Kral (Eski Türkçede İlig[1][2]), belirli bir ulus ya da bölge üzerinde egemen olanhükümdar.[3]İmparatordan sonraki en yüksekseküler hükümdarlık makamıdır.[3] Dünyanın pek çok bölgesinde karşılaşılan krallık çoğunlukla ebeveynlerden çocuklara geçer. Bununla birlikteOrta Çağ Almanya'sındaki gibi seçimle başa gelen krallar da mevcuttur. Krallıkmutlak veyaanayasal olabilir. Krallıklar genelliklemonarşi şeklindedir ancak antikSparta'daki gibi iki kralın ortaklaşa yönettiğidiarşi şeklinde olduğu da görülür.[3]
İngiltere'de 18/19 Ekim 1216 - 16 Kasım 1272 arasında hüküm sürmüş Kral III. Henry.
Krallar genellikleTanrı ile tebaa arasında bir aracı olarak görülürler. AntikSümerler gibi bazı toplumlarda tanrının temsilcisi olarak görülürlerdi. Bazı toplumlarda kralın kendi ilahî kabul edilir ve verimlilik ayinlerinde ana figür olarak kullanılırdı. Genellikle bu ayinlerin sonunda kralın kendi veya onu temsilen başka bir canlı kurban edilirdi.[3]Antik Mısır kökenli olan bu "krallığın ilahî bir makam olduğu" inanışıHelenistik dönemi şekillendirdi ve sonradanRoma imparatorları tarafından yeniden canlandırıldı. RomanınHristiyan imparatorları tanrının temsilcisi olarak otoritelerini ondan aldıklarını iddia ettiler.[3] Orta Çağ siyasi teorisinde krallık neredeyserahiplik ile eşanlamlı olarak görülüyordu ve kralıntaç giyme esnasında kutsal bir sıvı ile kutsanması töreni bu dönemde çok önem kazandı. 16-18. yüzyıllarda mutlak monarşiler millîkiliseler kurarak güçlerini artırdılar. 17. yüzyılda önceİngiltere'de, sonrasında bazı diğer monarşilerde krallık anayasal hale getirildi ve monark yetkisini tanrıdan değil, halktan almaya başladı.[3]