Teozofi (Yunanca: θεός,tanrı + σοφία,usluluk, bilgi, bilgelik), "tanrı" ve "bilgi" sözcükleri birleştirilerek türetilmiştir.[1] Günümüzde teozofi denildiğinde, öncelikle, kaynağını esas olarakHint mistisizminin insan ile evren ve Tanrı arasındaki ilişkileri açıklayan felsefî denebilecek Hint teozofisinden almış olmakla birlikte Batı teozofisi akla gelir. Batı teozofisi bir yandan okült gelenek, diğer yandan Doğu gelenekleri üzerine kurulmuş,ezoterik bilgilerden yararlanan felsefî bir sistemdir.
Batı teozofisinin kurucusu, daha doğrusu teozofiyi Batı'da kurumsallaştıran kişiHelena Petrovna Blavatsky'dir.Teozofi Cemiyeti'ne üye olan ünlü isimlerden bazılarıThomas Alva Edison,talyum elementini keşfedenWilliam Crookes, sonradanantropozofiyi kuranRudolf Steiner'dir. Batı Teozofisi'nin günümüzdeki sözcüleri birbirlerinden farklı görüşleri dile getirmekteyseler de Batı teozofisi esas olarak iki kola ayrılmış durumdadır: Bu iki teozofik sistemden biriAnnie Besant tarafından, diğeriC.W. Leadbeater tarafından belirlenmiştir. Her ikisinde de ruhun gelişimi ilke edinilmekle birliktemonoteist dinlerdekitek tanrı inancı yoktur. Daha doğrusu, “varlık birliği” görüşü kabul edilir.
Batı teozofisi gibi “varlık birliği” görüşüne sahip olan Hint teozofisi, Batı teozofisine kıyasla daha karmaşık ve anlaşılması güç bir felsefeye sahiptir. Hint teozofisinde Batı teozofisinde rastlandığı biçimde belirgin bir ruh ve madde ikilemi yoktur. Hint teozofisine göre dünyada yaşayan bir insan, üçü semavi, dördü dünyevi olmak üzere 7 unsurdan oluşur. Atma ya da atman (tasavvuftaki zat), manas (nefs) ve buddhi'den (sezginin kaynağı olan ruhani unsur) oluşan semavi ya da “yüksek trinite” gelişmek, mükemmel hale gelmek için dünyaya iner. Varlık dünyaya indiğinde bu semavi ya da yüksek trinite, linga-sharira (süptil beden), prana (hayati unsur), kama (hayvansal nefis) ve sthula sharira'dan (fiziksel beden) oluşan "dünyevi dörtlü"yle birleşir. Ölümsüz “yüksek trinite” dünyada pek çok yaşam geçirdikten sonra sonunda devachan adlı cennete gider ki, orası onun zaten asli vatanıdır. Kısaca, Hint teozofisine göre “yüksek trinite” hem insandır, hem ruhtur, hem Tanrı'dır.
Teosofi de denilen Teozofi, bir başka tanımlamayla, tüm din ve inançların "İlahi"yi bulmak, ulaşmak için olduğunu öngören ve böylece her din ve inancın hakikatın bir bölümüne sahip olduğunu ileri süren düşünceler bütünüdür. Günlük kullanımda veteozofi anlayışı dışında ise genelde mistizm ve meditasyon temellerinde kurulmuş, hakikatin böyle elde edilebileceğine inanan felsefelere verilen isimdir.
Ali Gül, Helena Petrovna Blavatsky ve Modern Teosofi, İz Yayıncılık, 2016.
Ali Gül, Modern Okültizmde Bir Köşe Taşı: Helena Petrovna Blavatsky, AUID 9 (Aralık 2017): s.287-323
Ali Gül, "Teosofi Kavramı ve Teosofi Düşüncesinin Tarihi Gelişimi", Ekev Akademi Dergisi, Yıl: 21 Sayı: 70 (Bahar 2017), s.1-20
Ali Rafet Özkan, “Teosofi ve Yeni Çağ Hareketi”, Dinler Tarihi Araştırmaları, [Dinler Tarihi Araştırmaları Sempozyumu (I, 1996, Ankara)], Ankara: Dinler Tarihi Derneği Yayınları, 1998, s. 193-222.
Ali Gül, Senkretik Bir Oluşum Olarak Teosofi Cemiyeti ve XX.Yüzyıl Kültürel Yapıları Üzerindeki Etkisi (Doktora Tezi), İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı, (Doktora Tezi), 2015.
Ali Gül, Doğu Öğretilerinin Batıya Aktarılmasında Teosofi Cemiyeti'nin Etkisi, Dini Araştırmalar Dergisi, 2016, s.9-32
Jorge Angel Livraga, ‚Gizemli Bir Kişilik; Helena Petrovna Blavatsky‛, Helena Petrovna Blavatsky, Sessizliğin Sesi: “Tibet’in Kadim Bilgelik Kitabı”, çev. Yeni Yüksektepe Çeviri Grubu (Ankara: Yeni Yüksektepe Kültür Derneği, Aralık 2007) içinde, s.13-14.
Antoine Faivre, Giz ve Işık, Çev. Birol Biçer, İstanbul: Dedalus Kitap, 2012.