Epistemoloji (Grekçe: ἐπιστήμη,epistēmē 'bilgi' ve-loji) ya dabilgi felsefesi,bilgiyle ilgilenen birfelsefe dalıdır. Epistemologlar, bilginin doğası, kaynağı ve kapsamı, epistemolojikgerekçelendirme,inancınrasyonelliğini ve diğer çeşitli konuları incelemektedir. Epistemoloji, felsefeninetik,mantık vemetafizikle birlikte dört ana dalından biri olarak[1][2] kabul edilir.
Epistemolojideki tartışmalar genel olarak dört ana alanda[3][4][5] toplanmıştır:
Bilgi doğasının felsefi analizi ve bir inancın bilgiyi oluşturması için gereken gerçeklik ve gerekçelendirme gibi koşullar
Tüm gerekçelendirilmiş inançların birer gerekçelitemel inançtan mı türetilmesi gerektiği yoksa gerekçelendirmenin yalnızca bir dizitutarlı inanca mı dayalı olması gerektiği soruları da dahil olmak üzere, bir bilgi bütününün veya gerekçelendirilmiş bir inancın yapısı
Bilginin olabilirliğini sorgulayanfelsefî şüpheciliğin yanı sıra, şüpheciliğin sıradan bilgi iddialarımıza bir tehdit oluşturup oluşturmadığı ve şüpheci argümanları reddetmenin mümkün olup olmadığı gibi sorunlar
Epistemoloji, bu ve diğer tartışmalarda "Ne biliyoruz?", "Bir şeyi bildiğimizi söylemek ne anlama gelir?", "Gerekçelendirilmiş inançları gerekçelendirilmiş kılan nedir?" ve "Bildiğimizi nasıl biliyoruz?" gibi soruları cevaplamayı[2][3][6] hedefler.
Doğru bilginin ölçütü olarak farklı felsefi yaklaşımlaraklı,deneyleri, gözlemlenebilirolguları,faydayı,sezgileri ya da özleri (fenomen) kabul etmiştir. Ancak yaklaşımlar bunlarla[7] sınırlı değildir.
Sosyal epistemoloji: Bilgi yüklemelerindebireyler arasındaki ilişkiler veinançların sosyal bağlamlardaki yerini[8] araştırır.
Formal epistemoloji: Bilgi yüklemelerinde karar,mantık,olasılık ve hesaplanabilirlik gibi kavramların etkisini[9] araştırır.
Metaepistemoloji: Epistemolojinin konusu, yöntemleri ve amaçlarını araştırır. Epistemoloji alanında bilgi edinmek için sorulan soruların ve bu sorulara verilen cevapların gerekliliği vedoğruluğu üzerinde durur.
Doğru bilginin mümkün olmadığını savunan görüşler,duyuların insanı aldatması, bilginingöreceli olması ve her şeyeşüpheyle yaklaşılması gerektiği gibi bakış açılarıyla, herkesin doğru kabul edebileceği kesin bilgilere ulaşılamayacağını savunmuşlardır.Antik Yunan’da, zenginlerin çocuklarına para karşılığında eğitim verensofistler ve şüpheyi bir sistem olarak ortaya koyanseptikler, doğru bilginin mümkün olmadığını savunan filozoflar arasında yer almaktadır.
Sofizm, bilgiye ulaşma yolunda temel kaynağınduyular olduğunu veduyuların verdiği bilgilerin de aldatıcı olduğunu savunmuş, bu nedenle bilginin herkes için farklı olabileceğini öne sürmüştür.Rölativizme öncülük edensofistler,felsefe tarihi boyunca birçok eleştiriye de maruz kalmıştır.
Septisizm,şüpheyi bir sistem haline getirerek, bilgi üzerine doğru-yanlış şeklinde bir ayrım yapmayı reddetmiştir. Hiçbir konuda yargıda bulunulmaması gerektiğini savunanseptikler, bu anlayışlarına “epokhe” ismini vermişlerdir.
Rasyonalizm, bilgiyeakıl yoluyla ulaşılabileceğini[12] ve algılarla elde edilen bilgilerin genel-geçer olamayacağını savunmaktadır.Sokrates'inAtina sokaklarında insanlara sorduğu sorularla, doğuştan getirdiklerine inandığı bilgiyi açığa çıkartma çabası,rasyonalizmin tarihteki ilk örneğidir.Platon iseontolojideidealar ve görüntüler dünyası arasında yaptığı ayrımı temel alarak,idealar dünyasından gelen bilgilerin doğru, görüntüler dünyasında elde edilen bilgilerin ise aldatıcı olduğunu[13] dile getirmiştir.Aristoteles, diğerrasyonalist filozoflardan farklı olarak doğuştan bilgiye değil, doğuştan bilme potansiyeline vurgu yapmıştır.Duyulardan bağımsız, sadeceakla dayalı bilginin var olamayacağını savunarakPlaton'u eleştirmiştir.
Farabi,dine dayalı birrasyonalizm anlayışı geliştirmiştir.Aristoteles'ten etkilenmiş, aklın hemTanrı'nın varlığının hem de kendi varlığının bilincinde olduğunu düşünmüştür.René Descartesşüphecilikten yola çıkarak doğuştan gelen bilgi ve duyulardan elde edilen bilgi[14] tanımlarını yapmış, doğuştan gelen bilgilerin apaçık olduğunu dile getirmiştir.Georg Wilhelm Friedrich Hegel ise, doğru bilgiyemantık yoluyla ulaşılabileceğini savunmuş,rasyonalizme bağlı olarakdiyalektik kavramını ortaya koymuştur.
Empirizm, bilgiyedeney yoluyla ulaşılabileceğini ve doğuştan gelen hiçbir bilginin olamayacağını öne sürmektedir.John Locke, İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme'deinsan zihniniboş bir levha[15] olarak nitelendirmiş ve bilginina-posteriori yöntemlerle elde edilebileceğini dile getirmiştir.Deney vegözlemi merkeze aldığı yaklaşımı içerisinde, birçok kavram geliştirmiştir:
Dış deney ve iç deney:Duyuverilerinden elde edilen bilgiler, dış deneyler olarak tanımlanır. Bu dış deneyler,insan zihninin değerlendirmeleriyle işlenerek iç deneyleri[16] oluşturur.
Yalın tasarım ve karmaşık tasarım: Nesnelerin,duyuverilerine bağlı olarak algılananrenk vekoku gibi özellikleri üzerinden, yalın tasarımlara ulaşılır. Bu yalın tasarımlar,akıl yoluyla birleştirilerek, daha büyük bilgiler olan karmaşık tasarımların temellerini atar.
Birincil nitelikler ve ikincil nitelikler: Birincil nitelikler, nesnelerin oluşabilmesi için zorunlu olankütle,hacim veatomik yapı gibi özellikleri ifade eder. İkincil nitelikler ise,duyuverileri ve birincil niteliklerin arasındaki etkileşimlerden oluşmaktadır. Nesneler, ikincil niteliklere doğrudan sahip olmaktan ziyade, algılanma süreçlerinde bu özellikleri taşırlar.
David Hume,John Locke'un tanımlarında yaptığı değişikliklerle,İngiliz felsefesi içerisinde de yeni görüşlerin oluşmasına neden olmuştur. Dış deneyler yerine izlenimler, iç deneyler yerine ise fikirler kavramlarını kullanmıştır. Olaylar arasındatümevarımsal olarak doğrulanabilecek bağlantılar yerine, düzenli olarak birbirlerini takip etme ilişkisi olduğunu düşünmüş venedensellik ilkesineşüpheyle yaklaşmıştır.
Sensüalizm,John Locke veDavid Hume gibi İngilizempiristlerinin dışarıdan elde edilen bilginin zihinde işlendiği görüşüne karşı çıkmaktadır. Duyu organlarının elde ettiği veriler dışında hiçbir bilgi elde edilemeyeceğini savunmakta ve İngiliz empirizmine göre dahaduyumcu bir tutum sergilemektedir.
Entüisyonizm, bilginin kaynağınınsezgi olduğunu savunmaktadır.Gazzali’nin bilgiyeiman yoluyla ulaşılabileceğini savunan “kalp gözü” anlayışı veHenri Bergson’ın olayların bir bütün olarak değerlendirilmesine dayalı “yaşam atılımı” kavramına dayanmaktadır.
Pragmatizm, bilgiyi pratik değeri ve sağladığı fayda üzerinden değerlendirmektedir. Ezeli ve ebedi bilginin olmadığını, ancak içerisinde bulunulan durumda işe yarayan bilginin doğru kabul edilebileceğini savunmaktadır.William James veJohn Dewey’in çalışmaları, bu görüşün temelini[25] oluşturmuştur.
Rene Descartes'ın öncülüğünde gelişen geleneksel epistemolojiyi terk eden[29] ve epistemoloji tarihi boyunca cevapları aranan birçok soruyu yenileriyle değiştenWillard van Orman Quine, internalizm ve eksternalizm arasında devam eden tartışmalarda da eksternalizmin radikal bir versiyonunu savunmuştur. Bilginin, aslında "nedensel süreçlerin girdi-çıktı ilişkisi olarakfiziksel bir varlık olaninsanda ortaya çıkan birfenomen"[30] olarak tanımlanması gerektiğini savunmuştur.
Deney vegözlemlerin bir araya getirilmesiyle oluşanveri yığınlarının açıklanması için, birbirine alternatif olarak tanımlanabilecek birçokteorinin kullanılmasının mümkün olduğunu düşünerekontolojikrelativizme de yakınlık göstermiştir. "Deneyciliğin İki Dogması" kitabında,Immanuel Kant'ınanalitik-sentetik ayrımına karşı çıkmanın[31] yanı sıra, eleştirmenleri tarafından özdeşleştirildiğimantıksal pozitivizmin de, her anlamlı önermeninduyu tecrübelerine dayandığı yönündeki görüşünü yetersiz bulduğunu açıkça dile getirmiştir.
Psikolojinin,bilişsel süreçler üzerine yaptığı incelemeler nedeniyle,doğallaştırılmış epistemoloji kendisini bubilim dalıyla özdeşleştirmiş veevrimsel psikoloji gibi yeni araştırma alanlarının gelişimini desteklemiştir. Günümüzde evrimci epistemoloji, doğallaştırılmış epistemolojiye bağlı bir görüş olarak varlığını sürdürmektedir.
^ab"Epistemology".Encyclopedia Britannica. 14 Haziran 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:22 Haziran 2020.
^abSteup, Matthias (2005). Zalta, Edward N. (Ed.)."Epistemology".Stanford Encyclopedia of Philosophy (Spring 2014 bas.). 19 Mart 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi26 Temmuz 2021.
^"Epistemology".Internet Encyclopedia of Philosophy. 27 Mayıs 2010 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:10 Haziran 2020.
^Borchert, Donald M., (Ed.) (1967). "Epistemology".Encyclopedia of Philosophy.3. Macmillan.
Until recently, epistemology—the study of knowledge and justified belief—was heavily individualistic in focus. The emphasis was on evaluating doxastic attitudes (beliefs and disbeliefs) of individuals in abstraction from their social environment. Social epistemology seeks to redress this imbalance by investigating the epistemic effects of social interactions and social systems.
Formal epistemology explores knowledge and reasoning using “formal” tools, tools from math and logic. For example, a formal epistemologist might use probability theory to explain how scientific reasoning works. Or she might use modal logic to defend a particular theory of knowledge.
Human beings, as the products of evolutionary development, are natural beings. Their capacities for knowledge and belief are also the products of a natural evolutionary development.
^Bilgi Felsefesinin Temel Problemleri I. Raunt. s. 2.
^"Rasyonalizm vs. Empirizm".Rationalism vs. Empiricism. Stanford Encyclopedia of Philosophy. 2 Eylül 2021. 30 Ağustos 2006 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:22 Ocak 2023.
Rationalists generally develop their view in two steps. First, they argue that there are cases where the content of our concepts or knowledge outstrips the information that sense experience can provide. Second, they construct accounts of how reason, in some form or other, provides that additional information about the external world.
^Bertrand Russell. "İdealar Teorisi".Batı Felsefesi Tarihi - İlk Çağ Felsefesi.A History of Western Philosophy - Ancient Philosophy. ss. 228-249.
^"Continental Rationalism".Continental Rationalism. Internet Encyclopedia of Philosophy. 30 Ekim 2023 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:30 Ekim 2023.
Descartes distinguishes between three kinds of ideas: adventitious (adventitiae), factitious (factae), and innate (innatae). As an example of an adventitious idea, Descartes gives the common idea of the sun (yellow, bright, round) as it is perceived through the senses. As an example of a factitious idea, Descartes cites the idea of the sun constructed via astronomical reasoning (vast, gaseous body). According to Descartes, all ideas which represent “true, immutable, and eternal essences” are innate.
İnsan zihni doğuştan boştur; Locke’un deyişiyle zihin “tabula rasa”dır, boş bir levhadır. Zihnin üzerine hiçbir şey yazılı değildir, zihin boş bir sayfa gibidir ve tüm bilgiler deneyimden türemiştir.
^"Locke: Epistemoloji".Locke: Epistemology. Internet Encyclopedia of Philosophy. 14 Ekim 2021 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:22 Ocak 2023.
Empiricism emphasizes knowledge from empirical observation, but some knowledge depends only on a reflection of our ideas received from experience.
Locke claims that all simple ideas come from experience, but we can combine simple ideas in new ways. Having already gained from experience the idea of gold and the idea of a mountain, we can combine these together to form the idea of a gold-mountain. This idea depends on our past experience, but we can form the idea of a gold-mountain without ever seeing one. According to Locke’s empiricist theory of ideas, then, all of our complex ideas are combinations of simple ideas we gained from experience.
^"İslam'ın Altın Çağı: Bilimsel Yöntem".Islamic Golden Age: Scientific Method Documentary. Kings and Generals. 21 Ocak 2021. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:1 Nisan 2024.
Zamanının çoğunu din ve fen bilimlerine adamış olan El-Heysem, çok önemli bir fizikçi ve optik biliminin kurucusu olarak kabul edilir. Bazı kaynaklar Heysem’i, bilimsel yöntemleri kullanma şeklini göz önünde bulundurarak “ilk bilim insanı” olarak kabul eder.
Newton ve Kepler’den yüzlerce yıl önce, Dünya merkezli bir kainat sisteminin gerçek olmayabileceğini, uzayda başka sistemlerin de olabileceğini ve Dünya’nın Güneş sistemine tabi olduğunu söylemiştir. Optik ve ışık konusunda en yüksek düzeyde deneysel çalışmalar yapmıştır.
Işığın büyük ama “sonlu” bir hıza sahip olduğunu ve ışığın kırılması olayının ışığın farklı maddeler (ortamlar) içindeki hızlarının farklı olmasından kaynaklandığını duyumsatan ifadelere yer vermiştir.
^Mahmut Aydın. "Entelektüel ve Bilimsel İlerlemeler".Dinler Tarihi & Tarih, İnanç ve İbadet. ss. 543-544.
^Caner Taslaman. "Bacon'cı İlkeler, Gözlem, Tümevarım ve Evrim Teorisi".Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı. s. 166.
^Enis Doko ve Alper Bilgili. "Sunuş".Dahi ve Dindar: Isaac Newton. s. 7.
^"Immanuel Kant".Immanuel Kant. Stanford Encyclopedia of Philosophy. 28 Temmuz 2020. 30 Ağustos 2006 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:22 Ocak 2023.
He synthesized early modern rationalism and empiricism, set the terms for much of nineteenth and twentieth century philosophy, and continues to exercise a significant influence today in metaphysics, epistemology, ethics, political philosophy, aesthetics, and other fields.
^"A Priori ve A Posteriori".A Priori and A Posteriori. Internet Encyclopedia of Philosophy. 4 Ekim 2019 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:30 Ekim 2023.
“A priori” and “a posteriori” refer primarily to how, or on what basis, a proposition might be known. In general terms, a proposition is knowable a priori if it is knowable independently of experience, while a proposition knowable a posteriori is knowable on the basis of experience. The distinction between a priori and a posteriori knowledge thus broadly corresponds to the distinction between empirical and nonempirical knowledge.
^"Analitik Felsefe".Analytic Philosophy. Encyclopedia Britannica. 30 Temmuz 2022. 14 Haziran 2015 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:22 Ocak 2023.
Analytic philosophy, also called linguistic philosophy, a loosely related set of approaches to philosophical problems, dominant in Anglo-American philosophy from the early 20th century, that emphasizes the study of language and the logical analysis of concepts.
^Bertrand Russell. "William James ve John Dewey".Batı Felsefesi Tarihi - Modern Felsefe.A History of Western Philosophy - Modern Philosophy. s. 538-567.
Özellikle Quine tarafından sistemleştirilen bu görüşe göre, insanın bilişsel yetileri ve bilgi ile ilişkin zihinsel süreçleri evrimsel bir çerçevede anlaşılır. Yani bilen kişi fizyolojik/biyolojik bir yapı olarak dışsal uyarıcılara tepki vermektedir. O halde insan zihni evrimsel bir sürecin sonucu olup çevresel etkilere oldukça duyarlıdır; çevreden gelen girdileri zihnimiz işler ve çıktı olarak karşımızda bilgiyi görürüz.
Onun için her inanç ya da bilgi, aksi tecrübeler ışığında revize edilebilirdir, deneye dayanmayan bir inanç ya da bilgiden söz edilemez. İşte bu epistemoloji ile bilim arasındaki bütünlüğe işaret eden ve natüralizmin bir türü olarak görülebilecek bir bakış açısı olabilir. Doğallaştırılmış epistemoloji duyu verileri ile başlayan süreci psikolojinin konusu olarak gördüğü için epistemoloji ve psikoloji arasında doğrudan bir bağ kurar. Doğallaştırılmış epistemoloji yaklaşımına göre kanıt ile kuram arasındaki epistemik bağlantı belirlenmelidir, gözlem önermeleri ile teorik çıktılar arasındaki ilişki ancak ve ancak empirik bilimler yoluyla bilinebilir. Doğallaştırılmış epistemoloji bilginin doğasında yer aldığı düşünülen “gerekçelendirme” unsurunun yerine “gözlemsel unsurlar ile kuram arasındaki nedensel ilişki”yi koymak istiyormuş gibi görünüyor.
Quine, bilgiye nasıl ulaşmamız gerektiği veya epistemik normların varlığı konusunda tamamen doğalcıdır (natüralisttir); yaygın bir yoruma göre Quine için epistemoloji deneysel psikolojinin bir alt dalı olmalıdır, pozitif bilimler ile daha fazla bütünleşmelidir.
Quine için bu başarısızlıktan çıkarılması gereken tek bir ders vardır: Descartes’dan bize miras kalan gerekçelendirme (justification) merkezli klasik epistemoloji tasfiye edilmelidir. Ona göre epistemoloji, insan bilgisinin nedensel ya da doğa-kanunsal (nomological) unsurlarını deneysel psikolojinin içerisinde betimsel olarak inceleyen bir araştırma alanı olarak devam etmelidir.
Bu yaklaşım, ele alınacak nesneler (metafizik) ile ele alınma metodu (epistemolojik) arasında doğrudan bir ilişki içerir; natüralizmin epistemolojide oldukça radikal bir biçimi, bu anlamda kimileri için Quine’nın doğallaştırılmış epistemoloji anlayışıdır. Metafiziksel (ontolojik de denebilir) bir yaklaşım ile epistemolojik bir yaklaşımın açık kesişim noktalarından biri Quine’ın yaklaşımında görülebilir. Quine, epistemolojik metot ve gerekçelendirme tartışmalarında a priori ilkelerin varlığını dahi reddetmeyi teklif eder. Natüralizmin epistemolojik eğilimi bu doğrultuda, a priori bilginin bütün formlarını reddetmeye ve bilginin insan-doğa etkileşiminin bir ürünü olduğunu savunmaya dayanır. Felsefenin doğallaşması veya bilimselleşmesi türündeki Quine’ın argümanları oldukça ses getirmişti.
Tüm bu çizilen çerçevede, doğallaştırılmış epistemolojinin bir tür metodolojik natüralizmi varsaydığı veya ona yaslandığı söylenebilir. Metodolojik natüralizm, bilgi elde etme sürecinde en meşru metot olarak empirik bilimlerin kullandığı metodu benimser. Bu nedenle şu tanımı yapmak yerinde olacaktır: “Doğallaştırılmış epistemoloji, metodolojik natüralizm şemsiyesinde yer alan bir epistemolojik yaklaşımdır.”
Quine’ın geleneksel epistemolojinin doktrinel projesine, özellikle de Descartes’ın “kesinlik arayışı” olarak belirleyip bir tür “ilk felsefe” kavrayışı içerisinde ele aldığı epistemolojik programa karşı yönelttiği eleştiri kısa ama oldukça keskindir. Quine’a göre, Hume’un tümevarım hakkındaki şüpheleri ve bu bağlamda nedensellik ilkesine ilişkin ileri sürdüğü eleştiri, teorinin ya da bilimin gözlemden dedüktif olarak türetilemeyeceğini açıkça gösterir: Bilimin duyusal deneyimler temelinde “doğrulanması” mümkün değildir. O halde, Descartes’ın “kesinlik arayışı” başarısız ve hatta böyle bir araştırma programının başlatılması bile problemlidir.
"Bilgi, kartezyen epistemolojinin iddia ettiği gibi a-priori yöntem ve ilkeler ile elde edilen gerekçelendirilmiş doğru inanç değil, nedensel süreçlerin girdi-çıktı ilişkisi olarak fiziksel bir varlık olan insanda ortaya çıkan bir fenomendir."
^"Willard Van Orman Quine". Stanford Encyclopedia of Philosophy. 6 Temmuz 2023. 25 Şubat 2021 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:6 Temmuz 2024.
Analytic truths might be characterized as those true solely in virtue of the meanings of the words they contain, or of the rules of the language, or something of the sort. Synthetic truths, by contrast, state matters of extra-linguistic fact, and are known by experience. The logical empiricists accounted for truths which do not seem to be answerable to experience, most obviously the truths of logic and mathematics, by saying that they are analytic. This position was very widely held by the 1940s. Quine, however, famously casts doubt on analytic-synthetic distinction, and rejects the use made of it by the logical empiricists and other philosophers from the 1930s on.