Arnavutluk,parlamenter demokrasiye ve birgeçiş ekonomisine sahiptir. Arnavutluk'unbaşkenti olanTiran, ülkedeki 2.831.741 kişinin yaklaşık 421.286'sını barındırmakta olup metropol alanında ise bu sayı 763.634'tür.[10]Serbest piyasa reformları, özellikleenerji veulaşım altyapılarının gelişiminde, ülkeyedoğrudan yabancı yatırımların kapısını açmıştır.[11] Arnavutluk yüksek birİGE'ye sahiptir ve evrensel bir sağlık sistemi ile ücretsiz ilk ve orta öğretim sunmaktadır. Arnavutluk bir üst-orta gelir ekonomisine sahiptir[12] ve ülke ekonomisine hizmet sektörü hakim olup bunu sanayi vetarım sektörü takip etmektedir.
Türkçedeki Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) boyu olan 'Arvanit'lerin Türkçeleştirilmiş şeklidir. Orta Çağ'da Arnavutlar antikİlliryalılar vePelasglar isimlerinin yerineArber,Arberesh,Arbanon,Arbanoi isimleriyle anıldılar. Yeni Çağ'da ise Arnavutlar ülkelerinekartallar ülkesi anlamındaShqipëria (okunuşu Şipıria) şeklinde adlandırmaktadır. Diğer çoğu dünya dillerinde ise 'Albania' kelimesi kullanılır. Nitekim Latince “alba” = yüksekte duran, demektir. Arnavutluk'a “Albania” ve Arnavutlara “Albanian” denir.[13]
Şemseddin Sami'ye göre ‘Arnavut’ kelimesinin anlamı ‘Çiftçi’ demektir. Arnavutluk (Shqipëria), Arnavutça (Shqip) ve Arnavut (Shqiptar) sözcükleri kök bakımından kartal (Shqiponja)'dan türetildiği de söylenmektedir. Ş. Sami'nin büyük eseri Kâmus-u Türkî'de Arnavutluk-Arnavutça-Arnavut sözcüklerini Türkçeye Şkipniya-Şkip-Şkipetar şeklinde çevirmiştir.
Arnavutlar, Avrupa'nın en eski halklarından oldukları ve ayrıca millî kimliğini (aidiyetini) dinsel farka dayandırmayan tek Balkan milleti oldukları konusunu özellikle vurgularlar.
Arnavut dili (Arn. Shqip, Shqipja, gjuha shqipe, gjuha shqiptare) Hint-Avrupa dil ailesinin özgün bir koludur. Arnavutçada, uzun süre komşu olmaktan ve 1000 yıllıkBizans idaresinden dolayıYunanca veSırpça, 437 yıllık Osmanlı idaresinden dolayı daTürkçe veArapça kelimeler mevcuttur. Latin ve Germen dilleriyle de, bilhassaİtalyanca,Fransızca veAlmanca ile benzer yanları çoktur. Yine deArnavutça kelime haznesi olarak saf bir dildir.
Eski Yunanca veEtrüskçe'nin deİlirya dili ve Arnavutça ile dolaysız akraba olduğu yönünde linguistik hipotezler mevcuttur.
Antik Çağ'da Hristiyanlığın Arnavutluk'a yayılması çok erken tarihlerde gerçekleşti.Dıraç kenti dünyadaki en eski piskoposluk merkezlerinden biridir. AzizPavlus daha 1. yüzyılda İllirya'ya Hristiyanlığı tanıtmıştı.
325 yılındakiİznik Konsili'nde tümİllirya Roma idaresine bırakılmıştı. 731 yılında ise Bizans İmparatoru III. LeoDıraç MetropollüğünüBizans'a bağladı. 927 yılında Bizans Bulgar Patrikhanesini kabul etmeye mecbur kalınca, Arnavut Kilisesi de BağımsızOhri Piskoposluğu'na, dolayısıyla 1. Bulgar İmparatorluğu'na bağlandı. 1018 yılında Bizans bölgeyi geri aldı. 1054 yılındaki Roma ve Bizans Kiliseleri arasındaki büyük bölünme (Schisma), önceleri Arnavut Kilisesi için etki yapmadıysa da, 13. yüzyılda Arnavut Kiliseleri de iki rakip olan Katolik ve Ortodoks yani Roma ve Bizans Kiliseleri arasında ikiye bölündüler.Orta Çağ'da ortayaArnavut Ortodoks Kilisesi veArnavutluk Katolik Kilisesi şeklinde bir bölünme çıktı.
Roma İmparatorluğu'nun kurucu halklarından olanİllirya bölgesi 5. yüzyılda Roma'nınGermen,Hun veSlavlar tarafından saldırıya uğraması ve yıkılması sonucunda 7.-8. yüzyıllardan sonra giderek Slavların eline geçmiş ve bölge Orta Çağ'dan sonra Sırp Krallığı,Hırvatistan veKaradağ olarak anılmaya başlanmıştır. 20. yüzyılda da bu bölgede 'Güney Slavları' anlamında 'Yugoslavya' devleti kurulmuştur. Ancak Arnavutlar bu bölgede her zaman hak iddia etmişlerdir.
Orta Çağ'da bölgenin tam Doğu veBatı Roma İmparatorluklarının sınırında bulunması nedeniyle Arnavutlar VI. yüzyıldan sonraSlavlaşma tehlikesine karşı, batının en güçlü şehri olanVenedik'in himayesine girerek Katolikliği tercih etmişler ama daha doğuda kalanKosova ve bugünküSırbistan bölgeleri hızla Slav asimilasyonuna veOrtodokslaşmaya girmiştir. (Bkz.Arnavut Ortodoks Kilisesi).
Doğu Roma'nın 13. yüzyıldan sonra yıkılma sürecine girmesi sonucu doğudan gelen Osmanlılar15. yüzyılda bölgeyi ele geçirmişler,Arnavutların ulusal kahramanları Gjergj Kastrioti'nin (İskender Bey) önderliğinde 40 yıldan fazla süren direnişini kırıp bölgeyi 1478'de ele geçirmişlerdir. Bu gelişmeler yüzbinlerce Arnavut'unİtalya'ya ve özellikleSicilya veKalabriya bölgelerine göç etmesine yol açmıştır. İtalya Arnavutları 'Arberesh' adıyla anılmaktadır.
1054'teki Doğu-Batı/Ortodoks-Katolik Kiliselerinin birbirlerinden tamamen ayrılmaları (Schisma) Arnavutluk'ta önceleri büyük etki yapmadı. İki kilise birbirlerine rekabet oluşturmadan yan yana bir arada var oldular. Ancak 12. yüzyıldan sonra Bar'da Benedikt Manastırının kurulmasıyla Roma'nın ve Katolik Kilsesinin etkisi Arnavutluk'un kuzeyinde arttı.Dıraç'ta ise Ortodoks Kilisesi daha hakimdi. Arnavutluk'ta 13. yüzyılda Katolik - Ortodoks ayrışımı daha da belirginleşti. Ülkenin güneyi tartışmasız Ortodoksluğun hakimiyetindeydi. Arnavutluk kıyıları bu dönem Normanların saldırısına uğradı.
Orta Çağ'da Arnavutlar geneldeArber adıyla anılıyorlardı. Bu aynı zamanda 12. yüzyıl sonundaKroya Kalesi bölgesinde oluşmuş olanArbanon Krallığı'nda yaşayan halkın da adıydı. Bu Katolik Krallık, Ortodoks Kilisesine bağlı olanKroya yönetiminden ayrılarak oluşmuştu.
1204 yılından sonra Arnavutluk önceEpir Despotluğu'na, 1230 yılında 2. Bulgar İmparatorluğu'nun eline geçti. AncakBulgarlar,Bizanslılar tarafından bölgeden 1246'da atıldı ve Bizans'ın vesayetindeEpir Despotluğu yeniden kuruldu. Bu dönemde Dıraç kenti, sık sık İki Sicilya Krallığı'nın işgaline uğradı. Sırplar 1280'in ilk yarısında İşkodra'yı ele geçirdiler.
Arnavut Katolik Kilisesi, 1342-1355 arasındaki Sırp ÇarıStefan Dushan'ın hakimiyetini zarar görmeden atlattı. Sirp Çarı'nın ölmesi veSırp Krallığı'nın dağılmasının ardından soylu Arnavut sülalesi ŞAR,Zeta bölgesi ve Arnavutluk'un kuzeyinde iktidarı ele geçirdi.Balşa'lar 1368'de Ortodoksluk'tan Roma-Katolik Kilisesine geçtiler.Leş piskoposluğunun kurulması da bu dönemde gerçekleşti.
Katolik olan Arnavutluk'un kuzeyini Gjergj KastriotSkanderbeg'in (Gjergj Kastrioti) ölümünden sonra Osmanlılar'ın ele geçirmesi on yıl dahi sürmedi. 1479'da Venedik Devleti Osmanlılar'la barış anlaşması yaparakİşkodra'yı veLeş'i Osmanlılara bıraktı. Piskoposluk merkezi olan Dıraç de 1501'de Osmanlı'nın eline geçti. Bundan sonra Katolik Arnavutlar'ın çoğunluğu fiilen İslam hakimiyeti altında yaşadılar. Osmanlıların hakimiyeti önceleri sadece sahil bölgelerindeydi.Merdita,Dukagin veMalesia e Madhe boylarının bölgelerine İslam hakimiyeti giremedi. Bu bölgelerde 1490-1550 arasında Osmanlı hakimiyetine karşı pek çok isyan oldu. Gjergj Kastriotİskender Bey'in ölümünden sonra direnişiLeka Dukagin,Muzaka veThopia aileleri sürdürdü.
Çok uzun süren ve tam olarak hiç bitmeyenArnavut direnişininOsmanlılarca kırılmasından sonra 15. ve 16. yüzyıllarda yarım milyon civarında İslamlaşmak istemeyen Arnavutİtalya'ya kaçmak zorunda kaldı (Arberesh'ler).
Arnavutluk'un Osmanlılarca fethinden sonraİslam dini,Arnavutlar'a üçüncü bir din olarak katıldı. 17. yüzyıldan sonra diğerBalkan milletleri gibi Arnavutlar da Müslümanlaştılar. Ancak Arnavutlar Müslümanlaşınca,Rumlar,Gürcüler,Çerkesler,Lazlar gibiTürkleşmeyip, Arnavut kültürünü ve soylarını inatla korudular veİstanbul Saray YönetimindeSadrazamlık,Paşalık,Valide Sultanlık gibi pek çok mevkiyi 17. yüzyıldan sonra diğer sayısız etnik gruba rağmen ellerine geçirdiler. Bu sayede hem pozisyonlarını güçlendirdiler, hem de kendileri için asimilasyonu büyük beceri ile en alt düzeyde tuttular. Osmanlılar'ınArnavutluk Katolik Kilisesine karşı politika sürdürmelerine karşın,Arnavut Ortodoks Kilisesi herhangi bir baskı görmedi, ayrıca 17. yüzyıldan sonra bir kalkınma ve gelişim yaşadı. Osmanlı'nın son döneminde ülkenin kuzeyiİşkodra, merkeziManastır ve güneyiYanya vilayetinin sınırları içerisindeydi. 1. Balkan Savaşı'nda ülke Karadağ, Sırbistan ve Yunanistan'ın işgaline uğradı ve yağmalandı. İtalya veAvusturya-Macaristan'ın araya girmesiyle Arnavutluk Krallığı kuruldu. 1. Dünya Savaşında Karadağ, Avusturya-Macaristan, Yunanistan ve İtalya'nın savaş alanı oldu.
Arnavutluk Cumhuriyeti, 1998 yılında yenilenen bir anayasa altında kurulan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığına dayalı parlamenter bir cumhuriyet ile yönetilir.Anayasa, Arnavutluk Cumhuriyeti'nin en yüksek kanununu teşkil eder.[14]
Arnavutluk'tacumhurbaşkanı devletin başıdır. Cumhurbaşkanı 5 yılda bir tüm milletvekillerinin %50+1 oy çoğunluğuyla gerektiren gizli oylameclis tarafından 5 yıllık bir süre için seçilir. Mevcut cumhurbaşkanıBajram Begaj olup 24 Temmuz 2022 yılında seçilmiştir. Cumhurbaşkanının anayasayı ve tüm yasaları gözlemleme garantisi, silahlı kuvvetlerin baş komutanı olmak, meclis oturumunda değilken meclisin görevlerini yerine getirmek ve başbakanı atamak gibi yetkileri bulunmaktadır.
Yürütme gücü ise Bakanlar Kuruluna (kabine) aittir. Başbakan Bakanlar Kurulunun başkanıdır. Başbakan cumhurbaşkanı tarafından atanırken bakanlar ise başbakanın önerisi temelinde cumhurbaşkanı tarafından atanır. Meclis kurulunun yapısına nihai onayı vermek zorundadır. Kurul iç ve dış politikalarının yürütülmesinden sorumludur. Bu bakanlıklar diğer devlet organlarının faaliyetlerini yönlendirir ve kontrol eder.[14] Mevcut başbakanEdi Rama olup 15 Eylül 2013 tarihinde göreve gelmiştir.
Arnavutluk Meclisi, Arnavutluk'untek meclisli yasama organıdır. Meclis'teliste usulü nispi temsil sistemi ile seçilen 140 milletvekili bulunmaktadır. İki başkanvekiline sahip olan meclis başkanı meclise başkanlık eder. 15 adet daimi komisyon veya komite bulunmaktadır. Meclis seçimleri en az her dört yılda bir yapılır. Meclis anayasa değişikliği veya onaylama, başka bir devlete savaş ilan, uluslararası anlaşmaların onaylanması veya iptali, cumhurbaşkanı, yargıtay başkanını ve başsavcıyı veya onun yardımcılarını seçme ve devlet radyo ve televizyon, devlet haber ajansı ve diğer resmi bilgi medya çalışmasını denetlemek gibi iç ve dış politika yönünde karar verme yetkisine sahiptir.[14]
Arnavutluk Silahlı Kuvvetleri (Arnavutça: Forcat e Armatosura të Shqiperise) 1912 yılında Arnavutluk'un bağımsızlığından sonra kurulmuştur. 1988 yılında 65.000[15] olan aktif asker sayısı 2009'da 14.500'e indirilmiştir[16] ve orduda ağırlıklı olarak küçük bir filo uçak ile deniz gemileri bulunmaktadır. 1990'lı yıllarda büyük miktardaÇin yapımıtanklar vekaradan havaya füze sistemleri gibi eski askeri donanımlar hizmet dışına bırakılmıştır.Zorunlu askerlik hizmeti ise 2010 yılında kaldırılmıştır.
Arnavutluk, idari olarakile (Arnavutça: qark, çoğulqarku; yaygınprefekturë çoğulprefektura), illerdeilçeye (Arnavutça: rreth, çoğulrrethe), bu ilçelerdebelediyeye (Arnavutça: komunë) ayrılır. Bu belediyelerden 73'ü şehir (Arnavutça: bashki) statüsündedir. Bu belediyeler ise şehir (Arnavutça: qytete) veya köylere (Arnavutça: fshatra) ayrılır.
Arnavutluk39° ve43° K enlemleri arasında ve çoğunlukla19° ve21° D meridyenleri arasında konumlanmıştır. Arnavutluk'un kıyı uzunluğu 611 km'dir.[19]
En kuzey noktası 42° 35' 34" kuzey enlemiyleVermoş; en güney noktası 39° 40' 0" kuzey enlemiyleKonispol; en batı noktası 19° 16' 50" doğu boylamındaSazan ve en doğu noktası 21° 1' 26" doğu boylamındaVërnik'dir.[20]
En yüksek noktası 2764 m Adriyatik'in yukarısındaDebre ilçesi'ndekiKorab Dağı'dır. En alçak noktası 0 m ile Akdeniz'dir. Ülkenin doğudan batıya olan uzaklığı 148 km ve kuzeyden güneye uzaklığı yaklaşık 340 km'dir.
Ülkenin %70'i dağlık olup engebelidir ve dışarıdan genellikle erişilemez.
Arnavutluk'un çoğunda farklı yönlerde uzanan sıra dağlar ve tepeler vardır. En geniş sıradağlar kuzeydeArnavut Alpleri, doğuda Korab dağları, güneydoğudaPindus Dağları, güneybatıdaKeravniya Dağları ve ortada İskender Bey Dağları'dır.
Ülkenin belki de en dikkat çekici özelliği çok sayıda önemli gölün bulunmasıdır.İşkodra Gölü, Güney Avrupa'daki en büyük göldür ve kuzeybatıdadır.[21] Güneydoğu'da, dünyanın sürekli var olan en eski göllerinden biri olanOhri Gölü yükselir.[22][23] Daha güneyde, Balkanlar'daki en yüksek göller arasında yer alanBüyük veKüçük Prespa Gölü uzanır. Nehirler çoğunlukla Arnavutluk'un doğusundan doğar ve Adriyatik Denizi'ne ve az miktarda da İyon Denizi'ne boşalır. Ülkenin ağzından kaynağına kadar ölçülen en uzun nehriDrin'dir ve iki kaynağının,Kara Drin veAk Drin'in birleştiği yerde başlar. Avrupa'daki son bozulmamış büyük nehir sistemlerinden birini temsil edenVyosa Nehri özellikle ilgi çekicidir.
Ülkedeki iklim, enlem, boylam ve rakımdaki farklılıklar nedeniyle son derece değişken ve çeşitlidir.[24][25] Arnavutluk çoğu zamanakdeniz vekarasal iklimini yaşar ve dört farklı mevsimi vardır.[26]Köppen sınıflandırması tarafından tanımlanan, batı yarısında Akdeniz vesubtropikal'dan doğu yarısındaokyanus, karasal ve yarı arktik'e kadar değişen beş ana iklim tipi yaşanır.
Ülkenin en sıcak bölgeleri Adriyatik ve İyon denizi kıyılarındadır. Aksine en soğuk bölgeler kuzey ve doğu yaylalarıdır.[27] Aylık ortalama sıcaklık kışın -1 °C ile yazın 21.8 °C arasında değişir. 43.9 °C en yüksek sıcaklık 18 Temmuz 1973'teKuçova'da kaydedilmiştir. En düşük sıcaklık -29 °C (-20 °F), 9 Ocak 2017'de Shtyllë,Libraş köyünde kaydedildi.[28][29]
Yağış doğal olarak mevsimden mevsime ve yıldan yıla değişir. Ülkeyağışın çoğunu kış aylarında ve daha azını yaz aylarında alır.[25] Ortalama yağış yaklaşık 1485 mm'dir.[27] Ortalama yıllık yağış, coğrafi konuma bağlı olarak 600 mm ile 3000 mm arasında değişir.[26] Kuzeybatı ve güneydoğu yaylaları daha yoğun miktarda yağış alırken, kuzeydoğu ve güneybatı yaylaları ve Batı ovaları daha sınırlı miktarda yağış alır.[27]
Ülkenin uzak kuzeyindekiProkletiye Dağları, yılda en az 3100 mm yağmur alan Avrupa'nın en nemli bölgeleri arasında kabul edilir.[27] Colorado Üniversitesi tarafından yapılan bir keşif gezisi, bu dağların içinde, nispeten düşük bir rakım olan 2000 m'de dörtbuzul keşfetti; bu, böyle bir güney enlemi için son derece nadirdir.[30] Kar yağışı,Prokletiye Dağları ve Korab dağları da dahil olmak üzere, özellikle kuzey ve doğudaki dağlarda olmak üzere ülkenin yüksek kesimlerinde kışın sık sık görülür.Keravniya Dağları gibi güneybatıdaki kıyı bölgelerine de neredeyse her kış kar yağar ve burada mart ayından sonra bile kalabilir.
Özelleştirmeler ve kanunlardaki yeni yapılanmaların ilerlemeye katkısı olmasına rağmen eski yapının etkileri nedeniyle sorunlar devam etmektedir: Ekonominin büyümesi uluslararası para kuruluşlarının yardımlarına, yabancı ülkelerde yaşayan Arnavutların gönderdikleri paralara ve inşaat işlerine dayanmaktadır. Nüfusun üçte biri hala, gayri safi millî hasılanın dörtte birini sağlayan, tarım işlerinde çalışmakta ve destekle geçinmektedir. Turizmde de şimdiye kadar bir ilerleme kaydedilmemiştir. Dünya Bankası'nın 2008 yılı raporunda, Arnavutluk nüfusunun %12,4 üyoksul olarak nitelendirilmiştir.[31] Ortalama aylık gelir 2006 verilerinde 28.322 Lek olarak gözükmektedir. (Yaklaşık 225 Euro)[32]
Ülkenin önemli sorunlarından birisi altyapının zayıf olmasıdır. Ana yolların birçoğunda iyileştirme çalışmaları yapılmasına rağmen yolların çoğu çok kötü durumda. Su, gün içerisinde çok az bir zaman için kısıtlı bir şekilde verilmekte, elektrik kesintileri ise özellikle kış aylarında günlük olağan bir durum arz etmektedir. Bu durum yalnızca yabancı yatırımcıları etkilemekle kalmayıp, yerli işletmelerin de verimli ve az maliyetli iş yapmalarını engellemektedir. Kosloduj'dakiBulgaristanNükleer santralın 2006 Aralık ayı sonlarında kapatılması, altyapıyı çok daha zor bir hale getirmiştir. Elektriğin neredeyse tümünü sadeceHidroelektrik santrallerden sağlayan Arnavutluk, komşularının çoğunun yaptığı gibi Bulgaristan'dan elektrik ithal etmek zorundaydı. Son yıllarda kış aylarının sert geçmesi, barajların dolmasına yol açtığından, elektrik üretimi giderek düzenli hale gelmektedir. Ayrıca birçok Hidroelektrik Santrallerin ve elektrik şebekelerinin yenilenmesi de bir yandan elektrik üretimini arttırırken diğer yandan taşımadaki kayıpları aza indirmiştir.
2006 yılındaki gayrisafi millî hasıla 9,1 Milyar USD tutarındadır. Bu 2006 yılında %5'lik bir büyümeyi göstermektedir. (2005: %5,5) Ekonominin büyümesi İnşaat sektörünün gelişmesi ve küçük işletmelerle hizmet sektörünün verimliliği nedeni iledir. Tarım sektörü ve madencilik, enerji krizi nedeni ile yaşadığı kayıplardan dolayı bu büyümeye çok az bir katkıda bulunmuşlardır. Tarım sektörü %20,7 ile eskiden olduğu gibi gayrisafi millî hasıla içerisinde önemli bir yere sahiptir. En büyük pay %46,4 ile hizmet sektöründe olurken, %14,3 ile inşaat sektörü onu takip etmektedir. Sanayini payı %9,7, Taşımacılığın payı ise %8,9 olmuştur. Gayrisafi millî hasılanın büyümesi 2002 yılında %4,7, 2003 yılında %6.
2006 yılında işsizlik oranı %13,8'dir.[34] 2007 yılında bu oran: %13,8.[35] Resmi açıklamalar gerçek işsizlik oranlarını göstermemektedir. Örneğin, küçük çiftlik işletmelerinde çalışan aile fertleri işsiz sayılmıyorlar. Halbuki buralarda yaklaşık 6 yetişkin kişinin birlikte yaşadığı bir aile en fazla iki, üç dönümlük bir tarlayı işlemektedirler.
Merkez Bankası (Banka e Shqipërisë) para politikasından, emisyondan ve bankaların denetiminden sorumludur. Eski merkez bankasıBanka e Kursimeve 2004 yılındaAvusturya bankası Raiffeisen International tarafından satın alınmış ve Raiffeisen Bank Albania adı ile ülkenin önde gelen bir finans kuruluşu haline gelmiştir.
Önümüzdeki yıllarda, yakın geçmişte keşfedilen petrol ve doğalgaz kaynaklarının ekonomiye yön veren faktörlerden birisi olması bekleniyor. 3,014 Mia. m3 doğalgaz ve 2,987 Mia.varil petrol çıkarılması tahmin ediliyor.
Geleneksel bir tarım ülkesi olan Arnavutluk'ta tarım, ülkenin çok önemli bir sektörlerinden birisidir. 28.748 km2 olan ülke yüzölçümünün yaklaşık dörtte biri tarım alanı olarak kullanılabilir durumdadır. Hava koşulları her türlü tarımı ve hayvancılığı yapmaya müsaittir. Toprak kalitesi bölgeden bölgeye değişim göstermektedir.
Tarım, %22'lik bir payla, gayrisafi millî hasıla içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. 2004 yılında çalışan nüfusun %60'ı tarım sektöründe çalışıyordu. Tarım işletmeciliği çoğunlukla geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır. Verimlilik düşüktür. Makine, tesis ve toprak verimliğinin arttırılması çalışması yatırımları için yeterli sermayenin olmaması, yetersiz sulama tesisleri, eski üretim metotları ve pazara girmekte yaşanan zorluklar ana sorunlardır. Tarım arazilerinin çok dağınık yerlerde olması ve kooperatifçiliğin psikolojik baskısı da diğer temel sorunlardır. Bu sorunlar, Arnavutluk tarımının gelişmesini uzun yıllar engelleyecektir.
Kalite standartlarının uygulamaya konması, eğitimin iyileştirilmesi, ürün çeşitliliği ve yeni dağıtım kanallarının devreye sokulması kısa ve orta vadede kalite ve miktar açısından tarımsal ürünlerde iyileşmeye yol açacaktır ve ülkenin temel gıda (Meyve, sebze, süt, tahıl) ve yarı mamul ve mamul (Et ve süt ürünleri, meyve ve sebze konserveleri, bal ve baharat) ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
Arnavutluk mali politikası hızlı bir iyileşme gösterdi.2006 yılında ülkenin borçları gayrisafi millî hasılanın %55,9'u civarına kadar geriledi.Uluslararası Para Fonu veDünya Bankası verilerine göre bir iyileşme görülüyor.[36] 2005 yılından 2008 yılına kadar yatırımlar %5,6'dan %9,3'e yükselmiştir. Yatırımların 2009 yılında 90,4 Milyar Lek, 2010 yılında 94 Milyar Lek ve 2012 yılında 108 Milyar Lek'e çıkması planlanıyor.[37]
Arnavutluk'ta gelişme ve bilimsel araştırma için yapılan harcamalar, GSYİH'in %0,18'ini aşmaz, bu oran Avrupa'daki en düşük seviyedir. Ekonomik rekabet ve ihracat düşüktür, ekonomi hâlâ büyük oranda düşük teknolojiye meyillidir.
1990'dan beri, bilim ve teknolojideki insan kaynakları büyük ölçüde azalmıştır. Birçok araştırma, 1990-1999 yılları arasında ülkedeki üniversite ve bilim enstitülerindeki, profesörlerin ve araştırma görevlilerinin yaklaşık %40'ının göç ettiği göstermektedir.[38]
Beyin göçüne neden olarak kötüleşen ekonomik yaşam koşulları gösterilmektedir, araştırma için ciddi engel oluşturan parasal fonların ve sanat altyapısının eksikliği mevcuttur. Bununla beraber 2009-2015 yıllarını kapsayan "Arnavutluk'ta Bilim, Teknoloji ve İnovasyonda Ulusal Strateji"yi,[39] 2009'da hükûmet kabul etti. Belge, Eğitim ve Bilim Bakanlığı'nın iş birliği ve UNESCO'nun yardımı ile, Başbakanlık Kabinesi Donör Koordinasyonu ve Strateji Departmanı tarafından düzenlenmektedir.
Bu belge, 2015 için beş stratejik hedef içerir:
Araştırma ve geliştirme (AR-GE) için kamu harcamaları üç misline çıkarılacak, GSYİH'in %0,6'sı ayrılacak
Yabancı kaynakların Avrupa Birliği'nin Araştırmalar için Çerçeve Programları yoluyla olanlar dahil olmak üzere- AR-GE yönünde gayri safi yurt içi harcamadaki payının arttırılması, bunların araştırma harcamalarının %40'ını karşılayacak duruma gelmesi
Yeni teknoloji tabanlı firmaların pre-inkübasyon, test etme, sertifikasyon ve saire için kullanılabilecek laboratuvar ekipmanı ve ve çalışma alanı içeren, dört veya beş Arnavut bilimde mükemmeliyet merkezi kurulması,
Araştırmacıların sayısının iki katına çıkarılması, hem "beyin göçünün tersine çevrilmesi"nin teşviki -geri dönen araştırmacılara hibe programı gibi-, hem de yeni araştırmacıların yetiştirilmesi, 500 doktoralı dahil: Bu Arnavut üniversitelerinde üç yeni doktora programının kurulmasını gerektirmektedir
Hem yerel AR-GE yatırımları yoluyla hem de akademik araştırma enstitüleri veya yabancı ortaklarla konsorsiyumlar yoluyla 100 şirkette inovasyonun teşviki[40]
Bu strateji, diğer sektörel stratejiler ile sinerji içinde ve 2008'de kabul edilen Arnavutluk Yükseköğretim Stratejisi ve Ulusal Gelişme ve İntegrasyon Stratejisi (2007-2013) dikkate alınarak uygulanacaktır. Üstünde durulan diğer bir konu, tarım-gıda endüstrisi ve turizm gibi ekonomik sektörlerin modernize edilmesinin önemidir. Ayrıca, enerji, çevresel ve su kaynaklarının kullanımının stratejik önemi, üzerinde durulan diğer konulardır. Taraflar; tarım ve gıda, bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT), halk sağlığı,Albanoloji ve beşeri bilimler, doğal kaynaklar, biyoteknoloji, savunma ve güvenlik gibi araştırma alanlarına öncelik verilmesini önermiştir.
Avrupa Birliği (AB), dünyada en rekabetçi ekonomi olmak için Lizbon Stratejisinin parçası olarak inovasyon ve araştırma için net hedefler belirledi. Batı Balkan ülkelerinin diğerleri gibi AB'ye katılmayı hedefleyen Arnavutluk, son yıllarda ekonomik büyüme için temelleri atmaya odaklanan, gelişme sürecinde yol almakta.
Başbakan Yardımcı Genc Pollo, "Arnavutluk'un NATO'ya üyelik sürecinde (şimdi üye) yüksek sosyo-ekonomik gelişme oranları lazım ve AB'ye katılım toplumumuzda inovasyon, teknoloji ve bilimin rolünün güçlendirilmesi gerekli" olduğunu belirtmekte.
Ağustos 2009'da, hükûmet bu politikanın uygulanmasının iyileştirilmesi(kolaylaştırılması, daha iyi uygulanması anlamında güzel bir Türkçe bulamadım) için, Arnavut Araştırma Teknoloji ve İnovasyon Kurumunun kurulmasını onayladı.
2006'da, Arnavut hükûmeti bilimsel araştırma sisteminde ciddi bir reformu ele aldı. Bilim Akademisi, diğer birçok Avrupa ülkesinin modeli doğrultusunda yeniden düzenlendi; yeni düzenlemeyle, seçilmiş bilimadamlarıyla idare edilecek ve bundan böyle araştırma enstitülerinin yönetimini yapmayacak, bunlar yükseköğretim sistemine entegre edilecek. İki yeni fakülte kurulmuştur: Tiran Tarım Üniversitesi'nde (Agricultural University of Tirana) Biyoteknoloji ve Gıda Fakültesi ve Tiran Politeknik Üniversitesi'nde (Polytechnic University of Tirana) Bilgi Teknolojileri Fakültesi. Tiran Üniversitesi, ayrıca Uygulamalı ve Nükleer Fizik merkezi ve Biyoteknoloji Bölümü'ne de sahip oldu. On iki, teknoloji transferi merkezi ve devlet kurumu da kurulmuştur.
Yakın zamana kadar, Arnavutluk'taAR-GE ve innovasyon istatistikleri,OECD,Eurostat veyaUNESCO stadartlarına ulaşmış değildi. Akademik ve kamu kurumlarının ilk çalışması bu yılın başlarında başladı ve işdünyasında AR-GE ve inovasyon incelemesi hâlen sürmektedir, UNESCO'nun desteği de vardır.
Kısıtlayıcı vize düzenlemeleri de, bilimsel değişim ve yurt dışında geçici çalışan olmayı engellemektedir.
Arnavutluk'ta toplamda 578 bilimsel çalışan vardır:
Ülkede konuşulan dilArnavutçadır. Arnavutça (Arnavut dili Hint-Avrupa dil ailesinin farklı bir dalını temsil etmektedir). Günümüz Arnavut diline uygun olarak yazılmış ilk belge 1462 yılına rastlamaktadır. İlk edebi eser ünlü dilbilimci Gjon Buzuku'ya ait “Meshari” olup 1555 yılında basılmıştır. Bu tarihten itibaren Arnavut dili iki ana şivede gelişme göstermiştir. Bunlar; “Gegerisht” (Arnavutluk'un kuzeyinde konuşulan) ve “Toskerisht” (Arnavutluk'un güneyinde konuşulan) şiveleridir. 1908 Manastır Ulusal Kongresi'nde Arnavut alfabesinin 36 harften oluşması ve Latin alfabesinin kullanılması kararlaştırılmıştır. Arnavutça (konuşma ve yazı dili) aynı zamanda Kosova'da, Karadağ'da, Sırbistan ve Kuzey Makedonya'da yaşayan Arnavutlar tarafından kullanılmaktadır.
Arnavutluk'taki 2023 Nüfus Sayımına göre, Müslümanlar (Sünni Müslümanlar, Bektaşiler ve Mezhepsiz Müslümanlar) toplam nüfusun %50,67'sini, Hristiyanlar (Katolikler, Ortodokslar ve Evanjelikler) yaklaşık %15,64'ünü oluştururken, dinsizler (ateistler ve diğer dinsizler) %17,37'sini oluşturmaktadır. Nüfusun %15,76'sı din bölümünü cevapsız bırakmıştır. Din kısmını cevapsız bırakanların büyük çoğunluğu Ortodoks nüfusun yoğun olduğu Güney Arnavutluk'tan gelmektedir, bu nedenle Ortodoksların yüzdesi muhtemelen gerçek orandan daha yüksektir.Enver Hoca döneminde bütünkilise vecamiler kapatılmış ve Arnavutluk, 1967 yılında resmi olarak dünyadaki ilkateist devlet olmuştur, fakat 1990'ların başlarında bu terim anayasadan kaldırılmıştır.[43] Günümüz anayasasına göre ülke, din ve inanç özgürlüklerinin gözetildiğilaik bir devlettir.[44]
Sağlık sistemi ülkede komünizmin çöküşünden sonra keskin bir düşüş yaşamıştır, ancak 2000 yılından bu yana modernleşme süreci olmuştur.[45] 2000'lerden itibarıyla ülkede bir askerî hastane ve uzman tesisleri dahil 51 hastane bulunmaktaydı.[45] Arnavutluk başarıylasıtma gibi hastalıkları önlemiştir.
Tiran Üniversitesi Tıp Fakültesi ülkede ana tıp okuludur. Diğer şehirlerde hemşirelik okulları da vardır.Newsweek'in 2010 yılı listesinde dünyadaki en iyi 100 ülke arasından Arnavutluk 57. sırada yer aldı.[48]
Arnavutluk bayrağı merkezde siyah çift başlı kartal bulunan kırmızı bir bayraktır.[49] Kırmızı renk, Arnavut halkının cesaretini, gücünü ve görkemini, siyah rengi ise özgürlük ve kahramanlığın sembolü olarak gösteriyor.[49] Kartal, Arbër Prensliği'nin ve Kastrioti, Muzaka, Thopia ve Dukagjini gibi sayısız yönetici ailenin de dahil olduğu Orta Çağ'dan beri Arnavutlar tarafından kullanılmıştır.[49]
Bukë misri (mısır ekmeği), Arnavut sofrasının temel gıda maddesidir.
Arnavutluk mutfağıAkdeniz veBalkan mutfaklarının bir sentezi niteliğindedir. Tarihsel arka plan ile sıkı bir bağ içerisinde gelişmiştir. Bu açıdanYunan,İtalyan veOsmanlı etkisini görebilmek mümkündür. Arnavut mutfağında ana öğün öğle yemeğidir. Salatalar, domates, salatalık, taze yeşil biber gibi taze sebzeler ile zeytin, zeytinyağı ve tuz sıklıkla kullanılmaktadır.Dıraç,Avlonya veAyasaranda gibi kıyı kentlerinde ise deniz mahsulleri mutfağı gelişmiştir. Dağlık kesimlerde ise tütsülenmiş et tüketimi fazladır.
Speca të ferguara (kavrulmuşbiberler), geleneksel ve göze çarpan katmanlı bir Arnavut turtası olanpite ile servis edilir.
Tavë kosi ("ekşi sütlücasserole"), Arnavutluk'unulusal yemeği olup,yoğurt ile kalın, ekşi bir örtü altında pişirilmiş kuzu ve pirinçten oluşur. Fergesë, biber, domates vesüzme peynir ile yapılan başka bir ulusal yemektir.Ispanak ve gjizë (lor) veya mish (kıyma karışımı ile doldurulmuş pişmiş bir hamur işi olan pite de popülerdir.
Geleneksel bir kızarmış hamur olan Petulla da popüler bir spesiyalitedir vepudra şekeri veyabeyaz peynir ve farklı türdemeyve reçeli ile servis edilir.Flia, krema sürülüp ekşi krema ile servis edilenKrep benzeri katmanlardan oluşur.Berliner donuts'a benzer Krofne, reçel veya çikolata ile doldurulur ve genellikle soğuk kış aylarında yenir.
Kahve, Arnavut yaşam tarzının ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkede kişi başına düşen kahvehane sayısı dünyadaki diğer tüm ülkelerden daha fazladır.[50] Hem evde hem de dışarıda kafelerde, barlarda veya restoranlarda çay içilir. Çay Mali (Sideritis çayı) çok sevilir ve çoğu Arnavut için günlük rutinin bir parçasıdır. Güney Arnavutluk'ta yetiştirilmektedir ve tıbbi özellikleri ile dikkat çekmektedir.Siyah çay bir dilim limon ve şeker, süt veya bal ile de popülerdir.
Arnavutluk'ta spor özellikleFutbol üzerinde yoğunluk kazanmıştır. Yönetsel bakımdan futbol 1930 yılında kurulanArnavutluk Futbol Federasyonu (Arnavutça: Federata Shqiptare e Futbollit, F.SH.F.) tarafından yönetilmektedir. FederasyonUEFA veFIFA üyesidir.
^Kosova, Kosova Cumhuriyeti ileSırbistan Cumhuriyeti arasındaki toprak anlaşmazlığının konusudur. Kosova Cumhuriyeti tek taraflı olarak 17 Şubat 2008'de bağımsızlığını ilan etti ancak Sırbistan, Kosova'yı kendi egemenliğinin bir parçası olarak kabul etmeye devam ediyor. İki hükûmet, Brüksel Anlaşması'nın bir parçası olarak 2013'te ilişkileri normalleştirmeye başladı. Kosova,Birleşmiş Milletler üyesi193 devletin97'si tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmış durumdadır. Toplamda,BM üyesi 112 devlet Kosova'yı bir noktada tanıdı ancak bunlardan 15'i daha sonra tanımalarını geri çekti.
^"Natural and Cultural Heritage of the Ohrid region". UNESCO. ss. UNESCO. 13 Kasım 2005 tarihindekaynağından arşivlendi.Situated on the shores of Lake Ohrid, the town of Ohrid is one of the oldest human settlements in Europe; Lake Ohrid is a superlative natural phenomenon, providing refuge for numerous endemic and relict freshwater species of flora and fauna dating from the tertiary period. As a deep and ancient lake of tectonic origin, Lake Ohrid has existed continuously for approximately two to three million years.
Georges Castellan,Histoire de l'Albanie et des Albanais, Ed. Armeline, 2002
Georges Castellan,Un pays inconnu : la Macédoine, Ed. Armeline, 2003
Serge Metais,Histoire des Albanais, Fayard, 2006
Collectif,Le livre noir du communisme. Crimes, terreur, répression, Robert Laffont, 1997.
Ismail Kadare,Novembre d'une capitale, Fayard, 1997 (Tirana en novembre 1944, lors des derniers combats de la libération) etChronique de la ville de pierre, Fayard, 1985 (Gjirokastër sous l'occupation italienne et allemande).
François de Lannoy,39-45 Magazine n°171 (2000). Article "L’Albanie dans la guerre".
(İngilizce) Bernd J. FischerAlbania at War, 1939-1945, West Lafayette, Purdue University Press, 1999. L'Albanie dans la guerre.Extraits en ligne11 Ağustos 2011 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
(İngilizce)The Wildest Province: SOE in the Land of the Eagle de Roderick Bailey, 2008, Jonathan Cape Ltd (ISBN 978-0-224-07916-7)
Kim Philby,Ma guerre silencieuse, Robert Laffont, 1968. Les mémoires de la célèbre taupe duKGB.
Bruce Page, Philip Knightley et David Leicht,Philby, l'Intelligence Service aux mains d'un agent soviétique, Robert Laffont, 1968. Introduction deJohn Le Carré ancien agent du MI5.
John Prados,Guerres secrètes de la CIA, Editions du Toucan, 2008. Chapitre 4 consacré au projet "Valuable" (1949-1951) de déstabilisation de l'Albanie par le MI6 et la CIA.
David Smiley,Au cœur de l'action clandestine, des commandos auMI6, L'Esprit du Livre Editions, 2008. Traduction deIrregular regular (1994), les mémoires d'un colonel du SOE, parachuté à deux reprises en Albanie en 1943-44 puis, au sein du MI6, responsable de l'instrution militaire des agents albanais infiltrés (projet "Valuable").
(İngilizce)David Smiley,Albanian Assignment, Londres, 1984. L'action duSOE britannique auprès de la guérilla albanaise, pendant la Deuxième Guerre mondiale.
(İngilizce) ColonelDayrell Oakley-Hill,An Englishman in Albania, The Centre for Albanian Studies, Learning Design Limited, Londres, 2002. Préface du colonelDavid Smiley. Mémoires d'un conseiller militaire du Roi Zog 1er.
(İngilizce)Edmund "Trotsky" Davies,Illyrian venture: The story of the British military mission to enemy-occupied Albania, 1943-44, Bodley Head, 1952. Mémoires du chef de la Mission duSOE en Albanie en 1943-44.
(İngilizce)Julian Amery,Sons of the Eagle. A Study in Guerilla War, 1948, Macmillan & C° Ltd, Londres. Mémoires d'un officier du SOE.
(İngilizce)Peter Kemp,No Colours or Crest, 1958, Cassell, Londres. Mémoires d'un officier du SOE.