| Mehmed Şerif Paşa | |
|---|---|
| Stockholm ortaelçiliği | |
| Görev süresi 1898-1908 | |
| Kişisel bilgiler | |
| Doğum | 13 Ocak 1865(1865-01-13) İstanbul, |
| Ölüm | 22 Aralık 1951 (86 yaşında) |
| Defin yeri | |
| Evlilik(ler) | Emine Halim Hanım Eduvige Pairani |
Mehmet Şerif Paşa veyaKürt Şerif Paşa (13 Ocak 1865,İstanbul – 22 Aralık 1951,İtalya),Osmanlı siyaset adamı.
BabasıHariciye Nâzırı veŞûrâ-yı Devlet ReisiKürt Said Paşa'dır, kardeşi iseKürt Fuad Paşa'dır. İlk öğrenimini tamamladıktan sonra girdiğiGalatasaray Lisesi’ni bitirmeden ayrıldı. Ardından Fransa’ya giderek Paris Saint-Cyr Harp Okulu’ndan 1884'te mezun oldu. Burada okurken 1882'de Paris Sefâreti ikinci kâtipliğinde memuriyete başladı. 1888’de Brüksel Sefâreti ataşemiliterliğine getirildi. İstanbul’a dönünce SadrazamSaid Halim Paşa’nın kız kardeşi Emine Halim Hanım’la 1890'da evlendi. 1896'daferikliğe yükseltilip, 1898'deStockholm ortaelçiliğine tayin edildi. Avrupa’dakiJön Türkler’e yardımda bulundu. 1908'deII. Meşrutiyet’in ilânı üzerine İstanbul’a döndü.İttihâd ve Terakkî tarafından iyi karşılandığı halde kendisine önemli bir görev verilmedi; teklif edilen ıstabl-ı âmire müdürlüğü görevini de kendisi kabul etmedi. İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin Pangaltı Kulübü reisliğini yaptı. Kürt Teâvün ve Terakkî Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı.Londra’ya veyaParis’e büyükelçi olma arzusu gerçekleşmeyince İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nden ayrılarak 1909'da Paris’e gitti.[1]
Paris’te İttihâd ve Terakkî'ye karşı neşriyata başladı.Mevlânzâde Rifat’ın çıkardığıSerbestî gazetesinde ve Paris’in ünlü dergilerinden La Revue’de yazılar yazdı. Bu arada aylık Meşrutiyet mecmuasını yayımladı.İslahat-ı Esasiye-i Osmaniye Fırkası’nı Aralık 1909'da kurup; neşriyatını bu fırka adına yaptı. Paşanın muhalifleri, yakışıklılığından dolayı kendisine takılan Fransızca “Beau Şerif” (güzel şerif) lakabını “boş herif”e çevirerek onu yermek için kullandılar.Süleyman Nazif, Boş Herif adıyla 1910'da İstanbul'da basılan kitap yazdı. 11 Haziran 1913'teMahmud Şevket Paşa’nın öldürülmesinden sonra gıyabında idama mahkûm edildi ve iki defa öldürülmek istendi. Yayımladığı bütün dergi, risâle ve kitapların Türkiye’ye sokulması yasaklandı.I. Dünya Savaşı başlayınca siyasî faaliyetine ve yayınlarına son verdiği halde İttihatçılar tarafından sürekli izlendi.[1]

Mehmed Şerif Paşa,The New York Times'da 10 Ekim 1915 tarihli bir yazısında Ermenilere yönelik katliamları kınamış ve Jön Türk hükümetinin uzun bir süre Ermenileri "yok etme" niyetinde olduğunu açıklamıştır.[2]
I. Dünya Savaşı'nın son yılında İttihat ve Terakkî önderleriyle arasının düzeldiği anlaşılmaktadır. BilhassaCavid Bey ile haberleşen paşaCenevre'dePrens Sabahaddin,Ahmet Reşit (Rey),Cemil Paşa (Topuzlu), bazı Türk subay, gazeteci, memur ve talebelerin de aralarında bulunduğu kongreye katıldı. Kongre, 12 Ocak 1919'da toplananParis Barış Konferansı'na sunulmak üzere bazı kararlar aldı ve bu konuda teşebbüste bulunması için Şerif Paşa'ya tam yetki verdi. Bu kararlarda Türkiye'nin bağımsızlığının ve hukukunun korunması, Türkiye'deki azınlıkların hukukuyla birlikte başka ülkelerde kalan Türk azınlıklarının hukukunun da gözetilmesi, Türk esirlerinin iadesi ve yabancı ülkelerde yaşamak zorunda kalan Türkler'in ülkelerine dönmesine izin verilmesi isteniyordu. Paris'e dönen Şerif Paşa, Kürt Halkının Talepleri Üzerine Muhtıra (Mémorandum sur les revendications du peuple kurde, Paris, 22 Mart 1919) adıyla on dört sayfadan oluşan bir metin yayınladı. Bu muhtırada nüfus istatistiklerine dayanılarakKürtlerin yoğun biçimde yaşadıkları bölgelerin sınırları çiziliyordu. Şerif PaşaUrfa'nın bir kısmı,Diyarbakır veTunceli'nin doğusu,Van Gölü'nün doğusu ve güneyi ileKirmanşah'tan daha kuzeydekiIrak topraklarınaKürdistan adını veriyordu.Kürdistan Teali Cemiyeti tarafından konferansta Kürtlerin hukukunu savunmak için delege seçilen paşa, aynı bölgede kurulmak istenenErmenistan ile sınırlarının ayrılması için Ermeni temsilcisiBogos Nubar Paşa ile de anlaşmıştı.[1]
Mehmed Şerif Paşa, Kürtler'in yaşadığı vilâyetlerin Osmanlı idaresinde kalması halinde hiçbir iddiada bulunmayacaklarını, kendisinin de bu konuda bir teşebbüsünün olmayacağını, fakat bu vilâyetler Ermenistan'a verilecek olursa Kürtler'in de bağımsız bir Kürdistan kurmalarının lâzım geleceğini Avrupa siyasî çevrelerine anlatmaya çalıştığını söylüyordu. Yunan isteklerine karşı Türkler ve Yunan Talepleri (Les turcs et les revendications grecques, Paris 1919) adıyla on altı sayfalık bir muhtıra yayımladı. Burada Yunanlar'ın hak iddia ettikleri İstanbul,Doğu Trakya,İzmir,Ege adaları,Trabzon veAdana'nın Türklere ait olduğunu çeşitli tarihî delillere dayanarak ileri sürüyordu. YinePierre Loti'ye yazdığı mektuplarda Türk haklarını savunmaktaydı. Şerif Paşa, Paris Konferansı'na sunduğu Kürt muhtırasını sadece kendisi imzaladığı halde Türk muhtırasını kendisiyle birlikteNihat Reşat (Belger),Refik Nevzat, Ali Galib, Diran Edouard, Albert Fua, Süleyman Midhat, Mehmed Galib ve Abdurrahman Pohh da (Polar) imzaladı. Onun Kürt delegeliğine soyunması ve kendi imzasıyla konferansa muhtıra vermesi Kürtler arasında da tepkiyle karşılandı.Kürdistan Teali Cemiyeti ileVilâyât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin şubeleri paşanın Kürt delegeliğini kabul etmediler. Halk tarafından protesto edilen Kürdistan Teali Cemiyeti dar bir Kürt aydın hareketi durumuna düştü. İstanbul gazetelerinde her gün Şerif Paşa ve Kürdistan Teali Cemiyeti aleyhinde yazılar çıkıyor, Kürt ileri gelenleri gazeteler aracılığıyla Osmanlı Devleti'ne olan bağlılıklarını bildiriyordu. Babanzâdeler gibi en meşhur Kürt hânedanları da Şerif Paşa'ya delege yetkisi veren Kürdistan Teali Cemiyeti ile ilişkilerini kesmişlerdi. Kürdistan Teali Cemiyeti ise aleyhinde yapılan neşriyatı samimiyetsizlikle suçluyordu. Şerif Paşa, tartışmaların yoğunlaştığı bir sırada 21 Nisan 1920'deMonte Carlo'dan Türk gazetelerine kısa bir telgraf gönderdi. Paşa telgrafında, hilâfet ve saltanata olan bağlılığından dolayı zararlı fikirleri ve ayrılıkçı düşünceleri reddederek barış konferansı nezdindeki Kürt delegesi başkanlığından istifa ettiğini, bir müslüman olarak hiçbir siyasî fırkanın tesir ve nüfuzuna kapılmadan bütün gayret ve mesaisini hilâfet hukukunun korunmasına harcayacağını bildiriyordu. İstanbul gazetelerinde 24 Nisan 1920'de yayınlanan bu telgraf paşanın siyasî mücadelesinin sonu oldu. Böylece Şerif Paşa'nın İttihat ve Terakkî ile başlayan siyasî hayatı bir yıl bile dolmadan muhalefete dönüşmüş, özel şartlarda muhalefetten ayrılıkçılığa geçmiş, bu da ancak iki yıl sürmüştür. Bundan sonra ölünceye kadar ciddi bir siyasî faaliyette bulunmamıştır.[1]
Eduvige Pairani ile 1921'de ikinci evliliğini yapan Şerif Paşa, ömrünün son yıllarını bu evliliğinden olan ve İtalyan asilzadesi Kont Pelorini Manzoni ile evlenen kızı Melek Hanım'ın İtalya'daki evinde geçirdi ve burada 22 Aralık 1951'de öldü. Naaşı bir müddet aile anlaşmazlıklarından dolayı gömülemedi; daha sonraKahire'de Şübra'daki aile kabristanına defnedildi.[1]
Mehmed Şerif Paşa'nın yayımladığı Meşrutiyet mecmuasının birkaç sayısı İngilizce, otuz altı sayısı Türkçe (Şubat 1910 - Temmuz 1912) ve elli beş sayısı Fransızca (Ekim 1909 - Nisan 1914) basılmıştır. Paşa bazı fikirlerini ve polemiklerini şu kitaplarda toplamıştır:
II-19:3,4