Triceratops (anlamı: üç boynuzlu yüz), 68-66 milyon yıl önce (Geç Kretase dönemi)Kuzey Amerika'da yaşamış otobur birkuş kalçalı dinozor cinsi.[1]Kretase döneminin sonunda pek çok canlının yokolduğu büyük felakete kadar yaşamış son dinozorlardandır.Triceratops, iri, dört ayaklı bedeni; büyük, kemikli bir yaka ve üç boynuz taşıyan başı; günümüz gergedanlarına olan benzerlikleri ile en kolay tanımlanabilen dinozor türlerinden biridir. Ayrıca, bilinen en büyük etobur dinozorlardan olanTyrannosaurus ile aynı alanı paylaşmıştır ve muhtemelen onunla savaşan hayvanlardandır.
Tanımlandığı 1887 yılından bu yana, henüz tam bir fosili bulunmuş olmasa da, toplanan pek çok kısmi kalıntıdan hareketle iyi tanınan bir dinozordur. Kafalarındaki yakanın ve boynuzlarının fonsiyonu, uzun süre tartışmalara konu olmuştur. Çoğunlukla avcılara karşı savunma silahları olarak görülürler. Ayrıca yeni teorilere göre; bunlar, tıpkı günümüz hayvanları gibi, tür içinde kur yapmak ve üstünlük göstermek amacıyla kullanılmış olabilirler.
Triceratops'un, paleontologlar tarafından grubu içinde tam olarak nasıl yerleştirileceği konusu tartışılsa da,seratopsid dinozorlar arasında en iyi bilinenidir.Triceratops horridus veTriceratops prorsus ismi verilen iki türü geçerli sayılır. Bununla beraber başka pek çok isimlendirilmişsinonim tür de vardır.
Triceratops horridus'unAfrika fili ile boyut karşılaştırması
Yetişkin birTriceratops, 7–9 m uzunluğa, 2,9–3 m yüksekliğe, 8-10[3] ton ağırlığa erişebilir. Onu diğerlerinden ayıran en belirgin özelliği bir kara hayvanı için çok büyük olan kafatasıdır. Kafatası 2 m ve hatta boyunun üçte biri kadar uzunlukta olabilir. Burnunun üzerinde bir ve gözlerinin üzerinde yaklaşık 1 m uzunluğunda 2 adet boynuzu; kafasının arkasında da görece kısa ve kemikli bir yakası vardır. Yakalı dinozorların çoğunun yakasında boşluklar olmasına rağmenTriceratops’unki dolu ve sağlamdır.
Triceratops sağlam yapılıdır ve yine güçlü, beş parmaklı ön ve dört parmaklı arka ayaklara sahiptir. Kesinlikle quadrupedal olmasına rağmen, duruş şekli bazı tartışmalar doğurmuştur. Başlangıçta ön ayaklarının, başının ağırlığını taşıyabilmek için yanlara doğru açılı durduğuna inanılırdı. Bu duruş Charles Knight ve Rudolph Zallinger’in çizimlerinde görülebilir. Bununla birlikte boynuzlu dinozorlardan kalan ayakizlerinin incelenmesi ve iskeletlerin son yeniden inşaları gösteriyor ki,Triceratops'un, tam olarak dikilmek ile yayılmak arasında dik bir duruşu vardı (gergedanlar gibi). Bu sonuç, besleme için yayılan bir yürüyüşü engellemez.
Triceratops, geniş bir Kuzey Amerika boynuzlu dinozorlar ailesi olan ‘Ceratopsidae’ nin en bilinen üyesidir. Bu aile içindeki yeri yıllarıdır tartışılagelmiştir. Karışıklık, çoğunlukla kısa, katı yakanın birleşmesi (Centrosaurinae gibi) ve uzun boynuzların (Chasmosaurinae olarak da bilinen Ceratopsinae gibi) üzerinde oldu. R. S. Lull, boynuzlu dinozorların ilk incelemesinde, biriTriceratops'a öncülük edenMonoclonius veCentrosaurus, diğeriCeratops veTorosaurus ile birlikte olmak üzere, onu bugün anlaşıldığı gibi bir centrosaurinae yapan iki nesil varsaydı. Bu görüşe dayanan son revizyonlar, biçimsel olarak birinci, kısa yakalı grubu Centrosaurinae (Triceratops'u da kapsayan) ve ikinci uzun yakalı grubu Chasmosaurinae şeklinde tanımlar.
1949'da C. M. Sternberg, kafa ve boynuz yapısına bakarakTriceratops'unArrhinoceratops veChasmosaurus'a yakın olduğu ve onu ceratopsine (kendi kullanımına göre chasmosaurine) yapan soruyu ortaya attı. Yine deTriceratops'u Centrosaurinae içinde sınıflandıran John Ostrom ve sonrasında David Norman tarafından büyük ölçüde görmezden gelindi.
Sonraki keşifler ve analizler, Lehman'ın 1990 yılında her iki alt türü de tanımlaması ve birkaç morfolojik özelliğin esasındaTriceratops'u ceratopsinae (kendi kullanımına göre chasmosaurine) olarak göstermesi ile birlikte, Sternberg'inTriceratops'un konumu konusundaki görüşünü destekledi. Aslında, kısa yakası dışında,ceratopsine ile uyum gösterir.
Peter Dodson'ın, 1990'daki bir klasdistik analiz ve 1993'teki RFTRA (resistant-fit theta-rho analysis) isimli, sistematik olarak kafatası şeklinde ölçü benzerliklerini ölçen morfometrik tekniğe dayalı bir çalışmayı içeren daha ileri bir araştırması,Triceratops'un ceratopsine içindeki konumunu güçlendirmiştir.
Adlandırılan ilk örnek, 1887 baharında Denver, Colorado yakınlarında bulunan boynuzlardı. Bu örnek, ona,Pliyosen devrinde yaşamış olağandışı birbizon olduğuna inanarak,Bison alticornis adını veren,Othniel Charles Marsh'a gönderildi. Gelecek yıla kadar parça parça kalıntılardan Ceratops türünün ilanını gördüğünde, boynuzlu dinozorların olduğunu anladı; ama halaBison alticornis'in bir Pliyosen memelisi olduğunu düşünüyordu. Fikrini değiştirmesi, üçüncü ve çok daha tam bir kafatasının bulunması ile gerçekleşti. Örnek, 1888'de John Bell Hatcher tarafından Wyoming'in Geç Kretase kayalıklarında toplandı ve başlangıçta başka bir Ceratopsid türü olarak tanımlandı. Marsh, iyi düşündükten sonra, Bison alticornis'in başka bir Ceratops örneği olduğunu kabul ederek fikrini değiştirdi ve onaTriceratops ismini verdi.Triceratops kalıntıları, sonradan,ABD'de (Montana veGüney Dakota) veKanada'da (Saskatchewan veAlberta) bulundu.
Bu örnekler, nomina dudia (kuşkulu isimler) sayılırlar ve çok eksik, tamamlanmamış, diğer Triceratops örneklerinden ayırt edilemeyen fosillere dayanırlar.
Triceratops, genellikle sürüler halinde yaşayan bir canlı olarak betimlense de, bu konuda henüz yeterli kanıtlar yoktur. Boynuzlu dinozorların birkaç diğer cinsi yüzlerce bireyi barındıran fosil yataklarından bilinirken, şimdiye kadar Triceratops kalıntılarının ağırlıklı olduğu sadece bir adet fosil yatağı bulunmuştur: Güneydoğu Montana'da, üç genç örneğin kalıntılarının olduğu bir site. Sadece genç örneklerin bulunması açısından önemli olabilir.
Triceratops, yıllardır, yalnız bireylerin fosillerinden bilinir. Bununla birlikte, bu kalıntılar çok yaygındır. Örneğin Minnesota Bilim Müzesi'nin paleontologlarından Bruce Erickson, Montana'da 200 adetTriceratops prorsus fosili gördüğünü kaydetmiştir. Benzer şekilde, Barnum Brown, alanda 500 adet kafatası bulduğunu söylemiştir. ÇünküTriceratops dişleri, boynuz, yaka ve kafa parçaları, Geç Kretase dönemi Kuzey Amerika'sında çok bol bulunan fosillerdir. Bu onu devrinin en baskın otobur türlerinden biri yapar. Robert Bakker'in 1986'daki hesabına göre, Kretase dönemi sonunda, büyük dinozorlar aleminin 5/6'sınıTriceratops oluşturmuştur. Diğer hayvanların aksine, kafatası fosilleri, iskeletin diğer bölümlerine göre daha fazla bulunmaktadır. Bunun nedeni kafatasının sıra dışı yüksek korunma potansiyelidir.
Kretase döneminin sonunda pek çok canlının yokolduğu büyük yok oluşa kadar yaşamış son boynuzlu dinozor türlerindendir. BenzerleriDiceratus ileTorosaurus ve daha uzak akrabasıLeptoceratops ta o devirlerde hala yaşıyorlardı; ama kaıntılarına nadiren rastlanır.
Triceratops, yere yakın duran başı yüzünden büyük olasılıkla kısa otlar ile beslenirdi. Boynuzları, gagaları ve iri gövdeleriyle yüksek bitkileri de devirebildikleri sanılıyor.
Çeneler, beslenmek, koparmak ve ısırmak için daha iyi olduğuna inanılan, derin ve dar bir gagayla son bulur.
Dişleri, pil adı verilen 36-40 diş sütunundan oluşan gruplarda düzenlenmiştir. Çenenin her iki tarafında da, hayvanın boyuna bağlı olarak, 3-5 dişten oluşan kolonlar vardı. Bu, değişik zamanlarda sadece bir bölümü kullanılabilen, 432-800 arası diş demektir. Diş değiştirme, hayvanın yaşamı boyunca sürerdi. Dişler, dikeyden az dikey yöne doğru kırkarak iş gördü.Triceratops'un iri bedeni ve fazlaca olan dişleri, onların bol miktarlarda lifli bitkilerle beslendiklerini gösterir.
Triceratops'un yakası ve boynuzları ile ilgili çok fazla kuram vardır. Üç teori, bunların tür içi eşleşme kavgasında, yırtıcılara karşı savunmada[5] ve kur yapmada kullanıldıkları yönündedir.