Bu maddede birçok sorun bulunmaktadır. Lütfensayfayı geliştirin veya bu sorunlar konusundatartışma sayfasında bir yorum yapın.
|
Bu madde,İngilizce Vikipedi'de yer alanaynı konulu maddeden Türkçeye çeviri yapılarak genişletilebilir. Başlıca çeviri yönergeleri için [genişlet] düğmesine tıklayınız.
|
Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye ilişkileri,Amerika Birleşik Devletleri ileTürkiye'ninOsmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan ve 1947 yılından bu yana[1] aktif sürdürdüğü uluslararası politikaları içerir.
ABD | Türkiye |
|---|---|
| Diplomatik Misyon | |
| Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçiliği | Türkiye Washington D.C. Büyükelçiliği |
| Temsilcilik | |
| Birleşik Devletler'inTürkiye BüyükelçisiMichael B. Goldman | Türkiye'ninABD BüyükelçisiSedat Önal |
1795 yılındaOsmanlı Devleti'nin vasalları olan Kuzey Afrika eyaletleri (Fas Sultanlığı,Cezayir,Tunus veTrablusgarp)[2]ABD'yi Trablusgarp ve Cezayir'de yenmiş, eyalet gemileri Cezayir'de ABD bayrağını taşıyan gemiyi ele geçirmişlerdir. 1796 yılındaOsmanlı Devletieyaletleri ve ABD ileTrablus Antlaşması yapılmıştır.Birinci Berberi Savaşı 1801 yılında ABD ile Osmanlı Devleti'nin Kuzey Afrika eyaletleri arasında karşılıklı savaş ilan edilmiş[2] ve savaş 4 yıl sürmüştür. ABD bu savaşta bazı haklar elde etmiştir.[3] ABD BaşkanıThomas Jefferson, Nisan 1802'deİzmir'e ilk Amerikan konsolosunu atadı.[4] Türk-Amerikan ilişkileri 1830'da Seyr-i Sefain Antlaşması ile başlamıştır.[5]

Kurtuluş Savaşı sırasında, işgalci devletlerin yanında yer alan ABD, işgale donanmasıyla destek vermiştir. İşgal boyunca ağırlıklı olarak tarafsız bir rol oynadığını söylese de Samsun gibi deniz kıyısındaki kentler, bu donanmaya ait gemilercebombalanmıştır. Ayrıcaİttihat ve Terakki yönetimi tarafındanBirinci Dünya Savaşı'nın başında tek taraflı olarak kaldırılan kapitülasyonların devam etmesi için 19 Ocak 1919 tarihindeİstanbul'da bulunan İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserlerinin Türk yönetimine vermiş oldukları nota ABD tarafından desteklenmiştir.[6] 1919-1927 döneminde Amerikan Yüksek Komiseri sıfatıyla Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinde görev yapanAmiral Bristol, ilişkinin ilk yıllarında da etkili olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti kurulurkenABD ile sıkı ekonomik ilişkiler geliştirmek isteyen veLozan Antlaşması sırasında ABD'nin politik desteğini arayanTBMM vehükûmet, 1923 yılı başında Türkiye'de yatırım yapacak Amerikan şirketlerine teşvikler içeren Chester[1] Teşvikleri yasasını kabul etti.

Lozan Barış Konferansı sırasında 6 Ağustos 1923 tarihinde imzalanan ikili antlaşma, iki devletin ilk diplomatik ilişkisi olmuştur. İki devlet arasında siyasal ilişkilerin, devletler hukuku kapsamında kurulmasını, konsolosluklar açılmasını ve kapitülasyonların kaldırılmasını öngören bu antlaşmaAmerika Birleşik Devletleri SenatosununErmeni Sorununun yarattığı hava, Türkiye'deki Amerikan okullarının durumu ve azınlıkların korunmasına dair oluşan yanlış izlenimler nedeniyle onaylanmamış, bu durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi de antlaşmayı onaylamamıştır. 24 Aralık 1923 tarihindeki iki ülke vatandaşlarının hak ve çıkarlarına ilişkin nota verişimi ile yapılan anlaşma ve 20 Temmuz 1926 tarihindeki iki ülke ticari ilişkilerini düzenleyen nota verişimi ile geçici olarak düzenlenen Amerikan-Türk ilişkileri, 17 Şubat 1927 tarihindeki nota verişimi ilemodus vivendi olarak da olsa normal siyasi kurulması ile olağan duruma gelmiştir.[7]
TürkiyeII. Dünya Savaşı'nın son aylarında Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin yanında yer alarakAlmanya'ya savaş ilan etti.II. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile birlikteSoğuk Savaş yılları başladı.ABD Senatosu 1947 yılındaSovyetler Birliği'ne karşı Batı blokunu yardım etmek üzere[8]Truman Doktrini'nin bir parçası olarak Türkiye için bir ekonomik ve askerî yardım paketini onayladı.

Sovyetler Birliği lideriStalin'inTürkiye'den toprak talepleri[9] karşısında Türkiye deKore Savaşı'nda (1950-1953)Birleşmiş Milletler'in yanında yer aldı, 1952 yılındaNATO'ya katıldı ve 1955 yılındaCENTO'nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. 1954 yılında ABD'ye Soğuk Savaş Dönemi boyunca kullanacağı,Soğuk Savaş sonrasıI. Körfez Savaşı,Irak Savaşı veSuriye İç Savaşı'nda da aktif olarak öne çıkanİncirlik Hava Üssü'nü kurma izni verildi.
1960'lı yıllardan itibarenTürkiye -Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinde kırılmalar yaşanmaya başladı.Küba Füze Krizi süresince Amerika Birleşik Devletleri'nin Sovyetler Birliği ile gizli görüşmeler gerçekleştirmesi, Türkiye'deki askeri varlığı hakkında pazarlık yapması sonrası bir de Esnek Karşılık doktrinin devreye girmesiyle birlikte Türkiye yönetiminde olası bir Sovyetler Birliği müdahalesinde NATO'nun Türkiye'ye yardım etmeyeceği görüşü oluşmaya başladı.[10] İlişkiler bozulmaya başlamışken 1963 yılı sonunda Kıbrıs'ta Türk ve Rum topluluklar arasında yaşanmaya başlayan silahlı çatışmalar karşısında Türkiye'nin tutumunu sertleştirmesi ve askeri operasyon planlaması üzerine dönemin ABD BaşkanıLyndon Johnson'ın dönemin Başbakanıİsmet İnönü'ye yönelik olarak 5 Haziran 1964 tarihinde kaleme aldığı, adaya çıkarma yapılır da sonrasında Türkiye'ye yönelik Sovyetler Birliği müdahalesi olursa NATO'nun Türkiye'yi desteklemeyeceği,Kıbrıs'a yönelik Amerikan silahlarının kullanılmaması gerektiğini içeren, tehdit barındıran ve tarihe "Johnson Mektubu" olarak geçen mektup, iki ülke ilişkilerinde kırılmaya neden oldu. Türk siyasetinde ilk kez bu dönemde NATO'dan çekilme çağrıları yapılmaya başlandı.[11]
Johnson Mektubu veKıbrıs sorunu iki ülke ilişkilerinde çeşitli sorunlar yaratınca ülkeler uzlaşı zemini aramaya başladılar. Türkiye ve ABD arasında farklı tarihlerde imzalanmış bulunan 55 adet ikili anlaşma, 3 Temmuz 1969'da imzalanan "Ortak Savunma ve Ekonomi İşbirliği Anlaşması" ile tek bir metinde toplandı. Bu anlaşmayla birlikte savunma faaliyetlerinin ortak şekilde icra edileceği, Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri'nden satın alacağı silahların Türkiye'ye ait sayılacağı deklare edilirken, Türkiye sınırları içerisindeki Amerika Birleşik Devletleri askerî personel sayısı azaltıldı.[12]
1 Temmuz 1974 tarihindekiResmî Gazete'de yayımlanan habere göre Türkiyehaşhaş ekimini durdurmadığı için Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'ye ambargo koydu.Kıbrıs Harekâtı'ndan sonra dönemin ABD Hükûmeti, ambargoya Kıbrıs Harekâtı'nı da ekledi ve Türkiye'denKuzey Kıbrıs'taki askerleri geri çekmesini talep etti. Türkiye ise bu kararı tanımayarak Kıbrıs Harekâtı'na devam etti. Bu silah ambargosu nedeniyle Türkiye'de ABD'den alınan silah ihtiyacı gözden geçirildi ve Türk Savunma Sanayisi'nin kurulmasına karar verildi.ASELSAN veROKETSAN gibi önemli Türk Savunma Sanayisi firmaları bu dönemde kuruldu. Silah ambargosu 1978 yılının eylül ayı sonundaABD Kongresi'nin kararıyla kaldırıldı. Ambargonun kesin olarak kaldırılmasından sonra"Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni ve olumlu bir dönem başlamış olacağını umduğunu" ifade eden[13] dönemin BaşbakanıBülent Ecevit, ABD üslerini yeniden faaliyete açtı.[14] Ambargonun kaldırılmasına rağmen Türkiye'ye yapılan silah yardımı ancak 1980 yılında 1974 öncesindeki düzeye ulaşabildi.

1980'li yıllarda Türkiye hükûmetleriyle ABD hükûmetleri arasında genel anlamda sıcak ilişkiler gözlendi. Bu dönemdeErmeni Sorunu ve Kıbrıs Sorunu Türkiye-ABD ilişkilerine gölge düşürdüyse de ilişkiler genel olarak olumlu düzeyde gelişti. Başbakan ve CumhurbaşkanıTurgut ÖzalI. Körfez Savaşı sırasında ABD BaşkanıGeorge H.W. Bush'la çok yakın bir dayanışma politikası izledi. Türkiye, Irak petrollerini taşıyanKerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattını kapattı. AyrıcaDemirel veÇiller hükûmetleri savaştan sonra NATO tarafındanKuzey Irak'ta uygulanan uçuş yasağına destek verdiler. 1993'te ABD, İzmir'deki başkonsolosluğunu kapattı.[15]
11 Eylül saldırıları sonrasında Türkiye, ABD'ye terörizme karşı yaptığı mücadelede destek vermeye devam etti. Ancak ABD'nin 2003 yılındaIrak'ı işgal etmek istemesi Türk kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. ABD'nin bu işgal sırasında Türk topraklarını kullanmasına izin vermek için TBMM'ye sunulan1 Mart tezkeresi'nın reddedilmesi ABD'de büyük bir hayal kırıklığına yol açtı ve Türkiye-ABD ilişkilerinin soğumasına neden oldu. 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ınSüleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan bir binbaşı komutasında 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve Türkmen mihmandarlarınınIrak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarındapeşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, bir baskın sonucu başlarına çuval geçirilmek suretiyle götürülüp, alıkonularak sorguya çekilmeleri olayı ilişkileri daha da gerginleştirdi.Çuval Olayı olarak bilinen 2003 yılındaki bu kriz sonrasında, ABD'nin Türkiye Devletinden; dönemin Başbakanı ve cumhurbaşkanını arayarak özür dileyerek ve birçok görüşmeden sonra Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda ilişkiler iyimser düzeye ulaşmıştır.[16] Ancak buna karşılık olarak 2014 yılında Türkiye İstanbul-Sarayburnu'nda USS ROSS adlı Amerikan gemisi askerlerinin başınaTürkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi bir grup tarafındanÇuval Olayı'na misilleme olarak çuval geçirilmiş ve üzerlerine boyalar atılmıştır.[17] Olaylar siyasi alana da sıçrayınca daha da büyümeden çözüme kavuşmuştur. Bu olaylar misilleme olarak algılanmıştır.[18]

İsrail-Filistin arasındaki sorunda Türkiye,Filistin Devleti'ni desteklemiş ancak ABD bu olaylardaİsrail'i savunmuştur. Ayrıca Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sorunda ise TürkiyeKarabağ Savaşı'ndan bu yana Azerbaycan yanlısı politikasıyla soruna müdahil olmuş, Ermenistansınır kapısını kapatmış ve Ermenistan'a kısmi ambargo uygulamıştır. ABD ise müdahil olmamıştır.
2011 yılından beri devam edenSuriye İç Savaşının başlangıcında iki müttefik de birbirini destekler niteliktedir. Türkiye, Suriye topraklarında güvenli bölge kurmak istemiş Amerika bu durumu önceleri sıcak bakmamış fakat sonraları Türkiye'yi destekler açıklamalar yapmıştır. Suriye'deki iç savaşa müdahil olan AB ve ABD Cidde şehrinde toplanarak Cidde Bildirisi yayınlamıştır.[19] Türkiye Devleti bu anlaşmayı imzalamamıştır.[20]
10 Ekim 2007 tarihindeABD Temsilciler Meclisi'nin Dışişleri komisyonu,1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiren tasarıyı 21'e karşı 27 oyla kabul etti.[21] Bu karar Türkiye tarafından tepkiyle karşılandı. Kararın yasalaşması halinde ABD'nin Türkiye'deki askeri etkinliklerinin kısıtlanabileceği belirtildi, tasarı Temsilciler Meclisinin genel kuruluna sunularak kabul edilmedi.
Suriye İç Savaşı başladığında Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri aynı safta yer tuttu ve hedefBeşşar Esad'ı devirmek olarak belirlendi ancak Suriye'de savaşın diğer Arap ülkelerine oranla uzun sürmesi, Suriye sahasında farklı grupların ortaya çıkmasıyla Amerikalı yetkililer Suriye İç Savaşı'na tam ölçekli bir müdahale fikrinden vazgeçti ve Esad'ı devirme konusunda çekimser kaldı.[22] 16 Mayıs 2013'te BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan,Washington'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyarette ABD BaşkanıObama ile Suriye'nin geleceğinin ve Beşşar Esad'ın Suriye'de kimyasal silah kullanımının tartışılması planlandı.[23] Görüşme sırasında Başbakan Erdoğan'a Dışişleri BakanıAhmet Davutoğlu veMİT MüsteşarıHakan Fidan eşlik etti. Görüşmede bulunan Tom Donilon daha sonra Seymour M. Hersh'e görüşme ile ilgili bilgi verdi. Tom Donilon'a göre Başbakan Erdoğan Suriye ile ilgili görüşlerini paylaşırken Esad'ın kimyasal silah kullanımına dair sözü Hakan Fidan'a vermek istedi. Hakan Fidan konuşmaya başladığında Obama, Fidan'ın sözünü "Biliyoruz," diyerek kesti. Bunun üstüne konuşmaya Erdoğan devam etti. İkinci kez Hakan Fidan'ı konuşmaya dahil etmek istediğinde Obama tekrar "Biliyoruz," diyerek Hakan Fidan'ın konuşmasına izin vermedi. Bunun üstüne Başbakan Erdoğan Obama'ya parmak sallayarak "Ama sizin kırmızı çizgileriniz aşıldı." dedi. Erdoğan'ın bu tepkisi sonrası Obama Hakan Fidan'ı gösterip "Biz Suriye'deki radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz." cevabını verdi.[24][25] Daha sonradan görüşmeyi değerlendiren LeHigh Üniversitesi Profesörü Henri Barkey iki ülke arasındaki kriz için "el-Nusra çok tartışıldı ve onlarsız bir yol aranmak için anlaşılmış olabilir." yorumunu yaptı.[26]
Muhalefete destek ve muhaliflerin kimlerden oluştuğu ayrışması Türkiye Amerika Birleşik Devletleri arasında Suriye'deki son ayrışma olmadı. ABD yetkililerinin PYD'yi terör örgütü olarak görmediği yönündeki açıklamalarına karşı dönemin Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye komşu bir Kürt Devleti kurulmasına müsamaha göstermeyeceğini açıklamış, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da tepki göstererek PYD'nin PKK'dan bir farkı olmadığını Türkiye'nin gözünde YPG'nin de terör örgütü olduğu söylemiş ve ABD'ye "Bu nasıl ortaklık?" çıkışında[27] bulunmuştur.[28] Yine Erdoğan, ABD ile PYD'nin ilişkisine işaret ederek "Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani'deki teröristler mi?" çıkışına ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, YPG'ninIŞİD ile mücadelede başarılı olduğunu, ABD'nin YPG'yi terörist örgüt olarak görmediği ve kendilerini desteklemeyi sürdüreceğini söylemiştir.[29] PKK ile PYD tarafından düzenlenen2016 Ankara saldırısı sonrası Erdoğan ABD'ye yönelik "PYD'ye silah yardımı yaptığını açıkla" eleştirisinde bulundu.[30]
2016 Türkiye askerî darbe girişimi sonrası Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Türkiye BaşbakanıBinali Yıldırım, ABD Başkanı Barack Obama'ya seslenerek ABD'ninPensilvanya eyaletinde yaşayanFethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) lideri olmakla suçlananFethullah Gülen'in terör örgütü lideri sıfatıyla Türkiye'ye iade edilmesi çağrısında bulundu.[31][32] ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner, incelemenin halen devam ettiğini ve bu konuda henüz herhangi bir sonuca varılmadığını belirtti.[33] Yıldırım tarafından kurulan hükûmette Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı görevine devam edenMevlüt Çavuşoğlu, Fethullah Gülen'in iadesiyle ilgili ikamet ettiği ABD'den yanıt gelmemesi halinde iki ülke ilişkilerine zarar vereceğini ifade ederek ABD'nin bu tutumunu eleştirmiştir.[34]
Türkiye Cumhuriyeti Adalet BakanıBekir Bozdağ ise Fethullah Gülen'in iadesi gerçekleşmediği takdirde 'ABD'nin Türkiye'yi bir teröriste feda etmiş olacağını' belirtmiştir.[35]2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu sonrası ABD BaşkanıDonald Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla arayarak, Pazar günü düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin oylandığı anayasa değişikliği 'referandumunda elde ettiği zaferden dolayı' tebrik etti.[36]
ABD'de yayımlananThe New York Times gazetesinin haberine göre, çifte pasaportlu vatandaşlar ve ABD'li papaz Andrew Craig Brunson gibi yabancılar dahil ‘darbe teşebbüsü’ ve ‘casusluk’ gibi suçlamalarla, 12 ABD uyruklu vatandaş tutuklanmış durumdadır. ABD ise İran asıllı Türk vatandaşı ve iş insanıReza Zarrab'ın tutuklu yargılandığı dava kapsamında Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla veEski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın tutukluluğunu istemiştir. Sebebi ise İran'a uygulanan ambargoyu kaldırmak olarak açıklanmıştır. Metin Topuz'un tutuklanmasının ardından ABD Büyükelçiliği ”Türkiye’den başvurular süresiz durduruldu” açıklaması yaptı. Washington'ın Türkiye'den vize başvurularını askıya alması üzerine misilleme olarak Ankara'nın da ABD vatandaşlarına uyguladığı vize prosedürünü geçici olarak durdurması, iki ülke arasında bugüne kadar en kapsamlı diplomatik yaptırım olarak görülüyor. Amerikan basınına göre Washington'da ”Türkiye bir rehin alma politikası mı izliyor?” kanaati doğarken, bu algının bir tezahürü de ABD'nin Ankara BüyükelçisiJohn Bass'ın Türk hükûmetinin ”adalet değil intikam peşinde” olduğu yönündeki açıklamasıydı.
ABD ile Türkiye arasında daha önce de vizelerin askıya alınması gündeme gelmiş; özellikle 2003 yılında 1 Mart Tezkeresi'nin müzakereleri sürecinde ve 2014’te ABD'li askerlerin başına çuval geçirilmesi olayının ardından benzer gelişmeler yaşanmıştır. Ancak son yaşanan olay, önceki örneklerden farklıdır. Bu farkın temel nedeni, vize uygulamasının her iki ülke vatandaşını doğrudan etkileyen ölçüde kapsamlı olmasıdır. ABD ve Türkiye tarihsel olarak zaman zaman diplomatik gerilimler yaşamışlardır; ancak her iki ülke vatandaşlarının karşılıklı olarak seyahat özgürlüğünü kısıtlayacak düzeyde bir yaptırım örneğine geçmişte nadiren rastlanmıştır.[37]
S-400 krizi, Türkiye'nin Rusya'dan bir hava savunma sistemi olan S-400'ü tedarik etmesi üzerine NATO müttefiki olan Türkiye ile ABD arasında yaşanan anlaşmazlığı ifade eder. ABD'li yetkililer, S-400 hava savunma sisteminin Rusya tarafından istihbarat toplama platformu olarak kullanıldığını iddia ediyor.[38] Ancak Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu S-400 hava savunma sisteminin NATO sistemine entegre edilmeyeceğini ifade etti.[39] Ayrıca, NATO Genel SekreteriJens Stoltenberg, Türk yetkililerin açıklamalarını teyit ederek S-400 sistemini hiçbir üye ülkenin hava savunma sistemine entegre edilmeyeceğini beyan etti.[40] Buna rağmen, ABD S-400 endişesini her vesileyle dile getirmeye devam etmektedir. Örneğin, Türkiye'nin S-400 hava savunma sisteminin tesliminin tamamlanmasını müteakip gerçekleştirdiği testler ABD'de rahatsızlık uyandırdı. Nitekim, 26 Kasım 2019'da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo"ABD'nin Türkiye'ye net bir şekilde, S-400 hava savunma sistemini tam olarak operasyonel hale getirmesini istemediğini ilettiğini" söyledi.[41]
ABD'li yetkililer, Türkiye'nin S-400 hava savunma sisteminden vazgeçmediği takdirde ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamındaki yaptırımların devreye sokulacağını ifade etti.[42] Ayrıca, ABD Savunma Bakanlığı, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemini tedarik etmesi nedeniyle F-35 savaş uçakları programından çıkarıldığını açıkladı.[43]
Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı, S-400 hava savunma sistemini Nisan 2020'de faal hale getirilmesinin planlandığını açıkladı.[44]

| Şehir | Kurum adı | Başlangıç | Bitiş | Açık |
|---|---|---|---|---|
| Bursa | Bursa Amerikan Kız Koleji | 1854 | 1928 | Hayır |
| İstanbul | İstanbul Amerikan Robert Lisesi | 1863 | - | Evet |
| Kayseri | Talas Amerikan Okulu | 1871 | 1968 | Hayır |
| Amasya | Merzifon Amerikan Koleji | 1886 | 1924 | Hayır |
| İstanbul | Üsküdar Amerikan Lisesi | 1876 | - | Evet |
| İzmir | İzmir Amerikan Koleji | 1878 | - | Evet |
| Mersin | Tarsus Amerikan Lisesi | 1888 | - | Evet |
Türkiye'nin toplamda 16 noktasındaABD Silahlı Kuvvetleri'ne ait askeri üsleri yer almakta, yine 15 farklı noktada ise NATO radarları vardır. Ayrıca 5 farklı noktada da ABD'ninfüze venükleer bomba kontrol merkezleri[45] konuşlanmıştır.İzmit,Balıkesir,Eskişehir,Konya, Ankara,Malatya veErzurum'da ise ABD'ye ait nükleer silah depoları yer alıyor. ABD'nin Türkiye'de bulunan en büyük askeri üssüİncirlik Hava Üssü'dür.[46]