İran coğrafyası, Şah İsmail tarafından 1501 yılında birleşik bir ülke haline gelmeden önce, yaklaşık sekiz buçuk yüzyıl önceMüslümanAraplar tarafından fethedilmesinden bu yana, yerel İran yönetimi altında birleşik bir ülke olarak var olmamıştı. Fakat bir dizi Arap halifesi,Türk sultanları veMoğol hanları tarafından idare ediliyordu. Tüm bu dönem içinde yalnızcaBüveyhîler döneminde İran coğrafyasının bir bölümü İranî bir yönetime kavuşmuştu.[7]
I. İsmail tarafından kurulanSafevî Hanedanı, iki asırdan fazla bir süre hüküm sürdü, tarihteki en büyük İran imparatorluklarından biri oldu ve gücünün zirvesindeyken, günümüzdekiİran,Azerbaycan,Ermenistan veGürcistan'ın çoğunu,Kuzey Kafkasya,Irak,Kuveyt veAfganistan'ın yanı sıra, günümüzTürkiye,Pakistan,Özbekistan,Türkmenistan veSuriye topraklarının bazı kısımlarına hükmederek kendi zamanının en güçlü devletlerinden biri oldu.[8][9][10][11] Ayrıca, İran kültürününBüyük İran'ın geniş bölgelerinde yeniden gelişmesini sağladı.[12] Safevî İmparatorluğu'nun ortaya koyduğu miras,İran'ın Doğu ile Batı arasında ekonomik bir kale olarak yeniden canlanması, verimli bir devlet ve bürokrasinin kurulması, aynı zamanda mimari yenilikler ve güzel sanatların himaye edilmesiydi.
I. İsmail'in ilk eylemlerinden biri,Şii İslam'ınİsnâaşeriyye mezhebini yeni kurulan devletinin resmî dini olduğunu ilan etmesi oldu ve bu durum, İran'ın sonraki tarihi için büyük sonuçlar doğurdu. Dahası, bu sert dönüşüm ona büyüyenSafevî Devleti'niSünni komşularından batıdakiOsmanlı İmparatorluğu ve doğudaŞeybânîler'den ayrılma konusunda siyasi bir fayda da sağladı.
ŞirvanşahFerruh Yesâr'ın 20.000 süvari ve 6.000 piyadeden oluşan ordusunu 7.000 kişilik ordusu ile Cebanî savaşında perişan etmekle kalmamış,Şirvanşah'da öldürülmüştür.Şamahı veBakü bu gelişmeler üzerine teslim olmuştur. Burada Şah İsmail'in emri ile zengin Şirvan hazinesinden bir altın bile alınmaksızın tamamı nehre dökülmüştür. Bu zafer sadece İsmail'in gücünü artırmakla kalmamış, bir nevi kutsallaşmıştır.[13] Daha sonra ise İran'daŞiilik mezhebini egemen kılıp, bölgede yaşayanları tek bir çatı altında birleştirerekSafevî Devleti'ni kurmuştur. Kurduğu devlette saray ve ordu dili olarakAzerbaycan Türkçesi, bürokrasi dili olarakFarsça kullanmıştır.[14][15] Nüfus ve iktisadi gerekçelerle döneminOsmanlı padişahıYavuz Sultan Selim ile hem siyasi hem askeri olmak üzere mücadele etmiş veÇaldıran Muharebesi'nde Osmanlı'ya karşı büyük bir yenilgi yaşamıştır.
Şeyh Haydar, öldürülmüş babasıŞeyh Cüneyd'in öcünü almak içinKafkasya'ya düzenlediği sefer kapsamında 1488 yılındaŞirvanşahlar Devleti'e saldırdı. Şirvan hükümdarı Ferruh Yasar yenilgiye uğrayarakGülistan Kalesi civarına çekildi. Yedi ay muhasarada kaldıktan sonra Şirvan sultanı Ferruh Yasar, damadı olanAkkoyunlu sultanıYakub Bey'den yardım istedi. Şeyh Haydar da,Alemşah Halime Begüm ile evlendiğinden, Yakub'un kardeşinin kocası idi; fakat Haydar'ın daha da güçlenmesini istemeyenAkkoyunlu hükümdarı, Ferruh'a bir kuvvet gönderdi.Akkoyunlu veŞirvanşah ordularıylaTaberistan yakınlarında yapılan savaşta Şeyh Haydar öldürüldü.[21]
BabasıŞeyh Haydar öldürüldükten sonra İsmail, dayısı Sultan Yakub tarafından annesi Âlemşah Begüm, kardeşleriSultan Ali ve İbrahim ile birlikteŞiraz valisi Mensur Pürnak Bey'in yanına gönderildi. İsmail o sırada bir yaşındaydı. Sultan Yakup'un ömrünün sonuna kadar onlarFars'taİstahr kalesinde hapsedildiler. Sultan Yakup 1490'da eşi tarafından öldürüldü.[22]
Şah İsmail SafeviŞah İsmail'inTebriz'e girişi (1501)
Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey, kardeşi Baysungur ile yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail ve kardeşlerini hapisten çıkarıp serbest bıraktı. Neredeyse 4,5 sene (1489-1493)[23] hapiste kalmış İsmail, kardeşleri ve annesi ileTebriz'e geldiklerinde Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar. Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin veKızılbaşlar'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve neslini ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan kaldırmaya karar verir.[24] ÖnceErdebil'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekrarTebriz'e getirdi. Burada müritlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceğini duyan Sultan Ali, kardeşleri ile birlikte Erdebil'e yola çıktı, onların gitmesini öğrenen Rüstem Bey, arkalarından ordu yolladı,Erdebil yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada Sultan Ali öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali, İsmail'i vârisi ilan eder.Kızılbaşlar, İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süreErdebil'de daha sonra daReşt'te gizlenmesini sağlarlar. Daha sonra iki kardeş Şii olanLahican Valisi Karkiya Mirza Ali'nin davetini kabul edipLahican’a gittiler. Onların Lahican’da olduğuna emin olan Rüstem 300 kişilik askeri güç yolladı fakat Karkiya her iki kardeşi bir sepete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında olmadığına yemin etmesi üzerine onlarTebriz’e geri döndüler.[25] Birkaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak kalmaya dayanamadı veErdebil’e yola düştü.[26] Onun sonraki hayatı hakkında bilgi yoktur.
İsmail,Lahican’da Şii alimlerinden Mevlâna Şemseddin Lahicî’denArapça,Farsça,Kur’an,tefsir veŞiî mezhebinin prensiplerini veKızılbaş reislerden harp tekniklerini öğrendi.[2] OnunLahican’da savaş eğitimi alıp almadığı konusunda pek bilgi yoktur.[27] Harekete geçmeye karar veren İsmail, 1499 yılının Ağustos ayında yalnızca 7 sufi ileLahican’ı terk etti.Erdebil'e vararak annesi ile görüştü, ecdatlarının mezarlarını ziyaret etti[28] fakat Erdebil hâkimi Câkirlü Ali Bey’in baskısı ile Erdebil’i terk etmek zorunda kaldı.
Şâh İsmâ'îl'i, taç giymesinden önce kılınan son cuma namazında İmâm-i Zemân'ın kılıcını çıkarıp Tebrîz Cuma Cami'î minberinin merdivenlerinde vaaz verirken tasvir eden Mu'în Musavvir'in bir minyatürü, 1501. "Yüce Şâh, Cuma günüMescid-i Cami'-i Tebrîz'e gitti ve Şîî ileri gelenlerinden olan vaize, minbere çıkmasını emretti. Şâh, bizzat minberin önüne geçti,İmâm-ı Zemân'Aleyhi's-Selâm'ın kılıcını kınından çıkardı ve parıldayan bir güneş gibi dikildi."Ebu'l Hayır (Şeybânî Hanlığı)'na karşı zaferi
1500 yazındaErzincan'da Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Zülkadir, Avşar, Kaçar ve VarsakTürkmen aşiretleri'nden oluşan 7.000Kızılbaş, İsmail'in davetine icabet etmiştir.[29][30] Kızılbaş ordusu, Kasım 1500'deKura Nehri'ni geçerekŞirvanşahlar Devleti üzerine yürümüştür. Gülistan Kalesi yakınında gerçekleşenÇabani Meydan Muharebesi'ndeŞirvanşah Ferruh Yesar'ın ordusunu yenmiş veBakü'yü ele geçirmiştir.[31] İsmail,Şerur Savaşı'nda Akkoyunlu Elvend Mirza'nin ordusunu yendi. Elvend,Erzincan’a doğru kaçtı. Sonralar yeni ordu toplamaya çalışan Elvend, 1504'te hastalandı ve ardındanDiyarbakır’da öldü.[32] 1501 yılının yazındaTebriz'e girerek taç giyip resmen kendini “Şah” ilan etmiş,[33] Safevi Devleti'ni kurmuştur.[34] Şah olduğunda ilk yaptığı iş, Şii mezhebini resmi mezhep ilan etmesi oldu.
Akkoyunlu hanedanından kalan Murat Bey, büyük bir ordu toplayarak Hemedan yakınlarındaki Hemedan Dağı eteklerine yerleşti.[35] İki ordu arasında 21 Haziran 1503'te olanElmakulak Savaşı’nda Kızılbaşlar'ın galip gelmesiyle Murat Bey Şiraz'a kaçtı. İsmail, 24 Eylül 1503 tarihindeŞiraz'a girmiş ve aynı yılın sonlarına kadarAzerbaycan,Fars veIrak-ı Acem'in çoğu üzerinde hakimiyet kurmuştur.[36] 1508'de Bağdat'a girdi. 1510'daMerv yakınında Şeybânî Hanlığı'nı yendi, savaştaŞeybânî Han'ın ordusundan çoğu asker öldürüldü. Şeybânî Han'ın cesedi bulundu veKızılbaşlar onun başını kesip Şah İsmail'in yanına getirdiler.[37]
1514'teÇaldıran Muharebesi'ndeOsmanlı padişahıI. Selim'e yenilmiştir. Savaş sırasında İsmail kurşunla kolundan yaralanarak atından düşmüş, bir Osmanlı askerinin saldırısı üzerine şahın yanındaki askerlerden Mirza Sultan Ali, "Şah benim" deyip süvariye doğru koşarak esir düşmüş, bu sırada bir Atçeken Hızır adlı muhafızı da şaha atını vererek kaçmasını sağlamıştır.[38][39] Bu yenilgiden sonra ruhsal bir çöküntü yaşayan Şah, savaştan uzak durmaya çalışırken ülke ile ilgili işlere pek önem vermemeye başladı, devlet işlerini daha çok emirlerine havale etti.[40] 1514'ten vefat edene kadar Şah, şahsen hiçbir savaşa girmemiştir.[41] Şah İsmail 23 Mayıs 1524'te Tebriz’de 36 yaşındayken iç kanamadan öldü.Erdebil'dekiSafevi Türbesi'ne defnedildi. Şah İsmail'in on bir çocuğu vardı, bunların altısı erkek ve beşi kız idi.[42]
Şah İsmail, 1501 yılındaTebriz'de tahta oturduktan sonraŞiiliği resmî mezhep ilan etmek için Kızılbaş emirleri ile istişare etti. Emirler,Tebriz halkının dörtte üçünün Sünni olduğunu, başlarında bir Şii hükümdar istemeyeceklerini ve buna karşı çıkacaklarını ifade ettiler. Şah İsmail ise, "Kimseden korkmuyorum. Allah veOn İki İmam benimledir. Eğer bir söz söylenirse kılıcımı çeker ve kimseyi sağ bırakmam."[43] dedi. Ertesi gün Tebriz Cuma Camii'nde Şii alim Mevlana Ahmed Erdebilî On İki İmam adına hutbe irad etti. Camide neredeyse her iki kişinin arasında silahlı bir Kızılbaş bulunuyordu. Şah İsmail, hutbenin okunduğu minberin yanındaydı. Cami ahalisinin yarısı bu durumdan memnuniyet duyarken diğer yarısı homurdanmaya başlayınca Kızılbaşlar kılıçları ile onları susturdular.[44] Hutbe bittikten sonraEbubekir,Ömer veOsman'a lanet okundu ve artık her yerde ilk üç halifeye lanet okunması gerektiği ve okumayanların katledilmesi emredildi.[45][46][47] Ayrıca ezana "Muhammed ve Ali hayrü'l-beşer", "Eşhedü enne Aliyye veliyullah" ve "Hayyi alâ hayrü'l-amel" ifadeleri eklendi.[48]
Şah İsmail, Çaldıran Savaşı öncesinde Osmanlı ordusunu gözlemliyor, 1514.
Safevî Devleti gibi güçlü bir devletin kurulmasıOsmanlı İmparatorluğunu rahatsız ediyordu. Anadolu Kızılbaşları'nın İsmail'in yanında yer alması, Osmanlı sınırında artan isyanlar ve dini sebepler, I. Selim ile Şah İsmail'i karşı karşıya getirdi. 1513'teI. Selim,Safevî Devleti'ne hücuma geçti. Sultan Selim'in yazdığı mektupların birisi Türkçe, diğerleri Arapça ve Farsçadır. Şah İsmail de hem Türkçe hem Farsça mektuplar yazmıştır.[49] Yine 1514 yılındaÇaldıran Savaşı'ndaOsmanlı İmparatorluğu, Safevileri yenerek büyük bir galibiyet elde etti.
BabasıŞeyh Haydar'la savaşanlar soruşturuldu ve bunun neticesinde pek çokTürkmen kabilesine mensup kişi öldürüldü.[74][75][76][77]Bağdat'a girince çoluk çocuk ayırt etmeden[78] pek çok Türkmen katledildi.[79]Ebu Hanife'nin türbesini yıkıp mezarını açıp kemiklerini yaktılar.[80]
Sünni şehri olanHerat'ı ele geçirince en az 2.000 veya 3.000 kişiyi öldürdü.[81]Herat'ta ilk üç halifeye lanet etmeyi reddeden Şeyhülislam Seyfeddin Ahmed yakılarak[82][83][84][85][86], Hafız Zeyneddin ise feci şekilde öldürüldü.[86][87][88]
İsmail'in Divan'ının Milli Şura Meclisi Kütüphanesi'nde (İran) bulunan bir yazma nüshasından iki sayfa
Şah İsmail, Hatai mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin bir temsilcisi olduğunu gösterir. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını etkiler. Alevi-Bektaşi edebiyatının örneklerini sunar.Dehname adında mesnevi türünde yazmış olduğu eser Azerbaycan edebiyatında mesnevi türünde yazılmış ilk şiirlerden biridir.[89]Şiirlerinde dini ve siyasi motifler de vardır:
Allah Allah deyin gaziler, Gaziler deyen Şah menem, Karşu gelün secde kılun, Gaziler deyen şah menem.
"Sayılır" redifli hece vezni ile şiiri:
Hü Diyelim Gerçeklerin Demine Gerçeklerin Demi Nurdan Sayılır On İki İmam Katarına Uyanlar Muhammed Ali'ye Yardan Sayılır
Üç Gün İmiş Şu Dünyanın Safası Safasından Artık Olur Cefası Gerçek Erenlerin Nutku Nefesi Biri Kırktır Kırkı Birden Sayılır
İhlas İle Gelen Bu Yoldan Dönmez Dost Olan Dostuna İkilik Sanmaz Eri Hak Görmeyen Hakk'ı Göremez Gözü Bakar Amma Körden Sayılır
Gerçek Aşık Menzilinde Durursa Çerağ Gibi Yanıp Yağı Erirse Eksikliği Kendözünde Bulunursa O Da Erdir Yine Erden Sayılır
Şah Hatayi'm Eydür Bağdad'dır Vatan İkilikten Geçip Birliğe Yeten Erenler Yanında Kıyl Ü Kal Tutan Yolu Dikenlidir Hardan Sayılır
Özel, Oktay. "The Qizilbash Education and the Arts."
Rumlu, Hasan-I. "Ahsenü't-Tevârîh, çev." Mürsel Öztürk, TTK, Ankara (2006).
Şirazî, Abdi Bey. "Tekmiletü‟ l-Ahbâr (Târîh-i Sûfiye ez Âğâz tâ 978 Hicrî/Kamerî), hzl." Abdul Hüseyin Nevaî, Neşr-i Ney, Tahran 1369.
Thackston, Wheeler McIntosh, ed. Habibü's-siyer: Moğol ve Türk hâkimiyeti. Vol. 1. Dept. of Near Eastern Languages and Civilizations, Harvard University, 1994.
Özel
^Turgut, Vedat (2016)."Şah İsmail'in Hatunu".OTAM(Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi),39. Academia.edu. s. 30. 18 Nisan 2020 tarihindekaynağından(PDF) arşivlendi18 Nisan 2020.
^"Xǝtai - Ismāʿīl I - founder of the Ṣafavid dynasty of Persia".Xǝtai (Khaṭāʾī) is the pen name of Shāh Ismāʿīl I (Şah İsmayıl, r. 907–30/1501–24), the founder of the Ṣafavid dynasty and one of the most influential Azerbaijani poets. Shāh Ismāʿīl I used his native Azerbaijani language (Azeri) for the bulk of his work. His divan (dīvān, collection of one poet’s poems) in Azerbaijani is composed in the ǝ ruz (ʿarūḍ) system, based on syllable length. BRILL Encyclopedia of Islam. 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:8 Ekim 2020.
^Savory, Roger (1998)."ESMĀʿĪL I ṢAFAWĪ".Encyclopaedia Iranica, Vol. VIII, Fasc. 6. ss. 628-636. 25 Temmuz 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 2 Kasım 2020.
^Helen Chapin Metz.Iran, a Country study. 1989. University of Michigan, p. 313.
^Stanford Jay Shaw. History of the Ottoman Empire. Cambridge University Press. 1977, p. 77.
^Andrew J. Newman, Safavid Iran:Rebirth of a Persian Empire, IB Tauris (March 30, 2006).
^Why is there such confusion about the origins of this important dynasty, which reasserted Iranian identity and established an independent Iranian state after eight and a half centuries of rule by foreign dynasties? RM Savory,Iran under the Safavids (Cambridge University Press, Cambridge, 1980), p. 3.
^Bernard Lewis.The Middle East.Safevi şahı ve Osmanlı sultanı, birbirleri açısından kesinlikle hoşgörü gösterilmeyecek olan gaspçı ve din düşmanlarıydı. Safevi ailesinin Türk kökenli olması ve Anadolu'da yaşayan Türkler tarafından destek görmesi Osmanlılar'a yönelik bu tehdidin ciddiyetini daha da çok arttırıyordu. ss. 147-148.|erişim-tarihi= kullanmak için|url= gerekiyor (yardım)
^H. Mustafa Eravcı, "Safevî Hanedanı",Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002,ISBN 975-6782-39-0, s. 884.
^Faruk Sümer,Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992, s. 15.
^Nesib Nesibli, "Osmanlı-Safevî Savaşları, Mezhep Öeseşes ve Azerbaucan",Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002,ISBN 975-6782-39-0, s. 895.
^Abdibey Nevid-i Şirazi, Tekellemete’l-Ahbâr, Abdol Hüseyin Navayi (ed.), Ney Yayınları, Tahran 1369 H.Ş/1990, s. 572.
^Richard Tapper. "Shahsevan in Safavid Persia",Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London, Vol. 37, No. 3, 1974, S. 324.
^Kadı Ahmet bin Muhammed, Kaffari-i Kaşanî, Tarih-i Cihan-Ârâ, Hafez Kitabevi, Tahran 1343 H.Ş/1964, s. 267.
^R. M. Savory, "The Consalidation of Safawid power in Persia",Der Islam, Vol. 41, 1965, pp. 71-72.
^Emir Mahmud, Handmir, Tarih-i Şah İsmail ve Şah Tahmasb, Mehmet Ali Cerrahî (ed.), Gostere Neşriyat, Tahran 1370 H.Ş/1991. s. 71