Konum | Türkiye |
---|---|
Bölge | Çanakkale |
Koordinatlar | 39°44′39″K26°33′59″D / 39.74417°K 26.56639°D /39.74417; 26.56639 |
Kebren (Grekçe: Κεβρήν) veyaKebrene (Grekçe: Κεβρήνη) ,Anadolu’nunTroas bölgesinde,Skamander Vadisi’nin orta kesiminde yer alanantik bir Yunan kentidir. Bazı araştırmacılara göre, kentin adı MÖ 3. yüzyılın bir dönemindeTroas’taki Antiokheia (Grekçe: Ἀντιόχεια τῆς Τρωάδος) olarak değiştirilmiştir. Arkeolojik kalıntıları, günümüzKaz Dağı’nın ormanlık eteklerinde, Karamenderes Nehri’nin yaklaşık 7 km güneyinde yer alan Çal Dağı üzerinde tespit edilmiştir.[1] Alan ilk kez 1860 yılında İngiliz amatör arkeolog Frank Calvert tarafından tanımlanmıştır.[2]
Kebren'de bulunan en erken dönem Yunan arkeolojik kalıntıları MÖ 7. yüzyılın ortaları ile MÖ 6. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve yerel seramiklerle birlikte keşfedilmiştir. Bu durum, kentin başlangıçta karışık bir Greko-Anadolu topluluğu olduğunu göstermektedir.[3] MÖ 4. yüzyılın başlarında yazanKsenofon, yaklaşık MÖ 400 yılında Kebren’in nüfusunun hâlâ hem Yunan hem de Anadolu kökenli unsurlardan oluştuğunu ima etmektedir; bu da iki etnik grubun Yunan kolonizasyon sürecinin tamamlanmasından uzun süre sonra bir arada yaşamaya devam ettiğini göstermektedir.[4] MÖ 4. yüzyılın ortalarına tarihlenen kaynaklar, kenti birAiol kolonisi olarak kabul etmektedir.Kymeli tarihçiEforos ise, kentin kurucularının aslında kendi şehrinden geldiğini öne sürmüştür. Ancak bu iddia temkinle ele alınmalıdır, zira Ephoros antik dönemde memleketinin önemini abartmasıyla ünlü bir figürdür.[5] Ephoros’un iddiasının doğruluğu kesin olarak belirlenemese de, erken dönem yerleşimcilerin Aioller olduğu kesindir, çünkü akınlardakiGergis’te, Aiol lehçesiyle yazılmış bir Kebren vatandaşı için hazırlanmış bir mezar yazıtı bulunmuştur.[6]
MÖ 5. yüzyılda Kebren, Hellespontos bölgesinde yer alan,Delos Birliği'ne üye bir şehirdi ve 454/3 yılından 425/4 yılına kadar Atina’ya yıllık 3talent haraç ödemekteydi. Ancak 450/49 yılında yalnızca 8.700drahmi ödemiştir.[7]Peloponez Savaşı’nın sonunda, MÖ 404 yılında Atina’nın yenilgiye uğramasının ardından Kebren, Dardanos’un tiranı Zenis ve eşi Mania’nın kontrolüne geçmiştir. Bu çift, Troas bölgesini Perssatrabı Farnabazos adına yönetmekteydi. MÖ 399 yılında Kebren,Sparta komutanı Dercylidas tarafından ele geçirildi, ancak kısa bir süre sonra yeniden Perslerin kontrolüne geçti.[8] MÖ 360/59 yılında, Yunan paralı asker komutanı Charidemos kenti kısa süreliğine ele geçirse de, Pers satrabı Artabazos tarafından geri püskürtüldü.[9] MÖ 4. yüzyılın bir döneminde, Kebren’in bastığı sikkelerin ön yüzünde bir satrabın başı tasvir edilmiştir. Bu durum, kentin Pers yöneticileriyle yakın ilişkisini göstermektedir.[10] Kebren, yaklaşık MÖ 310 yılında,Antigonos I Monophthalmos’unAntigoneia Troas’ı (MÖ 301’den sonra adıAleksandria Troas olarak değiştirilmiştir) kurmasıyla bağımsız bir şehir olmaktan çıkmış vesinokizm (birleşme) sürecine dahil edilmiştir.[11]
Nadir bulunan bir dizi bronz sikke, Kebren’in ön ve arka yüz tasarımlarını (koç başı/Apollon başı) taşımakla birlikte,Ἀντιοχέων (Antiocheōn, “Antiokheislere ait [sikke]”) ifadelerini içermektedir. Bu sikkelere dayanarak, özellikle Fransız epigraf Louis Robert tarafından öne sürülen bir görüşe göre, Kebren, MÖ 281 yılındaKorupedyon Muharebesi’ndeLisimahos’u mağlup edenAntiochos I Soter tarafındanTroas'taki Antiokheia adıyla yeniden kurulmuştur. Bu zaferin ardından Batı Anadolu’nun büyük bir kısmı Antiochos’un kontrolüne girmiştir. Ayrıca, Robert bazı sikkelerdeB veK harflerinin yanı sıra koç başının yanında bir topuz (gürz) bulunduğunu belirtmiştir. Topuz, Troas’ta yeri kesin olarak tespit edilememiş olanBirytis kentinin tipik sikke sembolü olduğundan, Robert, bu harflerinBirytis veKebren şehirlerine atıfta bulunduğunu ve bu iki topluluğun birleşerekTroas’taki Antiokheia kentini oluşturduğuna dair birsinokizm veya sympoliteia (siyasal birlik) kanıtı sunduğunu öne sürmüştür.[12] Ancak Robert’in bu görüşleri, arkeolog John Manuel Cook tarafından defalarca eleştirilmiştir. Cook, Çal Dağı’ndaki alanda Hellenistik döneme ait herhangi bir yerleşim izine dair arkeolojik veyanümizmatik bir kanıt bulunamadığını savunmaktadır.[13] Ancak Cook’un bu iddiaları, Çal Dağı’nda yalnızca iki gün sürenyüzey araştırmasına dayanmaktadır. Dolayısıyla, MÖ 3. yüzyıldaki yerleşim tarihine dair kesin yanıtlar ancak kapsamlı bir kazı çalışmasının tamamlanmasıyla elde edilebilecektir.[14]