1908 İhtilali'nin hazırlanmasında önemli rol oynayan Talat Bey, 1908-1918 arasında Osmanlı Devleti siyasetine yön veren en önemli aktörlerden biri olmuştur.Bâb-ı Âli Baskını sonrasındaSaid Halim Paşa Kabinesinde Dâhiliye Nazırlığına getirildikten sonra devlet siyasetinin en önemli belirleyicilerinden biri hâline geldi.Enver Paşa veCemal Paşa ile birlikteÜç Paşalar iktidarını kuran Talat Bey, Osmanlı Devleti'ninI. Dünya Savaşı'na girmesinde veErmeni Kırımı'nda rol oynadı.[6]
1917 yılındasadrazamlık yaptı. Savaşın kaybedilmesinden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni feshedip Enver ve Cemal Paşalarla birlikte ülkeyi terk etti. 1921 yılındaBerlin'de,Soğomon Tehliryan adındaErmeni Kırımı yüzünden intikam almak isteyen birErmeni tarafındanöldürüldü.
Mehmed Talat 1874 yılındaEdirne Vilayeti'ninKırcaali şehrindeÇingene[7][8][9] veyaPomak[10][11][12] asıllı olduğu iddia edilse de kendi hatıralarında Türk soyundan olduğunu kanıtlarıyla sunmuştur.[13] Orta sınıf[14] bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Ahmed Vasıf Efendi, yakınlardaki bir köy olan Çepleci'den bir kadıydı.[2] Annesi iseKayseri Dedeler köyünden buraya göçmüş bir aileye mensup Hürmüz Hanım'dı.[15][16] İlk eğitimini Vize'de gördükten sonra Edirne Askerî Rüştiyesi'ni bitirdi.[5]
Babasının ölümü üzerine annesi ve iki kız kardeşinin sorumluluğunu erken yaşta üstüne almak zorunda kaldı.[17] 1898 ile 1908 arasında, Selanik Postanesinde posta memuru olarak görev yaptı. Bu posta biriminde 10 yıl hizmet ettikten sonra, Selanik Postane başkanı oldu. Memuriyeti sırasında Fransızca dersleri aldı, ayrıca Rumca da konuşabilmekteydi.[5]
Jön Türk düşüncesinden genç yaşta haberdar oldu, alt düzey bürokrat ve zabitlerden oluşan bir muhalefet örgütlenmesine katıldı. 1896'da arkadaşlarıyla beraber tutuklanan Talat Bey, üç yıl hapse mahkûm edilerek Edirne Hapishanesi'ne gönderildi ve memuriyetten azledildi. Bir buçuk yıl kadar hapis yattıktan sonra 1898 yılı Şubat ayında bir irade ile diğer arkadaşlarıyla beraber affedildi, ancak Edirne'de kalmasına izin verilmeyerek Selanik'e sürüldü.
1899'da Selânik Vilâyeti Posta ve Telgraf İdaresi'nde kâtip, 1903'te başkâtip oldu ve 21 Kasım 1907 tarihinde azledilinceye kadar bu görevde kaldı.[5] Posta idaresindeki görevi ona memleket dışındaki muhaliflerin yayınladıkları gazeteleri gizlice alıp Selanik'e getirme fırsatı verdi.[17] Selanik'te resmi işleriyle uğraşmanın dışındaSelanik Hukuk Mektebi'ne devam etti.[17]
1903'te İtalyan Obediyası'na bağlı Macedonia Risorta mason locasına girdi. Kimi kaynaklara göre aynı zamanda Bektaşî tarikatı mensubu idi ve her iki kanalı da muhalif siyasi örgütlenme için kullandı.[5] 1903'tekiİlinden İsyanı Selânik'teki muhaliflerin de yeniden örgütlenme çabalarına vesile oldu. Muhalifler 1906 yılı Temmuzunda yeni bir örgütlenmenin gerçekleştirilmesine karar verdiler. Talat Bey ileİsmail Canbulat veMithat Şükrü Bey'den oluşan bir heyet, adı sonradanOsmanlı Hürriyet Cemiyeti adını alan örgütün kurulmasına karar verdi. Talat Bey, İsmail Canbolat ve Mustafa Rahmi Bey ile birlikte örgütün idaresini üstlendi. Özellikle düşük rütbeli subayların üye kaydolduğu cemiyet, merkeziParis'te bulunan “Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti” ile 17 Eylül 1907'de birleşti; “Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti Dâhilî Merkez-i Umûmîsi" adını aldı. Talat Bey bu yeni teşkilâtın kâtibi olarak görevlendirildi. “Hâricî Merkez-i Umûmî”'de benzer bir görevi üstlenenBahâeddin Şâkir Bey ile beraber örgütün teşkilâtlanmasını denetleyen iki kişiden biri oldu.
Bir jurnal üzerine Kasım 1907'de Posta İdaresi'ndeki görevinden azledilen Talat Bey, memuriyet hayatının bitmesi sayesinde bütün zamanını cemiyet için kullanma imkânı bulmuştur.[17] Meşrutiyet'in İlanından önce iki kere İstanbul'a giderek cemiyetin İstanbul şubesinin kurulması için çalıştı.
1908 ihtilalinden sonra örgüt “Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti” adını aldı. Cemiyetin en önemli idarecilerinden biri hâline gelen Talat Bey, 1908-1918 döneminde Osmanlı Devleti'nde en önemi siyaset yapıcılardan biri oldu. Siyasi görevlerinin yanı sıra 1909 yılında kurulanHür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasının ilkbüyük üstadı olarak bir yıl görev yaptı.[18]
Talat Bey, Kasım-Aralık ayları içinde yapılan 1908 seçimlerinde memleketi Edirne'den aday olmuş ve doksan oy alarakMeclis-i Mebusan'a girmiştir. Meclisin açılışındaAhmet Rıza Bey 205 oy alarak başkan seçilirken Talat Bey'de 116 oy alarak birinci reis vekili seçildi.[17]
31 Mart İsyanı'nda isyancıların boy hedeflerinden biri hâline gelen Talat ve Nazım Beyler, isyanın ilk günü Ali Cemal Bey'inŞehzadebaşı'ndaki evinde saklandılar.[19] Ahmet Rıza Bey'in tarikiyle ikinci gün saklandıkları evden çıkıpErmeni Devrimci Federasyonu (Taşnaksutün) üyesi ve gazeteciHaçadur Malumyan'ın evinde saklandılar.[20] İsyanın üçüncü günü iseHareket Ordusuna katılmak, Meclis-i Mebusan ve Ayan azalarını toplayabilmek içinDoktor Nâzım Bey'le birlikteAyastefanos'a gitti. Yat kulübünde toplanan diğer mebusan ve ayanla birlikte padişahın “Kanun-u Esasi”ye sadık kaldıkça saltanat haklarının korunacağına dair sadarete çekilen telgrafa imza attı.[17]Sultan Abdülhamit'in hal edilmesinden sonra Talat Bey, ayan ikinci başkanıGazi Ahmet Muhtar Paşa ile birlikteReşat Efendi'ye tahta çıktığını bildiren heyetin başkanlığını yaptı.
31 Mart hadisesinden sonra İngiltere'ye seyahate giden 17 kişilik meclis heyetine başkanlık etti. İngiltere'de resmi ziyarette ikenHüseyin Hilmi Paşa kabinesine Dahiliye Nazırı tayin edildiğini öğrendi.[17]
8 Ağustos 1909 ve 4 Şubat 1911 tarihleri arasında bir buçuk yıl Dahiliye nazırı olarak görev yaptıktan sonra “efkarı umumiyeyi ve matbuatı” hoşnut etmediği gerekçesiyle istifa etti; Edirne mebusu olarak meclisteki görevine devam etti.[17]
4 Şubat 1912 - Temmuz 1912 arasında Sait Paşa kabinesinde Posta ve Telgraf nazırı olarak kabinede yer aldı.
Balkan Savaşı sırasında gönüllü asker olarak Edirne'de görev aldıysa da siyasi propaganda yaptığı gerekçesiyle İstanbul'a geri gönderildi.[21]Bâb-ı Âlî Baskını'nın düzenleyici ve uygulayıcıları arasında yer aldı.[5] Baskından sonra Dahiliye Nazırı vekili olarak görev yaptı ancak kabinede yer almadı. Baskından sonra kurulan hükûmet, savaşa devam etme kararı almıştı. Talat Bey, II. Balkan Savaşı esnasında Edirne'nin geri alınması için askerî harekât kararı verilmesinde önemli rol oynadı ve ardından Bulgar temsilcileriyle yapılan barış görüşmelerinde Osmanlı heyetine başkanlık etti.
Mahmud Şevket Paşa suikastının ardından kurulan Said Halim Paşa kabinesinde 12 Haziran 1913'te yeniden Dahiliye nâzırlığına getirildi. Bu tarihten itibaren Talat Bey devletin siyasetinin en önemli belirleyicilerinden biri oldu. Devrin diğer iki önemli yöneticisiEnver Paşa veCemal Paşa ile birlikteÜç Paşalar iktidarını kurarak Osmanlı Devleti'nin son dönemine damgasını vurdu.
Balkan harbinde “hıyanetleri görülen unsurlardan memleketi temizlemeyi” bir devlet politikası hâline getiren Talat Bey, memleketin etnik yapısı hakkında araştırmalar yaptırttı; İttihat ve Terakki Cemiyetinin teşkilatı yoluyla Rumları ürkütüp göçe sevk etti; boşalan yerlere Makedonya Türklerini yerleştirdi.[17]
Mehmet Talat Paşa,I. Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyetinin en belirleyici isimlerindendi. Savaşa girme konusunda İttihat ve Terakkî Cemiyeti içinde beliren fikir ayrılığında savaşa katılma taraftarı gruba dolaylı destek vererek Osmanlı Devleti'nin böyle bir karar almasında etkili oldu.[5] 27 Mayıs 1915 tarihliTehcir Kanunu'nun çıkarılması ve uygulanmasında cemiyet liderlerinden biri ve Dahiliye nâzırı sıfatıyla önemli rol oynadı.
3 Şubat 1917 tarihindeSaid Halim Paşa'nın sağlık sebeplerini ileri sürerek istifa etmesinden sonra Talat Bey, vezir rütbesiyle sadrazamlığa getirildi. Böylece Osmanlı tarihinde sadrazamlığa getirilen ilk mebus oldu.
Sadrazamlık döneminin en önemli konularından bir tanesi, devletinI. Dünya Savaşı'na girmesi ile ortaya çıkan iaşe meselesi olmuştur. 18 Ağustos 1917'de “İaşe-i Umumiye Kararnamesi” ile bütün yetkiler orduya devredilmesi, “Talat- Enver”, “sivil-asker” çatışması olarak ifade edilmiş; bu çatışmada Talat yenilmiş ve halkı besleme görevi Talat ve sivillerden Enver ve askerlere geçmiştir.[17] İaşe işlerinin askerlerden alınıp yeniden sivillere verme çabasına giren Talat Paşa, 30 Temmuz 1918’deİâşe Nezâreti'ni kurarak başınaKara Kemal'i getirdi.[17][22]
1918 yılı Temmuz ayındaSultan Reşad'ın vefatı üzerine usûlen hükûmetin istifasını sunan Talat Bey,Sultan Vahdettin tarafından yeniden sadrazamlığa atandı. Devletin savaşta yenilgiye uğraması üzerine 8 Ekim 1918'de sadrazamlıktan istifasını sundu ve 14 Ekim'deAhmed İzzet Paşa sadâretinde yeni kabinenin kurulmasıyla görevi resmen sona erdi.
Osmanlı gazetesiİkdam'ın, I. Dünya Savaşı'nın ardından üç paşanın yurt dışına çıkması sonrası 4 Kasım 1918'de çıkan manşetinde şöyle deniyor: "Üç Paşa Daha Kaçtı"[23]
Talat Paşa ve kabinesinin istifasından sonra toplanan İttihat Terakki ve Umum Merkezi, Talat Paşa, Enver Paşa, Dr. Nazım ve Dr Bahattin Şakir Bey'lerin ülke dışına çıkmasına karar verdi. Talat ve Enver Paşalar memleket dışına çıkacak olurlarsa bütün düşmanlığın onlarda toplanacağı ve fırkanın diğer üyelerinin bu düşmanlıktan uzak kalacakları ileri sürülüyordu.[17] İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin örgütün feshine karar veren son kongresi 1 Kasım 1918'de Talat Paşa'nın başkanlığında yapıldı. Talat Paşa, o gece Enver ve Cemal paşalar gibi önde gelen cemiyet liderleriyle birlikte bir Alman torpido gemisiyle Karadeniz üzerinden Sivastopol'a geçerek oradan Berlin'e gitti.
Yurt dışına çıkmadan önce Sadrazam Ahmed İzzet Paşa'ya bir mektup bırakan Talat Paşa, mektubunda muhakeme olmak istediğini ama arkadaşlarının ısrarı ile bunu geleceğe bıraktığını, sahip olduğu para ile ilgili bilgi verdikten sonra da memleketin işgalden kurtulduğu gün ilk telgrafta geleceğini ve hesap vereceğini söylüyordu.[17] Talat Paşa'nın yazdığı mektubun Kasım'da Sadrazam İzzet Paşa'ya verilmesiyle olay ortaya çıktı. Talat Paşa ve arkadaşlarının yurt dışına çıkmaları hükûmeti çok zor bir duruma düşen kabine 8 Kasım'da istifa etti; yerine kurulan Tevfik Paşa kabinesi çıkarttığı bir kararname ile Talat Paşa ve arkadaşlarının memlekette kalan mallarına el koydu. Ardından 2 Şubat 1919 tarihinde “Tehcir ve Taktil” olaylarını inceleyecek heyetler kurulmasına dair Meclis-i Vükela kararı çıkarılarak, Talat Paşa ve arkadaşları gıyaben yargılandı.[17] Damat Ferit Paşa hükûmeti kurulduktan sonra İttihat ve Terakki'nin ileri gelenlerini yargılamak için yeni bir Divan-ı Harp kurulmuş; ayrıca Talat Paşa'nın paşalık rütbesi ile nişanlarının geri alınmasına karar verilmiştir. Verilen hüküm sonucunda, Talat Paşa, Enver, Cemal ve Dr. Nazım ile birlikte gıyaben idam cezasına çarptırılmıştır.[24]
Talat Paşa, kaçışından itibaren İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin yurt dışında yeniden başlattığı faaliyetin idaresinde "Ali Sâî” takma adıyla görev aldı. Bütün faaliyetleri bir araya toplamak ve oradan kontrol edebilmek amacıyla bir büro kiraladı. Arkadaşlarıyla burada Türkiye'nin siyasi durumuna ait haberler özetleyip rapor hâline getiren Talat Paşa, bir gazete çıkarmayı istiyordu.[17] Parasızlık nedeniyle bunu gerçekleştiremeyen Talat Paşa, iktidarda iken Avrupa'da tanıdığı insanlara siyaseti hakkında açıklamada bulunmak için hatıralarını yazdı. Berlin'deki en önemli faaliyetlerinden birisiŞark Kulübü adlı bir kulüp kurması idi. Kulüp adına toplanan paralarla fakir doğulu öğrencilere yardım edilecek, doğuluların Avrupa'yı tanımaları kolaylaştırılacak, doğu hakkında eserler yayınlanacak, doğunun propagandası yapılacaktı.[17]
Talat Paşa ayrıcaTevfik Rüştü,Halide Edip,Celal Bayar, Ankara temsilcisiBekir Sami Bey veGalip Kemali beyler ile mektuplaşmalar,Cami Bey,Nuri Conker ile görüşmeler yaptı. Çalışmalarının amacı; Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında anlaşma sağlamak; İngiltere ve öteki Batılılarla ilişki kurmak; Anadolu hareketini desteklemek idi.[17] Bu amaçlarla Avrupa ülkelerinde seyahat etti; Bolşevikler ve galip devletlerle temaslar yaptı. Kendisi bu dönemde ayrıcaMustafa Kemal Paşa ile haberleşti.[5]
Taşnak Partisi'nin İttihat ve Terakkî erkânının öldürülmesi kararı üzerine suikastçıSoğomon Tehliryan, 15 Mart 1921 tarihinde Talat Paşa'yıBerlin'inCharlottenburg semtindeki Hardenbergstrasse'deki evinin önünde yakın mesafeden başına ateş etmek suretiyle öldürdü.[25] Berlin, Tampelhof'ta inşasına öncülük ettiği camide kılınan cenaze namazına kalabalık bir katılım oldu; imparatorun başmabeyncisinin yanı sıra Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri ve Adalet Bakanlarının temsilcileri cenazede hazır bulundu.[26] Berlin'deki Türk mezarlığına defnedildi.
Yakalanan Tehliryan cinayeti işlediğini itiraf etti. İki günlük yargılamadan sonra, Türk tarafının gösterdiği savunma tanıkları dahi dinlenmeden hakkında beraat kararı verildi. Karara gerekçe olarak Tehliryan'ın tehcirden dolayı travma ve cinnet geçirmesi gösterildi.[26]
Öldürülüşünün ardındanTBMM'nin 1926 yılında kabul ettiği bir kanunla ailesine ev tahsis edildi veşehit aylığı bağlandı. Talat Paşa'nın Berlin'deki Türk mezarlığında bulunan naaşı, 1943 yılında alınanBakanlar Kurulu kararı ileTürkiye'ye taşındı. Gömüldüğü yerden çıkarılan, bayrağa sarılan ve çiçekler içinde, özel bir vagonla İstanbul'a getirilen naaş, 25 Şubat 1944 günüSirkeci Garında karşılandı, top arabasıyla ve törenleAbide-i Hürriyet şehitliğine taşındı ve burada defnedildi.[26]
Talat Paşa'nın, İstanbul'unŞişli ilçesindeki Abide-i Hürriyet'in çevresinde yer alan mezarı.
Talat Paşa'nın ölümünden sonra yayımlanan hatıraları dışında yazılı bir eseri yoktur. Bu hatıran özetiNew York Times Current History dergisinde Ekim 1921'de ve bir kısmı Yeni Şark gazetesinde Kasım-Aralık 1921'de sansürlenerek yayımlanmış; 1945'teTanin gazetesinde tefrika edilmiş, 1946'daHüseyin Cahit Yalçın tarafından kitap hâlinde yayımlanmıştır.[5]
Yeni Şark gazetesinde çıkan sansürlü metin, eksik bölümler,Tanin'deki tefrikadan tamamlanıp 2006 yılında Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı. İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin bilhassa savaş sırasındaki icraatını savunmak amacıyla hazırlanan bu metinlerin orijinali elde bulunmaz ve gerçekten Talat Paşa'nın kaleminden çıkıp çıkmadığı hususu tartışmalıdır.[5]
Photo Phébus, Konstantinopel'in yayınladığı Talat Paşa görseli
1926 öncesi çekilmiş Talat Beyin fotoğrafı
Brest-Litovsk'taki Merkezi Güçler delegeleri (1917-1918): (Soldan Sağa) Alman general Max Hoffmann, Avusturya-Macaristan Dışişleri Bakanı Czernin, Osmanlı Sadrazamı Talat Paşa ve Almanya Dışişleri Bakanı Kühlman.
Alfred Nossig, Talat, Halil ve Enver Paşa
George Grantham Bain Koleksiyonundaki Talat Paşa görseli
^*Suny, Ronald Grigor (2015)."They Can Live in the Desert but Nowhere Else": A History of the Armenian Genocide ["Çölde Yaşasınlar, Başka Yerde Değil": Ermeni Soykırımının Tarihi]. Princeton University Press.ISBN978-1-4008-6558-1.
^They believed that he lacked race and breeding; they scornfully reported that he was of gypsy origin. For more see: David Fromkin, A Peace to End All Peace: The Fall of the Ottoman Empire and the Creation of the Modern Middle East, Henry Holt and Company, 2010,ISBN 1429988525,p. 39. 5 Eylül 2022 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
^1874 yılında Edirne'de (Türkiye'nin en batısında) bir çiftçi ile çingene bir kadının çocuğu olarak doğdu.. For more see: Michael Newton, Age of Assassins: A History of Conspiracy and Political Violence, 1865-1981, Faber & Faber, 2012,ISBN 0571290469,p. 49. 5 Eylül 2022 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
^Partinin üst düzey görevlileri arasında İçişleri Bakanı Talat Paşa (Bulgar Çingenesi) vardı.; For more see: Stephen R. Graubard, The Armenian Genocide in Perspective, Routledge, 2017,ISBN 1351485830,p. 93. 5 Eylül 2022 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
^Jön Türk liderler, Talat etnik olarak Türk değildi; daha ziyade Pomak kökenliydi. For more see: Eric Bogosian, Operation Nemesis: The Assassination Plot that Avenged the Armenian Genocide,Hachette UK, 2015,ISBN 031629201X,p. 75. 5 Eylül 2022 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
^İşin garibi, Ziya Bey 1908 devriminden sonra Jön Türk hareketinin başarısını görecek kadar yaşasaydı, bir Pomak çingenesi olan Jön Türklerin Sadrazamı Talat'a selam verebilirdi. Siyasetin ironileri bunlar. For more see: George Young, Constantinople, Barnes & Noble, 1992,ISBN 1566190843, p. 210.
^“Üç Paşa Daha Kaçtı?”, İkdam, 4 Teşrînisâni 1334 (4 Kasım 1918).
^Feridun Ata, Divân-ı Harb-i Orfî Mahkemelerinde Ermeni Tehciri Yargılamalarına İstatistiksel Bir Bakış (1919-1921),Atam Dergisi 17 Haziran 2025 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi., (erişim: 25.06.2025)