Emek hareketleri,küresel sermayeninekonomik sömürü vesiyasal baskılarına karşı, emekten yana olan toplumsal güçlerin geliştirdikleri örgütlü mücadeleler sürecidir. Bu toplumsal güçleri; işçiler ve onun bağlaşıkları olan kamu çalışanları, köylüler, esnaflar, işsizler, öğrenciler ve toplumun ezilen kesimleri oluştururlar.
Oluşan sömürü ortamına ve haksızlıklara karşı işçiler ilk olarak 1800'lü yılların ortalarından itibaren kendilerini örgütlemeye başladılar. Bunun için önce yardımlaşma sandıkları ve dayanışma örgütleri oluşturdular. Bu örgütlenmeler daha sonra sendikal örgütlenmeye dönüştü. O dönemlerde ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı işçilergrev adı verilen eylem biçimini oluşturdular. Ücretlerini artırmak ve rahat yaşam koşullarına ulaşmak için topluca çalışmayı durdurarak, işverenlere karşı isteklerini kabul ettirmeye zorladılar.
1940-2000 ve daha sonraki yıllarda devam eden emek hareketleri sürekli hale geldiğini kanıtlamıştır. Emperyalist devletlerin oluşturduğu sömürü sistemi kendini devam ettirirken, toplumun ezilen ve sömürülen kesimleri bu duruma karşı gelmek için çok geniş örgütlenme ve sendikalaşma hareketi başlatmıştır. Nitekim; 1968-1980 dönemleri arasında ve birçok ülkede oluşan öğrenci hareketleri,emperyalist ülkelere karşı verilmiş bir emek hareketidir. Bununla beraber 1889 yılında kutlanmaya başlayan ve günümüze kadar devam eden1 Mayıs İşçi Bayramı da bir anlamda emek hareketidir.[kaynak belirtilmeli]
1968-1972 dönemleri arasında olan ve öncülüğünüDeniz Gezmiş'in yürüttüğü öğrenci hareketleri, Türkiye'de oluşan emek hareketlerine iyi bir örnek olarak gösterilebilir.Zira, bu öğrenci hareketleri Amerikan emperyalizmine karşı verilmiş bir mücadeledir.