Otto von Bismarck (1 Nisan 1815 - 30 Temmuz 1898),19. yüzyılda, bağları kuvvetli olmayan bir konfederasyon olanAlmanya'nın birleşmesinde önemli rol oynayan veBirleşik Almanya'nın ilkŞansölyesi olan Almandevlet adamıdır. Bismarck-Schönhausen Kontu ve Lauenburg Dükü olarak da anılan Otto von Bismarck,Yeni Almanya'yıkan ve demirpolitikasına göre kuracağını söylediği için kendisineDemir Şansölye[1] adı verilmiştir.
Alman İmparatoru II. Wilhelm ve Şansölye Otto von Bismarck'ı gösteren karikatür. 1890
Tam adı Otto Eduard Leopold von Bismarck-Schönhausen olan Bismarck, 1 Nisan 1815'tePrusya’daBrandenburg'un küçük bir kasabasında, büyük arazi sahibi bir aristokratın oğlu olarak dünyaya geldi.Berlin'de lise eğitimini tamamladıktan sonraGöttingen Üniversitesi'nde hukuk okudu. Güçlü bir fiziksel yapıya sahip olan Bismarck vaktini ava gitmek ve ata binmek ile geçirirdi.[2] 1847'de Federal Meclis (parlamento) üyeliğine seçildi. Bismarck, eski yönetim biçimini korumaktan yana olduğu için Almanya'yı sarsan1848 Devrimleri'nin, askerî güç kullanılarak bastırılmasını savundu. 1859'da Rusya, 1862'de de Fransa büyükelçiliğine getirildi.
Ocak 1861 tarihinde tahta çıkan Prusya kralıI. Wilhelm’in askerî harcamaların artırılması yönündeki çabaları, Prusya parlamentosundakiliberaller tarafından engellenmiştir. Bunun üzerine I. Wilhelm,muhafazakârların da desteklediği Bismarck’ı başbakanlığa atamıştır. 22 Eylül 1862 tarihinde göreve başlayan Bismarck, meclisteki ilk konuşmasında büyük sorunların “kan ve kılıçla” çözülebileceğini belirtmiştir. İzleyeceği politika da hep bu temele dayanacaktır. Bismarck, Almanya'da kapitalizmin sanayide ve ticarette gelişmesini desteklemek için, eski karşıtları olan liberaller ile iş birliği yaptı. Bununla beraber Katoliklere ve siyasal temsilci Merkez Partisi'ne karşı yeni devletin düşmanları olduklarını ileri sürerek savaşıma girişti.Kulturkampf (Kültür Savaşı) adı verilen bu uygulama Katoliklerin direnişi ve Bismarck'ın Almanya'yı yeni ortakları olan tutucuların yardımıyla yönetmek istemesi nedeniyle 1878'de son bulmuştur.
Bismarck, ilk işi olarak meclisi dağıttı ve kralın otoritesinin üstünde bir güç tanımadığını açıkladı.
1863 yılındaPolonya’da çıkan bir ayaklanmadaRusya’yı destekleyen Bismarck, bu ülkeyle ilişkilerde bir yumuşama sağladı. ArdındanFransa ile bir ticaret antlaşması imzaladı. Bu antlaşma, Prusya’nın denetimindeki ve diğer Alman prensliklerinin de katılmış olduğu gümrük birliği için de geçerli bir antlaşmadır, dolayısıyla Avusturya antlaşmanın dışında tutulmuş oldu.
Almanya’nın ulusal birliğini kurmak için yola çıkan Bismarck,Avusturya’yı da yanına alarak, "Cermen Konfederasyonu" adına 1864'teDanimarka'ya savaş açtı. Nüfuslarının büyük çoğunluğu Alman asıllıSchleswig veHolstein düklükleriniDanimarka krallığından aldı. Bu iki düklükten Schleswig, Prusya, Holstein de Avusturya tarafından ilhak edildi.
Ertesi yıl, uyguladığı diplomasiyle Fransa ve Rusya'nın tarafsızlığını sağlayarak 1865'te, Holstein'i işgal eden Bismarck, Germen Konfederasyonu'nun sona erdiğini ilan ederek Prusya ordularını Bohemya'ya sürdü. 1866 yılında Sadowa'da Avusturya ordusu yenilgiye uğramıştır. Buna karşın, hiçbir direnci kalmayan Avusturya karşısında ilerlememiştir. Gerçekte ordularını Viyana'ya sürebilecek olanağı vardı. Bismarck, ileriki yıllarda Avusturya'ya bir müttefik olarak ihtiyaç duyacağını hesaplamıştır. Savaşın ardından yapılan antlaşmayla Avusturya, Prusya'nın önderlik ettiği Kuzey Alman Konfederasyonu'ndan çıkarıldı.
Bu çatışmalar sırasında Prusya'ya cephe alan Alman prensliklerinin üzerine giden Bismarck, bu prensliklerin topraklarını ilhak etti. Bütün bu gelişmelerin sonucunda Orta Avrupa'da “Alman birliği” bir federasyon çatısı altında oluşturulmasının ilk atılımlarıdır.
Hemen ardından halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan bir parlamento, Reichstag ve Alman Federasyonu'nu oluşturan devletlerin atadıkları temsilcilerden oluşan Federal Konsey, Bundesrat kuruldu.
Bismarck, güneydeki Alman devletlerini de Prusya'nın denetimi altına almak istiyordu. Ama bunu sağlamak için Fransa'yla bir çatışma nedeni gerekiyordu. 1870'te, Fransa, Kral Wilhelm'den İspanya tahtı üzerindeki haklarından vazgeçmesini, İspanya tahtına PrusyaHohenzollern Hanedanından Leopold'ün getirilmemesini istemesi, Bismarck'a aradığı fırsatı sağladı. Yine diplomasiyle Rusya ve Avusturya'nın yansızlığını sağladı. Kral Wilhelm'in buna karşı çıkmasının ardından Fransa ve Almanya çatışma ortamına sürüklendi. Kral III. Napolyon komutasındaki Fransız kuvvetleri,Sedan Muharebesi (1870)'nde yenilgiye uğradı. 1871 tarihinde düzenlenenFrankfurt Barışı ile Fransa,Alsace veLorraine endüstri bölgesini yitirmesi yanı sıra savaş tazminatı ödemek zorunda kaldı. Bismarck bu savaşta henüz Alman birliğine katılmamış olan güneydeki Alman devletlerini de safına çekmeyi başarmıştır. Bu zaferin sonucunda,Alman Ulusal Birliği kurulmuş oldu. Prusya Kralı I. Wilhelm, Alman İmparatoru, Bismarck ise Alman Şansölyesi unvanlarını aldılar. Fransa'nın yenilgisi ise III. Napolyon İmparatorluğu'nun yıkılmasına ve Fransa'da 3. Cumhuriyetin kurulmasına yol açmıştır.[3]
Bismarck, Prusya egemenliğinde güçlü bir Almanya kurma düşünü gerçeğe dönüştürdü ve Wilhelm, 1871'de Alman imparatoru olarak taç giydi. 21 Mart 1871 tarihinde Prens unvanı alan Bismarck, şansölye olarak atanmıştır.
Bismarck'ın içerideki uygulama ve düzenlemeleri, ortak bir para biriminin belirlenmesi, bir merkez bankasının kurulması ve ticaret kanunu, medeni kanun gibi temel yasal düzenlemelerle başlamıştı.
Amacına ulaşmış olan Bismarck, yeni Almanya'yı güçlendirmek ve zenginleştirmek için barış yanlısı bir siyaset izlemeye başladı. Almanya, Avusturya ve Rusya arasındaÜç İmparator Birliği diye bilinen antlaşmayla hem Avusturya ve Rusya arasında barışı korumaya, hem de Fransa'yı Almanya'ya saldırmaktan caydırmaya çalıştı.
Mart 1878'deOsmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki barış görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine arabuluculuk görevi üstlenen Bismarck,Berlin Kongresinin toplanmasını sağlamış ve bu kongreye başkanlık etmiştir.
Bismarck bu kongrede üstlendiği tarafsız arabuluculuk görevi nedeniyle “namuslu simsar” olarak da nitelendirilmiştir. Fakat Bismarck'ın kongre üzerinde kurduğu tahakküm ve özellikle Osmanlı Devleti temsilcilerine yönelik sert tutumu dikkat çekicidir.[4] Buna karşın II. Abdülhamid örneğinde olduğu gibi Osmanlı'da kamuoyu ve Sultan-Devlet nezdindeki Bismarck algısı büyük ölçüde müspet yöndedir. Burada Bismarck'ın gerek Osmanlı idaresi gerekse Osmanlı aydınları tarafından dikkatle takip edilen bir devlet adamı olmasını, diplomatik başarı ve etkinliğine hamletmek mümkündür.[5] Öte yandan Bismarck hedeflediği güçlü bir İmparatorluk için kamuoyu ve basının öneminin bilincinde olan bir devlet adamıdır. Bu tavrın Osmanlı'ya yansıyan bir örneği olarak, Fransa-Prusya savaşı sürecinde İstanbul'da yayınlanan Basiret gazetesinin Prusya yanlısı bir yayın politikası takip etmesi Bismarck'ın dikkatini çekmiştir. Nitekim gazetenin sahibi Basiretçi Ali, Bismarck tarafından Almanya'ya davet edilmiş ve iyi şekilde ağırlanarak kendisine hediyeler verilmiştir. Bu ziyaret sonraki yıllarda Basiret gazetesinin Almanya yanlısı yayınlarının sürekliliğinde etkili olmuştur.[6]
Kendisi de bir Junker (büyük toprak sahibi aristokrat) olan Bismarck, iç politikada giderek tutucu bir çizgiye yönelmekteydi. Ağırlıklı olarak askeri harcamaların getirdiği bütçe açıklarını giderebilmek için ek vergiler koymak istemesine karşı çıkan parlamentoyu, I. Wilhelm'e yönelik bir suikast girişimini bahane ederek feshetmiştir.
1870-1900 yılları arasında, nedenleri hâlen tartışmalı olan genel ekonomik durgunlukla mücadele için gümrük duvarlarını yükseltmiştir. Dış ticarette izlediği bu korumacı politika, büyük toprak sahipleri kadar sanayicilerin de desteğini kazanmasına yol açmıştır.
Dış politikada karmaşık bir ağ oluşturan antlaşmalar ve ittifaklar yoluyla uzlaşmacı bir tutum izleyen Bismarck, iç politikada tam tersi bir tutum sürdürmüştür. 1890'lı yıllarda ortaya koyduğu korumacı dış ticaret politikası, baştan beri kendisini destekleyen Liberal Parti'nin taban kaybetmesine yol açmıştır. Öte yandan Bismarck, Avrupa'da ilk olarak işçi kesimini kapsayan emeklilik sistemi, sağlık ve kaza sigortalarını da düzenlemiş, Sosyal Demokratların tabanını zayıflatmıştır.
1882'de de Prusya'yı, Avusturya ve İtalya ileÜçlü İttifak'ta birleştirdi.
1884 yılına kadar Almanya'nın sömürgeleri olması gereği üzerinde hiç durmayan Bismarck,Güneybatı Afrika,Doğu Afrika,Kamerun, kısmenYeni Gine üzerinde sömürge hakimiyeti kurmuştur. Bu girişimler, Almanya'nın tek büyük ithalat-ihracat limanı olanHamburglu büyük ticari kesimin desteğini sağlamaktır. Öte yandan kara Avrupa'sı dışında çıkar alanlarının olması, İngiltere'ye karşı Fransa ile ittifak kurabilmek için dayanak oluşturmakta, bu girişime bir inandırıcılık kazandırmaktadır.
1888 yılının Mart ayında I. Wilhelm ölünce yerineIII. Friedrich imparator tacını giymiştir. Haziran ayında III. Friedrich ölünce yerineII. Wilhelm imparator oldu.
Bismarck Anıtı, Hamburg
1890 yılında antisosyalist yasaların sürelerinin uzatılması konusunda meclis tıkanınca seçimlere gidilmiştir. Seçimler, Bismarck'ı destekleyen, -başta Liberal Parti olmak üzere- yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Bismarck'ın politikalarına karşı olan Sosyal Demokrat, İlerici ve Katolik Merkez Partileri ise seçimlerden güçlenerek çıkmışlardır. Bismarck, II. Wilhelm'e, bir askerî darbeyle parlamenter sistemin ortadan kaldırılması ardından parlamentonun yetkilerini kısıtlayan bir anayasa yapılmasını, bundan sonra parlamenter rejime dönülmesi için baskı yapmıştır. II. Wilhelm bu baskıya karşı çıkınca bakanları topluca istifaya çağırmıştır. Ancak, dışişleri bakanı olan oğluHerbert von Bismarck dışında hiçbir bakan buna taraftar olmamıştır. Tüm desteğini yitiren Bismarck, görevinden ayrıldı. Friedrichsruh'taki malikânesine çekildi ve 30 Temmuz 1898'de öldü.
^Eberhard Kolb (2021).Bismarck: Demir Şansölye. Altıntaş, Yusuf Ziya tarafından çevrildi. İstanbul: Runik Kitap. 24 Aralık 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 24 Aralık 2023.
^Fahir Armaoğlu 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınları, ankara 1995 s. 300
^Oral Sander, Siyasi Tarih (İlkçağlardan 1918'e). İmge Kitabevi, Kasım 2005. sh. 220