Periyodik tablonun en sağındaki 18. grup (8A) elementlerinin ilk altı periyodunda soy gazlar yer almaktadırSoy gazların ürettiği renkler (soldan sağa:helyum,neon,argon,kripton veksenon)
Soy gazlar, belirli ekstrem şartlar haricinde çok düşük reaktifliğe sahiptir. Buinert yapıları sayesinde,kimyasal reaksiyon istenmeyen durumlarda kullanılmaya uygundur. Soy gazların özellikleri,atom yapısının modern teorileri ile açıklanmaktadır. En dışelektron kabukları tamamendeğerlik elektronlarla dolu olduğundan dolayı reaksiyona girme eğilimleri düşüktür ve bu nedenle birkaç yüzsoy gaz bileşiği elde edilebilmiştir. Her bir soy gazınerime vekaynama noktaları birbirine en fazla 10 °C (18 °F) yakın olduğundan, bu gazlar yalnızca busıcaklık aralığındasıvı hâlde bulunur.
Türkçedeki "soy gaz" veya diğer kullanımıyla "asal gaz"[1] ifadesiAlmancaEdelgas sözcüğünün çevirisi olup bu terim ilk kez 1898'de ilgilielementlerinkimyasal reaksiyona girme eğilimlerinin düşüklüğüne işaret etme adınaHugo Erdmann tarafından kullanıldı.[2] Soy gazlar geçmişteinert gazlar (atıl, durgun ya da ölü gaz) olarak da anılmış ancak birçoksoy gaz bileşiğinin tespit edilmesinden sonra bu tanımlama uygun bulunmadığından kullanılmamaya başlamıştır.[3] Daha önceleri bu elementleri tanımlayan diğer bir terim olan "nadir gazlar" iseradyoaktifpotasyum-40'ın bozunması sebebiyleargonun,Dünya atmosferininhacimce %0,94'ünü,kütlece %1,3'ünü oluşturmasından ötürü nadir olmadığının tespit edilmesi sonrasında kullanılmamaktadır.[4][5]
Helyumun varlığına dair ilk gözlem 18 Ağustos 1868'de,Güneş'inrenk yuvarınınemisyon spektrumunda 587,49 nanometredalga boyuna sahip sarı bir çizgi görenPierre Janssen tarafından gerçekleştirilse de o dönem bu çizgininsodyum olduğu düşünüldü.[6][7] Aynı yılın 20 Ekim günü, Güneş spektrumunda sarı bir çizgi gözlemleyenNorman Lockyer; çizgiyi, hâlihazırda bilinen sodyumun D1 ve D2Fraunhofer çizgilerinin yanında olacak şekilde D3 olarak adlandırdı ve buna, Güneş'te var olsa da Dünya'da varlığı bilinmeyen bir elementin yol açtığı kanısına vardı.[8][9] Lockyer ileEdward Frankland bu elemente,Yunancada Güneş anlamına gelen "ήλιος" (ilios) sözcüğünden esinlenerek helyum (İngilizcehelium) adını verdiler.[10] Argonun varlığına dair ilk bulgulara 1784'teHenry Cavendish'in; havanın,azottan daha az reaktif ve daha az oranda bir madde içerdiğini tespit etmesiyle ulaşıldı.[11] 1894'teJohn William Strutt ileWilliam Ramsay yaptıkları deneyle havadaki azot,oksijen,karbondioksit vesuyu ayırması sonrasında bu şekilde elde ettikleri azot yoğunluğunun,kimyasal reaksiyonlar sonucunda oluşan azot yoğunluğundan farklı olduğunu keşfetti ve havadan elde edilen azotun başka bir gaz ile karışık olduğu kanısına vardılar.[12][13] Ardından yaptıkları deneyde izole etmeyi başardıkları yeni elemente Yunancada "tembel" anlamına gelen "αργός" (argos) sözcüğünden yola çıkılarak argon ismini verdiler.[14][11] Bu keşifle birlikteperiyodik tabloda bir gaz sınıfının tamamen eksik olduğunu fark ettiler. Bu dönemde argon üzerindeki çalışmalarını sürdüren Ramsay, bir taraftan dakleveyit mineralini ısıtması sonucunda helyumu ilk kez izole etmeyi başardı.[15] 1902'de helyum ve argon elementleri için kanıtların kabul edilmesiyleDmitri Mendeleyev bu gazları, daha sonra periyodik tablo olacak olan element dizilimine 0. grupta yer alacak şekilde yerleştirdi.[16]
Ramsay, bu gazlar üzerindeki çalışmalarınaMorris Travers ile birlikte,sıvı havayı çeşitli bileşene ayırdığıayrımsal damıtma yöntemini kullanarak devam etti. 1898'de ikili;kripton,ksenon veneon elementlerini keşfederek elementlere sırasıyla Yunancada "gizli" anlamına gelen "κρυπτός" (kriptos), "yabancı" anlamına gelen "ξένος" (ksenos) ve "yeni" anlamına gelen "νέος" (néos) isimlerini verdi.[17]Radon, ilk kezFriedrich Ernst Dorn tarafından 1898'de tanımlandı veradyum emanasyonu olarak adlandırıldı.[18] Ancak özelliklerinin diğer soy gazlara benzediğinin William Ramsay tarafından 1904 yılında tespit edilmesine dek soy gaz olarak kabul edilmedi.[19] Strutt ve Ramsay 1904'te, soy gazların keşfinden ötürü sırasıylafizik vekimya dallarındaNobel Ödülü kazandılar.[20][21]
Soy gazlar, diğer elementlere kıyasla sahip oldukları zayıfatomlar arası kuvvet nedeniyle daha düşükerime vekaynama noktalarına sahiptir. Normalde katı olan elementlerin çoğundan daha büyükatom kütlesine sahip olanlar da dâhil olmak üzere soy gazların tamamı standart şartlar altındatek atomlugazlardır.[34] Helyum, bilinen diğer tümkimyasal maddelerden daha düşük erime ve kaynama noktasına sahip olması,süperakışkanlık gösteren ve standart şartlar altında soğutularak katılaştırılamayan tek element olması (helyumu katılaştırmak için 25standart atmosfer (2.500 kPa; 370 psi)basınç, 0,95 K (-272,05 °C; -457,69 °F) sıcaklıkta uygulanmalıdır) bakımından diğer elementlere göre birtakım eşsiz özelliklere sahiptir.[37] Ksenona kadarki soy gazların birden çokkararlıizotopu bulunmaktadır. Radonun ise kararlı izotopu bulunmamakla birlikte en uzun ömürlü izotopu olan222Rn'ninyarı ömrü 3,8 gün olup önce helyum vepolonyuma, nihayetinde dekurşuna bozunur.[34]
Elektron sayısındaki artışa bağlı olarakperiyot arttıkça soy gaz atomlarınınatom yarıçapı yükselir. Atom yarıçapının artması,değerlik elektronlarınatom çekirdeğinden daha uzakta olmasına yol açacağındaniyonlaşma enerjisi azalmasıyla sonuçlanır. Soy gazların her biri, kendi periyodundaki elementler arasında en büyük iyonlaşma enerjisine sahiptir. Bu durum, onlarınelektron dizilimlerinin kararlılığını gösterir ve soy gazların kimyasal tepkimeye girme eğilimlerinin diğer elementlere kıyasla daha düşük olmasına yol açar.[35] Yine de bazı ağır soy gazlar, diğer elementler vemoleküllerle karşılaştırılmalarına yetecek kadar küçük iyonlaşma enerjisine sahiptir. Ksenonun iyonlaşma enerjisininoksijen molekülününki ile benzer olduğunu fark eden Neil Bartlett, oksijenle yeterince güçlü bir şekilde reaksiyona girdiği bilinen biryükseltgen madde olanplatin hekzaflorür kullanarak ksenonu yükseltme denemesinde bulunmuştur.[22] Ancak negatifelektron ilgisine sahip olan soy gazlar, kararlıanyonlar oluşturacak bir elektronu kabul edemez yapıdadırlar.[38][39]
Soy gazlar; standart şartlar altında renksiz, kokusuz, tatsız veyanmazdır. Bu elementler eskiden, sıfırdeğerliğe sahip olduklarına ve bu sebepten ötürü diğer elementlerlebileşik oluşturamayacakları düşünüldüğünden periyodik tabloda 0. grup olarak sınıflandırılmaktaydı. Ancak zaman içinde bazılarının bileşik oluşturabildiği tespit edildi ve bu sınıflandırma kullanımdan kaldırıldı.[34]
Diğer gruplar gibi bu gruptaki elementler deelektron dizilimlerinde belli bir şablon taşımaktadır ve özellikle en dıştakielektron kabukları, elementlerin kimyasal davranıştaki eğilimlerini belirleyicidir. Soy gazların her biri, tamamen dolu değerlik elektron kabuğuna sahiptir. Değerlik elektronlar bir atomun en dış elektronları olduğundankimyasal bağa iştirak eden yegâne elektronlardır, dolayısıyla tamamen dolu değerlik elektron kabuğuna sahip atomlar kararlıdır ve bu yüzden kimyasal bağ oluşturma eğilimi göstermedikleri gibi elektron kaybetmeye ya da kazanmaya daha az meyillidirler.[40] Ancak radon gibi daha ağır soy gazlardaelektromanyetik kuvvet, helyum gibi daha hafif soy gazlara oranla elektronları daha zayıf bir şekilde bir arada tutar. Bu nedenle daha ağır soy gazların en dış elektronlarının çıkarılması daha kolaydır.
Dolu kabuğun sonucu olarak, soy gazlar, elektron dizilimi gösterimi ile birliktesoy gaz gösteriminin oluşturulmasında kullanılabilirler. Bunu yapmak için, söz konusu elementten sonra gelen en yakın soy gaz önce yazılır ve sonrasında elektron dizilimi bu noktadan ileriye doğru devam ettirilir. Örneğin,fosforun elektron notasyonu 1s2 2s2 2p6 3s2 3p3 şeklinde iken soy gaz gösterimi [Ne]3s2 3p3 şeklinde olur. Bu gösterim, elementlerin tanımlanmasını kolaylaştırır veatomik orbitallerin tamamının yazılmasından daha kısadır.[41]
Keşfedilen ilk soy gaz bileşiklerinden biri olanksenon tetraflorür kristallerinin görüntüsü
Soy gazlar, diğer elementlere kıyasla daha düşükkimyasal reaktiflik göstermektedir ve bundan ötürü birkaç yüzsoy gaz bileşiği bulunur. Ksenon, kripton ve argon düşük düzeylerde reaktiflik gösterirken, helyum ve neonun dâhil olduğu kimyasal bağlarda yüksüz bileşik oluşmaz (yine de birkaç helyum bileşiğinin varlığına dair teorik kanıtlar mevcuttur).[42] Soy gazların reaktiflik sıralaması Ne < He < Ar < Kr < Xe < Rn şeklindedir.
1933 yılındaLinus Pauling, daha ağır soy gazların flor ve oksijen ile bileşik oluşturabileceğini öngördü. Pauling, kripton hekzaflorür (KrF6) veksenon hekzaflorür (XeF6) bileşiklerinin varolduğunu ve ksenon hekzaflorürün kararsız bir bileşik olabileceğini öngörerekksenik asitinperksenat tuzları oluşturabileceği fikrini ortaya attı.[43] İlerleyen dönemlerde, hemtermodinamik hem dekinetik olarak kararsız olduğu düşünülen ksenon oktaflorür (XeF8) dışında bu öngörülerin genel olarak doğru olduğu tespit edildi.[44]
Ksenon bileşikleri, soy gaz bileşiklerinin en kalabalık grubudur.[45]Ksenon diflorür (XeF2),ksenon tetraflorür (XeF4), ksenon hekzaflorür (XeF6),ksenon tetroksit (XeO4) ve sodyum perksenat (Na4XeO6) bileşiklerinde olduğu gibi bu bileşiklerin çoğundayükseltgenme seviyesi +2, +4, +6 veya +8 olan, oksijen ve flor gibi elektronegatifliği yüksek atomlarla bağ oluşturan ksenon atomu bulunur. Özellikleflorinasyon maddesi olarak kullanılan ve ticari olarak satılan ksenon diflorür başta olmak üzere bu bileşiklerin bazılarıkimyasal sentezde yükseltgen madde olarak kullanılır.[46] 2007'ye kadar, organoksenon bileşikleri (karbona bağlı olan ksenon bileşikleri) ile azot,klor,altın,cıva ve ksenonun kendisine bağlı olanları da içeren diğer elementlere bağlı hâlde yaklaşık beş yüz ksenon bileşiği belirlenmiştir.[42][47] Ksenonunbor,hidrojen,brom,iyot,berilyum,sülfür,titanyum,bakır vegümüşe bağlandığı bileşikler de tespit edilmiş olup varlıklarına yalnızca düşük sıcaklıklardaki soygaz matrislerinde veyasüpersonik soy gaz jetlerinde rastlanmaktadır.[42]
Teoride radonun, ksenondan daha reaktif olmasından dolayı ksenona kıyasla daha kolay kimyasal bağ oluşturması gerekse deizotoplarının yüksek radyoaktivitesi ve görece kısa yarı ömrü sebebiyle pratikte birkaçflorür veoksit oluşturabilmektedir.[48] Kripton, ksenondan daha az reaktif olsa da +2 yükseltgenme seviyesine sahip kripton bileşiklerine rastlanmıştır.[42] Kriptonun, azot veya oksijen ile tek bağ oluşturduğu bileşikler, sırasıyla -60 °C (-76 °F) ve -90 °C (-130 °F) altındaki sıcaklıklarda kararlıdır.[42][49] Kripton atomlarının diğerametaller (hidrojen, klor, karbon) ve bazıgeçiş metalleriyle (bakır, gümüş, altın) kimyasal bağlar gerçekleştirdikleri gözlemlense de bunların varlıklarına ya düşük sıcaklıklardaki soy gaz matrislerinde ya da süpersonik soy gaz jetlerinde rastlanmaktadır.[42] Benzer koşullar 2000'de,argon florohidrür (HArF) gibi argonun ilk birkaç bileşiğinin ve bazı geçiş metalleriyle oluşturduğu bağların elde edilmesinde kullanıldı.[42] 2007 itibarı ile bilinen helyum ve neonun dâhil olduğu kovalent bağlı herhangi bir kararlı nötral molekül bulunmamaktadır.[42]
Soy gazlar,kovalent bağ oluşturdukları bileşiklere ek olarakkovalent olmayan bağla da bileşik oluşturabilirler. İlk kez 1949'da tanımlanankafes bileşikler, belli başlı organik ve inorganik maddelerinkristal kafeslerindeki boşluklarda kıstırılmış soy gazlar içerirler.[52] Bunların oluşumu için gerekli şart, ziyaretçinin (soy gaz), ev sahibi kristal kafesin boşluğuna yerleşebilmesi için uygun boyutta olmasıdır. Örneğin argon, kripton ve ksenon;hidrokinon ile kafes bileşik oluşturabilirken helyum ve neon, görece daha küçük olduğundan veya tutulabilmesi için yeterincekutuplanabilir olmadığından oluşturamaz.[53] Neon, argon, kripton ve ksenon, soy gazın buz içinde kıstırıldığıklatrat hidratlar da meydana getirebilir.[54]
Soy gazlar, soy gaz atomununfulleren molekülü içinde kıstırıldığıendohedral fulleren bileşikleri oluşturabilmektedir. 1993'te, 60 karbon atomu içeren bir küresel molekül olanC60, yüksek basınç altında soy gazlara maruz bırakıldığındaHe@C60 gibikoordinasyon bileşiklerinin oluşabileceği keşfedildi (@ gösterimi helyumunC60 içerdiğini ancak ona kovalent olarak bağlanmadığını belirtmektedir).[55] 2008 itibarı ile helyum, neon, argon, kripton ve ksenonlu endohedral bileşikler elde edildi.[56] Bu bileşikler, soy gaz atomununnükleer manyetik rezonansı vasıtasıyla fullerenlerin yapısı ve reaktivitesinin incelenmesinde kullanılmaktadır.[57]
Ksenon diflorür (XeF2) gibi soy gaz bileşikleri,oktet kuralını ihlâl ettikleri içinhipervalent olarak kabul edilir. Bu bileşiklerdeki bağlanmalar,üç merkez dört elektron bağı modeli kullanılarak açıklanabilmektedir.[58][59] İlk olarak 1951'de önerilen bu model, üç doğrudaş atomun bağlanmasını göz önünde bulundurur. Örneğin ksenon diflorürdeki bağlanma, her atomunp orbitalinden kaynaklanan üçmoleküler orbital ile tanımlanır. Bağlanma, ksenondan gelen dolu bir p orbitali ile her bir flor atomundan gelen yarı dolu p orbitallerinden meydana gelir ve bu da dolu bir bağ orbitali, dolu bir bağ yapmayan orbital ve birkarşıt bağlayıcı orbital ile sonuçlanır.En yüksek dolu moleküler orbital iki uç atomda yerelleşir.[60]
Soy gazların atom numaraları arttıkçaevrendeki bollukları azalır. Yaklaşık %24'lükkütle kesri ile helyum, hidrojenden sonra evrendeki en yaygın elementtir. Evrendeki helyumun büyük kısmıBüyük Patlama nükleosentezi sırasında oluşmuştur veyıldız nükleosentezindeki hidrojen füzyonu ile görece daha az olacak şekilde ağır elementlerinalfa bozunması yaşamaları sebebiyle helyum miktarı sürekli olarak artmaktadır.[61][62] Soy gazların Dünya'daki bollukları ise farklı eğilimlere bağlıdır. Örneğin, atomunun küçük kütleli olması nedeniyleyerçekimi alanında tutulamadığındanatmosferde hiçilksel helyum bulunmamakta ve bu da helyumun atmosferdeki en bol üçüncü soy gaz olmasına yol açmaktadır.[63] Dünya'daki helyum;yerkabuğunda bulunanradyum,toryum veuranyum gibi ağır elementlerin alfa bozunması sonrası meydana gelir ve doğalgaz birikintilerinde toplanma eğilimindedir.[63]
Diğer taraftan argonun bolluğu, yine Dünya'nın kabuğunda bulunanpotasyum-40'ınbeta bozunmasına uğrayarakGüneş Sistemi'nde göreli olarak seyrek bulunmasına rağmen Dünya'daki en bol argon izotopu olanargon-40'ı oluşturmasıyla artar. Bu süreç,potasyum-argon yaş tayini yönteminin temelini oluşturmaktadır.[64] Bilinmeyen nedenlerden ötürü ksenonun atmosferdeki bolluğu beklenenden düşüktür ve bu durum "kayıp ksenon sorunu" olarak tanımlanmaktadır. Bir teoriye göre ksenonun, yerkabuğunda bulunanmineraller tarafından hapsedilmesi bu duruma yol açmaktadır.[65]Ksenon dioksidin keşfi sonrasında yapılan araştırmalar,kuvarsın yapısındansilisyumun ksenon ile değişebildiğini göstermiştir.[66] Radon, yerkabuğunda bulunan radyumun alfa bozunmasına uğraması sonucunda oluşur.[67] Binaların temelindeki yarıklardan içeri sızabilen radon, yeterince iyi havalandırılmayan alanlarda birikebilir. Yüksek radyoaktifliği dolayısı ile canlı sağlığını tehdit eden radon, yalnızcaAmerika Birleşik Devletleri'nde yılda tahminen 21.000akciğer kanseri kaynaklı ölüme sebep olmaktadır.[68]
Neon, argon, kripton ve ksenongazların sıvılaştırılması yöntemi kullanılarak havadan elde edilir. Böylece elementler sıvı hâle getirilir veayrımsal damıtma yöntemi ile de karışım bileşenlere ayrılır. Helyum, genellikledoğalgazdanayrılarak üretilir. Radon ise radyum bileşiklerinin radyoaktif bozunmasından izole edilir.[34]
Sıvı helyumun, süperiletken mıknatısların soğutulmasında kullanıldığı bir modernmanyetik rezonans görüntüleme tarayıcısı
Soy gazlar, diğer elementlere göre sahip oldukları düşük erime ve kaynama noktaları nedeniylekriyojeniksoğutucu olarak kullanılmaktadır. Özellikle kaynama noktası 4,2 K (-268,8 °C; -451,84 °F) olansıvı helyum,manyetik rezonans görüntüleme venükleer manyetik rezonansta ihtiyaç duyulansüperiletken mıknatısların soğutulması için kullanılır.[73] Sıvı helyum kadar düşük sıcaklıklara ulaşamamasına karşın sıvı neon; sıvı helyumdan 400, sıvı hidrojenden ise 3 kattan daha fazla soğutma kapasitesine sahip olduğundan kriyojenikte kullanılmaktadır.[71]
Helyum, özelliklelipitlerde olmak üzere sıvılardaki görece düşük çözünürlüğü nedeniylesolunum gazı bileşeni olarak azotun yerine kullanılır. Gazlar,aletli dalışta olduğu gibi basınç altındakan vedoku tarafından emilir vederinlik sarhoşluğu olarak bilinenanestezik etkiye sebep olurlar.[74] Düşük çözünürlüğü nedeniyle az miktarda helyum,hücre zarlarından içeri alınır ve helyumtrimiks vehelioksta olduğu gibi solunum gazı parçası olarak kullanılırsa gazın derindeki narkotik etkisinde düşme meydana gelir. Vücutta çözünmüş gazın daha düşük miktarda bulunması, yükselme esnasında basıncın düşmesiyle birlikte daha az gaz kabarcığının oluşmasını sağlar.[75] Helyumun düşük çözünürlüğü ayrıca,vurgun olarak bilinen durumda ek faydalar sağlamaktadır.[34][76] Diğer taraftan argon, aletli dalıştakielbisenin şişirilmesinde kullanılan en iyi gaz olarak kabul edilmektedir.[77]
Soy gazlar, diğer gazlara kıyasla sahip oldukları düşük reaktiflik nedeniyleaydınlatmada yaygın olarak kullanılır. Argon ile azot karıştırılarakampuller için gaz dolgusu olarak kullanılır.[71]Filamanın buharlaşma oranını argondan daha fazla düşüren kripton, daha yüksekrenk sıcaklığı ve verimliliğe sahip daha yüksek performanslı ampullerde kullanılır.Halojen lambalarda kripton, iyot ve brom bileşikleri ile karıştırılarak kullanılır.[71] Soy gazlar,gaz deşarj lambalarında kullanıldığında birbirinden farklı renklerde gözükür.Neon lambası olarak adlandırılan lambalarda neonun yanı sıra kullanılan diğer gazlar ve fosfor, neonun turuncu-kırmızı rengine farklı tonlar eklemektedir. Neredeysesürekli spektrumları sayesinde gün ışığını andıran,film projektörleri veotomobil farlarında kullanılanksenon ark lambaları ise içeriğinde ksenon barındırır.[71]
Neon tüplerinde kullanılan farklı soy gazların ürettiği renkler
Soy gazlar;eksimer olarak bilinen kısa ömürlü, elektronik olarak uyarılmış molekülleri temel alaneksimer lazerlerde kullanılır. Lazerde kullanılan eksimerler Ar2, Kr2 veya Xe2 gibi soy gazdimerleri olabileceği gibi daha yaygın olarak soy gazların ArF, KrF, XeF veya XeCl gibi bir halojenle birlikte kullanılmasıyla da olabilir. Bu lazerler, görece kısa dalga boyları sebebiyle (ArF için 193nm, KrF için 248 nm)morötesi ışık üretir. Eksimer lazerler,entegre devre imalatı ile lazeranjiyoplasti vegöz cerrahisi gibilazer cerrahisinde temel gereksinim olanmikrolitografi vemikrofabrikasyon için kullanılır.[83]
Bazı soy gazlartıp alanında doğrudan kullanıma sahiptir. Helyum, bazenastım hastalarının solunumunu kolaylaştırmak için kullanılır.[71] Ksenon,azot oksitten daha etkili olmasını sağlayan lipitlerdeki yüksek çözünürlüğü ve sağlayan vücuttan görece daha hızlı çıkarak daha hızlı iyileşmeyi sağlaması sebebiyleanestezik olarak kullanılır.[84] Ksenon,hiperpolarize edilmiş manyetik rezonans görüntüleme yoluylaakciğerlerin tıbbi görüntülenmesinde kullanılır.[85] Radon ise, görece yüksek radyoaktivitesi ve dakikalarla var olması nedeniyleradyoterapide kullanılır.[34]
^Strutt, John William; Ramsay, William (1894–1895). "Argon, a New Constituent of the Atmosphere".Proceedings of the Royal Society (İngilizce).57 (1): 265-287.doi:10.1098/rspl.1894.0149.JSTOR115394.
^Ramsay, William (1895). "On a Gas Showing the Spectrum of Helium, the Reputed Cause of D3, One of the Lines in the Coronal Spectrum. Preliminary Note".Proceedings of the Royal Society of London (İngilizce).58 (347-352): 65-67.doi:10.1098/rspl.1895.0006.
^Ramsay, William; Travers, Morris W. (1898). "On the Companions of Argon".Proceedings of the Royal Society of London (İngilizce).63 (1): 437-440.doi:10.1098/rspl.1898.0057.
^Ramsay, William; Collie, J. Normal (1904). "The Spectrum of the Radium Emanation".Proceedings of the Royal Society (İngilizce).73 (488-496): 470-76.doi:10.1098/rspl.1904.0064.
^Barber, Robert C.; Karol, Paul J.; Nakahara, Hiromichi; Vardaci, Emanuele; Vogt, Erich W. (2011). "Discovery of the elements with atomic numbers greater than or equal to 113 (IUPAC Technical Report)*".Pure and Applied Chemistry (İngilizce). IUPAC.83 (7).doi:10.1515/ci.2011.33.5.25b.
^Oganessian, Yu. Ts.; Utyonkov, V.; Lobanov, Yu.; Abdullin, F.; Polyakov, A.; Lougheed, R.; Shirokovsky, I.; Tsyganov, Yu.; Voinov, A.; Gulbekian, G.; Bogomolov, S.; Gikal, B.; Mezentsev, A.; Iliev, S.; Subbotin, V.; Sukhov, A.; Subotic, K.; Zagrebaev, V.; Vostokin, G.; Itkis, M.; Moody, K.; Patin, J.; Shaughnessy, D.; Stoyer, M.; Stoyer, N.; Wilk, P.; Kenneally, J.; Landrum, J.; Wild, J. (2006). "Synthesis of the isotopes of elements 118 and 116 in the249Cf and245Cm +48Ca fusion reactions".Physical Review C.74 (4): 44602.Bibcode:2006PhRvC..74d4602O.doi:10.1103/PhysRevC.74.044602.
^Mewes, Jan-Michael; Smits, Odile Rosette; Jerabek, Paul; Schwerdtfeger, Peter (25 Temmuz 2019). "Oganesson is a Semiconductor: On the Relativistic Band‐Gap Narrowing in the Heaviest Noble‐Gas Solids".Angewandte Chemie (İngilizce).58 (40): 14260-14264.doi:10.1002/anie.201908327.PMID31343819.
^Gong, Sheng; Wu, Wei; Wang, Fancy Qian; Liu, Jie; Zhao, Yu; Shen, Yiheng; Wang, Shuo; Sun, Qiang; Wang, Qian (8 Şubat 2019). "Classifying superheavy elements by machine learning".Physical Review A (İngilizce).99 (2): 022110-1-7.Bibcode:2019PhRvA..99b2110G.doi:10.1103/PhysRevA.99.022110.hdl:1721.1/120709.
^abcdefgh"Noble Gas".Encyclopædia Britannica (İngilizce). 2008. 15 Mayıs 2008 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2009.
^Allen, Leland C. (1989). "Electronegativity is the average one-electron energy of the valence-shell electrons in ground-state free atoms".Journal of the American Chemical Society (İngilizce).111 (25): 9003-9014.doi:10.1021/ja00207a003.
^Kalcher, Josef; Sax, Alexander F. (1994). "Gas Phase Stabilities of Small Anions: Theory and Experiment in Cooperation".Chemical Reviews (İngilizce).94 (8): 2291-2318.doi:10.1021/cr00032a004.
^Pauling, Linus (1933). "The Formulas of Antimonic Acid and the Antimonates".Journal of the American Chemical Society (İngilizce).55 (5): 1895-1900.doi:10.1021/ja01332a016.
^Zupan, Marko; Iskra, Jernej; Stavber, Stojan (1998). "Fluorination with XeF2. 44. Effect of Geometry and Heteroatom on the Regioselectivity of Fluorine Introduction into an Aromatic Ring".The Journal of Organic Chemistry (İngilizce).63 (3): 878-880.doi:10.1021/jo971496e.PMID11672087.
^Dyadin, Yuri A. (1999). "Clathrate hydrates of hydrogen and neon".Mendeleev Communications (İngilizce).9 (5): 209-210.doi:10.1070/MC1999v009n05ABEH001104.
^Saunders, Martin; Jimenez-Vazquez, Hugo A.; Cross, R. James; Mroczkowski, Stanley; Gross, Michael L.; Giblin, Daryl E.; Poreda, Robert J. (1994). "Incorporation of helium, neon, argon, krypton, and xenon into fullerenes using high pressure".Journal of the American Chemical Society (İngilizce).116 (5): 2193-2194.doi:10.1021/ja00084a089.
^Frunzi, Michael; Cross, R. Jame; Saunders, Martin (2007). "Effect of Xenon on Fullerene Reactions".Journal of the American Chemical Society (İngilizce).129 (43): 13343-6.doi:10.1021/ja075568n.PMID17924634.
^"A Citizen's Guide to Radon" (İngilizce). U.S. Environmental Protection Agency. 26 Kasım 2007. 28 Haziran 2013 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2009.
^Zhang, C. J.; Zhou, X. T.; Yang, L. (1992). "Demountable coaxial gas-cooled current leads for MRI superconducting magnets".Magnetics, IEEE Transactions on (İngilizce).IEEE.28 (1): 957-959.Bibcode:1992ITM....28..957Z.doi:10.1109/20.120038.
^Fowler, B.; Ackles, K. N.; Porlier, G. (1985). "Effects of inert gas narcosis on behavior—a critical review".Undersea Biomedical Research (İngilizce).12 (4): 369-402.ISSN0093-5387.OCLC2068005.PMID4082343.
^Bennett, Peter B.; Elliott, David H. (1998).The Physiology and Medicine of Diving (İngilizce). SPCK Publishing. s. 176.ISBN0702024104.
^Vann, R. D. (1989). "The Physiological Basis of Decompression".38th Undersea and Hyperbaric Medical Society Workshop (İngilizce). 75 (Phys) 6-1-89: 437.
^Maiken, Eric (1 Ağustos 2004)."Why Argon?" (İngilizce). Decompression. 6 Aralık 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2009.
^"Disaster Ascribed to Gas by Experts".The New York Times (İngilizce). 7 Mayıs 1937. s. 1.
^Freudenrich, Craig (2008)."How Blimps Work" (İngilizce). HowStuffWorks. 29 Nisan 2010 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2009.
^Hwang, Shuen-Chen; Lein, Robert D.; Morgan, Daniel A. (2005). "Noble Gases".Kirk Othmer Encyclopedia of Chemical Technology (İngilizce). Wiley. ss. 343-383.doi:10.1002/0471238961.0701190508230114.a01.