Movatterモバイル変換


[0]ホーム

URL:


İçeriğe atla
VikipediÖzgür Ansiklopedi
Ara

Mustafa Kemal Atatürk

Page taşıma korumasına alındı
Vikipedi, özgür ansiklopedi

"Atatürk", "Mustafa Kemal" ve "Mustafa Kemal Paşa" buraya yönlendirilmektedir. Diğer kullanımlar içinAtatürk (anlam ayrımı),Mustafa Kemal (anlam ayrımı) veMustafa Kemal Paşa (anlam ayrımı) sayfalarına bakınız.
Halaskâr[a]·Gazi·Mareşal· Başöğretmen· Ebedî Şef[b]
Mustafa Kemal Atatürk

1317-P.8[1]

1930'larda Atatürk
1.Türkiye cumhurbaşkanı
Görev süresi
29 Ekim 1923 - 10 Kasım 1938
Başbakanİsmet İnönü(1923-24, 25-37)
Fethi Okyar(1924-25)
Celâl Bayar(1937-38)
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenAbdülhalik Renda(vekâleten)
İsmet İnönü(resmen)
1. İcra Vekilleri Heyeti reisi
Görev süresi
3 Mayıs 1920 - 24 Ocak 1921
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenFevzi Paşa (Çakmak)
Türk Ordusubaşkumandanı
Görev süresi
5 Ağustos 1921 - 29 Ekim 1923
AtayanTürkiye Büyük Millet Meclisi
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı
Görev süresi
24 Nisan 1920 - 29 Ekim 1923
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenFethi Okyar
1. Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı
Görev süresi
9 Eylül 1923 - 10 Kasım 1938
Yerine geldiğiMakam oluşturuldu
Yerine gelenİsmet İnönü
Türkiye Büyük Millet Meclisi
1,2,3,4 ve5. dönem milletvekili
Görev süresi
23 Nisan 1920 - 10 Kasım 1938
Seçim bölgesi
Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti umumî reisi
Görev süresi
7 Eylül 1919 - 9 Eylül 1923
Heyet-i Temsiliye reisi
Görev süresi
24 Ağustos 1919 - 9 Eylül 1923
Fahri yaverân-ı hazret-i şehriyâri
Görev süresi
20 Eylül 1918 - 9 Temmuz 1919
HükümdarVI. Mehmed
9. Ordu kıtaatı müfettişi
(sonradan 3. Ordu müfettişi)
Görev süresi
16 Mayıs 1919 - 9 Temmuz 1919
Yıldırım Ordular Grubu kumandanı
Görev süresi
31 Ekim 1918 - 7 Kasım 1918
Yerine geldiğiOtto Liman von Sanders
7. Ordu kumandanı
Görev süresi
7 Ağustos 1918 - 7 Kasım 1918
Yerine geldiğiFevzi Paşa
2. Ordu kumandanı
Görev süresi
7 Ağustos 1918 - 7 Kasım 1918
Yerine geldiğiAhmed İzzet Paşa
Kişisel bilgiler
DoğumAli Rıza oğlu Mustafa
1881
Selanik,Selanik Vilayeti,Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm10 Kasım 1938 (57 yaşında)
Dolmabahçe Sarayı,İstanbul,Türkiye
Ölüm nedeniSiroz
Defin yeriEtnografya Müzesi, Ankara(21 Kasım 1938 - 10 Kasım 1953)
Anıtkabir,Ankara
(10 Kasım 1953'ten beri)
39°55′30″K32°50′13″D / 39.92500°K 32.83694°D /39.92500; 32.83694
MilliyetiTürk
PartisiCumhuriyet Halk Partisi
Diğer siyasi
bağlantıları
Vatan ve Hürriyet Cemiyeti(1906-1907)
İttihat ve Terakki Cemiyeti(1907-1918)
Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası(1918-1919)
Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti(1919-1923)
Evlilik(ler)
Bitirdiği okulMekteb-i Harbiye-i Şahâne
Mekteb-i Erkân-ı Harbiye-i Şahâne
MesleğiAsker · Siyasetçi
HükûmetiI. İcra Vekilleri Heyeti
Ödülleri24 madalya
9 madalyon ve rozet
(liste)
İmzasıAtatürk'ün Etem Çalışkan tarafından stilize edilmiş imzası
Askerî hizmeti
Takma adıMustafa Şerif Bey[2](Trablusgarp Savaşı'nda)
BağlılığıOsmanlı İmparatorluğuOsmanlı İmparatorluğu
Ankara Hükûmeti
TürkiyeTürkiye Cumhuriyeti
BranşıPiyade[1]
Hizmet yıllarıOsmanlı İmparatorluğu: 1902-1919
: 1920-1923
Türkiye: 1923-1927
RütbesiMirliva (Osmanlı Ordusu)
Mareşal[c] (Türk Ordusu)
Komutası
Çatışma/savaşları

Mustafa Kemal Atatürk[d] (1881,[e]Selanik - 10 Kasım 1938,İstanbul),Türkmareşal, devlet adamı,yazar,Türk Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı,Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilkcumhurbaşkanıdır. Türkiye'yilaik,sanayileşen birulusa dönüştüren kapsamlıilericireformlar üstlenmiştir.[6] İdeolojik olaraksekülarist vemilliyetçi politikaları ve sosyo-politik teorileriKemalizm olarak tanınmıştır.[6]

I. Dünya Savaşı sırasındaOsmanlı ordusunda görev yapan Atatürk,Çanakkale Cephesi'ndemiralaylığa,Sina ve Filistin Cephesi'nde iseYıldırım Ordular Grubu komutanlığına atandı. Savaşın sonunda, Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisini izleyen Kurtuluş Savaşı ile simgelenenAnadolu Hareketi'ne öncülük ve önderlik etti. Türk Kurtuluş Savaşı sürecindeAnkara Hükûmeti'ni kurdu, Türk Orduları Başkomutanı olarakSakarya Meydan Muharebesi'ndeki başarısından dolayı 19 Eylül 1921 tarihinde "gazi" sanını aldı vemareşallik rütbesine yükseldi. Askerî ve siyasal eylemleriyleİtilaf Devletleri ve destekçilerine karşı yengi kazandı. Savaşın ardındanCumhuriyet Halk Partisini "Halk Fırkası" adıyla kurdu ve ilk genel başkanı oldu.29 Ekim 1923'tecumhuriyetin ilan edilmesinin ardından cumhurbaşkanı seçildi. 1938'deki ölümüne dek dört dönem bu görevi yürütmüş olup günümüze kadar Türkiye'de en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapmış kişidir.[7]

Atatürk; çağdaş,ilerici velaik birulus devlet kurmak için siyasal, ekonomik ve kültürel alanlardasekülarist vemilliyetçi nitelikteyenilikler gerçekleştirdi. Yabancılara tanınan ekonomik ayrıcalıklar kaldırıldı ve onlara ait üretim araçları ve demir yollarımillîleştirildi.Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile eğitim, Türk hükûmetinin denetimine girdi.Seküler vebilimsel eğitim esas alındı. Binlerce yeni okul yapıldı. İlköğretim ücretsiz ve zorunlu duruma getirildi. Yabancı okullar devlet denetimine alındı. Köylülerin sırtına yüklenenağır vergiler azaltıldı. Erkeklerinserpuşlarında vegiysilerinde bazı değişiklikler yapıldı.Takvim, saat ve ölçülerde değişikliklere gidildi.Mecelle kaldırılarak yerine sekülerTürk Kanunu Medenisi yürürlüğe konuldu. Kadınlarınsivil ve siyasal hakları pek çokBatı ülkesinden önce tanındı.Çok eşlilik yasaklandı. Kadınların tanıklığı ve miras hakkı, erkeklerinkiyle eşit duruma getirildi. Benzer olarak, dünyanın çoğu ülkesinden önce olarak Türkiye'de kadınlara ilkin yerel seçimlerde (1930), sonra genel seçimlerde (1934)seçme ve seçilme hakkı tanındı. Ceza ve borçlar hukukunda seküler yasalar yürürlüğe konuldu.Sanayi Teşvik Kanunu kabul edildi.Toprak reformu için çabalandı.Arap harfleri temelliOsmanlı alfabesinin yerineLatin harfleri temelli yeniTürk alfabesi kabul edildi. Halkı okuryazar kılmak içineğitim seferberliği başlatıldı.Üniversite Reformu gerçekleştirildi.Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı yürürlüğe konuldu. Sınıf ve durum ayrımı gözetenlakap ve unvanlar kaldırıldı vesoyadları yürürlüğe konuldu. Bağdaşık ve birleşmiş bir ulus yaratılması içinTürkleştirme siyaseti yürütüldü.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları,Türk Hava Yolları,Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü,Hıfzıssıhha Enstitüsü,Türkkuşu,Sümerbank,Etibank,Türk Tarih Kurumu,Türk Dil Kurumu,Diyanet İşleri Başkanlığı ve daha birçok kamu kurumu Atatürk tarafından veya Atatürk'ün desteğiyle kuruldu. Yerlitarım,tekstil,[8][9][10]makine,uçak[11][12][13] veotomobil[14]endüstrilerinin gelişimini destekledi. Tüm bunlara karşın Atatürk'ün hedefleri ile ülkeninsosyopolitik yapısı arasındaki uçurum kapanmadı.[15]

Adı ve soyadı

Mustafa adını, babasıAli Rıza Efendi kendi dedesinin adı olması nedeniyle verdi. Çünkü Ali Rıza Efendi'nin babasının adı olan Ahmed adı ağabeylerinden birine verilmişti.[16] Mustafa'ya neden Kemal isminin verildiğine yönelik ise çeşitli iddialar vardır.Afet İnan, bu ismi ona matematik öğretmeni Üsküplü Mustafa Efendi'nin Kemal adının anlamında olduğu gibi onun "mükemmel ve olgun" olduğunu göstermek için verdiğini söylemiştir.[17]Ali Fuat Cebesoy ise bu adı matematik öğretmeninin onu kendinden ayırt etmek için koyduğunu belirtir.[18] Atatürk'ün bir biyografisini yazmış olan yazar Andrew Mango ise Mustafa'nın bu adıNamık Kemal'in adında "Kemal" bulunduğu için kendinin koyduğunu iddia etmektedir.[19]

Atatürk, Mustafa Kemal adını askeriyede faaliyet gösterdiği yıllar içindeki hizmeti ve başarılarından dolayı hak ettiğiBey (1911),Paşa (1916) veGazi (1921) unvanlarıyla birlikte kullandı ve 1934'e dek sıkça "Gazi" unvanıyla anıldı. Mustafa Kemal'e 21 Haziran 1934 tarih ve 2525 sayılıSoyadı Kanunu'nun kabulünden sonra TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılıKemal öz adlı Cümhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun ile Atatürk soyadı verildi.[20][21] Yine aynı kanuna göre "Atatürk" soyadı veya öz adı başka kimse tarafından alınamaz, kullanılamaz.[22]

Gazi Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadıSaffet Arıkan'ın armağanıdır. Soyadı Kanunu çıkmasına rağmen Mustafa Kemal'e henüz bir soyadı verilmemişti.Atatürk ifadesi ilk kez II. Türk Dili Kurultayı'ndaTürk Dili Tetkik Cemiyeti'ne başkan seçilenSaffet Arıkan'ın[23]Dil Bayramı için hazırladığı nutkun taslağında yer almıştır. Nutkun taslağınaDolmabahçe Sarayı'nda göz atan Mustafa Kemal, nutkun giriş cümlesinde yer alanAta Türk ifadesini "çok güzel bir buluş" diyerek beğenmiş ama nutkun sonunda yer alanTürk Atası ifadesini çok iddialı bularak kaldırtmıştır.[24]Dil Bayramı günüİstanbul Radyosu'nda Saffet Arıkan tarafından okunan nutuk, bir gün sonraHâkimiyet-i Milliye gazetesinde yazılı olarak yayımlanmıştır.[25] Saffet Arıkan, soyadı bulmak amacıylaAtatürk ifadesini kullanmamıştı ama bu ifadeyi çok beğenen Mustafa Kemal, Ankara'ya döndükten sonra fikrini sormak içinNaim Hazım Onat'a "Atatürk mü, Türkata mı?" diye sormuş, Naim Hazım Onat da "Birincisi" karşılığını vermiştir. Daha sonradan Naim Hazım Onat'ın da bulunduğu bir sofrada Mustafa Kemal,Atatürk soyadı için Saffet Arıkan'ı göstererek "Beyefendinin armağanlarıdır" demiştir.Atatürk soyadını Arıkan'ın bulduğunu ilk kez orada öğrenen Onat, Arıkan'ın yanına giderek "Bunu siz mi buldunuz?" diye sormuş, Arıkan da gülümseyerek "İltifat buyuruyorlar" demiştir.[26]

1932'de başlayanDil Devrimi, Atatürk'ün adının yazımını da etkiledi. AtatürkArapça Kemal adını 1935'te, Soyadı Kanunu'ndan sonra çıkarılannüfus cüzdanlarından ikincisinde, milliyetçi tavrı doğrultusundaEski Türkçede "büyük kale" anlamına geldiği ileri sürülenKamâl adıyla değiştirdi.[27][28] 1937'de adının eski yazımına (Kemal) geri dönünceye kadar bir süre bu adı kullandı.[4][5] 1934 ve 1935'te çıkarılan iki nüfus cüzdanına da Mustafa adı yazılmadı.

Atatürk'ün Kemal yerine kullandığı adla ilgili olarak Atatürk hayatta ikenAnadolu Ajansı tarafından şöyle bir açıklama yapıldı:

"İstihbaratımıza nazaran, Atatürk'ün taşıdığı Kamâl adı Arapça bir kelime olmadığı gibi, Arapça Kemal kelimesinin delâlet ettiği manada da değildir. Atatürk'ün muhafaza edilen öz adı, Türkçe 'ordu ve kale' manasında olan Kamâl'dır. Son 'â' üstündeki tahfif işareti 'l'i yumuşattığı için, telâffuz hemen hemen Arapça 'Kemal' telâffuzuna yaklaşır."[29]

Öz Türkçe sözcüklerin yayımlandığıOsmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi,kamal sözcüğünün istihkâm, kale, leşker [ordu, asker], siper anlamlarına geldiğini belirtir.[30]Özbekçenin açıklamalı bir sözlüğü olanOʻzbek tilining izohli lugʻati adlı sözlükteqamal sözcüğünün tanımındakale veordu sözcükleri birlikte geçmektedir: Şehir, kale, ordu vb.ni teslim olmaya zorlamak amacıyla düşman koşunlarını kuşatmaya alma ve bu durumda tutma; kuşatma, muhasara.[31] Aynı sözcükKazakçada "kale" ve "sur" anlamlarına gelmektedir.[32]

Çocukluk ve gençlik (1881-1904)

Mustafa Kemal'inManastır Askerî İdadisi 3'üncü sınıf notları.
Harp Okulu'nda arkadaşları ile birlikte, 1901.
Zübeyde Hanım (ortada), kızıMakbule (solda) ve oğlu Mustafa Kemal (sağda).

1839 yılında doğan[33] babasıAli Rıza Efendi, aslenManastır'a bağlıDebre-i Bâlâ'dandır.[34] Ali Güler,Vamık Volkan,Norman Itzkowitz,Müjgân Cunbur, Numan Kartal veHasan İzzettin Dinamo'ya göre, babasının ailesi 14-15. yüzyılda Anadolu'dan bölgeye göç etmiş olanKocacıkYörüklerindendir.[35][33][34][36][37]Falih Rıfkı Atay ise Atatürk'ün soyununSelanik'eAydın/Söke'den geldiğini belirtmiştir.[38] Ali Rıza Bey'inSlav veyaArnavut asıllı olduğu da iddia edilmiştir.[39][40][41][42][43] Ali Rıza Bey öncelikle dinivakıfları denetleyen bir memur olarak çalışmış,93 Harbi öncesinde 1876-77 yıllarında yerel birliklerde gönüllüteğmen olarak görev yapmıştır.[40][44] Zübeyde Hanım ile evlendikten sonraSelanik'te gümrük memurluğu ve kereste ticaretiyle meşgul olmuştur.[45][46]

AnnesiZübeyde Hanım, 1857 yılındaSelanik'in batısındakiLangaza'daçiftçi bir ailede doğmuştur. Zübeyde Hanım'ın kökeni Karaman'dan Rumeli'ye göçenYörüklerdir.[47] Bazı kaynaklarcaArnavut[48] veyaMakedon[43] asıllı olduğu iddia edilmiştir.

Ali Rıza Bey ile Zübeyde Hanım 1871 yılında evlendi ve Ali Rıza Bey'in babasına ait olan Yenikapı, Selanik'teki eve yerleştiler.[49][50][51] Atatürk,bu çiftin çocuğu olarakrumî 1296 (miladî 1880-1881) yılında Selanik'te doğmuştur. Doğum günü bilinmemektedir. Ancak Atatürk'ün Şişli'deki evinde bulunan bir belgeden hareketle tarihçiNecdet Sakaoğlu'nun iddiasına göre doğum günü ve yılı miladi 4 Ocak 1879'dur.[52] Kendine sorulduğunda iseSamsun'a çıktığı 19 Mayıs tarihini doğum günü kabul etmiştir.[f][53] Fatma, Ömer, Ahmet, Naciye veMakbule adlı beş kardeşinin ilk dördü küçük yaşta ölmüştür.[54][55]

Öğrenim çağına gelen Mustafa'nın hangi okula gideceği konusunda annesi ile babası arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Annesi Mustafa'nın Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istiyor, babası ise o dönemki yeni yöntemlerle eğitim yapan seküler[44] Mektebi Şemsi İbtidai'nde (Şemsi Efendi Mektebi) okumasını istiyordu. En sonunda önce mahalle mektebine başlayan Mustafa, arkadaşının suçunu üstlenmesi neticesinde yediği falaka cezası sebebiyle bir daha bu okula gitmek istememiştir.[56] Birkaç gün sonra Şemsi Efendi Mektebine geçti.[57] Atatürk, okul seçimindeki bu kararı için hayatı boyunca babasına minnettarlık duymuştur.[44] 1888'de babasını kaybetti.[58] Bir süre Rapla Çiftliği'nde annesinin üvey kardeşi[44] Hüseyin'in yanında kalıp hafif çiftlik işleriyle uğraştıktan sonra, eğitimsiz kalacağından endişe eden annesinin isteğiyle Selanik'e döndü, halasının yanına yerleşti ve okulunu bitirdi.[59][60] Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi.[61]

Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, 1870'te Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 1878'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır ancak o öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha küçük bir eve taşınmışlardır.[62] Mustafa,bürokrat yetiştirenSelânik Mülkiye Rüştiyesine kaydoldu.[44] Ancak muhitindeki askerî öğrencilerin üniformalarından da etkilenerek annesinin karşı çıkmasına rağmen 1893'teSelânik Askerî Rüştiyesine girdi.[63] Bu okulda matematik öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey, ona anlamı "mükemmellik, olgunluk" olanKemal ismini verdi.[64] Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısını etkiledi. 1895'te sınıf dördüncüsü olarak mezun oldu.[65] Mustafa KemalKuleli Askerî İdadisine girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli subay Hasan Bey'in Manastır'daki eğitimin daha iyi olduğu yönündeki tavsiyesine uyarak 1896'daManastır Askerî İdadisine kaydoldu.[65]

1896-1899 arasında eğitim gördüğü Manastır Askerî İdadisinde tarih öğretmeniKolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal'in tarihe olan merakını güçlendirdi.[66] Okulda Fransızca öğrendi, Selanik'te geçirdiği yaz tatillerinde de Fransızca kurslarına devam etti.[67] 19 Nisan 1897'de başlayanOsmanlı-Yunan Savaşı'na gönüllü olarak katılmak istediyse de hem idadi öğrencisi olduğu için hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir.[68] Kasım 1898'de Manastır Askeri İdadisinden sınıf ikincisi olarak mezun oldu.[69][70] 13 Mart 1899'da[71][72] İstanbul'daMekteb-i Harbiye-i Şahaneye (Harp Okulu) girdi. Harbiye'ye girdikten iki ay sonra sınıf çavuşu oldu.[73] Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.8) olarak bitirdi ve 10 Şubat 1902'de piyade mülazım (bugünkü ismiyleTeğmen) rütbesiylekurmay subayların yetiştirildiği Harp Akademisine girmeye hak kazandı.[70][74]

Mekteb-i Harbiye-i Şahane'nin akabindeErkan-ı Harbiye Mektebine (Harp Akademisi) devam etti ve kurmay subaylık eğitimi aldı. Harp Akademisi'ndeyken arkadaşları ile birlikte hükûmetin yönetimi ve politikaları konusunda fark ettikleri eksiklik ve hataları açıklamak için elle yazılmış bir gazete çıkardılar. Okul yönetimi tarafından takip edilseler de ceza almadılar ve okul bitene kadar gazete çalışmalarına devam ettiler.[74] 11 Ocak 1905'tekurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.[75]

Askerlik (1905-1918)

Ana madde:Mustafa Kemal Atatürk'ün askerî kariyeri

Erken dönem

Mustafa Kemal (Beyrut, 1906)
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal arkadaşları ile Şam'da. (Haziran 1907)

Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, mezuniyetinin ardından merkezi Şam'da bulunan5. Ordu'ya staj amacıyla gönderildi. Bu stajında piyade, süvari ve topçu sınıflarında görev aldı. 1905-1907 yılları arasındaŞam'daLütfi Müfit Bey (Özdeş) 5. Ordu emrinde görev yaptı. İlk stajı 5. Ordu'ya bağlı 30. Süvari Alayı'nda gerçekleşti.[76] Bu dönemde düşük rütbeli stajyer bir kurmay subay olarak Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki isyanlarla ilgilenen Mustafa Kemal, "küçük savaş" (gerilla savaşı) üzerine tecrübe kazandı. İsyanlarla uğraştığı dört aydan sonraŞam'a döndü. Ekim 1906'da Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit (Özdeş) Bey ve askerî tabipMustafa Cantekin ileVatan ve Hürriyet adlı bir cemiyeti kurduktan sonra ordudan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini YüzbaşıCemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orada cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey,Tel Aviv'e dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'eMısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini bildirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrarŞam'a gönderildi.[77] 20 Haziran 1907'deKolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de3. Ordu'ya kurmay olarak atandı[75] ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendi de Şubat 1908'deİttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (üye numarası: 322).[78] 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı.[75]

23 Temmuz 1908'demeşrutiyetin ilanından sonra Aralık 1908 sonlarında[79] İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere bugünküLibya'nın bir parçası olanTrablusgarp'a gönderildi. Burada1908 Devrimi'nin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleriJön Türk politikasına kazanmaya çalıştı.[80] Bu siyasi görevin yanı sıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatındaBingazi Garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti. Bu tatbikat süresince isyana meyilli Şeyh Mansur'un evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli insanları hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek ordu planlamaya başladı.[79][81]

13 Ocak 1909'da3. Ordu'ya bağlı Selânik Redif Fırkasının Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'daMeşrutiyet'e karşı 3. Ordu'ya bağlı Taşkışla'da konuşlanmış 2. ve 4. Avcı Taburlarının isyanıyla başlayan, diğer birliklerin katılımıyla genişleyen31 Mart Ayaklanması'nı bastırmak üzere Selânik veEdirne'den yola çıkarakMirlivaMahmud Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olanHareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmay başkanı oldu. Daha sonra 3. Ordu Kurmaylığı, 3. Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığı,5. Kolordu Kurmaylığı, 38. Piyade Alayı Komutanlığı görevlerinde bulundu.[75][79]

Stuart Kline'ınTürk Havacılık Kronolojisi kitabına göre,[82] Mustafa Kemal, 1910'daFransa'da düzenlenenPicardie Manevraları'na katıldı. Burada yeni üretilenuçakların deneme uçuşları yapılıyordu. Ali Rıza Paşa, bu uçuşlardan birine katılmak isteyen Mustafa Kemal'i önledi. Ve akabinde uçuş yapan o uçak dönüş esnasında yere çakıldı.[83] Bazı kaynaklar tarafından, bu hikâyeye dayanarak Atatürk'ün uçağa binmekten korktuğu iddia edilse de kitabın yazarı Kline, Atatürk'ün olaydan sonra 3 defa uçağa bindiğinden bahseder.[84]

Mustafa Kemal, dönüşünün ardından 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhı'nda görev aldı.[85]

Trablusgarp Savaşı

Ayrıca bakınız:Trablusgarp Savaşı
Trablusgarp Savaşı'nda Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal (solda), Mücahit Bedevi Kuvvetleri önünde emirlerini yazdırıyor.
Mustafa KemalTrablusgarp'ta. (1912)
Mustafa Kemal veNuri (Conker)Trablusgarp'ta, 1912.

1911'deİtalyanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika'daki son toprakları olanTrablus vilayeti ile doğrudan merkeze bağlı olan ve müstakil sancak da denilenBingazi'yi ele geçirmek amacıyla savaş ilan etti.[86][87] 29 Eylül 1911'de verilen bir nota ile bu savaşın belirli sebeplerle başlayacağı bildirildi.[86] Bunun üzerine İtalyan kuvvetleri herhangi bir müzakere olmaksızın[86] 4 Ekim 1911'de Trablus'a saldırdı.[88] Osmanlılar, başlayanTrablusgarp Savaşı'nda zor durumdaydı; Harbiye Nazırı olarak görevini sürdürenMahmud Şevket Paşa, Mekteb-i Harbiye'de subaylarla yaptığı bir toplantıda kara ordusunun ve donanmanın zayıflığı sebebiyle Trablus'un savunulamayacağını itiraf etmişti.[89] İtalya tarafında da durum pek farklı değildi, onlar da yeterince gelişmiş olmadıkları için bu mücadeleye iyi hazırlanamamışlardı.[88] Mustafa Kemal bu esnada İstanbul'daki Genelkurmay'a atanmıştı ancak bu göreve başlamadan Trablusgarp'a doğru yola çıkacaktı.[90] Bunun üzerine BinbaşıEnver Bey,Fuat,Nuri veBinbaşı Fethi gibi diğerİttihatçı subaylar gibi Kolağası Mustafa Kemal de Trablusgarp'a gitmeye karar verdi.[89] Mustafa Kemal İstanbul'dan ayrılmadan önce İttihat ve Terakki merkez komitesinden para istemiş, Enver'e katılması söylenip para verilmeyince kendi imzaladığı senetlerle 200 sterlin toplayarak Trablusgarp'a doğru yola çıkmıştı.[91]

İtalyan kuvvetleri bir ay içerisinde Trablus'tanBingazi'ye kadar olan kıyıları işgal etmişti.[92] Osmanlı kuvvetleri, bir saldırı beklenmediği için buradaki kuvvetlerini Yemen'e sevk etmiş ve bu nedenle İtalyanlara karşı savunmasız kalınmıştı.[93] O bölgede yalnızca 4.000 asker bulunuyordu.[94] Bunun üzerine, 15 Ekim 1911'de,Tanin gazetesi muhabiriMustafa Şerif Bey[2] kimliğini kullanan Mustafa Kemal,Ömer Naci ile Sapancalı Hakkı veYakub Cemil adında iki fedai eşliğinde bir Rus gemisiyle İstanbul'dan ayrıldı.[g][96] Mustafa Kemal ile grubu,Mısır'daKahire veİskenderiye üzerinden Bingazi'ye gitmeyi amaçlıyordu.[2] Mustafa Kemal 29 Ekim'de İskenderiye'den yola çıktıktan kısa bir süre sonra yaralandı ve geri dönerek iki hafta İskenderiye'de hastanede yatmak zorunda kaldı.[97] Çocukluk arkadaşları Nuri ve Fuat ile burada buluşup tekrar yola çıktı. 29 Kasım'da trenle İskenderiye'den ayrıldılar, aynı gün vardıkları son istasyondan 1 Aralık'ta develerle ayrılarak 8 günlük yolculuğun ardından Libya sınırına, 12 Aralık'ta ise sınırın 80 km batısındaki Resuldefne'ye vardılar.[98][99] Mustafa Kemal yoldayken Bingazi bölgesi komutanı olan Enver Bey'e 30 Kasım'da genelkurmay başkanlığı Mustafa Kemal'in binbaşılığa terfi ettiğini bildirdi. Mustafa Kemal 18 Aralık 1911 günü Enver'in Harbiye Nazırlığı'na çektiği bir telgrafa göre, "kendi isteğiyle" orduya katıldı.[98]

Mustafa Kemal ilk olarak 22 Aralık'taTobruk yakınında İtalyanlarla çarpıştı. İtalyanlar Tobruk'u 4 Ekim'de ele geçirmişti ancak tüm sahil boyunda olduğu gibi Tobruk bölgesinde de Osmanlı birlikleri ve Arap kabilelerinin gerilla savaşı sebebiyle ülkenin iç kesimlerine ilerleyememişlerdi.[100][90] Bununla birlikte, Türk subaylarındaki teşkilatlanmacılık[2] ve İtalya'nın tam anlamıyla gelişimini tamamlayamamış, geri kalmış olması da iç kesimlere kadar ilerleyememelerinin bir sebebi olarak görülmektedir.[88] Buna rağmen, İtalyanlar, Osmanlıları zorlamak içinOn İki Adalar'a da saldırdı.[101] İlk başta doğudaki birliği Mustafa Kemal, batıyı ise Enver komuta ediyordu; harekât hacmi büyüyünce Enver tüm cepheyi, Mustafa Kemal ise Derne bölgesini komuta etmeye başladı.[100] Derne'deki 16-17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gördü ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.[102] Fakat daha sonra gözünden tekrar rahatsızlandı ve bir hafta boyunca yataktan kalkamadı.[103]

3 Mart 1912'dekiDerne Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetleri 63 ölü ve 168 yaralı verirken, İtalyanlar yaklaşık 200 ölü verdiler.[95] Bu esnada Mustafa Kemal Derne hattının tümünü komuta ediyordu ve komutası altında sekiz Osmanlı subayı, 160 asker, bazı gönüllüler, bir topçu bölüğü, İtalyanlardan ele geçirilen iki makineli tüfek ve 7.742 Arap askeri vardı.[104][95] Arap askerleriniSenusi zaviyeleri sağlıyordu ve başlarındaki şeyhleri Osmanlı subaylarına bağlıydı. Bu kuvvet 15.000-16.000 İtalyan askerini Ekim 1911-Eylül 1912 arasında Derne'de tutmayı başardı.[104][95] 11 Eylül 1912'de İtalyanlar, başarısızlıkların ardından yapılan komuta değişikliğinin ardından Derne'den çıkmak için güçlü bir hücum başlattılar ancak Mustafa Kemal komutasındaki Türk ve Araplar tarafından tekrar durduruldular.[105][87]

Sahil şeridinde sıkışan İtalyan kuvvetleri, Osmanlıları barışa zorlamak için Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz'e saldırılar düzenlemeye karar verdi. 1912 Mart ayında Beyrut, Nisan ayında Çanakkale Boğazı, Mayıs ayında ise Rodos ve On İki Adalar'a saldırdılar.[106] Bu nedenlerle Orta Doğu'da Berlin Konferansı ile sağlanan barış ortamının bozulacağından endişe eden Rusya, İngiltere ve Fransa ara buluculuk faaliyetlerine başladı. Fakat Libya'nın İtalyanlara verilmesine yönelik şartların konuşulduğu bu girişimler, İttihatçılar tarafından kabul görmedi.[106]

Savaş devam ederken, Mustafa Kemal Temmuz 1912'de savaşın ilerleyen zamanda daha iyi incelenmesine olanak sağlayan[107] iki emir verdi. Emirlerden 13/14 Temmuz'da verdiği birincisi, tüm subayların iki askeri gazeteyi okumaları ve dünyadaki gelişmeler ile Osmanlı ordusunun başarılarından haberdar olmalarını içeriyordu.[107] İkinci emir ise 22 Temmuz'da verdiği, tüm subayların savaştaki tecrübelerini tarih, bulunulan şartlar, komutanın emirleri, yapılan harekât ve sonuçları ve askerlerin psikolojik durumunu da içerecek şekilde bir ay içerisinde yazmaları konusundaki emirdi.[107] Bu sayede Batılı bir düşmana karşı savaşta edinilen tecrübeleri yazılı hâle getirmeyi amaçladı.[108] Mustafa Kemal bu savaşta özellikle gerilla savaşı, derme çatma birlikleri yönetme, istihbarat toplama, lojistik destek gibi askeri tecrübenin yanı sıra, Arap kabile liderleriyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklar ile diplomasi alanında da önemli tecrübe kazandı.[108][109] Nitekim buradaki başarısı kendinin de adının yayılmasını sağladı.[110]

Aynı yılın eylül ayında başlayan barış görüşmelerine rağmen çatışmalar sürerken,Karadağ'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ileI. Balkan Savaşı başladı.[111][109] Karadağ'ı takiben, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan da Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.[112] İlk başta Enver'in İstanbul'a dönmesi ve Mustafa Kemal'in cepheyi devralmasına karar verilmişti ancak Osmanlıların karşılaştığı tehlikenin boyutları ortaya çıkınca çoğu subay İstanbul'a geri döndü ve cephe Enver'in kardeşiNuri komutasına girdi.[113] Bu esnada Balkan Savaşı nedeniyle Osmanlı hükûmeti İtalyanlarla barışa razı oldu. Balkan Savaşları başladığındaTrablusgarp'ta görev yapan Derne Komutanı Mustafa Kemal ve Binbaşı Nuri Bey, bu savaşlarda görev almak istediler.[114] Mustafa Kemal, döneminOsmanlı Harbiye Nazırı Enver Bey'in de izni ile 24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan ayrıldı.[114] Viyana, Macaristan ve Romanya üzerinden İstanbul'a döndü. Bunu tercih etme nedeni ise gözlerini Avusturya'da tedavi ettirebilmekti.[115]

Bununla birlikte, bölgede direnişe devam eden subaylar da vardı. ŞehzadeOsman Fuad Efendi de bu isimlerden biriydi.[116] Diğer subaylarla beraber Trablusgarp'ı terk eden Mustafa Kemal, Kasım 1912'de İstanbul'a vardı.[111] Osmanlı hükûmeti ile İtalya arasında 18 Ekim 1912'deUşi Antlaşması imzalandı.[112] Bu antlaşma ile, Trablus İtalyanlara verilirken İtalya da savaş tazminatı olarak 90 bin altın ödeyecek ve sahip olduğu kapitülasyonlar da ilga edilecekti.[109] Ayrıca savaş sırasında İtalyanlarca işgal edilen On İki Adalar da geçici olarak İtalyanlara bırakıldı.[101] İtalyanlar, Osmanlı güçleri Trablus'u boşalttıktan sonra adalardan ayrılacaktı.[106] Padişah naibi olarak vezir rütbeli bir memur Trablus'a gönderilecek,[94] vakıflar ile halkın dini haklarına uyulup uyulmadığı denetlenecek, din görevlerinin tayini ise İstanbul'dan Şeyhülislamlık tarafından yapılacaktı.[109] Halk ise Senusi tarikatı şeyhiAhmed eş-Şerif es-Senusi önderliğinde Trablus'taMondros Mütarekesi'ne kadar direnmeye devam etti.[94]

Balkan Savaşları

Ayrıca bakınız:Balkan Savaşları

Birinci Balkan Savaşı

Ayrıca bakınız:Birinci Balkan Savaşı

Mustafa Kemal, 1912 Kasım'ında İstanbul'a vardığında Osmanlıların Avrupa kıtasındaki topraklarından geriye sadece başkent İstanbul ile hemen batısı, Çanakkale yarımadası ve kuşatılmış üç kent olanİşkodra,Yanya ve doğu Trakya'nın en büyük şehri olanEdirne kalmıştı. Bulgar kuvvetleri Çatalca'ya kadar gelmiş, başkent İstanbul'u tehdit ediyordu.[117]

21 Kasım 1912'de karargâhıBolayır'da bulunanBahr-i Sefit Boğazı Kuvayi Mürettebesi (Akdeniz Boğazı Bileşik Gücü) Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atandı. Gücün komutanı Fahri Paşa, kurmay başkanı ise okul arkadaşıFethi (Okyar) idi.[118] Mustafa Kemal Bolayır'dayken, 23 Ocak 1913'te Enver ve taraftarlarının yaptığıBâb-ı Âli Baskını ile iktidarİttihat ve Terakki'ye geçmişti. 30 Ocak tarihinde Mahmut Şevket Paşa hükûmeti büyük güçlerin önerdiği barış koşullarını reddetti. 3 Şubat'ta ateşkesin süresi doldu ve Bulgarlar tekrar Edirne'yi bombalamaya başladılar.[119]

Bulgar saldırısı üzerine Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Ahmed İzzet Paşa tarafından Akdeniz Boğazı Bileşik Gücü'nün batıdan Bulgarlara saldıracağı, Hurşit Paşa'nın komutasında ve Enver'in kurmay başkanı olduğu 10. Kolordu'nun denizden Şarköy'e çıkarak güneyden Bulgarların arkasına saldıracağı bir hücum planlandı.[120][121] Operasyon detaylıca planlandı ve Ocak sonlarında prova edildi.[122] Bir fırtına sebebiyle 8 Şubat'a ertelenen hücumda, Şarköy'e çıkacak birlikler gecikti.[122][123] 10. Kolordu yarım gün geç şekilde Şarköy'e çıkartma yaptı ancak Bileşik Güç bu esnada askerlerinin yarısını yitirerek geri püskürtüldü.[122] Bulgarların kıskaca alınamayacağı ortaya çıkınca, 10 Şubat'ta çıkartma kuvveti geri çekildi.[122][123] Gereken ateş desteği sağlayacak savaş gemilerinin geç gelmesi, koordinasyonun sağlanamaması ve Bulgarların hatlarını güçlendirmesi sebebiyle operasyon başarısız oldu.[122]

Ortak harekâtın başarısızlığının ardından 17-18 Şubat'ta iki birliğin komuta heyetleri arasında tartışma çıktı; tartışmada 10. Kolordu komutanı Hurşit Paşa'nın tarafını tutan Mahmut Şevket Paşa, politik sebeplerle onu her iki gücün komutanlığına getirdi. Gelibolu açıklarında bekleyen 10. Kolordu'yu Çatalca'ya gönderme önerileri kabul edilmeyen ve Hurşit Paşa'nın komutan olduğu kendilerine bildirilen Fahri Paşa, Fethi ve Mustafa Kemal görevlerinden istifa ettiler.[124] Bunun üzerine Mahmut Şevket Paşa, Hurşit Paşa ve Enver'le birlikte Bolayır'a gidip komutanlar arasında uzlaşma sağladı. Fahri Paşa görevden alındı, rağmen Fethi Bolayır'dan ayrılarak İstanbul'a gitti,[125] ikna edilen Mustafa Kemal ise Boğazlar'dan ayrı bir komutanlık hâline getirilen Bolayır kolordusunun kurmay başkanı oldu.[126]

19 Mart'ta Yanya Yunanların, 24 Mart 1913'te Edirne Bulgarların eline geçti. Çatalca cephesinde ise son Bulgar hücumu 30 Mart'ta gerçekleşti.[126] 16 Nisan'da ateşkes imzalandı.[125] Bunun üzerine Mahmut Şevket Paşa Trakya'da Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar ile Edirne'yi vermeyi kabul etmek zorunda kaldı ve 30 Mayıs 1913'teLondra'da barış anlaşması imzalandı.[126] 11 Haziran'da Mahmut Şevket Paşa bir suikast sonucu öldürüldü, yerineSait Halim Paşa geçti.[127]

İkinci Balkan Savaşı

Ayrıca bakınız:İkinci Balkan Savaşı

Birinci Balkan Savaşı'nı kazanan Balkan devletleri, savaşın hemen ardından ele geçirdikleri bölgeleri paylaşma konusunda anlaşmazlığa düştüler. Yunanistan ile Sırbistan, Romanya'nın toprak isteminde bulunduğu Bulgaristan'a karşı birlikte harekete geçmeye karar verdiler. Ancak Bulgaristan ilk saldıran taraf oldu.[127] 29-30 Haziran gecesi Bulgarlar, Makedonya'daki Sırp ordusuna saldırdılar ancak yenildiler. Yunanlar da Selanik'ten doğuya doğru ilerleyip Güney Makedonya'nın tümünü işgal ettiler. Bu durum üzerine Bulgarlar, Osmanlı ordusu karşısındaki güçlerinin ana bölümünü diğer cephelere kaydırdılar.[127]

İttihat ve Terakki Cemiyeti, kaybedilen toprakları yeniden ele geçirmek için bu fırsatı değerlendirdi. 18 Temmuz'da Osmanlı ordusu Edirne'ye doğru bir harekâta başladı ve 21 Temmuz 1913'te çok az direnişle karşılaşarak şehri aldı.[127] Bir yazara göre Edirne'ye ilk giren birlik Mustafa Kemal'in Bolayır kolordusuna bağlı bir tugaydı ancak saldırıya katılan birliklerin başında Hurşit Paşa bulunuyordu.[128] Mustafa Kemal'in Bolayır kolordusu ayrıcaDedeağaç'ı da ele geçirdi.[129] 29 Eylül 1913'te Bulgar temsilcilerinin İstanbul'da imzalanan barış anlaşması ile savaş sona erdi.[128]

Savaşın sonunda Batı Trakya'daki Türk nüfusu, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere Osmanlı topraklarına göçe başladı. Mustafa Kemal annesi Zübeyde Hanım içinDolmabahçe Sarayı'na inenAkaretler yokuşunda bir ev buldu. Üvey babası Ragıp'ın on altı yaşındaki yeğeniFikriye de Sultan Ahmet Camii yakınında bir eve yerleşti.[130]

Askerî ataşelik

Mustafa Kemal Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya Yeniçeri kıyafeti ile katılmıştır.
Kurmay Yarbay Mustafa Kemal arkadaşlarıyla Sofya'da, 1914.

İkinci Balkan Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal, İstanbul'daFethi'nin (Okyar) evine yerleşti.[131] Fethi kendini politikaya verme amacıyla, olasılıkla Şarköy harekâtının başarısızlığı sebebiyle askerlikten ayrılmıştı. Ancak İttihat ve Terakki içindeki çekişmelerin ardındanTalat, Fethi'ye Sofya büyükelçiliği görevini önerdi.Cemal'e de danışan Fethi, Balkanlar'da dengeyi sağlamak üzere Bulgaristan'la dostluk kurulması göreviyle büyükelçiliği kabul etti ve Mustafa Kemal'i askerî ataşe olarak yanına istedi.[131][129] Bu isteğin kabul edilmesi üzerine Mustafa Kemal, 27 Ekim 1913'teSofya askerî ataşeliğine atanarak yakın arkadaşı Sofya sefiri (elçisi) Fethi'nin (Okyar) emri altında çalıştı.[132] TeorideRomanya,Sırbistan veKaradağ krallıklarının başkentleriBükreş,Belgrad veÇetine için de aynı görevi sürdürüyordu ancak uygulamada çalışmaları Bulgaristan sınırları içindeydi.[131][132]

Mustafa Kemal 20 Kasım 1913 tarihinde Sofya'ya vardı.[133] Burada Dondukov Bulvarındaki Splendid Palas Oteli'ne yerleşti ve yedi ay boyunca burada kaldı. Ardından Ferdinand Bulvarı'nda bir daireye yerleşti.[134] Askerî ataşe olarak kendine ulaşan bilgileri İstanbul'a aktarmakla görevliydi.[135] Burada Bulgaristan başta olmak üzere Balkan devletlerinin politik ve askerî durumlarına dair raporlar hazırladı.[136] Görevi esnasında Bulgaristan'ın Osmanlı'dan bağımsızlığını kazandıktan sonraki askerî, idari ve kültürel gelişmesini yakından inceleme şansı bulduğu gibi[136] Bulgar ordusundan bazı subaylarla da ilişkiler kurdu.[134] Bu görevde iken 1 Mart 1914'teyarbaylığa (kaymakam) yükseldi.[132] Sofya'ya varışından kısa süre sonra Bulgar Genelkurmay başkanından aldığı İstanbul'daki Alman subayların, özellikleGoltz Paşa'nın Osmanlı askerî hareketlilikleri konusunda Bulgarları bilgilendirdiğine dair istihbaratı İstanbul ile paylaşmış, Kâzım Karabekir'den İstanbul'daki Almanların buna öfkelendiği yanıtını almıştı.[135]

Mustafa Kemal'in Sofya'da en önemli istihbarat toplama yöntemlerinden biri sosyal etkinliklerdi. Bulgar ordusunun üst ve alt rütbeli subayları, politikacılar ve toplumun önce gelenleri ile görüşmek görevinin bir parçasıydı.[137] Burada iken yazdığı ve 1918'de yayımlanan ilk kitabıZabit ve Kumandan ile Hasbihal sayesinde Harbiye NazırıStiliyan Kovaçev ve kızı Dimitrina ile tanıştı.[138] Burada özellikle Bulgaristan'daki MüslümanPomaklara yapılan din değiştirme baskısı konusuna (Fethi'nin yanında) müdahil oldu.[139] Sosyal yaşamında en önemli olay 11 Mayıs 1914'teKral I. Ferdinand'ın da katıldığı bir kıyafet balosuna davet edilmesiydi.[133] Baloya Enver'in özel izniyle İstanbul'daki askerî müzeden gönderilen gerçek bir Yeniçeri üniformasıyla katıldı. Üniformayı geri gönderirken arkadaşıKâzım'a (Özalp) yazdığı bir mektupta tüm dikkatleri üzerine topladığını ve sorulan soruların Türklerin eski askerî gücü ve zaferleri hakkında konuşma fırsatı sunduğunu anlatmıştı.[133]

Sofya'da görevi devam ederken 28 Haziran 1914'te Avusturya tahtının veliahdıArşidük Franz Ferdinand öldürüldü ve ardından 28 Temmuz 1914'teI. Dünya Savaşı başladı. Enver'in AlmanAmiral Souchon'a verdiği gizli emir ile Osmanlı donanması Karadeniz'e açılarak 29 Ekim 1914'teRus limanlarına hücum etti.[140] Bunun üzerine 2 Kasım'da Rusya, 5 Kasım'da İngiltere ve Fransa Osmanlı'ya, Osmanlı hükûmeti de 11 Kasım'da bu ülkelere savaş ilan etti.[140]

Savaş ilanının ardından Mustafa Kemal, Harbiye Nazırlığı'na ve Enver'e başvurarak ön cephede aktif göreve gelmek istedi,[141][142][143] ancak Enver askerî ataşelik görevinin daha önemli olduğunu söyleyerek reddetti.[144] Enver'in Kafkasya'da Ruslara karşı savaşmak üzere İstanbul'dan ayrılmasının ardından Enver'in vekili İsmail Hakkı imzasını taşıyan telgrafla Sofya'dan ayrılıp Çanakkale'ye gönderilmek üzere Tekirdağ'da toplanmakta olan 19. Tümen'in komutasına atandı.[144][129] 20 Ocak 1915'te Sofya'dan ayrıldı.[144][142]

I. Dünya Savaşı

Ayrıca bakınız:Çanakkale Savaşı,Kafkasya Cephesi (I. Dünya Savaşı) veSina ve Filistin Cephesi

Mustafa Kemal'in askerî ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'teI. Dünya Savaşı başladı,Osmanlı Devleti de 29 Ekim 1914'te savaşa girdi. 20 Ocak 1915'te Mustafa Kemal 3. Kolordu emrindeTekfurdağ'da kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığına atandı.[75]

Çanakkale Savaşı

Ayrıca bakınız:Çanakkale Savaşı
Miralay Mustafa Kemal Bey, Düztepe siperlerinden harp sahasını gözetlerken, 1915.
İstanbul'dan gelen gazetecilere savaş alanını anlatırken, 1915.
Cevat Paşa ve Mustafa Kemal BeyTasvîr-i Efkâr gazetesinin 29 Ekim 1915 tarihli sayısında.

2 Kasım 1914'te Rusya, Osmanlı'ya savaş ilan etti. Bunun ardından İngiliz ve Fransız savaş gemileri Çanakkale Boğazındaki Seddülbahir, Kumkapı ve Orhaniye tabyalarını bombaladı. Bu donanmaya karşı yapılan savunmada beş subay ve seksen asker öldü.[145] Türk ordusu 3 ay boyunca hazırlık yaptı ve genel olarak kara ordularının yapacağı savunmaya dikkat etti.[145] Mustafa Kemal henüz tümenin istendiği gibi kurulmasına fırsat olmadan, İtilaf Devletleri'ninÇanakkale Boğazı'nı tehdit eder bir pozisyon alması üzerine 25 Şubat'ta yalnızca tümene bağlı57. Alay ile Maydos'a (günümüzdeEceabat) hareket emri aldı.[146] Bu esnada İngiliz ve Fransız gemileri 19 ve 25 Şubat'ta Boğaz girişindeki istihkamları bombalamış, donanma topçusuna atış düzeltmelerinde yardımcı olacak birlikleri karaya çıkartmıştı. Seddülbahir'deBigalı Mehmet isminde bir çavuş tüfeği tutukluk yapınca İngilizlere taşla saldırmış, Mustafa Kemal de bu olayın yayımlanmasına yardımcı olarak günümüzde Türk askeri için kullanılan "Mehmetçik" adının doğmasını sağlamıştır.[146] 19. Tümen'e destek olması için 72. ve 77. alaylar da bölgeye kaydırıldı. Mustafa Kemal kolordu karargahından eğitimi zayıf Arap askerlerden oluşan bu alaylar yerine kendi eğittiği ve yedekte tutulan Türk alayları istedi ancak bu isteği reddedildi.[146] 18 Mart 1915'te Çanakkale'dekien önemli deniz harekatı gerçekleşti ancak Mustafa Kemal'in bu harekâtla sadece dolaylı ilgisi vardı.[147] Bu harekâttan hemen önce Nusret gemisi tarafından boğaza mayın döşendi. Bu mayınlar;Queen Elizabeth,Ocean ve Bouver gibi zırhlı gemilere zarar vererek geri çekilmelerine neden oldu.[148] Bu sırada 19. Tümen ise, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komutanlığı emriyleEceabat bölgesinde ihtiyata alındı.[kaynak belirtilmeli]

25 Nisan 1915'teGelibolu Yarımadası'naİtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartmalarıylaÇanakkale Savaşı'nın ana kara harekâtları başladı. İtilaf Devletleri, Türklerin yoğun direnişine rağmen kuzeyden güneye doğruGelibolu Yarımadası'nın Saros Körfezi tarafındakiArıburnu, güney ucundakiSeddülbahir ve Anadolu yakasındaKumkale yakınlarında karaya asker çıkardılar. Kumkale'deki Fransız askerleri kısa sürede geri çekildi ancak Arıburnu'ndaki İngiliz ve Anzaklar doğuya, Seddülbahir'deki İngiliz ve Fransızlar kuzeye ilerlemeye çalışıyordu.[149] 3. Kolordu komutanıMehmet Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal'in 19. Tümeni bu esnada Arıburnu'na 8 km mesafede, yarımadanın Boğaz'a bakan kısmında yer alan Eceabat'ta yedek olarak bekletiliyordu. Seddülbahir'den Arıburnu'na kadarki İtilaf öncü güçleriyle Albay Halil Sami komutasındaki 9. Tümen karşılaşmıştı.[149]

Halil Sami, Mustafa Kemal'den Arıburnu'nun doğusundaki tepeleri elde tutmak için derhal bir tabur istedi.[150] von Sanders ve Esad Paşa'yla iletişime geçemeyen Mustafa Kemal ise inisiyatif alarak süvariler, tümenin topçu dağ taburu ve sıhhiyecilerden oluşan 57. Alay'ı sevk etti.[150][151] Bu çarpışmayı anlatırken, bir tepeye tırmanıp arkadan gelen birliğini beklerken 9. Tümen'den geri çekilmekte olan askerlere rastladığını, Conk Bayırı'na doğru giden 261 rakımlı tepeye doğru serbest biçimde çıkan düşman askerlerini gördüğünü, düşmanın kendi askerlerinden daha yakında olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine cephanesi kalmadığını belirten askerlere "cephaneniz yoksa süngünüz var" diyerek süngü taktırıp mevzi aldırmış, bunu gören düşman da yatınca zaman kazanmıştır. Kendi 57. Alay'ı ulaşınca düşmanın kuzey kanadına saldırmak üzere "Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve kumandanlar alabilir" emrini vermiştir. 25 Nisan çatışmalarında kritik bir nokta olan Conk Bayırı tepesini elde tutmayı başardı.[150] İlk günün çatışmalarının ardından Anzak kuvvetleri dar bir köprübaşında sıkıştırılmıştı.[152] Ertesi gece 77. Alay paniğe kapılıp kaçınca durumu kritikleşti ancak yeni birliklerin varışı ile hatları yeniden güç kazandı. 29 Nisan'da Mustafa Kemal'e Arıburnu'nda gösterdiği yararlılık içinİmtiyaz Nişanı verildi.[150]

Mayıs ayında kuzey grubu tarafından savunulan cephe üç bölgeye ayrılmış, Mustafa Kemal grubun sağ kanadının kuzey bölgesinin komutanlığına getirilmişti.Liman von Sanders tüm kuvvetlerin komutanlığını sürdürüyordu. 29-30 Mayıs'ta Mustafa Kemal,Conk Bayırı'ndan Sazlıdere sel yatağına büyük çaplı bir hücum düzenledi. 1 Haziran'da albay rütbesine terfi etti.[153][154]

Gelibolu cephesinin ikinci aşaması, İngiliz, Anzak ve Hint birliklerinin Mustafa Kemal'in savunduğu Arıburnu'nun kuzeyindekiSuvla Koyu'na 6 Ağustos gecesi yaptıkları çıkartma ile başladı. Çıkartma, Arıburnu'ndan kuzeye doğru bir saldırı ve ilerleme ile desteklendi veAnafartalar Cephesi açıldı. Conk Bayırı tekrar tehdit edilince, Mustafa Kemal çocukluk arkadaşıNuri'yi 24. Alay'ın başında burayı savunmaya gönderdi. Nuri, daha sonraConk Bayırı Muharebesi'ndeki rolüyle Atatürk'ten "Conker" soyadını alacaktı.[155] İtilaf kuvvetleri Suvla sahiline yerleşmeye başlayıncaLiman von Sanders, Bolayır kıstağını koruyan iki tümene güneye inerek İngilizlere karşı saldırı yapma emri verdi. Kuvvetler bölgeye vardığında başlarındaki Albay Fevzi, askerlerin kırk kilometre yürüdüğü, yorgun oldukları ve tümünün bulunmaları gereken yerlere varamadıkları gerekçesiyle ek zaman istedi. Bunun üzerine von Sanders, 8 Ağustos 21.50'de Fevzi'yi görevden alarak yerine Mustafa Kemal'i getirdi.[150][156] Haberi alan Mustafa Kemal, Arıburnu kuzeyindeki tüm güçlerin komutasını istedi; von Sanders kabul ederek onu 9 Ağustos'ta Suvla Koyu'nun kuzeyindeki Kireçtepe'den, güneydeki Conk Bayırı'na kadar bölgede yer alan altı tümenin komutasına geçirdi. Komutasındaki birlikler "Anafartalar Ordu Grubu" olarak yeniden adlandırıldı. Anafartalar Grup Komutanı olarak 9-10 Ağustos'taAnafartalar Zaferi'ni kazandı.[155] Conk Bayırı'nda karşı saldırıyı bizzat yönetti. Çarpışma sırasında bir şarapnel parçası göğsündeki saate isabet etti. Parçalanan saat yaralanmasını önledi. Bu saati daha sona Liman von Sanders'a armağan etmişti. 10 Ağustos'ta cephenin güney ucundaki sırtları kontrol altına aldı.[157][158] Alınan başarı üzerine5. Ordu komutanı MüşîrOtto Liman von Sanders'in takdirini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'taKireçtepe ve 21 Ağustos'taII. Anafartalar Zaferi takip etti.[159]

Miralay Mustafa Kemal,Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basını tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.[160][161]Harb Mecmuası dergisinde boy fotoğrafı yer aldı.[162] 20 Eylül'de hastalandı, sıtmaya yakalandığından kuşkulanıldı ancak Gelibolu'da görevine devam etti.[163] Osmanlı ordusunu yöneten Alman subaylarla savaşın başından itibaren sorun yaşayan Mustafa Kemal, Eylül ayından sonra Çanakkale'deki savaşın kazanılacağını öngörerek daha faydalı olacağını düşündüğü başka bir cephede görev almak istedi.[164][165]

5 Aralık'ta Liman von Sanders, Mustafa Kemal'e sağlık nedeniyle ayrılma izni verdi. Sonunda Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu komutanlığınıFevzi Paşa'ya (Çakmak) teslim ederekFethi,Tevfik Rüştü (Aras) ve DoktorBahattin Şakir ile birlikte 10 Aralık'ta İstanbul'a doğru yola çıktı. 19-20 Aralık tarihinde İtilaf kuvvetlerini Arıburnu-Anafartalar sahilini terk etti.[166] 28 Aralık 1915'te Alman İmparatoruKayzer II. Wilhelm tarafından tarafındanDemir Haç nişanı ile ödüllendirildi.[167]

Kafkasya Cephesi

Ayrıca bakınız:Kafkasya Cephesi (I. Dünya Savaşı)
16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa Bitlis'te, 16 Kasım 1916.

14 Ocak 1916'daGelibolu'danEdirne'ye sevk edilmiş olan16. Kolordu komutanlığına atandı.Edirne'de bulunduğu 2 ay kadar süre boyunca 16. Kolordu'nun ikmali, toparlanması ve eğitimi ile ilgilendi. Eğitim amacıylaTa’biye Mes’elesinin Halli ve Emirlerin Sûret-i Tahrîrine Dâir Nasâyih (Taktik Meselesinin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler[168]) eserini hazırladı ve yayımladı.[169] Doğu Cephesinde Rus birlikleri Osmanlı 3. Ordusu'nu püskürtmüş ve 16 Şubat'taErzurum'u,[170] 3 Mart'taBitlis,Muş,Van veHakkâri'yi işgal etmişti.[171] Albay Mustafa Kemal 11 Mart tarihinde 3. Orduyu desteklemesi için emrindeki 16. Kolordu ile birlikteDiyarbakır'a gönderildi; Halep üzerinden gerçekleşen uzun bir yolculuğun ardından 27 Mart'ta Diyarbakır'a vardı. Rütbesine göre kendine ağır bir sorumluluk verilen 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal 1 Nisan 1916'daDiyarbakır'da iken Tuğgeneralliğe (Mirliva) yükseltildi vePaşa unvanını aldı. 35 yaşında ulaştığı bu rütbe, I. Dünya Savaşı'nda aldığı en üst rütbe olacaktı. 16 Nisan'da karargahınıSilvan'da kurdu.[172] Bitlis-Muş arasındaki yaklaşık 100 kilometrelik bir cepheden sorumluydu, elindeki güç 13.741 asker, 9.297 tüfek, yedi makineli tüfek, 19 toptan oluşuyordu.[173]

Enver'in Doğu Cephesindeki planı, 2. ve 3. Ordu'nun ortak bir harekâtını öngörüyordu. Ancak 2. Ordu daha güneyde yerini alamadan Ruslar, 3. Ordu'ya saldırıp bozguna uğrattılar ve 15 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler; temmuzda ise Gümüşhane, Bayburt ve Erzincan'ın da bulunduğu daha geniş bir alanı ele geçirdiler ve 2. Ordu'yu Diyarbakır'a gerilettiler. Osmanlı ordusu 3 Ağustos'ta karşı saldırıya geçti; 6 Ağustos'ta Mustafa Kemal'in 16. Tümen'iMuş veBitlis'i Ruslardan kurtararak Osmanlı birliklerine stratejik bir üstünlük sağladı. Kafkas Cephesindeki bu başarısından dolayı altın kılıçlı imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rusların ağustos sonundaki karşı saldırısı üzerine Mustafa Kemal 21 Ağustos'ta orduyu tekrar Silvan'a çekti. Muş Rusların elinde kalırken, Bitlis Osmanlı hakimiyetindeydi.[174][173]

Mustafa KemalDiyarbakır'dayken, İttihatçı fedailerdenYakub Cemil bir hükûmet darbesi yapmaya karar vermiştir. Savaşın kaybedildiğini düşünmektedir. Tek kurtuluş yolununBâb-ı Âli'yi basıp hükûmeti devirerek Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı'nı değiştirmek olduğuna inanmaktadır. Yeni Başkomutan Vekili veHarbiye Nazırı olarak da Mustafa Kemal'i düşünmektedir. Anlaştığı arkadaşlarından biri komployu Enver Paşa'ya haber vermiştir. Bunun üzerine Yakub Cemil kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Mustafa KemalFalih Rıfkı Atay'a anlattığı hatıralarında şöyle demektedir: "O vakit tümenlerimden birine komuta eden Ali Fuad (Cebesoy)'a, 'Yakub Cemil asılmış. Sebebi de ben Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı olmadıkça kurtuluş yoktur,' demiş. Dediğini yapmış bile olsaydı benİstanbul'a gittiğimde ilk iş olarak Yakub Cemil'i cezalandırırdım. Eğer ben, o ve onun gibiler tarafından iktidara getirilecek bir adamsam, adam değilim!" demiştir.[175][176]

Erken gelen 1916 kışı, bölgede daha fazla çatışma olmasını önledi. 25 Kasım'da 2. Ordu komutanı Ahmet İzzet Paşa izin alıp İstanbul'a döndüğünde Mustafa Kemal komutan vekili olarak ordunun başına geçti. Vekil olduğunda, gelecekte Kurtuluş Savaşı'nda beraber çalışacağı subaylarİsmet (İnönü),Cafer Tayyar (Eğilmez) ve Harbiye'den arkadaşıAli Fuat (Cebesoy) komutası altına girmişti.[177]

18 Şubat 1917'de Mustafa Kemal, Hicaz Seferi'ne katılan birliklerin komutanlığına atandığını öğrendi.[178] 26 Şubat'ta Enver'in başkanlık edeceği toplantılara katılmak üzere Şam'a gitti. Görüşmelerin ardından planlarda değişiklik yapıldı; Fahrettin Paşa'nın birliklerininFilistin Cephesi'ne kaydırılması ve Mustafa Kemal'in 2. Ordu'nun komutasına asaleten atanmasına karar verildi. Bu karar sadrazamTalat Paşa tarafından veto edildi.[179]

Sina ve Filistin Cephesi

Ayrıca bakınız:Sina ve Filistin Cephesi
Sina ve Filistin Cephesi'nde.
Kemal Paşa,Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı sırasında (1918). Üzerinde, Padişahın Onursal Yaveri olduğunu simgeleyen şerit görülmektedir.

7 Mart 1917'de karargâhıDiyarbakır'da bulunan 2. Ordu Komutan Vekilliğine atandıktan sonraHicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'deYıldırım Ordular Grubu emrindeki7. Ordu Komutanlığına atandı.[75][180] 8 Ağustos'ta Halep'e gitmek üzere İstanbul'dan ayrıldı.[181] Bölgedeki değerlendirmelerinin ardından Yıldırım Ordular Grubu komutanı AlmanFalkenhayn ile stratejik konularda anlaşamayarak 4 Ekim'de komutanlıktan istifa etti ve ay sonuna doğru İstanbul'a geldi vePera Palas'a yerleşti.[182][180]

15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihleri arasında VeliahtVahdettin Efendi'nin maiyetindeAlmanya'ya giderekBerlin'deKayzer II. Wilhelm,Hindenburg,Ludendorff ve Genel Karargâh ile savaşın stratejik durumuna dair görüşmelerde yer aldı,Alsas bölgesini ve cepheyi ziyaret ederek subaylarla görüştü.[180] Ziyaret dönüşünde sol böbreğinin iltihap kapması üzerine uzun süre hasta olarak yattı. 25 Mayıs'ta yola çıktı; Haziran ve Temmuz 1918'deViyana veKarlsbad'da tedavi gördü.[183] Tedavisi esnasında Almanca ve Fransızca dersleri aldı.Sultan Mehmed Reşad'ın ölümü veVahdettin'incülûsu üzerine İstanbul'a dönmek üzere 27 Temmuz'da Karlsbad'dan ayrıldı ancak Viyana'daİspanyol gribine yakalandığı için İstanbul'a 4 Ağustos'ta varabildi.[184][180]

7 Ağustos'ta7. Ordu Komutanı olarakFilistin Cephesi'ne atandı.[185][186] 26 Ağustos'ta Halep'e ulaştı, daha sonra 1 Eylül'de[180]Nablus'taki karargahına geçti. Suriye'de ve muharebe hattındaki incelemesinin ardından Enver'in kendini yanlış bilgilendirdiğini ve elindeki kuvvetin zayıflığını tespit etti. 19 Eylül'deGeneral Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetleri,General Sanders komutasındaki Yıldırım Ordular Grubu'na saldırıya geçerekMegiddo Muharebesi'ni başlattılar. Muharebe sonucundaYıldırım Ordular Grubu'nu oluşturan8. Ordu tamamen,4. Ordu ise büyük ölçüde imha oldu. Sadece Mustafa Kemal Paşa komutasındaki7. OrduŞam veHalep'ten kuzeye çekilerek,Kilis güneyindeki Müslimiye'de savunma hattı oluşturdu.Mondros Ateşkes Anlaşması'na kadar geçen zamanda,Britanya İmparatorluğu birliklerinin Toros geçitlerindenAnadolu içlerine sızmasını önledi.[187] Savaş sürerken 20 Eylül'deFahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) unvanı verildi.[188] Mustafa Kemal Paşa, aynı günVahdettin'in başyaveriNaci (Eldeniz) Bey'e bir telgraf çekerek Yıldırım Ordular Grubu'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükûmette kendininHarbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi.[189] 27 Eylül'de İngiliz kuvvetlerinin 7. Ordu'nun geri bölgesini tehdit etmesi üzerine Şam'ın güneyindeki Kisve'ye geri çekilme emri verdi. Sanders şehri savunma emri verdi ve 8. Ordu'yu Mustafa Kemal komutasına verdi; ancak Şam 30 Eylül'de düştü. Mustafa Kemal kuvvetlerini Halep'e geri çekerek savunma düzeni aldı. Burada sokak çatışmaları da içeren uzun bir savunmanın ardından 25 Ekim'deHalep düştü. Mustafa Kemal elde kalan kuvvetlerini Anadolu'ya geri çekti.[190]

30 Ekim 1918'deMondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19. maddesi gereğince, Yıldırım Ordular Grubu kumandanı olanOtto Liman von Sanders Paşa'nın görevden alınması üzerine Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi.[191]

Mondros Mütarekesi'nden sonraAnadolu'da milisler (Kuvâ-yi Milliye) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başlamıştı. 5 Kasım'da Suriye'deki İngiliz komutanı, Halep'teki birliklerine malzeme taşımak üzereİskenderun Limanı'nı kullanacağını söyleyerek kenti işgal edeceğini bildirdi; Mustafa Kemal iki gün öncesinde bir telgrafla mütareke koşullarını öğrenmek istemişti. 6 Kasım'da sadrazama gönderdiği uyarıda İngiliz işgaline silahla karşı koyacağını bildirdi; ancak Ahmet İzzet Paşa'nın ertesi günkü telgrafıyla emri geri almak zorunda kaldı.[192] 7 Kasım'da Yıldırım Ordular Grubu ile 7. Ordu lağvedildi.[191] Kendi son görev yeri Adana'dan ayrılmadan Ulukışla'ya gelerek ilk örgütlenmeyi başlatmıştır.[193] Yakındaki Antep'te kentin ileri gelenlerindenAli Cenani ile görüşerek direniş düzenlemesi durumunda silahları kendinin sağlayacağına söz vermişti; bu silahlar daha sonra halka dağıtıldı ve işgal güçlerine karşı kullanıldı.[192]

10 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Kıt'alarının komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarakAdana'danİstanbul'a hareket etti.[194] Geri çağrılmasından sonra bölgedeki düzenli Osmanlı orduları mümkün olan tüm malzemeleriyle beraberToroslar'ın kuzeyine çekildi, 2. Ordu dışında tüm birlikler dağıtıldı.[192]

Kurtuluş Savaşı (1919-1923)

Örgütlenme

İşgal dönemi

Büyük Mecmua'nın 20 Mart 1919 tarihli 3. sayısının 44. sayfasında çıkan "Büyüklerimiz - Mustafa Kemal Paşa" başlıklı yazı.
9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa'nınSamsun'a hareket etmeden kısa bir süre önce çektirdiği fotoğraf, Nisan 1919.

Mustafa Kemal 13 Kasım'daİstanbul'aHaydarpaşa Garı'na ulaştı.Haydarpaşa'danİstanbul'a geçerkenşehrin işgali için boğaza demirli düşman savaş gemilerini gördüğünde ünlü "Geldikleri gibi giderler!" sözünü söyledi. İşgal altındaki İstanbul'da geçirdiği altı aylık süre boyunca ülkenin işgali ve parçalanmasına karşı direnmek isteyen diğer yurtsever subaylarla gizli görüşmeler yaptı.[194]Mütareke dönemindeFethi Bey (Okyar) ile birlikteAhmet İzzet (Furgaç) Paşa yanlısı veAhmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyanMinber gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde bulundu.[195][194] Yıl sonuna doğru daha önce yazdığıZâbit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl kitabını yayımlattı.[194] İstanbul'da önce Pera Palas'ta kaldı, kısa bir süre sonra Halep'te tanıştığı Suriyeli bir Hristiyan Arap olanSalih Fansa'nın Beyoğlu'ndaki evine taşındı. Ardından 21 Aralık 1918'de,Akaretler'de oturan annesiZübeyde Hanım ve kız kardeşiMakbule'yi de yanına alarak günümüzdeAtatürk Müzesi olan eve yerleşti.[196] İstanbul'unişgal altında bulunduğu günlerde Mustafa Kemal arkadaşlarıyla bu evde sık sık toplandı.[197] Bu toplantılarda önceleri İstanbul'daki hükûmeti değiştirme, daha sonra ise ülkenin işgaline karşı ordunun dağıtılmasının durdurulması, silah ve mühimmatın saklanması, genç subayların Anadolu'ya geçirilmesi, ulusal görüşlere bağlı bürokratların yerlerinde kalması ve halkın moralinin yükseltilmesi konularında kararlar alındı.[198]Samsun'a hareket ettiği gün olan 16 Mayıs 1919'a kadar bu evde oturdu.[199]

Parlamentoyu Ahmet Tevfik Paşa aleyhine etkilemeye çalışan Mustafa Kemal, başkentte kaldığı altı ay boyunca birkaç kez padişahın huzuruna çıktı.[h] Vahdettin, Mustafa Kemal'i kullanmak istemesine rağmen onun siyasi güç sahibi olmasına karşıydı veDamad Ferid Paşa ve Tevfik Paşa gibi hanedana mensup kadınlarla evlenmiş olanlarla çalışmayı yeğliyordu. 18 Kasım'da parlamento Tevfik Paşa hükûmetinin programını görüşmek üzere toplandı ancak Fethi'nin (Okyar) partisine destek veren yirmi yedi milletvekili hükûmet aleyhine oy kullandığı için oylama sonuçsuz kaldı. Ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı, 19 Kasım'da yapılan oylamada Tevfik Paşa hükûmeti basit çoğunlukla görevde kaldı.[201] Politikacılar arasında tartışmalar sürerken, aralarında Mustafa Kemal'in de yer aldığı subaylar Osmanlı ordusundan geri kalan parçaları denetim altına almaya ve İtilaf devletleri planlarına direnmeye uğraşıyordu. Meclisin güvenini kaybeden Tevfik Paşa 21 Aralık'ta padişah huzuruna çıkarak meclisin dağıtılmasını istedi veİkinci Meşrutiyet dönemi sona erdi, padişahın şahsi yönetimine geri dönüldü.[200] 4 Ocak 1919'da seçimler süresiz olarak ertelendi.[198]

20 Aralık'ta bir kez daha padişah huzuruna çıktı ancak hükûmete katılma girişimleri sonuç vermedi. 29-30 Ocak 1919'da İttihat ve Terakki eski üyelerinden otuzu tutuklandı; tutuklananlar arasında Mustafa Kemal'in arkadaşı Dr.Tevfik Rüştü (Aras) da yer alıyordu. İtalyan Yüksek Komiseri Kont Carlo Sforza anılarında 1919 başında İstanbul'daki İngiliz ajanlarının Mustafa Kemal'i de tutuklayıp Malta'ya göndermeye hazırlandıklarını ancak diplomatik sorunlar yaratmamak için bu hazırlıkların uygulamaya geçmediğini yazmıştır. 1919'un başında İstanbul'da birçok siyasi kriz yaşandı, sonunda 4 Mart'ta Damad Ferid Paşa liderliğinde İttihatçılardan arınmış yeni bir hükûmet kuruldu. Milliyetçiler ordunun kontrolünü ellerinde tuttular ama yeni Harbiye Nazın Şakir Paşa, genelkurmay başkanı Fevzi'nin (Çakmak) yerine Cevat Paşa'yı (Çobanlı) atadı. 9 Mart'ta tüm İttihat ve Terakki önderleri tutuklandı.[202]

Tüm bu siyasi karışıklıklar sürerken Mustafa Kemal,Rauf,Ali Fuat,Fahrettin,Refet,Kâzım Karabekir,İsmet gibi subaylarla sık sık görüşüyordu. Ali Fuat ile beraber askerlerin terhis edilmesini durdurmak, eldeki silah ve mühimmatı korumak ve aynı fikirleri paylaştıkları subay ve sivilleri kilit görevlerde tutmak üzerine bir harekât planı yapmıştı. Bu fikirler Genelkurmay'da görevli subaylar tarafından da paylaşılıyordu.[203] Bu esnada Anadolu'nun ve Trakya'nın farklı bölgelerindeMüdâfaa-i hukuk cemiyetleri kuruluyordu. Mustafa Kemal ve diğer subaylar bu cemiyetlerle ilişkiler kurmaya başlamıştı.[204] Şubat 1919'da Ali Fuat 20. Kolordu komutanı olarak Ankara'ya, 13 Mart'ta ise Kâzım Karabekir 15. Kolordu komutanı olarak Erzurum'a atandı. Mustafa Kemal de Anadolu'da bir görev almayı hedefliyordu.[205]

Nisan ayında Harbiye Nazırı Şakir Paşa tarafından çağrılan Mustafa Kemal,Fevzi Paşa'nın (Çakmak) vekili TuğgeneralKâzım'ın (İnanç) da yer aldığı bir kararla Doğu Anadolu'da Rumların tacizlerini çözme görevi ile 9. Ordu müfettişliğine atandı. Karar 30 Nisan'da resmen açıklandı ve kısa süre sonra kabine tarafından onaylandı. Bu görev kapsamında Mustafa Kemal bölgede düzeni sağlayacak, silahların toplanıp güvenli bir yerde depolanmasını denetleyecek, ordunun 'şuralar' kurduğu konusundaki raporları araştıracak ve eğer bunlar gerçekse, uygulamaya son verdirecekti. Mustafa Kemal'in de etkisinin bulunduğu[205] bu kararla yalnızca 9. Ordu ile doğu ve orta Anadolu'daki sivil yöneticiler ona bağlanmakla kalmıyor, daha batı ve güneydeki bölgelerin komutanları ve sivil yöneticileri de isteklerine uymakla yükümlü tutuluyorlardı.[206] 15 Mayıs'ta genelkurmay başkanlığına bir veda ziyareti yaptı; burada gizli bir görüşmede genelkurmay başkanlığından ayrılmak üzere olan Fevzi Paşa (Çakmak) ve halefiCevat Paşa (Çobanlı) ile görüştü. Fevzi Paşa ile silah ve malzemelerin İtilaf Devletleri'ne teslim edilmemesi, Anadolu'da Kuvâ-yi Milliye'ye dayanan bir yönetim kurulması ve askerî harekâtların sadece savunmayla sınırlı kalmaması yönünde bir anlaşmaya vardılar. Mustafa Kemal Cevat Paşa'dan kişisel bir şifre aldı, Fevzi Paşa ise subaylar ve silahların Anadolu'ya gönderilmesini örgütledi. Ardından padişah ile son bir görüşmede bulundu ve 16 Mayıs'ta kurmaylarıyla beraber Samsun'a doğruBandırma Vapuru'yla yola çıktı.[207][205]

Samsun'a çıkışı

Ana madde:Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı
Harbiye Nezareti'nin Mustafa Kemal Paşa'yı 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliği'ne tayin yazısı.
İleri gazetesinin 6 Ekim 1919 tarihli "Mustafa Kemal Paşa" başlıklı yazısı.

2 Şubat 1919 tarihinde Mersinli Cemal Paşa doğudaki Osmanlı ordularını mütareke koşullarına göre düzenlemek için müfettiş olarak Anadolu'ya gönderilmişti. İngiliz Yüksek KomiseriAmiral Calthorpe ve Fransız Yüksek Komiseri Amiral Amet, 1918 yılı Kasım ayında Osmanlı hükûmetine nota verdiler. Doğuda Türklerin silahlanıp Hristiyanları öldürdüğünü, buna karşı önlem alınmasını talep ettiler. Mustafa Kemal Paşa, PadişahVahdettin tarafından işgal kuvvetlerinin Yüksek Komiserlerinin verdiği notalar gereğince olağanüstü yetkilerle donatılarakVilâyat-ı Sitte'deki (Altı Vilayet) Hristiyan ahaliyi korumak ve işgal kuvvetlerine karşı yapılan ufak çaplı isyanları bastırmak için görevlendirildi.[208] Karadeniz'deki İngiliz Ordusunun komutanı General SirGeorge Milne'in, Mustafa Kemal'in görevi ile ilgili yazdığı bir mektuba cevaben Harbiye Nezareti 24 Mayıs'ta verdiği yanıtta Mustafa Kemal'in görevinin 1. ve 3. Kolorduları kapsadığı ve askerî birliklerin bakanlık emirlerine itaati, top kamalarını sökülmesini kontrol etmek ve halkın huzursuzluğunu önlemek olduğunu bildirdi. Gerçekte ise Mustafa Kemal ile kolordu komutanları Erzurum'daki Kâzım Karabekir ile Sivas'taki Refet'in (Bele) amacı askeri malzemelerin teslimini engellemekti. Yunanların Ege bölgesinde ilerlemesini önlemek isteyen Genelkurmay da bu amacı paylaşıyordu.[209]

Atatürk, gazeteciFalih Rıfkı Atay'a Samsun'a hareket etmeden önce Vahdettin ile olan son görüşmesini anlatmıştır. Bu görüşmedeVahdettin,Samsun'a hareket etmeden önce kendini ziyarete gelen Mustafa Kemal Paşa'ya "Paşa Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir, tarihe geçmiştir. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin!" demiştir. Ancak Atatürk, Vahdettin'in samimiyetinden emin olamadığını, onun İtilaf Devletleri'nin siyasetine uygun hareket ederek bu siyasete karşı gelen Türklerin yatıştırılmasını istediğini anlatmıştır.[210] Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Kurmay AlbayRefet Bey (Bele), Kurmay AlbayKâzım (Dirik) Bey, Kurmay Albay'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Dr. Albayİbrahim (Talî Öngören) Bey, Kurmay BinbaşıHüsrev (Gerede) Bey, Dr. BinbaşıRefik (Saydam) Bey, BinbaşıKemal (Doğan) Bey, YüzbaşıCevat Abbas (Gürer) Bey ve YüzbaşıAli Şevket (Öndersev) Bey ile beraberSamsun'a çıktı.[211]

İşgale karşı direniş hareketleri 30 Ekim 1918'de ateşkes imzalanmasının hemen ardından münferit biçimde başlamış olmasına rağmen, Mustafa Kemal ve yanındaki çoğu kurmay olan komutanların Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919 günü,Türk Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıç tarihi olarak kabul edilmektedir.[212][213] Bir hafta boyuncaMantıka Palas'ta kaldığı bu süreçte, bölgede meydana gelen çatışmaların sebebini araştırmış ve padişah Vahdettin tarafından verilen görevin aksine, işgalcilere karşı bizzat yerelKuvâ-yi Milliye örgütlerinin kurulmasında rol oynamıştır.[214]

21 Mayıs'ta güvenlik durumunu görüşmek üzere İngiliz güvenlik subayı Yüzbaşı L.H. Hurst ve iki meslektaşıyla buluştu. İngilizlerin Osmanlı hükûmetinin ülkeyi yönetemediği ve birkaç yıl yabancı müdahalesine ihtiyaç olduğu görüşlerine karşı çıktı, Samsun bölgesindeki sorunların Rumların ayrılıkçı hedeflerine son verdiği anda çözüleceğini ve Osmanlı topraklarında Yunanların egemenlik hakkı olmadığını bildirdi.[215] Samsun'da birkaç gün daha kalan ve görüşmeler yapan Mustafa Kemal, bu bir haftanın sonundaHavza'ya geçti. Kasabada iyi karşılanan Mustafa Kemal, halktan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin bir şubesini açmalarını istedi.[216] Mustafa Kemal'in Havza'daki hareketleri Rumlar tarafından Yüzbaşı Hurst'e aktarılmıştı; Hurst'ün raporu üzerine 8 Haziran'da Yüksek Komiser Amiral Calthorpe, İngiliz dış işleri bakanlığına konuyu bir telgrafla bildirdi. Bunun üzerine İngiliz yetkililer Osmanlı hükûmetine Mustafa Kemal'in görevinden alınması yönünde baskı yaptı. Aynı gün sadrazam vekili, İngiliz yetkililere kabinenin Mustafa Kemal'i geri çağırmaya karar verdiğini açıkladı; Harbiye NazırıŞevket Turgut Paşa ise Mustafa Kemal'in gitmesine kendilerinin izin verdiğini anımsattı ancak Mustafa Kemal'e "İstanbul'a dönerek kendini onurlandırmasını" bildirdi. Mustafa Kemal 11 Haziran'da zaman kazanma amacıyla neden geri çağrıldığını sordu.[217] Havza'da geçirdiği on yedi gün sonunda, Rauf'tan (Orbay) iç kesimlere yolculuk yapmasını engelleyecek bir İngiliz müfrezesinin gönderilebileceği haberini alınca 13 Haziran'da kimseye haber vermeden Refet'in (Bele) bir tümeninin yer aldığı ve daha güvenli olanAmasya'ya gitmeye karar verdi.[218]

Amasya Genelgesi

Rauf, Mustafa Kemal ve Ali Fuat.

Mustafa Kemal 13 Haziran'da, Ali Fuat ve Rauf 19 Haziran'da, Refet ise 20 Haziran'da Amasya'ya vardı.[218] Bu esnada Batı Anadolu'da Yunan işgalleri devam ediyor, Redd-i İlhak Cemiyetleri İstanbul hükûmetine ve İtilaf devletlerine protesto telgrafları gönderip direniş çağrıları yapıyordu. Bu hareketliliğin Paris'te görüşmeler yapan Osmanlı heyetini zora düşüreceğini düşünen Dahiliye NazırıAli Kemal, 16 Haziran'da ülkedeki bütün postanelere protesto telgraflarını kabul etmemeleri için talimat gönderdi.[219] 18 Haziran'da Mustafa Kemal, 1. Kolordu komutanı Albay Cafer Tayyar'a çektiği bir telgrafta İstanbul'daki hükûmetin gücünü yitirdiğini, Anadolu halkının ulusal bağımsızlık için birleştiğini, Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinin tek bir isim altında birleştirilmeleri ve Anadolu içinde bir yerden yönetilmeleri gereğini, Trakya'daki cemiyetten bir-iki delegenin Sivas'a gönderilmesini yazmıştı.[220]

Mustafa Kemal hazırladığı bildiri taslağını 19-20 Haziran'daRauf,Refet veAli Fuat ile görüştü. Genelge hazırlandıktan sonra Konya'daki 2. Ordu MüfettişiCemal (Mersinli) ileErzurum'da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e gönderilerek onayları alındı. 22 Haziran 1919'daAmasya Genelgesi'ni yayımladı. Daha sonra bütün mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla ulaştırıldı.[220]

Amasya Genelgesiİstanbul'da bulunan işgal güçlerinin tepkisi çekmiştir ve İngilizler Mustafa Kemal'iİstanbul'a geri getirmek için İstanbul Hükûmeti üzerindeki baskılarını arttırmıştır. Bu sırada İçişleri bakanı olanAli Kemal Bey bir genelge yayımlayarak Mustafa Kemal'in iyi bir asker olduğunu ancak İngiliz baskısı sonucu görevinden alındığını ifade etmiştir.Amasya Genelgesi'nde vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu, İstanbul hükûmetinin üzerine aldığı sorumluluğu yerine getiremediği, bu durumun milleti yok olmuş gibi gösterdiği anlatılmıştır. Genelgede "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edilmiştir. Anadolu'nun her bakımdan güvenli bir yeri olanSivas'ta bir kongre toplanacağı belirtilmiştir. Bu kongreye katılmak için her ilden 3 temsilcinin seçilerek gönderilmesi ve temsilcilerin seyahatlerini gizli tutmaları istenmiştir. Doğu illeri için deErzurum'da bir kongrenin toplanacağı, daha sonraErzurum Kongresi üyelerinin de Sivas'a katılmak üzere hareket edeceği belirtilmiştir.[221]

Erzurum Kongresi

Mustafa Kemal'den kurtulmaya kararlı olan tek hükûmet üyesi Dahiliye NazırıAli Kemal, 23 Haziran'da yerel yetkililere gönderdiği genelgede yerel yöneticilere "kendi ile hiçbir resmî işleme girişmemeleri, hükûmet işleri ile ilgili hiçbir isteğini yerine getirmemeleri" için emir verdi. Telgraftan habersiz olan Mustafa Kemal ve Rauf, 26 Haziran'da Amasya'dan ayrılarak Erzurum'a geçti. Sivas valisiReşit Paşa, Mustafa Kemal'i nasıl karşılaması gerektiğini İstanbul'a sorduğunda Ali Kemal ile Harbiye NazırıŞevket Turgut Paşa arasında şiddetli bir kavgaya sebep oldu; iki nazır da 26 Haziran'da istifa etti. Yeni dahiliye nazırıReşid Akif Paşa, Sivas valisine gönderdiği telgrafta Mustafa Kemal'in görevinden uzaklaştırılmış herhangi bir general gibi karşılanması gerektiğini bildirdi.[222]

Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal'i 3 Temmuz'da Erzurum'un 15 km dışında karşıladı ve konuklarını törenle Erzurum kalesinin karargahına götürdü. Kente gelir gelmez Refet'ten bir an önce ordudan istifa etmesi ve Erzurum'da güvenlik altında kalması yönünde telgraf aldı. İngilizler ulusal ve yabancı-karşıtı duyguların merkezi hâline geldiğini düşünüyordu. Mustafa Kemal ertesi gün Sultan Vahdettin'in tahta çıkışının yıldönümü vesilesiyle ona sadakatini bildiren bir tebrik telgrafı gönderdi.[223] 7 Temmuz'da 3. Ordu müfettişi olarak bütün komutanlara gönderdiği son emrinde askeri ve ulusal örgütlerin kesinlikle dağıtılmaması, komuta kademelerinin teslim edilmemesi, cephane ve silahların verilmemesi ve "düşman" birliklerin bundan sonra atacakları adımlara karşı askeri tepki gösterilmesini, ordunun hilafetin güvenliğini sağlayabilecek tek unsur olan ulusal iradenin aracı olduğunu belirtti. Açık bir başkaldırı olan bu emrin ardındanAmiral Calthorpe, Refet ile Mustafa Kemal'in derhal geri çağrılmalarını istedi. 8-9 Temmuz gecesi Mustafa Kemal, Harbiye NazırıAli Ferid Paşa ile telgraf üzerinden saatlerce görüştü. Görüşme sonunda görevinden alınacağını hisseden Mustafa Kemal istifa etti, Ferit Paşa ise görevden alındığını söyledi.[224]

Kâzım Karabekir Paşa tarafındanErzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı.[225] Kongre başında Kâzım Karabekir, Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin iki üyesinin istifa ettirerek Rauf (Orbay) ile Mustafa Kemal'in tam üye olarak kongreye katılmalarını sağladı.[226] 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleşen kongrede 56 delege yer aldı. Mustafa Kemal ilk başta hazırlık komitesi başkanı seçildi, daha sonra yine Karabekir'in çabasıyla kongre başkanı seçildi.[226] Yaptığı konuşmada ülkenin bölünmekte olduğunu, İstanbul hükûmetinin güçsüzlüğünü ve İtilaf devletlerinin entrikalarını anlattı; ülkenin kaderini elinde tutacak bir ulusal yönetim kurulabileceğinden bahsetti.[226]

Kongreye İstanbul hükûmetinden ciddi itirazlar gelmişti. Kongrenin kendini parlamento yerine koyduğu, bu nedenle derhal sona erdirilmesi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının derhal tutuklanıp İstanbul'a gönderilmesi isteniyordu. Mustafa Kemal'in önerisiyle padişah, hükûmet, askeriye ve sivil otoritelere gönderilen bir metinde suçlamalar reddedildi ve saraya bağlılık açıklandı. Ardından yayımlanacak bildiri içeriği ve tüzük maddeleri görüşüldü, bir Heyet-i Temsiliye kuruldu.[227]

7 Ağustos'taErzurum Kongresi Beyannamesi yayımlandı. Bu bildiride millî sınırlar içinde vatanın bölünmez bir bütün olduğu, vatanı korumayı ve bağımsızlığı sağlamayı İstanbul hükûmeti sağlayamazsa, geçici bir hükûmet kurulacağı, Hristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengeyi bozacak ayrıcalık verilemeyeceği, manda ve himayenin kabul edilemeyeceği kararlaştırılmıştır.[228]

Mustafa Kemal kongrenin kapanışından sonra üç hafta daha Erzurum'da kaldı. Erzurum'a yerleşmiş emekli bir binbaşıdan aldığı borç ile Sivas'a yolculuk giderlerini karşıladı. 29 Ağustos'ta makineli tüfekli bir müfrezenin eşliğinde üç arabalık bir konvoylaMazhar Müfit,Rauf veRaif Efendi eşliğinde Erzurum'dan yola çıktı, Erzincan'daFevzi Efendi de kendine katıldı. 2 Eylül'de Sivas'a vardı.[229]

Sivas Kongresi

Mustafa Kemal PaşaCemil Cahit Bey ile Sivas'ta, Eylül 1919.
Mustafa Kemal (ön sırada, ortada) ve bazıSivas Kongresi katılımcıları.

Sivas Kongresi 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplandı. Kongreye Mustafa Kemal dahil toplam otuz sekiz delege katıldı, Ege'deki direniş örgütleri Sivas'a delege göndermediler. Mustafa Kemal itirazlara rağmen kongrenin ilk gününde başkan seçildi. Ertesi gün delegeler İttihat ve Terakki Fırkası'nı canlandırmayacaklarına dair yemin ettiler ve Millî Mücadele'yi, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesine sebep olan fırkadan ayrı tutmaya çalıştılar.[230] 4 Eylül'de Ahmet İzzet Paşa'nın ABDmandasının istenmesi konusunda bir muhtırası Kâzım Karabekir'e getirilmişti; Karabekir bu bilgiyi Mustafa Kemal'le paylaştı. Mustafa Kemal ağustos ayında milliyetçiHalide Edib (Adıvar) ileKarakol Cemiyeti'nin başıKara Vasıf'ın da bulunduğu etkili bazı vatanseverlerin ABD mandasına taraftar olduklarını da öğrenmişti. 8 Eylül'de Erzurum Heyet-i Temsiliye üyesi eski valiBekir Sami (Kunduh), kongreye ABD mandasının kabul edilmesini isteyen yirmi beş imzalı bir önerge sundu. Mustafa Kemal, kentte bulunan Amerikalıların herhangi bir resmî görevi olmadığını belirtti. Kongre sonuç olarak, ABD senatosundan ülkeyi temsil etmeyen İstanbul hükûmeti ile bir barış anlaşması imzalamadan önce Türkiye'ye bir araştırma komisyonu gönderilmesini isteyen bir mektup gönderilmesine karar verdi; ancak ABD Senatosu'nun 19 Kasım'da ABD'ninMilletler Cemiyeti'ne üyeliğini onaylamamasıyla da bağlantılı olarak bu konu görüşülmedi.[231] Manda fikrinin ortadan kalkmasının ardından kongre tarafından birleşik birAnadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin tüzüğü hazırlandı.Temsil Heyeti genişletildi ancak tüm heyet Mustafa Kemal'i lider olarak kabul etmeye devam etti.[231][232]

11 Eylül'de yayımlananSivas Kongresi Beyannamesi'nde Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı gün işgale uğramamış vatan topraklarının bir bütün olduğu ve birbirinden ayrılamayacağı vurgulanmıştır. Kuvâ-yi Milliye'nin tek kuvvet olarak tanınması ve millî iradenin egemen kılınmasının esas olduğu belirtilmiştir. Rumların ve Ermenilerin toprak iddialarına karşı çıkılmıştır. Millî iradeyi temsil etmek üzere Osmanlı Mebuslar Meclisinin derhal toplanması ve hükûmet kararlarının meclisin denetimine sunulması istenmiştir. Sivas Kongresi'nde bütün millî cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir.[233][234]

Kongre döneminde İstanbul hükûmeti Mustafa Kemal'in tutuklanması için girişimlerde bulunmuş, 3 Eylül'de daha sonraAli Galip Olayı olarak anılacak bir girişimde Dahiliye NazırıAdil ve yeni Harbiye NazırıSüleyman Şefik Paşa, Elazığ valisi Ali Galip'e Mustafa Kemal'i tutuklayıp kongreyi dağıtmasını emretmişti. Ali Galip Malatya'ya gelerek İngiliz yüzbaşıEdward Noel ve Kürt Bedirhan ailesinin bazı bireyleri ile görüştü. Olası bir girişime karşı Kâzım Karabekir, 7 Eylül'de küçük bir süvari bölüğünü Malatya'ya gönderip Bedirhanları tutuklama emri verdi. Bunun üzerine Ali Galip, Yüzbaşı Noel ve Bedirhanlar Suriye'ye kaçtı.[234] İstanbul hükûmeti ayrıca Ankara valisi Muhittin Paşa'ya Sivas'a gidip kenti denetime alma emri vermiş ancak Ali Fuat'ın emriyle yoldayken milliyetçiler tarafından tutuklanmıştır.[234]

Bu başarısız girişimler, milliyetçilerin Anadolu'nun işgal edilmemiş kısımlarında sivil yönetimi denetime almalarına yol açtı. 24 Eylül'de Trabzon valisi tutuklandı; 26 Eylül'de Konya valisi Refet'in (Bele) şehri ele geçirmek üzere yola çıktığı haberi üzerine şehri terk etti. Bu gelişmelerin ardından Anadolu kontrolünü yitireceğini anlayan İstanbul hükûmeti, 27 Eylül'deAbdülkerim Paşa arabuluculuğunda Mustafa Kemal ile telgraflaştı. Mustafa Kemal bu görüşmedeDamad Ferid Paşa'nın istifasını istedi. 30 Eylül'de Damad Ferid istifa etti, yerineAli Rıza Paşa sadrazam olarak atandı.[235] Bu olayların ardından İstanbul hükûmeti, Heyet-i Temsiliye ile görüşmek üzere Bahriye NazırıSalih Paşa'yı Anadolu'ya göndermeyi önerdi. Mustafa Kemal, Amasya'da görüşmeyi kabul etti. 20-22 Ekim arasında üç gün süren pazarlığın ardından zayıf bir anlaşmaya varıldı. Mustafa Kemal'in ısrarıyla protokol hâline getirilip imzalanan bu görüşme ile hükûmet Heyet-i Temsiliye'yi tanımış oldu.[236]

TBMM'nin açılışı

Mustafa Kemal 27 Aralık 1919'daAnkara'ya ulaştı. 1919 sonunda yapılanMeclis-i Mebûsan seçimlerinde Mustafa Kemal Erzurum'dan mebus seçildi ama Ankara'da kalmaya kararlıydı. Mustafa Kemal'in öncelikli hedefi milliyetçi vekilleri Müdafaa-i Hukuk Grubu adında bir partide toplamak ve meclis başkanı seçilmekti. Bu şekilde meclis İstanbul'da özgürce çalışamazsa yasal olarak seçilmiş delegeler adına hareket etme yetkisine sahip olacaktı.[237] 29 Aralık'ta İstanbul hükûmeti Mustafa Kemal'in ordudan uzaklaştırılması emrini geri alarak madalyalarını iade etti ve kendi isteğiyle istifa etmiş olduğunu açıkladı.[238] Bu dönemde, Osmanlı topraklarının paylaşılması sürecinin son aşaması olup "Amerikan Mandası" olarak dile gelen dış politika sorunu da tartışılarak reddedilmiştir. Aralık 1919 tarihini taşıyan son ABD teklifinde "geniş bir Ermenistan yanında bir Türk Devleti" kurulması stratejik hedef olarak ortaya konulmuştur.[239] Ocak 1920'de Yunanların Batı Anadolu'yu ilhak edecekleri söylentileri yayılmaya başlamıştı. 9 Ocak'ta Albay Fahrettin (Altay) ile görüşen Mustafa Kemal, Yunanlara karşı Batı Anadolu'daki bütün birliklerin başına geçmeyi planladığını belirtti. Bu dönemde Ege'deki çetelerle irtibat kurmuş, düzenli orduyu çetecilere yardımcı olmaya ikna etmişti. Bu esnada Albay İsmet ile Ankara'da görüşmeler yaptı. Yunanistan ile savaşın kaçınılmaz olduğunu ancak düşman birliklerinin çeteler değil sadece düzenli ordu ile durdurulabileceğini belirtti.[238]

12 Ocak 1920'de Osmanlı Devleti'nin son meclis toplantısı 72 vekilin katılımıyla açıldı. İtilaf Devletleri yeni hükûmette Anadolu'daki milliyetçi komutanlar ile güçlü bağları olanCemal Paşa'nın (Mersinli) harbiye nazırı,Cevat Paşa'nın (Çobanlı) ise genelkurmay başkanı olmalarına karşı çıktılar. Paşalar istifalarını sunmak zorunda kaldı. Bu esnada meclis başkanlığına Reşat Hikmet seçildi; kısa süre sonra öldüğünde yerini Celalettin Arif aldı; Fevzi Paşa (Çakmak) genelkurmay başkanlığına geldi, bazı diğer bakanların da değişimi ile 9 Şubat'ta yeni kabine güvenoyu aldı. Meclisteki milliyetçiler "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" yerine, padişahın bir konuşmasında geçen bir adla, "Felah-ı Vatan İttifakı" partisini kurdular. Mustafa Kemal bu dönemde Ankara'da beklemede kalarak, çevresindeki genç subaylarla çalışmalarını sürdürdü.[240]

28 Ocak 1920'de OsmanlıMeclis-i Mebûsanı, temel hatları Amasya, Erzurum ve Sivas'ta Mustafa Kemal önderliğinde belirlenenMîsâk-ı Millî kararlarını kabul etti, 17 Şubat'ta ise kamuoyuna açıkladı. "Türkiye" sözcüğünün ilk kez geçtiği[241][242] bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içermekteydi.[242] Bu esnada İtilaf Devletleri İstanbul'un işgal edilmesini görüşüyorlar, aynı zamanda belirsizlik sebebiyle Anadolu bir otorite boşluğu ortaya çıkıyordu. Şubatta milliyetçilere karşı ikinciAnzavur Ayaklanması gerçekleşti. 3 Mart'ta Sadrazam Ali Rıza Paşa istifa etti; yerine Salih Paşa geçti. Diğer İtilaf Devletleri'ni ikna eden İngilizler, 15-16 Mart gecesi yönetime el koydular, önemli binaları işgal edip Türk milliyetçilerini tutuklamaya başladılar. Tutuklanan milliyetçiler daha sonraMalta'ya sürülecekti. 18 Mart 1920'de İstanbul'daki son meclis toplantısı yapıldı ve meclisin süresiz tatil edilmesine karar verildi.[243]

İngilizlerin bu hamlesine karşılık Mustafa Kemal öncelikle Anadolu'daki İngiliz subaylarının gözaltına alınması emrini verdi. Daha sonra yeni bir seçim çağrısı yaparak, İstanbul'daki vekilleri Ankara'ya davet etti. Milliyetçilere yakın olan sadrazam Salih Paşa 2 Nisan'da istifa etti, Vahdettin onun yerine milliyetçi karşıtı Damad Ferid'i getirmeye karar verdi. Bu noktada saray ile milliyetçiler arasındaki bölünme tamamen netleşmiş, Türk milli direnişinin liderliği konusunda ise Mustafa Kemal'in ciddi bir rakibi kalmamıştı.[243] Mart-Nisan 1920'de İstanbul'daki milliyetçiler çeşitli yollarla Ankara'ya geçtiler. Mustafa Kemal bu esnada Ankara'da örgütlenmesini ilerletmiş, direniş hareketini anlatma amaçlıAnadolu Ajansı'nı kurmuştu. 11 Nisan'da meclis, padişah tarafından feshedildi ve şeyhülislam Kuvâ-yi Milliye'yi kâfir ilan eden ve öldürülmelerinin vacip olduğunu belirten bir fetva yayımladı. 18 Nisan'daKuvâ-yi İnzibâtiye kurularak milliyetçilere karşı harekete geçirildi.[244]

23 Nisan 1920'de Ankara'daTürkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Ülkenin her yanından milliyetçi örgütler Ankara'ya temsilciler göndermiş, İstanbul meclisinden gelenler de meclise katılmıştı. Meclis açılışında Mustafa Kemal, 1918'deki mütarekeden beri olanları açıklayan uzun bir konuşma yaptı. Meclisin sadece yasama değil yürütme yetkisini de elde tutmasını, üyeler arasından yürütme kuruluna uygun olanların seçilmesini istedi. 24 Nisan'da meclis faaliyetlerine başladı; yapılan yoklamada 120 delege hazır bulunmuştu. Mustafa Kemal 120 oyun 110'unu alarak Ankara mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi.TBMM bir kurucu meclis gibi çalışarak Millî Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükûmetinin altyapısını kurdu.[245]

TBMM açıldıktan bir gün sonra Mustafa Kemal, yaptığı açılış konuşmasındaI. Dünya Savaşı'na girmenin zorunlu olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir:

"Sonucunda felâket ve çok üzücü olaylara neden olan ve bu gün için milletimizin memnuniyetsizliğine yol açan Dünya Savaşı'na katılmamış olmak tabii ki çok daha iyi olurdu. Fakat buna maddeten imkân yoktu. Çünkü katılmama, silâhlanmış bir tarafsızlığı, yani boğazların kapalı bulundurulmasını gerektiriyordu. Halbuki vatanımızın coğrafi konumu, İstanbul'un stratejik durumu, Rusların İtilâf hükûmetleri yanında yer almış olması, bizim seyirci kalmamıza kesinlikle uygun değildi. Bunun yanı sıra silâhlanmış bir tarafsızlığın devamı için paramız, silahımız, sanayiimiz, kısaca, gerekli araç ve gerecimiz de bulunmuyordu. İtilâf devletlerinin ve özellikle İngilizlerin para vermemesi bir yana, gemilerimize el koyarak milletin dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği gemi yapımına ait yedi milyon liramızı zorla alıkoymaları, İtilâf devletlerinin savaş ilân etmesi, bizim savaşa katılmamızdan dört ay önce her yönüyle Osmanlı hükûmetinin zararına bir Ermenistan Cumhuriyeti kurulmasına karar verdiklerini ilan etmiş olmaları ve hatta Bolşeviklerin yayınladığı gizli antlaşmadan da anlaşıldığına göre, İstanbul'un Çarlık Rusyasına vadedilmiş olması, savaşa İtilâf devletlerine karşı girmemizin zorunlu olduğunu gösteren açık delillerdir."[246]

Bir hafta sonra ise, 1 Mayıs 1920 tarihliThe Mail gazetesi manşetine göre Mustafa Kemal verdiği röportajdaOsmanlı'nın yıkılmasından,İslam'ın ayak altına alınmasındanİngiltere'yi sorumlu tuttuğunu söyledi. Birliklerine atfedilen soykırım iddialarını da şiddetle reddettiğini belirtti; yalnızca fesat çıkaranların temizlenmesinde zorunlu olduklarını söyledi. Buna ek olarak "İngiltere'yi cezalandıracağım" diyen Mustafa Kemal, İngiltere'nin kolonilerinde isyan körüklemenin kendi elinde olduğunu ifade etti. Asi veya maceraperest olmadıklarını, meşru Türkiye'nin gerçek temsilcisi olduklarını dile getirdi.[247]

3-4 Mayıs'ta yapılan seçiminde Mustafa Kemal başkanlığında çalışacak on vekil belirlendi. Bu noktada Ankara Hükûmeti'nin ilk amacı, Damad Ferid'in körüklediğiKuvâ-yi İnzibâtiye'ye karşı iç mücadeleyi kazanmaktı. Mustafa Kemal'in yönlendirmesiyleÇerkez Ethem'inKuvâ-yi Seyyâre'siAnzavur Ahmet'a karşı zafer kazandı. 14 Haziran 1920'de milliyetçilerin saldırısı ile Kuvâ-yi İnzibâtiye'nin bir kısmı taraf değiştirdi, kalanları İngiliz askerlerinin gerisine çekildi. 25 Haziran'da bu güç resmen dağıtıldı, yakalanan yedi subay ile bölgenin bazı önde gelenleri idam edildi.[248]

Bu esnada, 19-26 Nisan'da İtilaf DevletleriSan Remo Konferansı'nda Osmanlı'nın bölünmesi planları üzerine çalışıyordu. Britanya başbakanıLloyd George,Venizelos'un Batı Anadolu'yu ilhak planını destekliyordu. Görüşmelerin ardından 22 Haziran'da bir yıldan uzun süredirMilne Hattı'nda bekleyen Yunan kuvvetleri, doğuya ve kuzeye doğru ilerleyerek 8 Temmuz'da Bursa'yı ele geçirdiler. Yunanlar İzmir'in kuzeyinden Marmara'nın güneyine dek tüm Ege sahillerini bir ayda işgal ettiler. 25 Temmuz'da Edirne düştü, 27 Temmuz'da tüm Trakya kaybedildi.[249]

Yunan işgali devam ederken Yozgat'taÇapanoğlu Ayaklanması başladı. Bölgedeki düzenli birlikler isyanı bastırmakta başarısız olunca Mustafa Kemal, önce Kılıç Ali çetesini, ardından Çerkez Ethem'i görevlendirdi. İsyancılara karşı zafer kazanan Ethem, Ankara Valisi Yahya Galip'i kendi kurduğu askeri mahkemeye çıkartmak istedi; Mustafa Kemal tarafından güçlükle ikna edildi. Ekimde padişah taraftarları Konya'da hükûmet binalarını ele geçirdi, güneydoğuda ise bazı Kürt aşiretler isyan ettiler ama bu isyanlar başarıyla bastırıldı.[250]

10 Ağustos'ta İstanbul hükûmeti ile İtilaf Devletleri arasındaSevr Antlaşması imzalandı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Osmanlı meclisi tarafından onaylanması gerekiyordu. İstifa eden Damad Ferid'in yerine geçen Tevfik Paşa, Mustafa Kemal ile temasa geçmeye çalıştı. Ancak 19 Ağustos'ta yapılan meclis toplantısında Sevr'in kabul edilmesini öngören saltanat üyeleri ile imzalayan üç yetkili vatan haini ilan edildi.[251]

Mustafa Kemal bu dönemde İtilaf Devletleri'ne karşı diplomatik destek bulmaya da çalışıyordu. Hariciye vekili Bekir Sami (Kunduh) başkanlığında Sovyetler ile görüşmeye gönderilen heyet 19 Temmuz'da Moskova'ya vardı. Enver Paşa da 7 Ağustos'ta Moskova'ya varmış, İngilizlere karşı bir İslam ihtilali için Bolşevikleri etkilemeye çalışıyordu. Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki'nin liderleri ile arasına mesafe koymaya özen gösterdi. Bolşeviklerin tehlikeli bir müttefik olduğunu düşünen Mustafa Kemal, hem iç hem de dış siyasette dikkatli bir denge politikası gözetti. Yapılan uzun görüşmelerin ardından Rusların Doğu Anadolu'da toprak talepleri net şekilde reddedildi; BolşeviklerinSarıkamış'ı Türklere bırakabilecekleri imasından faydalanan Mustafa Kemal Kâzım Karabekir'e Kars'ın batısını yeniden ele geçirme izni verdi. 29 Eylül'de zayıf bir Ermeni direnişine rağmen Sarıkamış alındı; 24-30 Ekim'de Kars Ermenilerden ele geçirildi. Mustafa Kemal'in talimatları ile Ermeniler üzerindeki baskı devam ettirildi; 18 Kasım'da Ermeniler tamamen yenilerek Ankara'nın koşullarını kabul etmek zorunda kaldılar. 3 Aralık 1920'de imzalananGümrü Antlaşması ileErmenistan sınırı nihai hâlini aldı. Doğu sınırının güvene alınmasının ardından kuvvetler güneye kaydırıldı. Kilikya ve Kuzey Mezopotamya'daki çeteler düzenli ordu altına alınarak Mustafa Kemal'in emirlerini uygular hâle geldi.[252]

Hâkimiyetin sağlanması

Düzenli orduya geçiş

Ayrıca bakınız:Çerkez Ethem Ayaklanması

Merkezi denetimden uzak bulunanKuvâ-yi Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Millî Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuvâ-yi Milliye gruplarına karşı verildi. Mustafa Kemal'in en büyük sorunu, Yunanların toprak uğruna Türklerle savaşmaya hazır düzenli bir orduya sahip olmasıydı. Ankara'nın batı cephesindeki düzenli birlikleri zayıftı, bu sebeple hükûmet çetelere bağımlı durumdaydı; ayrıca bu çeteler güneydekilere göre Ankara'ya çok daha az bağımlıydılar. Ankara Hükûmeti 16 Mayıs 1920'de bütün milislerin düzenli orduya katılmasını ve giderlerin savunma bütçesinden karşılanmasını öngören bir yasa çıkartmıştı ancakÇerkez Ethem veDemirci Mehmet Efe bağımsız davranmayı yeğliyordu. Bu esnada orduda firarlar da artmıştı. 11 Eylül'de çıkartılan bir yasa ileİstiklâl mahkemeleri kuruldu. 24 Ekim'de Çerkez Ethem ve düzenli ordununGediz'e gerçekleştirdiği bir hücum koordinasyon eksikliği sebebiyle başarısızlıkla sonuçlandı. Mustafa Kemal bunun üzerine cephe komutanı Ali Fuat'ı görevden alarak Moskova'ya büyükelçi olarak gönderdi, cepheyi kuzeyde İsmet (İnönü), güneyde Refet (Bele) komutasına verdi. Refet Konya'da bir ayaklanmayı bastırdıktan sonra Demirci Mehmet Efe'nin üzerine yürüdü ve 30 Aralık'ta tutukladı.[253]

Daha fazla güce sahip olan Çerkez Ethem, önce Ankara'da kendine destek aradı, daha sonra Kütahya'ya kaçtı. 30 Aralık'ta Albay İsmet ve Albay Refet komutasında 15 bin asker Çerkez Ethem'e karşı saldırıya geçti ve Kütahya kalesini ele geçirdi. Çerkez Ethem, Reşit ve Tevfik kardeşlerin başlarında bulunduğuKuvâ-yi Seyyâre'den 725 Çerkez Yunanlarla anlaşarak düşman hatlarının gerisine geçtiler, geriye kalanlar dağıldı, bir kısmı düzenli orduya katıldı.[253]

Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu

20 Ocak 1921'de anayasa görevi görenTeşkîlât-ı Esâsîye Kanunu çıkartıldı. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu belirten kanun ülkeye resmen Türkiye Devleti adını veriyor,Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti tarafından yönetileceği bildiriyor ve padişahın neredeyse tüm yetkilerini TBMM'ye devrediyordu. Mustafa Kemal'in ısrarıyla padişahın adının hiç geçmediği kanunla ilgili tartışmalarda Mustafa Kemal saltanat ve hilafetin ilke olarak kabul edildiğini ancak bu kurumların ayrıcalıklarını tanımlamamanın daha iyi olacağını ileri sürdü. Anayasa ile ayrıca meclis tarafından teker teker seçilecek bir bakanlar kurulu bir başbakan seçecekti, gündelik işlerle ilgilenen bu göreve Fevzi (Çakmak) getirildi, Mustafa Kemal meclis başkanı olarak hükûmetin başında kaldı.[254]

İnönü Muharebeleri

The Sphere gazetesinin 1-5 Mart 1921'de "Ankara Hükûmeti ve Talepleri" başlığıyla yayımladığı harita. Başlığın altında verilen bilgi: "Kemalistler ya da milliyetçiler, gölgeli alanı etkin biçimde kontrol ediyorlar. Onlar, Yunanlar tarafından Ege'den sürüldüler fakat Trakya'yı, İzmir'i, Ermenistan'ı ve Basra Körfezi altındaki bütün Mezopotamya'yı talep ediyorlar".
Kemal Paşa ve İsmet Paşa II. İnönü Muharebesi'nden sonra askerleri teftişte.
Ayrıca bakınız:Birinci İnönü Muharebesi veİkinci İnönü Muharebesi

Birleşik Krallık BaşbakanıDavid Lloyd George'a göreYunanistan büyümeli veİngiltere ile menfaatleri birleştirilmeliydi. Yunanistan boğazları Avrupa'ya açık tutmalı, Akdeniz'de İngiltere'nin çıkarlarına uygun davranmalıydı. Eğer böyle davranmazsa İngiliz donanması onu uslandırmak için yeterdi.Sevr Antlaşması'nın kuvvet kullanılmadan uygulanamayacağı anlaşılmıştı.İtilaf Devletleri ise kuvvet kullanacak hâlde değildi. İtilaf Devletleri, Yunanları yalnız Türk illerini alıp kendi vatanına katmak için değil kendi davalarını da yürütmek için Anadolu'ya çıkardı. Ancak İtilaf Devletleri de Türkiye'ye karşı uygulanacak politikalarda artık beraber değildir. İtalya, Yunanların Anadolu'ya yerleşmesinden dolayı rahatsızdı.Fransa iseSuriye'deki toprak kazançlarını yeterli görmektedir. Artık Yunanlar kendi ordularıyla Anadolu'ya boyun eğdirmek zorundadır. Mustafa Kemal de Yunan ordusunu yenerse, Türkiye'yi kurtarmış olacaktır.[255] 6 Ocak 1921 günüBursa'danEskişehir'e veUşak'tanAfyon'a doğru iki kol hâlinde ileri harekâta başlayan Yunan ordusu, 9 Ocak'taİnönü mevzilerine kadar ilerledi. Ancak Türk ordusunun savunması karşısında ileri gidemeyeceklerini anlayarak 11 Ocak 1921 sabahı İnönü mevzilerinden çekilmek zorunda kaldı.[256] Birkaç gün sonra geride kalan Çerkez Ethem birlikleri milli birlikler tarafından dağıtıldı.[257] Birinci İnönü Muharebesi düzenli ordunun ilk zaferi olduğundan Kuvâ-yi Milliye'den düzenli orduya geçiş hızlanmış, halkın yeni kurulan orduya güveni artmıştır. Bu başarı bütün dünyanın dikkatini çekmiş;İtilaf Devletleri, 26 Ocak 1921'de Osmanlı Devleti'nin Londra'ya bir heyet göndermesini ve bu toplantıda Ankara Hükûmeti'nden de temsilci bulundurulmasını istemişlerdir.[256] 1 Mart'ta Albay İsmet tuğgeneral rütbesine terfi etti.[257]

Birinci İnönü zaferinden sonra İtilaf DevletleriSevr Antlaşması'nda Türklerin yararına bir değişiklik yapılmasını görüşmek için Londra'da bir konferans toplanmasına karar vermişlerdir. 21 Şubat-11 Mart 1921 tarihleri arasında yapılan konferansta, Türkler yararına bir sonuç çıkmamış, mücadele devam etmiştir. Yunanistan,Londra Konferansı bitmeden, Anadolu'da yeni bir saldırı yapmak üzere hazırlıklara başlamıştır. 23 Mart 1921 günü sabah erken saatlerde, 3. Yunan Kolordusu'nun Batı Cephesinden, 1. Yunan Kolordusu'nun da Güney Cephesinden ileri harekete geçmesiyle muharebeler başlamıştır. 23 Mart-1 Nisan 1921 arasında meydana gelenİkinci İnönü Muharebesi tekrar Türk kuvvetlerinin zaferiyle sona ermiştir. Bu zaferden sonra FransızlarZonguldak'tan, İtalyanlar da Güney Anadolu'dan askerlerini çekmeye başlamıştır.[258]

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri

Ayrıca bakınız:Kütahya-Eskişehir Muharebeleri

İnönü muharebelerinde savunma taktiği uygulayan Türk ordusu, Aslıhanlar-Dumlupınar çarpışmalarında ise henüz saldırı gücüne ulaşamadığını göstermişti. Bu durumdan yararlanmaya karar veren Yunan ordusu İnönü, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasındaki çizgide yer alan Türk mevzilerine yüklenerek buraları işgal etmek ve Ankara'ya kadar ilerlemek istiyordu. Takviye birliklerle iyice güçlenen Yunan ordusu 10 Temmuz 1921'den itibaren saldırıya geçti ve 20 Temmuz'a kadar yaptıkları saldırılarla Türk ordusunu geri çekilmeye zorladı. Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusununSakarya Irmağı'nın doğusuna kadar çekilmesini emretti. Böylece vakit kazanılacaktı. Bu savaşlar sonunda Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi büyük stratejik bölgeler elden çıktı. TBMM'de moral bozukluğu yaşandı ve sert tartışmalar meydana geldi. Ancak Yunan ordusu büyük ateş ve silah üstünlüğüne rağmen, Türk ordusunu yok edememişti. Türk ordusu, güvenli bir şekildeSakarya'nın doğusuna çekilmişti.[259]

Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonrasında Büyük Millet Meclisi içinde iktidara yani Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tepkiler artmaya başladı. Bu muhalefeti yöneltenler ordunun başına geçmesi için Mustafa Kemal Paşa'ya baskı yapmaya başladı. Gerçek niyetleri ise onuAnkara'dan uzaklaştırmak veEnver Paşa'nın iktidarını sağlamaktı. Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921 günüBüyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmayla başkomutan olmayı kabul ettiğini ancak başkomutanlığın faydalı olabilmesi için Meclisin ordu ile ilgili yetkilerini üç ay süreyle kendinde toplayacak bir kanun çıkartılması gerektiğini açıkladı. Paşa'nın başkomutanlığını isteyenlerin bu şekilde hayalleri suya düşürülmüş oldu. 5 Ağustos 1921 günüoy birliği ile çıkartılan yasa ile Mustafa Kemal Paşa, TBMM Orduları Başkomutanlığı'na getirildi.[260]

Sakarya Meydan Muharebesi

Ayrıca bakınız:Sakarya Meydan Muharebesi

Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlığa geçmesinin hemen ardından yayımladığıTekâlif-i Milliye emirleri ile halkı ordunun donatılması için seferberliğe çağırdı. 12 Ağustos'taPolatlı'da teftiş yaparken attan düştü ve kaburga kemiği kırıldı.[261] 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde yapılanSakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunun hücum gücü tükendi.[262] Türk ordusu ani bir taarruzla Yunan ordusunu Sakarya Nehri'nin doğusundan çıkarmayı başardı. Bu zaferden sonra 19 Eylül 1921'de Büyük Millet Meclisi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'yı oy birliğiyleMüşîr (bugünkü ismiyleMareşal) rütbesine terfi ettirdi veGazi unvanı verdi.[263] Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 49.289'dur. Yunan ordusunun zararı; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir.[262]

Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra, 13 Ekim 1921'deAnkara Hükûmeti ile Güney Kafkas Cumhuriyetleri arasındaKars Antlaşması imzalandı. Böylece Türkiye'nin doğu sınırı tamamen güvenlik altına alındı. Fransa ise TBMM Hükûmeti ile 20 Ekim 1921'deAnkara Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma ile Fransa TBMM Hükûmeti'ni tanıdı ve Hatay-İskenderun dışında, Türkiye'nin bugünkü güney sınırı çizildi. Antlaşma sayesinde güney cephesi güvenli duruma geldiğinden buradaki Türk birlikleri de Batı Cephesi'ne kaydırıldı. İtalyanlar ise, Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde tutunamayacaklarını anlayarak 1921 yılı sonuna kadar işgal ettikleri yerlerden çekildi. Sakarya Meydan Muharebesi sonrasında İngiltere de Ankara'yı tanıyarak TBMM ile, 23 Ekim 1921 tarihinde tutsakların serbest bırakılması konusunda antlaşma yapıldı.[262]

Büyük Taarruz

Ayrıca bakınız:Büyük Taarruz
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Türk kuvvetlerini denetliyor, İzmit, 18 Haziran 1922.
Büyük Taarruz'un başlamasından önce sabah saatlerindeKocatepe'ye doğru çıkarken Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos 1922
Beykoz konferansına doğru.Paşa:N'aber Çorbacı Kosti, eşyalarınla nereye gidiyorsun?Çorbacı Kosti:Yeni konferansa, kuklamı oynatmak için.
Sedat Simavi'nin (1896-1953) Yunan KralıI. Konstantin'i ve Anadolu Türk kuvvetlerinin lideri Mustafa Kemal'i gösteren siyasi karikatürü.
(Güleryüz dergisi, 22 Temmuz 1922)

Tam 1 yıl süren taarruz hazırlıkları sonucunda, 26 Ağustos 1922 sabahı büyük bir dikkatle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26-30 Ağustos 1922'de yapılanBüyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasıdır. 30 Ağustos günüBaşkomutanlık Meydan Muharebesi'nde bir gün içinde Yunan ordusunun büyük bir bölümü imha edildi. 31 Ağustos'ta Mustafa Kemal Paşa komutanlarını Çalköy'deki karargâhında toplayarak kaçabilen Yunan kuvvetlerinin hızlı bir şekilde takip edilmesini ve İzmir ile civarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Akdeniz'e (bugünkü Ege) doğru ilerlenmesini emretti. 1 Eylül günü Başkomutan Mustafa Kemal bir bildiri yayımlayarak ordulara şu emrini verdi:

"Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"[264][i]

Türk ordusu 2 Eylül'deUşak'ı geri aldı. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı GeneralNikolaos Trikupis esir edildi. 9 Eylül'de Türk süvarileri İzmir'e girdi. 18 Eylül 1922'ye kadar yapılan takip harekâtıyla tüm Batı Anadolu'daki Yunan birlikleri sınır dışına çıkarıldı. Türk ordusunun kazandığı bu başarı,Mudanya Ateşkes Antlaşması'na giden süreci başlattı.[264]

Karşıyaka'da Mustafa Kemal'in kalması için yakınları Yunanların elinde esir olan bir baba-oğul evlerini hazırlamıştır. Bu evde daha önce Yunan KralıKonstantin de kalmış, eve merdivenlerde ayakları altına serilenTürk bayrağını çiğneyerek girmiştir. Bu kez baba-oğul merdivenlereYunan bayrağını sermiştir. Mustafa Kemal Paşa eve girecekken "Lütfedin, bu karşılıkla bu lekeyi silin!" denilmiştir. Mustafa Kemal Paşa da, "O, geçmişse hata etmiş; bir milletin onuru olan bayrak çiğnenmez, ben onun hatasını tekrar etmem. Bayrağı kaldırın yerden," diyerek bayrağı kaldırtmıştır.[266]

Çanakkale Krizi

Ana madde:Çanakkale Krizi

İzmir kurtarıldıktan sonra asıl sorun,İstanbul veBoğazlar Bölgesi'nde sürmekte olanİtilaf Devletleri işgalinin sona erdirilmesidir. Mustafa Kemal'in emri doğrultusunda Türk kuvvetleri derhal Çanakkale'ye yönelerek buraların Trakya dahil boşaltılmasını talep eder. İngiltere buna ek donanma (ki içlerinde zamanın en modern 2 adet uçak gemisi bulunmaktadır) ve kara kuvveti göndererek cevap verir.[267] Mustafa Kemal'inÇanakkale Krizi'ne sebebiyet veren emri; İngiltere'deki muhalefetin, Newfoundland ve Yeni Zelanda dışında İngiliz dominyonlarının ve diğer İtilaf devletlerinin karşı koyması neticesinde sıcak çatışmaya dönüşmez veİstanbul'un Kurtuluşu'na giden yolu açar.[268] Çanakkale KriziDavid Lloyd George'un iktidarını kaybetmesine neden olduğu gibiKanada'nın diplomatik açıdan bağımsız olmasını sağlar. Ayrıca kriz döneminde ABD Başkanı 28 Eylül 1922 günü 13 yeni savaş gemisinin Türkiye'ye komşu denizlere gönderilmesini emreder.[269] 1908-1923 arasında komutanı Amiral Bristol olan USS Scorpion[270] gemisinin, istihbarat edinmek suretiyle Lozan Antlaşması yapılana kadar devamlıİstanbul'da bulunduğu da anlaşılmaktadır.

Mudanya Ateşkes Antlaşması

Büyük Taarruz'un ardından, 11 Ekim 1922'de; TBMM, İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla savaş sona ermiştir. Yunanlar görüşmelere katılmamış, İtalya vekaleten onları temsil etmiştir. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Türk ve Yunan orduları arasındaki savaş bitmiştir. Doğu Trakya TBMM'ye teslim edilmiş ve barış antlaşması imzalanana kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin burada en fazla 8000 kişilik bir jandarma kuvvetini bulundurmasına onay verilmiştir. Boğazlar ve İstanbul TBMM hükûmetinin yönetimine bırakılmıştır. Barış antlaşması yapılana kadarİtilaf Devletleri'nin İstanbul'da kalması karara bağlanmıştır.

Lozan Barış Antlaşması

Balıkesir, 1923.

Mudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra barış görüşmelerinin yapılması için tarafsız bir ülke olanİsviçre'nin Lozan şehri seçilmiştir. Türkiye'yiİsmet İnönü temsil etmiştir. Konferans 20 Kasım 1922 günü toplanmış ve anlaşmazlık sonucu 4 Şubat 1923'te görüşmeler kesilmiştir. 23 Nisan 1923'te görüşmeler tekrar başlamış ve 24 Temmuz 1923'teLozan Antlaşması imzalanmıştır. Lozan Antlaşması'nda 20 Ekim 1921'de Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması'ndaki güney sınırı aynen korunmuştur. Irak sınırı çizilememiş ve 9 ay zarfında çözülmesi kararlaştırılmıştır. Meriç Nehri Yunanistan ile olan sınır kabul edilmiştir.Karaağaç ve çevresi savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verilmiştir.Ege Denizi'ndekiBozcaada veGökçeada Türkiye'ye verilmiş, Yunanistan'ın elinde kalan Anadolu'ya yakın adaların silahsızlandırılmasına karar verilmiştir. Kapitülasyonlar tamamen kaldırılmıştır. 1845'ten Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar olan Osmanlı İmparatorluğu'nun borçları sermaye üzerinden yeniden hesaplanarak azaltılmıştır. Borçlar Osmanlı'dan ayrılan devletlere gelirlerine orantılı olarak bölüştürülmüştür. Türkiye'nin borçları Türk parası veya Fransız frangı üzerinden ödeme teklifi kabul edilmiştir. Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlardan serbest geçiş sağlanmış, Boğazlar Komisyonu kurulmuş, Boğazlar ve civarının askersiz hâle getirilmesi sağlanmıştır. İstanbul'da yaşayan Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler hariç Türkiye'deki bütün Rumlarla Yunanistan'daki bütün Türklerin yer değiştirmesi onaylanmıştır.[271] Böylece Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalananLozan Antlaşması'yla sonuçlanmıştır.[272] Bu antlaşma ileSevr Antlaşması yürürlükten kalkmış,Türkiye Lozan Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilanı

Bir çocuk, Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya şiir okuyor. (Vezirhan, 16 Ocak 1923)
Kemal Paşa,Nureddin Paşa'nın 2. Ağır Topçu Alayını teftiş ediyor. Soldan sağa: Kurmay Albay Şefik Bey (Türsan), YarbayVehbi Bey (Kocagüney), yaverMuzaffer (Kılıç), yaverMahmut (Soydan), Nureddin Paşa, Kemal Paşa,Cevdet Kerim (İncedayı),Kâzım Karabekir Paşa. (18 Ocak 1923)
Kemal Paşa Mersin halkına hitap ediyor. (1923)
Kemal Paşa Konya'da. (22 Mart 1923)

Saltanat kaldırıldıktan sonra Mustafa Kemal 15 Ocak 1923'teEskişehir'de hükûmet sistemleri konusunda yaptığı konuşmada cumhuriyete karşı çıkıyor ve cumhuriyet ile meşruti monarşi arasında bir fark olmadığını şu ifadelerle beyan ediyor:

"Bütün cihan tarihinde ve bugün de dünya yüzünde mutlakiyet idaresine, meşruti idareye tesadüf ediyoruz, bir de cumhuri hükûmetler görüyoruz.

Bildiğimiz meşruti ve cumhuri hükûmetler teşkilatı kuvvetler ayrılığı esasına dayalı kabul edilmektedir. Biz kuvvetler birliği esasına dayanarak hükûmet tesis ettik… Bence hakikatte kuvvetler ayrılığı yoktur, kuvvetler birliği vardır. Şer’i hükümlere uygunluk noktasından değerlendirmek isterseniz, hatırlatayım ki, bizim şer’i hükümlerimizde belli bir hükûmet şekli ifadesi yoktur. Cumhuriyet, mutlakiyet şekilleri gibi bir şekil tespit olunmamıştır…"[273][274]

Mustafa Kemal muhalefetin güçlendiği, seçimlerin ne zaman olacağı belirsizliğini korurken yasama ve yürütmenin başında bulunduğu konjonktürde, 19 Ocak 1923'teİzmit'te meclis hükûmeti sistemini savunuyor ve cumhuriyetten üstün olduğunu şöyle açıklıyor:

"Artık bizim hükûmetimiz müstebit bir hükûmet değildir. Mutlaki ve meşruti bir hükûmet de değildir. Bizim hükûmetimiz Fransa veya Amerika cumhuriyetlerine de benzemez. Bizim hükûmetimiz bir halk hükûmetidir. Tam bir şura hükûmetidir. Yeni Türkiye devletinde saltanat milletindir…"[275][276]

2 Şubat 1923'teİzmir'de yaptığı konuşmada Mustafa Kemal cumhuriyetle meşruti monarşi arasında çok ufak bir fark olduğunu şöyle ifade ediyor:

"Mutlakiyet hükûmetleri vardır, meşrutiyet hükûmetleri vardır, cumhuriyet hükûmetleri vardır. Bugün dünya üzerinde gördüğümüz şekillerdir. Fakat bütün bu isimleri iki sınıf ile ifade edebiliriz. Şahsi saltanat vardır veyahut meşruti saltanat vardır. Ben bu ifade tarzımla cumhuriyetle meşruti saltanat arasında çok ufak bir fark gördüm… Bence saltanat, cumhuriyet şeklinde belirli zaman için değişmez salahiyetlere sahip geçici bir sultan vardır. Diğerinde ise ömrü oldukça sultanlık eden ve öldükten sonra da evladına veyahut akraba ve yakınlarına miras olarak kalan sultanlık vardır…"[277]

Mustafa Kemal, cumhuriyetin ilan edileceğini ilk defa 22 Eylül 1923 günüWiener Neue Freie Presse muhabirinin başkentin neresi olacağına dair sorduğu soruya verdiği cevapta ifade etmiştir:

"Türkiye'nin payitahtı meselesine gelince. Bunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkar:Ankara Türkiye Cumhuriyeti'nin payitahtıdır."[278]

Millî Mücadele sonrasında Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya çıkmıştı.[279] TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahdettin'i tahttan indirerek İstanbul hükûmetinin hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'teİzmit Hünkâr Kasrı'ndaİstanbul'dan gelen gazetecilerle mülakat yapıldığındaVakit başyazarıAhmet Emin Bey (Yalman)'in Kürt meselesi hakkında sorusuna karşı, "Başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizimTeşkîlât-ı Esâsîye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir," diyerek Kürtlere özel statü tanımamak için ihtiyatlı davrandı.[280]

8 Nisan 1923'te, yayımlananDokuz Umde ile Gazi Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olanHalk Fırkası'nın temellerini attı.[281] Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Halk Fırkası'nın katılmasına izin verildi. Mebus adayları fırkanın genel başkanı sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal tarafından belirlendi.

Mustafa Kemal'i hicveden bir İngiliz karikatürü. (7 Kasım 1923)

25 Ekim 1923 günü aynı anda hem Başbakanlık hem de İçişleri Bakanlığı görevlerini yürüten Fethi Bey, İçişleri Bakanlığını bıraktığını açıkladı. Aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı görevini yapanAli Fuat Paşa da ordu müfettişliğine atandığı için görevinden ayrıldı. Bu iki boş koltuk için yapılan seçimleri Gazi Mustafa Kemal'e muhalif olan milletvekilleri kazandı. Meclis İkinci BaşkanlığınaRauf Bey, İçişleri Bakanlığına Sabit Bey seçildiler. Bu durumdan hoşnut olmayan Gazi Mustafa Kemal, 26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili"Fevzi Paşa'nın dışında hükûmetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden seçilirlerse görevi kabul etmemesini istedi. Böylece bir hükûmet krizi çıkmış oldu. Yeni bakanlar kurulu üyelerinin 29 Ekim günü seçileceği duyuruldu.

Bu gelişmeler üzerine cumhuriyetin ilanı ile işi kökünden çözmeye karar veren Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesiÇankaya'daİsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonraİsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. 29 Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa Kemal'den düşüncelerini açıklaması istendi. Gazi Mustafa Kemal, bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile açıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu. Tasarının parti grubunda kabulünden sonra aynı akşam saat 18.45'te TBMM Genel kurul toplantısı başladı. Anayasa Komisyonu'nun değişiklik ile ilgili rapor ve önergesi genel kurulun onayına sunuldu ve 29 Ekim 1923 Pazartesi akşamı saat 20.30'da milletvekillerinin alkışları ve "Yaşasın cumhuriyet!" nidaları ilecumhuriyet ilan edildi.[282]

Cumhurbaşkanlığı (1923-1938)

Asri Hafta'da "Halaskâr ve muhubbîmiz, şanlı ve büyük gazimiz Mustafa Kemal Paşa Hazretleri" alt yazısı ile 1926'da yayımlanan bir fotoğrafı.

Cumhuriyetin ilanının ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılan 158 milletvekilinin tamamının oyları ileBalâ milletvekili[283][284] Gazi Mustafa Kemal,Türkiye'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.[285] Atatürk kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi köklü değişime imza attı.

1924 Anayasası gereğince TBMM 29 Ekim 1923'teki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra üç defa daha (1927, 1931, 1935 yıllarında) Gazi Mustafa Kemal'i tekrar cumhurbaşkanlığına seçti.[286] Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeİsmet İnönü,Fethi Okyar veCelâl Bayar başbakanlık yapmıştır. Bu dönem içerisinde en fazla süre görevde kalan ve en fazla hükûmet kuran isimİsmet İnönü'dür. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince kurulan hükûmetler sırası ile1. T.C. Hükûmeti,2. T.C. Hükûmeti,3. T.C. Hükûmeti,4. T.C. Hükûmeti,5. T.C. Hükûmeti,6. T.C. Hükûmeti,7. T.C. Hükûmeti ve8. T.C. Hükûmeti'dir.

İç politika

Ayrıca bakınız:Kemalizm veAtatürk İlkeleri

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetlemiştir.[287]

Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal,Samsun-Çarşamba demiryolunun temel atma töreninde konuşuyor. (21 Eylül 1924)
Atatürk döneminde yerli sanayide atılımlar gerçekleşti. Türkiye'nin ilk yerli uçağı onun dönemindeVecihi Hürkuş tarafından üretildi.[288]
AtatürkNazilli Basma Fabrikası'nın açılışında. (9 Ekim 1937)
AtatürkSingeç Köprüsü'nün açılışında. (Tunceli, 17 Kasım 1937)

Devrimler

Ayrıca bakınız:Atatürk Devrimleri

TBMM'de 3 Mart 1924 tarihindeTevhîd-i Tedrîsât Kanunu kabul edilerek medreseler kaldırılmış ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar,Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Eğitim kurumlarının bir çatı altında toplanmasıyla eğitim millî bir nitelik kazanmıştır.[289] Aynı tarihte TBMM'de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırılmış[290] ve Osmanlı Hanedanı üyeleri vatandaşlıktan çıkarılarak yurt dışına sürülmüştür.[291]

17 Şubat 1925 tarihindeaşar vergisi kaldırılmıştır. Aşarın getirdiği gelir devletin giderlerinin yüzde otuzuna yaklaşmasına rağmen, köylünün rahatlatılması ve üretimin arttırılması amacıyla bu vergi kaldırılmıştır.[292]

25 Kasım 1925'teŞapka Kanunu kabul edildi. Bu kanunla TBMM üyelerine ve devlet memurlarına şapka giyme mecburiyeti getirildi ve Türk halkı da buna aykırı bir davranıştan men edildi.[293]

30 Kasım 1925'tetekkelerin,zaviyelerin ve türbelerin kapatılması kanunu TBMM'de kabul edildi ve 13 Aralık 1925 tarihliResmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.[294]

11 Ağustos 1927 tarihli Servet-i Fünun dergisinde Gazi Mustafa Kemal Paşa, Moda Deniz Yarışları'nı izlerken.

Osmanlı Devleti'nde kullanılan saat, takvim ve ölçüler, Avrupa'daki devletlerden değişik olduğundan, sosyal, ticari ve resmî ilişkileri zorlaştırıyordu. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde farklılığı gidermek için bazı çalışmalar yapılsa da yetersizdi. Cumhuriyet döneminde bu sıkıntıları gidermek için çalışmalara başlandı. 26 Aralık 1925'te çıkarılan bir kanunlaHicri veRumi takvimlerin yerinemiladi takvim kabul edildi ve 1 Ocak 1926'dan itibaren kullanılmaya başlandı. Bunun yanı sıra güneşin batışına göre ayarlananalaturka saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi örnek alındı. Bir gün 24 saate bölünerek günlük hayat düzenlendi.[295]

1928 yılında milletlerarası rakamlar kabul edildi. 1931 yılında çıkarılan bir kanunla önceden kullanılanarşın,endaze,okka gibi ölçü birimleri kaldırılarak bu ölçülerin yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi. Yapılan değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı.[295]

1935 yılında çıkarılan bir kanunla, cuma günü olan hafta tatili yerine cumartesi öğleden sonra ve pazar günü hafta tatili olarak belirlenmiştir.[295]

17 Şubat 1926 tarihinde İsviçre Medeni Kanunu'ndan tercüme edilip düzenlenerek oluşturulanMedeni Kanun kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla Türk aile hayatı yeniden düzenlenmiş; tek kadınla evlilik, resmî nikâh esası getirilmiş, miras konusunda eşitlik sağlanmıştır.[296]

1 Mart 1926 tarihinde 1889 İtalyan Zanerdelli Kanunu örnek alınarak hazırlanan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe konuldu.[297]

1 Kasım 1928'de, Türkiye Büyük Millet Meclisiyeni Türk harflerinin kabulüne ilişkin kanunu kabul etti. Kanunun kabulünden sonra halka okuma yazma öğretmek amacıylaMillet Mektepleri kuruldu. 24 Kasım 1928'de de Atatürk Millet Mektepleri Başöğretmeni olarak ilan edildi.[298]

Kadınların 1930 yılında yerel, 1934 yılında ise genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.[299]

12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıylaTürk Dili Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. 1934 yılında yapılan kurultayda cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olarak değiştirilmiştir.[300]

Homojen ve birleşmiş bir ulus yaratılması içinTürkleştirme politikası yürütüldü.[301][302][303] Türk olmayan azınlıklar kamuoyundaTürkçe konuşmaya zorlandı,[304] Türkçe olmayantoponomiler ve azınlıkların soyadları Türkçeye çevrildi.[305]

Atatürk'ün talimatıyla kurulan kurumlardan bir diğeriTürk Tarih Kurumudur. Türk tarih ve medeniyetini araştırmak amacıyla oluşturulan Türk Tarihi Tedkik Heyeti 4 Haziran 1930 tarihinde ilk toplantısını yapmış ve yönetim kurulunu seçmiştir. 29 Mart 1931 tarihindeTürk Ocakları'nın 7. Kurultayı'nda kapatılma kararı alınmasından sonra, 12 Nisan 1931'de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti ismiyle yeniden örgütlenmiş ve çalışmalarına devam etmiştir. Kurumun adı 1935 yılında Türk Tarihi Araştırma Kurumu olarak, daha sonra ise Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilmiştir.[306]

21 Haziran 1934'te çıkarılanSoyadı Kanunu'na göre her Türk, kendi adından başka, ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadına sahip olacaktı. Bu soyadları Türkçe olacak, ahlâka aykırı ve gülünç adlar soyadı olarak alınamayacaktı. Soyadı Kanunu'nun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 tarihindeTBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verilmiştir.[307][308] 26 Kasım 1934 tarihinde çıkarılan kanunla ise; Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır.[309]

3 Aralık 1934'te çıkarılanBazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun ile hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani giysi taşımaları yasaklanmıştır. Hükûmet her din ve mezhepten uygun göreceği tek bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde ruhani kıyafetini taşıyabilmek için müsaade verebilecektir.[310]

Atatürk cumhurbaşkanlığı dönemindetoprak reformu için çalışmıştır.[311]

Laiklik,Cumhuriyetçilik,Milliyetçilik,Halkçılık,Devletçilik,İnkılapçılık ilkeleri 10 Mayıs 1931 tarihindeCumhuriyet Halk Fırkası'nın programında yer almış, 5 Şubat 1937'de ise anayasaya girmiştir.[312]

Siyasi olaylar

Reisicumhur Mustafa Kemal 29 Ekim 1925Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, Ankara.

Cumhuriyetin ilanından sonra, Millî Mücadele'yi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal Paşa dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Kâzım Karabekir Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Mart'ında çıkanGenç Hâdisesi (Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı) üzerine sıkıyönetim ilan edilerekTerakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı.

Eski İttihatçılar Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasından sonra, iktidara gelebilmek için tek yolun Mustafa Kemal'i öldürmek olduğuna karar verdiler ve suikast planları hazırlamaya başladılar. Suikast için en uygun yerin İzmir olduğuna karar verildi. Mustafa Kemal'in İzmir'e geleceği 16 Haziran 1926 günü suikastı yapmaya karar verdiler. Plana göre suikast, Başoturak'la Yemişçarşısı'ndan gelen sokakların, Kemeraltı'ndaki Hükûmet Caddesi'yle birleştiği yerde yapılacaktı. Bu noktada Mustafa Kemal'in otomobili dönemeç nedeniyle yavaşlayacak, önce Laz İsmail ile Gürcü Yusuf tabancaları ile ateş edecek, gerekirse bomba da kullanacaktı. İlk saldırı başarısız olursa Ziya Hurşit de arkadan ateş edecekti. Sonra kalabalığa karışıp otomobile binecek ve Giritli motorcu Şevki'nin motoruyla Sakız Adası'na kaçacaklardı. Ancak suikastı planlayanlardanSarı Efe Edip'in İstanbul'a gitmesi ve Mustafa Kemal'in bir gün gecikmesi nedeniyle motorcu Şevki İzmir Valisine giderek Mustafa Kemal'e bir ihbar mektubu yazdı. Aynı gün Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi yakalandı. Sarı Efe Edip ve Aleaddin Bey de İstanbul'da yakalandı. İzmir'de kurulan İstiklal Mahkemeleri'nde 13 kişi idama mahkûm edildi.[313]

Daha sonra İstiklal Mahkemeleri Ankara'ya geldi. Eski Maliye Nazırı Cavit Bey, Doktor Nâzım, eski Ardahan milletvekili Hilmi, İttihat ve Terakki'nin sorumlu sekreterlerinden Nail Bey idama, bazı İttihatçılar ise on yıl hapse mahkûm olmuştu. Yurt dışında bulunan Rauf Orbay 10 yıl sürgüne mahkûm edilmişti. Soruşturmalarda suçsuz olduğu anlaşılan Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy serbest bırakıldı. Giritli motorcu Şevki'ye de 6500 lira mükafat verildi.[314]

Gazi,Rize ziyaretinde.
Gazi,Kastamonu Belediye İl Binası'ndan çıkıyor. (24 Ağustos 1925)

1927'de kabul edilen Cumhuriyet Halk Fırkası Tüzüğü ile Atatürk partinin "değişmez genel başkanı" ilan edildi ve milletvekili adaylarını seçme yetkisi, kaydı, hayatı boyunca kendine tanındı. 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplananCHF ikinci kurultayında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatanNutuk'u (Söylev) okudu.[315] Kurtuluş Savaşı'nın Gazi'nin bakış açısıyla anlatımını içeren Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin Millî Mücadele'ye ilişkin resmî görüşünün esasını oluşturur ve Millî Mücadele'yi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askerî ve siyasi şeflere karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) bir tartışma konusu niteliği de taşır.[316] Atatürk 1927 yılında askerliktenMüşîr (Mareşal) rütbesiyle emekli oldu.

25 Ekim 1927'de[317][318]1927 Tevkifatı olarak bilinen tutuklama süreci başlatılarakTürkiye Komünist Fırkası üyelerine karşı yaygın tutuklama politikası devreye konuldu.[319][320]Hikmet Kıvılcımlı,Nâzım Hikmet,Şefik Hüsnü gibi isimler yargılanarak hapis cezalarına çarptırıldı. Daha sonra 1937 yılında Atatürk başkanlığındaki heyet, Kıvılcımlı'nın yazılarını zararlı ilan ederek sansürleme kararı aldı.[321]

10 Nisan 1928 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle anayasadan devletin dinininİslam olduğu hükmü veTBMM'nin görev ve yetkilerinden söz eden 26. maddeden dinî hükümlerin yerine getirilmesi ibaresi çıkarıldı. Ayrıca, milletvekillerinin ve cumhurbaşkanının yeminlerinden "vallahi" sözcüğü çıkarıldı. Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 1931 yılındaki programında, laiklik partinin ana unsurlarından biri olarak belirtildi.[322]

12 Ağustos 1930'daİsmet Paşa'nın hükûmetine alternatifleri sunmak amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşıFethi Bey (Okyar)'eSerbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdurarak kız kardeşiMakbule Hanım (Boysan, Atadan),[323] çocukluk ve okul arkadaşıNuri Bey (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak 17 Kasım 1930'da gericilerin partiyi kullanmaları korkusu[324] ve partinin Mustafa Kemal'i hedef almasından[325] dolayı partiyi feshetti.

Gazi, Fethi Bey ve Fethi Bey'in kızı Nermin'le Yalova'da. (13 Ağustos 1930)

Bu demokrasi denemesinden biraz önce, ordunun siyasete müdahale etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini düşünerek Askerî Ceza Kanunu'nu (22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 sayılı kanun) meclisten geçirdi. Bu kanunun 148. maddesine ordu mensubunun siyasi toplantılar ve gösterilere katılmasını siyasi partiye üyesi olmasını, siyasi maksatlarla şifahi telkinlerde bulunmasını, siyasi makale yazmasını ve siyasi nutuk söylemesini yasaklanan hükmü koydurdu.

23 Aralık 1930 günü sabahıMenemen'de şeriat istediklerini belirten bir grup eyleme geçmiştir ve topladıkları insanlarla beraber belediye binasının önüne kadar gelmiştir. Olayı haber alan jandarma, grubu dağıtmak için Yedek SubayMustafa Fehmi Kubilay, emrindeki bir müfrezeyi bölgeye göndermiştir. Eylemciler arasından açılan ateş neticesinde Kubilay yaralanmış ve cami avlusuna doğru koşmaya başlamıştır.Cami avlusunda açılan ikinci el ateş sonucu yere düşmüştür. Daha sonra eylemciler bıçakla Kubilay'ın başını kesmiştir. Bu sırada alaydan yetişen kuvvetler bölgeye gelmiştir ve eylemcilerin ateş açması üzerine çatışma çıkmıştır. Eylemcilerden Mehdi Mehmet, Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet ölü, Emrullah oğlu Mehmet Emin yaralı olarak ele geçirilmiştir. Olayın ertesindesıkıyönetim ilan edilmiş ve yapılan yargılamalarda 32 kişi idama, 73 kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır.[326]

Milliyet gazetesinin 11 Mayıs 1933 tarihli manşeti.

29 Ekim 1933'te Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nin onuncu kuruluş yıl dönümü nedeniyle yaptığıkonuşmada ülkenin kuruluş temelini ve gelecek vizyonunu yalın bir dille tüm dünyaya ve Türk milletine anlatmıştır.[327]

Ekonomi

Soyadını Atatürk'ten alanNuri Demirağ tarafından 1936 yılında üretilenNu.D-36 eğitim ve avcı uçağı.

Atatürk, cumhurbaşkanlığı döneminde, sadece bürokratların değil tüm vatandaşların mülkiyet hakkını tanımış ve 1923-1938 dönemindeTürkiye ekonomisi ortalama yıllık %7,5 oranında büyüyerek Türkiye'ninGSMH'si dünya toplamının binde 3,62'sinden binde 6,52'sine yükselmiştir.[328] Atatürk'ün döneminde Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden biri olmuştur.[329]

Dış politika

Atatürk Türkiye'yi ziyaret edenİran ŞahıRıza Pehlevi ile. (1934)
Atatürk Türkiye'yi ziyaret edenBirleşik Krallık KralıVIII. Edward ile. (4 Eylül 1936)

Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki dış politika konularının başlıklarınıMusul Sorunu,Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi, Türkiye'ninMilletler Cemiyeti'ne girişi,Balkan Antantı,Montrö Boğazlar Sözleşmesi,Sadabat Paktı veHatay Sorunu oluşturmaktadır.

Atatürk veAfganistan Kralı Amanullah Han,Ankara (1928). Amanullah Han oldukça etkilendiği Atatürk reformlarının benzerlerini kendi ülkesinde uygulamaya koymaya çalıştı.[330] Atatürk döneminde Türkiye, Afganistan'ın modernleşmesi sürecine aktif bir şekilde destek verdi.[331]

Atatürk dış politikasında gerçekçi davranmıştır.[332] Atatürk dış ilişkilerde dinamik ve gözü pektir; ama maceracı değildir.[332] Atatürk dış politikada kendini hangi ilkenin yönettiğine dair, "Biz kendimizi bilen kimseleriz. Olmayacak isteklerimiz yoktur,"[333] açıklamasını yapmıştır.[332] Atatürkİslamcılık veTurancılık akımlarının zararlı boyutlarına karşıMîsâk-ı Millî ile çizmiş olan sınırlarda kalınmasını benimsemiştir.[332] 24 Temmuz 1923'te imzalananLozan Antlaşması'nı Atatürk dış politikada belirleyici bir unsur olarak tutmuş, bu antlaşmada çizilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları büyük ölçüde (Hatay sorunu dışında) belirleyici olarak saptanmış, ekonomi açısından Lozan'ın kaldırdığı kapitülasyonlardan taviz verilmemiştir.[332] Atatürk'ün Lozan'ı temel almasının önemi geçen zaman içinde bakıldığında daha iyi anlaşılmaktadır; çünkü I. Dünya Savaşı'nın mağlupları arasında yer alan bir ulusun çizdiği kavramlar o dönemden bugüne yürürlükte olan tek antlaşma olarak durmaktadır.[332]

Kimi Türk araştırmacılara göre Atatürk'ün kişiliğinin ve mizacının damgasını vurduğu ve "millî" bir karakter taşıyan dış politika uygulamaları günümüz için örnek alınacak pek çok temel niteliğe sahiptir.[334] Ortaöğretimden itibaren askeri terbiye gören ve savaşlara katılan Atatürk, askerlik sonrası hayatında barışın idamesine uğraşmıştır. Atatürk'ün, "Bizim kanaatimizce beynelmilel siyasi güvenliğin gelişmesi için ilk ve en mühim şart milletlerin hiç olmazsa barışı koruma fikrinde samimi olarak birleşmesidir," sözü onun bu konudaki tutumuna örnek olarak ileri sürülmüştür.[335]

Musul Sorunu

Ana madde:Musul Sorunu
Yüksek Askerî Şûra Toplantısı, Ankara, 28 Aralık 1925.

Lozan Antlaşması sırasında Türkiye-Irak sınırı çizilmemişti. Musul-Kerkük bölgesinde zengin petrol yataklarının bulunması İngiltere başta olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekiyordu. Zengin petrol yataklarının bulunduğu bölge,Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanması sırasında İngiltere tarafından işgal edilmişti.I. Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonra Irak'ta İngilizlere bağlı bir yönetim kurulmuş, bu ülke İngiliz mandası altına alınmıştı. Musul, nüfusunun çoğunun Türk olması sebebiyle Mîsâk-ı Millî dâhilindeydi. Ancak İngilizler zengin petrol yataklarının bulunduğu bölgeyi bırakmaya yanaşmıyorlardı.Lozan Barış Antlaşması sırasında bu konuda bir sonuç alınamamış, sorunun daha sonra Türkiye ve İngiltere arasında çözülmesine karar verilmişti. 1924 yılında görüşmelere başlanmış fakat sonuç alınamamıştır. Daha sonra sorunMilletler Cemiyeti'ne götürülmüştür. 1924 yılının Ekim ayında toplanan Milletler Cemiyeti de Türkiye-Irak sınırını çizmiş ve Musul bölgesini Irak tarafında bırakmıştır. 13 Şubat 1925'te iseŞeyh Said İsyanı çıkmıştır. 15 Nisan'da tamamen bastırılan ayaklanma İngilizlerin işine yaramıştır. Kurtuluş Savaşı'ndan yeni çıkan Türk ordusu hırpalanmış, Musul-Kerkük üzerine askerî harekât yapma imkânı ortadan kalkmıştır. Bu durumda Türkiye, 5 Haziran 1926 tarihinde İngilizlerle imzalananAnkara Antlaşması gereğince bazı maddi çıkarlar karşılığı, Milletler Cemiyeti'nin öngördüğü sınırı kabul etmiştir.[336]

Türk-Yunan ilişkileri

Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi 1923 yılındaLozan Antlaşması'na ek protokol uyarınca Türkiye'deki Rumların Yunanistan'a, Yunanistan'daki Türklerin Türkiye'ye zorunlu göçüne karar verilmiştir. Türkiye'de sadece İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada'da, Yunanistan'da ise sadeceBatı Trakya Türkleri mübadeleden muaf tutulmuşlardır.[337] Değişimin çok büyük bir bölümü 1923-1924 yıllarında gerçekleşmiş ancak geriye kalan az sayıda olayda 1930 İnönü-Venizelos sözleşmesine dek zorunlu göç uygulamasına devam edilmiştir.

AtatürkTürk-Yunan yakınlaşması için 1930 yılında Yunanistan BaşbakanıElefterios Venizelos'u Türkiye'ye davet ederek eski düşmanıyla barışın temellerini attı. Venizelos'un iktidardan düşmesinden sonra bile, Türk-Yunan ilişkileri samimi kalmaya devam etti. Nitekim, Venizelos'un halefiPanayis Çaldaris Eylül 1933'te Atatürk'ü ziyarete geldi ve Türkiye ile Yunanistan arasındaBalkan Paktı için bir basamak olan Samimi Anlaşma Misakı (İçten Anlaşma Yasası,Pacte d'Entente Cordiale) adında kapsamlı bir pakt imzaladı.[338][339] Atatürk 1934'te Venizelos tarafındanNobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.[340] Ancak Nobel Ödül Komitesi değerlendirmeye almadı.

Yunanistan'ın Anadolu'yu işgalinin bir hata olduğunu düşünen ve Türkiye ile dostluk bağları geliştirilmesini savunan diktatörİoannis Metaksas bir keresinde Atatürk ile ilgili dedi ki:

"…Cumhurbaşkanı Atatürk'ün, ortak idealler ve barışçıl iş birliği çerçevesinde Türk-Yunan ittifakının gerçek kurucusu olduğunu asla unutmayacağız. İki ülke arasında çözülmesinin düşünülemeyeceği dostluk bağları geliştirdi. Yunanistan, asil Türk milleti için değiştirilemez bir gelecek yolu belirleyen bu büyük adamın hararetli hatıralarını koruyacak."[341]

Milletler Cemiyeti

Önceleri Türkiye,Musul Sorunu konusundaMilletler Cemiyeti'nin verdiği karar nedeniyle Cemiyet'e üye olmak istememiştir. Ancak gene de Milletler Cemiyeti'nin konferanslarına ve silahsızlanma komisyonuna katılmış, teknik ve insani etkinliklerine ilgi göstermiştir.[342] Türkiye, bu cemiyete 18 Temmuz 1932'de üye olmuştur.[343]

Balkan Antantı

Ana madde:Balkan Antantı

Balkan Anlaşma Yasası, 9 Şubat 1934 tarihindeAtina'da Türkiye,Yunanistan,Yugoslavya veRomanya arasında imzalanan anlaşmadır.[344]

1933'teAlmanya'daNazi Partisi'nin iktidara gelmesi,İtalya'nınAkdeniz'de veBalkanlar'da genişleme çabası veAvrupa devletlerininsilahlanma yarışına girmesi dünya barışını tehdit etmeye başladı. Bu gelişmeler sonucunda Balkan devletleri arasında bir yakınlaşma meydana geldi. 14 Eylül 1933 tarihindeAnkara'da Türkiye ile Yunanistan Arasında İçten Anlaşma Yasası,[345] 17 Ekim 1933 tarihindeAnkara'da Türkiye ile Romanya arasında Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaştırma Antlaşması,[346] 27 Kasım 1933 tarihindeBelgrad'da Türkiye-Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Yargısal Çözüm, Hakemlik ve Uzlaştırma Antlaşması imzalandı.[347]

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Ana madde:Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Atatürk Harp Akademileri Tatbikatları'nda. (28 Mayıs 1936)

Lozan Konferansı'nda Türkiye veİtilaf Devletleri arasında Boğazlar rejimiyle ilgili Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştı. 1923 yılında imzalanan anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Türkiye'dir. Bu sözleşme sayesinde savaş ve barış zamanında ticaret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi serbest olacaktı.[348]

İkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşmasıyla birlikte Avrupa'da birçok siyasi değişiklik oldu. Boğazların herhangi bir saldırıya karşı korunmasını üstlenen devletlerden İtalya,Habeşistan'a saldırdı. Japonya ise kendi isteğiyle Milletler Cemiyeti'nden ayrıldı. Dünya barışının korunması için toplanan konferanslar neticesiz kalmış, tüm devletler silahlanmaya başlamıştı.[348]

Siyasi ortamın bozulduğunu gören Atatürk, Boğazlar meselesini kesin olarak çözmeye karar verdi. Türk hükûmeti,Milletler Cemiyeti'ne başvurarak Lozan Antlaşması'ndaki Boğazlara ait hükümlerin değiştirilmesini talep etti. Bunun üzerine İsviçre'ninMontrö şehrinde bir konferans toplanmış ve 20 Temmuz 1936'da Türkiye, İngiltere, Fransa, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Japonya ve Sovyetler Birliği arasında Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Konferansa katılmamış olan İtalya daha sonra 2 Mayıs 1938'de Boğazlar Sözleşmesi'ne katılmıştır. Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nin ana maddeleri şunlardır:[348]

  • Boğazlar kayıtsız şartsız Türk hâkimiyetine bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır.[348]
  • Barış zamanında her devletin ticaret gemileri serbestçe geçebilecek, ancak savaşta ve barışta asker ve sivil hava kuvvetlerinin geçmesine izin verilmeyecektir.[348]
  • Savaş zamanında eğer Türkiye tarafsız kalmışsa ticaret gemileri geçebilecektir.[348]
  • Barış zamanındadenizaltı gemileri müstesna olmak şartıyla savaş gemileri on beş gün evvel Türkiye Hükûmeti'ne haber verecek, gidecekleri yer, isim, tip ve adetleri bildirilecek ve uçak kullanmamak şartıyla Boğazlardan geçebileceklerdir.[348]
  • Eğer Türkiye savaşa girmişse yalnız tarafsız devletlere mensup ticaret gemileri, düşmana hiçbir surette yardımda bulunmamak şartıyla gündüzün serbestçe geçebileceklerdir.[348]

Montreux Sözleşmesi 20 yıl yürürlükte kalacaktı. Ancak bu sürenin dolmasından 2 yıl önce antlaşmanın taraflarından hiçbiri sözleşmenin iptalini istemezse, sözleşme yürürlükte kalmaya devam edecekti. Montreux Sözleşmesi'nin 1956'da süresi dolduğu hâlde böyle bir iptal isteği hiçbir ülke tarafından yapılmadığı için hâlen yürürlüktedir.[348]

Sadabat Paktı

Ana madde:Sadabat Paktı

İtalya'nın doğu ülkelerini hedef alan istila politikası nedeniyle Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında, 8 Temmuz 1937'de İran'daSadabat Sarayı'nda imzalanmıştır. Devletler antlaşma ile dostluk ilişkilerini sürdüreceklerini, Milletler Cemiyeti Paktı ve Briand-Kellog Paktı'na bağlı kalacaklarını, birbirinin iç işlerine karışmayacaklarını, birbirlerine saldırmayacaklarını, ortak çıkarlarıyla ilgili konularda birbirlerine danışacaklarını ve sınırlarının korunmasına saygı göstereceklerini belirtmişlerdir.[349]

Hatay Sorunu

Ana madde:Hatay Sorunu
Yerel yasama meclisi Atatürk tarafından önerilen Hatay Devleti bayrağını kabul ettikten sonra Atatürk'ün gönderdiği telgraf.

Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İskenderun Sancağı, Suriye'den Anadolu'ya ilerleyen Fransızlarca işgal edilmiştir. Böylece, birçok yerde olduğu gibi, Hatay'da da bir Millî Mücadele cephesi oluşmuştur.[350]

20 Ekim 1921'de, Fransa ile imzalanan,Ankara Antlaşması'nın 7. maddesine göreİskenderun, Suriye sınırları içerisinde kalacak; burada özel bir idare kurulup Türk kültürünü geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanılacaktır, resmî dil Türkçe olacak ve Türk parası geçerli olacaktır.[351]Lozan Antlaşması'nda ise Suriye ile Türkiye arasında çizilen sınıra göre Hatay, Türk sınırları dışında kaldı.[352]

Şükrü Kanatlı komutasındaİskenderun Sancağı'na giriş yapanTürk Ordusu, 5 Temmuz 1938.

1936 yılında Suriye'ye bağımsızlık veren ve Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran anlaşmada İskenderun Sancağı hakkında hiçbir hüküm yer almıyordu. Fransa, Suriye'den çekilirken, sancak üzerindeki yetkilerini Suriye'ye terk etmekteydi. Türk hükûmeti durumu kabul etmedi. Cenevre'dekiMilletler Cemiyeti toplantısında Fransa ile yapılan görüşmeler netice vermeyince 9 Ekim 1936'da Fransa'ya resmî bir nota vererek Suriye'ye yapıldığı gibi İskenderun Sancağı'na da bağımsızlık verilmesini istedi.[353] Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihindeTürkiye Büyük Millet Meclisini açış konuşmasında, "... Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan, İskenderun — Antakya ve çevresinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alâkamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler," diyordu.[354] Fransız büyükelçisi ile olan bir konuşmasında ise "Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz," dedi.[355]

27 Ocak 1937'deCenevre'de toplanan Milletler Cemiyeti, Hatay'ın bağımsızlığını kabul etmiş ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar verdi.[356] Atatürk'ün Hatay'ı silah zoruyla alabileceğini düşünen Fransızlar askerî bir anlaşma yapmayı istediler; bu anlaşma yapıldı. Anlaşma ile Hatay'da tarafsız bir seçim kabul edilerek bunun için de bir kısım asker gücünün Hatay'a girmesine karar verildi. Kurmay Albay,Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk birlikleri, Hatay'a girdi. 13 Ağustos'ta seçimler yapıldı ve Meclis çoğunluğunu Türkler kazandı. Böylece bağımsızHatay Cumhuriyeti 12 Eylül 1938'de kuruldu. Bu cumhuriyet 30 Haziran 1939'da Türkiye'ye katılma kararı aldı.[357]

Trakya Manevraları

Ana madde:Trakya Manevraları

İtalya'daBenito Mussolini'nin, Almanya'da iseAdolf Hitler'in iktidara geldikten sonra saldırgan bir şekilde silahlanmaları ve Avrupa kıtasında yeniden toprak paylaşımı peşinde koşmalarıİkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşması şeklinde değerlendiriliyordu. Bunu üzerine Atatürk hem silahlı kuvvetleri savaş durumuna hazırlamak hem de olası tehditlere bir gözdağı vermek için 1937 yılındaTrakya Manevraları'nı düzenlemeye karar vermiştir.Kırklareli,Tekirdağ veEdirne illerini kapsayan tatbikata 200 bin asker katılmıştır. Senaryoya göreMeriç boyunca saldıran hayali düşman kuvvetleriKıyıköy, Vize'den çıkartma yapan birliklerce desteklenmiş ve Türk birliklerine saldırmıştır. TatbikataBulgaristan,Fransa,Irak,İngiltere,İran,Romanya,Yunanistan veYugoslavya askeri temsilcileri katılmıştır.[358]

Ölümü

Ana madde:Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü ve devlet cenaze töreni
Cenaze töreni. (21 Kasım 1938)

Atatürk'ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. 1938 başlarında kendinesiroz teşhisi konuldu.Avrupa'dan doktorlar getirildi.Mehmet Kâmil Berk 15 Ekim 1938 tarihinden onun ölümüne değin hekimliğini yapanlardan biriydi.[359] Kötüleşen sağlığı Türk ve yabancı doktorların tedavilerine sonuç vermedi.

Atatürk 10 Kasım 1938 günü saat 09.05'te İstanbulDolmabahçe Sarayı'nda öldü. Cenazesi, gerçekleştirilen törenle Ankara'ya uğurlandı ve naaşı, 21 Kasım 1938'de burada yapılan bir törenleAnkara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. Bundan 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendi için yaptırılanAnıtkabir'deki ebedî istirahatgâhında toprağa verildi. Vasiyetinde mal varlığınıTürk Tarih Kurumuna veTürk Dil Kurumuna bıraktı;Makbule Atadan'ın Çankaya'da oturmasını, Makbule Atadan'a ve manevi kızlarına maaş verilmesini veİsmet İnönü'nün çocuklarına yükseköğrenimleri için gerekli olan desteğin verilmesini istedi.[360][361]

Anıtkabir'in panoramik bir görünümü

Özel hayatı

Doğum tarihi

1940 yılında Türkiye Cumhuriyeti Posta İdaresince bastırılan ve Atatürk'ün doğum tarihinin 1880 olarak verildiği posta pulu.

Atatürk'ün kesin doğum tarihi bilinmemektedir. Kendi de bilmiyordu.Miladi takvim 26 Aralık 1925'ten sonra Türkiye'de kullanılmaya başlanmıştır, doğum tarihi konusundaki karışıklık ise Osmanlı döneminde kullanılan iki takvimden doğmuştur. Bu dönemde kullanılanHicri takvim veRumi takvimin ortak noktaları, Atatürk'ün kaydedilen doğum yılı olan 1296'nın yanında hicri veya rumi olduğunun belirtilmemesi, miladi takvimde ay ve yıla bağlı olarak 1880 veya 1881 yılından hangisine denk geldiğinin kesin olarak bulunmasını zor hâle getirmiştir.[362]Faik Reşit Unat araştırmaları sırasındaZübeyde Hanım'ın Selanik'teki komşularını ziyaret etmiş ve bu konuda sorular sormuştur. Aldığı cevaplar çelişmektedir, bazı komşular Atatürk'ün bir ilkbahar gününde doğduğunu söylerken bazı komşular ise kış günü (Ocak veya Şubat) olduğunu iddia etmişlerdir. Atatürk'ün kendi, annesinin ona bir bahar gününde doğduğunu söylediğini, kız kardeşi Makbule Atadan ise annesinin ona Mustafa Kemal'in fırtınalı bir gecede doğduğunu söylediğini ifade etmişlerdir.Enver Behnan Şapolyo Zübeyde Hanım'ın 23 Kânunievvel 1296'da doğduğunu söylediğini belirterek Atatürk'ün 23 Aralık 1880'de doğduğunu öne sürmüş,Şevket Süreyya Aydemir ise bu tarihin 4 Ocak 1881 olduğunu iddia etmiştir. Şişli Atatürk Müzesi'nde gösterimde bulunan Atatürk'ün son nüfus cüzdanının üzerinde doğum tarihi kısmında 1881 görülebilir hâldedir.[362] 1882 doğumlu olanAli Fuat Cebesoy Şişli'deki evinde kendinin "Rauf Bey'le ben senin ağabeyin sayılırız. Çünkü ikimiz de senden birer yaş büyüğüz." diye konuşmasını kaynak göstererek "1881 tevellütlü" olduğunu yazmıştır.[363] TarihçiNecdet Sakaoğlu da gün ve ay konusunda Aydemir ile aynı görüşte olmasına karşın ona göre doğduğu yıl 1879, doğum tarihi de 4 Ocak 1879'dur.[52]

Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen 19 Mayıs tarihinin Atatürk'ün doğum günü olarak kabulü tarihçi Reşit Saffet Atabinen'in bir jestinin sonucudur. Atabinen'in ulusun doğuşu üzerine yaptığı bir jest 19 Mayıs'ın önemini iyi şekilde yansıttığı için Atatürk'ün takdirini kazanmıştır. İzleyen günlerde bir öğretmenin, planladıkları "Gazi Günü" için Atatürk'ün doğum gününü sorması üzerine Atatürk tam tarihi bilmediğini söylemiş ve Gazi Günü için 19 Mayıs'ı önermiştir.Tevfik Rüştü Aras, Atatürk ile yaptıkları günler süren bir araştırmadan sonra doğum tarihi aralığını 10 Mayıs ve 20 Mayıs arasına daralttıklarını söyler. Atatürk bu araştırmadan sonra "Neden 19 Mayıs olmasın?" demiştir. Bu tarih resmî olarak halka ve diplomatik kanallarca diğer ülkelere bildirilmiştir. Ancak bu tarih ilginç bir durum yaratmıştır, 1881 yılının 19 Mayıs günü,Rumi takvimde 1297 yılına denk gelmektedir ancak kaydedilmiş doğum tarihi Rumi 1296 yılıdır. Rumi 1296 yılı 13 Mart 1880 ile 12 Mart 1881 arasında sürmüştür, bu sebeple alternatif olarak Atatürk'ün doğum tarihi 19 Mayıs 1880 olabilir. Bu sebeplerle ne tarih ne de yıl genel kabul görmemiştir. Mustafa Kemal Derneği eski başkanı Muhtar Kumral 13 Mart 1958'deki bir basın konferansında Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan'ın sözlerine dayanarak 13 Mart 1881 olarak belirlediklerini söylemiştir. Ancak Miladi 13 Mart 1881, Rumi 1 Mart 1297'ye denktir, Atatürk'ün doğum yılı ise 1296 olarak kayda geçmiştir, bu sebeple geçerlilik iddiası zan altındadır.[362]

DöneminBirleşik Krallık kralıVIII. Edward, Atatürk'e yollayacağı bir kutlama telinde doğum gününü istemiş, bunun üzerineHasan Rıza Soyak, bir bahar mevsiminde doğduğunu bilen Atatürk'ün "Bu bir 19 Mayıs günü niçin olmasın?" sözlerini anımsayarak onun doğum gününü 19 Mayıs olarak belirtmiştir.[364]

Nüfus cüzdanı

Soyadı Kanunu'ndan sonra Atatürk'ün nüfus hüviyet cüzdanları
993.814-B seri ve 51 sıra numaralı nüfus hüviyet cüzdanı.
993.815-B seri ve 51 sıra numaralı nüfus hüviyet cüzdanı.

27 Mart 1923 tarihinde Ankara Nüfus Müdürlüğünce verilen nüfus cüzdanına göre, Boy:Orta, Saç:Sarı, Kaş:Sarı, Göz:Mavi, Burun:Adeta, Ağız:Adeta, Bıyık:Sarı, kesik, Sakal:Tıraş, Çene:Uzunca, Çehre:Uzunca, Renk:Beyaz, Alamet-i farika-i tabiiye:Tam, İsim ve şöhreti:Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Tarih ve mahall-i veladeti:Selanik, 1296, Pederinin ismiyle mahall-i ikameti:Tüccardan müteveffa Ali Rıza Efendi, Validesinin ismiyle mahall-i ikameti:Müteveffiye Zübeyde Hanımefendi, Sanat ve sıfat ve hizmet ve intihab selahiyeti:TBMM Reisi ve Başkumandan, Müteehhil ve zevcesi müteaddid olup olmadığı:Bir zevcesi vardır, Derecat ve sunuf-ı askeriyesi:Müşir, İkametgâh iseHacı Bayram Mahallesi 161/1 idi.[365]

24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılıKemal öz adlı Cümhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun ile Gazi'ye, Atatürk[20][21] soyadının verilmesinden sonra yenilenmiş nüfus cüzdanlarından "993.814-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda Adı:Kemal, Soyadı:Atatürk; "993.815-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda Adı:Kamâl, Soyadı:Atatürk, Meslek ve İçtimai vaziyeti:Reisicumhur, Medeni hâli:Evli değildir, nüfus kütüğüne yazılı olduğu yeri iseAnkara Vilâyeti Çankaya Mahallesi Hane No. 139, Cilt: No. 56 ve Sahile No. 49 olarak yazılmıştır.

Ayrıca Atatürk'ün nüfus kaydı 27 Ocak 1933 tarihinde "GaziantepBey Mahallesi" olarak değiştirilmiştir.[366][367]

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün websitesinde yapılan sorgulamada, TC kimlik no:10000000146, kayıtlı olduğu il:Gaziantep, ilçe:Şahinbey, mahalle:Bey, cilt no:10, aile sıra no:44, birey sıra no:1, adı:Gazi Mustafa Kemal, soyadı:Atatürk, baba adı:Ali Rıza Bey, anne adı:Zübeyde Hanım, doğum yılı:1881, cinsiyeti:Erkek olarak gözükmektedir.

Doğum yeri

Atatürk evi; Apostolu Pavlu Cad. No: 71, Aya Dimitriya Mah., Selanik, Yunanistan[368]

Atatürk; Islahhane Caddesi, Koca Kasım Paşa Mahallesi, Selanik, Osmanlı Devleti'nde (Bugünkü Apostolu Pavlu Caddesi No: 75, Aya Dimitriya Mahallesi, Selanik, Yunanistan) bugün müze olan 3 katlı, 3 odalı ve pembe boyalıevde doğdu. Şerafettin Turan'ın kitabında "Ahmet Subaşı ya da Hatuniye Koca Kasımpaşa Semti" olarak geçmektedir.[369]

Atatürk'ün üvey kız kardeşi Ruhiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür, Atatürk'ün doğduğu ev olarak bilinen evin gerçekte Atatürk'ün doğduğu ev olmadığını; bu evin, Zübeyde Hanım'ın ikinci kocası, yani Atatürk'ün üvey babası Ragıp Bey'in evi olduğunu öne sürer.[370]

İlgi alanları

AtatürkÇankaya Köşkü'ndeki kütüphanede, 16 Temmuz 1929.
Mersin Deniz Müzesi'nde sergilenmekte olan, Atatürk'ün kendi el yazısıyla aldığıjeoloji notları.

Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi severdi.Tavla vebilardo oynamak hoşuna giderdi.Zeybek oyunlarına,güreşe,Rumeli türkülerine ilgi duyuyordu. Sakarya adını verdiği atına ve köpeğiFoks'a çok değer verirdi. Bir yaveri zengin bir kitaplık oluşturan Atatürk'ü boş zamanlarında elinden tarihle ilgili kitapları düşürmeyen biri olarak anlatır. Başka meselelerle ilgilenmek yerine gereğinden fazla tarihi kitap okuyor olmasına bozulan bir politikacının ona "Kitap okuyarak mı Samsun'a çıktın?" demesi üzerine Atatürk şu yanıtı verir: "Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım."[371]Çankaya Köşkü'nde sık sıkdevlet adamlarının, sanatçıların, bilim adamlarının, dostların davet edildiği, ülke sorunlarının da konuşulduğu akşam yemekleri verilirdi. Temiz ve düzenli giyinmeye önem verirdi. Doğayı çok severdi. SıkçaOrman Çiftliği'ne gider, modern tarıma geçiş amacıyla yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. İleri derecedeFransızca ve yeterli derecede[372]Almanca biliyordu.[373]

Afet İnan; öğretmeni olanİsviçreliantropolog ProfesörEugène Pittard'ın, kendine doktora tezi olarak verdiği "Türk Milletinin Özellikleri" konusunda Atatürk'ten yardım istedi. Atatürk; Afet İnan'ın önce kendi görüşlerini yazmasını ve fikirlerini daha sonra belirteceğini söyledi. Afet İnan'ın uzun çalışmasına karşılık, Atatürk kurşun kalemle, iki küçük not kâğıdı üzerine kendi tanımını yaptı.[368]

1939'da dönemin antropoloji alanında en saygın akademik yayın organlarındanRevue anthropologique'de Pittard'ın Atatürk hakkındaki uzun bir makalesi çıktı. Derginin bu sayısı böylece Atatürk'ün anısına ayrılmış ve makale kapakta yer etmişti. Fransızca yazının başlığı "Antropolojiyi ve Tarihöncesini Canlandıran Devlet Adamı: Kemal Atatürk" idi. Bu makale Eugene Pittard'ın yıllarca Türkiye'de gözlemlediği bilimin evrimi ve Atatürk'ün bilime olan derin tutkusu üzerineydi.[374] Atatürk Hitit uygarlığı hakkındaki kazıların tutkulu bir takipçisiydi. Eugene Pittard, Atatürk'ün direktifleri ile Anadolu'nun birçok yerinde kazılara başlandığını ve çok önemli bulgular ortaya konulduğunu kaydediyordu.[375] Tarihçi İlber Ortaylı'ya göre her ne kadar zaman zamanMustafa Necati gibi eğitimci kimseler çıksa da millî eğitim konusuyla CHP'de ilgilenen tek kişi Mustafa Kemal idi.[376]

Atatürk giyim kuşama son derece önem verir, modaya ilgi duyardı. Giysilerinin, gömleklerinin modellerini kendi çizerdi.[377]

Atatürk, gençlik dönemlerinde sanata ilgi duymuş, idâdi dönemlerinde "Hakikat" adlı bir şiir yazmıştır.[378]

Şahsi ilişkileri

Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım'ın Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu.[379] Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken o senelerde salgın olandifteri, o zamanki adıyla kuşpalazı hastalığından öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'inHarp Okulu'nu bitirdiği sene, on iki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp öldü.Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.

Atatürk manevi kızıÜlkü ileDolmabahçe Sarayı'nda. (1937)

Makbule Atadan ve Salih Bozok'a göre, küçük Mustafa 12 yaşındayken Binbaşı Rüknettin'in 8 yaşındaki kızı Müjgân'a âşık olmuştur. Makbule Atadan'a göre ikinci aşkı Hatice olmuş ve Hatice'nin annesi müdahale ederek ilişkisini kesmiştir. Ardından Selanik Askeri komutanı Şevki Paşa'nın 12 yaşındaki kızı Emine (Emine Arık)'ye matematik dersi verirken âşık olmuştur. Bunun dışında Selanik'teyken Rum asıllı tüccar Eftim Karinte'nin kızı Eleni Kriyas'a âşık olduğu söylendiyse de kanıtlanmamıştır.

Mustafa Kemal genç bir asker olarakÇanakkale Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahıVahdettin'in kızıSabiha Sultan'a üçüncü taraflar aracılığı ile evlenme teklifinde bulundu. Sabiha Sultan, Mustafa Kemal Paşa'nın evlilik talebinden yakın dostlarına sonraki senelerde bahsederken hadiseyi doğrulayarak amcasıAbdülmecid Efendi'nin oğlu şehzadeÖmer Faruk Efendi'ye âşık olduğu için izdivaç teklifini geri çevirdiğini açıkladı. Sabiha Sultan o günlerden 40 yıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı yapan ve ortanca kızıHanzade Sultan'ın dünürü olanSuat Hayri Ürgüplü'ye yazdırdığı hatıratta şu ifadeleri kullandı: "Evet, istemiş. Benimle konuşmuş değildir ama ben çekindim ve istemedim. Zira, önümde hiç de iyi örnek olmayanEnver Paşa ileNaciye Sultan'ın hayatı vardı. Sonra, tanınmış bir kumandanla aile hayatı kurabileceğime inancım yoktu."[380]

Atatürk ve eşiLatife Hanım, 1923.

Millî Mücadele döneminde Ankara İstasyon Binası'nda ve eski Çankaya Köşkü'nde Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in yeğeniFikriye Hanım ile birlikte yaşıyordu.[381]Verem hastası olan Fikriye Hanım tedavi olması içinAlmanya'ya gittikten sonra 29 Ocak 1923'te İzmir'in sayılı zenginlerinden Uşakizade Muammer Bey'in kızıLatife Hanım ile evlendi.

Atatürk ve manevi kızı Ülkü.

Mustafa Kemal'e âşık olan Fikriye Hanım, onunLatife Hanım'la evliliğini öğreninceTürkiye'ye geri dönmüştür ve ilk işi köşke gitmek olmuştur. Ancak Latife Hanım onun geldiğini görünce Atatürk'e haber vermeden yavere emir verir ve onu köşkten yaka paça attırır. Bunun üzerine Fikriye Hanım'ınÇankaya Köşkü'nde tabanca ile intihar ettiği söylenir. 1924'te yapılan Sonbahar Seyahati sırasında Latife Hanım'la kavga eden Mustafa Kemal PaşaErzurum'dan İsmet Paşa'ya telgraf çekerek boşanacağını bildirdi. Ancak az sonra yaverleriSalih Bey (Bozok) veKılıç Ali Bey'in aracılığıyla boşanmasından vazgeçti.[382][383] Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü.[384]

Atatürk'ün manevi evlatlarıAbdurrahim Tuncak, Afife,Zehra Aylin,Rukiye Erkin,Nebile İrdelp,Sabiha Gökçen,Afet İnan,Sığırtmaç Mustafa veÜlkü Adatepe'dir.[385]

1916 yılında Bitlis Rus işgalinden kurtarıldığı yıllarda 16. Kolordu Komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa, savaşta bütün aile fertlerini kaybeden ve kimsesi kalmayanAbdurrahim'i evlatlık edindi. Abdurrahim bakılması için İstanbul'a annesiZübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule'nin yanına gönderildi.[386][387]Zehra Aylin veya Zehra Mehmet; (Amasyalı Mehmet'in kızı), 1936 yılındaLondra'dan ekspres treniyleParis'e yolculuk ederkenAmiens yakınlarında trenden düşerek öldü. Sabiha Gökçen ise ilk Türk kadın pilot[388] ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu[389] oldu.

Dinî inancı

Ana maddeler:Mustafa Kemal Atatürk'ün dinî inancı veMustafa Kemal ve Corinne Lütfü
Atatürk: "Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes Allah'a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dinî fikirlerinden dolayı bir şey yapılmaz. Türk Cumhuriyeti'nin resmî dini yoktur. Türkiye'de, bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Artık samîmî mutekitler, derin iman sahipleri, hürriyetin icaplarını öğren."

Atatürk'ün dinî inancı tartışmalı bir konudur. Kimi araştırmacılar onun dine ilişkin söylemlerinin dönemsel olduğunu vurgulamakta ve bu konuyla alakalı olumlu görüşlerinin 1920'lerin başlarıyla kısıtlı olduğunu belirtmektedirler.[390] Atatürk'ün dinî inancı hakkında farklı kaynaklar, farklı çıkarımlarda bulunmuştur.[391] Bazı kaynaklar Müslüman olduğunu iddia ederken,[392][393][394] diğer kaynaklar deist[395][396] veya ateist[397][398][399] olduğunu iddia etmektedir.[400][401]

Bir sözünde dini "lüzumlu bir müessese" olarak gördüğünü ifade eden Atatürk, başka sözlerinde deİslam için "bizim dinimiz" ve "büyük dinimiz" gibi ifadeler kullanmıştır.[402] AyrıcaKur'an için "şanı büyük" ve "en eksiksiz kitap",Muhammed için "peygamberimiz efendimiz hazretleri" ve "Allah'ın birinci ve en büyük kulu" demiştir.[402] 1922 ve 1923'te yaptığı iki konuşmada "Allah birdir, büyüktür." demiştir.[403]

Atatürk'ün, dini "lüzumlu bir müessese" olarak gördüğünü belirttiğine ilişkin sözüne karşın "dini olanların fakir kalmaya mahkûm oldukları" ve bu nedenle "öncelikle din anlayışını kaldırmak" gerektiğine inandığına ilişkin görüşleri için de kaynaklar mevcuttur. Kâzım Karabekir'in belirttiğine göre, Atatürk ona din ile ilgili olarak dini olanların kazanamayacağını ve fakir kalmaya mahkûm olduklarını söyleyip netice olarak önce din anlayışını kaldırmak gerektiğini söylemiş[404] ve bu sebeple Kur'an'ın anlaşılarak okunmasına önem verip Türkçeye çevrilmesini emretmiştir.[402][405] Ayrıca İslam'a ilişkin olumsuz sözleri de bulunmaktadır. Karabekir'in anlattığı üzere, Atatürk Balıkesir'de hutbe okumasına karşın daha sonra Kur'an ve Muhammed ile ilgili olumsuz sözler etmiştir.[406][407]

Kaynaklar, Atatürk'ün din konusunda şüpheci ve özgür düşünen biri olduğuna işaret ediyor. 1933'te ABD büyükelçisi Charles H. Sherrill onunla röportaj yaptı. Röportajda; dininin sadece Kâinat'ın Mucidi ve Hâkimi tek Tanrı'ya inanmak olduğunu, insanlığın böyle bir Tanrı'ya inanmaya ihtiyacı olduğunu ve dualarla bu Tanrı'ya seslenmenin iyi olduğunu söyledi. Atatürk'e göre Türk halkı İslam'ın gerçekte ne olduğunu bilmiyor ve Kur'an'ı okumuyor. İnsanlar anlamadıkları Arapça cümlelerden etkilenirler ve âdetleri gereği camilere giderler. Türkler Kur'an'ı okuyup üzerinde düşündüklerinde İslam'ı terk edecekler.[408]

Öte yandan Atatürk 21 Aralık 1937'de Hatay sorunuyla ilgili konuştuğu sırada, Suriye BaşbakanıCemil Merdam Bey'e "hepimiz Müslümanız" demiştir:

Yapamam! Hepimiz Müslümanız! Yemin ederim ki, namusum üzerine söylerim ki (Hatay'ı) bırakmam! Çok temenni ederim ki, Fransız hükümeti aklını başına toplasın. Namusum üzerine söylüyorum bırakmam.[409][410]

Mason olduğu iddiası

Bazı ansiklopedilerde Atatürk'ünmason olduğu iddia edilir.[411][412] Tarihçi ve Atatürk biyografisi yazarıAndrew Mango'ya göre üyeliği tam olarak kanıtlanamasa da 1907-1909 yılları arası en azından muhtemeldir.[413] H. C. ArmstrongGrey Wolf: Mustafa Kemal adlı kitabında, Atatürk'ün, toplantılarının gizliliğini korumak amacıyla muhalifİttihat ve Terakki siyasi örgütlenmesinin basamak olarak kullandığı Vedata Locası'nda bir birader olarak inisiye olduğunu ancak kendini hoşlanmadığı bir atmosferde bulduğunu ve masonların ritüelleriyle alay ettiğini belirtir.[414]

Mahmut Esat Bozkurt, 1932 yılındaAkşam'da yayımlanan bir yazıda Atatürk'ün hayatı boyuncaFarmason olmadığını belirtir.[415] Yine Atatürk, Masonlardan gelen bir teklife karşılık "Ben bu cemiyete girmem!" diyerek karşı çıkmıştır.[416]

Zaman dizini

Ana madde:Mustafa Kemal Atatürk kronolojisi

Hatırası

Ayrıca bakınız:Atatürk kişi kültü veMustafa Kemal Atatürk'ün adını taşıyan şeyler listesi
Atatürk'e dair ilk belgesel olanThe Incredible Turk.
Başöğretmen Atatürk Anıtı,Kadıköy.

Atatürk'ün günümüz kültürüne sinema, televizyon, müzik ve şiir gibi alanlardaetkileri olmuştur.Türkiye genelinde anısının yaşatılması için kimi yapılara, adreslere ve kurumlara kendinin ismi ve unvanlarını içeren isimler verilmiştir.[417] Bunlardan bazıları;Atatürk Havalimanı,Atatürk Olimpiyat Stadyumu,Atatürk Barajı,Atatürk Köprüsü,Atatürk Orman Çiftliği,Atatürk Üniversitesi,Gazi Üniversitesi,İzmir Atatürk Lisesi,Mustafa Kemal Üniversitesi şeklindedir. Bunun yanı sıra Atatürk'ün Samsun'a çıkışına ithafenOndokuz Mayıs Üniversitesi ve 100. doğum yıl dönümüne ithafenYüzüncü Yıl Üniversitesi gibi hatırlatıcı isimler de kullanılmıştır.

Türkiye'nin her il ve ilçe merkezinde Atatürk anıtları ve resmî kurumlarının girişinde Atatürk heykeli, büstü veya maskı vardır. Bunun yanı sıra bütün resmî makam odalarında ve birçok resmî çalışma ofisinde Atatürk büstü, maskı, portreleri veya fotoğrafları, takvimleri, kalemlikleri vb. süs eşyaları vardır. Ayrıca Türkiye'de Atatürk rozeti, Atatürk imzası bulunan etiket, kravat iğnesi, yüzüğü vb. Atatürk temalı süs eşyası taşıyan birçok vatandaş görmek mümkündür. 31 Temmuz 1951 tarihindeDemokrat Parti hükûmeti döneminde yürürlüğe giren ve kamuoyunda Atatürk'ü Koruma Kanunu olarak anılanAtatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun ile Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etmek ve Atatürk'ü temsil eden heykel, büst, abide vb. objeleri tahrip etmek veya kirletmek suç sayılmıştır.[418] Bu kanun aynı zamandaifade özgürlüğü konusunda eleştirilere de maruz kalmıştır.

Türkiye'deki bütün resmî ve özel okullarda bir Atatürk köşesi bulundurulması zorunludur. Ayrıca ilköğretim ve lise kitaplarının başında ve her sınıfta da Atatürk portresi bulunmalıdır. Bunun yanı sıra örgün eğitimin bütün aşamasında Atatürk sevgisi ve inkılapları ayrı bir ders olarak ya da bazı derslerin bir bölümü olarak işlenir.

19 Mayıs tarihi Türkiye Cumhuriyeti,Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin yurt dışı temsilciliklerindeAtatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak her yıl kutlanan bir millî bayramdır. Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olan10 Kasım tarihinde ölüm saati olan sabah 09.05'te Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye'nin yurt dışı temsilciliklerinde bir dakika boyunca halkın büyük bölümü saygı duruşunda bulunur, araçlar durur ve kesintisiz korna çalarlar.

Artvin yöresine ait olan 1936 yılında Atatürk'ün karşısında oynanan halk oyunu Artvin barı, Atatürk'ün çok beğenmesi üzerineatabarı olarak yeniden adlandırılmıştır.[419][420][421]

Cumhuriyet dönemindeki ilkkâğıt paralar Türkiye'nin kendimerkez bankası henüz olmadığından 1927'de İngiltere'de basılmıştır.[j] Bu yılda basılan 1, 5 ve 10 lirada Atatürk'ün portresi filigranda gözükmekteydi. Diğer paralarda ise Atatürk hem filigranda hem de ön yüzdeki portre yerleştirmeye uygun alanda gözükmektedir. 1937'de tedavüle giren ilk Latin harfli paraların hepsinde ise Atatürk portreleri bulunmaktaydı.[422]

1925'te çıkarılan yasa gereği mevcut reis-i cumhur portreleri paralarda yer alıyordu.[423] Atatürk'ün ölümünden sonra paralarda yer alan portreler yeni reis-i cumhurİsmet İnönü'nün portreleri ile değiştirildi. İnönü'nün bu icraatı bazı kesimler tarafından Atatürk'e saygısızlık olarak yorumlandı.[423]

1952 yılında yürürlüğe giren 5. emisyon banknotlarında yaşayan kişilerin paraya portrelerinin basılması durdurulmuş ve tekrar bütün Türk paralarının ön yüzüne Atatürk portresi basılmaya başlanmıştır.[424][425] Bunun yanı sıra Cumhuriyet altınlarının ön yüzünde Atatürk kabartması bulunur.

Meksika'dakiAtatürk heykeli.
Tunus'ta Mustafa Kemal Atatürk Caddesi'ni gösteren levha.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde Atatürk anısına anıtlar dikilmiştir.Avustralya'nın başkentiCanberra'da,Guatemala'nınaynı adı taşıyan başkentinde,Meksika'nın başkentiMeksiko'da,Venezuela'nın başkentiCaracas'ta,Küba'nın başkentiHavana'da,Şili'nin başkentiSantiago'da,Romanya'nın başkentiBükreş'te,Kazakistan'ın başkentiAstana'da,Azerbaycan'ın başkentiBakü'de,Kuzey Makedonya'nın batısındakiMerkez Jupa köyünde,Japonya'nınKuşimoto kasabasında veİsrail'de Osmanlılardan kalma bir tren istasyonunun bulunduğuBeerşeba'da bu anıtlardan bazıları görülebilmektedir. Atatürk'ün adının verildiği meydan, bulvar, cadde ve yolların birkaçıTunus'unaynı adı taşıyan başkentinde,Pakistan'ın başkentiİslamabad'da,Bangladeş'in başkentiDakka'da,Hindistan'ın başkentiYeni Delhi'de,Özbekistan'ın başkentiTaşkent'te,Belçika'nınVisé şehrinde veDominik Cumhuriyeti'nin başkentiSanto Domingo'dadır.

Atatürk'üAhmed eş-Şerif es-Senusi (sol) veSelahaddin Eyyubi (sağ) ile bir Müslüman kahraman olarak tasvir eden kartpostal.
1963Afganistan posta pulunda Atatürk.

Radikal seküler reformlarına rağmen, Atatürkİslam dünyasında geniş çapta popülerliğini sürdürdü.[426] Hristiyan güçlerin işgaline karşı yeni, tamamen bağımsız bir Müslüman ülkenin kurucusu olduğu veBatıemperyalizmine karşı mücadelede galip geldiği için hatırlanıyor.[426] Öldüğünde,Tüm Hindistan Müslüman Birliği onu "İslam dünyasında gerçekten büyük bir kişilik, büyük bir general ve büyük bir devlet adamı" olarak övdü, hatırasının "tüm dünyadaki Müslümanlara cesaret, azim ve mertlik ile ilham vereceğini" açıkladı.[426]

Atatürk'ün hayranları, onunI. Dünya Savaşı'ndaki düşmanı Britanyalı devlet adamıWinston Churchill veII. Dünya Savaşı'ndaTürkiye ile ittifak aramış Almannasyonal sosyalist diktatörAdolf Hitler'den[427][428]Amerika Birleşik Devletleri başkanlarıFranklin D. Roosevelt veJohn F. Kennedy'ye kadar geniş bir yelpazeyi oluşturur.[429] Hitler, Atatürk için "Mussolini onun ilk, ben ikinci öğrencisiydim" dedi.[430][431] 4 Mayıs 1941'de Reichstag'taki nutkunda onu "genç Türkiye'nin kurucusu olan büyük ve zeki lider" olarak tanımladı.[432]Weimar Cumhuriyeti'nde Alman medyası,Anadolu'daki savaşı geniş bir şekilde ele aldı.[433] Stefan Ihrig, Türk Kurtuluş Savaşı'nınBirahane Darbesi üzerinde İtalyanfaşist diktatör Mussolini'ninRoma'ya Yürüyüşü'nden daha kesin bir etkisi olduğunu savunuyor. Adolf Hitler de dahil olmak üzere Almanlar, tıpkıSevr Antlaşması geçersiz kılındığı gibiVersay Antlaşması'nı geçersiz kılmak istedi. Bu nedenle Hitler, Atatürk'ü "karanlıkta parlayan yıldız" olarak adlandırdı.[433] Mussolini, iktidarı ele geçirme girişiminde bulunduğunda kendini "Milanolu Mustafa Kemal" olarak adlandırdı.[431][433] Türk liderin bir diğer hayranı, haftalıkLa Conquista del Estado gazetesinde bir sayfanın tamamını hem Türk devrimine hem de Atatürk'e ayıranfalanjist lider Ramiro Ledesma Ramos'tu.[434] İspanyol faşizminin ana teorisyenlerinden Ledesma, Atatürk'ü zamanının başlıca milliyetçi devrimcilerinden biri olarak gördü.[434]

Anadolu Hareketi'ne muhalefet etmiş veİtilaf Devletleri'yle iş birliği yapmış gazeteciAli Kemal, Atatürk'ü "çete reisi, haydut" olarak niteledi, Britanyalı devlet adamıLord Balfour ise Atatürk için "tüm korkunç Türklerin en korkuncu" (most terrible of all the terrible Turks) yorumunda bulundu.[435] Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ülkenin geleceği için yaşanan iç siyasal mücadelede GeneralKâzım Karabekir ve entelektüelHalide Edib Adıvar gibi kimseler Atatürk ile yollarını ayırarak onun radikal reform programını ve otoriter liderliğini eleştirdi.Tekkeleri kapatılmış tarikat şeyhleri ve genel olarak din adamlarından bazıları,Said Nursî dahil, onuDeccal ile kıyasladı.[436]

İlk baskısı 1932 yılında yapılan ve Atatürk'ün sağlığında yayımlanan ilk biyografisi olanGrey Wolf'un son sözünde H. C. Armstrong şunları yazdı:

"O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdir. Tüm Orta Asya'nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altında ve bir Bozkurt'un yüreği ve içgüdüleriyleSüleyman Şah'ın yanında at koşturuyor olurdu. Askerî dehâsı ile duyguların, bağlılık ve ahlâkî değerlerin zayıflatamadığı acımasız kararlarıyla; ülkeleri fetheden, kentleri yakıp yıkan ve seferleri arasındaki barış dönemlerini zevk ve safâ âlemleriyle dolduran, vahşî akıncıların başında birTimurlenk veyaCengiz Han olabilirdi."[437]

Atatürk sömürgeci güçlerin egemenliğinde kalmışüçüncü dünya ülkelerinde çeşitli liderlerce bağımsızlığın öncüsü olarak saygı gördü ve rol model alındı. İranlı çağdaşıRıza Şah Pehlevi, Hindistan BaşbakanıCevahirlal Nehru, Tunus CumhurbaşkanıHabib Burgiba ve Mısır CumhurbaşkanıEnver Sedat bunlardan birkaçıydı.[438][439][440] Pakistanlı şair ve filozofMuhammed İkbal ve Bangladeş'in ulusal şairiKadı Nazrul İslam Atatürk'ün onuruna şiirler yazdı. 1935 yılındaİstanbul'da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi'ne katılan Mısırlı milliyetçi-feminist liderHüda Şaravi, Atatürk'e şunları söyledi: "Türkler size Atatürk yani Türklerin babası ismini verdiler. Ben ise size 'Ataşark' yani 'Şarkın Babası' demek istiyorum."[441]

Birleşmiş Milletler'inUNESCO örgütü, "olağanüstü bir reformcu olduğunu göz önünde tutarak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğunu kabul ederek, dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmalarının olağanüstü bir örnek olduğunu ve tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve iş birliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak, eylemlerini her zaman barış, uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmış" Atatürk'ü, 100. doğum yılı olan 1981'i tüm ülkelerin oy birliğiyle "Atatürk Yılı" olarak kabul ederek onurlandırdı.[442][443]12 Eylül Darbesi ile yönetime gelenMillî Güvenlik Konseyi de çıkardığı kanunla 1981 yılını Atatürk Yılı kabul ve ilan etti.[444] Atatürk Yılı, 5 Ocak 1981 günü kutlamalara açıldı. 5 Ocak 1981 günü saat 08.45'te Anıtkabir'de saygı duruşunda bulunulduktan sonra saat 11.00'de Türkiye Büyük Millet Meclisinde tören başladı. Törende eski cumhurbaşkanlarıCelâl Bayar,Cevdet Sunay veFahri Korutürk de yer aldı.Kenan Evren'in yaptığı uzun bir konuşmayla Atatürk Yılı kutlamalara açıldı. Yıl boyunca yapılan etkinliklerle Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılı kutlandı. Yeni Atatürk anıtları, Atatürk'ün adının verildiği kültür merkezleri ve tatbikatlar yapıldı.Birinci veikinci meclis binaları müze olarak faaliyet göstermeye başladı. Atatürk ile ilgili kitap ve belgelerMillî Kütüphane'de toplanırken il ve ilçelere de Atatürk kitaplıkları kuruldu. Atatürk'ün kaldığı evler restore edilerekmüze hâline getirildi. "Atatürk 100 Yaşında" sloganı ile 73 adet ilkokul yapıldı. Bu dönemde imam hatip açılmadı.[445] Atatürk'ün çeşitli illere yaptığı ilk ziyaretlerin yıl dönümlerinde kutlamalar gerçekleşti. Ülkenin tanınmış sanatçılarına 100. yılı simgeleyen plaketler verildi. Ünlü ressamlardan ısmarlanan Atatürk veAtatürk Devrimleri konulu resimler, düzenlenen sergilerde ziyarete açıldı. Tanınmış müzisyenlere Atatürk hakkında marşlar besteletildi. TRT, Atatürk'ün görüşlerini yansıtan programlara yer verdi. Ülkedeki okur yazar oranının artırılması için seferberlik başlatıldı. Ağaçlandırma çalışmaları yapıldı.[446] Açılan birçok kurum ve kuruluş "Yüzüncü Yıl" adını aldı. 23 Nisan'daki bayramın adı "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak değiştirildi. 19 Mayıs'taki Gençlik ve Spor Bayramı'nın adı "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" olarak değiştirildi ve 19 Mayıs 1981 günü stadyumlarda coşkulu şekilde kutlandı.[447] Atatürk'ün başöğretmen olduğu 24 Kasım günü "Öğretmenler Günü" olarak kutlandı. Üniversitelere zorunlu "Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi" dersi getirildi.[448]Kara Harp Okulu ve diğer askerî okullar için üç ciltlik "Atatürkçülük - Atatürk'ün Görüş ve Direktifleri" adlı kitap bastırıldı ve öğrencilere dağıtıldı.

Yapıtları

Atatürk'ün 1916'da 16. Kolordu Kumandanı iken yazdığıTaʼlîm ve Terbiye-i Askeriyye Hakkında Nokta-i Nazarlar.
  • Takımın Muharebe Tâlimi, Selanik Asır Matbaası, Selanik, 1908 (Almancadan çeviri).
  • Cumalı Ordugâhı - Süvâri: Bölük, Alay, Liva Tâlim ve Manevraları, Selanik, 1909.
  • Ta’biye ve Tatbîkat Seyahati, Selanik Askeri Matbaası, 1911.
  • Bölüğün Muharebe Tâlimi, 1912 (Almancadan çeviri).
  • Ta’biye Mes’elesinin Halli ve Emirlerin Sûret-i Tahrîrine Dâir Nasâyih, Edirne Sanayi Mektebi Matbaası, 1916.
  • Taʼlîm ve Terbiye-i Askeriyye Hakkında Nokta-i Nazarlar, Edirne Sanayi Mektebi Matbaası, 1916.
  • Zâbit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl, Minber Matbaası, 1918.
  • Nutuk, Türk Tayyare Cemiyeti, Ankara, 1927.
  • Vatandaş için Medeni Bilgiler, Milliyet Matbaası, İstanbul, 1930.
  • Etimoloji, Morfoloji ve Fonetik Bakımından Türk Dili, Ulus Basımevi, Ankara, 1935.
  • Geometri, 1937.

Atatürk'ün ayrıca, 1915-1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad'daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır. BunlardanAnafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe,Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. 1908-1938 yılları arasında Atatürk'ün imza attığı, yazdığı, söylediği kişisel notları dâhil her şeyin toplandığıAtatürk'ün Bütün Eserleri adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmaktadır.

Atatürk'ün başarılarının ve kaleme aldığı eserlerin en önemli dayanaklarından biri de kitap okuma tutkusudur. Örneğin, sonraları dünya barışı ve insan hakları konularında önderler arasında yer alacak bir kimse olanH. G. Wells, 1921 yılında İngilizce olarak 1208 sayfalıkİnsanlık Tarihi adlı bir kitap yayımlar. Bu kitap Atatürk tarafından kısa sürede okunur, değerlendirilir ve Türkiye'de yayımlandıktan sonraNutuk'ta yer alır.[449] Yine 1756 yılında toplam 5 cilt olarak Fransızca basılanHunlar, Türkler ve Moğollar kitabı da onun okuduğu kitaplar arasındadır.

Atatürk döneminde kurulan kurumlar

  Kapatılan ya da ismi değiştirilen kurumları gösterir.
Kurum AdıKuruluş TarihiKonum
Anadolu Ajansı6 Nisan 1920Ankara
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti2 Mayıs 1920Ankara
Çocuk Esirgeme Kurumu30 Haziran 1921Ankara
İzmir Enternasyonal Fuarı17 Şubat 1923İzmir
Diyanet İşleri Başkanlığı3 Mart 1924Ankara
Türkiye İş Bankası26 Ağustos 1924İstanbul
Orman Çiftliği1925Ankara
Ankara Hukuk Fakültesi5 Kasım 1925Ankara
Anadolu Sigorta1 Nisan 1925İstanbul
Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası1 Mayıs 1925-
Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü1926Ankara
Devlet İstatistik Enstitüsü26 Nisan 1926Ankara
Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi1927Ankara
Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü27 Mayıs 1928Ankara
Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti12 Nisan 1931Ankara
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası3 Ekim 1931Ankara
Halkevleri19 Şubat 1932Ankara
Türk Dili Tetkik Cemiyeti12 Temmuz 1932Ankara
Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü1933Ankara
Devlet Havayolları20 Mayıs 1933İstanbul
Sümerbank11 Temmuz 1933-
Türkkuşu3 Mayıs 1935Ankara
Etibank14 Haziran 1935-
Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü14 Haziran 1935Ankara
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi14 Haziran 1935Ankara
Elektrik İşleri Etüd İdaresi24 Haziran 1935Ankara
Türkiye Şeker Fabrikaları6 Temmuz 1935Ankara
Bursa Merinos Fabrikası2 Şubat 1938Bursa

Popüler kültürdeki yeri

Ana madde:Popüler kültürde Mustafa Kemal Atatürk

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^Millî Mücadele'nin önde gelen 14 paşasına verilmiş sandır.Halaskâr "kurtarıcı" anlamına gelir.
  2. ^CHP 1. Olağanüstü Kurultayı, Atatürk'ün ölümünden sonra, 26 Aralık 1938'de toplandı. Bu kurultayda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, "değişmez genel başkanlığa" seçildi. Kurultay ayrıca, Atatürk'ü "Ebedî Şef" ilan etti.
  3. ^1935'e kadar "müşîr".
  4. ^Doğum:Ali Rıza oğlu Mustafa; 1890'lardan 1911'e kadar:Mustafa Kemal; 1911'den 1916'ya kadar:Mustafa KemalBey; 1916'dan 1921'e kadar:Mustafa KemalPaşa; 1921'den 1934'e kadar:GaziMustafa Kemal; 1934-1935'te:Kemal Atatürk; 1935'ten 1937'ye kadar:Kamâl Atatürk; 1937'den ölümüne kadar:Kemal Atatürk. Ömrünün çok büyük bir kısmında taşıdığı Mustafa Kemal adıyla tanınır ve anılır.Time dergisi 19 Mayıs 1941 tarihli sayısında şunu yazdı: "Yedi Adlı Adam. Bu sarışın, mavi gözlü, şen külhanbeyinin Kamâl Atatürk olarak ölmeden önce yedi adı vardı."[3] Ancak Atatürk, 1937 yılında adının eski yazılışına (Kemal) geri döndü.[4][5]
  5. ^Atatürk'ün doğum günü bilinmemektedir. Kendi isteğiyle 19 Mayıs (Samsun'da Millî Mücadele'nin başlatıldığı gün olması nedeniyle) onun simgesel doğum günüdür. Ayrıca, Atatürk'ün 1879 veya 1880 yılında doğduğu da öne sürülmüştür.
  6. ^Detaylı bilgi içinDoğum tarihi başlığına bakınız.
  7. ^Andrew Mango'ya göre "Bu tarih (15 Ekim 1911) Mustafa Kemal'in İzmir yakınındaki Urla karantina istasyonundan Salih'e (Bozok) gönderdiği 17 Ekim 1911 tarihli mektubunda belirtiliyor. Ayrıca 22 Mayıs 1912 tarihinde Ayn Mansur, Bingazi'den (Abdül) Kerim'e gönderilen başka bir mektupta tekrarlanıyor, (ATASE, 1911-1912 Osmanlı-İtalyan Harbi, s. 134)." George W. Gawrych ise ayrılma tarihini 4 Ekim 1911 olarak belirtmiştir.[95]
  8. ^Mango dört,[200] Gawrych ise altı kez[198] padişah huzuruna çıktığını belirtmektedir.
  9. ^1941 yılındaki 1. Coğrafya Kurultayında Ege ismi, coğrafi adlandırmalarda standartlaşmayı sağlamak için resmi olarak seçilmiş ve bu sayede yaygınlaşmıştır.[265]
  10. ^30 Haziran 1930 tarihinde Resmî Gazete'de 1715 sayılı Merkez Bankası Kanunu yayımlanmış,Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyete geçmiştir.

Kaynakça

Özel
  1. ^ab"Atatürk'ün Künye Bilgileri".kho.edu.tr. Kara Harp Okulu. 12 Temmuz 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2016. 
  2. ^abcdOrtaylı 2018, s. 86.
  3. ^"TURKEY: Door to Dreamland".Time. 19 Mayıs 1941.
  4. ^ab"Yeni iddia: Atatürk ölmeden önce ismini değiştirmiş!".Milliyet. 5 Aralık 2010. 24 Kasım 2022 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2023. 
  5. ^abEnis Dinç (2020).Atatürk on Screen: Documentary Film and the Making of a Leader. s. 180. 
  6. ^abCuthell Jr., David Cameron (2009)."Atatürk, Kemal (Mustafa Kemal)". Ágoston, Gábor; Masters, Bruce (Ed.).Encyclopedia of the Ottoman Empire.New York:Facts On File. ss. 56-60.ISBN 978-0-8160-6259-1.LCCN 2008020716. Erişim tarihi:23 Ocak 2021. 
  7. ^"Mustafa Kemal Atatürk T.C. Cumhurbaşkanlığı". tccb.gov.tr. 13 Ocak 2016 tarihindekaynağından arşivlendi. 
  8. ^Webster,The Turkey of Atatürk: Social Process in the Turkish Reformation, 260
  9. ^Doğan,Formation of factory settlements within Turkish industrialization and modernization in 1930s: Nazilli printing factory
  10. ^Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı."Aydın – Historical Ruins". T.C. Hükûmeti. 7 Eylül 2007 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2020.Nazilli cotton print factory was established over an area of 65.000 m2 on the Nazilli Bozdoğan highway. It is the "first Turkish cotton print factory" the foundation of which was laid on August 25th, 1935 and which was opened by Atatürk with great ceremony. (Nazilli Basma Fabrikası Nazilli-Bozdoğan kara yolu üzerinde 65.000 m²lik alana kuruldu. 25 Ağustos 1935 tarihinde temeli atılan ve Atatürk'ün büyük bir törenle açtığı "ilk Türk basma fabrikası"dır.) 
  11. ^"History of Turkish Aeronautical Association". 19 Aralık 2007 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2020. 
  12. ^"Skylife". 24 Ağustos 2006 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2020. 
  13. ^"Nuri Demirağ Aircraft Factory". Nuridemirag.com. 21 Temmuz 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2020. 
  14. ^Stone, Norman „Talking Turkey“. National Interest, Güz 2000, sayı 61.
  15. ^Eastham 1964, s. 132-136.
  16. ^Afyoncu, Erhan (19 Şubat 2017)."Atatürk'ün aile kayıtları ilk kez yayınlandı".Sabah. 19 Şubat 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2017. 
  17. ^Afet İnan,Atatürk hakkında hâtıralar ve belgeler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1959,s. 8 21 Kasım 2011 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  18. ^Ali Fuat Cebesoy,Sınıf arkadaşım Atatürk: Okul ve genç subaylık hâtıraları, İnkılâp ve Aka Kitabevleri, 1967,s. 6 21 Kasım 2011 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.: "Benim adım Mustafa. Senin adın da Mustafa. Arada bir fark olmalı, ne dersin, senin adının sonuna bir de Kemal koyalım."
  19. ^Mango, Andrew (2004).Atatürk. Londra: John Murray.ISBN 978-0-7195-6592-2, s. 37.
  20. ^ab"Kemal öz adlı Cümhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun"(PDF). 11 Ağustos 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 12 Ağustos 2020. 
  21. ^ab"27.11.1934 tarihli T.C. Resmî Gazete"(PDF). 19 Ağustos 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 13 Ağustos 2020. 
  22. ^"Vikikaynak,Atatürk soyisminin alınamayacağına dair kanun". 27 Mayıs 2010 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2010. 
  23. ^"Yeni Umumi Merkez Heyeti".İkinci Türk Dili Kurultayı. Türk Dili Tetkik Cemiyeti Bülteni. Eylül 1934. s. 106. 
  24. ^Baha Arıkan (26 Kasım 1949).""Atatürk" Soyadı ve Arıkan". Ulus Gazetesi. s. 2. 26 Haziran 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:5 Temmuz 2023. 
  25. ^"Saffet Beyin Konferansı". Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi. 27 Eylül 1934. s. 1. 26 Haziran 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:5 Temmuz 2023.Büyük önderimiz ata türk 
  26. ^Naim Hâzım Onat (3 Aralık 1949).""Atatürk" Soyadı Üzerine Bir Kaç Hatıra". Ulus Gazetesi. s. 2. 26 Haziran 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:5 Temmuz 2023.Atatürk mü, Türkata mı? Hangisini daha iyi bulursunuz? Ben birincisinin daha güzel olduğunu sebepleriyle arza çalışmıştım... Bir akşam gene ATATÜRK'ün sofrasında yan yana oturuyorduk. ATATÜRK'ün soyadı üzerine konuşuluyordu. Bunun çok güzel bir buluş olduğundan bahsedilirken Büyük Önder, Arıkan'ı göstererek: "Beyefendinin armağanlarıdır" demişlerdi. O sırada kendinden öğrenmek istemiştim: Arıkan, bunu siz mi buldunuz? Gülümseyerek cevap verdi: "İltifat buyuruyorlar. 
  27. ^Murat Belge, Tanıl Bora, Murat Gültekingil.Milliyetçilik (2002), İletişim Yayınları,s. 254 4 Haziran 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  28. ^Türklük araştırmaları dergisi, 17-18. sayılar (2005), Marmara Üniversitesi. Fen-Edebiyat Fakültesi, s. 152
  29. ^Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı, 2. cilt, Millî Eğitim Matbaası, 1974, s. 131
  30. ^Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi (1934), 2. cilt,s. 1064 16 Nisan 2024 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  31. ^"Özbekçe-Türkçe sözlükte "qamal"". 10 Ocak 2018 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:10 Ocak 2018. 
  32. ^"Kazakça-Türkçe sözlükte "qamal"". 10 Ocak 2018 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:10 Ocak 2018. 
  33. ^abCunbur, Müjgân (2004).Türk dünyası edebiyatçıları ansiklopedisi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı.ISBN 9751612810.Babası Ali Rıza Efendi (doğ. 1839), annesi Zübeyde Hanımdır. Baba dedesi Hafız Ahmet Efendi, 14-15. yüzyılda Anadolu'dan göç ederek Makedonya'ya yerleşen Kocacık Yörüklerindendir. 
  34. ^abKartal, Numan (2002).Atatürk ve Kocacık Türkleri. T.C. Kültür Bakanlığı.Aile Selânik'e Manastır ilinin Debrei Bâlâ sancağına bağlı Kocacık bucağından gelmişti. Ali Rıza Efendi'nin doğum yeri olan Kocacık bucağı halkı da Anadolu'dan gitme ve tamamıyla Türk, Müslüman Oğuzların Türkmen boylarındandırlar. 
  35. ^Güler, Ali (1 Kasım 1999)."Mustafa Kemal Atatürk'ün Soyu".Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi.15 (45): 969-1009.ISSN 1011-727X. 28 Ocak 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi14 Mayıs 2024. 
  36. ^Dinamo, Hasan İzzettin (1986).Kutsal İsyan: Millî Kurtuluş Savaşı'nın Gerçek Hikâyesi, 2. cilt. Tekin Yayınevi. 
  37. ^Itzkowitz, Norman; Volkan, Vamık D. (1998).Ölümsüz Atatürk. Bağlam Yayınları. s. 37.ISBN 975-7696-97-8.dipnot no. 6 (Atay, 1980, s. 17) 
  38. ^Falih Rıfkı Atay,Çankaya: Atatürk'ün doğumundan ölümüne kadar, Betaş, İstanbul, 1984, s. 17.
  39. ^Andrew MangoAtatürk: The Biography of the Founder of Modern Turkey, Overlook Press, 2002,978-1-58567-334-6,s. 25; s. 27. "Feyzullah's family is said to have come from the country near Vodina (now Edessa in western Greek Macedonia). The surname Sofuzade, meaning 'son of a pious man', suggests that the ancestors of Zübeyde and Ali Rıza had a similar background. Cemil Bozok, son of Salih Bozok, who was a distant cousin of Atatürk and, later, his ADC, claims to have been related to both Ali Rıza's and Zübeyde's families. This would mean that the families of Atatürk's parents were interrelated. Cemil Bozok also notes that his paternal grandfather, Safer Efendi, was of Albanian origin. This may have a bearing on the vexed question of Atatürk's ethnic origin. Atatürk's parents and relatives all used Turkish as their mother tongue. This suggests that some at least of their ancestors had originally come from Turkey, since local Muslims of Albanian and Slav origin who had no ethnic connection with Turkey spoke Albanian, Serbo-Croat or Bulgarian, at least so long as they remained in their native land.,But in looks Ataturk resembled local Albanians and Slavs.[...] But there is no evidence that either Ali Riza or Zübeyde was descended from such Turkish nomads." page 28; "It is much more likely that Atatürk inherited his looks from his Balkan ancestors.[...] But Albanians and Slavs are likely to have figured among his ancestors."
  40. ^abMango 1999, ss. 31-32.
  41. ^Ernest Jackh,The Rising Crescent, Goemaere Press, 2007,s. 31,Turkish mother and Albanian father 31 Mart 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  42. ^Isaac Frederick Marcosson,Turbulent years, Ayer Publishing, 1969,s. 144. 13 Ekim 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  43. ^ab"Turkey: The land a dictator turned into a democracy".Time Magazine. 12 Ekim 1953. 22 Mayıs 2010 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:6 Haziran 2024. 
  44. ^abcde"Atatürk, Kemal."Encyclopædia Britannica Ultimate Reference Suite. Chicago:Encyclopædia Britannica, 2011.
  45. ^Mango 1999, s. 31.
  46. ^Türk Dili: Dil ve Edebiyat Dergisi, 493-498. sayılar (1993), Türk Dil Kurumu, s. 135
  47. ^Şevket Süreyya Aydemir,Tek Adam: Mustafa Kemal, Birinci Cilt: 1881–1919, 14. baskı, Remzi Kitabevi, 1997,975-14-0212-3, s. 31
  48. ^Fodor, Marcel William (1939).South of Hitler (İngilizce). United States, University of Wisconsin - Madison: Houghton Mifflin. s. 73. 9 Mart 2024 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:6 Haziran 2024.His mother, Subeida, was the daughter of a small tenant of a farm in Southern Albania. According to such reliable evidence as I was able to collect, this blonde-haired, blue-eyed, robust woman was an Albanian whose mother, in turn, was a Macedonian. Mustapha Kemal with his blue eyes and blond hair resembled his... 
  49. ^Mango 1999, s. 32.
  50. ^Cunbur, Müjgân (2004).Türk dünyası edebiyatçıları ansiklopedisi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı. s. 1.ISBN 9751612810.Anne Zübeyde Hanım, Sangüllü Hacı Sofu soyundan Varyemezoğlu İbrahim Feyzullah Efendinin kızıydı. 1857 yılında doğan Zübeyde, henüz on dört yaşında iken evlendi. Ailesi, Selânik civarındaki Langaza beldesine gelip yerleşen Anadolu Türk Zübeyde Hanım'la evlenmişti. 
  51. ^Kutay, Cemal.Atatürk'ün Beraberinde Götürdüğü Hasret: Türkçe İbadet: Ana Dilimizle Kulluk Hakkı, 1. cilt (1998), Aksoy Yayıncılık, s. 130
  52. ^abNecdet Sakaoğlu (Mayıs 2021)."Mustafa Kemalʼin Gerçek Doğum Tarihi: 4 Ocak 1879". Tarih Dergi. 7 Kasım 2024 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:19 Nisan 2025. 
  53. ^"19 Mayıs: Ata'nın doğum günüm dediği tarih". ntvmsnbc. 18 Mayıs 2012 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2011. 
  54. ^Tuğlacı, Pars.Çağdaş Türkiye, 1. cilt (1987), Cem Yayınevi, s. 2
  55. ^Aydemir, Şevket Süreyya (Mart 2011). "Zübeyde".Tek Adam (1963), Cilt I (32. özel bas.). Ankara: Remzi Kitabevi. s. 30. 978-975-14-0670-5. 
  56. ^"Mustafa Kemal Atatürk'ün Gittiği Okullar Nelerdir? Sırasıyla Okuduğu Okullar Ve İsimleri".Milliyet. 8 Temmuz 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:6 Ekim 2022. 
  57. ^Atatürkçü düşünce (1992), Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu Basımevi,s. 696 4 Haziran 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  58. ^Baba, İmran.Културните взаимодействия на Балканите и турската архитектура. Международен симпозиум 17-19 май 2000, Шумен-България (2001), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı,s. 24 4 Haziran 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  59. ^Mango 1999, s. 36.
  60. ^Aydemir, Şevket Süreyya.Tek adam (1963), Remzi Kitabevi, s. 44
  61. ^Bayhan, Fatih.Gölgesinde Mustafa Kemal büyüten kadın Zübeyde Hanım (2008), Pegasus Yayınları, s. 78
  62. ^İzmir Ticaret Odası,Atatürk'ün Evi - Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer, y.y, t.y.:
  63. ^Mango 1999, ss. 36-37.
  64. ^"Atatürk'ün Hayatı Öğrenim Hayatı". Kara Harp Okulu. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2011. 
  65. ^abMango 1999, s. 43.
  66. ^Cebesoy 2000, s. 27.
  67. ^Mango 1999, s. 44.
  68. ^Mango 1999, ss. 45-46.
  69. ^Mango 1999, s. 46.
  70. ^abCelâl Erikan,Komutan Atatürk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1972, s. 72.
  71. ^"KRONOLOJİ 1881 - 1912 Yılları". ataturk.net. 9 Eylül 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2011. 
  72. ^Erikan, Celal (Mayıs 2006). "Ek IV - Notlar".Komutan Atatürk (1964) (IV. Baskı bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. s. 782. 975-458-288-2.Okullardan kışın çıkışının nedeni Yunan Savaşı'ndan başlanarak kısa öğretim yılları uygulanmasındandır. 
  73. ^Mango 1999, s. 48.
  74. ^abMango 1999, s. 52.
  75. ^abcdefT.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları,Türk İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, Genkur. Basınevi, Ankara, 1972, s. 1-17.
  76. ^Erikan, Celal (Mayıs 2006). "IV. Suriye'de Başlayan Görev".Komutan Atatürk (1964) (IV. Baskı bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. ss. 61-67. 975-458-288-2. 
  77. ^Cebesoy 2000, ss. 117-119.
  78. ^Kâzım Karabekir (Haz: Faruk Özerengin),İttihat ve Terakki Cemiyeti 1896-1909, Emre Yayınları, İstanbul, 1994, s. 322.
  79. ^abcErikan, Celal (Mayıs 2006). "V. Mustafa Kemal Selanik'te".Komutan Atatürk (1964) (IV. Baskı bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. ss. 69-82. 975-458-288-2. 
  80. ^Rachel Simon (1999). 'Reformlara Başlangıç: Mustafa Kemal Libya'da.' Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999).Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal,ISBN 975-8304-18-6 (s. 39-48) içinde. s. 40.
  81. ^Rachel Simon,a.g.e., s. 46.
  82. ^Türker, Şule (16 Ocak 2003)."Tek korkusu uçağa binmekti". Gazetevatan. 5 Temmuz 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:3 Temmuz 2015. 
  83. ^Akın, Sunay (2009).Ay Hırsızı. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. s. 120.ISBN 9789944887526. 9 Şubat 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:3 Temmuz 2015. 
  84. ^"Marmara'nın altındaki 34 yıllık sır". 5 Temmuz 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:5 Temmuz 2015. 
  85. ^Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi, 31. cilt (2006), Türkiye Diyanet Vakfı,s. 340 4 Haziran 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  86. ^abcOrtaylı 2018, s. 79.
  87. ^abRoux 2018, s. 439.
  88. ^abcOrtaylı 2018, s. 80.
  89. ^abMango 1999, s. 101.
  90. ^abZürcher 2010, s. 127.
  91. ^Mango 1999, s. 103.
  92. ^Ortaylı 2018, s. 84.
  93. ^Ortaylı 2014, s. 128.
  94. ^abcEkinci 2014, s. 235.
  95. ^abcdGawrych 2013, s. 25.
  96. ^Tuğlacı, Pars.Çağdaş Türkiye, 1. cilt (1987), Cem Yayınevi, s. 14
  97. ^Mango 1999, s. 104.
  98. ^abMango 1999, ss. 104-105.
  99. ^Bozok, Salih (Nisan 2001).Dündar, Can (Ed.).Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor. İstanbul: Doğan Kitapçılık. 21 Mayıs 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:15 Mart 2020. 
  100. ^abMango 1999, s. 105.
  101. ^abOrtaylı 2014, s. 129.
  102. ^Turco-Italian War 1911-12, The Encyclopedia Americana (1954). cilt 27, s. 175-177.
  103. ^Mango 1999, s. 106.
  104. ^abMango 1999, s. 107.
  105. ^Gawrych 2013, s. 26.
  106. ^abcMango 1999, s. 109.
  107. ^abcGawrych 2013, s. 28.
  108. ^abGawrych 2013, ss. 27-29.
  109. ^abcdOrtaylı 2018, s. 87.
  110. ^Roux 2018, s. 448.
  111. ^abMango 1999, s. 111.
  112. ^abOrtaylı 2014, s. 127.
  113. ^Zürcher 2010, s. 128.
  114. ^abŞıvgın, Hale."Mustafa Kemal'in İlk Savaşı".Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi.IV (10). Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. 4 Temmuz 2015 tarihindekaynağından arşivlendi3 Temmuz 2015. 
  115. ^Mango 1999, s. 110.
  116. ^Ortaylı 2014, s. 130.
  117. ^Mango 1999, ss. 111-114.
  118. ^Mango 1999, s. 114.
  119. ^Mango 1999, s. 116.
  120. ^Zürcher 2010, ss. 128-129.
  121. ^Mango 1999, ss. 116-117.
  122. ^abcdeZürcher 2010, s. 129.
  123. ^abGawrych 2013, s. 31.
  124. ^Mango 1999, s. 117.
  125. ^abGawrych 2013, s. 32.
  126. ^abcMango 1999, s. 118.
  127. ^abcdMango 1999, s. 119.
  128. ^abMango 1999, ss. 119-120.
  129. ^abcZürcher 2010, s. 131.
  130. ^Mango 1999, s. 121.
  131. ^abcMango 1999, s. 122.
  132. ^abcOrtaylı, İlber (27 Ekim 2013)."Başkomutanın Sofya yılları". Milliyet. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:3 Temmuz 2015. 
  133. ^abcMango 1999, s. 126.
  134. ^abOrtaylı 2014, s. 146.
  135. ^abMango 1999, s. 129.
  136. ^abGawrych 2013, s. 36.
  137. ^Gawrych 2013, ss. 36-37.
  138. ^Ortaylı 2014, ss. 146-147.
  139. ^Gawrych 2013, s. 37.
  140. ^abMango 1999, s. 133.
  141. ^Mango 1999, s. 134.
  142. ^abGawrych 2013, s. 40.
  143. ^Ortaylı 2018, s. 120.
  144. ^abcMango 1999, s. 137.
  145. ^abOrtaylı 2018, s. 123.
  146. ^abcMango 1999, s. 141.
  147. ^Mango 1999, s. 142.
  148. ^Ortaylı 2018, s. 126.
  149. ^abMango 1999, s. 143.
  150. ^abcdeMango 1999, s. 144.
  151. ^Gawrych 2013, ss. 43-44.
  152. ^Gawrych 2013, s. 44.
  153. ^Mango 1999, s. 146.
  154. ^E. Semih Yalçın; Salim Koca (2005).Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya geçişi. Berikan Yayınevi. 21 Mayıs 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:24 Ocak 2020. 
  155. ^abMango 1999, s. 149.
  156. ^Gawrych 2013, s. 45.
  157. ^Mango 1999, s. 150.
  158. ^Esenkaya, Ahmet."Çanakkale Savaşları Sırasında Türk Basınında Mustafa Kemal".www.comu.edu.tr. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi. 22 Mart 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:15 Mart 2020. 
  159. ^Görgülü, İsmet (1995)."Çanakkale Zaferi ve Atatürk".Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi.4 (16). s. 498. 19 Mart 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi15 Mart 2020. 
  160. ^Birinci, Necat (1988).Ruşen Eşref Ünaydın(PDF) (1988 bas.). Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. s. 5. 21 Mayıs 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi:15 Mart 2020. 
  161. ^Arıkan, Zeki."YENİ GÜNÜN MÜSABAKASINDA MUSTAFA KEMAL PAŞA".Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi.3 (11). s. 255. 19 Mart 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi15 Mart 2020. 
  162. ^Zürcher 2010, s. 132.
  163. ^Mango 1999, s. 151.
  164. ^Mango 1999.
  165. ^Gawrych 2013, s. 49.
  166. ^Mango 1999, s. 153.
  167. ^Gawrych 2013, s. 48.
  168. ^Mustafa Kemal (2011) [1916].Taktik Meselesinin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler(PDF) (3 bas.). Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığı Yayınları.ISBN 978-975-409-601-9. 17 Temmuz 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi:16 Temmuz 2020. 
  169. ^Gawrych 2013, s. 50.
  170. ^Mango 1999, s. 157.
  171. ^"Tanzimat Sonrası Hakkari".hakkari.ktb.gov.tr. 31 Aralık 2022 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2022. 
  172. ^Mango 1999, s. 158.
  173. ^abGawrych 2013, ss. 51-52.
  174. ^Mango 1999, s. 159.
  175. ^Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), "Bir komplo", s. 116, Pozitif Yayınları,ISBN 978-975-6461-05-5
  176. ^Mango 1999, s. 164.
  177. ^Mango 1999, ss. 159-160.
  178. ^Mango 1999, s. 163.
  179. ^Mango 1999, ss. 162-164.
  180. ^abcdeGawrych 2013, ss. 57-60.
  181. ^Mango 1999, s. 165.
  182. ^Mango 1999, s. 168.
  183. ^"Afetinan'ın M. Kemal Atatürk'ün Karlsbad Hatıraları".Hakan UZUN. Atatürk Ansiklopedisi. 11 Aralık 2024 tarihindekaynağından arşivlendi. 
  184. ^Mango 1999, ss. 172-175.
  185. ^"M.K. Paşa Filistin ve Suriye Cephesinde". 18 Ekim 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 10 Eylül 2015. 
  186. ^Mango 1999, ss. 176-178.
  187. ^*J. Blanco Villalta, Atatürk, Çey. Fatih Özsu, Ankara, 1982, Syf. 225.
  188. ^Mango 1999, s. 178.
  189. ^Hikmet Bayur, '1918 Bırakışmasından Az Önce Mustafa Kemal Paşa'nın Başyaver Naci Bey Yolu ile Padişaha Bir Başvurması',Belleten, C.XXI, Sayı: 84, Ekim 1957, s. 561-565, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü,Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Türk Tarih Kurumu Basınevi, Ankara, 1991, s. 13-14 (Türk İnkılâp Enstitüsü Arşivi:63/17436)
  190. ^Gawrych 2013, ss. 60-61.
  191. ^abZekeriya Türkmen,Mütareke döneminde Ordunun Durumu ve Yeniden Yapılanması (1918-1920), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2001, s. 45-50.
  192. ^abcMango 1999, ss. 189-191.
  193. ^"Ulukışla ve Kuvayı Milliye". 3 Aralık 2013 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2013. 
  194. ^abcdGawrych 2013, ss. 62-63.
  195. ^Mango 1999, s. 196.
  196. ^Mango 1999, s. 194.
  197. ^Mango 1999, s. 204.
  198. ^abcGawrych 2013, s. 64.
  199. ^"İBB Atatürk Müzesi - Şişli".ibb.gov.tr. İstanbul Büyükşehir Belediyesi. 25 Eylül 2014 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:18 Temmuz 2020. 
  200. ^abMango 1999, s. 198.
  201. ^Mango 1999, s. 197.
  202. ^Mango 1999, ss. 201-204.
  203. ^Mango 1999, s. 205.
  204. ^Mango 1999, s. 208.
  205. ^abcGawrych 2013, ss. 65-66.
  206. ^Mango 1999, ss. 210-211.
  207. ^Mango 1999, ss. 213-215.
  208. ^Mustafa Kemal Atatürk.Nutuk. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. s. 6. 
  209. ^Mango 1999, ss. 217-218.
  210. ^Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), s. 202, Pozitif Yayınları,ISBN 978-975-6461-05-5
  211. ^"Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı". ataturk.net. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ağustos 2011. 
  212. ^Atay, Mehmet."TÜRK ULUSAL KURTULUŞ HAREKETİNİN BAŞLANGICI".meb.gov.tr. 13 Kasım 2013 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  213. ^Mango 1999, s. 217.
  214. ^Atatürk, Mustafa Kemal."Ordu ile temas".Nutuk.atam.gov.tr. 6 Ekim 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:1 Haziran 2020. 
  215. ^Mango 1999, s. 220.
  216. ^Mango 1999, s. 221.
  217. ^Mango 1999, s. 222.
  218. ^abMango 1999, s. 224.
  219. ^Mango 1999, s. 225.
  220. ^abMango 1999, s. 226.
  221. ^"ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz - 7 Ağustos 1919)". ataturk.net. 1 Şubat 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:29 Temmuz 2016. 
  222. ^Mango 1999, ss. 228-229.
  223. ^Mango 1999, ss. 230-231.
  224. ^Mango 1999, ss. 231-232.
  225. ^23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi, Atatürk Araştırma Merkezi web sayfası. 28 Mayıs 2008 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. 11 Temmuz 2009 tarihinde ulaşıldı.
  226. ^abcMango 1999, ss. 234-235.
  227. ^Mango 1999, ss. 235-236.
  228. ^"AMASYA GENELGESİ (BİLDİRİSİ) 21-22 Haziran 1919". ataturk.net. 16 Ocak 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016. 
  229. ^Mango 1999, ss. 238-239.
  230. ^Mango 1999, s. 240.
  231. ^abMango 1999, ss. 242-243.
  232. ^"Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, "Sivas Kongresi", Prof. Dr. İlhan Güneş". 4 Haziran 2012 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ağustos 2011. 
  233. ^"Atatürk ve ilimiz". Sivas Valiliği. 2 Nisan 2016 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:29 Temmuz 2016. 
  234. ^abcMango 1999, ss. 244-245.
  235. ^Mango 1999, ss. 247-248.
  236. ^Mango 1999, ss. 250-251.
  237. ^Mango 1999, s. 259.
  238. ^abMango 1999, s. 260.
  239. ^ABD teklifi 18 Ekim 2021 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..
  240. ^Mango 1999, ss. 260-263.
  241. ^"Mîsâk-ı Millî - Vikikaynak". 24 Temmuz 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:6 Ekim 2020. 
  242. ^abMango 1999, s. 263.
  243. ^abMango 1999, ss. 264-267.
  244. ^Mango 1999, ss. 268-269.
  245. ^Mango 1999, ss. 270-272.
  246. ^"Meclis Açılış Konuşması". TBMM. 24 Nisan 1920. 6 Mayıs 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2021. 
  247. ^""I will punish England"".National Library of Australia. 23 Mayıs 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2020. 
  248. ^Mango 1999, ss. 273-274.
  249. ^Mango 1999, s. 275.
  250. ^Mango 1999, ss. 276-277.
  251. ^Mango 1999, ss. 278-279.
  252. ^Mango 1999, ss. 280-287.
  253. ^abMango 1999, ss. 288-293.
  254. ^Mango 1999, ss. 293-294.
  255. ^Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), Pozitif Yayınları, s.310-311-312,ISBN 978-975-6461-05-5
  256. ^ab"Birinci İnönü Muharebesi ve Zaferi ( 09-11 Ocak 1921)". Genelkurmay Başkanlığı. 3 Mart 2016 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2011. 
  257. ^abMango 1999, s. 299.
  258. ^"İkinci İnönü Muharebesi (23 Mart - 1 Nisan 1921)". Genelkurmay Başkanlığı. 20 Kasım 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2011. 
  259. ^"Kütahya - Eskişehir Savaşları". ataturk.net. 4 Eylül 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2011. 
  260. ^Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler (2005), Bilgi Yayınevi, 166. Baskı, s. 231-238
  261. ^"Atatürk Araştırma Merkezi - Sakarya Meydan Muharebesi'nin Yankıları (Melhâme-i Kübrâ Büyük Kan Seli veya büyük Savaş Alanı)". 21 Eylül 2011 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:1 Nisan 2011. 
  262. ^abc"SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ ( 23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921 )". Genelkurmay Başkanlığı. 27 Haziran 2009 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Eylül 2011. 
  263. ^"Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, "Sakarya Savaşı", Prof. Dr. İlhan Güneş". 17 Haziran 2014 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2011. 
  264. ^ab"9 Eylül 1922 İzmir'in Kurtuluşu". Genelkurmay Başkanlığı. 4 Mart 2016 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2011. 
  265. ^Ege Denizinin Orijinal Adı Nedir? (Türk Deniz Kuvvetleri)
  266. ^Atatürk: Ben de Bir İnsanım, Çetin Yetkins. 14-15 15 Eylül 2014 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  267. ^"Millî Mücadelede İşgal Kuvvetleri". 18 Ekim 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 9 Eylül 2015. 
  268. ^Morgan, Kenneth O. (1979). "The Downfall of the Coalition: Foreign Policy".Consensus and Disunity: The Lloyd George Coalition Government 1918–1922. Oxford: Clarendon Press. ss. 302-330.ISBN 0198224974. 
  269. ^"İzmir'in Kurtuluşundan sonra Gönderilen ABD Savaş Gemileri". 3 Aralık 2018 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Eylül 2015. 
  270. ^"ABD'NİN 1908-23 ARASINDA İSTANBUL'DAKİ KOMUTA ve İSTİHBARAT GEMİSİ". 18 Ekim 2017 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:19 Ocak 2016. 
  271. ^"LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI". Ataturk.net. 9 Ocak 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2016. 
  272. ^"Lozan Barış Konferansı (24 Temmuz 1923)". Genelkurmay Başkanlığı. 4 Mart 2016 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2011. 
  273. ^Sedat Yazıcı ile Fatih Yazıcı, Tarihsellik ve Kuramsallık Arasında: 1921 ve 1924 Anayasalarında Kuvvetler Birliği/Ayrılığı Tartışması, bilig, güz 2011 59. sayı, sayfa: 248
  274. ^Taha Akyol, Atatürk'ün İhtilal Hukuku, 1. baskı, sayfa: 304
  275. ^Atatürk'ün Bütün Eserleri, cilt 14, sayfa: 328-329
  276. ^Arı İnan, Gazi Musatafa Kemal Atatürk'ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, sayfa: 97
  277. ^Taha Akyol, Atatürk'ün İhtilal Hukuku, 1. baskı, sayfa: 306
  278. ^Atatürk'ün Bütün Eserleri, cilt 16, sayfa: 118
  279. ^Ergil, Doğu.Millî Mücadelenin sosyal tarihi (1981), Turhan Kitabevi
  280. ^'İstanbul'dan gazetecilere İzmit Kasrı'nda Mülakat',Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt: 14 (1922-1923), s. 273-274.
  281. ^Zürcher, Erik Jan.Turkey: a modern history (2004), I.B.Tauris, s. 195
  282. ^Türk dünyası araştırmaları, 152. sayı (2004), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, s. 131
  283. ^"Yavuz Donat, Sabah Gazetesi, 05/08/2005". 20 Mayıs 2008 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2008. 
  284. ^"Atatürk Bala Milletvekili"[ölü/kırık bağlantı] Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç, Atatürk Araştırma Merkezi Müdürü, Balabirlik.com
  285. ^Can Dündar, Yükselen Bir Deniz, İmge Kitabevi, S:120-145
  286. ^"Arşivlenmiş kopya". 23 Aralık 2007 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2008. 
  287. ^Önder, Mehmet.Atatürk'ün yurt gezileri (1998), Türkiye İş Bankası
  288. ^İsmail Yavuz,Mustafa Kemal'in Uçakları, İstanbul, 2013.ISBN 978-605-360-901-8
  289. ^"TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU VE MEDRESELERİN KALDIRILMASI". Millî Eğitim Bakanlığı. 10 Mayıs 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:25 Nisan 2011. 
  290. ^"HALİFELİĞİN KALDIRILMASI". Milli Eğitim Bakanlığı. 3 Ocak 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:25 Nisan 2011. 
  291. ^"Sürgündeki Hanedan". Osmanlı Kulübü. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:25 Nisan 2011. 
  292. ^"Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, "Aşar Vergisinin Kaldırılması", Prof. Dr. İlhan Güneş". 16 Eylül 2014 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:19 Ekim 2012. 
  293. ^"Şapka İktisası Hakkında Kanun". Adalet Bakanlığı. 10 Ağustos 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  294. ^"677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun"(PDF). mevzuat.gov.tr. 11 Temmuz 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi:3 Haziran 2020. 
  295. ^abc"Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik". Millî Eğitim Bakanlığı. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011. 
  296. ^"Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu". Millî Eğitim Bakanlığı. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:17 Temmuz 2011. 
  297. ^"Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (1926 TCK)". İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı. 24 Mayıs 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:25 Nisan 2011. 
  298. ^"Yeni Türk Harflerinin Kabulü". Millî Eğitim Bakanlığı. 24 Ocak 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:26 Nisan 2011. 
  299. ^Toplumsal Yaşamda Kadın, Yrd. Doç. Dr. Gürsel YAKTIL OĞUZ,s. 37 15 Eylül 2014 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  300. ^"Tarihçe". Türk Dil Kurumu. 28 Aralık 2011 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011. 
  301. ^Sofos, Umut Özkırımlı & Spyros A. (2008).Tormented by history: nationalism in Greece and Turkey. New York:Columbia University Press. s. 167.ISBN 9780231700528. 
  302. ^Toktaş, Şule (2005)."Citizenship and Minorities: A Historical Overview of Turkey's Jewish Minority".Journal of Historical Sociology.18 (4). 3 Mayıs 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi7 Ocak 2013. 
  303. ^Jongerden, Joost; Verheij, Jelle, (Ed.) (18 Mart 2019).Social relations in Ottoman Diyarbekir, 1870–1915. Leiden: Brill. s. 300.ISBN 978-90-04-22518-3. 
  304. ^Kieser, Hans-Lukas, (Ed.) (2006).Turkey beyond nationalism: towards post-nationalist identities ([Online-Ausg.] bas.). Londra: Tauris. s. 45.ISBN 9781845111410. 13 Ekim 2013 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:18 Mart 2019. 
  305. ^Öktem, Kerem (2008)."The Nation's Imprint: Demographic Engineering and the Change of Toponymes in Republican Turkey".European Journal of Turkish Studies,7. 29 Aralık 2012 tarihinde kaynağındanarşivlendi18 Mart 2019. 
  306. ^"Türk Tarih Kurumu'nu tanıyalım". Türk Tarih Kurumu. 20 Mart 2013 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011. 
  307. ^"Soyadı Kanunu". Millî Eğitim Bakanlığı. 24 Ocak 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011. 
  308. ^"Atatürk: Kemal özatlı önderimiz bu soyadını aldı".Hâkimiyet-i Milliye. 25 Kasım 1934. s. 1. 
  309. ^"Efendi, bey, paşa gibi lakap ve unvanların kaldırılmasına dair kanun". Adalet Bakanlığı. 3 Haziran 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011. 
  310. ^"Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun". Adalet Bakanlığı. 3 Haziran 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ağustos 2011. 
  311. ^Atatürk 1 Kasım 1936'da, TBMM 5. dönem 2. yasama yılı açılış konuşmasında bu konuya ilişkin olarak şunları söyledi: "Toprak Kanunu'nun bir neticeye varmasını Kamutay'ın yüksek himmetinden beklerim. Her Türk çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması, behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve imarı bu esastadır." (Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 13, Sa. 4)
  312. ^Atatürkçülük üzerine denemeler Ercüment Kurans. 52 15 Eylül 2014 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  313. ^Cemal Avcı."İzmir Suikastı". Ankara: TC Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. 9 Mayıs 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2015. 
  314. ^Prof. Dr. Yücel Özkaya."İzmir Suikastı". Ankara: TC Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. 29 Mayıs 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2015. 
  315. ^"CHP Kurultayları". 14 Ekim 2005 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:14 Ekim 2005. 
  316. ^Söylev ve Demeçler, Uludağ Üniversitesi Yayınları, 2007
  317. ^Yılın Olayları 12 Nisan 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi., 3 Mayıs 2010 tarihinde erişilmiştir
  318. ^atin.org 3 Haziran 2020 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi., 3 Mayıs 2010 tarihinde erişilmiştir
  319. ^Demirci, FatihKadro Hareketi ve Kadrocular, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2006, sayı 15.
  320. ^Ergüder, J.1927 Komünist Tevkifatı, "İstanbul Ağır Ceza Mahkemesindeki Duruşma", Birikim Yayınları, İstanbul, 1978
  321. ^Başvekalet Kararlar Dairesi Müdürlüğü 15 Aralık 1937 tarih, 7829 nolu kararname., Erişim tarihi: 7 Haziran 2016.
  322. ^"Atatürk ve Laiklik". Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 24, Cilt: VIII. Temmuz 1992. 10 Aralık 2011 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:26 Nisan 2011. 
  323. ^Koçak, Cemil.Belgelerle iktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası: tarih yazımında Serbest Cumhuriyet Fırkası (2006), İletişim Yayınları, s. 197
  324. ^Mavioğlu, E. (30 Mart 2004)."Türkiye'de Sol Nerede?...(01)" 28 Mayıs 2009 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. 25 Nisan 2011 tarihinde erişildi, paragraf 14
  325. ^Çavdar, T. (1995). "Serbest Fırka", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 8. s. 2058. İletişim Yayınları, İstanbul
  326. ^TSK Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı,Arşiv Belgeleriyle Menemen Olayı - TSK, Ankara, s. 1-13
  327. ^"Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku". 18 Ekim 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2019. 
  328. ^"Dünya Ekonomisi için Tarihsel İstatistikler". 24 Ocak 2009 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2008. 
  329. ^"ATATÜRK'ÜN EKONOMİK KALKINMA MODELİ, Prof. Dr. Mustafa A. Aysan, İ.Ü. İşletme Fakültesi". 6 Mart 2004 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:6 Mart 2004. 
  330. ^Halil İnalcık, Osmanlı ve Modern Türkiye, Timaş yayınları, s. 178.
  331. ^"Afganistan'ın Modernleşmesinde Türkiye'nin Rolü, Abdullah MOHAMMADİ". 3 Haziran 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:3 Haziran 2020. 
  332. ^abcdefBozkurt, Gülnihal (Temmuz 2003). "Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası".ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ.XIX (56. Erişim tarihi: 14 Aralık 2009). 
  333. ^1923'te Arifiye'de yaptığı konuşma
  334. ^Kumkale, Tahir Tamer.Atatürk'ün Ekonomi Mucizesi. Pegasus Yayınları. s. 124.ISBN 9944326711.  Erişim tarihi: Kasım 2011.
  335. ^Kumkale, Tahir Tamer (1 Ağustos 2009)."Neden Atatürk'ün dış politikasını örnek almalıyız?". 11 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi.  -http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=617 18 Ocak 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
  336. ^"Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, "Musul-Kerkük", Prof. Dr. İlhan Güneş". 17 Haziran 2014 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ağustos 2011. 
  337. ^"Batı Trakya Türkleri". www.hrw.org. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:22 Haziran 2009. 
  338. ^"SAMİMİ ANLAŞMA MİSAKI"(PDF). www.tbmm.gov.tr. 2 Haziran 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi:2 Haziran 2020. 
  339. ^"Kaynakçalı Türk dış politikası kronolojisi: (1918-1938)". Mustafa Bıyıklı. 2 Haziran 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:2 Haziran 2020. 
  340. ^Nobel Foundation.The Nomination Database for the Nobel Prize in Peace, 1901–1955 22 Mayıs 2008 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..
  341. ^"Ataturk on a Gallipoli pedestal". www.neoskosmos.com. 2 Haziran 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:2 Haziran 2020. 
  342. ^C. Howard-Ellis, The origin, structure & working of the League of Nations, Londra 1928, s. 106-107,ISBN 1-58477-320-0
  343. ^"Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti ve Türkiye)".Atatürk Ansiklopedisi. 15 Ocak 2021. 22 Mart 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2023.18 Temmuz 1932 Pazartesi günü, Milletler Cemiyeti’nin 43 üyesinin ittifakıyla Türkiye cemiyetin üyesi oldu. 
  344. ^Soysal 1989, ss. 447-463.
  345. ^Soysal 1989, ss. 433-436.
  346. ^Soysal 1989, ss. 437-440.
  347. ^Soysal 1989, ss. 441-446.
  348. ^abcdefghi"Montreux Boğazlar Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)". Genelkurmay Başkanlığı. 29 Ocak 2016 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:18 Temmuz 2011. 
  349. ^"Sadabad Paktı". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:18 Temmuz 2011. 
  350. ^Tahsin Ünal, Türk Siyasî Tarihi, s. 575.
  351. ^"Hatay sorunu". 4 Eylül 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2011. 
  352. ^Fahir Armaoğlu, XX. Yüzyıl Siyasî Tarihi, s. 323-324.
  353. ^Fahir Armaoğlu, XX. Yüzyıl Siyasî Tarihi, s. 348.
  354. ^Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar, s. 5-6.
  355. ^Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir?, s. 44.
  356. ^Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, s. 597-598.
  357. ^Bekir Tünay ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 5, Cilt: II, Mart 1986
  358. ^Millî Kütüphane internet sitesinde ilgili fotoğraflar 14 Ağustos 2012 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. 16 Ağustos 2012 tarihinde erişilmiştir
  359. ^"Atatürk'ün doktorunun kurduğu Yeni İlaç, İtalyan Recordati'ye satıldı". Radikal. 23 Aralık 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 23 Aralık 2017. 
  360. ^"Vikikaynak,Atatürk'ün vasiyeti". 17 Temmuz 2011 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2010. 
  361. ^"İşte Atatürk'ün vasiyetnamesi". 8 Şubat 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2019. 
  362. ^abc"Doğum Yılı ve Doğum Günü". 3 Eylül 2011 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2007. 
  363. ^Cebesoy 2000, s. 21.
  364. ^"Atatürk'ün Doğum Tarihi Üzerine". 9 Ocak 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. 
  365. ^Şerafettin Turan,Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik Mustafa Kemal Atatürk, Bilgi Yayınevi, Şubat 2004, s. 16-17.
  366. ^"Dev Atatürk Kimliği". Milliyet gazetesi, 13 Ocak 2016. 21 Mayıs 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2017. 
  367. ^"Şahinbey Hakkında, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Gaziantep - Şahinbey İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü". 9 Aralık 2012 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2012. 
  368. ^abKutay, Cemal (Kasım 1999).Atatürk Bugün Olsaydı. Aksoy yayıncılık.ISBN 975-312-125-3. 
  369. ^Şerafettin Turan, a.g.e. s. 20.
  370. ^"'Atatürk'ün üvey kız kardeşi Ruhiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür, ailesiyle ilgili bilinmeyen gerçekleri ilk kez anlattı'".Sabah. 19 Ekim 2004. 11 Ekim 2008 tarihindekaynağından arşivlendi. 
  371. ^Atatürkʼün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları, 1973, s. 267
  372. ^Atatürk'ün Hatıraları.Falih Rıfkı Atay. Pozitif Yayınevi. s. 54. 
  373. ^"Atatürk'ün Hayatı". Kültür Bakanlığı. 28 Aralık 2011 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ağustos 2011. 
  374. ^Zafer Toprak, Darwin'den Dersim'e Cumhuriyet ve Antropoloji, Doğan Kitap, s. 102.
  375. ^Zafer Toprak, Darwin'den Dersim'e Cumhuriyet ve Antropoloji, Doğan Kitap, s. 104.
  376. ^Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 362.
  377. ^Türkan, Kadriye (1 Nisan 2011)."GİYİM KUŞAMLA İLGİLİ TESPİTLER: ATATÜRK'ÜN GİYSİ TERCİHLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME DENEMESİ".Folklor/Edebiyat.17 (65): 173-186.ISSN 1300-7491. 16 Ocak 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi16 Ocak 2023. 
  378. ^Gümüştekin, Ahmet (2 Aralık 2001)."Atatürk'ün Sanatçı Kişiliğinin Sanata Ve Sanatçıya Bakışına Etkileri".Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi.51 (17): 883-894.ISSN 1011-727X. 6 Nisan 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi6 Nisan 2023. 
  379. ^Orhan Soysal,Büyük Nutuk'ta Kim Kimdir?, Milenyum Yayınları, İstanbul, s. 13.
  380. ^Murat Bardakçı (18 Ocak 2006)."İşte, Atatürk'ün evlenmek istediği Osmanlı sultanı".Hürriyet. 20 Mayıs 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:27 Haziran 2020. 
  381. ^Abbas Hayri Özdinçer Röportajı 14 Şubat 2013 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. (haz.TCDD Basın Müşavirliği)
  382. ^Kılıç Ali (Der. Hulûsi Turgut),Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, Ocak 2005, s. 535-540.
  383. ^Salih Bozok (Haz. Can Dündar),Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor, Doğan Kitapçılık, İstanbul, Nisan 2001, s. 111-113.
  384. ^Bakınız: Ayrılık üzerine Lâtife Hanım'a verilecek para ve eşyalar hakkında yazı,Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt: 17 (1924-1925), s. 272 (aslı, Türk Dil Kurumu Arşivi Yurt içi ve Yurt dışı Şube Müdürlüğü, Dosya No: 108.)
  385. ^"Atatürk'ün Manevi Evlatları". 19 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:23 Nisan 2011. 
  386. ^"Orhan Karaveli, Hürriyet pazar eki, 17 Ekim 1998,Sabiha Gökçen: O'nun erkek varisi yok". 15 Nisan 2011 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:19 Nisan 2011. 
  387. ^Küçük, Yalçın.İsyan, 1. cilt (2005), İthaki Yayınları, s. 237
  388. ^"HvKK resmî sitesi". 21 Ekim 2008 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2011. 
  389. ^Earliest female combat pilot 24 Eylül 2015 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. Guinnessworldrecords.com. Erişim: 11 Haziran 2011
  390. ^Düzel, Neşe (6 Şubat 2012)."Taha Akyol: Atatürk yargı bağımsızlığını reddediyor". taraf. 20 Mayıs 2014 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2014. 
  391. ^Political Islam in Turkey: Running West, Heading East? Author G. Jenkins, Publisher Springer, 2008,0230612458, s. 84.
  392. ^Prof. Utkan Kocatürk,Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri (Atatürk ve Din Eğitimi, A. Gürtaş, s. 26), Atatürk Araştırma Merkezi, 2007;9789751611741
  393. ^Prof. Ethem Ruhi Fığlalı, "Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı", Atatürk Araştırma Merkezi, 2012;978-975-16-2490-1, s. 86
  394. ^Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1959, 2. Baskı, II, 66–67; s. 90. III, 70
  395. ^Reşat Kasaba, "Atatürk",The Cambridge History of Turkey: Volume 4: Turkey in the Modern World,Cambridge University Press, 2008;978-0-521-62096-3s. 163. Retrieved 27 March 2015.
  396. ^Political Islam in Turkey by Gareth Jenkins, Palgrave Macmillan, 2008, s. 84;0230612458
  397. ^Atheism, Brief Insights Series by Julian Baggini, Sterling Publishing Company, Inc., 2009;1402768826, s. 106.
  398. ^Islamism: A Documentary and Reference Guide, John Calvert John, Greenwood Publishing Group, 2008;0313338566, s. 19.
  399. ^...Mustafa Kemal Atatürk, founder of the secular Turkish Republic. He said: "I have no religion, and at times I wish all religions at the bottom of the sea..."The Antipodean Philosopher: Interviews on Philosophy in Australia and New Zealand, Graham Oppy, Lexington Books, 2011,0739167936, s. 146.
  400. ^Phil Zuckerman, John R.Shook, The Oxford Handbook of Secularism, Oxford University Press, 2017,0199988455, s. 167.
  401. ^Tariq Ramadan, Islam and the Arab Awakening, Oxford University Press, 2012,0199933731, s. 76.
  402. ^abc"Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri". T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı. 27 Ağustos 2013 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2014. 
  403. ^"Atatürk ve Din"(PDF). T.C. Millî Eğitim Bakanlığı. 25 Mayıs 2014 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 25 Mayıs 2014. 
  404. ^Kâzım Karabekir Anlatıyor, Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, 5. Basım, s. 40, 1993
  405. ^"Atatürk'ün Kur'an'a Bakışı"(PDF).Osman Zümrüt.Ondokuz Mayıs Üniversitesi. 22 Mayıs 2014 tarihindekaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2014. 
  406. ^Kâzım Karabekir Anlatıyor, Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, 5. Basım, s. 46, 1993
  407. ^Dücane Cündioğlu, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Din ve Siyaset, Kapı Yayınları, s. 49
  408. ^"Atatürk İslam için ne düşünüyordu?". radikal. 6 Eylül 2006. 22 Temmuz 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:3 Temmuz 2021. 
  409. ^Atatürk'ün Bütün Eserleri. 30. Cilt. 21 Aralık 1937. s. 121. 9 Ocak 2024 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:9 Ocak 2024. 
  410. ^ATATÜRK'ÜN YABANCI DEVLET ADAMLARIYLA GÖRÜŞMELERİ. 21-22 Aralık 1937. s. 49. 7 Eylül 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:9 Ocak 2024. 
  411. ^Robert A. Minder,Freimaurer Politiker Lexikon, Edition zum rauhen Stein, ss. 229–231.ISBN 3-7065-1909-7
  412. ^Atatürk, Kemal. İçinde: Eugen Lennhoff, Oskar Posner:Internationales Freimaurerlexikon. 2006,ISBN 3-7766-2161-3, s. 92.
  413. ^Andrew Mango,Atatürk 12 Mayıs 2024 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi., John Murray, 1999, s. 93ISBN 0-7195-5612-0
  414. ^Harold Courtenay Armstrong,Grey Wolf, Mustafa Kemal: An Intimate Study of a Dictator. Arthur Barker, Londra 1935,s. 37. "He cared nothing for the international aims and troubles of Jews. He cared less for the Masonic Ritual and spoke of it with contempt. He was a Turk, proud of being a Turk, and only interested in saving Turkey from the incompetence and despotism of the Sultan and the grasping hands of the foreigners." ("Yahudilerin uluslararası amaçları ve sorunlarına karşı hiçbir ilgi duymuyordu. Masonların ritüellerine daha da az yakınlık duyuyor, bunlardan alayla söz ediyordu. O bir Türk'tü; Türk olmaktan gurur duyuyor, Türkiye'yi Padişah'ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar yabancıların pençelerinden kurtarmakla ilgileniyordu.")
  415. ^Akşam Gazetesi, 11 Aralık 1932
  416. ^Banoğlu, Nükte ve Fıkralarla Atatürk. Aksoy Yayıncılık. 22 Aralık 2000. ss. 9-10. 11 Kasım 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2023. 
  417. ^Barton Barrack (20 Şubat 2016).Teaching and Travelling in Turkey 2009 -2010: My Personal Observation. Xlibris Corporation. ss. 23-.ISBN 978-1-5144-4438-2. 18 Ekim 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2019. 
  418. ^"Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun". Adalet Bakanlığı. 3 Haziran 2012 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ağustos 2011. 
  419. ^Atabarı 14 Eylül 2011 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. (Artvin Ansiklopedisi) Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011
  420. ^Mahmut Ragıp Gazimihal; Türk Halk Oyunları Kataloğu I (yay. haz. Nail Tan), Ankara, 1991
  421. ^İzzet Varan; Artvin Yöresi Halk Oyunları, Artvin, Özel Sayı No: 9, 7 Mart 1988
  422. ^"Türk Lirası 80 yaşında". Milliyet Pazar. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül 2011. 
  423. ^abArdıç, Engin (18 Nisan 2008)."Gül'lü para uyar mı?". Sabah. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:25 Haziran 2015. 
  424. ^"Milli Şefin paradaki resim gerçeği". 12 Temmuz 2018 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:24 Ocak 2020. 
  425. ^"İsmet İnönü Neden Paralara Kendi Resmini Bastırdı ?". 1 Kasım 2018 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:24 Ocak 2020. 
  426. ^abcM. Şükrü Hanioğlu (9 Mayıs 2011).Atatürk: An Intellectual Biography. Princeton University Press. s. 128.ISBN 978-1-4008-3817-2. 29 Ekim 2015 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:5 Haziran 2013. 
  427. ^Bernd Rill:Kemal Atatürk. Rowohlt, Reinbek 1985, s. 147.
  428. ^"Hitler's Infatuation with Atatürk Revisited". Turkey Analyst. 23 Ocak 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:3 Temmuz 2021. 
  429. ^Remarks on the 25th Anniversary of the Death of Kemal Atatürk, 4 Kasım 1963 22 Eylül 2018 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.. jfklibrary.org.
  430. ^Ihrig, Stefan (2015).Naziler ve Atatürk. İstanbul: Alfa Kitap. s. 162.ISBN 978-605-171-122-5....Örneğin 1938'de doğum gününde Türk politikacılardan ve gazetecilerden oluşan bir heyetle görüşürken, Atatürk'ün onun için oynadığı özgün ve temel rolü tekrar doğruladı ve bunu yapmakla, iki savaş arası dönemde Almanya'da Atatürk'e ilişkin pek çok aşırı sağ ve Nazi yorumunun özünün ne olduğunu tam anlamıyla dile getirdi: “Atatürk, bir ülkenin kaybettiği kaynakları harekete geçirmenin ve yeniden canlandırmanın olanaklı olduğunu gösteren ilk kişiydi. Bu bakımdan Atatürk bir öğretmendi; Mussolini onun ilk, ben ikinci öğrencisiydim.” 
  431. ^ab"The 20th-Century Dictator Most Idolized by Hitler". The Daily Beast. 4 Şubat 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:3 Temmuz 2021. 
  432. ^4 Mayıs 1941'de Reichstag'taki nutkundaAdolf Hitler şunları söyledi:

    "TürkiyeDünya Savaşı'nda müttefikimizdi. Harpteki talihsizliğimiz neticesinde Türkiye de bizim gibi çok sıkıntı çekti. Genç Türkiye'nin kurucusu olan büyük ve zeki lider korkunç acılar çeken ve kaderine terk edilmiş hâldeki müttefiklerin tekrar ayağa kalkma çabalarının ilk ve harika bir örneği oldu. Türkiye, hükûmetinin akılcı hamleleriyle istiklalini muhafaza etmeyi başarırken Yugoslavya ise İngiliz entrikalarının kurbanı oldu."

  433. ^abc"Atatürk in the Nazi Imagination — Stefan Ihrig | Harvard University Press". www.hup.harvard.edu. 12 Temmuz 2014 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2022. 
  434. ^ab"La obra gigantesca de la Revolución Turca. El genio del Dictador Mustafá Kemal"(PDF). www.patriasindicalista.es. 4 Mart 2016 tarihindekaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2022. 
  435. ^THE TWO KEMALS; The Polished Aristocrat of European Circles in Contrast With the Ruthless Commander of Fanatical Turks,New York Times, 1 Ekim 1922 5 Mart 2016 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..
  436. ^Umut Azak:Islam and Secularism in Turkey: Kemalism, Religion and the Nation State. I.B.Tauris, 2010, s. 134.
  437. ^Harold Courtenay Armstrong,Grey Wolf, Mustafa Kemal: An Intimate Study of a Dictator. Arthur Barker, Londra 1935,s. 333. "He is a man born out of due season, an anachronism, a throw-back to the Tartars of the Steppes, a fierce elemental force of a man. Had he been born in the centuries when all Central Asia was on the move he would have ridden out with Sulyman Shah under the banner of the Grey Wolf, and with the heart and instincts of a Grey Wolf. With his military genius, and his ruthless determination unweakened by sentiments, loyalties or moralities, he might well have been a Tamerlane or a Jenghis Khan riding at the head of great hordes of wild horsemen, conquering countries, devouring and destroying cities, and filling in the intervals of peace between campaigns with wild and hideous orgies of wine and women."
  438. ^Bernd Rill:Kemal Atatürk. Rowohlt, Reinbek 1985, s. 146.
  439. ^Halil Gülbeyaz:Mustafa Kemal Atatürk. Vom Staatsgründer zum Mythos. Parthas-Verlag, Berlin, 2004, s. 228.
  440. ^Girbeau, Sabine (18 Ağustos 2003)."Habib Bourguiba ou la modernité inachevée".Afrik.com. 17 Haziran 2018 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:16 Mart 2020. 
  441. ^Mustafa Özcan (6 Şubat 2008)."Başörtüsü kimin bidatı?". yeniasya.com.tr. 11 Mart 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2018. 
  442. ^"ATATURK: Creator of Modern Turkey".www.columbia.edu. 30 Temmuz 2018 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:18 Mart 2019. 
  443. ^Landau, Jacob M. (1984).Atatürk and the Modernization of Turkey (İngilizce). BRILL.ISBN 978-9004070707. 8 Haziran 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:18 Mart 2019. 
  444. ^"Atatürk'ün Doğumunun 100 üncü Yılının Kutlanması ve Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun"(PDF). 27 Temmuz 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 23 Eylül 2021. 
  445. ^"Dünden Bugüne İmam Hatip Liseleri". 20 Mayıs 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2021. 
  446. ^^ Atatürk yılı (1986 bas.). Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi - 2. Cilt. s. 963. 
  447. ^"Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı - 19 Mayıs 1981". 20 Mart 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2021. 
  448. ^""Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi" Dersi". 1 Mart 2018 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2021. 
  449. ^"Atatürk'ün Okuma Tutkusu". 18 Ekim 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 10 Eylül 2015. 
Genel
  • Eastham, J.K. (1964).The Turkish Development Plan: The First Five Years. Oxford University Press. 
  • Cebesoy, Ali Fuat (2000).Sınıf Arkadaşım Atatürk. İstanbul: Temel Yayınları. 
  • Ekinci, Ekrem Buğra (2014).Osmanlı'nın Çöküşü: İmparatorluk İttihatçıların Elinde. İstanbul: Timaş Yayınları.ISBN 978-605-08-1626-6. 
  • Gawrych, George W. (2013).The Young Atatürk: From Ottoman Soldier to Statesman of Turkey. Londra: I. B. Tauris.ISBN 9781780763224. 
  • Mango, Andrew (1999).Atatürk. Doruker, Füsun tarafından çevrildi (Nisan 2000 bas.). İstanbul: Sabah Kitapları.ISBN 975-579-085-3. 
  • Ortaylı, İlber (2018).Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1. bas.). İstanbul: Kronik Kitap.ISBN 978-975-2430-33-4. 
  • Ortaylı, İlber (2014).İmparatorluğun Son Nefesi: Osmanlı'nın Yaşayan Mirası Cumhuriyet (3. bas.). İstanbul: Timaş Yayınları.ISBN 978-605-08-1508-5. 
  • Roux, Jean-Paul (2017).Histoire des Turcs [Türklerin Tarihi]. Kazancıgil, Aykut tarafından çevrildi. İstanbul: Kabalcı Yayıncılık.ISBN 978-605-9872-44-7. 
  • Soysal, İsmail (1989).Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları I. Cilt (1920-1945). Ankara: TTK - Türk Tarih Kurumu. 
  • Zürcher, Erik J. (2010).The Young Turk Legacy and Nation Building: From the Ottoman Empire to Atatürk’s Turkey. Londra: I.B.Tauris.ISBN 978-1-84885-271-6. 

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

Vikipedi'nin kardeş projelerinden
Mustafa Kemal Atatürk
hakkında daha fazla bilgi edinin
Commons'ta araCommons'ta dosyalar
Vikisöz'de araVikisöz'de alıntılar
Vikikaynak'ta araVikikaynak'ta belgeler
Siyasi görevi
Önce gelen:


Makam oluşturuldu

1.Türkiye cumhurbaşkanı

29 Ekim 1923 - 10 Kasım 1938
Sonra gelen:


İsmet İnönü
Önce gelen:


Makam oluşturuldu

Türkiye Büyük Millet Meclisi 1. Başkanı

24 Nisan 1920 - 29 Ekim 1923
Sonra gelen:


Fethi Okyar
Önce gelen:


Makam oluşturuldu

TBMM İcra Vekilleri Heyeti Başkanı

3 Mayıs 1920 - 24 Ocak 1921
Sonra gelen:


Fevzi Çakmak
Parti siyasi görevi
Önce gelen:
Makam oluşturuldu
Cumhuriyet Halk Partisi 1. Genel Başkanı
9 Eylül 1923 - 10 Kasım 1938
Sonra gelen:
Celâl Bayar(vekaleten)
Askerî görevi
Önce gelen:
'
Türk Ordusu Başkomutanı
5 Ağustos 1921 - 29 Ekim 1923
Sonra gelen:
'
Önce gelen:
'
9. Ordu Genel Müfettişi
16 Mayıs 1919 - 9 Temmuz 1919
Sonra gelen:
'
Önce gelen:
MüşîrOtto Liman von Sanders
Yıldırım Ordular Grubu Komutanı
31 Ekim 1918 - 7 Kasım 1918
Sonra gelen:
'
Önce gelen:
FerikFevzi Paşa
7. Ordu Komutanı
7 Ağustos 1918 - 7 Kasım 1918
Sonra gelen:
'
Önce gelen:
MüşîrAhmed İzzet Paşa
2. Ordu Komutanı
7 Mart 1917 - 5 Temmuz 1917
Sonra gelen:
FerikFevzi Paşa
Önce gelen:
MiralayHans Kannengiesser
16. Kolordu Komutanı
19 Ağustos 1915 - 7 Mart 1917
Sonra gelen:
'
Önce gelen:
'
Anafartalar Grup Komutanı
8 Ağustos 1915 - 19 Ağustos 1915
Sonra gelen:
'
Önce gelen:
'
19. Tümen Komutanı
23 Ocak 1915 - 8 Ağustos 1915
Sonra gelen:
MiralayMehmed Şefik Bey
Onursal unvanlar
Önce gelen:
'
Padişahın Onursal Yaveri
20 Eylül 1918 - 9 Temmuz 1919
Sonra gelen:
'
Hayatı
Ailesi ve yakınları
Yaverleri
Düşünsel
Söylevleri
Yapıtları
Kurumsal
Anıt ve müzeler
Diğer
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı forsu
  1. Mustafa Kemal Atatürk (1923-1938)
  2. İsmet İnönü (1938-1950)
  3. Celâl Bayar (1950-1960)
  4. Cemal Gürsel (1961-1966)
  5. Cevdet Sunay (1966-1973)
  6. Fahri Korutürk (1973-1980)
  7. Kenan Evren (1982-1989)
  8. Turgut Özal (1989-1993)
  9. Süleyman Demirel (1993-2000)
  10. Ahmet Necdet Sezer (2000-2007)
  11. Abdullah Gül (2007-2014)
  12. Recep Tayyip Erdoğan (2014-günümüz)
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı forsu
Kurtuluş Savaşı dönemi
(1920–1923)
Cumhuriyet dönemi
(1923–2018)
İtalik yazılanlar vekaleten veya geçici olarak görev yapanlardır.
Tek meclisli dönem(1920–1960)
Temsilciler Meclisi(1961)
Çift meclisli dönem(1961–1980)
Cumhuriyet Senatosu(Üst meclis)
Millet Meclisi(Alt meclis)
Danışma Meclisi(1981–1983)
Tek meclisli(1983 sonrası)
Geçici başkanlar
Osmanlı İmparatorluğuOsmanlı
Müşîr (1826-1922)
TürkiyeTürkiye
Müşîr (1923-1935)
Mareşal (1935-günümüz)
3 Mayıs 1920 - 24 Ocak 1921
Vekiller Heyeti Reisi
Umuru Şer'iye ve Evkaf (Diyanet ve Vakıflar) Vekili
Adliye (Adalet) Vekili
Erkân-ı Harbiye-i Umumiye (Genelkurmay) Vekili
Müdafaa-i Millîye (Millî Savunma) Vekili
Dahiliye Umuru (İçişleri) Vekili
Hariciye (Dışişleri) Vekili
İktisat (Ekonomi) Vekili
Maliye Vekili
Maarif (Eğitim) Vekili
Nafia (Bayındırlık) Vekili
Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye (Sağlık ve Sosyal Yardım) Vekili
Yapı
Defnedilenler
Otorite kontrolüBunu Vikiveri'de düzenleyin
"https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Mustafa_Kemal_Atatürk&oldid=36429813" sayfasından alınmıştır
Kategoriler:
Gizli kategoriler:

[8]ページ先頭

©2009-2025 Movatter.jp