Meselson-Stahl deneyi,DNA ikileşmesinin yarı korumalı olduğu hipotezini destekleyen,Matthew Meselson veFranklin Stahl tarafından yapılmış bir deneydi. Yarı korumalı ikileşmenin (replikasyonun) anlamı, DNA sarmalının iki ipliği ikileşince, meydana gelen her bir çift iplikli DNA sarmalındaki ipliklerden birinin orijinal sarmaldan geldiği, öbürünün ise yeni sentezlenmiş olduğudur. 1958'de yayımlanan bu deneyin sonuçları moleküler biyolojinin en önemli deneyleri arasında yer alır.
DNA'nın ikileşme yöntemi hakkında üçhipotez öne sürülmüştü.
Yarı korumalı hipoteze göre, ikileşme sırasında DNA'nın iki iplikçiği ayrılır, her iplikçik yeni bir iplikçiğin sentezi için kalıp görevi görür. Bu hipotezWatson veCrick tarafından öne sürülmüştü.[1].
Korumalı hipoteze göre, DNA molekülün tümü tamamen yeni bir molekülün sentezlenmesi için kalıp görevi görür. Bu modele göre, DNA'ya bağlı olanhiston proteinleri onun şeklini bozarak her iki iplikteki bazlarıhidrojen bağlanması için ortaya çıkarırlar.[2]
Dağılmalı hipotezin bir örneği,Max Delbrück tarafından önerilen bir modelde görülebilir. Bu modele göre birbirine sarılı durumda olan iki iplikçiğin açılması sorununun çözümü için DNA omurgası her 10 nükleotitte bir kesilmesini sağlayacak bir mekanizma sonucu molekülün gevşeyebildiğini savunur. Eski iplikçiğin parçaları yeni sentezlenmekte olan yeni iplikçiğin ucuna eklenir. Eski molekülden kısa parçalar kah bir iplikçikten kah öbür iplikçikten gelerek yeni sentezlenen molekülü oluştururlar.[3]
Bu üç modelin her biri "eski" DNA molekülünün yeni oluşan moleküller içindeki dağılımı hakkında farklı öndeyilerde bulunmaktadır. Korunmalı hipotezde, ikileşme sonucunda meydan gelen moleküllerden biri tamamen korunmuş olan "eski" molekülde oluşur, öbürü ise yeni sentezlenmiş DNA'dır. Yarı korunmalı hipoteze göre ikileşmenin ardından her yeni molekülde bir eski ve bir yeni iplik bulunacaktır. Dağılmalı modele göre ise yeni molekülün her bir ipliği eski ve yeni DNA'nın bir karışımıdır.[4]

Azot, DNA'yı oluşturan başlıca elementlerden biridir.14N, azotun en yaygınizotopudur ama ondan daha ağır olan (ve radyoaktif olmayan)15N izotopunun içeren DNA'da kimyasal olarak aynı özelliklere sahiptir.
E. coli bakterisi15N içeren bir ortamda birkaç nesil boyunca büyütülür. Bu hücrelerden DNA elde edilip bir tuz yoğunlukgradyanındasantrifüjlenince, DNA molekülleri tuz çözeltisi içinde ilerleyip çözeltinin kendileriyle aynıyoğunlukta olduğu noktada dururlar.15N'li ortamında büyümüş hücrelerden elde edilen DNA'nın yoğunluğu, normal14N'li ortamda büyümüş hücrelerdekinden daha yüksektir. Bunun ardından, DNA'larında sadece15N bulunanE. coli hücreleri14N'lü bir ortama aktarıldılar ve orada büyümelerini sürdürdüler. Hücrelerin çoğalmasını izlemek için hücre süspansiyonununoptik yoğunluğu ölçüldü.
DNA bu hücrelerden düzenli aralıklarla özütlendi (elde edildi) ve saf14N DNA ve15N DNA ile karşılaştırıldı. Bir hücre bölünmesinin ardından DNA'nın yoğunluğu ara bir bir değere sahipti. Korumalı ikileşme modeline göre eşit miktarda yüksek ve alçak yoğunluklu DNA meydana gelmesi gerektiğine göre, bu hipotez çürütülmüş oldu. Fakat bu sonuç hem yarı kormalı hem de dağıtmalı ikileşme ile tutarlı idi. Yarı korumalı ikileşmeye göre iki iplikli DNA'nın bir ipliği15N'li, öbürü14N'li olmalıdır, dağılmalı ikileşme modeline göre ise her iki iplikte15N ve14N karışık durumda olmalıdır, yani her iplik ara değerde bir yoğunluğa sahip olmalıdır.
Araştırmacılar hücreler bölündükçe numuneler almaya devam ettiler. İki bölünmeden sonra elde edilen DNA'nın eşit oranda iki farklı yoğunluk değerine sahip olduğu bulundu. Bunlardan biri, sadece bir kere bölünen hücrelerden elde edilen DNA'daki gibi bir ara yoğunluk değerine sahipti, öbürü ise tamamen14N'lü ortamda büyüyen hücrelerden elde edilen DNA'nın yoğunluk değerine sahipti. Bu sonuç dağılmalı ikileşme hipotezi ile uyumsuzdu, çünkü bu hipoteze göre tüm DNA moleküllerinin aynı yoğunluğa sahip olması gerekirdi, bu yoğunluk değeri bir kere bölünmüş hücrelerdeki yoğunluk diğerinden daha düşük olmalıydı ama sırf14N'lü ortamda büyümüş bakterilerin DNA'sının yoğunluğundan yüksek olmalıydı, çünkü orijinal15N'li DNA, yeni iplikler arasında paylaşılmış olmalıydı. Sonuç yarı korumalı ikileşme hipotezi ile uyumlu idi.[5].