de infaz edilmişti.
Lenin iktidarı süresince pek çok kez silahlı saldırıya maruz kaldı. Karşı-devrimciler ya da Anti-Bolşevikler Sovyet hükûmetinin ancak Lenin'in ölümüyle düşeceğine inanıyorlardı. Bu amaçla ona suikast düzenlemekten hiç çekinmediler.
İlk olarak 14 Ocak 1918 günü Lenin’in aracına Petrograd’da silahlı saldırıda bulunuldu. Bir konuşmadan dönen Lenin ve İsviçreli komünistFritz Platten aracın arkasında oturuyordu. Ateş edilmeye başlandığında "Platten, Lenin’i başından tutarak yatırdı… Platten’in eli, Lenin’i korumaya çalışırken sıyırıp geçen bir kurşun yarasıyla kan içinde kalmıştı."[26]
30 Ağustos 1918 günü, Sosyalist Devrimci PartiSR üyesiFanya Kaplan, bir miting sonrası aracına giden Lenin'e yaklaştı ve adını haykırdı. Cevap vermek için dönen Lenin, suikastçının üç el ateşiyle yaralandı. Kurşunların ikisi omzuna, biri akciğerine isabet etti. Lenin, güvenlik nedeniyle hastane yerineKremlin'e götürüldü; doktorlar, o dönemin tıp tekniğiyle kurşunları çıkarmanın çok tehlikeli olduğuna karar verdi. Fanya,Brest-Litovsk Antlaşması'nı imzalayarak Almanya'ya tavizler verdiği için Lenin'e suikast uyguladığını belirtti.
1919 Mart ayında Lenin ve diğer Bolşevik liderler, tüm dünyadan gelen devrimci sosyalistlerle buluşarakKomünist Enternasyonal'i kurdu. Bu şekilde, daha geniş olan sosyal-demokrat hareketten ayrılmış olundu; ve artık komünist olarak nitelendirileceklerdi.[27]
Lenin I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'nın pek çok ülkesinde sosyal-demokratların ve sosyalistlerin kendi ülkelerinde emperyalist savaşa bulaşan hükûmetlerini desteklemelerini eleştirerek sosyal-demokrat adını değersizleştirdi ve 1917 yılında açıkladığıNisan Tezleri'ndeRusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adınınKomünist Parti olarak değiştirilmesini önerdi. Bu öneri kabul edildi, ancak parti resmi olarak 1918 yılının Mart ayındaKomünist Parti adını aldı. 1919'da devrimin özellikle Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada yayılması amacıylaKomintern'i örgütlerkenMarksist sosyal-demokratlara da parti adı ve izlenecek yol ve taktikler konusunda tercih yapmaları çağrısında bulundu.İtalya,Yunanistan,Fransa vs. pek çok Avrupa ülkesinde kurulan Komünist PartileriKomintern'e davet etti ve örgütlü mücadelenin önemine değindi. İdeolojik olarakMarksizm-Leninizm'i benimseyen partiler ülkelerinde devrimci mücadeleyi başlattı. Ancak 1919'da Almanya'daki devrim girişiminin başarısız olması ve Avrupa ülkelerindeki kapitalist hükûmetlerin sosyalizme karşı sert tedbirler alarak kalkan oluşturması Lenin'in devrimci mücadeleyi sömürge altındaki üçüncü dünya ülkelerine yöneltmesine sebep oldu. Lenin bu amaçla emperyalist devletlerin egemenliğindeki halklara bağımsızlık mücadelesi başlatmaları çağrısında bulundu. Yaşadığı dönemdeÇin veMoğolistan'da başlayan devrimci hareketler ölümünden sonraKuzey Kore,Küba,Vietnam,Laos ve daha pek çokLatin Amerika,Afrika veAsya ülkesindeLeninist taktik ve yollarla sosyalistlerin iktidara gelmesini sağladı.
Bu arada,Rusya'da iç savaş sürmekteydi. Çok geniş bir yelpaze içinde farklı görüşlere sahip siyasi hareketler ve destekçileri Sovyet hükûmetini devirmek için silaha sarılmıştı. Birçok taraf iç savaşa karışmış olsa da çarpışan iki önemli taraf komünistlerinKızıl Ordusu ile monarşi taraftarlarınınBeyaz Ordusuydu.Fransa,Büyük Britanya,ABD veJaponya gibi yabancı güçlerBeyaz Ordu'ya destek vermiş ve fiilen işgale katılmışlardı.[28] Rusya'nın mevcut durumundan istifade edenPolonya,Romanya veJaponya da toprak kazanma amacıyla Rus topraklarını işgal etti. Bolşevikler bir yandan monarşi taraftarlarıyla diğer yandan yabancı işgalcilerle mücadele etmek zorunda kaldılar. Lenin'in yoksul Rusya halkları üzerinde etkili olan politikasıKızıl Ordu'ya katılımı artırdı ve 1920 yılında bilfiil 3 milyon kişiKızıl Ordu saflarında savaşmakta idi.Leon Troçki tarafından komuta edilenKızıl Ordu, 1921 yılında Beyaz Ordu'yu ve müttefiklerini yenerek iç savaşı kazandı. Emperyalist dostları ve komutanları tarafından yalnız bırakılan son Beyaz Ordu birlikleri de kaçarak ülkeyi terk etti.
Ancak bağımsızlığı 1918 yılında Lenin tarafından onaylanmasına rağmen Sovyet iktidarına düşmanlığını gizlemeyen Polonya iseJózef Piłsudski önderliğinde Rus topraklarına saldırınca 1920 yılındaSovyet-Polonya Savaşı patlak verdi. İç savaşta yorgun düşmüş Kızıl Ordu emperyalist batının desteğini alan Polonya'da yeterince başarı sağlayamayınca Sovyet hükûmeti 1921 yılı Mart ayında imzalanan antlaşma ileBelarus'un batı topraklarını Polonya'ya bırakmak zorunda kaldı ve bu şekilde Sovyet-Polonya sınırı çizildi. Sovyetler Birliği ancak 1939'da bu toprakları geri alabildi.
Lenin,emperyalizmin şiddet eğilimi olduğunu savunuyor ve 1917 yılında kapitalist ve emperyalist güçlerin kontrolü altındaki ulusların koşulsuz olarakkendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu deklare ediyordu. Ancak iç savaşın yarattığı buhran, erken ölümü dolayısıyla iktidarının kısa sürmesi, emperyalist saldırılar gibi sebeplerden dolayı bu ilkeyi istediği şekilde uygulama imkânı bulamadı.
1920-1921 yıllarında, altı ulusal cumhuriyetUkrayna,Belarus,Gürcistan,Azerbaycan,Ermenistan veRusya arasındaki ilişkiler açık biçimde belirlenmiş değildi. Lenin bu birliğin sosyalist, enternasyonalist ilkelere uygun şekilde gönüllülük yolu ile uygulanmasını istiyordu. LakinSovyetler Birliği’nin kurulması sırasında, Komünist Parti saflarında yeşermeye başlayan Rus milliyetçiliği ile de mücadele etmek durumunda kaldı. Lenin bu tehlikeyi dikkate alarak büyük Rus şovenizmine karşı uyanık olma çağrısında bulundu. Lenin'e göreSovyetler Birliği'ni iki önemli etken tehdit etmekteydi; bürokratik komünizm ve Rus şovenizmi. Rus milliyetçiliğine karşı diğer uluslarda hortlayacak milliyetçi saldırganlıklar sosyalist idealizmi mahvedebilirdi.
Gürcistan’ın birliğe katılım koşullarının müzakere edildiği dönemde politikaları yürüten, iç savaş sırasında da orada görev almış olan Gürcü asıllı Milliyetler Halk KomiseriJosef Stalin ve yine Gürcü asıllıSorga Ordzhonikidze ikilisinin federasyona katılım koşullarını reddedenGürcüler'e uyguladığı baskıları geç de olsa fark ederek engellemeye çalıştı. Stalin'in Rusya'nın otoritesini güçlendiren federasyon planını eleştirdi. Lenin, bu konudaki görüşünü “Ulusal sorunlar bastırılmamalı, çözülmeli” şeklinde açıkladı ve Gürcistan meselesi ile ilgiliLev Troçki’ye veStalin’in hazırladığı ve sadece Ermenistan ve Azerbaycan’ın kabul ettiğiÖzerkleştirme Tasarısı’nın düzeltilmesi için deLev Kamenev’eSSCB’nin Kuruluşuyla İlgili Tasarı” isimli mektubu yazdı.
Sovyet projesinin Rusya Federasyonu'na katılma biçiminde değil, eşit cumhuriyetlerin birleşmesi biçiminde olması gerektiğini vurguladı. Bu şekilde bir birliğin amacının diğer ulusların kapitalist emperyalizmden korunmasına da hizmet edeceğini öngördü.
Ancak Lenin, hastalığı nedeni ile bu dönemde güçten düştü ve zamanla sağlığını tümden yitirdi. Daha önce yok etmeye söz verdiği ezen ulus şovenizmi, sürece yeniden hâkim oldu ve uluslar politikası, gönüllü olarak birliğe katılsa da Rusya'nın otoritesinin güçlenmesine karşı çıkanların asimilasyonu politikası biçiminde işledi.
Uzun yıllar süren savaş ve bu buhran dönemindeki sert tedbirleri içeren ekonomi politikası, 1921 yılındaki kıtlık ve düşman hükûmetlerin kuşatması sonucunda Rusya harap düşmüştü. En büyüğüTambov Ayaklanması olan birçok köylü ayaklanması oldu. 1921 Mart'ındaKronstadt'ta denizcilerin isyanı üzerine Lenin,savaş komünizmi politikasını sanayii ve özellikle tarımı yeniden yapılandırmak içinYeni Ekonomi Politikası (Rusça: Новая экономическая политика [НЭП]) (NEP) ile değiştirdi. Bu yeni politika üretim ve gelişmeyi sabote edip piyasaya ürün sürülmesini engelleyerek kıtlık yaratanlara ve karaborsacılara karşı bir önlem olarak ortaya çıktı. Kırsal kesimde tarımsal üretimi kontrol edenlerin piyasaya serbestçe ürün vermelerini sağlamak amacıyla serbest ticarete izin verdi. Kısmi liberalleşme hareketi planlı sosyalist ekonomiye geçmeden önce toprak aristokratlarının ve fabrikatörlerin ekonomiyi daha da tahrip edip halkta infial yaratmalarına karşı bir tedbirdi. 1927 yılında NEP siyaseti yerini sanayileşme ve kolektivizasyona bıraktı.
1921'deBolşeviklerBeyaz Terör'ü yenmeyi başararak iç savaşı sona erdirdiler.Belarus,Ukrayna, Orta Asya ve Kafkasya'daki cumhuriyetlerde de Bolşevikler yeni rejimi yıkmaya çalışan muhalifleri bertaraf etmeyi başardılar.
1922 yılında devletin federal yapısı konusunda tartışmalar yaşandı. Milliyetler Halk Komiseri olanStalin tüm cumhuriyetlerinRusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savunuyordu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Plana göre her cumhuriyetin birlikten ayrılma hakkı vardı. Sonunda federasyonun oluşturulmasındaLeninist ilkeler kabul edildi.
Lenin dogmatik kuralları olmayan yeniliğe ve değişime açık bir siyasi anlayışa sahipti. Ülkenin mevcut koşullarına ve zamana göre değişim söz konusu olabileceği için komünizmin hem siyasal hem de ekonomik olarak statik, değişmez kurallarla değil, mevcut şartlara göre yeniden uyarlanarak tatbik edilmesi gerektiğini savunuyordu.
Leninizmin en dikkat çekici özelliği dönemin hemen hemen diğer bütün sosyalistlerinin savunduklarının aksine kendine has özelliklerinin olmasıydı. Örneğin Lenin Marksizm'i elekten geçirerek devrimci mücadeleyi reddeden ve iktidarın parlamenter yoldan alınması gerektiğini savunan Avrupalı hemen bütün sosyalistlerin aksine ısrarla devrimi savunan ender politikacılardan biriydi. 1905 Devrim hareketi başarısızlığa uğrasa da bu olay Lenin'i haklı çıkarır nitelikteydi. Ancak Lenin hareketin başarısızlığından kendini ve diğer sosyalist liderleri suçlayacak ve sorunun isyanı örgütleyip yönlendirememek olduğu gerçeğini kabul edecektir.
Lenin pek çok kez kendini yalnız bırakan, ama ısrarla savunduğu ve kabul ettirdiği ve en nihayetine doğruluğunu tasdik ettirdiği görüşlerle ön plana çıktı. Örneğin I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da kendi ülkesindeki mevcut hükûmetin savaş politikasına destek vermeyen tek sosyalist önderdi. Hükûmetlerinin saldırgan politikalarına destek verenII.Enternasyonal'deki sosyalist yoldaşlarını Marksizm'e ihanetle suçladı ve şiddetle eleştirdi. İsviçre'deki sürgünden döndükten hemen sonra partisine sunduğuNisan Tezleri'nde de batılı yoldaşlarının ihanetini ileri sürerek sosyal-demokrasi kavramının önemini yitirdiği belirtti veRusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adınınKomünist Parti olarak değiştirilmesi gerektiğini savundu. Şubat Devrimi'nin ardından iktidarı alanların bu devrimi burjuva hareketine çevirdiklerini ileri sürdü ve mevcut hükûmetin yoksul halk kitlelerinin taleplerini karşılamasının imkânsızlığını vurguladı. Bu tezlerde yine arkadaşlarının çekingenlikle kabul ettiği sosyalist devrim çağrısı yaptı.
Ekim 1917'de Merkez Komite toplantısındaBolşevik yoldaşlarıGrigori Zinovyev veLev Kamenev'in maceracılık suçlamalarına ve hattaLev Trotski'nin ilk başlardaki muhalefetine karşın ayaklanma kararının alınmasını ısrarla savundu. 1918 Mart ayında Almanya'nın saldırısının tüm devrimci kazanımları bertaraf edeceğini fark ederek Brest-Litovsk Barış Antlaşması'nın derhal imzalanması gerektiğini savunan tek kişi de kendiydi. Ancak Lenin'i veLeninizm'i daha değerli kılan kendinin ısrarla savunduğu, yoldaşlarının ise reddettiği bu kararların sosyalist devletin kurulması ve geliştirilmesinde hayati bir öneme sahip olduğu gerçeğiydi. Önceleri Lenin'e muhalefet eden ancak bir süre sonra alınan kararların doğruluğunu fark ederek Lenin'e hak verenBolşevikler bu sayedeLeninizm'in özgünlüğünü de kanıtlamış oluyorlardı. ZiraLeninizm terimini ilk kullanan da birçok kez Lenin'in görüşlerini eleştiren ancak daha sonra doğruluğunu kabul etmek zorunda kalan Grigori Zinovyev oldu.
Lenin'e göre politika dost ile düşman arasında ayırım gözetme sanatıydı. Ona göre parlamenter sistem halkın ihtiyaçlarına cevap veremediğinde ve önemini yitirdiğinde devrim kaçınılmaz olurdu. Halkı sefalet ve açlığa mahkûm eden kapitalizme karşı her türlü mücadelenin evla olacağını savunan Lenin, ülkenin asalaklardan, kapitalistlerden, soytarı sözde aydınlardan, fabrikatörlerden, yoksul köylüleri kene gibi kemiren toprak aristokratlarından temizlenmesi gerektiğini savunuyordu. Demokrasi kavramını da farklı bir şekilde yorumlayan Lenin, burjuva için mi yoksa halk için mi demokrasi sorusunu yönelterek, burjuvazi için demokrasinin kendi çıkarlarını güvence altına aldığı ve halkı özgürlük palavralarıyla kandırdığı bir terimden öteye gidemeyeceğini söyledi. Kapitalizmin egemen olduğu ülkelerde elit bir kesimin zenginliğini muhafaza edebilmek için özgürlük kavramını, propagandasına dini de alet ederek yoksul halk kitlelerini cennet vaadiyle kandırıp, bu dünyanın nimetlerini bencilce sömürmek ve paylaşımı reddetmek için sık sık kullandığını iddia etti. 20. yüzyılın başlarında Rusya'nın ve dünyanın yaşadığı trajediler karşısında savunduklarının haklılığını kanıtlayan Lenin, politikanın bir savaş alanı olduğunu ve halkın adil bir düzene kavuşabilmesi için bu savaş alanında mücadelenin kaçınılmaz olduğunu vurguluyordu.
Lenin'in politik manevraları da ekonomik alanda ve dış politikada dikkat çekiyordu. Örneğin iç savaşın yarattığı yıkımın onarılması için sosyalist politikadan kısmen ödün vererek 1921'deNEP'i uygulamaktan hiç çekinmedi. Bu politikanın henüz tamamen bertaraf edilmemiş fabrikatörlerin ve toprak aristokratlarının gelişimi sabote etmelerine karşı bir önlem olarak alındığını belirtti. Nitekim bu taktik kulakların yarattığı kıtlığın önüne geçmekte son derece başarılı oldu. Dış politikada ise Avrupa'da yaşanan gelişmeleri dikkate alarak komünizmin yayılması için verilen mücadelenin yönünü ve niteliğini değiştirmekten de hiç çekinmedi. 1919 yılında Almanya'dakiSpartaküs hareketinin yenilgiye uğratılması ve sosyalist yoldaşlarıRosa Luxemburg veKarl Liebknecht'in hunharca katledilmesi üzerine Marks'ın öngördüğü devrim için batı Avrupa'da henüz koşulların elvermediğini fark ederek mücadelenin yönünü emperyalist devletlerin egemenliğindeki sömürge ülkelerine çevirdi. Bu amaçla özellikle Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Latin Amerika ülkelerindeki halklara bağımsızlık çağrısı yaptı.Hindistan,Türkiye,Çin,Meksika gibi ülkelerde başlayan ve zamanla tüm üçüncü dünya ülkelerine sıçrayan bağımsızlık mücadeleleri bazı ülkelerde sosyalizmden farklı da olsa Moskova'nın desteğiyle batının emperyalist hegemonyasından kurtulmuş yeni hükûmetlerin kurulmasını sağladı.
Lenin'in sağlığı, devrim ve savaşın getirdiği gerginlik sonucu oldukça zarar görmüş; suikast girişiminde aldığı yaralar sağlık durumunu daha da kötüye götürmüştü. Kurşun hâlâ boynunda idi ve omuriliğe yakın durduğu için, o günün tıp tekniğiyle çıkarılması mümkün değildi. 1922 Mayıs'ında ilk defa felç geçirerek sağ tarafı kısmen felçli kalan Lenin'in hükûmetteki rolü giderek azaldı. Aynı yılın aralık ayında geçirdiği ikinci felçten sonra aktif politikadan çekildi. 1923 Mart'ında geçirdiği üçüncü felcin sonrasında konuşma yeteneğini de yitirerek ölene kadar yatağa bağımlı kaldı.
İlk kez felç geçirdikten sonra, hükûmet ile ilgili bazı yazıları eşine dikte ettirdi. Bunların arasında en ünlüsüLenin'in vasiyetidir. Bu vasiyette, baştaJosef Stalin olmak üzere önde gelen komünistleri eleştiriyordu. 1922 yılı Nisan ayından itibaren Komünist Parti Genel Sekreteri olan Stalin'ineline sınırsız bir otoritenin geçtiğini söyledi veyoldaşların Stalin’i bu görevden uzaklaştırmak için bir yol aramalarını önerdi. Bunun dışında 1922 yılından ölümüne kadar Militan Materyalizmin Önemi Üzerine, "Kamenev'e mektup", "Özerkleştirme" Üzerine, "İşbirliği", "Daha Az, Daha İyi" gibi çeşitli yazılar kaleme aldı.
Lenin, vasiyetinde Sovyetler Birliği'ne yönelik yıkıcı nitelikte özellikle iki tehlikeye karşı dikkat edilmesi çağrısında bulundu. Bunlar; Büyük Rus şovenizmi ve bürokratik sosyalizmdi. Büyük Rus şovenizmi, çokuluslu devletin halklarının sosyalist ideolojiye ve birlik politikasına yönelik isyankar tavırlar sergilemelerine sebep olabilirdi. Bu nedenle milliyetçi ve şovenist politikaların enternasyonalist amaçları gölgelememesi gerektiğini belirtti. Bürokratik yozlaşmanın da sosyalist sistem için ciddi bir tehlike olabileceğini, ekonomik kalkınmaya zarar vermemesi için devletçi politikalarda bürokrasinin engelleyici bir unsur olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti. Ülke yönetiminde de partinin önde gelen isimleri arasındaki çatışmanın yıkıcı olabileceğini belirterek kolektif liderliğin önemini vurguladı.
Lenin'in ölümünden sonra eşiNadejda Krupskaya, 1924 Mayıs'ındaki 13. Parti Kongresi'nde okunmak üzere vasiyeti Merkez Komite Sekretaryasına teslim etti. Vasiyet o dönemde partide etkili olanGrigori Zinovyev,Lev Kamenev veJosef Stalin'i zor durumda bıraktı. Partide Lenin'in büyük otoritesi ve saygınlığı metnin örtbas edilmesi ihtimalini imkânsız kılıyordu. AncakLev Trotski'ye karşı iktidar mücadelesi veren Zinovyev, Kamenev ve Stalin; ellerini zayıflatmak da istemiyordu. Bu durumda Merkez Komite toplanacak[29] ve metnin 13. Kongre delegelerine not tutmamaları ve metinden kongrede bahsetmemeleri şartıyla okutulmasına karar verildi. Lenin'in eşi Krupskaya karara karşı çıksa da sonuç değişmedi. Metin, delegeler tarafından ayrı ayrı okundu. Bu durum Lenin'in beklediği iddia edilen etkiyi yaratmadı. Stalin Genel Sekreterliğe devam etti. Lenin'in eşi Krupskaya da bir süre sonra Stalin'e yönelik muhalefetinden vazgeçerek onu destekledi. Ancak vasiyet Sovyetler Birliği'ne düşman olan kapitalist devletler için bir fırsat oldu. Nitekim vasiyetin bir kısmı ilk olarak 1926 yılındaMax Eastman tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde yayımlandı;[30] Troçki ise partiden tasfiye edilip sürgüne gittiği dönem içerisinde 1934 yılında metni yayımlattı.
Lenin 21 Ocak 1924 günü akşam saat 18.50'de, 53 yaşında öldü. Lenin'in ölüm sebebi için yapılan resmî açıklamaserebral arteriyoskleroz ya da dördüncü bir inme idi. Ancak Lenin'i tedavi etmeye çalışan 27 doktorun yalnız sekizi otopsi raporunda bu sonuca vardığı için, ölümü ile ilgili başka teoriler de ortaya atıldı.[31][32] Tarihçilerin büyük çoğunluğu ölüm sebebinin, suikast neticesi boynunda kalan kurşunun neden olduğu bir felç olduğu konusunda hemfikirdir.
Devrimin lideri ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu Lenin'in ölümüyle ülkede bir hafta sürecek yas ilan edildi. Birkaç günde yaklaşık bir milyon kişi liderin naaşı önünde saygıyla eğildi.[33]Leonid Krasin'in önerisiyle tahnit edilen naaşı 27 Ocak 1924 tarihinde düzenlenen büyük bir cenaze töreniyleMoskova Kızıl Meydan'a inşa edilenLenin Mozolesi’ne konuldu. Lenin’in ölümünden üç gün sonra devrimin simgesiSankt-Peterburg şehrinin adıLeningrad olarak değiştirildi. SSCB,1991 yılında dağılana kadar şehir bu isimde kaldı. 1991 yılında ismi tekrarSankt-Peterburg olan şehrin bulunduğu bölge (Rusça:Oblast) ise hâlen resmî olarakLeningrad Oblastı adını taşımaktadır. Lenin'in doğduğu şehir olan Simbirsk şehrinin adı da ölümünden hemen sonraUlyanovsk olarak değiştirildi. Bu şehir Lenin'in anısına hâlenUlyanovsk olarak adlandırılmaktadır.
Ölümünden hemen önce belirttiği, kendi için anıt yapılmaması isteğine rağmen[kaynak belirtilmeli] Lenin adı, ilk proleter devletin kurulmasındaki dehası ve Stalin'in yarattığı kült nedeniyle zaman içinde dinsel tapınmaya yakın sayılacak mertebeye ulaşmıştı. 1980'lere gelindiğinde Sovyetler Birliği’nde her önemli şehrin merkezinde bir Lenin heykeli, merkeze yakın bir Lenin caddesi ve Lenin meydanı, tüm şehre dağılmış yirmiye yakın irili ufaklı büst ve heykel bulunuyordu. Kolektif çiftliklere, nişanlara, buğday hibridlerine ve hatta bir asteroide Lenin’in adı verilmişti. Çocuklara ana okulu çağından itibaren "Lenin Dede" hakkında öyküler anlatılıyordu. Adına ödüller verildi. 1930 yılında adına verilmeye başlananLenin Nişanı 431.418 kez verildi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Leningrad şehri orijinal adı olan St. Petersburg'a dönse de, çevresindeki Leningrad Oblast'ın adı değişmedi. Lenin'in doğum yeri olanUlyanovsk’ta oturanlar şehrin adının yeniden Simbirsk olarak değişmesine karşı çıkarak başarılı oldu. Lenin’in naaşının toprağa verilmesi, son yıllarda Rusya’da sürekli gündemde bir konu hâline gelse deKomünist Parti'nin muhalefeti ve iktidardakiBirleşik Rusya Partisi'nin bu konuda çekingen davranması liderin naaşının korunmasında etkili olmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Lenin ile ilgili Rusya'da pek çok anket yapıldı. Kamuoyu Vakfı olan FOM araştırma şirketinin 1999 yılında yaptığı bir ankete göre Rusların %65'i Lenin'in tarihi rolü hakkında pozitif bir değerlendirmede bulunurken, %22'si negatif bir değerlendirme yapmış, %13 ise kararsız olduğunu belirtmiştir.[41] Levada Araştırma Merkezi'nin 22 Nisan 2001'de Lenin'in 131. doğum yıldönümü kutlamalarında açıkladığı bir anket sonucuna göre ise Rus halkının %70'i Lenin'in iktidarı süresince uyguladığı politikaların o dönemin koşullarına göre uygun olduğunu belirtmiştir.[42]
VTSIOM araştırma şirketinin 2016 yılında yaptığı bir ankette ise Rus halkına "Lenin'e sempati duyuyor musunuz" sorusu yöneltilmiş ve halkın %63'ü Lenin'i seviyorum cevabı verirken %23'ü sevmediğini ifade etmiştir. %14 ise bu konuda görüş bildirmemiştir.[43] Yine VTSIOM araştırma şirketinin yaptığı başka bir ankette halka "Lenin, Rus halkının çıkarları doğrultusunda mı hareket etmiştir" sorusu yöneltilmiş ve %65 halkın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini söylerken, %8 sadece Rusya'daki azınlıkların lehine, %15 ise belirli bir imtiyazlı zümre için çalıştığını belirtmiştir. Halkın %12'si ise bu konuda yorum yapmanın zor olduğunu ifade etmiştir.[43]
Lenin dindar birMarksistti[44] ve ilk kez 1904'te Martov tarafından "Leninizm" olarak adlandırılan kendi Marksizm yorumunun yegâne özgün veOrtodoks olduğuna inanıyordu.[45][46] Onun Marksist bakış açısına göre, insanlık sonunda saf komünizme ulaşacak, sömürü ve yabancılaşmadan kurtulmuş, kendi kaderini kontrol eden ve " herkesten kendi isteğine göre " kuralına uyan, devletsiz, sınıfsız, eşitlikçi bir işçi toplumu haline gelecekti. yeteneği, herkese ihtiyacına göre."[47] Volkogonov'a göre Lenin "derinden ve içtenlikle" Rusya'yı koyduğu yolun nihayetinde bu komünist toplumun kurulmasına yol açacağına inanıyordu.[48]
Lenin'in Marksist inançları, onu, toplumun mevcut durumundan doğrudan komünizme geçemeyeceği, öncelikle birsosyalizm dönemine girmesi gerektiği ve bu nedenle asıl kaygısınınRusya'yı sosyalist bir topluma nasıl dönüştüreceği görüşüne götürdü. Bunu yapmak için, burjuvaziyi bastırmak ve sosyalist bir ekonomi geliştirmek için bir "proletarya diktatörlüğünün" gerekli olduğuna inanıyordu.[49] Sosyalizmi " üretim araçlarının toplumsal olarak sahiplenildiği medeni bir kooperatifler düzeni" olarak tanımladı[50] ve bu ekonomik sistemin bolluk toplumu yaratana kadar genişletilmesi gerektiğine inandı.[47] Bunu başarmak için, kendi deyimiyle "tüm vatandaşların" "devletin kiralık çalışanları" haline gelmesiyle, Rus ekonomisini devlet kontrolü altına almayı temel kaygısı olarak gördü.[51] Lenin'in sosyalizm yorumu merkezi, planlı ve devletçiydi, hem üretim hem de dağıtım sıkı bir şekilde kontrol ediliyordu. Devletin ekonomik ve politik merkezileşmesini sağlamak için ülke çapındaki tüm işçilerin gönüllü olarak katılacağına inanıyordu.[52] Bu şekilde, üretim araçları üzerinde "işçilerin denetimi" çağrısı, işletmelerin doğrudan işçileri tarafından denetlenmesine değil, tüm işletmelerin bir "işçi devleti" denetimi altında işletilmesine atıfta bulunuyordu.[53] Bu, bazılarının Lenin'in düşüncesinde birbiriyle çelişen iki tema olarak algıladığı şeyle sonuçlandı: popüler işçi kontrolü ve merkezi, hiyerarşik, zorlayıcı bir devlet aygıtı.[54]
1914'ten önce, Lenin'in görüşleri büyük ölçüde ana akım Avrupa Marksist ortodoksluğuyla uyumluydu.[44] Marksist olmayan çağdaş filozof ve sosyologların fikirlerini benimseyen Marksistlerle alay etmesine rağmen,[55] kendi fikirleri yalnızca Rus Marksist teorisinden değil, aynı zamanda Rus devrimci hareketinden, daha geniş fikirlerden de etkilenmiştir.[56][57] Fikirlerini, savaş,kıtlık ve ekonomik çöküşün ortasında Rusya'yı yönetmenin pragmatik gerçekleri de dahil olmak üzere değişen koşullara göre uyarladı.[58][59] Leninizm geliştikçe, Lenin yerleşik Marksist Ortodoksiyi gözden geçirdi ve Marksist düşüncede yenilikler getirdi.[44]
Lenin, özellikleEmperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması olmak üzere teorik yazılarında,Marx'ın ölümünden bu yana kapitalizmdeki gelişmeler olarak gördüğü şeyleri tartıştı; ona göre, tekelci devlet kapitalizminin yeni aşamasına ulaşmıştı.[60] Rusya ekonomisine köylülüğün hakim olmasına rağmen, Rusya'da tekelcikapitalizmin varlığının, ülkenin sosyalizme geçmek için yeterince maddi olarak gelişmiş olduğu anlamına geldiğine inanıyordu.[61] Leninizm, Marksizmin diğer varyantlarından daha mutlakıyetçi ve doktriner bir bakış açısı benimsedi[44] ve kendini özgürlükçü vizyonunun duygusal yoğunluğuyla ayırdı.[62] Ayrıca, proletaryayı devrime götürebilecek bir öncünün rolünü vurgulayarak[62] öne çıktı ve devrimci bir araç olarak şiddetin rolünü yükseltti.[63]Bertrand Russell, 1920'de Lenin'le yaptığı görüşmede şunları söyledi: "O (Lenin) mutlak ortodoksluğa sahipti. Bir önermeninMarx'tan bir metin alıntılanarak kanıtlanabileceğini düşünüyordu. Marx'ta doğru olmayan her şey olabilirdi."[64]
Lenin, kapitalist ülkelerin temsili demokrasisinin "burjuvazinin diktatörlüğünü" sürdürürken demokrasi yanılsaması verdiğine inanıyordu ;Amerika Birleşik Devletleri'nin temsili demokratik sistemini anlatırken, her ikisi de Amerikan proletaryasını sömüren "kurnaz multimilyonerler" tarafından yönetilen "iki burjuva partisi arasındaki muhteşem ve anlamsız düellolara" atıfta bulundu.[65] Bir değer olarak özgürlüğe karşı genel bir antipati sergileyerek[66] ve işçileri kapitalist sömürüden kurtarmadığı için liberalizmin özgürlüklerinin hileli olduğuna inanarak liberalizme karşı çıktı.[67]
Lenin, "Sovyet hükümetinin en demokratik-burjuva cumhuriyetten milyonlarca kat daha demokratik olduğunu" ilan etti, ikincisi basitçe "zenginler için bir demokrasi" idi.[68] "Proletarya diktatörlüğünü" demokratik olarak görüyordu, çünküSovyetlerin temsilcilerinin seçilmesini, işçilerin kendi memurlarını seçmesini ve tüm işçilerin düzenli rotasyonunu ve devlet idaresine katılımını içerdiğini iddia ediyordu.[69] Lenin'in bir proletarya devletinin neye benzemesi gerektiğine dair inancı yine de Marksist ana akım tarafından benimsenen inançtan sapmıştır; Kautsky gibi Avrupalı Marksistler, proletaryanın çoğunluğa sahip olduğu, demokratik olarak seçilmiş bir parlamenter hükûmet tasavvur ederken, Lenin, burjuvazinin herhangi bir girdisini dışlayan güçlü, merkezi bir devlet aygıtı çağrısında bulundu.[62]
Leninenternasyonalistti vedünya devriminin keskin bir destekçisiydi, ulusal sınırları modası geçmiş bir kavram ve milliyetçiliği sınıf mücadelesinden uzaklaştıran bir kavram olarak görüyordu.[70]Sosyalist bir toplumda dünya uluslarının kaçınılmaz olarak birleşeceğine ve tek bir dünya hükûmetiyle sonuçlanacağına inanıyordu.[71] Bu sosyalist devletin merkezi, üniter bir devlet olması gerektiğine inanıyor ve federalizmi bir burjuva kavramı olarak görüyordu.[72] Lenin, yazılarındaanti-emperyalist fikirleri benimsedi ve tüm ulusların "kendi kaderini tayin hakkını" hak ettiğini belirtti.[73] Ulusal kurtuluş savaşlarını destekledi, bu tür çatışmaların bir azınlık grubunun sosyalist bir devletten kopması için gerekli olabileceğini kabul etti, çünkü sosyalist devletler "kutsal veya hatalara veya zayıflıklara karşı sigortalı" değiller.[74]
1917'de iktidara gelmeden önce, etnik ve ulusal azınlıkların bağımsızlık çağrılarıyla Sovyet devletini yönetilemez hale getireceğinden endişeliydi; tarihçi Simon Sebag Montefiore'ye göre Lenin,Stalin'i "her ikisini de vermek zorunda kalmadan özerklik ideali ve ayrılma hakkı sunan bir teori" geliştirmeye teşvik etti.[72] İktidarı ele geçiren Lenin, azınlık etnik gruplarınıRus İmparatorluğu'nda kalmaya zorlayan bağların kaldırılması çağrısında bulundu ve onların ayrılma haklarını savundu, ancak aynı zamanda proletarya enternasyonalizmi ruhuyla derhal yeniden birleşmelerini bekledi.[75] Bu birliği sağlamak için askerî güç kullanmaya istekliydi veUkrayna,Gürcistan,Polonya,Finlandiya veBaltık ülkelerinde oluşan bağımsız devletlere silahlı saldırılarla sonuçlandı.[76] Lenin'in hükûmeti ancak Finlandiya, Baltık ülkeleri ve Polonya ile olan çatışmaları başarısızlıkla sonuçlandığında, onların bağımsızlıklarını resmen tanıdı.[77]
Lenin, Moskova'nın Sverdlov Meydanı'nda, yanındaLeon Troçki veLev Kamenev'le birlikte kalabalığa konuşuyor, Mayıs 1920
Lenin kendisini kaderin adamı olarak görüyordu ve davasının doğruluğuna ve devrimci bir lider olarak kendi yeteneğine sıkı sıkıya inanıyordu. Biyografi yazarıLouis Fischer, onu "radikal değişim ve maksimum ayaklanma aşığı" olarak tanımladı, kendisi için "hiçbir zaman ortası olmayan bir adamdı. O ya ya da siyah ya da kırmızı abartıcıydı".[78] Lenin'in "disiplinli çalışma konusundaki olağanüstü kapasitesinin" ve "devrimci davaya bağlılığının" altını çizen Pipes, onun oldukçakarizma sergilediğini kaydetti.[79] Benzer şekilde Volkogonov, "Lenin'in kişiliğinin gücüyle insanlar üzerinde bir etkiye sahip olduğuna" inanıyordu.[80] Tersine, Lenin'in arkadaşı Gorki, "kel kafalı, tıknaz, sağlam bir kişi" olarak fiziksel görünümüyle komünist devrimcinin "fazla sıradan" olduğunu ve "lider izlenimi" vermediğini yorumladı.[78]
Albert Einstein 1929'da Lenin hakkında şunları yazmıştı: “Sosyal adaleti uygulamak için tüm gücünü kişiliğinden tam bir fedakarlıkla kullanan bir adama Lenin'e saygı duyuyorum. Onun yöntemi bana uygun görünmüyor. Ama kesin olan bir şey var ki, onun gibi insanlar, insanlığın vicdanının koruyucusu ve yenileyicisidir.[81]
Lenin hakkında anı kaynaklarından alıntı yaparak "Komplocu" adlı bir kitap yazan İngiliz tarihçi Helen Rappaport, onu günlük yaşamda "zorlayıcı", "dakik", "temiz" ve "çok temiz" olarak tanımladı. Aynı zamanda, "Lenin takıntılıydı", "çok otoriterdi, çok katıydı ve fikirleriyle anlaşmazlığa tahammülü yoktu." "Arkadaşlık onun için ikinci plandaydı." Rappaport şunu belirtiyor: “Lenin alaycı bir oportünistti, parti taktiklerini koşullara ve siyasi kazanca göre değiştiriyordu. Belki de bu onun bir taktikçi olarak olağanüstü yeteneğiydi.” “Acımasız ve zalimdi, insanları kendi amaçları uğruna utanmadan kullanıyordu”[82]
İngiliz yazar Arthur Ransome onu şöyle tanımladı: “Lenin, yaşama sevgisiyle beni etkiledi. Aynı neşeli mizaca sahip, benzer kalibrede başka birini hatırlamıyordum. Sandalyesinde bir o yana bir bu yana sallanan, şu ya da bu şakaya gülen bu kısa boylu, kel, buruşuk adam, bir soru sormak için sözünü kesen herkese ciddi tavsiyeler vermeye her an hazırdı, bu tavsiye o kadar sağlam temellere dayanmaktadır ki, takipçilerini herhangi bir emirden çok daha büyük bir motive etme gücüne sahipti. Onun kırışıklıkları kaygıdan değil, kahkahadan kaynaklanıyor".[83]
İngiliz diplomat Bruce Lockhart onu şöyle tanımladı: “Lenin, onu gördüğüm ilk andan itibaren üzerimde güçlü bir izlenim bıraktı. Ve bugün bile, daha fazla bilgi olsa bile, Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiğim ve daha sonra bir İngiliz Ajanının Anıları adlı kitabımda özetlediğim raporlardaki yüksek notu hakkında çok az şey değiştirebilirdim. Geniş alnı ve hafif Moğol göz şekli dışında görünüşünde göze çarpan hiçbir şey yoktu. Takım elbisesi gevşek bir şekilde sarkıyordu ve kravatı neredeyse her zaman dikkatsizce bağlanıyordu. Başını geriye atmış ve başparmaklarını rahatça yeleğinin kol deliklerine sokmuş şekilde ayakta durmayı seviyordu. Şiddetli soğuklar dışında, başına her zaman bir işçi şapkası takardı. Sakin ve dengeli, sürgünde iyi bir ruh hali içinde katlandı, Sibirya'da balık tutmayı ve avlanmayı, İsviçre'de yürümeyi ve bisiklete binmeyi seviyordu. Lenin mizahı takdir ediyordu, bazen oldukça sert bir şekilde kendi kendine şaka yapmayı seviyordu ve insani hiçbir şey ona yabancı değildi. Bir satranç oyununu kaybederse çok üzülebilirdi. Sanat sevgisi bakımından sıradan bir insandan hiçbir farkı yoktu. Rus klasiklerini modern Sovyet edebiyatına tercih ediyordu, Mayakovski'yi sevmiyordu, klasik müzikten, özellikle de Beethoven'dan hoşlanıyordu, ancak nadir istisnalar dışında tiyatroda sıkılmıştı. 1917'ye gelindiğinde Lenin, kendisine gereksiz ve önemsiz görünen her şeyi bir kenara bırakarak tamamen devrimci mücadeleye odaklandı. Her koşulda konsantre olabiliyordu, gürültü bile onu rahatsız etmiyordu. Onu, Sovyetler Birliği tarihinin en kaotik Sovyetler Kongresi'nin ortasında, tarafsız bir şekilde bir kağıt parçasına bir şeyler yazarken gördüm. Lenin, diğer diktatörlerin kendilerini çevrelemekten hoşlandıkları ışıltı ve gösterişin farkında değildi ve en azından 1918'de sıradan halkın erişimine açıktı. Tüm komünistler gibi o da, en acımasız olanı bile, sonun araçları haklı çıkardığına inanmasına rağmen, tanıştığı birkaç yabancıya karşı şaşırtıcı derecede dürüsttü. Bu, Sovyetler Birliği'nin mevcut liderleriyle tam bir tezat oluşturuyordu. Hatırladığım kadarıyla geleceğe dair tahminlerinde nadiren yanılıyordu. Lenin hiçbir zaman kabalık noktasına gelmemiş ve muhatabının sözünü kesmemiştir. Evet, acımasız ve zalim olabilirdi ama onun zulmü kişisel değildi, nihai hedefe bağlıydı. Bana öyle geliyor ki kişisel intikamın ne olduğunu bile bilmiyordu. 1918'de Lenin'in, bugün hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolacak birçok entelektüeli bağışladığını biliyorum."[84]
Ekim Devrimi'nin zaferinden sonra, Lenin ve Krupskaya kısa süreliğine National Hotel'in odalarından birini işgal ettiler, ancak kısa süre sonra çift Kremlin'de oldukça mütevazı beş odalı tek yatak odalı bir daireye taşındı. Vladimir İlyiç, daireye Kremlin depolarında bol miktarda tutulan pahalı mobilya ve halıları döşemeyi kategorik olarak reddetti. Lenin'in yaşamının son yıllarında, daha geniş bir eve taşınması veya yaşadığı apartman dairesinde büyük tadilatlar yapılması için teklifler yapılmaya başlandı ve bunu mümkün olan her şekilde reddetti. Ancak bunların Lenin tatildeyken gizlice organize edilmesi gerekiyordu. Amerikalı tarihçi Adam Ulam'a göre Lenin, iktidara geldikten sonra genel olarak çok mütevazı bir yaşam sürdü.[85]
Tarihçi ve biyografi yazarı Robert Service, Lenin'in Çarlık yetkililerine karşı güçlü bir nefret besleyen son derece duygusal bir genç adam olduğunu ileri sürdü.[86] Service'e göre Lenin, Marx, Engels veÇernişevski gibi ideolojik kahramanlarıyla "duygusal bir bağ" geliştirdi, onların portreleri vardı[86] ve özel olarak kendisini Marx ve Engels'e "aşık" olarak tanımlıyordu. Lenin'in biyografi yazarı James D. White'a göre Lenin, onların yazılarını "sorgulanması değil inanılması gereken" "kutsal kitap", "dini bir dogma" olarak değerlendirdi.[87] Volkogonov'a göre Lenin, Marksizmi "mutlak gerçek" olarak kabul etti ve buna göre "dini bir fanatik" gibi davrandı.[80] Benzer şekilde Bertrand Russell, Lenin'in "Marksist müjdeye sarsılmaz bir inanç sergilediğini düşünüyordu.[78] Biyografi yazarı Christopher Read, Lenin'in "meşruiyetlerini popüler emirlerden değil, doktrinlerinin hakikatinden alan teokratik liderlerin laik bir eşdeğeri" olduğunu öne sürdü.[88] Lenin yine de birateist ve din eleştirmeniydi, sosyalizmin doğası gereği ateist olduğuna inanıyordu, dolayısıylaHıristiyan sosyalizmini terimler açısından bir çelişki olarak değerlendirdi.
“
Lenin'in toplu yazıları, demir iradeye sahip, kendini köleleştiren öz disiplinli, muhalifleri ve engelleri küçümseyen, bir bağnazın soğuk kararlılığını, bir fanatiğin dürtüsünü ve daha zayıf insanları ikna etme veya gözdağı verme becerisine sahip bir adamı ayrıntılı olarak ortaya koyuyor. Amacının tekliği, etkileyici yoğunluğu, kişisel olmayan yaklaşımı, kişisel fedakarlığı, siyasi zekası ve mutlak gerçeğe sahip olduğuna dair tam inancı. Hayatı Bolşevik hareketinin tarihi haline geldi.
Service, Lenin'in "karamsar ve değişken" olabileceğini belirtti,[86] ve Pipes onu "tamamen insan düşmanı" olarak nitelendirdi. Bu görüş, Lenin'in özellikle çocuklara karşı nezaket gösterdiği birçok örneği vurgulayan Read tarafından reddedildi.[88] Birçok biyografi yazarına göre, Lenin muhalefete karşı hoşgörüsüzdü ve kendisininkinden farklı olan doğrudan fikirleri sıklıkla reddediyordu. Kendisiyle aynı fikirde olmayanlara yönelik alay etme, alay etme vead hominem saldırıları yapma eğilimi sergileyerek "başkalarını eleştirirken zehirli" olabilir.[90] Argümanına uymayan gerçekleri göz ardı etti,[79] uzlaşmadan nefret etti,[78] ve kendi hatalarını çok nadiren kabul etti. Fikirlerini tamamen reddedinceye kadar değiştirmeyi reddetti ve sonrasında yeni görüşe sanki değişmezmiş gibi davrandı.[78] Lenin hiçbirsadizm belirtisi göstermedi ya da kişisel olarak şiddet içeren eylemlerde bulunmayı arzulamadı, ancak başkalarının şiddet içeren eylemlerini onayladı ve devrimci dava uğruna öldürülenlere karşı hiçbir pişmanlık göstermedi.Faydacı bir duruş benimseyen Lenin'e göre amaç her zaman araçları haklı çıkarmıştır, Service'e Lenin'in "ahlak kriteri basitti: belirli bir eylem Devrimin amacını ilerletir mi, yoksa engeller mi?"[86]
Etnik olarak Lenin kendini Rus olarak tanımlıyordu.[90] Service, Lenin'i "ulusal, sosyal ve kültürel açıdan biraz züppe" olarak tanımladı.[86] Bolşevik lider, diğer Avrupa ülkelerinin, özellikle de Almanya'nın kültürel açıdan Rusya'dan üstün olduğuna inanıyordu[86] Rusya'yı "Asya ülkeleri arasında en cahil, orta çağa ait ve utanç verici derecede geri kalmış ülkelerden biri" olarak tanımlıyordu.[91] Rus halkı arasında vicdan ve disiplin eksikliği olarak algıladığı durumdan rahatsızdı ve gençliğinden beri Rusya'nın kültürel olarak daha Avrupalı ve Batılı olmasını istiyordu.
“
Dışarıdan çok nazik ve iyi huylu görünen, gülmeyi seven, hayvanları seven ve duygusal anılara eğilimli olan Lenin, sınıfsal veya politik sorunlar ortaya çıktığında dönüşüme uğradı. Bir anda vahşice keskin, uzlaşmaz, vicdansız ve intikamcı bir hale geldi. Böyle bir durumda bile kara mizah yapabiliyordu.
Devrimci politikasına rağmen Lenin, edebiyat ve sanatta devrimci deneylerden hoşlanmadı. Dışavurumculuktan,fütürizmden vekübizmden hoşlanmadığını ifade etti ve tam tersinegerçekçiliği ve Rusklasik edebiyatını tercih etti. Lenin'in seks ve evliliğe karşı da muhafazakar bir tutumu vardı. Yetişkin yaşamı boyunca Marksist arkadaşı Krupskaya ile ilişki içindeydi ve onunla evlendi. Hem Lenin hem de Krupskaya hiç çocuk sahibi olmadıkları için pişmandılar[86] ve arkadaşlarının çocuklarını eğlendirmekten hoşlanıyorlardı. Read, Lenin'in yakın aile üyeleriyle "çok yakın, sıcak, yaşam boyu ilişkiler" yaşadığını kaydetti.[88] Yaşam boyu arkadaşı yoktu ve Armand onun tek yakın, samimi sırdaşı olarak gösteriliyor.
Lenin, Rusçanın yanı sıra Fransızca, Almanca ve İngilizce de konuşuyor ve okuyordu.[86][93] Fiziksel kondisyonla ilgilenerek düzenli egzersiz yaptı, bisiklet sürmeyi, yüzmeyi ve avlanmayı seviyordu ve ayrıca İsviçre'nin zirvelerinde dağ yürüyüşü yapma tutkusunu geliştirdi.[88] Ayrıca evcil hayvanlara da düşkündü,[94] özellikle de kedilere.[78] Lüksten kaçınma eğilimi göstererek sade bir yaşam tarzı yaşadı[78] ve Pipes, Lenin'in "kişisel istekleri konusunda son derece mütevazı" olduğunu ve "neredeyse münzevi bir yaşam tarzı" sürdürdüğünü kaydetti.[79] dağınıklıktan nefret ederdi, çalışma masasını her zaman düzenli tutar, kalemlerini keskinleştirirdi ve çalışırken tam bir sessizlikte ısrar ederdi.[86] Fischer'e göre Lenin'in "kibri minimum düzeydeydi"[78] ve bu nedenle Sovyet yönetiminin onun etrafında inşa etmeye başladığıkişilik kültünden hoşlanmıyordu, yine de bunun komünist hareketi birleştirmede bazı yararları olabileceğini kabul etti.
Lenin sekiz ya da dokuz yaşındasatranç oynamaya başladı. Babası ve ağabeyi Alexander ile, ardından da küçük erkek ve kız kardeşiyle oynadı. Rahibe Anna, eğer baba orada değilse annenin Volodya Ulyanov ile oynamak için oturduğunu yazıyor. Ailede kullanılan satranç takımı baba tarafından yapılmıştı. Rusya'da ve yurtdışında satranç hayatındaki olaylarla aktif olarak ilgilendi ve zamanının oldukça ünlü satranç oyuncularıyla tanıştı. Siyasi konuşmalarında ve makalelerinde satranç oyuncularının aşina olduğu görselleri ve kelimeleri kullandı. Bu konuyla ilgili düzinelerce resim ve grafik çalışması vardır ve Vladimir Ulyanov'u satranç oyunu oynarken gösteren çok sayıda fotoğraf korunmuştur.[95]
Lenin'in satranca olan tutkusu, SSCB'de bu oyunun 20. yüzyılın 20-80'li yılları boyunca yaygınlaştırılması için aktif olarak kullanıldı. 2010'lu yıllarda, bazı sanat eleştirmenleri ve tarihçilerin Lenin'in adıyla ilişkilendirdiği ve onun satranç faaliyetlerine atfedilebilecek nadir eşyaların müzayedelerinde ortaya çıkması nedeniyle bu konu Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yeniden gündeme geldi.[95][96]
Troçki, Lenin'in görünüşünü basit ve güçlü olarak nitelendirdi. Ortalama boyunu 165 cm civarındaydı, Slav tipi bir yüze ve etkileyici koyu kahverengi gözlere sahipti.
Onunla bizzat tanışan Rus mucitLev Theremin, Lenin'in parlak kızıl saçlarına çok şaşırdığını ifade etmiştir.[97]
Lenin'de kendine babasından genetik olarak kalan gözle görülür bir konuşma bozukluğu vardı.[98]
Molotov'un anılarına göre, Lenin okuma yazma sırasında gözlük takıyordu fakat bu gözlüğü halk arasında kullanmak istememiştir.
Lenin'in beyni, vücudu mumyalanmadan önce çıkarılmıştı. Sovyet hükûmeti, tanınmış Alman bilim insanı Oskar Vogt'u Lenin'in beynini incelemek ve "dehaya" yol açan beyin hücrelerinin yerini tespit etmekle görevlendirdi.[99] İnceleme Vladimir Behterev'in Beyin Enstitüsü'nde yapıldı. Vogt 1929 yılında yayımladığı yazıda beynin renksiz olduğunu, küçüldüğünü, birçok bölgesinin yumuşadığını[100] ve serebral korteksin üçüncü katmanında bazı piramidal nöronlar bulunduğunu yazmıştır. Ancak bu bulgunun deha ile olan ilgisi tartışma konusudur. Vogt'un çalışması Sovyetler tarafından yetersiz kabul edildikten sonra 1993'te bir Rus ekibi tarafından yeniden incelemeler yapılmış, raporlarında Lenin'in beynin kendine has özellikleri belirtilmiştir.[101]
Lenin'in topluluk önünde yaptığı bazı konuşmalargramofon ile kaydedilmiştir. 1919-1921 yılları arasındaRusça olarak kaydedilen bu ses kayıtlarından bazıları günümüze ulaşmıştır.[102][103][104]
^Christopher Read,From Tsar to Soviets: The Russian People and Their Revolution, 1917-21, Oxford University Press, 1996, pp. 151-153.ISBN 978-0-19-521242-6
^Montefiore, Simon Sebag,Young Stalin, Vintage Books, 2008, s.332
^2 muhalif oy Zinoviev ve Kamenev'e aittir. İkili 18 Ekim günü Bolşevik karşıtı yayın yapanMaksim Gorki'ninNovaya Zhizn (Yeni Hayat) gazetesine açıklama yaparak Bolşeviklerin ayaklanma hazırlığında olduğunu ifşa edeceklerdir.
^Lenin "Collected Works", c. 31, s. 516. (İngilizce)
^Lenin "Collected Works", c. 30, s 335. (İngilizce)
^Ölümünden hemen sonra,frengi olduğu dedikoduları yayıldı. Otopsiden sorumlu patolog Aleksey Abrikosov otopsi raporunda frengiden sözetmedi ancak bahsettiği kan damarlarındaki hasar, felç ve diğer yetersizlikler frenginin de belirtilerindendir. Frengi hastalığının son aşamasında ortaya çıkan lezyonlar vücudunda görülemediği için iftira olarak tahmin edilen bu söylem kesin olarak çürütülmüştür.
^Adrianov OS, Bogolepova IN, Blinkov SM, Kukuev LA (1993)."[The study of V. I. Lenin's brain]".Usp Fiziol Nauk. Cilt 24. ss. 40-52. 3 Mart 2009 tarihinde kaynağındanarşivlendi26 Mart 2010.KB1 bakım: Birden fazla ad: yazar listesi (link)