Türk dilleri dünya çapında yaklaşık 200 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.[6] En yaygın Türk dili, ağırlıklı olarakAnadolu veBalkanlar'da konuşulanTürkiye Türkçesidir. Anadili Türkçe olanlar, tüm Türk dili konuşurlarının yaklaşık %38'ini oluştururken,Özbekçe en çok konuşulan ikinci Türk dili olarak öne çıkmaktadır.[4]
Ünlü uyumu,eklemeli yapı,özne-nesne-yüklem cümle düzeni ve dildedilbilgisel cinsiyetin bulunmaması gibi özellikler, hemen hemen tüm Türk dilleri için ortak sayılabilecek temel özelliklerdir.[7] Oğuz grubu içinde yer alan Türkçe, Azerbaycanca, Türkmence, Kaşkay Türkçesi, Çaharmahal Türkçesi, Gagavuzca ve Balkan Gagavuzcası ile Oğuz etkisi taşıyan Kırım Tatarcası, orta düzeyde birbirlerini büyük ölçüde anlayabilirler.[8] Diğer Türk dilleri de kendi alt grupları içinde değişen seviyelerde karşılıklı anlaşılabilirlik gösterir. Sınıflandırma yöntemleri farklılık gösterse de Türk dilleri genellikle iki ana kola ayrılır:
Oğur grubu – günümüzde yalnızcaÇuvaşça bu koldan hayatta kalmıştır.
Ortak Türkçe grubu – diğer tüm Türk dillerini içerir.
Türk dillerini diğer dil ailelerinden farklı kılan önemli bir özelliği, konuşucularının uzun süre göçebe olarak yaşamışlığı ve buna bağlı olarak bu dillerin sürekli birbirlerinden etkilenmiş olmalarıdır. Türk dilleri çok sayıda aynı anlamda kullanılan ortak sözcüklere sahip olmalarının yanı sıra tümce yapıları da hep aynı kalır.Çağdaş Türk yazı dilleri veyaTürk dilinin kolları gibi adlandırıldıklarına da rastlanır. (Bakınız:"Dil" ve "Lehçe" tartışması)
Türk dilleri,Moğol dilleri,Tunguz dilleri,Kore dilleri veJapon dilleriyle birçok benzerlik gösterir. Bu benzerlikler, bazı dilbilimcilerin (örneğinTürkologTalât Tekin)Altay dil ailesi diye bir üst aile önermesine yol açmıştır; ancak bu görüş tarihsel dilbilimcilerin büyük çoğunluğu tarafından reddedilmektedir.[9][10]Ural dilleriyle olan benzerlikler de, uzun bir süre boyunca bu iki dil ailesininUral-Altay hipotezi altında tek bir aile gibi değerlendirilmesine neden olmuştur. Fakat günümüzde bu iki makro ailenin varlığını kanıtlayacak yeterli kanıt bulunmamaktadır. Diller arasındaki ortak özellikler ise bugün, tarihöncesi dönemde gerçekleşen geniş çaplı dil teması ile açıklanmaktadır.
Türk halklarının ve dillerinin anayurdunun, Hazar ötesi bozkırları ileKuzeydoğu Asya (Mançurya)[11] arasında bir bölge olduğu öne sürülmekte ve genetik kanıtlar Türk etnisitesinin “İç Asya Anavatanı” olarak Güney Sibirya ve Moğolistan yakınlarındaki bölgeyi işaret etmektedir.[11] Benzer şekilde Juha Janhunen, Roger Blench ve Matthew Spriggs gibi birçok dilbilimci de günümüz Moğolistan'ının erken dönem Türk dilinin anavatanı olduğunu öne sürmektedir.[12] TürkologPeter Benjamin Golden, iklim, topografya, flora, fauna ve insanların geçim biçimleriyle ilgili Proto-Türkçe sözcük öğelerine dayanarak Proto-TürkçeUrheimat'ıSayan-Altay bölgesinin güney, tayga bozkır bölgesine yerleştirmektedir.[13]
Ön Türkler veProto-Moğollar arasında yaklaşık olarak MÖ birinci binyılda yoğun bir temas gerçekleşmiştir; iki Avrasya göçebe grubu arasındaki ortak kültürel gelenekTürk-Moğol geleneği olarak adlandırılmaktadır. İki grup benzer bir din sistemi olanTengriciliği paylaşmıştır ve Türk dilleri ileMoğol dilleri arasında çok sayıda belirgin ödünç sözcük bulunmaktadır. Alıntılar çift yönlü olsa da, bugün Moğolca kelime dağarcığındaki en büyük yabancı bileşeni Türkçe alıntı kelimeler oluşturmaktadır.[14]
Türk dilleri ileTunguz ve Moğol dilleri arasındaki bazı kelime benzerlikleri ve yapısal ortaklıklar, ayrıcaKorece veJaponca ile olan benzerlikler, son yıllarda bu dillerin tarihöncesi dönemde birbirleriyle temas halinde olmasına bağlanmaktadır. Bu etkileşim bazen "Kuzeydoğu Asya dil birliği" olarak adlandırılır. Ancak, Türk, Moğol ve Tunguz dillerini kapsayan daha yakın tarihli bir temas süreci (yaklaşık MÖ 1. binyıl) bundan ayrı değerlendirilir. Bu süreçte, çoğunlukla Türkçeden Moğolcaya, ardından Moğolcadan Tunguzcaya geçen ortak kelimeler bulunmaktadır. Türkçeden Moğolcaya ödünç alınan kelime sayısı oldukça fazladır, ancak Moğolcadan Türkçeye geçen kelime sayısı çok daha azdır. Ayrıca, Türkçe ve Tunguzca, Moğolcada bulunmayan ortak kelimelere sahip değildir.
Türk dillerinde, Proto-Türkçe dönemine kadar uzanan erken temasları gösteren bazıÇince alıntı kelimeler de bulunmaktadır.[15]
Altay dil ailesi varsayımı için gösterilen kanıtların modern dilbilimsel standartları karşılamaması ve Türk ile Moğol dillerinin zaman içinde ayrışmak yerine yakınlaştığını gösteren bulgular, 1950'lerden bu yana Altay ailesinin dilbilimciler tarafından genel kabul görmemesine yol açtı. Günümüzde Türk dilleri kendi başına bir dil ailesi olarak kabul edilmektedir.[1][2][16][17][18]
9. yüzyıla aitIrk Bitig (“Kehanet Kitabı”),Dunhuang’da bulunmuş olup Eski Uygur diliyle ve Orhon alfabesiyle yazılmıştır. Bu eser, erken dönem Türk–Moğol mitolojisi için önemli bir edebî kaynaktır.
Türk dillerinin bilinen en eski yazılı kayıtları, 1889 yılında Moğolistan'dakiOrhun Vadisi'nde bulunan ve 8. yüzyıla tarihlenenOrhun yazıtlarıdır. Bu yazıtlar,Bilge Kağan (731),Kül Tigin (732) veTonyukuk (725) adına dikilmiş olup, Türk yazı dilinin en eski edebi metinleri arasında yer alır. Çin yıllıklarında geçen birHun ağıtına ait iki dize ve birkaç kelime ise, 4. yüzyıl Türkçesi hakkında fikir vermektedir.
Türk dillerine dair ilk kapsamlı sözlük ve dilbilgisi kitabı,Karahanlılar dönemindeKaşgarlı Mahmud tarafından 1072'de yazılanDîvânu Lugâti't-Türk adlı eserdir. Bu eser, yaklaşık 8 bin sözcük içeren bir sözlük olmasının yanı sıra, Türk yazı dilleri ve ağızlarını, kültürel değerleri de kayda geçiren anıtsal bir folklorik kaynak niteliğindedir. Kaşgarlı Mahmud,Karahanlı,Uygur,Oğuz,Kıpçak,Kırgız ve diğer Türk boylarının söz varlığını bir araya getirerek bu eseri oluşturmuş, Türk dillerinin coğrafi dağılımına dair bilinen ilk haritayı da eklemiştir.[19]
Türk dillerinin Kuzeybatı koluna ilişkin önemli bir başka eser ise, 12-13. yüzyıllara tarihlenenCodex Cumanicus’tur. Bu eser, günümüzMacaristan veRomanya’sında yaşayanBatı Kumanları ileKatolikmisyonerler arasında kullanılanKıpçak dili ileLatince arasındaki bir dil kılavuzudur. Ayrıca, Çuvaşçanın ana dili ya da uzak akrabası olduğu tartışılanVolga Bulgarlarının konuştuğu dile ait en eski kayıtlar, 13-14. yüzyıllara kadar uzanmaktadır.[20][21]
Son yıllarda keşfedilen yeni yazıtlar, Türk yazı dilinin tarihini daha da geriye götürme potansiyeline sahiptir. Bu keşifler, Türk dillerinin kökeni ve gelişimi hakkında daha derinlemesine bilgi edinmemizi sağlayarak, dil ailesinin tarihi serüvenini daha net bir şekilde ortaya koymaktadır.[22]
Tarihçi veTürkolog Osman Karatay (2022),Ön-Türklerin Moğollar ve Tunguz halklarından ziyade eski Hint-Avrupalılar ve Urallar ile daha yakın bir ilişkisi olduğu sonucuna varmıştır. Zamanla, Türk halkları hem İranlılar hem de Moğollarla uzun süreli temas halinde olmuş ve Orta Asya Bozkırı çobanları arasında baskın grup haline gelmiştir. Karatay, dilsel verilere dayanarak şu sonuca varmıştır: "Proto-Hint-Avrupa ve Proto-Türkçe arasındaki sözlü yazışmalar da oldukça dikkat çekicidir. Ön-diller çağındaki bu yakın ilişki öyle bir gerçeğe işaret etmektedir ki, en erken ya da Proto-Türkler bir tarihte ortaya çıkmıştır. Ural ve Hint-Avrupa çekirdek topluluklarına yakın veya bitişiğindeki alan."[23]
Osmanlı döneminden bu yana Avrasya'da Türk dillerini konuşan halkların coğrafi dağılımı, Sibirya'nın kuzeydoğusundan batıda Türkiye'ye kadar yayılmıştır.[25] Alman asıllı Rus TürkologW. Radloff'un dünya dilleri arasında Türk dili kadar geniş bir alana yayılmış başka bir dil daha bulunmadığını söylediği belirtilmektedir.[26]
Yüzyıllar boyunca Türk dillerini konuşan halklar geniş çaplı göçler gerçekleştirmiş ve sürekli birbirleriyle kaynaşmıştır. Bu süreçte, dilleri hem birbirlerini hem de çevrelerindeki dilleri, özellikle İranî, Slav ve Moğol dillerini karşılıklı olarak etkilemiştir.[27] Bu durum, her bir dilin veya dil grubunun tarihsel gelişimini belirsizleştirmiştir. Bu nedenle Türk dillerini sınıflandırmak için birden fazla sistem ortaya çıkmıştır.
Türk dillerine yönelik modern genetik sınıflandırma şemaları ise hâlâ büyük ölçüdeRus dilbilimci ve TürkologAleksandr Samoyloviç'in 1922'de yaptığı çalışmasına dayanmaktadır.[doğrulama gerekli] Dil ailelerindeki sınıflandırmaların genellikle genetik bilgilere dayanarak yapılmasına rağmen, Türk dil grubunda coğrafi dağılım daha büyük rol oynamaktadır.
Bu sınıflandırmada Oğur TürkçesineLir-Türkçesi de denir; diğer tüm kollar iseŞazTürkçesi ya daOrtak Türkçe başlığı altında toplanır. Bu iki büyük Türkçe türünün ne zaman birbirinden ayrıldığı ise kesin olarak bilinmemektedir.
Çuvaşça, çoktan ölmüş eskiÖn Bulgar dili ile birlikte diğer Türk dillerine daha uzak kalanBolgarca dalını oluşturur. Kimi bilimciler, diğer Türk dillerinden farklı olduğu için Çuvaş dilini gerçek Türk dili olarak tanımazlar. Bu büyük farkın, diğer Türk dillerinden daha erken ayrılmasından kaynaklanmış olup olmayacağı sorusu henüz yanıtlanamamıştır. Bu farklardan birisi diğer Türk dillerinde sonu /-z/ ile biten sözcüklerin /-r/ ile bitmesidir:
Diğer Türk dillerinden uzak kalan Halaç dilidir. DilbilimciGerhard Doerfer'in görüşüne göre Halaç, Türk dillerinin Argu grubunun son üyesidir. Eski Türkçe'den çok erken ayrılmış ve 13. yüzyıldaİran'da, etrafıFarsça konuşanlarla çevrili kalmıştır. Halaç dili bugün 40 bin kişi tarafından İran'ınKom veAkar illerinde konuşulur. Diğer dillerden ayrı kalması veFarsçadan etkilenmesine rağmen ana dilden parçalar korumuştur. Ancak sesi Farsçaya benzer.
Üstteki sınıflandırmada coğrafi dağılımın yanı sıra geleneksel dilbilimin kriterleri de dikkate alınmıştır:
Ogur dil grubundaki /-r/ yerine /-z/ kullanılması, bu dil grubunu diğerlerinden ayırır.
Sibirya-Türk dillerini diğerlerinden farkına bir örnek: Tuvaca "adak", Yakutça "atah" diğerlerinde ise "ayak" denir. Yalnızca Halaç dilinde "hadak" denir.
Oğuz dil grubu diğerlerinden sonek başlatan /G/'nin eksik olmasıyla ayrılır. Örnek: "kalan" (kalmak), diğer Türk dillerinde "kalgan"; "bulanmak", diğerlerinde "bulganmak".
Sonekin sonuna eklenen /G/ güneydoğu Türk grubunu kuzeybatı grubundan ayırır: Uygurca "taglik" ama Tatarca "tawlı" – (dağlık).
II. Abdülhamid döneminde başlayan Türkçe eğitimi faaliyetlerinin Osmanlı Devleti'nin yıkılması ve Türkiye kurulduktan sonra da süren bazı problemler sebebiyle 1950 yılına kadar rafa kaldırıldığı, bu tarihten sonra üniversitelerde yeniden bu sahada faaliyetlerin görülmeye başladığı, özellikle 1960 yılından sonra Türkçe eğitimine yönelik yazılmış çok sayıda kitabın göze çarptığı ifade edilmektedir.[47] Yabancı dil olarak Türkçe öğretimine yönelik ilk kurumun 1964’te Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulanTÖMER olduğu bilinmektedir. Daha sonra birçok üniversitede benzer birimler açılmış; yurt dışında ise Yunus Emre Enstitüleri ile çeşitli üniversitelerin Türkoloji bölümlerinde Türkçe eğitimi verilmiştir.[47]
FETÖ adıyla anılan yapılanmanın yurt dışında Türkçe eğitimine yönelik faaliyetlerininTürkçeyi istismar ettikleri şeklinde yorumlandığı görülmekte[48] ve bu eğitimin verildiği kurumların bir kısmının Türkiye Maarif Vakfı'na devredildiği belirtilmektedir.[49]
Özbekistan Devlet Televizyonu'nda "Türkçe Saati" adıyla bir program yapılması konusunda Yunus Emre Enstitüsü ile iş birliği yapılmasının görüşüleceği duyurulmuştur[50] ve Özbekistan'da Milliy Teleradiokompaniyasi (MTRK) tarafından kurulanForeign Languages adlı kanalda Türkçe derslerinin yanı sıra Türkçe televizyon programlarına yer verilmektedir.[51]
Bazı ülkelerde ortaöğretim kurumlarında Türkçenin öğretilmesinin yanı sıra özel kurslarda da isteğe göre Türkçe öğretilmektedir. Kurslarda Türkçe öğretilen kırk altı ülke bulunmaktadır.^ Dokuz ülkede de Türkçe öğretimin yapıldığı üniversite bulunmaktadır.^ Bünyesinde Türkçe öğretilen, Türk dili ve edebiyatı araştırmalarının yapıldığı, Türkoloji bölümlerinin bulunduğu yirmi sekiz ülke vardır.^
Türkiye'de Türk dilleri veya Türk lehçeleri adı altında birçok Türk dilinin bir arada veya müstakil olarak ele alındığı akademik yayınlar mevcuttur.[52] Makaleler dışında birçok Türk dilinin birlikte ele alındığı başlıca kaynaklardan bazıları şunlardır:
Ahmet Cevat Emre, Türk Lehçelerinin Mukayeseli Grameri, TDK, İstanbul 1949.
Saadet Çağatay, Türk Lehçeleri Örnekleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1950.
Ahmet Bican Ercilasun vd., Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Kültür Bakanlığı, Ankara 1991.
Timur Kocaoğlu vd., Türk Dünyası Konuşma Kılavuzu, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul 1992.
Talat Tekin, Türk Dilleri -Giriş-, Simurg, İstanbul 1999.
Ahmet Buran, Çağdaş Türk Lehçeleri, Akçağ, İstanbul 2001.
Nami Ardakoç vd., Modern Türk Dilleri Seyahat ve Konuşma Kılavuzu, Geçit Kitabevi, İstanbul 2005.
Ahmet Bican Ercilasun vd., Türk Lehçeleri Grameri, Akçağ, İstanbul 2007.
Bunlardan Kültür Bakanlığı'nın 1991 yılında yayınlamış olduğu Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü adındaki sözlük Türk Dil Kurumunun resmî sözlük sitesinde[53] çevrimiçi olarak kullanıma açılmıştır. Pamukkale Üniversitesi'nden Günsel Barış adlı bir araştırma görevlisi tarafından hazırlanan[54][55] PAÜ ÇTLE adlı sitede de çeşitli Türk Lehçelerinin sözlükleri ve sözcük öğrenmeye yönelik oyunlar[56][57] çevrimiçi olarak bulunmaktadır.[58]
Türkiye dışında Türk dilleri üzerine yapılan çalışmaların büyük bir kısmı misyonerlik ve espiyonaj çalışmalarıyla yakından ilgilidir.[59] 1823 yılında Hristiyan olan ve Mirza Aleksandr Kazem-Bek adını alan Azerbaycanlı şarkiyatçının Türk dillerinin grameri üzerineGrammatika turetsko-tatarskogo yazıka (Türk-Tatar dilinin grameri) adlı eseri 1839'da Kazan'da neşredilmiş ve eserin J. T. Zenker tarafından yapılan Almancaya tercümesi Allgemeine Grammatik der turkisch-tatarischen Sprache adıyla Leipzig'de 1848 yılında yayımlanmıştır.[60] 150'den fazla eseri bulunan veVersuch eines Wörterbuches der Türk-Dialecte (Türk lehçelerinin bir sözlük denemesi) adlı 4 ciltlik eser hazırlayan Alman asıllı Rus Türkolog F. W. Radloff'un Çarlık Rusyası'nın Rus olmayan milletleri Hristiyanlaştırma politikasına yönelik Kazan'a müfettiş olarak gönderildiği ifade edilmektedir.[61] Slovar' Altayskogo i Aladagskogo Nareçiy Tyurkskogo Yazıka (Türk Dilinin Altay ve Aladağ Diyalektleri Sözlüğü) adlı eserin müellifi olan Verbitski[62] de bir misyonerdi.[63]
Azerbaycan'da Abdullah Bey Efendizade tarafından telgraf için geliştirilen ve kullanılması komisyon kararı ile kabul edilen Latin temelli Azeri yazısını tanıtan kitabın kapağı (1919)
SSCB kurulmadan önce Türk dilli halkların başlıca iki yazı dili vardı: Osmanlı Türkçesi ve Çağatay Türkçesi.[64][65] Bu dönemde Osmanlı ve Azerbaycan sahası dışında Türk dünyasının önemli bir kesimi Çağatay Türkçesini kullanır ve bu yazı dilineTürkî Til derlerdi.[66] Bu dönemde ve hatta SSCB kurulduktan sonra da bir süre yabancıların da tasnifte Türk lehçeleri adlandırmasını kullandıkları görülür.[67][68] Esasen Rusların her bir Türk boyuna ayrı birer yazı dili oluşturma gayretleri Çarlık Rusyası zamanında başlamıştır.[69] Bununla birlikte W. Radloff'un Opıt slovarya tyurkskih nareçiy (Versuch eines Wörterbuches der Turk-Dialecte) I-IV adlı eseri deTürk Lehçelerinin bir Sözlük Denemesi ismini taşımaktaydı ve eserde bugün birer yazı dili hâline gelmiş olan Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, vd. lehçe olarak tasnif edilmişti.[70] Özbek Abdurrauf Fitrat'ın 1919 yılında yayımlanan Tilimiz başlıklı yazısında kendi dilinden Türkçe adıyla bahsettiği görülür.[71] Azerbaycanlı Mirza Alekber Sabir'in de 1910 yılında “Günəş” gazetesinde Osmanlıcadan kendi diline tercüme yapılmasını Türkçeden Türkçeye tercüme olarak yorumladığı ve eleştirdiği görülür.[72][73] Azerbaycanlı şair, yazar ve aynı zamanda eğitimci olan Abdulla Şaiq'in Türk dili (1924)[74] ve Türk ədəbiyyatı (1924)[75] adlı eserleri de Azericenin Türk dili olarak adlandırılmasına örnek teşkil etmektedir. B. Ercilasun. Türkiye'de Türk lehçeleri şeklindeki tasnifin geçmişten beri devam eden bir uygulama olduğunu ve bunu yapmanın Rusların uyguladığı dil politikası neticesinde ortaya çıkan tasnifi kabul etmemekten ibaret olduğunu iddia etmektedir.[76] Talat Tekin'in de önceleri lehçe tasnifini kabul ettiği, sonradan dil tasnifine yöneldiği görülmektedir.[77]
Türkiye'de Türk dilleri ailesinin adlandırılması ve bu dillerin yalnızca bir dil mi yoksa birçok diller mi oldukları hakkında farklı fikirler yaygındır.Türk Dil Kurumu, yayınlarında önceleri "Türk lehçeleri" adı benimsenmişken sonraları bu ad yanında "Türk dilleri" deyimine de yer verildiği görülmektedir.Ankara Üniversitesi Türk dillerini öteden beri "lehçe" sayar ve "Türk dilleri" deyiminden kaçınır. Türkiye genelinde birçok üniversite lehçe tasnifini kabul ederekÇağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları ismiyle bölümler açmıştır.İstanbul Üniversitesi ise daha aşırı bir tutumla "lehçe" deyimini yalnızÇuvaşça veYakutça gibi öbürlerinden çok farklı iki Türk dili için kullanmakta, bu diller dışındaki bütün Türk dillerini "lehçe"nin de altında bir konuşma türü saydığı "şive" sözü ile adlandırmaktadır. Ancak İstanbul Üniversitesi'nde Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü açılmış olması bu görüşten vazgeçildiğini göstermektedir. Bu durumda Türk dillerinin Türkiye'deki adlandırmalarında artık eskimiş olan üç ayrı görüşle karşı karşıyayız demektir:
Türk dillerde aynı zamanda büyük ve küçük ses uyumu vardır (Özbekçe hariç), yazımda sözcükler son ekler alarak uzarlar ve tümce yapısı özne-nesne-yüklem sırasıyla oluşturulur. Kazakça örnek:
En eski Türk yazılarıOrhun-Yenisey runlarıdır. Bunların çoğu 7. ve 8. yüzyıldan kalmadır. Bu yazı, eskiGermen runlarına benzediği içinRun olarak adlandırılır; ama aralarında akrabalık yoktur. Sadece biçim ilişkisi vardır.
Asıl yazı geleneği 10. yüzyılın sonlarında ve 11. yüzyılın başlarında Güneydoğu Türk halklarında,Karahanlılar döneminde, Türkî-i Kadimin bir lehçesi olan Karlukça ile gelişir.
Güneybatı Türk dillerinin yazıya alınması, 10. ve 11. yüzyılda Selçuklu dili ile başlar. Kardeş diller olan Eski Osmanlıca ve Eski Azeri dillerinden günümüzTürkçe veAzerice gelişmiştir.
14. yüzyılınHarezm Türkçesi de Güneybatı Türk dillerine mensuptur. Bu dilden günümüz Horasanca ve Türkmence gelişmiştir.
Kuzeybatı Türk dillerine ait en eski belgeler, Kumanca dili ile yazılmış olanCodex Cumanicus'dur ve 14. yüzyıldan kalmadır. Bu dilin günümüzdeki torunları Tatarca ve Başkurtçadır.
İdil Bulgarları dilinde yazılmış en eski yazılar 13. ve 14. yüzyıldan kalmadır. Bu dilden ya da buna yakın bir dilden Çuvaş dili gelişmiştir.
Güneydoğu Türk dillerinden olan Çağatayca yazıların 15. yüzyıla dayanan örnekleri bulunmuştur. Çağatayca, günümüz Uygurca ve Özbekçesinin temelini oluşturur.
1924-1930 yılları arasındaki sürede başka Türk dilleri de, önce yalnızAzericede kullanılan Latin alfabesi ile yazılmaya başlandı.
1936-1940 yıllarındaRus bölgelerinde, Türk dillerince değiştirilmiş birKiril alfabesi kullanılmaya başlanmıştır. Arap ve Latin alfabesi kullanan Türk dilleri birbirlerine daha da yakınlaşırken, Kiril alfabesi kullanan diller farklılaşmışlardır. Dillerin farklılaşarak ayrı diller haline gelmesi desteklenmiştir.
1990'lı yıllardaSovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla yeni Türk cumhuriyetleri kurulmuştur. Bu ülkeler, yaniAzerbaycan,Kazakistan,Kırgızistan,Türkmenistan veÖzbekistan, 2005 yılına kadar Türk dillerine uygun bir ortak Latin alfabeye geçmek için antlaşma imzalamışlardır. Amaç Türk kültür mirasının korunmasıdır. Ayrıca diğer ülkelerde yaşayan Türk azınlıkların 2010'a kadar bu ortak alfabeye katılmaları gerektiğine karar verilmiştir.
^abKatzner, Kenneth (2002). Languages of the World(Third ed.). Routledge.ISBN 978-0-415-25004-7.
^ab"While 'Altaic' is repeated in encyclopedias and handbooks most specialists in these languages no longer believe that the three traditional supposed Altaic groups, Turkic, Mongolian and Tungusic, are related." Lyle Campbell & Mauricio J. Mixco, A Glossary of Historical Linguistics (2007, University of Utah Press), pg. 7.
^Johanna Nichols (1992) Linguistic Diversity in Space and Time. Chicago University Press. Page 4: "When cognates proved not to be valid, Altaic was abandoned, and the received view now is that Turkic, Mongolian, and Tungusic are unrelated."
^R. M. W. Dixon (1997): The Rise and Fall of Languages. Cambridge University Press. Page 32: "Careful examination indicates that the established families, Turkic, Mongolian, and Tungusic, form a linguistic area (called Altaic)...Sufficient criteria have not been given that would justify talking of a genetic relationship here."
^Asya Pereltsvaig (2012) Languages of the World, An Introduction. Cambridge University Press. Pages 211–216: "[...T]his selection of features does not provide good evidence for common descent" [...] "we can observe convergence rather than divergence between Turkic and Mongolic languages—a pattern than is easily explainable by borrowing and diffusion rather than common descent"
^"The Turkic Languages | Lars Johanson, Éva Á. Csató | Taylor & Francis" (İngilizce).doi:10.4324/9781003243809/turkic-languages-lars-johanson-%C3%A9va-csat%C3%B3. 7 Nisan 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi23 Şubat 2025."Volga bölgesindeki bir diğer Türk halkı, Tatarlar gibi kendilerini tarihsel ve kültürel anlamda Volga Bulgarlarının torunları olarak gören Çuvaşlardır. Volga Bulgarlarının dili gibi Çuvaşçanın da Türkçenin Ogur koluna ait olduğu açıktır, ancak ikisi arasındaki artzamanlı gelişime dair doğrudan bir kanıt bulunamamıştır. Orta Çağ'da birkaç farklı Ogur dili olduğu için Volga Bulgarı bunlardan birini, Çuvaşça ise bir diğerini temsil ediyor olabilir."
^Deviating. Historically developed from Southwestern (Oghuz) (Johanson 1998)[1] 8 Nisan 2011[Tarih uyuşmuyor] tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
^abcJohanson, Lars & Éva Agnes Csató (ed.). 1998. The Turkic languages. London: Routledge. 82-83p.
^abcBaskakov, N. A. (1958). "La Classification des Dialectes de la Langue Turque d'Altaï".Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae (Fransızca).8: 9–15.ISSN0001-6446.
^abcBaskakov, N. A. (1969).Введение в изучение тюркских языков [Introduction to the study of the Turkic languages] (Rusça). Moscow: Nauka.
^Rassadin, V.I."The Soyot Language".Endangered Languages of Indigenous Peoples of Siberia.UNESCO. 3 May 2006 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:18 July 2021.
^Bitkeeva, A.N."The Kumandin Language".Endangered Languages of Indigenous Peoples of Siberia.UNESCO. 11 July 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:16 July 2021.
^Tazranova, A.R."The Chelkan Language".Endangered Languages of Indigenous Peoples of Siberia.UNESCO. 11 July 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:16 July 2021.
^Nevskaya, I.A."The Teleut Language".Endangered Languages of Indigenous Peoples of Siberia.UNESCO. 11 July 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:16 July 2021.
^Dr. Can Ceylan, 14/07/2019, FETÖ Çöplüğü 15 Temmuz'da patladı, Yeni Birlik.
^24/07/2021,Türkiye Maarif Vakfı Başkanı'ndan FETÖ açıklaması, Yeni Şafak.
^Yunus Emre Enstitüsü, 03/12/2021, Özbekistan’da Türkçe Sertifika Sınavları Gerçekleştirildi
^Yeni Ufuk Gazetesi, 10.06.2023, "Türk Lehçeleri Neden Önemli?"
^Nergis BİRAY, Cumhuriyet Döneminde Ağız ve Lehçeler Üzerinde Yapılan Çalışmalar, Karaman Dil-Kültür ve Sanat Dergisi, 2005, Karaman Valiliği Yayınları
^Balkan Günlüğü,Türk Lehçeleri Neden Önemli?, 11 Temmuz 2023
^Türk Dil Kurumu Dil Öğrenimi ve Öğretimi Çalıştayı Raporu, 2018
^Sabah Gazetesi web sitesi,PAÜ'nün 9 farklı dille adam asmaca oyunu büyük beğeni topladı, 28 Mayıs 2020
^PAÜ Burada web sitesi,PAÜ'den 9 dilde yeni bilgisayar oyunu Feza X, 17 Aralık 2021
^Not: Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü başlangıçta Türk Dil Kurumu'nun tdk.gov.tr resmî sitesindeki sözlükler arasında yer almaktaydı. Daha sonra bu sözlükler sozluk.gov.tr adresine taşınmıştır. Pamukkale Üniversitesi'nin sözlüğü ise 2014 yılında ctle.pau.edu.tr alanadı ile yayına başlamış ve 2019 yılında pauctle.com adresine taşınmıştır.
^Hikmet Koraş, Türkiye Dışındaki Türkoloji Çalışmaları ve Misyonerlik Faaliyetleriyle Ilişkisi
^TDV İslam Ansiklopedisi, RADLOFF, Friedrich Wilhelm maddesi
^Şükrü Halûk Akalın, Şor Türkçesinin Söz Varlığı ve Şor Sözlüğü
^F. Ünal, Altay Misyoneri Vasili İvanoviç Verbitski: Hayatı, Misyonerlik Faaliyetleri ve Altay Çalışmaları. Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 7/17, s. 197-205
^Ahmet Bican Ercilasun, Başlangıçtan Günümüze Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 2010, s. 400.
^Prof. Dr. Hayati Develi, ‘Kök lerimize gitmek için Osmanlıca Şart‘, Milli Gazete, 15 Mayıs 2011
^Abdülkadir İnan, Makaleler ve İncelemeler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1991, s. 111
^A Grammar of the Turkish language, Arthur Lumley Davids, 1832, s. XLIV; Yakoute: a Turkish dialect, have nothing in common with the Turks. - The most uncultivated, perhaps, of all the Turkish dialects is the Yakoute; which is spoken by the Sokhalar, or Yakoutes, who inhabit the banks of the Lena, near the Northern Ocean.
^Prof. Dr. Mehmet AÇA, Misyoner-Şarkiyatçı İl’minskiy’in Çarlık Rusyası’nın Hrıstiyanlaştırma ve Ruslaştırma Politikalarındaki Yeri, Yeni Türkiye-Türkçe Özel Sayısı-55, Kasım-Aralık 2013, s. 1464-1477
^W. Radloff, Opıt slovarya tyurkskih nareçiy (Versuch eines Wörterbuches der Turk-Dialecte) I-IV, 1911
^Ozod Sharafiddinov. Fitrat va uning ikki maqolasi («Tilimiz», «Yopishmagan gajjaklar») & Abdurauf Fitrat. Tanlangan asarlar. 1-jild
^Mirza Alekber Sabir, 1910, Günəş, “Osmanlıcadan tərcümə türkə”- bunu bilməm,/Gerçək yazıyor gəncəli, yainki hənəkdir?/Mümkün iki dil bir-birinə tərcümə, amma/“Osmanlıcadan tərcümə türkə” nə deməkdir?
^Kəmalə Ələkbərova, Kənan Evreni - Kənan Kainat kimi tərcümə edənlər, Kulis, 06.02.2015
^Türk dili (Uşaq gözlüyü). Bakı: Azərnəşr, 1924, 80 səh.
^Ahmet B. ERCİLASUN, “Sözbaşı”, Türk Lehçeleri Grameri, Akçağ Yayınları, Ankara 2007, 7-10
^Talat TEKİN, “Sovyet Rusya’da Savaştan Sonra Türkoloji Çalışmaları”, TDAY-Belleten, 1959, 378-418.: Sovyet Türkologları bugünkü Türk lehçelerini Azerbaycan dili, Türkmen dili, Özbek dili vb. diye adlandırmakla bunlar arasındaki ayrılıkları da fazla mübalâğa etmiş oluyorlar. Bunlar, Yakutça ile Çuvaşça hariç, dil (yazık) değil, lehçe (nareçiye)’dirler. Bir dilin, Türkçenin lehçeleridirler.
180 milyon - Ana dil & 200 milyon toplam ifadesinin kaynağı: Katzner, Kenneth (Mart 2002).Languages of the World, Third Edition. Routledge, an imprint of Taylor & Francis Books Ltd.ISBN 978-0-415-25004-7.
Demir, Nurettin, 2006.“Türkiye’de Dil-Lehçe-Şive-Ağız Tartışmaları”, Recent Changes in the Turkish Language Debate, Bilgi Üniversitesi, 3-4 Aralık 2004, İstanbul.
Akar, Ali,Türk Dili Tarihi, Dönem-Eser-Bibliyografya, Ötüken Yayınları, Yayın Nu: 597, 339 s., Kültür Serisi: 272,ISBN 975-437-517-8, İstanbul, 2005
Johanson, Lars ve Csató, Éva Ágnes:The Turkic Languages Routledge, London 1998.ISBN 0-415-08200-5.
Öztopçu, Kurtuluş:Dictionary of the Turkic Languages Routledge, London 1996, 1999.ISBN 0-415-14198-2.
Akhatov G. Kh. 1960. "About the stress in the language of the Siberian Tatars in connection with the stress of modern Tatar literary language". - Sat *"Problems of Turkic and the history of Russian Oriental Studies." Kazan.(Rusça)
Akhatov G. Kh. 1963. "Dialect West Siberian Tatars" (monograph). Ufa.(Rusça)
Baskakov, N. A. 1962, 1969. "Introduction to the study of the Turkic languages. Moscow.(Rusça)
Boeschoten, Hendrik & Lars Johanson. 2006.Turkic languages in contact. Turcologica, Bd. 61. Wiesbaden: Harrassowitz.ISBN 3-447-05212-0
Clausen, Gerard. 1972.An etymological dictionary of pre-thirteenth-century Turkish. Oxford: Oxford University Press.
Deny, Jean et al. 1959-1964.Philologiae Turcicae Fundamenta. Wiesbaden: Harrassowitz.
Johanson, Lars. 1998. "The history of Turkic." In: Johanson & Csató, pp. 81–125.[2]8 Nisan 2011 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
Johanson, Lars. 1998. "Turkic languages." In:Encyclopædia Britannica. CD 98. Encyclopædia Britannica Online, 5 sept. 2007.[3]23 Haziran 2008 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
Menges, K. H. 1968.The Turkic languages and peoples: An introduction to Turkic studies. Wiesbaden: Harrassowitz.
Öztopçu, Kurtuluş. 1996. Dictionary of the Turkic languages: English, Azerbaijani, Kazakh, Kyrgyz, Tatar, Turkish, Turkmen, Uighur, Uzbek. London: Routledge.ISBN 0-415-14198-2
Samoilovich, A. N. 1922.Some additions to the classification of the Turkish languages. Petrograd.[4]28 Mayıs 2007 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
Schönig, Claus. 1997-1998. "A new attempt to classify the Turkic languages I-III."Turkic Languages 1:1.117-133, 1:2.262-277, 2:1.130-151.
Starostin, Sergei A., Anna V. Dybo, and Oleg A. Mudrak. 2003.Etymological Dictionary of the Altaic Languages. Leiden: Brill.ISBN 90-04-13153-1
Voegelin, CF & F.M. Voegelin. 1977.Classification and index of the World's languages. New York: Elsevier.
Kaynak hatası:<ref> "lower-alpha" adında grup ana etiketi bulunuyor, ancak<references group="lower-alpha"/> etiketinin karşılığı bulunamadı (Bkz:Kaynak gösterme)