Günlük ya dagünce, bir kişinin yaşadıklarını, duygu ve izlenimlerini, tarih belirterek günü gününe anlatmasıyla oluşan edebî türdür. Günlükler her gün yazıldığı için çoğunlukla kısadır. Bu yazılar yazarın yaşamından izler taşır. Anı ile günlük çoğu zaman karıştırılmaktadır. Günlük adından anlaşılacağı üzere; yaşanırken, günü gününe yazılır. Anı ise aradan zaman geçtikten sonra yazılır.[1]
Kişinin başından geçen olayları yaşadığı günde yazıya döker. Samimi bir tür olup yazar dışa vurduğu veya vuramadığı her türlü duygusunu dile getirebilir. Bunun yanı sıra, kaleme alındığı tarihe ışık tutmaları bakımından belge niteliği taşırlar.[2]
Osmanlı tarihindeEvliya Çelebi Seyahatnâmesi,Yirmisekiz Mehmet Çelebi Sefaretnâmesi gibi günlük ile yakından ilişkili örnekler yer alsa da bu türün modern anlamda ilk örnekleri, Türk edebiyatınaTanzimat Dönemi'nden sonra verilmiştir. Edebiyatımızda Batılı anlamdaki ilk günlükDirektör Âli Bey'inSeyahat Jurnali adlı eseridir. Bunu şairNigâr Hanım'ınHayatımın Hikâyesi adlı eseri takip eder. Türk edebiyatında kendine tam manasıyla yer edinmesi Cumhuriyet dönemine rastlar. Bu dönemdeNurullah Ataç,Salah Birsel gibi yazarlar öne çıkmaktadır. 1970'lerden itibaren günlük türündeki eser sayısı dikkate değer biçimde yükselmiştir.[3]