Bumezhepte imanın şartının 6, İslamın şartının 5,namazın 12, abdestin 4,guslün 3,teyemmümün 2 olmak üzere toplam32 farz bulunmaktadır. Müslümanların yerine getirmesi gereken farzların 32 tane olduğu İslam Alimleri tarafından akılda kolayca kalması için toplu halde bir araya getirilmiştir. Bunlar da 32 Farz olarak bilinmektedir. Bu farzların açıklamaları ayrıntılı bir şekilde aşağıdadır.
Teyemmümün farzları şunlardır: niyet etmek ve iki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını mesh etmek. Tekrar elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu mesh etmek.
Mutezile'ye göre imankalp ile tasdik, dil ile ikrar ve amelden oluşur. Buna göre Mutezile inancında kişininmümin yani "inanan" sayılabilmesi için kalbi ile İslâm'a inanması, dili ile bunu beyan etmesi ve hareketleriyle yani amel ile bunu göstermesi gerekir. Aynı iman görüşüne sahip diğer itikad mezhepleriHariciyye veZeydiyye'dir.
Mu'tezile kendi usullerini ortaya koymak için "usul-i hamse" denilen beş esas belirlemişlerdir. Bunlar;Tevhid,Adalet,Va'd veVaîd (Söz ve tehdit, kişinin amelinin haliki oluşu),El-Menziletu Beyne'l-Menzileteyn (büyük günah işleyenleriniman veinançsızlık arasında bir yerde bulunmaları),Emr-i bi'l ma'rûf veNehy-i Anil Münker'in farz-ı ayn oluşu olarak sayılabilir.[11][12] AyrıcaKur'an'ın mahlukiyeti ve aklın nakle faikiyeti gibi hususlar da mezhep için önemli olan hususlardandır.
Tevhîd (التوحيد), yani birleme İslâm dini akidesinin temeli olan Allah'ın birliğidir. Mutezile mezhebine mensup olanlar tevhidden yola çıkarak bazı konularda diğer itikadi mezheplerden farklı görüşler geliştirmişlerdir. Örneğin,Ehl-i Sünnet âlimlerininruyetullahı yaniAllah'ınahiret günü görüleceği görüşünü kabul etmemişlerdir. Onlara göre görülebilmesi için Allah'ın bir cisme sahip olması gerekir ki İslâm inancının tevhid kaidesine göre bu imkânsızdır. Bunun dışında Mu'tezile mezhebinin mensupları yine tevhid kaidesinden yola çıkarak Allah'ın sıfatlarının zatından ayrı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Çünkü onlara göre bu düşüncenin aksi, yani Allah'ın sıfatlarının zatıyla bir olması ezeli (ve böylece ilahi) olanların sayısını arttırır, yani tevhide karşı çıkar. Örnek vermek gerekirse, Mu'tezile mezhebi "Allah âlimdir." gibi bir tanımlamayı kabul ederken "Allah ilim sahibidir." gibi bir tanımlamayı reddeder. Zira onlara göre "Allah ilim sahibidir." derken Allah'ın zatından ayrı bir ilahi-ezeliilim kabul edilmiş olur. Ayrıca, Mutezile akidesinde Allah'ınkelâm diye bir sıfatının olmadığına inanılır.[13]
Adalet ('Adl, العدل) esasının konusu Mutezile'ninkader konusundaki görüşüdür. "İnsan fiillerinde hür değildir." görüşünü benimseyenCebriyye mezhebine karşı çıkarak Mutezile "insanın fiillerinde tamamen hür olduğu"na inanır. Mutezile inancındaki adalet esasına göre kişi kendi fillerini kendi yaratır. Bunu da Allah'ın kişiye bahşettiği bir yaratma kudretiyle gerçekleştirir. Fiillerin yaratılmasında Allah'ın bir müdahalesi olmadığına inanırlar. Bu görüş adalet esasından şu şekilde temel alır: kişilerin hür olmaması ve yaptıkları her fiilin yaratıcı ve yaptırıcısının Allah olması durumunda kişinin hür olarak yapmadığı hareketlerden ötürü cezalandırılması zulüm yani adaletsizliktir. İslam inancına göre ise Allah'ın adaletsiz davranması mümkün değildir. Bu nedenle kişi fiilerinin tek yaratıcı ve yaptırıcısı olmalı, fiilleri konusunda tamamen hür olmalıdır.
Mutezile'ninkader konusundaki görüşüKaderiyye mezhebiyle aynıdır. Mutezile mezhebininkader konusundaki bu görüşlerinin imanın şartlarından olan "kader ve kazaya iman"a aykırı düştüğünü gerekçesiyleSünni mezhepler tarafından eleştirilmiş, hattaküfür olarak nitelendirilmiştir.
Va'd ve Va'id (el-Va'd ve el-Va'id, الوعد و الوعيد) yani "Söz ve Tehdit". Bu Allah'ın vadettiği (söz verdiği) sevap ve iyiliğin, tehdit ettiği cezanın gerçekleşeceğine inanmaktır. Mutezile mezhebinin bu esası bir diğer itikadi mezhep olanMürcie'ye karşı geliştirilmiştir.Mürcie mezhebi iman etmeyen (kâfir) kişinin yaptığı iyilikler fayda vermediği gibi, iman eden kişinin (mü'minin) yaptığı günahlar da kendine zarar vermeyeceğini öne sürmüştür. Va'd ve Vaid prensibine göre ise iyilik yapan iyiliğine karşı mükafatlandırılacak, kötülük yapansa kötülüğüne karşılık cezalandırılacaktır. Mutezile mezhebinin bu esasına göre eğerMürcie mezhebinin "iman edenin günahları zarar vermez" iddiası doğru olsaydı, Allah'ın vaîd'i yani tehdit etmesi - korkutması gereksiz ve manasız olurdu. Oysa tevhid inancına göre bu mümkün değildir. Bu esas ile Mutezile mezhebiMürcie'yi tam anlamıyla reddeder. Ayrıca Mutezile mezhebi yine bu esas ilebüyük günah işleyenmüminintövbe etmezse affedilemeyeceğini öne sürmüştür.
"El Menzile beyne'l-menzileteyn" (المنزلة بين المنزلتين) yaniiki konum arasındaki bir konum. Bu esas Mutezile mezhebinin "büyük günah işleyenin durumu" hakkındaki görüşüyle ilgilidir. Mutezile mezhebine görebüyük günah işleyen birmümin (iman etmiş kişi) artık nemümindir ne dekâfirdir, o artıkfâsıktır, yani müminlik ile kâfirlik arasında bir yerdedir. Mutezile inancına görebüyük günah işleyenmüminfâsık olur ve fasık kişi işlediğibüyük günahtan ötürütövbe etmeden ölürse sonsuza kadarcehennemde azap çeker. Eğertövbe ederse yeniden mümin olur ve mümin olarak da ölürse cennete girer. Bu mezhebe görefâsık bir kişimümin ilekâfir arasında bir konumdadır, bu esasın adı olan "iki konum arasındaki bir konum" da buradan gelmektedir.
"Emr-i bi'l ma'rûf" yaniiyiliği emretmek ve "nehy-i anil münker" yanikötülükten sakındırmak (الأمر بالمعروف و النهي عن المنكر). Mutezile mezhebinin bu esasına göre kişi itikadi ve ameli konularda insanları iyiliğe çağırmalı, iyiliği yaymalı, kötülüğe karşı ise sakındırmalı, uyarmalıdır. Bu esastan yola çıkarak Mutezile mezhebi mensupları uzun yıllar boyunca birçok farklı görüşten, mezhepten ve inançtan insanla tartışmış, hatta zaman zaman tartışmalara şiddet ve kavga da karışmıştır.
Mu'tezile mezhebine göre bu beş ana esasın birine veya daha fazlasına inanmayan kişiMu'tezili olamaz.
Mezhepsiz Müslüman, İslami mezheplerden herhangi birine bağlı olmayan, kendini bu mezheplere ait görmeyen veya inancını bu mezhepler içerisinde sınıflandırmayan Müslümanlara verilen isimdir.[14][15][16][17]
^Benakis (13 Ocak 2014)."Islamophoobia in Europe!".New Europe. Brüksel. 31 Ocak 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:20 Ekim 2015.Anyone who has travelled to Central Asia knows of the non-denominational Muslims – those who are neither Shiites nor Sounites, but who accept Islam as a religion generally.
^Longton (2014)."Isis Jihadist group made me wonder about non-denominational Muslims". The Sentinel. 26 Mart 2017 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:21 Ekim 2015.THE appalling and catastrophic pictures of the so-called new extremist Isis Jihadist group made me think about someone who can say I am a Muslim of a non-denominational standpoint, and to my surprise/ignorance, such people exist. Online, I found something called the people's mosque, which makes itself clear that it's 100 per cent non-denominational and most importantly, 100 per cent non-judgmental.
^Kirkham (2015)."Indiana Blood Center cancels 'Muslims for Life' blood drive". 25 Kasım 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:21 Ekim 2015.Ball State Student Sadie Sial identifies as anon-denominational Muslim, and her parents belong to the Ahmadiyya Muslim Community. She has participated in multiple blood drives through the Indiana Blood Center.
^Unthinkable: Iran, the Bomb, and American Strategy. Simon and Schuster. 2014. s. 29.Although many Iranian hardliners are Shi'a chauvinists, Khomeini's ideology saw the revolution as pan-Islamist, and therefore embracing Sunni, Shi'a, Sufi, and other, morenondenominational Muslims