Uzay-zaman bükülmesinin iki boyutlu çizimi. Maddenin varlığı, uzay-zamanın geometrisini değiştirir. Bu bükülmüş geometriyerçekimi olarak tanımlanır. Şunu göz ardı etmemek gerekir ki, şekildeki beyaz çizgiler uzayın bükülmesini değil, bükülmüş uzay-zamana uyarlanmışkoordinat sistemini temsil eder. Zira düz bir uzay-zamanda beyaz çizgiler de doğrusal olurlardı.
Uzay-zaman,uzay ilezamanı "uzay-zaman sürekliliği" adı verilen dört boyutlu bir yapıda birleştirenmatematiksel birmodeldir.Öklid uzayı yaklaşımına göre, evrenuzayınüç boyutu ve dördüncü boyutu oluşturan zamandan oluşur.Albert Einstein'ın geliştirdiğiGörelilik Kuramı, bu kavramı daha ileri taşıyarak uzay ve zamanın birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini ortaya koymuştur.[1]
Fizikçiler, uzay ve zaman kavramlarını birleştirerek, hem süpergalaktik (fiziksel kozmoloji) hem de altatomik (kuantum fiziği) seviyelerde karmaşık fiziksel süreçleri anlamada ortak bir dil geliştirmiştir.
Uzay-zaman, klasikNewton fiziğinde zamanın mutlak ve evrensel kabul edildiği anlayıştan farklı olarak, gözlemcinin hareket durumuna ve bulunduğu kütleçekimsel alana göre değişiklik gösterebilir.Görelilik teorisi çerçevesinde, zaman ve uzayın birbirine bağlı olduğu şu şekilde ifade edilir:
Zaman ve uzayın bağlantısı: Zaman, uzayın üç boyutundan ayrı düşünülemez. Bir cismin hareket durumu, ışık hızı ve çevresindeki kütleçekim alanı zamanın akışını etkileyebilir.
Kütle ve uzay-zaman eğriliği: Büyük kütleli cisimler uzay-zamanda eğrilik yaratır. Bu eğrilik, diğer cisimlerin hareketine etki eder ve yerçekimi olarak algılanır.[2]
Einstein'ın Genel Görelilik Kuramı'na göre, kütleçekim alanının yoğun olduğu bölgelerde zaman daha yavaş akar. Bu olgu, GPS gibi teknolojilerde göz önüne alınmak zorundadır. GPS uyduları, Dünya yüzeyindeki zamandan farklı bir hızda işler ve bu sapma görelilik teorisi ile düzeltilir.[3]
Uzay-zaman genellikle iki boyutlu bir düzlemde, üzerindeki kütlenin oluşturduğu eğriliklerle temsil edilir. Bu eğrilikler, büyük kütlelerin yerçekimi etkilerini açıklamak için kullanılan bir analojidir. Örneğin:
Düz bir çarşaf üzerine yerleştirilen bir bilye, çarşafı büker. Bu bükülme, uzay-zaman eğriliğini temsil eder.
Çarşaf üzerindeki diğer küçük toplar, bu bükülmeye doğru hareket eder. Bu,yerçekimi etkisinin bir analojisidir.
Eğer kütle çok büyükse, uzay-zaman öyle bir eğrilir ki ışık bile bu eğrilikten kaçamaz. Bu durumakara delik denir. Bazı teorilere göre, kara deliklerin içeri giren madde ve enerjiyi evrenin başka bir noktasına yönlendirdiği öne sürülmüştür. Bu tür yapılar,solucan deliği kavramını destekler.[4]