Atom, doğanın yapıtaşı ve en küçük fenomenlerinden biridir (Hidrojen atomununorbitali)
Doğa (Türkçedoğ- fiilinden türetilmiştir, "Tabiat") İnsan yapımı dışında kalan ve kendiliğinden var olan, sürekli değişen, dönüşen tüm fiziki evren ve onun kendiliğinden işleyişi. İnsan da doğanın parçasıdır. İnsan'ın doğadan koparak; doğaya, dünyaya müdahale eden bir canlıya dönüşmesiyledoğa ve insan ayrımı yapılmak durumu doğmuştur. İnsanın, kabaca on bin yıl öncesinden itibaren özellikle de yerleşik düzene geçmesiyle, yoğun şekilde besi hayvanlarını evcilleştirmesi, toprağı ekip dikmeye başlaması, tüm ekonomik faaliyetleri, kitlesel savaşları ve savaşlar için geliştirdiği teknolojileri, insanın doğadan kopması veya doğaya müdahale etmesi olarak yorumlanır. Antik Çin bilgelerindenZhuangzi bu kopuşu "İnsanın, öküzün burnuna halka takması" diye anlatır:Öküzün iki kulağı, iki boynuzu, dört bacağının olması doğadan gelir; öküzü işinde gücünde kullanmak için burnuna halka takıp çekiştirmek ise insan müdahalesidir.
Bu yüzden her ne kadar insan,Doğa Bilimleri'nin konusu olsa da, doğadan koparak geliştirdiği kendi dünyasındaki etkileşim ve uğraşların tümüSosyal Bilimler adı altında incelenir.[1] Genellikle "doğal çevre" ya da yabani hayvanlar, dağlar, ormanlar, denizler, vbg. barındıran yabani/vahşi doğa, insan müdahalesi ile önemli ölçüde değiştirilmemiş ya da insan müdahalesine rağmen devam eden şeyler anlamına gelir. Örneğin, üretilen nesneler ve insan etkileşimi, "insan doğası" veya "doğanın tamamı" olarak nitelendirilmedikçe doğanın bir parçası olarak kabul edilmez.[2][3][4]
Bunun üzerinedoğal veyapay kavramları kullanılır hale gelmiştir. İnsan yapımı her şey yapay olarak adlandırılır. Yapay sözcüğü, insan bilinci veya zihni tarafından ortaya çıkarılan şeyler için de kullanılır olmuştur.[5]
Apollo 11 görevi sırasında kaydedilmiş Dünya görüntüsü
Açıklanabilen kısmıyla evrende tekkarbon temelliyaşam formuna ev sahipliği yapan ve birçokbilimsel araştırma alanına çalışma konusu olmuş birgezegendir.Güneş Sistemi'nde bulunur ve hacimsel olarak beşinci, Güneş'e yakınlık olarak üçüncü sıradadır. En belirgin iklim özellikleri, birbirlerine zıt ikikutup bölgesinin olması, bu bölgelerin arasında iki nispeten darılıman kuşakların ve bir tane genişekvatoral (tropikal–subtropikal) bölgesinin olmasıdır.[6]
Jeolojik ve biyolojik süreçler günümüz Dünya'sının doğal koşullarının şekillenmesini sağlamıştır. Dış yüzeyi, kademeli olarak devinim sağlayantektonik plakalara ayrılmış; iç yüzeyi ise kalın birmanto tabakası ve manyetik bir alan oluşturan,F26 (demir) dolu birçekirdeğe sahiptir. Çekirdekteki konvektif ve dinamo devinimleri elektrik akımları üretir, bu da Dünya'nınjeomanyetik bir alana sahip olmasına neden olur.[7] Dünya'da bir yılda gerçekleşen yağış seviyesi birkaç bin metreküpten birkaç milimetreküpe kadar değişebilir. Sahip olduğu toplam suyun 71%'ü tuzlu olan Dünya, toplam kara parçasının çok daha fazla olan dev okyanuslara sahiptir. Aynı zamandaAfrika,Amerika,Avrupa,Asya,Okyanusya veAntarktika isimlerinde altı ana kıtadan oluşan Dünya, büyük adalar ve küçük adacıklardan da oluşur; bunların çoğukuzey yarımkürede bulunur.
Yer kabuğu, kalın bir plastik gibi,manto tabakasından ve merkezi ise akışkan manto, manyetik bir alan oluşturandemir ve çekirdek ile sarılmıştır. Atmosferik koşullar, yüzey koşullarını stabilize edenekolojik bir denge yaratan yaşam formlarının varlığıyla orijinal koşullardan önemli ölçüde değiştirilmiştir.[7] Enlem ve diğer coğrafi faktörlere göre iklimdeki geniş bölgesel farklılıklara rağmen, uzun vadeli ortalama küresel iklim, buzullararası dönemlerde oldukça istikrarlıdır[8] ve ortalama küresel sıcaklığın bir veya iki derecesindeki değişimlerin, tarihsel olarak ekolojik denge üzerinde büyük etkileri olmuştur.[9][10]
Dünya'yı oluşturankatı,sıvı vegaz hallerindekimadde formunu, dinamiğini ve özelliğini inceleyenbilim alanıdır. Jeoloji, Dünyamateryalinin bileşimi, yapısı, fiziksel özellikleri, dinamikleri ve geçmişi ile bunların oluşma, taşınma ve değişim süreçleri üzerinde durur. Aynı zamandamineral vehidrokarbon çıkarımı,doğal tehlikeler (afetler), bazıJeo-teknik mühendislik alanları hakkında bilgi, geçmiş iklimler ve ortamları anlama açısından da bu bilim alanının bilgisi kullanılır.
Bir alanın jeolojisi, kaya birimleri biriktirilip yerleştirildikçe ve deformasyon süreçleri, şekil ve konumlarını değiştirdikçe zamanla gelişir. Bir alanın jeolojisinde kayalık oranı, deformasyon süreçleri zamanla gelişir.Kaya birimleri önce yüzeye birikerek veya üstteki kayaya girerek yerleştirilir. Çökeltiler, Dünya'nın yüzeyine yerleştiğinde ve daha sonra sedimanter kayaya karıştığında veyavolkanik kül veyalav gibi volkanik malzeme akarken, yüzeyi örtüldüğünde ortaya çıkabilir. Batholiths, laccoliths, dikes ve eşikler gibi magmatik müdahaleler, üstteki kayaya yukarı doğru iter ve içeri girdikçe kristalleşir. İlk kayaç dizisi çöktürüldükten sonra, kaya birimleri deforme olabilir veya metamorfize edilebilir. Deformasyon tipik olarak yatay kısaltma, yatay uzatma veya yan yana (doğrultu atma) hareketin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu yapısal deformasyonlar genel olarak tektonik plakalar arasında sırasıyla yakınsak sınırlar, ıraksak sınırlar ve dönüşüm sınırları ile ilgilidir.
Pangea'nın ayrılmasından günümüze kadar geçen sürede kıtaların hareketini gösteren bir animasyon
Dünya'nın,Güneş ve diğer çevre gezegenlerle birlikte 4,54 milyar yıl önce,güneş bulutsusundan oluştuğu tahmin edilmektedir.[11]Ay yaklaşık 20 milyon yıl sonra oluştu ve başlangıçta erimiş dış tabakası soğudu, katı bir kabuk meydana getirdi. Oksijen gazının bitkiler tarafından üretilişi vevolkanik aktivite primordial atmosferi yarattı.[12] Çoğunluğu veya tamamıkuyruklu yıldızların getirdiğiH2O molekülü bazlı kristallerden suyu buharını, okyanusları ve diğer su kaynaklarını yarattı.[13]
Plankton isimli bu canlı okyanuslarda, denizlerde ve göllerde yaşar ve en az 2 milyar yıldır çeşitli formlarda var olmuştur
Kıtalar oluştu, ayrıldı, birleşti ve Dünya'nın yüzeyi yüz milyonlarca yıl boyunca tekrar tekrar şekillendi. Bazı zamanlar birsüper-kıtanın oluşması için ortam sağlandı. Yaklaşık 750 milyon yıl önce bilinen en eski süper-kıtaRodinia parçalanmaya başladı. Kıtalar, yaklaşık 540 milyon yıl önce dağılanPannonia'yı, sonra da yaklaşık 180 milyon yıl önce dağılanPangea'yı oluşturmak için birleşti.
"Kartopu Dünyası" hipotezine göre:Neo-proterozoik dönemde, Dünya'nın ortalama sıcaklığı aniden düştü vebuz tabakaları, Dünya'nın üçte ikisini kapladı.Kambriyen'den 530–540 milyon yıl önce ise, çok hüçreli yaşam formları çoğalmaya başladı[14] ve Kambriyen'den bu yana beş kitlesel yok oluş yaşandı.[15] Son kitlesel yok oluş ise 66 milyon yıl önce,memeliler gibi küçük hacimli & kütleli hayvanların kurtulduğu ancak kanatsızdinozorların ve diğer dev sürüngenlerin yok olmasına yol açtığı dev birgöktaşının yeryüzüne çarpması oldu. Son 66 milyon yıl içerisinde ise memelilerin yaşamı daha çeşitlilik ve gelişmişlik gösterdi.[16]
Birkaç milyon yıl önceHominoidea familyasından bir grup canlı,Afrika'da,savanların önlerini görmelerine engel olması sebebiyle dik durma yeteneği kazandı ve ilkHomo erectus grubundan canlıların gelişmesine vesile oldu.[17][18] Bu canlılar yaşama daha fazlaadapte olamayıpyok oldu, ancakModern Homo Sapiens'e evrilen yolda "ata" görevi üstlendiler. Günümüz Homo Sapiens'inin gelişme zincirinde ikinci sıçramatarım ile gerçekleşti. Üçüncü sıçrama ise düşünmeyi sistematik hale getirerekfelsefeyi icat etme ile oldu. Bu tarz önemli dönemlerden geçen ve zamanla bu gelişmişlikleri "medeniyet" çatısı altında toplayan İnsanoğlu, Dünya'yı, önceki yaşam formlarından daha hızlı etkiledi. Binlerce yıl içerisindeHomo Sapiens; bilgiye hükmederek, tüm canlı / cansız varlıkların doğasını değiştirebilecekbeyin yapısına evrildi.[19] Bu konu hakkında,Harvard Üniversitesi'ndenE.O. Wilson gibi bazı bilimciler, biyosferin İnsanlar tarafından aldığı tahribat sebebi yüzünden önümüzdeki 100 yıl içinde tüm türlerin yarısının yok olmasına neden olabileceğini tahmin etti. Mevcut nesli tükenme olayının kapsamı; halen biyologlar tarafından araştırılmakta, tartışılmakta ve hesaplanmaktadır.[20][21]
Dünya atmosferi, ekosistemin sürdürülmesinde kilit bir faktördür. Dünya'yı saran ince gaz tabakası kütle çekimi ile yerinde tutulur. Atmosfer çoğunluklaazot,oksijen,su buharından oluşur ve çok daha az miktardakarbondioksit,argon vb. maddeler veatmosferik basınç bulundurur. Ozon tabakası, Güneş ışınlarının yüzeyde oluşturduğuultraviyole (UV) radyasyon miktarının indirgenmesinde önemli bir rol oynar.DNA, UV ışığıyla kolayca hasar gördüğünden bu tabaka, yaşamı korumaya da yarar. Atmosfer'in bir diğer yararı da gece boyunca ısıyı korumasıdır. Böylece hem günlük ölümcül sıcaklıkları, hem gece gelecek dondurucu soğuğu önler. Karasal hava, sadece atmosferin alt bölümünde görülür ve ısıyı dağıtmak için konvektif bir sistem olarak işler.[22]
Okyanus akıntıları, özellikleekvatoral okyanuslardan kutup bölgelerineısı enerjisini dağıtan büyük su-altıtermohalin sirkülasyonunun belirlenmesinde önemli bir faktördür. Bu akımlar ılıman bölgelerde kış ve yaz arasındaki sıcaklık farklarını hafifletmeye yardımcı olur. Ayrıca,ısı enerjisinin okyanus akımları ve atmosferi tarafından yeniden dağıtılması olmasaydı, tropik bölgeler çok daha sıcak ve kutupsal bölgeler çok daha soğuk olurdu. Havanın hem faydalı hem de zararlı etkileri olabilir.Hortumlar,Kasırgalar veyatropikal siklonlar gibi olumsuz hava koşulları ve büyük miktarda enerji üreterek ve yıkımlar yapar ve bu geri dönülemez sonuçlar doğurabilir. Buyüzey vejetasyonları, havanın mevsimsel değişimine bağımlı hale gelmiştir ve sadece birkaç yıl süren ani değişikliklerde ortaya çıkarlar.
Bir bölgenin iklimi, özellikle enlem olmak üzere; bir dizi faktöre bağlıdır. Benzer iklim özelliklerine sahip yüzeyin enlem bandı (kuşaklar), bir iklim bölgesi oluşturur. Ekvatordakitropikal iklimdenkuzey vegüney uçlarındakikutup iklimine kadar farklı bantlarda farklı iklimler gözlemlenir.Hava durumu,Dünya ekseninin yörünge düzlemine göre hafif açı alması ile oluşan mevsimlerden de etkilenir. Böyleceyaz veyakış boyunca belli bir zaman aralığı boyunca Dünya'nın bir yarısı, diğer yarısa kıyasla daha çok güneş ışınlarına maruz kalır. Bu olay, Dünya'nın Güneş etrafındaki turu sırasında her yıl tekrar değişir. Bu döngülerin sonucu olarakGüney yarımkürede kış olurkenKuzey yarımkürede yaz oluşur.
Hava durumu, çevrede yapılan küçük değişikliklerle kolayca değiştirilebilen kaotik yapıya sahip narin bir sistemdir. Bu nedenle günümüzünteknolojik velojistik yardımlarına rağmen doğru hava tahmini yalnızca birkaç gün için geçerlidir.[23] Günümüzdeiklimin vehava durumunun insan tahripleri ile değişmesi, dünya çapında iki temel olumsuz etki oluşturuyor: (1) Sıcaklıklar her geçen gün, bir önceki ortalamasından daha da yükseklere çıkıyor; ve (2) bölgesel iklimlerde, gözle gözlemlenir & hissedilir anormal değişimler gerçekleşiyor.[24]
Dünya yüzeyinin 71%'ünü kaplar.[26] Dünya'daki su, çoğunlukokyanuslarda olmak üzere, birçok büyük su kütlelerinde bulunur (nehirler,göller,çaylar...). Okyanuslar bünyesinde,buzulların ve diğer yüzey sularının 97%'ünü; nehirler, göller ve göletler gibi diğer kara sularının 0,6%'ünü bulundururlar.[26] Ek olarak, Dünya sularının bir kısmı biyolojik bedenler ve üretilen ürünler içinde bulunur (hayvanlar,bitkiler...). Dolayısıyla toplam Dünya sularının 97,6% kadarıtuzlu sulardan,[27] 2,4% kadarı tatlı sulardan oluşmaktadır.[28]Tatlı suların yalnızca 0,4%'ücanlılar alemi tarafından kullanılmaktadır ve bununla birlikte tatlı suların yaklaşık 90% kadarı buzullardakatı halde bulunmaktadır.[29]
Tuzlu suyun büyük bir parçası ve hidrosferin ana bileşenidir. Dünya yüzeyinin yaklaşık 71%'ü (yaklaşık 361 milyon km2'lik bir alan) okyanuslar ve bu okyanuslarla bağlantılı olan denizler ile kaplıdır. Bu alanın yarısından fazlasının derinliği 3000 metreden büyüktür. Ortalama okyanus tuzluluğu oranı 35 bölü binppt (3,5‰)'dir, ancak bu bölgeden bölgeye değişmektedir. Günümüzde en düşük 30, en yüksek 38 ppt olarak ölçülmüştür.[30][31]
Bir arazi özelliği (veya Dünya'nın fiziksel bir özelliği) gereği havzanın dibine yerelleşmiş, çok az ya da hiçdevinim halinde olmayan büyük su kütlesidir. Göller, karanın iç bölümlerinde yer alır ve okyanusla bağlantısı yoktur. Başka bir su kütlesi olannehirlere bağlıdır ve onlardan beslenir.[33][34]
Gölleri barındırdığı bilinen, Satürn'ün en büyük uydusu Titan'da daetan ile dolu göller vardır ve büyük olasılıklametan içeren bu göller devasa boyutlardadır. Titan'ın göllerininetan akan nehirler tarafından beslenip beslenmediği bilinmemektedir, ancak Titan'ın yüzeyi çok sayıda nehir yatağı tarafından aşındığı teleskoplara yansımıştır. Dünya'daki doğal göller genellikle dağlık altında, çatlak bölgelerde veya yakın zamandabuzullaşmış olarak bulunur. Diğer göller endorik havzalarda veya olgunnehirlerin seyrinde bulunur. Tüm göllerjeolojik zaman ölçeklerinde geçicidir; çünkü yavaş yavaş kayaç tortuları ile dolacak veya nedensiz bir biçimdehavzadan dökülecektir.
Doğal veya insan yapımı, genellikle bir gölden daha küçük duran bir su kütlesidir. Estetik süslemeler için tasarlanmış su bahçeleri, ticari balık yetiştiriciliği için tasarlanmış balık havuzları ve termal enerji depolamak için tasarlanmış güneş paneli havuzları gibi çok çeşitli insan yapımı su kütleleri göletler olarak sınıflandırılmaktadır. Göletler ve göller akıntılardan akım hızı ile ayırt edilir. Akarsulardaki akımlar kolayca gözlenirken, havuzlar ve göller termal olarak tahrik edilen mikro akımlara ve orta derecede rüzgarla çalışan akımlara sahiptir. Bu özellikler bir göleti, dere havuzları ve gelgit havuzları gibi diğer birçok su arazi özelliğinden ayırır.
Yeryüzünün en uzun nehirlerinden biri olanNil Nehri,Kahire, Mısır
Doğal bir su yoludur[35] ve genellikle tatlı suya, okyanusa, göle, denize veya başka bir su kütlesine doğru doğru akar. Veya olasılığı düşük de olsa bazı durumlarda başka bir su kütlesine ulaşmadan önce basitçe toprağa çekilir ve tamamen kurur. Küçük nehirlere akarsu, dere, dere, perçin ve çentik gibi isimler verilir. Küçük nehirlere verilecek birçok isim için coğrafi konum kullanılır. Bazen bir nehrin bir dereden daha büyük olduğu söylenir, ancak dilde belirsizlik nedeniyle bu her zaman böyle değildir.[36] Ayrıca bir nehir, hidrolojik döngünün en büyüm parçalarından biridir. Bir nehir içindeki su genellikle yüzey akışından, yeraltı sularından, doğal buzlardan ve kar paketlerinden (yani buzullardan) depolanan suyun salınması yoluyla yağıştan toplanır.
Bir yatak içerisinde belirli bir akıntı hızı ile aka su kütlesidir.Amerika Birleşik Devletleri'nde bir su kütlesinin dere statüsü kazanması için 18 metreden daha geniş bir su yoluna sahip olması gerekir. Dereler, su döngüsünde, yeraltı suyu kapasitesinde, balık ve vahşi yaşam göçü için koridorlar olarak hizmet eder ve büyük öneme sahiptir. Bir derenin, yakınındaki biyolojik yaşam alanına dere kıyısı denir. Devam eden Holosen neslinin durumu göz önüne alındığında, dereler parçalanmışhabitatların birleştirilmesinde ve böylece biyoçeşitliliğin korunmasında önemli bir koridor rolü oynamaktadır. Derelerin ve su yollarının incelenmesi,hidroloji,dere jeomorfolojisi, su ekolojisi, balık biyolojisi, kıyısal ekoloji ve diğerleri dahil olmak üzere doğa bilimlerinin alt kümelerini içerir.
Birbiriyle ilişki kurmaya çalışan, çeşitlibiyotik (canlı) veabiyotik (cansız) varlıkların tümüdür. Yapı ve bileşim, birbirleri ile ilişkili çeşitli çevresel faktörler tarafından oluşturulur. Bu faktörlerin varyasyonları ekosistemde dinamik değişiklikler başlatmaktadır. Önemli bileşenlerin bazılarıtoprak,atmosfer, güneşten gelenultraviyole,su vecanlı organizmalardır.[38] 'Ekosistem' kavramının merkezinde; bir canlı organizmanın, ortamdaki tüm canlı / cansız faktörler ile kurduğu ilişkiyi ve bu ilişkinin nasıl işlediğini temel alır. Bu konu hakkında ekoloji üzerine çalışmaları ile bilinen bir profesörün, ekolojiyi özetleyecek nitelikte bir sözü vardır:
“
Belli bir alandaki tüm organizmaları fiziksel çevre ile etkileşime giren, böylece bir enerji akışı sistemde açıkça tanımlanmış trofik yapıya, biyotik çeşitliliğe ve besin döngülerine yol açan herhangi bir birim bir ekosistemdir.[39]
Ekosistem içinde türler, besin zincirinde birbirine bağlı ve bağımlıdırlar. Kendi aralarında çevreleriyle enerji ve madde alışverişi yaparlar. İnsan ekosistemi kavramı, insan doğa ikilemine ve tüm türlerin ekolojik olarak birbirine ve aynı zamanda biyotoplarının abiyotik bileşenlerine bağlı olduğu fikrine dayanır.[38]
Ekosistemin daha küçüğüne 'mikroekosistem' denir. Örneğin bir mikro-sistem, dev bir kaya altında yaşamını sürdüren canlılardır (solucan, vb). Bir makroekosistem ise,havza ile bütün birekolojik bölgeyi içerebilir.[40]
Genellikle insan faaliyetleri ile değiştirilmemiş alanlar olarak tanımlanır. Vahşi doğa ekosistemikorular,mülkler,çiftlikler,ulusal ormanlar ve hattanehirler,körfezler veya diğer gelişmemiş bölgelerdeki kentsel alanlarda da görülebilir. Vahşi doğa alanı ve parklarının korunması ile bazı türlerin hayatta kalmasına imkan verildi ve bu gibi ekolojik çalışmalar, türlerin gelişimi ve korunumu bakımından önemli görülür. Bazı doğa yazarları vahşi alanların, insan ruhu ve yaratıcılığı için hayati önem taşıdığına inanmaktadır. Bazı ekologlar ise vahşi alanları, Dünya'nın kendi kendini idame ettiren doğal ekosisteminin (yanibiyosferin) ayrılmaz bir parçası olarak görmektedir. Ayrıca tarihî genetik özellikleri koruyabilir ve hayvanat bahçelerinde,arboretumlarda veyalaboratuvarlarda yeniden yaratılması zor veya imkansız olabilecek yabani flora ve fauna için yaşam alanı sağlayabilirler.[41]
Karasal canlıların (bitkiler,hayvanlar,mantarlar,protistler,arkea vebakteriler) ortak özellikleri karmaşık sistemlere, karbon ve su bazlı olmalarına, metabolizmalarına, büyüme kapasitesine, uyaranlara cevap vermelerine bağlıdır. Bu özelliklere sahip bir sistem genellikle yaşam olarak kabul edilir. İnsan yapımıyaşam analogları da yaşam olarak kabul edilebilir.
Biyosfer, yaşamın meydana geldiği, sırayla biyotik süreçlerin değiştiği veya dönüştüğü Dünya'nın dış kabuğunun — kara, yüzey kayaları, su, hava ve atmosfer dahil — bir parçasıdır. Jeofizyolojik açıdan biyosfer (canlı küre) en genel,litosfer (kaya küre),hidrosfer (su küre) veatmosfer (hava küre) unsurları ile etkileşimleri de dahil olmak üzere tüm canlıları ve ilişkilerini birleştiren küresel ekolojik sistemdir. Tüm Dünya, biyosferdeki çeşitli ortamlarda yaşayan 75 milyar tondan (yaklaşık 6,8 × 1013kilogram) fazla biyokütle (yaşam) içmektedir.[43]
Dünya'daki toplambiyokütlenin onda dokuzu,hayvan yaşamının varlığına çok bağlı olduğubitki yaşamıdır.[44] Günümüzde 2 milyondan fazla bitki ve hayvan yaşamı türüne rastlanılmış[45] ve mevcut türlerin ise geçmişten-günümüze gerçek sayısının tahminleri birkaç milyondan 50 milyonun üzerine kadar çıktığı hesaplanmıştır.[46][47] Bireysel yaşam türlerinin sayısı sürekli olarak bir dereceye kadar akar, yeni türler ortaya çıkar ve diğerleri sürekli olarak var olmayı sürdürmeye çalışır.[48][49] Günümüzde,biyosfer içerisinde toplamtür sayısı hızla azalmaktadır.[50][51][52][53]
İnsanlık, Dünya üzerindeki yaşamların kökenini hep anlamaya çalışmış ve nihai gerçeğin peşinden koşmuştur. Ancak yıllar süren araştırmalar sonucunda artık, günümüzden oldukça farklı bir ortama sahip olan bir Dünya üzerindekiHadean veArkeyan eonsları sırasında en az 3,5 milyar yıl önce ilk hücrenin meydana geldiği bilinmektedir.[54][55]
Değişen ortama uyum sağlayamayan veya diğer yaşam biçimleri içinde rekabet edemeyen türler zamanla yok oldu. Günümüze kadarpaleontologların buldukları büyük/küçük milyonlarca fosil, yok olan bu eski türlerin varlığına ispat niteliğinde olmuştur. Bu mevcût fosillerin DNA incelemelerinde, sürekli birbirleri ile bir ortak ataya bağlandıkları gözlemlenince bu araştırma, ilk ilkel yaşam formuna kadar; yaşam pramidinde uzadıkça uzadı.[56]
Neredeyse sınırsız sayıdaki bu çeşitli yaşam biçimleri, evrimsel sürecin bir sonucudur. Tüm canlılar,ortak atalardan geldikleri için akrabadır.Homo sapiens ve diğer tümmemeliler, yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşamışsivrifaremsi bir canlıdan evrimleşmiştir. Memeliler,kuşlar,sürüngenler,iki yaşamlılar vebalıkların ortak atası 600 milyon yıl önce yaşamış su solucanlarıdır. Tüm hayvanlar ve bitkiler, yaklaşık 3 milyar yıl önce yaşamışbakterimsimikroorganizmalardan türemiştir.Biyolojik evrim, canlı nesillerinin ortak atadan değişerek türeme sürecidir.[57] Yeni nesiller, eski nesillere göre farklılıklar taşır ve ortak atadan uzaklaştıkça çeşitlilik artar.
Bitki yaşamının ilk formları milyarlarca yıl önce,Güneş'ten gelenenerjiyi sentezleyerek yeni yaşam formlarının oluşması için yol açtı.[58] Elde edilenoksijen atmosferde bırakıldı ve beraberindeozon tabakasının meydana gelmesine sebep oldu. Küçükhücrelerin, kendilerinden daha büyük hücrelerin içine dahil olması ileökaryotlar adı verilen daha karmaşık hücrelerin gelişmesine yol açtı.[59]
Bu canlılar, Dünya'nın iç katmanları dahil olmak üzere,H2O molekülünün bulunduğu hemen hemen her yerde yaşamlarını sürdürürler.[61] En hızlı üreyen yaşam formları arasında yer alan mikroplar, yüksekmutasyon veyatay gen aktarımı kabiliyetinin kombinasyonu nedeniyle, farklı bir ortama oldukça hızlı bir şekilde ayak uydurarak hayatta kalabilmekteditler.[62][63]
^Harper, Douglas."nature" 10 Mayıs 2017 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..Online Etymology Dictionary. Erişim tarihi: 23 Eylül 2006.
^An account of the pre-Socratic use of the concept of φύσις may be found in Naddaf, Gerard (2006)The Greek Concept of Nature, SUNY Press, and inDucarme, Frédéric; Couvet, Denis (2020). "What does 'nature' mean?".Palgrave Communications.6 (14).Springer Nature.doi:10.1057/s41599-020-0390-y.. The word φύσις, while first used in connection with a plant in Homer, occurs very early in Greek philosophy, and in several senses. Generally, these senses match rather well the current senses in which the English wordnature is used, as confirmed by Guthrie, W.K.C.Presocratic Tradition from Parmenides to Democritus (volume 2 of hisHistory of Greek Philosophy), Cambridge UP, 1965.
^The first known use ofphysis was byHomer in reference to the intrinsic qualities of a plant: ὣς ἄρα φωνήσας πόρε φάρμακον ἀργεϊφόντης ἐκ γαίης ἐρύσας, καί μοιφύσιν αὐτοῦ ἔδειξε. (So saying, Argeiphontes [=Hermes] gave me the herb, drawing it from the ground, and showed me itsnature.)Odyssey 10.302–03 (ed. A.T. Murray). (The word is dealt with thoroughly in Liddell and Scott'sGreek Lexicon 5 Mart 2011 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..) For later but still very early Greek uses of the term, see earlier note.
^^Harper, Douglas. "nature". Online Etymology Dictionary. Retrieved September 23, 2006.
^"World Climates".Blue Planet Biomes. 17 Aralık 2008 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Eylül 2006.
^Spilhaus, Athelstan F (1942). "Maps of the whole world ocean".Geographical Review.32 (3):431-35.doi:10.2307/210385.JSTOR210385.
^Britannica Online."Lake (physical feature)". June 11, 2008 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:June 25, 2008.[a Lake is] any relatively large body of slowly moving or standing water that occupies an inland basin of appreciable size. Definitions that precisely distinguish lakes, ponds, swamps, and even rivers and other bodies of nonoceanic water are not well established. It may be said, however, that rivers and streams are relatively fast moving; marshes and swamps contain relatively large quantities of grasses, trees, or shrubs; and ponds are relatively small in comparison to lakes. Geologically defined, lakes are temporary bodies of water.
^Botkin, Daniel B. (2000)No Man's Garden, Island Press, pp. 155–57,1-55963-465-0.
^"Definition of Life". California Academy of Sciences. 2006. 8 Şubat 2007 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:7 Ocak 2007.
^The figure "about one-half of one percent" takes into account the following (See, e.g.,Leckie, Stephen (1999)."How Meat-centred Eating Patterns Affect Food Security and the Environment".For hunger-proof cities: sustainable urban food systems (İngilizce). Ottawa: International Development Research Centre.ISBN978-0-88936-882-8. 13 Kasım 2010 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 13 Eylül 2020., which takes global average weight as 60 kg.), the total human biomass is the average weight multiplied by the current human population of approximately 6.5 billion (see,e.g.,"World Population Information". U.S. Census Bureau. 15 Haziran 1997 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2006.): Assuming 60–70 kg to be the average human mass (approximately 130–150 lb on the average), an approximation of total global human mass of between 390 billion (390×109) and 455 billion kg (between 845 billion and 975 billion lb, or about 423 million–488 millionshort tons). The total biomass of all kinds on earth is estimated to be in excess of 6.8 x 1013 kg (75 billion short tons). By these calculations, the portion of total biomass accounted for by humans would be very roughly 0.6%.
^Withers, Mark A. (1998)."Changing Patterns in the Number of Species in North American Floras".Land Use History of North America. 19 Ağustos 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2006. Website based on the contents of the book:Sisk, T.D., (Ed.) (1998).Perspectives on the land use history of North America: a context for understanding our changing environment (Revised September 1999 bas.). U.S. Geological Survey, Biological Resources Division. USGS/BRD/BSR-1998-0003.
^Wilcox, Bruce A. (2006). "Amphibian Decline: More Support for Biocomplexity as a Research Paradigm".EcoHealth.3 (1): 1-2.doi:10.1007/s10393-005-0013-5.
^Peter Hamilton Raven; George Brooks Johnson (2002).Biology (İngilizce). McGraw-Hill Education. s. 68.ISBN978-0-07-112261-0. Erişim tarihi:July 7, 2013.