1914'te Enver,Sultan Abdülmecid'in torunuNaciye Sultan ile evlenerekOsmanlı Hanedanı'nın damadı oldu ve siyasi gücünü artırdı. Aynı yılAlman İmparatorluğu ileaskerî ittifak kurulmasına önayak oldu ve Osmanlı İmparatorluğu'nunI. Dünya Savaşı'na girmesinde etkili oldu. Savaş yıllarında Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili sıfatıyla askerî politikayı yönetti.[4][5][6]Kafkasya Cephesi'ndeRuslara karşıSarıkamış Harekâtı'nı düzenledi ve askerî taktik hataları sebebiyle yaklaşık 40 bin Osmanlı askerinin donarak ölmesine sebep oldu. Enver, bu yenilgidenErmenileri sorumlu tuttu ve Talat Paşa ile birlikteErmeni Kırımı'nı hazırladı.[7][8] Enver, 800 bin ila 1,5 milyon Ermeni,[9][10][11] 750 binSüryani ve 500 binRum'un ölümünden sorumlu tutulmaktadır; ancak bu sayılar tartışmalıdır ve büyük ölçüde abartılmaktadır. Enver, I. Dünya Savaşı'ndaki yenilginin ardından diğer önde gelen İttihatçılarla birlikte Osmanlı İmparatorluğu'ndan kaçtı.Osmanlı Askerî Mahkemesi, onu ve diğer İttihatçıları, imparatorluğu I. Dünya Savaşı'na sokmak, Rum ve Ermenilere karşı katliamlar düzenlemekten suçlu bularak gıyabındaidama mahkûm etti. Enver,Bolşeviklere karşıBasmacı Ayaklanması'nı yönetirkenOrta Asya'da öldürüldü.
23 Kasım 1881'de İstanbulDivanyolu'nda dünyaya geldi.[12][13][14] Ancak doğum tarihi kimi kaynaklarda tartışma konusudur.[13] Babası bayındırlık teşkilatında inşaat teknisyeniHacı Ahmet Paşa (kendi aynı zamandaMalta sürgünlerindendir),[15] annesi Ayşe Dilara Hanım'dır.[16] AnnesiKırım Tatarıdır,[17] baba tarafından soyuArnavutlara veyaGagavuz Türklerine dayanmaktadır.[18][19][20] Ailenin beş çocuğundan en büyüğüdür.[21] Kendi deyimine göre ailesi pek varlıklı olmasa da eğitimi için çok emek vermiştir.[22] ÖnceNafia Nezareti'nde fen memurluğu yapan daha sonra Surre Emini (Surre-i Hümâyûn Alayı Emini) görevine getirilen ve sivil paşalığa yükselen Hacı Ahmet Paşa'nın tayinleri nedeniyle çocukluğu farklı şehirlerde geçti. Kardeşleri Nuri (Nuri Paşa-Killigil), Kâmil (Killigil-Hariciyeci), Mediha (GeneralKazım Orbay ile evlenecektir) ve Hasene'ydi (Selanik Merkez Kumandanı Nazım Bey ile evlenecektir). Enver Paşa, Genelkurmay eski başkanlarındanKazım Orbay'ın da kayınbiraderiydi.
Ayrıca "Kût'ül-Amâre Kahramanı" olarak anılanHalil Kut, Enver Paşa'nın amcasıdır.[23]
Harp Akademisi 2. sınıf öğrencisi Enver Bey, arkadaşlarıyla birliktesüvari stajı sırasında (1901)
Üç yaşında evlerinin yakınındakiİbtidaî Okulu'na (ilkokul) gitti. Daha sonra Fatih Mekteb-i İbtidaîsi'ne girdi ve ikinci sınıftayken babasınınManastır'a tayin olması nedeniyle bırakmak zorunda kaldı. Yaşı küçük olmasına karşın 1889'daManastır AskeriRüştiyesi'ne (ortaokul) kabul edilmeyi başardı ve oradan 1893'te mezun oldu. Eğitimine 15. sırada girdiğiManastır Askerî İdadisi'nde devam etti ve 1896 yılında 6. sırada mezun oldu.Harp Okulu'na geçti ve bu okulu 1899'da 4. sırada piyade teğmeni olarak bitirdi. Harp Okulu'nda okurken kendi gibi henüz öğrenci olan amcasıHalil Paşa ile birlikte tutuklandı veYıldız mahkemelerinde yargılanıp serbest bırakıldı.Harp Akademisini 2. olarak bitirdi ve Osmanlı Ordusu'na kurmay subay yetiştirenMekteb-i Erkân-ı Harbiye’nin 45 kişilik kontenjanına girmeyi başarmıştır. Buradaki eğitiminden sonra, 23 Kasım 1902'deKurmay Yüzbaşı olarakÜçüncü Ordu'nun emrindeManastır 13. Topçu Alayı 1. Bölüğü'ne verildi.[20]
Manastır 13. Topçu Alayı 1. Bölüğü'ndeyken, Bulgar çetelerinin izlenmesi ve cezalandırılması için yapılan harekât görevlerine katıldı. 1903 yılı Eylül’ündeKoçana’da bulunan 20. Piyade Alayı’nın birinci bölüğüne, bir ay sonra da 19. Piyade Alayı’nın birinci taburunun birinci bölüğüne nakledildi. Nisan 1904'teÜsküp’teki 16. Süvari Alayı’nda görevlendirildi. Ekim 1904 tarihinde iseİştip’teki alaya giden Enver Bey, iki ay sonra “sunûf-ı muhtelife” hizmetini tamamlayarakManastır'daki karargâha geri döndü. Burada kurmaylık dairesinin birinci ve ikinci şubelerinde yirmi sekiz gün çalıştı, ardından Manastır Mıntıka-i Askeriyesi'ninOhri veKırçova mıntıkaları müfettişliğine tayin edildi. 7 Mart 1905'tekolağası oldu. Bu görevi sırasında Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı girişilen askerî harekâtta üstün başarılar gösterdiğinden üçüncü ve dördüncüMecidiye Nişanı, dördüncüOsmaniye Nişanı ve altınLiyakat Madalyası ile ödüllendirildi; 13 Eylül 1906 tarihinde binbaşılığa yükseltildi. Bulgar çetelerine karşı yürüttüğü faaliyet onun üzerinde milliyetçilik fikirlerinin etkili olmasında rol oynadı. Çatışmalarda bacağından yaralanarak bir ay hastanede kaldı. Eylül 1906 dönemi içindeSelanik’te kurulanOsmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne on ikinci üye olarak katıldı.Manastır’a dönüşünde cemiyetin, buradaki örgütlenmesini kurma eylemlerinde bulundu. Bu eylemleri,Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile merkeziParis’te olan Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti’nin birleşmesi ve ilk örgütün Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti Dahilî Merkez-i Umûmisi adını almasından sonra daha yoğun olarak sürdürdü. Terakkî ve İttihat Cemiyeti tarafından başlatılan ihtilal girişimlerine katıldı. Eylemlerinin ihbar edilmesi üzerine İstanbul’a davet edildi. Ancak 24 Haziran 1908 akşamı dağa çıkarak ihtilâlde öncü rol oynadı.[16]
İttihat ve Terakki'nin başlattığı ihtilal hareketleri içinde yer alan Binbaşı Enver Bey, kız kardeşi Hasene Hanım'ın eşi olan ve sarayın adamı olarak bilinen Selanik Merkez Kumandanı Kurmay Albay Nazım Bey'i öldürme planı içinde yer aldı.[26] 11 Haziran 1908 günü gerçekleşen suikast girişimi Nazım Bey'in ve onu öldürmekle görevli fedai Mustafa Necip Bey'in yaralanması ile sonuçlanırken Enver Bey,Divan-ı Harb'e sevk edildi. Ancak İstanbul'a gitmek yerine 12 Haziran 1908 gecesi dağa çıkıp ihtilal başlatmak üzere Manastır'a doğru yola çıktı. Resne'de,Resneli Niyazi Bey'in dağa çıktığını öğrenince Manastır yerineTikveş'e yöneldi ve cemiyeti orada yaymaya çalıştı.[24]Ohrili Eyüp Sabri Bey de onu izledi. Bu hareket padişah tarafındanII. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde önemli rol oynadı. Dağa çıkan subaylar arasında en kıdemlisi olduğu ve önemli faaliyetler gerçekleştirdiği için Enver Bey, bir anda “hürriyet kahramanı” olarak kabul edildi,İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin askeri kanadının en önemli isimlerinden birisi oldu. Gittiği her yerde anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi konusunda ateşli konuşmalar yaptı, söylevlerinde Meşrutiyet çağrısı yaptı, bunu yeterli görmeyen Enver Bey, görkemli törenler düzenletti.[22]Meşrutiyet‘in sonrasında 23 Ağustos 1908’de Rumeli Vilâyâtı Müfettişliği başkanlığı görevine verilen Enver Bey, 5 Mart 1909’da 5000 kuruş maaşlaBerlin askerî ataşesi olarak görevlendirildi. Çeşitli aralıklarla iki yılı aşkın bir süre devam eden bu görev, Almanya’nın askerî durumuna ve sosyal yapısına büyük hayranlık duymasına yol açtı ve onu Alman sempatizanı haline getirdi.
5 Mart 1909'da Berlin Askeri Ataşesi olarak görevlendirilen Enver Bey, bu görev sırasındaAlman kültürü ile tanıştı ve çok etkilendi.[21] Enver Bey bu görev sırasında, 1910 yılındaLondra’da onuruna verilen bir yemeğe, çağrı üzerineBritanya'ya gitmiştir. Bu gezide "Türk Devrimcisi" olarak karşılanmış, İngilizler "İttihatçıların" yanında olduklarını belirtmiştir.[27] İstanbul'da31 Mart Olayı'nın patlak vermesi üzerine geçici olarak yurda döndü. İsyanı bastırmak üzereSelanik'ten İstanbul'a giden ve komutanlığınıMahmut Şevket Paşa'nın üstlendiğiHareket Ordusu'na katıldı; hareketin kurmay başkanlığınıKolağası Mustafa Kemal Bey'den devraldı. Bu başkaldırı bastırıldıktan sonraII. Abdülhamit tahttan indirilmiş, yerineMehmet Reşat geçmişti. Kurulanİbrahim Hakkı Paşa kabinesindeHarbiye Nazırlığı görevi beklenildiği gibi Enver Bey'e değil,Mahmut Şevket Paşa'ya verildi.
12 Ekim 1910 tarihindeBirinci veİkinci Ordu manevralarında yönetici olarak görev yapmak üzere yenidenİstanbul’a geldi ve kısa bir süre sonra geri döndü. Mart 1911’deİstanbul’a çağrılan Enver Bey, 19 Mart 1911’de görüştüğüMahmud Şevket Paşa tarafındanMakedonya’daki çete faaliyetlerine karşı alınacak tedbirleri denetlemek ve bu alanda bir yazanak hazırlamak üzere bölgeye gönderildi. Enver Bey dolaştığıSelanik,Üsküp,Manastır,Köprülü veTikveş’te bir yandan çetelere karşı alınacak önlem üzerinde çalışırken öte yandanİttihat ve Terakki‘nin ileri gelenleriyle görüştü. 11 Mayıs 1911 tarihinde İstanbul’a döndü. 15 Mayıs 1911’de SultanMehmed Reşad’ın yeğenlerindenNâciye Sultan ile nişanlandı. 27 Temmuz 1911’de Malisör isyanı sebebiyleİşkodra’da toplananİkinci Kolordu’nun kurmay dairesi başkanı (erkânıharp) olarakTrieste üzerindenİşkodra’ya gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldı. 29 Temmuz 1911’de ulaştığı İşkodra’da, Malisör isyanının bastırılmasıİttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Arnavut üyeleriyle olan sorunlarının çözümünde önemli rol oynadı. Bu gelişmelerden sonra Enver Paşa, görev yeriBerlin’e geçtiyse deİtalyanlar’ın,Trablusgarp’a saldırmaları üzerine yurda döndü. Orada "Enveriye" denen asker şapkasını yaptı. Bu şapka, Osmanlı Ordusu'nun gözdesi oldu.
Enver Bey, İtalyanlara karşı bir gerilla savaşı yürütülmesi fikriniİttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerine kabul ettirdikten sonraKolağası Mustafa Kemal Bey ve Paris AtaşemiliteriBinbaşı Fethi (Okyar) Bey gibi isimlerle bölgeye gitmeye koyuldu. 8 Ekim 1911'de padişah ve hükûmet yetkilileriyle bu durumu görüştükten sonra İskenderiye'ye gitmek üzere 10 Ekim 1911'de İstanbul'dan ayrıldı. Mısır'da ileri gelen Arap liderleriyle çeşitli temaslar kurup 22 Ekim'de Bingazi'ye hareket etti. Çölü geçerek, 8 Kasım'da Tobruk'a ulaştı. 1 Aralık 1911'de Aynülmansûr'da askerî karargâhını kurdu. İtalyanlar'a karşı yapılan muharebe ve gerilla harekâtında büyük başarılar elde etti. 24 Ocak 1912'de resmen Umum Bingazi Mıntıkası kumandanlığına getirildi. 17 Mart 1912 tarihinde bu görevine ek olarak Bingazi mutasarrıflığına atandı. 10 Haziran 1912'de kaymakam oldu. Kasım 1912 sonlarında Balkan Savaşı'na katılmak üzere Bingazi'yi terkederek tedbili kıyafetle İskenderiye'ye, oradan da bir İtalyan gemisiyle Brindisi'ye gitti. Viyana üzerinden İstanbul'a dönen Enver Bey, 1 Ocak 1913 tarihindeOnuncu Kolordu Kurmay Komutanlığı başkanlığına tayin edildi.Kâmil Paşa hükûmetinin barış antlaşması imzalanması yolundaki çabaları aleyhindekiİttihat ve Terakki eylemlerinde öncü rol oynadı. 10 Ocak 1913'teNâzım Paşa ile görüşen Enver Bey, Harbiye nâzırı ile Kâmil Paşa'nın istifaya zorlanması ve yerine savaşa devam edecek bir hükûmetin kurulması konusunda anlaşmaya vardı. Daha sonra bu fikri, Kâmil Paşa'nın görevde kalmasını isteyen SultanMehmed Reşad’a da kabul ettirmeye çalıştı.[28]Bingazi veDerne'deki kuvvetlerin başına geçti; Hanedan damadı olmasının da kazandırdığı saygınlıkla 20 bin kişiyi seferber etmeyi başardı ve adına para bastırarak bölgeye hakim oldu.[29] Bir yıl süren mücadele sonunda,Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine diğer Türk subaylarla birlikte İstanbul'a çağrıldığı için bölgeyi 25 Kasım 1912'de terk etti.[30] İtalyan kuvvetlerine karşı verdiği başarılı mücadele nedeniyle 1912'deyarbaylığa yükseldi.[31]
Balkan Savaşı'na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikteBingazi'den ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerininÇatalca'da durdurulmasında önemli rol oynadı.[31]I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı.Kamil Paşa hükûmeti, kendilerineLondra Konferansı'nda önerilenMidye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Bey'in de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükûmeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Bey'in öncü rolü oynadığıBâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye NazırıNâzım Paşa,Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey,Mehmet Kamil Paşa'ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederekMahmut Şevket Paşa'nın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve Terakki Cemiyeti askerî darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.
Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'teEdirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, “Edirne Fatihi” unvanını aldı.[31] Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi.[31] Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye NazırıAhmet İzzet Paşa'nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek “Damad-ı Şehriyari” oldu (5 Mart 1914).
Harbiye Nazırı olduktan sonra orduda bazı düzenlemeler yapan Enver Paşa, binden fazla sayıda yaşlı subayı ordudan tasfiye etti, genç subayları önemli görevlere getirdi.[24] Orduda Fransız modeli yerine Alman stilini uyguladı, birçok Alman subayı Türk ordusunda danışman olarak görevlendirildi. Alaylı subayların çoğunun işine son verdi, ordunun gençleşmesini sağladı.[31] Üniformalar değiştirildi; orduda okur yazarlığın artmasına çalıştı ve bunun için“enveriye yazısı” denilen bir alfabe uygulamaya kondu.[31]Mahmut Şevket Paşa'nın suikast sonucu öldürülmesinden sonra kurulanSaid Halim Paşa kabinesinde ve onun görevden çekilmesi üzerine 1917'de kurulanTalat Paşa kabinesinde de devam ettiği Harbiye Nazırlığı, 14 Ekim 1918'e kadar sürdü.
Harbiye Nazırı Enver Paşa, 2 Ağustos 1914'te Rusya'ya karşı gizli birTürk-Alman ittifak anlaşması imzalanmasında önemli rol oynadı.[31] 10 Ağustos'ta Boğazlar'dan girmesine izin verilen iki Alman kruvazörünün 29 Ekim'deRus Çarlığı liman ve gemilerine saldırması için gerekli onayı verdi. 14 Kasım'daFatih Camii'nde okunan Cihad-ı Ekber ilanı ile devlet, resmenI. Dünya Savaşı'na katılmış oldu.
Enver Paşa, ülke I. Dünya Savaşı'na girdikten sonra Harbiye Nazırı olarak askerî harekâtın yönetimini eline aldı.3. Ordu'nun Doğu Cephesi'nde Rus kuvvetlerine karşı giriştiğiSarıkamış Kış Harekâtı'nın komutanlığını üstlendi. Enver Paşa, ordunun komutasınıHakkı Hafız Paşa'ya bırakıp İstanbul'a döndü ve savaş boyunca başka hiçbir cephede komutanlık üstlenmedi.[31] Uzun bir süre İstanbul basınındaSarıkamış hakkında herhangi bir haber veya yayın yapılmasına izin vermedi.[32] 26 Nisan 1915'teHarbiye Nazırlığı'nın yanı sıra Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, Eylül ayındakorgeneralliğe yükseldi.[31]
1877-1878'deki93 Harbi sırasında da bazı yerliErmenilerin,Osmanlı'ya karşı yayılmacıRus ordularının yanında çarpıştığını ve cephe gerisinde isyanlar çıkarttığını bilen Enver Paşa, 2 Mayıs 1915'te Dahiliye NazırıTalat Paşa'ya gönderdiği gizli telgraf ile isyancıErmenilerin bölgeden uzaklaştırılmasını istedi.[33] Uygulama, Talat Paşa tarafından başlatıldı ve 27 Mayıs 1915'teTehcir Kanunu çıkartılarak yürürlüğe konuldu.[34]
1917'deKut ül-Amare'de İngiliz generalTownshend'in tutsak alınması ve Kafkasya cephesinde Ruslara karşı elde edilen başarılar üzerine Enver Paşa'nın rütbesi orgeneralliğe yükseltildi.[31]
İkdam'ınTalat, Enver veCemal Paşaların yurt dışına kaçışını duyuran ilk sayfası,4 Kasım 1918.
Filistin,Irak veSuriye'de Osmanlı ordusunun İngilizler karşısında sürekli yenilgiye uğraması üzerine Osmanlı Devleti'nin savaştaki yenilgisi kesinleşti. 14 Ekim 1918'deTalat Paşa kabinesi, ateşkes anlaşmalarını kolaylaştırmak için istifa ettiğinde Enver Paşa'nın harbiye nazırlığı görevi de sona erdi. İngilizlerin İttihat ve Terakki üyeleri hakkında yakalatma emri çıkarmasından sonra partili arkadaşlarıyla birlikte bir Alman denizaltısıyla[35] yurt dışına kaçtı. Ardından Kafkasya, İngiliz denetimine alındı; İngilizler Enver Paşa'nın Kafkasya'da bir hareket başlatacağından kuşkulansa da bu olasılık gerçekleşmedi.[36] ÖnceOdessa'ya, oradan daBerlin'e gitti; burada ziraatçi kimliğiyle bir yıl boyunca saklandı.[37] Daha sonraRusya'ya geçti. İstanbul'daDivan-ı Harp, rütbelerini geri aldı ve gıyabında ölüm cezasına çarptırdı. 1 Ocak 1919'da hükûmetçe askerlikten ihraç edildi.[24]
1918-19 kışlarını kimliğini gizleyerek Berlin'de geçiren Enver Paşa,İttihat ve Terakki'yi yeniden örgütleme çalışmalarına girdi. Almanya'daki devrimci ayaklanmalara katılmak için Berlin'de bulunan Sovyet siyaset adamı ve gazeteciKarl Radek ile görüştü ve onun davetiyle Moskova'ya gitmek üzere yola çıktı. Ancak üçüncü denemesinde, 1920'deMoskova'ya gitmeyi başardı ve orada Sovyet Dışişleri BakanıÇiçerin veSovyetler Birliği kurucu önderiLenin'le görüştü. 1-8 Eylül 1920 tarihindeBakü'de gerçekleşenBirinci Doğu Halkları Kurultayı'naLibya,Tunus,Cezayir veFas'ı temsilen katıldı. Ancak kongre önemli sonuçlar getirmedi. Sovyetlerin, Türkiye ve başka Müslüman ülkelerdeki milliyetçi hareketleri gerçekten desteklemediği izlenimi alarak Ekim 1920'de Berlin'e döndü. 15 Mart 1921'deTalat Paşa'nın öldürülmesinden sonra İttihat ve Terakki'nin başlıca önderi durumuna geldi.
1921'de tekrar Moskova'ya giden Enver Paşa,Ankara Hükûmeti'nin Moskova'ya gönderdiğiBekir Sami Bey başkanlığındaki Türk delegeleriyle görüştü. Anadolu'dakiMillî Mücadele hareketine katılmak istediyse de kabul edilmedi. TBMM'de bulunan bazı eski İttihatçılar, onunMustafa Kemal Paşa'nın yerini almasını istiyorlardı. Temmuz 1921'deBatum'da bir İttihat ve Terakki kongresi topladı. 30 Temmuz'da Ankara'ya Yunan saldırısı başlayınca bir kurtarıcı gibi Anadolu'ya girmeyi umut eden Enver Paşa'nın bu umudu 13 Eylül 1921 günü kazanılanSakarya Meydan Muharebesi ile boşa çıktı.
Enver Paşa, bu aşamadan sonra hem Anadolu'da ikilik çıkarmamak hem de kendi için bir başarı şansı görmediğinden, yanındaTeşkîlât-ı Mahsûsa'nın eski liderlerinden Kuşcubaşı Hacı Sami Bey ve bir takım eski İttihatçılarla birlikteBolşevik Ruslara karşıTürkistan bağımsızlık hareketini yürütenBasmacılara destek vermek amacıylaOrta Asya'ya gitme kararı aldı.[38]Bakü'yü terk eden Enver Paşa,Aşkābâd veMerv'e uğradıktan sonra Ekim 1921 tarihindeBuhara'ya gitti.[39] 8 Kasım'da Türk subaylarla birlikte tekrar yola çıktı ve 19 Kasım'da Akbulağ, 21 Kasım'da Başçardakkışlağına ve 24 Kasım'daKorgantepe'ye ulaştı. BuradaBasmacı reislerindenİbrahim Lakay tarafından birCedidçi ve Rus casusu olabileceğinden şüphelenildiği[40] için 1 Aralık 1921'de esir alındı.[41] Şubat 1922 sonunda buradan kurtulan Enver Paşa Basmacılar'ı örgütlemek için tekrarDuşanbe ilerisindeki kışlaklara gitti. 24 Temmuz'da Ruslar'ın, Duşanbe'yi alması üzerine geri çekilerek Satılmış kışlağına vardı. BuradanBelcuvan bölgesindeki Abı-Derya mevkiine geçti ve son karargâhını burada kurdu.
4 Ağustos 1922'de karargâhta düzenlenenkurban bayramı töreninde maiyetinde kalan askerlerle bayramlaşırkenYakov Melkumov komutasındaki bir Rus müfrezesinin baskınına uğradı; yanındaki otuza yakın atlı ile giriştiği çarpışmada Abı-Derya mevkiinde öldürüldü. Cenazesi Cegan Tepesi'ne getirilerek orada defnedildi.[42]
Naaşının taşınması, dönemin cumhurbaşkanıSüleyman Demirel'in Eylül 1995'te yaptığı Tacikistan gezisi sırasında gündeme geldi. Yetkililerin temaslarından sonra, başkentDuşanbe'nin yaklaşık 200 km doğusundakiBelcivan kentine bağlı Obtar köyünde bulunan Enver Paşa'nın mezarı, Cumhurbaşkanlığı BaşdanışmanıMünif İslamoğlu başkanlığındaki uzmanlar ve bilim adamlarından oluşan sekiz kişilik bir kurul tarafından 30 Temmuz 1996'da açıldı. Dış yapısından Enver Paşa'ya ait olduğu anlaşılan cenaze, Tacikistan'daki siyasi karışıklıklar nedeniyle zorlukla başkent Duşanbe'ye getirilebildi. Burada Türk bayrağına sarılı tabuta konularak İstanbul'daki resmî tören için hazırlandı.[43]
Kendisi Farsça, Rusça, Almanca ve Fransızca olmak üzere 4 yabancı dil bilmekteydi.[14] Ayrıca kendi portre resimle uğraşırdı. Sıkıldığı zaman eşiNaciye Sultan’ın portresini çiziyordu.[45] Alman askerî çevrelerince kendi şık, kibar ve iyi bir kurmay olarak tanınıyordu.[46]
Enver Paşa, Türk izciliğine özellikle önem vermiş, keşşaf ocakları açıp, baş izci seçilmiştir. Enver Paşa'nın da içinde bulunduğu İttihat ve Terakki hükûmeti döneminde Türk izciliğinde gelişmeler kaydedilmiştir.[47]
Enver Paşa,İkinci Meşrutiyet sonrası dönemde kadınların, Osmanlı'nın toplumsal ve ekonomik yaşantısına uyum sağlaması ve katılması amacıyla "Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyeti"ni kurmuştur. Bu cemiyet sayesinde kadınlar, gönüllü olarak savaşa katılmaya başlamış, Türk feminizmi gelişme kaydetmiş, kadın taburları kurulmuştur.[48]
Enver Paşa, Türk halk yazınında kimileyin Ruslara karşı direnişiyle, kimileyinSarıkamış Harekâtı'nda gerçekleşmiş başarısızlıklar ile anılagelmiştir.[49]
Suat Yalaz'ın "Enver Paşa Efsanesi" adlı romanında yaşamının bir kısmı anlatılmıştır.[50]
Enver Paşa'nın anılarını kendi ağzından anlattığıEnver Paşa'nın Anıları (1881-1908) adlı bir kitap bulunmaktadır.
^Maksudyan, Nazan (25 Nisan 2019).Ottoman children and youth during World War I. First. Syracuse, New York. s. 52.ISBN978-0-8156-5473-5.OCLC1088605265.
^abcİlyas Kara,Basmacılık Hareketi'nde Enver Paşa'nın Rolü,Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Programı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2009]
^"Before the Holocaust, Ottoman Jews supported the Armenian genocide's 'architect'".The ideologically motivated genocide took place under the supervision of the Committee of Union and Progress (CUP), led by three de facto leaders of the Ottoman Empire at the time: Ismail Enver, Ahmed Djemal, and Talaat. Collectively all three were known by their military titles as the “Three Pashas.”. The Times of Israel. 7 Eylül 2018. 7 Eylül 2018 tarihindekaynağından arşivlendi. Erişim tarihi:27 Ekim 2020.
^Kara, İlyas (Haziran 2008).Basmacılık Hareketinde Enver Paşa'nın Rolü(PDF). İstanbul: T.C. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Ortaçağ Tarihi Programı. s. 100. 15 Aralık 2022 tarihinde kaynağındanarşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 15 Aralık 2022.