Yaklaşık 450.295 km² olan yüzölçümüyle İsveç,Avrupa Birliği ülkeleri arasında en büyük üçüncü ülkedir. Ülkenin toplam nüfusu 10,4 milyondur ve kilometrekare başına 25 kişi ile nüfus yoğunluğu düşüktür. Ancak nüfus yoğunluğu güneye doğru gidildikçe ivmeli şekilde artar. Ülkedeki halkın %85'i kentlerde yaşar.[5] İsveç'in başkenti aynı zamanda ülkedeki en büyük kent olanStockholm'dür. Başkentte 1,6 milyonu merkezde olmak üzere 2,4 milyon insan yaşar.[6] Ülkenin diğer büyük kentleri sırasıylaGöteborg veMalmö'dür.
İsveç,Orta Çağ'dan beri bağımsız ve tek bir ülkedir. Modern merkezi yönetim ise ilk defa16. yüzyıldaGustav Vasa'nın kral oluşuyla başladı.17. yüzyılda ülkeİsveç İmparatorluğu'nu kurmak adına genişletildi. Ancakİskandinavya dışında fethedilen yerlerin büyük bir kısmı18. ve19. yüzyıllarda kaybedildi. İsveç'in bugün Finlandiya'da kalan doğu yarısı 1809'daRusya tarafından ele geçirildi. İsveç'in yer aldığı son savaş ise 1814 yılında gerçekleşti. Bu savaş, İsveç'in, komşusuNorveç'itek bir ülke altında birleştirmeye zorlamasıyla baş gösterdi. Kurulan birlik 1905 yılına kadar sürdü. 1814'ten beri İsveç, barış politikası izlemekte ve savaşa dayanmayan bir dış ilişkiler siyaseti gözetmekte, çıkan çoğu savaşta tarafsız kalmaktadır.[8]
İsveç ismiEski İngilizce'de yer alanSweoðeod sözcüğünden türetilmiştir. (Eski Nors diliSvíþjóð,LatinceSuetidi) Bu sözcük deSweon/Sweonas sözcüklerinden türemiştir. (Eski Nors diliSviar,Latince Suiones) İsveç isminin İsveççe karşılığı olanSverige aslenGötaland'dakiGotlar dışında "İsveçlilerin Ülkesi" anlamını taşımaktadır.
Sweden adının değişik yazımları birçok diğer ülkedeİsveç adının karşılığı olarak kullanılmaktadır.Danca veNorveççede İsveç'teki gibiSverige adı kullanılır.Fin-Ugor dillerinde bu kalıplardan farklı bir isim kullanılır: İsveç'inFincedeki karşılığıRuotsi,Estoncadaki karşılığı iseRootsi şeklindedir. Bu farkınUppland -Roslagen bölgelerinde yaşayanRuslar'dan kaynaklandığı sanılmaktadır.İsveçli (Swede) ve dolayısıyla İsveç adının (Sweden)Proto-Cermencebirinin sahip olduğu anlamına gelenSwihoniz kökünden geldiğini öne sürenler varsa da bu yaygın olarak desteklenmeyen bir görüştür.[9]
KelimeTürkçe'ye,Fransızca "İsveç ülkesi" anlamına gelenSuède kelimesinden geçmiştir.[10]
İsveç'in tarih öncesi dönemi yaklaşık MÖ 12000'li yıllara uzananAllerød salınımı dönemine kadar uzanmaktadır.Eski Taş Çağı sonlarında rastlananBromme Kültürü'ne aitren geyiği av kamplarına ülkenin en güneyinde bir buz kenarında rastlanmıştır. Bu dönemdeki halk, avcı-toplayıcı olarak yaşayan ve taş teknolojisiyle avlanan bir grup insandan ibarettir.
Tanum,Bohuslän'dan kaya oymaları. Bu tür oymalar İskandinavya'da rastlanması en sıradan olan tarihi bulgulardır. Bunlardan birkaç bin tanesi de yalnızca İsveç'te bulunmuştur.
İsveç'in güneyi, hayvancılık ve tarımsal açıdanİskandinav Tunç Çağı Kültürü alanının parçası oldu, bunun en önemli nedeni İsveç'in bu kültürün merkezi olan Danimarka'nın yakın çevresinde olmasıydı. Dönem, yaklaşık MÖ 1700 yıllarındaAvrupa'dantunç ithalatının başlamasıyla başladı. Bakır madenciliği bu dönemde henüz var olmadığından ve İskandinavya'da kalay madeni bulunmadığından bütün metallerin ithal edilmesi gerekiyordu.
İskandinav Tunç Çağı tamamen şehircilik-öncesiydi, insanlar küçük köylerde tek katlı ahşapuzun-evler (long-house [en]) bulunan çiftliklerde yaşıyorlardı.
Roma işgali haricindeki İsveç'in Demir Çağı, bilinen sayısı yaklaşık 1100 olan taş yapı ve manastırları ile dikkat çeker. Bu dönemin çoğuprotohistoriktir (proto-history [en]), yani yazılı kaynaklar vardır fakat inanılırlığı düşüktür. Yazılı malzemelerden arta kalan parçalar, ya söz konusu zamandan çok sonraları uzak bölgelerde ya da yerinde ve çağında ama son derece kısa yazılmıştır.
Jämtlanddansığın resmedilmiş bir kaya. Kaya resimleri (piktograf) sadece kuzey İskandinavya'da bulunmaktadır.
İklimin çok kötüleşmesi çiftçileri kışları sığırları kapalı tutmak zorunda bıraktı, bu da yıllık gübre birikimine yol açtı, böylece gübre ilk kez sistematik olarak toprak iyileştirilmesi için kullanılabildi. İmparatorluk sınırlarınıRen'denElbe'ye kadar genişletmeyi amaçlayan Roma girişimi 9'da,Cermenler tarafındanTeutoburg Ormanı Savaşı'nda pusuya düşürülenPublius Quinctilius Varus komutasındaki Roma lejyonlarının mağlup edilmesiyle durduruldu. Bu tarihlerde, Romalılar ile artan ilişkinin sonucu olarak, İskandinavya'nın kültür ortamında önemli bir değişiklik yaşandı.
2. yüzyıldan itibaren, güney İsveç'in tarımsal arazilerinin çoğu düşük taş duvarlarla parsellere ayrıldı. Arazileri daimi tarla ve çayırlara böldüler; duvarın bir tarafında kış için biriktirilmiş yemler ve diğer tarafında sığırların otladığı ağaçlık dış arazi vardı. Bu peyzaj düzeni ilkesi 19. yüzyıla kadar sürdü. Roma Dönemi'nde ayrıca, ülkenin kuzeyinin üçte ikisinin Baltık kıyılarına kadar uzanan tarımsal yerleşiminin ilk büyük çaplı genişlemesi görüldü.
İsveç, 98'deTacitus'unGermania adlı kitabı ile proto-historik döneme girer.Germania 44, 45'te İsveçlilerden, her iki ucunda dapruva olan gemilere (viking yelkenlisi) sahip,Suiones adlı güçlü bir kabile olarak bahsedilir. Hangi kralların (kuningaz) bu Suiones kabilesini yönettiği bilinmese deİskandinav mitolojisinde MÖ son yüzyıla kadar uzanan efsanevi ve yarı-efsanevi kralların adı geçer.[kaynak belirtilmeli] İsveç'in kendi yazılı eserleri ise 2. yüzyılda güneydeki İskandinav elitler tarafından icat edilenRunik yazı ile başlar.[kaynak belirtilmeli] Fakat Roma Döneminden günümüze ulaşan runik yazıların tümü eşyaların üzerindeki kısa parçalardır. Erkek adlarının çoğuna bakarak güney İskandinavya insanlarının bu dönemdeProto-Nors (İsveççenin ve diğerKuzey Cermen dillerinin atası olduğu varsayılan dil) konuştuğu düşünülmektedir.[kaynak belirtilmeli]
6. yüzyıldaJordanes,Scandza'da yaşayanSuehans veSuetidi adında iki kabileden bahseder.[kaynak belirtilmeli] Bu iki adın da aynı kabileye ait olduğu düşünülmektedir.[kaynak belirtilmeli] Jordanes'in yazılarına göre,Suehansların aynı "Thyringi" kabilesi gibi çok iyi atları vardır (alia vero gens ibi moratur Suehans, quae velud Thyringi equis utuntur eximiis).Snorri Sturluson, çağdaşı İsveç kralıAdils'in (Eadgils) zamanının en iyi atlarına sahip olduğunu yazmıştır.[kaynak belirtilmeli] Suehanslar, Roma pazarı için siyah tilki derilerinin tedarikçileriydi. Jordenes'in verdiğiSuetidi adının,Svitjod'in o zamanlardaki Latince biçimi olduğu düşünülmektedir. Gene Jordenes, Suetidi'lerle beraber aynı soydan gelenDanların en uzun erkekler olduğunu yazar ve sonra da aynı boyda olan diğer İskandinav kabilelerinden bahseder.
İsveç'in güneyindekiSkåne bölgesindekiAle Dikilitaşı. Bu yapılar Vendel Dönemi'nden kalma mezar anıtlarıdır. Bunların birçoğu7. yüzyıldan kalmadır.
İsveç'teVikinglerin dönemi 8. ve 11. yüzyıllar arasında yaşandı. Bu dönemde İsveçlilerin, doğu İsveç'e genişlemeye başladığı ve güneydeGotlar ile birleştiği düşünülmektedir.[11] Aynı şekilde İsveçli Vikinglerin veGötlandlıların yoğun olarak bugünküFinlandiya'ya yakın olan güney ve doğu kesimlerde yaşadığına ve düzenli olarakBaltık ülkelerine,Rusya'ya,Belarus'a,Ukrayna'ya ve hattaBağdat'a kadar göç ettikleri bilinmektedir.[kaynak belirtilmeli] Vikingler bu göç yolları üzerindenDinyeper nehri aracılığıyla o dönemdeKonstantinopolis olarak bilinenİstanbul'a kadar giderek kenti birkaç kez istila ettiler. Vikinglerin bu savaşçı yetenekleriBizans yönetimince anlaşılınca, imparatorTheophilos onlara kendi kişisel koruması olmalarını teklif etti. Bu topluluğa günümüzdeVarangyan adı verilmektedir. ZamanındaRus olarak bilinen İsveç Vikinglerinin,Kiev Ruslarının da atası olduğu bilinmektedir. Arap gezginİbn Fadlan, bu Vikingleri şu şekilde betimledi:
“
Rusları ticari yolculuklarından dönüpİdil Nehri'nin yakınında konakladıklarını gördüm. Daha önce hiç bu kadar mükemmel fiziksel özellikte bir halkı gördüğümü hatırlamıyorum. Hurma ağacı gibi upuzun, sarışın ve al yanaklılar. Kıyafetleri ne tünik ne de kaftan; özellikle erkeklerin giydiği giysiler, vücutlarının bir yüzünü baştan başa kaplıyor ve yalnızca bir elinin açıkta kalmasına izin veriyor. Her adamın bir baltası, bir kılıcı ve bir bıçağı var. Üstelik tüm bunları sürekli yanlarında taşıyorlar. Kılıçları geniş olup, girintili çıkıntılılar. Bu özellikleriyle Frenklere benziyorlar.[12]
„
Bu İsveçli Vikinglerin maceraları İsveç'teki birçok dikilitaşta anlatılmış olup özellikleYunanistan Dikilitaşları veVarangyan Dikilitaşları'nda işlenmiştir. Bunun yanında Vikinglerin batıya doğru yaptığı önemli seferler de mevcuttur. Bu seferlerin birçoğuİngiltere Dikilitaşları'na işlenmiştir. Bilinen en son Viking göçleri,Hazar Denizi'nin güney yakası olarak bilinen ve geneldeAbbasi Devleti anlamına gelenSerkland'a doğru gerçekleşti. Bu göçte sağ kalanların isimleriIngvar Dikilitaşları'na işlenmiştir. Bu göçte yer alan diğer Vikinglere ne olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber hastalıktan öldükleri düşünülmektedir.
İsveç'te krallığın ilk olarak ne zaman ve nasıl kurulduğu bilinmese deSvealand (İsveç) veGötaland (Götland) ülkelerini yöneten İsveç krallarının listesi kaynaklara işlenmiştir.[kaynak belirtilmeli] Bu liste ilk kralGalip Erik ile başlamaktadır. Bu dönemden önce farklı kabileler olan İsveçliler ve Gotların tam tarihi bilinmese de sürekli olarak savaştıkları ve bu savaşları anlatan destanların 6. yüzyıla kadar uzandığı düşünülmektedir.
İskandinav Viking tarihinin ilk zamanlarında, bugün İsveç'te yer alanSkåne'dekiYstad veGotland'daki Paviken kentleri birer ticaret merkeziydi. Özellikle Ystad'da rastlanan kalıntılar, şehirde 7. ve 8. yüzyıllarda pazarların bulunduğunu göstermiştir.[13] Paviken'de ise 9 ilâ 11. yüzyıllar arasında, dönemin Baltık kentleri arasında önemli yere sahip bir ticaret merkezinin olduğu bilinmektedir. Bölgede rastlanan kalıntılara bakıldığında Vikinglerin bu yörede gemi tersaneleri ve el sanatı pazarları kurduğu söylenebilmektedir. Yine aynı bölgede, o dönemde yüklü miktardagümüş çıkarıldığı bilinmektedir. Bu nedenleGotlar gümüşü en çok biriktiren ve işleyen halklardan biri haline gelmiştir.[13]
St. Ansgar, 829 yılındaHristiyanlık dinini İskandinavya'ya taşıdı. Ancak bu yeni dinin, yerel din olanpaganizmin yerini alması12. yüzyıla kadar sürdü. 11. yüzyılda Hristiyanlık bölgede en yaygın din konumuna geldi ve 1050 yılından itibaren İsveç bir Hristiyan ülke olarak anılmaya başlandı. 12. ve 15. yüzyıllar arasında İsveç, iç karışıklıklarla ve diğer İskandinav ülkelerinin saldırılarıyla uğraştı. Ancak yine de İsveç kralları sınırlarını genişleterek bugünküFinlandiya'yı İsveç sınırları içine kattılar veRuslarla savaştılar.[14]
14. yüzyılda İsveç'tehıyarcıklı veba salgınlarıyla beraberKara Ölüm kendini gösterdi. Buna rağmen bu dönemde İsveç diğer Avrupa ülkelerine oranla gelişimini daha hızlı sürdürdü. İsveç'in birçok kenti daha üst düzey haklar elde ederkenHansa Birliği'nden Alman tüccarları, halk tarafından örnek alınmaya başlandı. Bu tüccarlar o dönemde çoğunluklaVisby çevresinde yaşamaktaydı. 1319 yılında İsveç ve Norveç, kralMagnus Eriksson'un yönetimi altında birleşti. Yine 1397'de kraliçeI. Margaret, İsveç, Norveç ve Danimarka'nınKalmar Birliği adı verilen tek bir güç altında birleşmesine etki etti. Fakat Margaret'ten sonra gelen Danimarkalı yöneticiler, İsveç soylularını kontrol edemediler. Asıl güç, çoğunluklaSture ailesinden çıkan kral vekillerinin elinde kaldı. Danimarka kralıII. Christian, 1520'deStockholm'deki İsveç soylularına karşı bir katliam yapılması konusunda ordusuna emir verdi. Bu olayStockholm Katliamı olarak bilinmektedir. Bu olaydan sonra İsveç soyluluğu sarsıldı ve halkGustav Vasa'yı kral olarak başa geçirdi. 6 Haziran 1523'te gerçekleşenbu olay, çağdaş İsveç'in kurulduğu gün olarak kabul edilip her yıl İsveç'te resmî bayram olarak kutlanmaktadır. Kuruluşundan kısa süre sonra İsveç'teKatolik mezhebi eriyerekProtestanlık mezhebine geçiş süreci başladı.
1658 yılında imzalananRoskilde Antlaşması'nın ardından İsveç İmparatorluğu. Prusya'da 1629'dan 1635'e kadar yer alan yönetim bölgeleri burada gösterilmemiştir.
17. yy'de İsveç,Avrupa'da birsüper güç durumuna geldi. İsveç İmparatorluğu'nun kuruluşundan önce son derece yoksul, düşük nüfuslu ve az bilinen bir kuzey ülkesi olan ülkenin elinde bir özel güç, ün ya da kaynak yoktu. İsveç, bu kötü durumundan kralII. Gustaf Adolf döneminde kurtuldu. ÖzellikleRusya'dan,Lehistan-Litvanya Birliği'nden veOtuz Yıl Savaşları'ndan aldığı topraklarla yavaş yavaş tanınmaya başladı. Bu askeri başarılar sayesinde İsveç İmparatorluğu, 1721'deki yıkılışa kadar Protestanlık mezhebinin ana merkezi oldu.
II. Gustaf Adolf'unKutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile yaptığı savaş sonunda bu devlette ağır yaralar açan İsveç, Otuz Yıl Savaşları'nda Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun büyük bir nüfusunu öldürdü. Bu süreçten sonra önemini iyice yitiren Kutsal Roma'nın elinde bulundurduğu bölgelerin yarısı İsveç'e geçti. Başta kendini yeni bir Kutsal Roma kralı ilan etmeyi amaçlayan Gustav Adolf, 1632'dekiLützen Muharebesi'nde yenilince, bu amaç gerçekleşmedi.Nördlingen Muharebesi sonrasında İsveç yenilince, İsveç'i destekleyenCermen kabilelerinin İsveç'e olan güveni sarsıldı. Bu Cermen bölgeleri, teker teker İsveç ile savaşarak bağımsızlıklarını ilan etti. Bu olayın sonucunda İsveç'in sadece birkaç güney Baltık bölgesinde bölgesi kaldı:İsveç Pomeranyası,Bremen-Verden veWismar.
17. yüzyılın ortalarında İsveç,Avrupa'da sahip olduğu yüzölçümü bakımındanRusya veİspanya'nın ardından üçüncü büyük ülkeydi. İsveç, 1658 yılındaKarl X. Gustav döneminde imzalananRoskilde Antlaşması ile en geniş sınırlarına ulaştı.[15][16] İsveç'in bu yükselişinin temelindeI. Gustav'ın 16. yüzyılda ekonomi alanında yaptığı köklü değişiklikler yatmaktadır. Yine Protestanlık mezhebinin yayılmaya başlaması da gelişmeyi artırdı.[17] 17. yüzyılda ise İsveç sürekli olarak savaşlara sahne oldu. Bunlardan en önemlileri bugünkü Baltık devletlerinin bulunduğu yerde kurulanLehistan-Litvanya Birliği gibi devletlerle yapılanlardır. Bu savaşlar arasında en belirgin olan ve mağlubiyet ile sonuçlananKircholm Savaşı, İsveç'in krallık tarihindeki önemli olaylardan biridir.[18]
Bu süreç, ayrıca kralKarl X. Gustav'ın Lehistan ve Litvanya üzerine sürekli akınlar yaptığı bir dönemdir. Yarım asır süren sürekli savaşlar sonunda İsveç'in ekonomisi kötüleşmeye başladı. Bu ekonomiyi düzeltmek deXI. Karl'ın göreviydi. Öncelikle ekonomik ilişkileri yeniden düzenleyen Karl, orduyu da bu doğrultuda düzenledi. Düzelen iç işleri sonunda kral XI. Karl, kendinden sonra başa geçen oğluXII. Karl'a dünyanın en büyük ordularından birini miras olarak bıraktı. İsveç'in o dönemdeki en büyük rakibi olanRusya'nın ordu sayısı daha fazla olsa da, sahip olduğu savaş ekipmanları bakımından gerideydi.
1700'de yapılan veBüyük Kuzey Savaşı'nın ilk çekişmelerinden olanNarva Muharebesi'nde Rusya ağır bir hasar aldı ve İsveç'in Rusya'yı fethetmesi için açık bir fırsat oluştu. Ancak Karl, Rus ordusuyla uğraşmaktan vazgeçerek Lehistan ve Litvanya Birliği ile savaşmayı seçti. Bu savaşlarda Lehistan kralıII. August'u ve Sakson işbirlikçilerini 1702'dekiKliszów Savaşı ile yendi. Bu zaman aralığında Rusya'ya yeniden toparlanma ve güçlenme fırsatı verdi. Lehistan topraklarının işgal edilme başarısından sonra, Karl, Rusya'ya da bir saldırı girişiminde bulunmak istedi. 1709'da gerçekleşenPoltava Muharebesi, buna karşılık Rusya'nın kesin zaferiyle sonuçlandı. Slavlarla yapılan tüm bu çekişmelerin sonunda Rusçarı1. Petro'nun savaş teknikleri ve soğuk Rus iklimi yüzünden İsveç ordusunun azalan sayısı bu yenilgide önemli bir etkendir. Üstelik buna Poltava'daki Rus askerlerinin sayıca oldukça fazla oluşu da yenilişin nedenleri arasındadır. Poltava'daki bu yenilgi, İsveç Krallığı için sonun başlangıcı oldu.
XII. Karl, 1716 yılındaNorveç'i ele geçirme planları yapmaya başladı. Ancak 1718 yılındaFredriksten Kalesi'nde vurularak öldürüldü. İsveçliler askerî anlamda bu olayda yenilmiş sayılmasa da, tüm Norveç planlarının yapısı ve organizasyonu büyük bir sekteye uğradı. Bunun bir sonucu olarak 1721 yılında imzalananNystad Antlaşması, İsveç'inimparatorluk sıfatının yok olmasına ve Baltık kıyılarındaki hemen hemen bütün İsveç topraklarının da elden çıkmasına neden oldu. Her ne kadar bu antlaşmadan sonra Büyük Kuzey Savaşı resmen bitmiş olsa da, bu düşüş ve kötüye gidiş sürecinin sonunda Rusya kısa sürede bir imparatorluk halini aldı ve Avrupa'nın gelecek yüzyıllardaki söz sahibi ülkeleri arasında yer aldı.
18. yüzyılda İsveç'in,İskandinavya dışındaki topraklarını onarabileceği kaynağı da kalmamıştı. Bunun sonucu olarak 1809 yılında o zamanki İsveç'in doğusu tamamen Rusya tarafından ele geçirildi. Bu bölge zamanla Rus İmparatorluğu içinde özerkFinlandiya Büyük Dükalığı olarak anılmaya başlandı.
İsveç'in Baltık bölgesinde tekrar egemen olma arzusu nedeniyle ülke,Napolyon Savaşları sürecinde, tarihi olarak ülkenin dostu olanFransa ile bir ittifak oluşturma yoluna gitti. İsveç,Leipzig Savaşı'ndaki rolü ile Danimarka-Norveç'i, Fransa ile ortak olma yolunda zorladı. Böylece Fransa, İsveç'in yanında Danimarka ve Norveç ile de ortak sayılabilecekti. Tüm bu çabaların sonucunda imzalananKiel Antlaşması ile Norveç, İsveç'e bağlanacak, ayrıcaPomeranya bölgesi de İsveç'e teslim edilecekti. Ancak bu antlaşma sonrasında Norveç, sürekli olarak bağımsızlık mücadelesi verdi. Ancak bu istekler XIII. Karl tarafından bastırıldı. Yine aynı kral tarafından Norveç'e 27 Temmuz 1814 tarihinde bir harekât düzenlendi. Bu karşılıklıklarMoss Sözleşmesi'ne kadar sürdü. Bu sözleşmede İsveç ve Norveçtek bir ülke altında, İsveç'in baskın olduğu bir birlik durumuna geldi. Bu birlik 1905 yılına kadar sürdüğü gibi 1814 yılında yaşanan harekât da İsveç'in şimdiye dek içinde bulunduğu son saldırı savaşı olmuştur.
18 ve 19. yüzyıllarda İsveç nüfus bakımında büyük bir artışa sahne oldu. 1833 yılındaEsaias Tegnér adlı yazar bunu " barış, aşı (çiçek) vepatates" şeklinde özetlemiştir.[19] 1750 ve 1850 yılları arasında İsveç nüfusu ikiye katlandı. Bazı uzmanlara göreAmerika Birleşik Devletleri'ne İsveçli göçünün, İsveç halkının kıtlık ve isyanlardan korunmasını sağlayan en önemli unsur olduğu öne sürülmektedir. Özellikle 1880'lerde nüfusun yüzde birinden fazlası aşamalı olarakAmerika Birleşik Devletleri'ne göç etti.[20]Buna karşılık, İsveç yine de yoksul olarak kaldı. İsveç, başta Danimarka olmak üzere sanayiden dolayı gelişmeye başlayan Avrupa ülkelerine karşılık sanayisi büyük orandatarıma dayalı olan bir ülkeydi.[20][21]Birçok insan bu dönemde Amerika'yı daha iyi bir yer olarak gördü ve bir milyondan fazla İsveçli, Amerika'ya göç ettti.[22] 20. yüzyılın başında, Amerika Birleşik Devletleri'ninChicago kentinde, İsveç'in ikinci büyük kentiGöteborg'dan daha fazla İsveçli yaşamaktaydı.[23] Ayrıca birçok İsveç vatandaşı da baştaMinnesota veDelaware olmak üzere Orta-Batı ABD'ye yerleşti. ABD'nin dışında daKanada'ya veArjantin'e yerleşen İsveçlilerin olduğu bilinmektedir.
CIA tarafından oluşturulan ve İsveç'in en büyük kentlerinin, göllerinin, karayolu bağlantılarının ve demiryolu hatlarının şemasının bulunduğu bir harita. (Ayrıca bakınız:İsveç Atlası30 Mayıs 2008 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.)
19. yüzyıldaki yavaş sanayileşme oranına rağmen, birçok önemlitarımsal değişiklik yaşandı. Özellikle bu alandaki yenilikçi atılımlar ve hızlı nüfus artışı nedeniyle tarım, ülkedeki en önemli ekonomik faaliyet oldu.[24] Tarımsal alandaki yenilikçi atılımların başında arsaların çiftçilere verilmesi, tarımsal alanların değerinin arttırılması vepatates gibi yeni ürünlerin halka tanıtılması yer almaktadır.[24] Bunun yanında İsveç'in Avrupa'nın diğer hiçbir tarafından görülmeyen bir şekilde halkını köylüleştirmeye başladı.[25] Bunun bir sonucu olarak İsveç'in siyasi ilerleyişinde tarım, bir simge oldu veTarım Partisi (günümüzdeMerkez Partisi) gibi siyasi oluşumlara önayak oldu.[26] 1870 ve 1914 yılları arasında İsveç, sanayileşme alanında daha önemli çalışmalara başlayarak tarım dışındaki alanlarda da gelişme gösterdi.[27]
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren halkın taban sınıfı çeşitli girişimlerde bulundu. Çeşitli ticari örgütler, sendikalar ve bağımsız dinî örgütlerin sahne olduğu bu hareketler, İsveç'in günümüzdekidemokratikleşme sürecinde önemli bir katkıya sahip oldu. 1889 yılındaİsveç Sosyal Demokrat Partisi kuruldu. Tüm bu çalışmaların bir sonucu olarak İsveç, dışa verdiği göçlere bir son vererek,I. Dünya Savaşı öncesinde göç alan bir demokratik ülke halini almaya başladı. İsveç'e geç gelen sanayi devrimi, 20. yüzyılda yoğun olarak kendini gösterdi. İnsanlar köylerden kentlere, çeşitli fabrikalarda çalışmak için göç etti. Ayrıca halkın büyük bir kısmı dasosyalistsendikalara üye oldu. 1917 yılında komünistlerin devrim teşebbüsü başarısızlığa uğratılıpparlamenter sistem yeniden tesis edildikten sonra ülke demokratikleşti.
İsveç, hemI. Dünya Savaşı, hem deII. Dünya Savaşı'nda resmen tarafsız olduğunu bildirdi. Ancak özellikle II. Dünya Savaşı'ndaki tarafsızlığı birçok kez tartışılmıştır.[28][29]Almanya'yı uzun bir süre örnek alan İsveç, bu dönemde dünyada beliren bloklara kayıtsız kalmayı tercih etti.[28] İsveç hükûmeti, ülkenin II. Dünya Savaşı sırasındaAlmanya ile savaşmayacağını beyan ederek birtakım ayrıcalıklar elde etti.[30] Özellikle İsveç, savaş sırasında Almanya'yaçelik vemakine taşımacılığı yapmasıyla bilindi.[31] Ancak İsveç, savaş sırasındaNorveç'in savunmasını da destekledi. Bu bağlamda 1943 yılındaDanimarkalı Yahudilerin toplama kamplarından kurtulması için girişimde bulundu. Savaşın bitimine doğru ise birtakım barışçıl girişimlerde bulunan İsveç, birçok toplama kampında özellikleİskandinav veBaltık Yahudilerini kurtarmak için bazı atılımlar yaptı.[30] Ancak savaşın sonrasında birçok İsveç ve Dünya otoritesi ülkenin bu yıllarda daha fazla insani yardım yapabileceğini ve Nazilerin savaştaki tahribatını daha fazla engelleyebileceğini söyleyerek, ülkenin savaştaki tutumunu eleştirdi.[30]
İsveç tüm20. yüzyıl boyunca tarafsızlığıyla bilinse de,Soğuk Savaş döneminde ülkenin ve ülkede bulunan belli başlı otoritelerinAmerika Birleşik Devletleri ile daha ağırlıklı ilişkilerinin bulunduğu, geniş çevrelerce bilinmektedir. 1960'ların başında iki ülke, İsveç'in batı yakasında birkaç Amerikannükleer denizaltının konuşlandırılması için anlaştı. Aynı yıl, İsveç, ABD ile bir savunma paktı imzaladı. Bu anlaşma bir devlet sırrı olarak kaldı ve 1994 yılında İsveç halkına açıklandı.
Savaşın ardından İsveç, bozulmamış bir sanayi temeline, toplumsal bir dengeye ve birtakım doğal kaynaklara sahipti. Bu sayede ülke, yeniden kurulmakta olan Avrupa'nın gereksinimlerini karşılamak için önemli bir rol üstlendi.[32]Marshall Planı'nın bir parçası olan İsveç, ayrıcaEkonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne de (OECD) dahil oldu.
Savaş sonrası dönemin çoğunluğunda ülke,İsveç Sosyal Demokrat Partisi (İsveççe:Socialdemokraterna) tarafından yönetildi. 1932 genel seçimlerinden 1976 genel seçmelerine kadar 44 yıl iktidarda kalan bu parti gerek işçi sendikaları gerekse özel şirketle iş birliği politikası izledi.[33] Bu dönemde İsveç, serbest ticareti, uluslararası rekabeti ve imalat sektörünü destekledi. Buna bağlı olarak gerçekleşen büyüme, yetmişlere kadar yolunda gitti.
İsveç, 1973-74 ve 1978-79 dönemlerindekipetrol ambargoları neticesinde dünyadaki diğer devletler gibi gerilemeler yaşadı.[34] Seksenlerde İsveç sanayisinin önemli bir kısmı yeniden yapılandırıldı.Gemi yapımı durdurulurken, odunculuk sektörü, çağdaşlaştırılmışkâğıt sektörüyle kaynaştırıldı. Bunun yanındaçelik sanayileri arttırılarak özelleştirildi. Son olarakmekanik işçilikrobotlaştırıldı.[35]
1970 ve 1990 yılları arasında vergiler arttı ve zamlar baş gösterdi. Bunun yanında İsveç, tam tersine diğerBatı Avrupa ülkelerine oranla daha yavaş gelişti. Çalışanlar için gelir vergisi sınırı %80'e dayandı. En sonunda devlet, ülkeningayri safi yurt içi hasılasının yarısından fazlasını harcadı. İsveç, tüm bunlardan dolayı kişi başında düşen gayrı safi millî hasıla bakımından ilk beşteki yerini kaybetti. Yetmişlerin sonundan beri, ekonomik siyaset sürekli olarak Ekonomi Bakanlığı denetmenlerince denetlenmektedir.[33]
Yetersiz kontrol ve buna ek olarak uluslararası piyasalardaresesyon ve anti-işsizlik politikalarından anti-enflasyonist politikalara geçme,emlak sektörü balonunun patlamasına neden olmuş; tüm bunlar sonucunda 1990'ların başında bir mali kriz yaşanmıştır.[36] İsveç'inGSYİH yaklaşık %5 azaldı. 1992'de para birimi değerinde bir dizi değişim vardı, döviz kuru karşısında para biriminin değerini korumak için merkez bankası başarısız bir çaba göstererek kısa yoldan faiz oranlarını %500'e yükseltti.[kaynak belirtilmeli] Kriz süresince toplam istihdam yaklaşık %10 azaldı.[kaynak belirtilmeli] Azalanrefah devleti ve kamu servis ve mallarınınözelleştirilmesi karşısında, hükûmetin yanıtı, harcamaları kesmek ve İsveç'in rekabet gücünü geliştirmek için bir sürü reform başlatmak oldu. Siyasi kurumların çoğu AB üyeliğini destekledi ve İsveç referandumu 13 Kasım 1994'te, AB'ye katılımın lehine %52'ye 48 olarak sonuçlandı. İsveç, 1 Ocak 1995'teAvrupa Birliği'ne katıldı.
Soğuk Savaş döneminde, müttefiklerden olmayanİrlanda dışındakiBatı Avrupa ülkeleri, NATO ülkeleri ile güçlü ilişkiler içinde olan AB'nin önceliAvrupa Ekonomik Topluluğu'na üyeliğin akılsızca olduğunu düşünmekteydi. Soğuk Savaş'ın bitimini takiben, İsveç,Avusturya veFinlandiya topluluğa katıldı, ancak İsveç yine deEuro'yu kabul etmedi. İsveç, savunma teknolojileri ve savunma sanayii alanında diğer Avrupa ülkeleri ile geniş kapsamlı işbirliğinin yanındaNATO ve bazı diğer ülkelerle birlikte bazı askeri tatbikatların parçası olsa da askeri olarak müttefik olmamaya devam etmiştir. Diğerleri arasında, İsveç şirketlerinin ihraç ettiği silahlar Irak'ta Amerikan ordusu tarafından kullanılmaktadır.[37] İsveç'in aynı zamanda, uluslararası askerî operasyonlara katılımının uzun bir geçmişi vardır, en güncel olanları, NATO komutası altında bulunan İsveç birliklerinin görev aldığıAfganistan veBirleşmiş Milletler himayesindekiKosova,Bosna-Hersek veKıbrıs'ta AB'nin himayesindeki barışı koruma harekâtlarıdır.
İsveç,Kuzey Avrupa'da,Baltık Denizi ileBotni Körfezi'nin batı kıyılarında yer alır. Bu nedenle İsveç oldukça uzun kıyılara sahiptir. Bu özellikleriyle İsveç, İskandinavya yarımadasının doğu yakasını oluşturur. Ülkenin batısında ülkeyiNorveç'ten ayıranİskandinav Dağları (Skanderna) yer alır.
Sahip olduğu 449.964 km²'lik toprak ile İsveç, dünyanın elli beşinci, Avrupa'nın beşinci, Kuzey Avrupa'nın en büyük ülkesidir. Ülke ayrıcaAmerika Birleşik Devletleri'ninKaliforniya eyaletinden biraz daha büyük,Özbekistan ile yaklaşık aynı yüzölçümüne sahiptir. İsveç, 2008 itibarıyla 9.5 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
İsveç'te rakımı en düşük nokta,Kristianstad kenti yakınındaki Hammarsjön Gölü'nde bulunan körfezde olup -2.41 m kadardır. Aynı şekilde ülkenin en yüksek noktası 2.111 metre ileKebnekaise'dir.
İsveç'in topraklarının yüzde on beşi, Kuzey Kutup Dairesi içinde yer alır. Yine güney İsveç tarımsal olarak ileriyken, kuzey bölgeler ise yoğun ormanları sayesinde ormancılığa elverişlidir. Ülkedeki en fazla nüfus yoğunluğu, güneybatıdakiÖresund bölgesi ile başkentStokholm yakınlarındakiMälaren Gölü çevresinde yer alır.Gotland veÖland adaları İsveç'in en büyük iki adası olup her ikisi de güneydoğu kıyılarda bulunur. Aynı şekildeVänern veVättern gölleri İsveç'in en büyük iki gölüdür. Vänern Gölü, Kuzey Avrupa'nın en büyük, Avrupa'nın iseLadoga veOnega göllerinden sonra üçüncü büyük gölü olmasıyla da bilinmektedir.
İsveç,Sibirya ile aynı enlemde yer almasına karşın ılıman bir iklime sahiptir. Ülkede yıl boyunca dört mevsim ve yumuşak hava olayları belirgin bir biçimde görülebilmektedir. Ülke üç farklı iklim kuşağına ayrılmaktadır. En güneydeki bölgedeokyanusal iklim, orta bölgede nemli karasal iklim, kuzeydeki bölgede ise subarktik iklim görülmektedir.İsveç, kendiyle aynı, hatta kendinden alçak enleme sahip birçok yerden daha ılık ve sıcaktır. Bunun nedeniGulf Stream okyanus akıntılarıdır.[38][39] Örnekle; orta ve güney İsveç,Rusya'nın veKanada'nın birçok bölümünden daha sıcaktır.[40] Yine yüksek enlemlerde bulunması, ülkenin gündüz uzunluklarını oldukça çeşitli kılmaktadır. ÜlkeninKuzey Kutup Dairesi içinde yer alan bölgesinde yaz boyunca güneş batmazken, kışları da hiç güneş doğmaz. Yine güneydoğuda yer alan başkentStockholm'de haziran ayında on sekiz saat gündüz görülür. Ancak yine bu kentte aralık ayında sadece altı saat gündüz yaşanır. Ülkenin büyük bölümü yıllık 1,600 ila 2,000 saat arasında gün ışığı alır.[41]
Ülkedeki sıcaklıklar kuzeyden güneye oldukça farklılık gösterir. Güney ve orta bölgeler ılık yazlara ve soğuk kışlara sahiptir. Bu bölgelerde yazın hava sıcaklığı ortalama 20 ila 25 °C'ye kara çıkar,[42]12 ila 15 °C'ye kadar düşer.[43] Aynı şekilde bu bölgelerde kışın sıcaklıklar ortalama -4 ila 2 °C'ye kadar iner.[44] Daha serin yazlar ile uzun, sert kışların görüldüğü ülkenin kuzey bölgelerinde hava genelde eylülden mayısa kadar donma noktasının altındadır.[45][46]Tüm İsveç'te nadiren görülen sıcak hava dalgaları nedeniyle yıl içinde kuzey de dahil olmak üzere yazın hava sıcaklıkları 25 °C'nin üzerine çıkar. Ülkede görülmüş en yüksek sıcaklık 1947 yılında Målilla'da ölçülmüş olup 38 °C kadardır. Aynı şekilde en ölçülmüş en düşük sıcaklık ise 1966'da Vuoggatjålme'de ölçülmüş olup -52.6 °C kadardır.[47][48]
Kiruna Kilisesi, Ülkenin en kuzeyindeki kent olan Kiruna'da yer alır.
Ortalama olarak İsveç'in büyük kısmı yıllık 500 ila 800 mm kadar yağış alır. Bu da ülkeyi küresel ortalamanın altında bırakır. Ancak ülkenin güneyindeki bazı kesimlerde yıllık 1000 ila 1200 mm yağış düşer. Bunun dışında ülkenin kuzeyindeki dağlık alanlarda yağış yıllık 2000 mm'ye kadar yükselir. Kar yağışı görülen günler Güney İsveç'te aralık ve mart arasında, Orta İsveç'te kasım ve nisan arasında, Kuzey İsveç'te Ekim ve Mayıs arasında görülür. Ancak yine de ülkenin güney ve orta kesimlerinde kar yağışı görülen gün sayısı azdır.[49][50]
İsveç'te bazı kentlerin yıl içindeki ortalama sıcaklıkları (°C)[51]
İsveç, özellikle kış aylarında büyük iklim farklılığına neden olan önemli bir kuzey - güney mesafesine sahiptir (K 55:20:13 ve K 69:03:36 enlemleri arasında uzanır). Dört mevsimin uzunluğu ve kuvveti ile ilgili husus,doğal olarak çeşitli yerlerde yetişebilen bitkilerin rolüdür. İsveç, beş ana bitki örtüsü bölgesine bölünmüştür. Bunlar:
Güney yaprak döken orman bölgesi
Güney iğne yapraklı orman bölgesi
Kuzey iğne yapraklı orman bölgesi
Alp-huş bölgesi
Çıplak dağ bölgesi
Nemoral bölge olarak da bilinen güney yaprak döken orman bölgesi, güneydeki yaprak döken orman bölgesi,Danimarka'yı veOrta Avrupa'nın büyük bir bölümünü de kapsayan daha geniş bir bitki örtüsü bölgesinin bir parçasıdır. Oldukça büyük ölçüde tarım alanları haline gelmesi gerekiyor, ancak daha büyük ve daha küçük ormanlar hala var. Bölge, geniş bir ağaç ve çalı zenginliği ile karakterizedir.Kayın en baskın ağaçtır, ancak meşe daha küçük ormanlar da oluşturabilir. Bu bölgedeki diğer önemli ağaç ve çalılar arasındagürgen,mürver,ela,hanımeli, sinek,ıhlamur, iğ, porsuk, kızılağaç topalak, karaçalı, titrek kavak, Avrupa üvez, İsveç beyazışın,ardıç, Avrupa çobanpüskülü,sarmaşık,kızılcık, keçi söğüt,karaçam, kuş kiraz, yabani kiraz,akçaağaç,dişbudak, dere boyunca kızılağaç ve kumlu toprakta huş ağacı çam ile rekabet eder.[52]Ladin yerli değil ama yaklaşık 1870 ile 1980 yılları arasında geniş alanlar onunla ekildi.[53] Doğal menzillerinin dışında oldukları için çok hızlı büyüme eğilimindedirler ve ağaç halkaları arasındaki büyük mesafeler düşük tahta kalitesine neden olur.[54][55] Daha sonra bazı ladin ağaçları optimum yüksekliğe ulaşamadan ölmeye başladı ve daha pek çok kozalaklı ağaç siklonlar sırasında kökünden söküldü.[56][57] Son 40-50 yılda, eski ladin ağaçlarının geniş alanları yaprak döken ormanlarla yeniden dikildi.[58]
Boreo-nemoral bölge olarak da bilinen güney iğne yapraklı orman bölgesi, güney iğne yapraklı orman bölgesi meşenin kuzey doğal sınırı (limes norrlandicus) ve Ladin'in güney doğal sınırı ile güney yaprak döken bölge arasında sınırlandırılmıştır. Bu bölgenin güney kesimlerinde, çeşitli yaprak döken ağaçlarla karışık, çoğunlukla ladin ve çam olmak üzere iğne yapraklı türler bulunur. Huş ağacı büyük ölçüde her yerde yetişir. Kayının kuzey sınırı bu bölgeyi keser. Ancak meşe ve dişbudak için durum böyle değildir. Doğal alanında Ladinekili olmasına rağmen, özellikle bu bitki örtüsü bölgesinin güney bölgelerinde ladinler çok sıkı büyüyebildiğinden, bu tür ormanlar çok yoğundur.
Kuzey iğne yapraklı orman bölgesi veyaTayga, meşenin doğal sınırının kuzeyinde başlar. Yaprak döken türler arasında, önemi olan tek ağaçhuş ağacıdır.Çam veladin hakimdir, ancak ormanlar yavaş ama emin adımlarla kuzeye doğru uzaklaştıkça daha seyrek büyür. Aşırı kuzeyde, ağaçlar arasındaki büyük mesafeler nedeniyle ağaçların gerçek ormanlar oluşturduğunu söylemek zordur.[59]
İskandinav dağlarındaki alpin-huş bölgesi, hem enlem hem de yüksekliğe bağlı olarak, yalnızca daha küçük bir huş ağacının (Betula pubescens veyaB.tortuosa) yetişebildiği bir alandır. Bu bitki örtüsü bölgesinin bittiği yerde hiç ağaç büyümez.[60]İsveç, 2019 Orman Peyzajı Bütünlük Endeksi ortalama puanı 5,35/10'a sahipti ve 172 ülke arasında dünya çapında 103. sırada yer aldı.[61]
İsveç,parlamenter monarşi ile yönetilen bir ülkedir. KralXVI. Karl Gustaf ülkenin başında olmasına rağmen, resmî olarak fazla yetkiye sahip değildir.[62] Araştırma kuruluşu olan theEconomist Intelligence Unit, ülkenin monarşik yönetimi nedeniyle demokratik olarak sınıflandırmanın zor olmasını belirterek buna rağmen ülkeyi 167 ülke içinde en demokratik ülke olarak tanımladı.[63] Ülkenin yasama merkeziRiksdag (İsveç Meclisi) 349 üyeye sahip olup başbakanı seçme yetkisine de sahiptir. Meclis seçimleri her dört yılda bir, eylül ayının üçüncü pazar günü yapılır.
İsveç, üniter bir devlet olup yirmi bir ile (län) ayrılmıştır. Her ilin, merkezi devlet tarafından belirlenen kendi yönetim sınırları (länsstyrelse) vardır. Her bir ilde ayrıca birer il meclisi (landsting) bulunmakta olup üyeleri doğrudan seçimler ile belirlenmektedir.
Her bir ilin içinde birden fazla belediye (kommuner) bulunur. 2004 itibarıyla bu belediyelerin sayısı 290'dır. İsveç'teki belediye yönetimi, kent komisyon hükûmeti veya kabine tarzı meclise benzer bir şekilde yapılır. Belediyelerdeki yasama topluluğu (kommunfullmäktige) 31 ve 101 arasında üyeye sahip olup kesin bir sayı bulunmamaktadır. Bu üyeler, dört yılda bir ülke çapında düzenlenen ve bir belediye içinde oy verilen partilerin ağırlığı kadar üyeye dağılır.
İsveç'te, belediyelerin daha alt birimleri olan mahalleler bulunmaktadır. 2000 yılı itibarıyla ülkede toplam 2.512 mahalle (församlingar) bulunmaktadır. Her ne kadar bu birimler eskiden İsveç Kilisesi tarafından ayrılmış olsa da, günümüzde nüfus sayımı ve seçimlerde hâlen bir öneme sahiptir.
Ülkede bu idari bölgelerin dışındayirmi beş bölge veüç bölüm bulunmaktadır. İsveç hükûmeti ayrıca ülkedekiyirmi bir ilin dokuz büyük il altında birleştirilmesini tartışmaktadır. Bunu başarmak için ülkede çeşitli komiteler ve araştırma heyetleri bulunmaktadır. İstatistiksel sonuçlara göre bu projenin 2015 yılı civarında bitmesi planlanmaktadır.[64]
İsveç'in krallık tarihinin yaşı kesin olarak belli değildir.[65] Başlangıç tarihi, İsveç'in eskiCermen kabilelerinden olan Svearların,Svealand'ı kurmasıyla da başlayabildiği gibi, kimi tarihçiler de bu kabileninGotlar ile birleşerek yeni bir devlet kurmasını İsveç'in siyasi tarihinin başlangıcı olarak kabul eder. İsveç ilk kez 98 yılındaTacitus tarafından tek bir hükümdara sahip olarak yönetilmiştir, fakat ne kadar süre bu şekilde devam ettiğini bilmek neredeyse imkânsızdır. Bununla beraber, tarihçiler genellikleİsveç monarşisini Svealand ve Götaland'ın aynı tek bir kral altında yönetilmesiyle başlatır, bunlar 10. yüzyıldaGalip Erik ve oğluOlof Skötkonung adındaki krallardır. Her ne kadar önemli alanlar fethedilmiş ve bu daha sonra da devam etmişse de, bu olaylar sıklıklaİsveç'in konsolidasyonu (consolidation of Sweden [en]) olarak tarif edilir.
Sveriges och Götes Konung unvanı en sonI. Gustav tarafından kullanılmıştır, sonraları resmî dokümanlarda bu unvan "İsveç,Goth-King of the Goths [en] veWend kralı-King of the Wends [en]" (Sveriges, Götes och Vendes Konung) olarak kullanılmıştır. 1920'lerin başlangıcına kadar, İsveç'teki tüm yasalar şu kelimelerle başlardı, "Biz, İsveç, Goth ve Wend kralı". Bu kullanım 1973'e kadar devam etmiştir.[66] İsveç'in günümüzdeki kralıCarl XVI Gustaf, resmî olarak unvanına ek halklar eklemeden "İsveç kralı" (Sveriges Konung) olarak anılan ilk hükümdardır.
Değişik sosyal grupların temsilcilerinin ülkeyi etkileyen kararları belirlemek ve tartışmak için ilk buluşmaları 1435 yılındaArboga şehrinde olmuş olmasına rağmen,Riksdag terimi ilk kez 1540'larda kullanılmıştır.[67]
Yürütme gücü, tarihsel olarak 1680 yılına kadar Kral ve soylu birDanışma Meclisi (Privy Council [en]) arasında paylaşılmıştır, kralınotokratik kurallarını takiben parlamento genel bir yapıya kavuşmuştur.Büyük Kuzey Savaşı'ndaki başarısızlığın bir sonucu olarak, 1719 yılında ülkeparlamenter sisteme geçiş yapmış, bunu 1772, 1789 ve 1809 yıllarında üç farklı yapıdaanayasal monarşinin takip etmesinin ardından,1809 İsveç Anayasası ile birçok sivil hak garanti altına alınmıştır. Krallık resmî olarak yerini korumuşsa da, sadece törensel görevleri ile devlet başkanlığı semboliktir.
Riksdag iki farklı kısımdan oluşur. İsveç 1866 yılındaiki meclisli (bikameral) parlamento ileanayasal monarşiye geçmiştir, Birinci Meclisyerel hükümetler tarafından ve İkinci Meclis direkt olarak halk tarafından her dört senede bir seçilir. 1971'de Riksdag tek meclisli (unikameral) hale gelmiştir. Yasama gücü (sembolik olarak) kral ve parlamento arasında 1975 yılına kadar paylaşılmıştır. İsveçvergi sistemi Riksdag (parlamento) tarafından kontrol edilmiştir.
Yasal olarak 349 üyeli İsveç meclisi (riksdag) İsveç'in siyasi olarak oldukça önemli bir birimidir. Meclisin başbakanı seçme, bakanlar atama yetkileri bulunmaktadır. Ayrıca yasama görevi de meclis ile başbakanın ortak yetkisindedir. Ülkeninyürütme erki hükûmet tarafından uygulanır. Ayrıca yargı görevi de bağımsız mahkemelerce yapılır. İsveç, zorunlu yargı kontrolü olmayan bir ülkedir. Ancak bu zorunlu olmayan kontrollagrådet (yasa konseyi) tarafından yürütülür. Bu yargı kontrolü daha çok teknik konular hakkında olup, daha az tartışmalı siyasi olaylarla ilgilidir. Meclisin tutumu ve hükûmetin kararları ne olursa olsun, özellikle durum yasalara aykırıysa, hükûmetin yapmak istedikleri uygulanmamaktadır. Ancak yargı kontrolündeki ve zayıf yargı görevindeki çeşitli sınırlamalar yüzünden bu durum çok nadiren uygulanabilmektedir.
2006 yılındaki yenilemeler sırasında Riksdag binası.
İsveç, en önemlilerisendikalar, bağımsız Hristiyan hareketi, "içki karşıtlığı" hareketi,kadın hareketi ve -yakın zamanlarda- spor hareketi olmak üzere, "popüler hareketler" (Folkrörelser) aracılığıyla, sıradan halkın güçlü bir politik katılım geleneğine sahiptir.
İsveç Yüksek Mahkemesi (Supreme Court of Sweden), özel hukuk ve ceza hukukundan doğan davalara üçüncü ve son aşamada bakan makamdır. Bir davanın Yüksek Mahkemeye götürülebilmesi için öncelikle temyiz müsaadesi alınmış olmalıdır ve birkaç istisna haricinde, temyiz müsaadesi ancak davanın konusu örnek oluşturacak nitelikte ise verilmektedir. Yüksek Mahkemehükûmet tarafından atanan 16 üyeden (justitieråd) oluşur. Ancak mahkemeRiksdag'dan bağımsız bir kurumdur ve hükûmet mahkemenin kararlarına müdahale etme hakkına sahip değildir.
2005'te 1201 kişiyle suçlara ilişkin yapılan bir araştırmaya göre, İsveç'tesuç oranı diğer AB ülkelerine kıyasla, ortalamanın üzerindedir. İsveç'te saldırı, cinsel saldırı, nefret suçu ve tüketicilere yönelik dolandırıcılık suçlarının oranı yüksek ya da ortalamanın üzerindedir. Öte yandan, soygun, araba hırsızlığı ve uyuşturucu sorunlarının oranı düşüktür. Rüşvet ise nadirdir.[68]
20. yüzyıl boyunca İsveç dış politikası, barış zamanında uyumsuzluk ve savaş zamanında tarafsızlık ilkesine dayanıyordu. İsveç hükûmeti, savaş durumunda tarafsızlığın mümkün olabilmesi için barış zamanlarında bağımsız bir uyumsuzluk rotası izledi.[69]
İsveç'in tarafsızlık doktrini, 1814'te İsveç'inNorveç'e karşı yürüttüğü harekâtın sona ermesinden bu yana ülke bir savaş durumunda olmadığı için genellikle 19. yüzyıla kadar uzanır.2. Dünya Savaşı sırasında İsveç ne müttefik ne de eksen güçlerine katıldı. Bu bazen tartışıldı çünkü İsveç, belirli durumlardaNazi rejiminin kendi demiryolu sistemini asker ve malları, özellikle de Alman savaş makinesi için hayati önem taşıyan kuzey İsveç'teki madenlerden gelen demir cevherini taşımak için kullanmasına izin verdi.[70][71][72] Ancak İsveç,Kış Savaşı'ndaFinlandiya'nın savunmasına dolaylı olarak da katkıda bulundu ve 1943'ten sonra İsveç'te Norveç ve Danimarka birliklerinin eğitimine izin verdi.
Erken Soğuk Savaş döneminde İsveç, uluslararası ilişkilerde bağlantısızlık ve düşük profil politikasını güçlü ulusal savunmaya dayalı bir güvenlik politikasıyla birleştirdi.[73] İsveç ordusunun işlevi saldırıyı caydırmaktı.[74] Aynı zamanda, ülke, özellikle istihbarat alışverişi alanında, Batı bloğu ile nispeten yakın gayri resmi ilişkileri sürdürdü. 1952'de bir İsveç DC-3'ü Baltık Denizi üzerinde bir SovyetMiG-15 savaş uçağı tarafından düşürüldü. Daha sonra yapılan araştırmalar, uçağın aslındaNATO için bilgi topladığını ortaya çıkardı.[75] Başka bir uçak, bir Catalina arama kurtarma uçağı da birkaç gün sonra gönderilmiş veSovyetler tarafından da düşürülmüştür. BaşbakanOlof Palme, 1970'lerdeKüba'ya resmi bir ziyarette bulundu ve bu ziyaret sırasında Fulgencio Batista hükûmetini kınadı ve bir konuşmasında çağdaş Küba veKamboçyalı devrimcileri övdü.
1960'ların sonlarından itibaren İsveç, uluslararası ilişkilerde daha önemli ve bağımsız bir rol oynamaya çalıştı. ÖzellikleBirleşmiş Milletler aracılığıyla uluslararası barış çabalarına önemli ölçüde dahil oldu ve Üçüncü Dünya'yı destekledi.
27 Ekim 1981'de,Sovyetler Birliği'nden bir Viski sınıfı denizaltı (U 137), ülkenin güneyindeki Karlskrona'daki deniz üssünün yakınında karaya oturdu. Araştırma, denizaltının bir seyir hatası nedeniyle mi yoksa bir düşmanın İsveç askeri potansiyeline karşı casusluk mu yaptığı konusunda hiçbir zaman net bir şekilde ortaya çıkmadı. Olay, İsveç ile Sovyetler Birliği arasında diplomatik bir krizi tetikledi. 1986 yılında Olof Palme suikastının ardından veSoğuk Savaş'ın sona ermesiyle İsveç daha geleneksel bir dış politika yaklaşımı benimsemiştir. Bununla birlikte, ülke barışı koruma misyonlarında aktif olmaya devam ediyor ve hatırı sayılır bir dış yardım bütçesini koruyor.
1995'ten beri İsveç,Avrupa Birliği'nin bir üyesidir ve yeni bir dünya güvenlik durumunun bir sonucu olarak, İsveç'in Avrupa güvenlik işbirliğinde daha aktif bir rol oynamasıyla ülkenin dış politika doktrini kısmen değiştirilmiştir.2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline yanıt olarak İsveç,NATO ittifakına resmen katılmak için harekete geçti.[76] NATO genel sekreteriJens Stoltenberg, sadece birkaç haftalık hızlı bir üyelik sürecinden bahsetti, ancak NATO üyesiTürkiye, İsveç'inPKK'ya karşı harekete geçmesini ve İsveç'in bazı teröristleri iade etmesini talep ederek İsveç'in ittifaka katılmasını defalarca engelledi. Türkiye, 2022'de Ukrayna'yı işgalinden bu yanaRusya ile bağlarını sürdürüyor.[77]
Yasa, İsveç'te birkaç devlet kurumu tarafından uygulanmaktadır. İsveç polisi, polis meseleleriyle ilgilenen bir Devlet kurumudur. Ulusal Görev Gücü, polis gücü içindeki ulusal bir SWAT birimidir. İsveç Güvenlik Servisi'nin sorumlulukları karşı casusluk, terörle mücadele faaliyetleri, anayasanın korunması ve hassas nesnelerin ve insanların korunmasıdır.
Försvarsmakten (İsveç Silahlı Kuvvetleri), İsveç Savunma Bakanlığı'na bağlı bir devlet kurumudur veİsveç silahlı kuvvetlerinin barış zamanı operasyonlarından sorumludur. Teşkilatın birincil görevi, savaş durumunda İsveç'in savunmasına yeniden odaklanma kabiliyetini uzun vadeli olarak korurken, yurt dışında barışı koruma güçlerini eğitmek ve konuşlandırmaktır. Silahlı kuvvetler Ordu, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri olarak ayrılmıştır. Silahlı kuvvetlerin başı, ülkedeki en kıdemli görevli olan Yüksek Komutandır (Överbefälhavaren, ÖB). 1974'e kadar, Kralproforma Başkomutandı.
Soğuk Savaş'ın sonuna kadar askerlik çağına gelen erkeklerin neredeyse tamamı askere alındı. Son yıllarda, askere alınan erkeklerin sayısı önemli ölçüde azalırken, kadın gönüllülerin sayısı biraz arttı. İşe alma, yalnızca hizmet için en uygun olanlara odaklanmak yerine, genellikle en motive olmuş işe alımları bulmaya doğru kaymıştır. Yasaya göre yurt dışında görev yapan tüm askerler gönüllü olmak zorundadır. 1975'te toplam asker sayısı 45.000 idi. 2003'te 15.000'e düştü.
1 Temmuz 2010'da İsveç, savunma hazırlığı için aksi gerekmedikçe, tamamı gönüllülerden oluşan bir güce geçerek rutin zorunlu askerliği sona erdirdi.[79][80][81] Yalnızca daha sonra uluslararası hizmet için gönüllü olmaya hazırlananların işe alınmasına vurgu yapılacaktı. Toplanan toplam kuvvetler yaklaşık 60.000 personelden oluşacaktı.
Ancak, Baltık bölgesindeki gerilimler nedeniyle 11 Aralık 2014'te İsveç Hükûmeti, İsveç zorunlu askerlik sisteminin bir bölümü olan tazeleme eğitimini yeniden uygulamaya koydu.[82] 2 Mart 2017'de hükûmet, İsveç zorunlu askerlik sisteminin geri kalan kısmı olan temel askeri eğitimi yeniden uygulamaya karar verdi. İlk askerler eğitimlerine 2018'de başladı. Yasa artık cinsiyet açısından tarafsız olduğundan, hem erkekler hem de kadınlar askerlik yapmak zorunda kalabilir.[83] İsveç,Nükleer Silahların Yasaklanmasına ilişkinBM anlaşmasını imzalamamaya karar verdi.[84]
İsveç'in enerji pazarı büyük oranda özelleştirilmiş durumdadır. İskandinav enerji pazarı, Avrupa'da liberalleştirilen ilk enerji marketi olma özelliği taşımakta olupNord Pool içinde alım-satımı yapılmaktadır. 2006 yılında 139kvs üretimin içinde 61... (%44) kadarıhidroelektrik enerjisinden, 65ö (47%) kadarı danükleer enerjiden elde edilmiştir. Aynı şekildebiyoyakıt,kömür gibi organik yakıtlardan, 13 TWh (9%) kadar,rüzgâr enerjisinden 1TWh (%1) kadar enerji üretilmiştir. İsveç, her yıl ortalama 6 x enerjisini dışarıdan almaktadır.[85]Biyokütle, genel hatlarıyla bölgesel ısıtma, merkezi ısıtma ve sanayi işlemlerinde kullanılmaktadır.
Diğer taraftan İsveç,benzinli araç kullanımını 2025 yılında yasaklayacak bir yasa çıkartmıştır.[86] Ayrıca İsveç 2021 yılı itibarıyla %54,5 oranındayenilenebilir enerji kullanmaktadır.[87]
1973 Petrol Krizi sonrasında İsveç, fosil yakıtların kullanım payını azaltma kararı aldı. O günden bugüne, elektrik enerjisinin en ağırlıklı üretim alanı nükleer ve hidroelektrik enerjiden sağlanmaktadır. Ancak yine de nükleer kaynakların kullanımı sınırlandırılmış durumdadır. YineAmerika Birleşik Devletleri'nde 1979 yılında yaşananThree Mile adası kazası sonucunda İsveç hükûmeti, yeni nükleer santrallarin açılmasına engel olmaya başladı.
İsveç'in enerji piyasası büyük ölçüde özelleştirilmiştir. Kuzey Avrupa enerji piyasası, Avrupa'daki ilk serbestleştirilmiş enerji piyasalarından biridir ve NASDAQ OMX Commodities Europe ve Nord Pool Spot'ta işlem görmektedir. 2006 yılında, 139 TWh'lik toplam elektrik üretiminin 61 TWh'sini (%44) hidroelektrikten ve 65 TWh'yi (%47) nükleer enerji sağladı. Aynı zamanda, biyoyakıt, turba vb. kullanımı 13 TWh (%9) elektrik üretirken, rüzgar enerjisi 1 TWh (%1) üretti. İsveç, 6 TWh'lik bir marjla net elektrik ithalatçısıydı.[88]
İsveç,1973 petrol krizinin İsveç'in ithal fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltma taahhüdünü güçlendirmesinin ardından 1974'te Uluslararası Enerji Ajansı'na katıldı.[89] Beklenmedik petrol arzı şoklarına karşı korunmak için ve IEA aracılığıyla verilen uluslararası taahhütlere uygun olarak İsveç, en az 90 günlük net petrol ithalatı tutarında stratejik bir petrol rezervi bulundurmaktadır. Şubat 2022 itibarıyla, İsveç'in petrol rezervleri toplam 130 günlük net ithalat değerine ulaştı.[90] İsveç, çoğunlukla hidroelektrik ve nükleer enerjiden elektrik üretmek için harekete geçti. Bununla birlikte, nükleer enerjinin kullanımı sınırlıdır. Diğer şeylerin yanı sıra, Three Mile Adası Nükleer Üretim İstasyonu kazası(Amerika Birleşik Devletleri) Riksdag'ı yeni nükleer santralleri yasaklamaya sevk etti. Mart 2005'te bir kamuoyu yoklaması, %83'ünün nükleer enerjiyi sürdürmeyi veya artırmayı desteklediğini gösterdi.[91]
İsveç, dekarbonizasyonda "küresel lider" olarak kabul ediliyor.[89] Politikacılar, İsveç'te petrolün aşamalı olarak kaldırılması, nükleer enerjinin azaltılması ve yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine milyarlarca dolarlık yatırımlar hakkında duyurular yaptılar.[92][93] Ülke, uzun yıllardır, genel olarak enerji vergileri ve özel olarak da karbondioksit vergileri dahil olmak üzere, çevre politikasının bir aracı olarak dolaylı vergilendirme stratejisi izlemiştir.[92] İsveç, karbon fiyatlandırmasını uygulayan ilk ülke olduve karbon fiyatları 2020 itibarıyla dünyanın en yüksek fiyatları olmaya devam ediyor. Bu modelin özellikle ülke ekonomisini karbondan arındırmada etkili olduğu gösterildi.[89] 2014'te İsveç, 16 TWh'lik bir marjla net elektrik ihracatçısıydı; rüzgar enerjisi değirmenlerinden elde edilen üretim 11,5 TWh'ye yükseldi.[94]
İsveç'te vergi mükelleflerinin parasının ortalama %27'si eğitim ve sağlığa, %5'i polise ve orduya ve %42'si sosyal güvenliğe gidiyor.[95] Tipik bir işçi, vergi takozundan sonra işgücü maliyetlerinin %40'ını alır. İsveç tarafından GSYİH'nın bir yüzdesi olarak toplanan toplam vergi, 1990'da %52,3 ile zirve yaptı.[96] Ülke, 1990-1991'de bir emlak ve bankacılık kriziyle karşı karşıya kaldı ve sonuç olarak, 1991'de vergi oranı indirimleri ve vergi matrahı uygulamak için vergi reformlarını kabul etti. zamanla genişliyor.[97][98] 1990'dan bu yana, İsveç tarafından toplanan GSYİH yüzdesi olarak vergiler düşüyor ve en yüksek gelir elde edenler için toplam vergi oranları en çok düşüyor.[99] 2010 yılında, ülkeninGSYİH'sının %45,8'i vergi olarak toplandı,OECD ülkeleri arasında en yüksek ikinci veABD veyaGüney Kore'deki oranın neredeyse iki katı.[96]
İsveç, dünyanın eğitim konusunda en gelişmiş ülkelerinden biridir. 1-5 yaş arası çocuklar bir halkanaokuluna giderler. (İsveççe:förskola veyadagis). 6 ila 16 yaş arası zorunlu eğitim vardır. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nda (PISA), 15 yaşındaki İsveçli öğrenciler OECD ortalamasına yakın bir puan alıyor.[100] Dokuzuncu sınıfı tamamladıktan sonra, öğrencilerin yaklaşık %90'ı üç yıllık bir liseye (gymnasium) devam ediyor, bu da hem iş yeterliliğine hem de üniversiteye giriş uygunluğuna yol açabilir. Okul sistemi büyük ölçüde vergilerle finanse edilmektedir.
İsveç hükûmeti, 1992'deHollanda'dan sonra dünyadaki ilk ülkelerden biri olarak eğitim kuponları getirerek kamu ve bağımsız okullara eşit davranır.[101] Herkes kâr amacı güden bir okul açabilir ve belediye yeni okullara belediye okullarının aldığı kadar ödeme yapmak zorundadır. Okul öğle yemeği İsveç'teki tüm öğrenciler için ücretsizdir ve kahvaltı verilmesi de teşvik edilmektedir.[102]
İsveç'te, en eski ve en büyükleriUppsala,Lund,Göteborg veStockholm'de bulunan bir dizi farklı üniversite ve kolej vardır. 2000 yılında, İsveç halkının %32'si yüksek öğretim derecesine sahipti ve bu da ülkeyi bu kategorideOECD'de beşinci yapıyor.[103] Diğer bazı Avrupa ülkelerinin yanı sıra hükûmet, İsveç kurumlarında derece yapmak isteyen uluslararası öğrencilerin öğrenim ücretlerini de sübvanse ediyor, ancak Riksdag'da geçen yeni bir yasa tasarısı bu sübvansiyonu AEA ülkeleri veİsviçre'den gelen öğrencilerle sınırlayacak.[104]
İsveç okullarına büyük göçmen akını, İsveç'in uluslararası PISA sıralamasında diğer tüm Avrupa ülkelerinden daha fazla düşmesinin önemli bir parçası olarak gösterildi.[105][106][107][108]
2008 yılı itibarıyla ülkenin nüfusu 9.234.209 kadardır.[109] Nüfus sayısı ilk defa 12 Ağustos 2004 tarihinden dokuz milyonun üzerine çıktı. Ülkedeki nüfus yoğunluğu kilometre kare başına sadece yirmi kişidir. Bu oran ülkenin güneyinde, kuzeyine göre daha fazladır. İsveç'te nüfusun yüzde seksen beşi kadarı kentsel alanlarda yaşar.[5] BaşkentStokholm yaklaşık 800.000'lik (kentsel alan ile beraber 1,3 milyon, tüm çevresiyle beraber yaklaşık 2 milyon) bir nüfusa sahiptir.Göteborg veMalmö ise ülkenin sırasıyla ikinci ve üçüncü büyük yerleşimleridir.
2007'de, nüfusun %13,4'ü (1,23 milyon) yurt dışında doğan insanlardan ibarettir.[110] Bunun sebepleri arasında İskandinav ülkeleri arasında yaşanan göçler, iş gücü göçleri ve mültecilerin ülkeye göçü yer almaktadır. İsveç,I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar göç veren bir ülkeyken,II. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra göç alan bir ülke oldu. 2007 yılında ülkeye toplam 99.485 insan göç etti.[111]
Göteborg'daki takımadalardan biri olanHalsö Adası.
1967 yılında tanıtılan ve İskandinav ülkeleri dışından ülkeye gelen göçü zorlaştıran yasalar sonucunda, 1969-70 yılları dolaylarında ülkeye göç eden İskandinav göçmen nüfusu 40.000 ile tarihteki en yüksek noktasına erişti. Yine mülteci olarak ülkeye gelip yerleşen mülteciler ve onların ardından gelen mülteci yakınları sayesinde ülkedeki mülteci oranı 1980'lerin sonundan sonra hızla arttı. Özellikleİran veŞili'den gelen mülteciler daha yüksek bir ivmeye sahipti. 1990'lar boyunca bu ülkelereYugoslavya'dan kopan ülkeler ileOrta Doğu ülkeleri eklendi.[113] 15 Aralık 2008'de gelen yeni yasa sayesinde Avrupa Birliği dışından işçi alımları kolaylaştı. BöyleceHindistan,Çin veAmerika Birleşik Devletleri'nden gelen işçi sayısı da artmaya başladı.[114]
İsveç'te en çok konuşulan dil, birKuzey Cermen dili olan ve Danca, Norveççe gibi dillerle yakın akraba olanİsveççedir. Ancak İsveççe, bu diğer Kuzey Cermen dillerinden biçimce ve okunuşça farklıdır. Norveççe bilen bir kişi zorlanarak da olsa İsveççe bir konuşmayı anlayabilir. Yine Danca bilen bir kişi, Norveççe bilenden biraz daha fazla zorlanarak konuşmaları anlayabilir.[115] İsveççe İsveç'te en çok konuşulan dil olmasına karşın ülkede resmî dil konumunda değildir. İsveç Finleri de İsveç'te ikinci büyük dil grubunu oluşturur. Ülkedeki nüfusun yüzde üçü tarafından konuşulanFince, azınlık dili olarak kabul edilmektedir. Ülkedeki diğer azınlık dilleriMeänkieli,Sami,Romanca veYidiş şeklindedir. İsveççenin devlet dili olması konusunda mecliste yapılan bir 2005 önerisi, sınırda bir oyla reddedildi.[116]
Halkın büyük bir kısmı,Anglo-Amerikan kültürüyle olan yakınlıklarına bağlı olarak yabancı dil olarakİngilizce gibi kimi yabancı dilleri bilmektedir.II. Dünya Savaşı sonrasında doğan İsveçliler, ticari bağlantılar, denizaşırı yolculukların popülerliği, Anglo-Amerikan etkiler ve filmlerde altyazı kültürünün baskın olması gibi nedenlerle İngilizceyi oldukça rahat öğrenebilmektedirler. İsveç'te İngilizce, liselerde öğretimi zorunlu olan yabancı dildir.[117] Bölgesel öğretim kurumlarının kararlarına bağlı olarak, İngilizce birinci sınıf ile dokuzuncu sınıf arasında zorunlu olarak işlenmektedir. Bunların dışındaFransızca,Almanca veİspanyolca gibi diller de bir ikinci yabancı dil olarak öğretilmektedir.[115] Yine İsveççe kurslarındaDanca veNorveççeden örnekler işlenmektedir.
11. yüzyıldan önce İsveçliler, İskandinav putperestliğine inanıp,Æsir tanrılarına taparlardı.Uppsala, tapınakların merkeziydi. 11. yüzyılda yaşanan Hristiyanlaşma ile, ülkenin yasaları değiştirildi.19. yüzyıla kadar başka tanrılara tapmak yasaklandı. 1530'lardaProtestanlık'ın gelişmesinden sonraMartin Luther'in İsveç kurumuOlaus Petri ülkede önemli etkiler yarattı. Bu dönemde kilise ile devletin bağı ve ülkenin Roma Katolik piskoposluğu ile olan bağları koparıldı. Bu sayede ülkedeLütercilik egemen olmaya başladı. Bu süreç 1593'te gerçekleşenUppsala Kilise Meclisi'nin kurulmasıyla tamamlandı.Reform'u izleyen ve çoğu zamanLuteran Ortodokluğu adı verilen dönem boyuncaKalvinistler,Hollandalılar,Valonyalılar veMoravya Kilisesi üyeleri gibi küçük Luteran-olmayan gruplarticaret vesanayide etkin rol oynadıkları gibi, dinî görünümlerini düşük tuttukları sürece oldukça hoşgörüyle karşılandılar. KuzeydekiSami toplulukları aslenşaman inançlarına sahipken,17 ve18. yüzyıl itibarıyla İsveçli Luteran misyonerlerin etkisiyle yavaş yavaş Protestanlık mezhebini benimsemeye başladı.
Lund Katedrali
Ülke 18. yüzyıl sonuna kadar liberalleşemese deMusevilik,Katoliklik gibi diğer inançlara sahip insanlar rahatça yaşama ve çalışma hakkı elde ettiler. Yine de 1860 yılına kadar İsveç'te Luteranların başka bir dine geçmesi yasa dışıydı. 19. yüzyılda laik kiliselerin ülkeye gelişiyle beraber yüzyılın sonundalaiklik, halk ile kilise törenlerinin arasının açılmasıyla son buldu.İsveç Kilisesi'nin terk edilmesi o dönemde 1860 muhalefet yasası olarak anılan uygulamayla, kişinin başka bir mezhebe geçmesi zorunlu kılınarak yasallaştı. Tam anlamıyla dinî mezhepleri terk etme hakkı, 1951'dekiDin özgürlüğü yasası ile gerçekleşti.
Günümüzde İsveç halkının %52,8'i Luteran olan İsveç Kilisesi'ne bağlıdır.[118] Ancak bu sayı her sene yaklaşık %1 oranında azalmaktadır. Ayrıca kilise hizmetleri de yalnızca nüfusun tek rakamlı yüzdesi tarafından kullanılmaktadır.[119] Bu büyük etkin olmayan grubun varlığının sebebi 1996 yılına kadar, anne ya da babasından en az birinin İsveç Kilisesi'ne bağlı olması durumunda her çocuğun otomatik olarak bu kiliseye üye yapılmasıydı. Ancak 1996'dan sonra sadece vaftiz edilen kimseler bu kiliseye üye olmaya başladı. Bunun yanında yaklaşık 275.000 İsveçli, çeşitli laik kiliselere üyedir. Bu laik kiliselere katılım yüzdesi çok daha yüksektir. Bunun dışında ülkeye gerçekleşen göç nedeniyle ülkede 92.000Katolik ve 100.000Ortodoks yaşamaktadır. Yine aynı nedenden dolayı ülkede önemli bir Müslüman kesim de bulunmaktadır. Ülkedeki yarım milyona yakın Müslümanın sadece %5'i (25.000 kişi) düzenli olarak namaz ibadetini yerine getirmekte veCuma namazlarına katılmaktadır.[120]
İsveç'te ortalama yaşam süresinin tarihsel gelişimi
İsveç'teki sağlık hizmetleri kalitesi, diğer gelişmiş ülkelerle benzerlik gösterir. İsveç,bebek ölümü oranında dünyadaki en düşük beş ülkeden biridir. Ülkedeki ortalama yaşam süresi ve güvenilir içme suyu oranı yüksektir. Tedavi arayan herhangi bir İsveç vatandaşı, kısa sürede doktorlara erişebilmektedir. Yine birçok farklı tedavi şekli de talep edilebilmektedir. Ülkede sağlık hizmetleri, 21 il meclisi tarafından üstlenildiği gibi, hükûmet tarafından verilen bütçelerle karşılanmaktadır. İsveç'te yaşayan vatandaşlar ve sosyal güvenlik numarası olan herkes ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanabilir. Ancak, ilk tedavi olunan tarihten itibaren bir yıl içinde 1150 İsveç Kronu'nu geçtikleri takdirde katkı payı ödemezler. Bu rakam ilaçlar için 2350 İsveç Kronu'dur. Kronik hastalıklar için herhangi bir ilaç ya da muayene katkı payı alınmamaktadır.
Son yüzyıllarda ülke,Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra sona eren bir net göç ulusundan,İkinci Dünya Savaşı'ndan itibaren net bir göç ulusuna dönüştü. Son yıllarda ülke, esas olarak 2015'te patlak verenSuriye İç Savaşı nedeniyle büyük bir mülteci ve göçmen akını aldı. İsveç, kişi başına Avrupa'nın herhangi bir yerinden daha fazla mülteci aldı. Yalnızca 2015 yılında rekor kıran 163.000 kişi, ancak 10 milyonluk bir ülkeye sığınma başvurusunda bulundu.
Göçün ekonomik, sosyal ve politik yönleri, etnik köken, ekonomik faydalar, göçmen olmayanlar için işler, yerleşim kalıpları, yukarı doğru sosyal hareketlilik üzerindeki etkiler, suç ve oy kullanma davranışı ile ilgili tartışmalara neden olmuştur.[121]
İsveç'in ilçelerinde ve genel olarak 2020 itibarıyla iki İsveçli ebeveynin İsveçlileri
İsveç hükûmeti etnik kökene dayalı herhangi bir istatistik yapmadığından, İsveç'teki göçmenlerin ve onların soyundan gelenlerin etnik kökenlerine ilişkin kesin rakamlar yoktur. Ancak bu, kaydedilen göçmenlerin ulusal geçmişleriyle karıştırılmamalıdır.
İsveç'teki göçmenler çoğunlukla Svealand ve Götaland'ın kentsel alanlarında yoğunlaşmıştır.[122] 1970'lerin başından bu yana, İsveç'e göç çoğunlukla Asya (özellikle Batı Asya)[123] ve Latin Amerika'daki ülkelerden gelen mülteci göçü ve aile birleşiminden kaynaklanmaktadır.[124] 2019'da İsveç, 2018'de 21.502 olan 21.958 kişiye sığınma hakkı verdi.[125]
2021'de İsveç'te beş kişiden biri (2.090.503) yurtdışında doğdu.[126] 2021'de İsveç nüfus sicilindeki yabancı uyruklu kişilerin en büyük on grubu şunlardandı:[127]
İsveç Emeklilik Kurumu tarafından hükûmetin emriyle yapılan resmi bir soruşturmaya göre, İsveç'e göç, devletin nüfusa emekli maaşı için yaptığı harcamaları ikiye katlayacak. 2017 için İsveç'e toplam göç kabaca 180.000 kişi ve bundan sonra her yıl 110.000 kişi olacak.[128][129]
İleri birsanayi devleti olan İsveç, dünya genelinde söz sahibi olan bilimsel ve teknolojik birçok gelişmenin öncüsüdür. Yine devlet sektörün ve özel sektörünaraştırma ve geliştirme kısmı ülkeningayri safi yurt içi hasılasının yaklaşık %4'ünden pay alır. Bu bağlamda yüzde olarak en çok Ar-Ge yatırımı yapan ülkelerden biri İsveç'tir. İsveç'teki araştırma etkinlikleri standardı oldukça yüksek olup, ülke bu konuda birçok alanda dünya lideridir. İsveç, Avrupa'da en çok Ar-Ge yatırımı yapan ve kişi başına en çok bilimsel çalışma düşen ülke konumundadır.[130]
İsveç hükûmeti Ar-Ge uygulamalarını güçlendirmek ve bilimsel alanda yüksek öncelikler atamak için uğraşmaktadır. Bu bakımdan İsveç en yenilikçi devletlerden biri olarak gösterilebilir. Uzun yıllardır, ileri teknoloji yatırımları ve kullanımıylaOECD ülkeleri arasında öncüler arasında yer alan İsveç, uluslararası karşılaştırmada hemen hemen tüm ileri teknoloji ve sanayi alanlarda, özelliklefarmasötik veiletişim alanlarında, gelişmiş durumdadır.
İstatistiklere bakıldığında 1970-2003 arasındaki dönem boyunca, İsveç'in yenilik sistemi OECD ülkeleri arasında patentlenmiş ürünlerin nüfus büyüklüğüyle ilişkisine göre hesaplanan teknolojik yenilik geliştirme sıralamasında ön sıralarda yer almaktadır.Patentleme kriterine bakıldığında,Amerika Birleşik Devletleri,Avrupa Birliği veJaponya'yı geride bırakan İsveç, sadeceİsviçre'nin arkasından ikinci sıradadır.
İsveç ekonomisi, bilgi yoğunluklu veihracat üzerine kurulu bir üretim sektörünü barındırır.[131]
Ülkenin20. yüzyıl kültür tarihinde, ilk verilen sinema eserleri arasında yer alan filmler önemli bir yer tutmaktadır. Bu ilk sinema örnekleri arasındaMauritz Stiller veVictor Sjöström gibi ünlü İsveçli oyuncuların eserleri yer almaktadır. 1920'lerden 1980'lere kadarki dönemdefilm yapımcısıIngmar Bergman; oyuncuGreta Garbo veIngrid Bergman uluslararası olarak geniş tanınırlık elde etti. Son yıllardaLukas Moodysson veLasse Hallström gibi isimlerin filmleri de geniş bir izleyici kitlesine sahiptir.
Viking sitelerinde bulunan enstrümanlara dayanarak İskandinav müziğinin tarihsel yeniden yaratımları denenmiştir. Kullanılan enstrümanlarlur (bir tür trompet), basit telli çalgılar, tahta flütler ve davullardı. İsveç'in önemli bir folk müzik sahnesi vardır. Bir tür Sami müziği olanjoik, geleneksel Sami animistik maneviyatının bir parçası olan bir ilahidir. Önemli besteciler arasında Carl Michael Bellman veFranz Berwald bulunmaktadır.
İsveç'te ayrıca önemli bir koro müzik geleneği vardır. 9,5 milyonluk bir nüfustan beş ila altı yüz bin kişinin korolarda şarkı söylediği tahmin edilmektedir.[132]
2007'de 800 milyon doları aşan geliriyle İsveç, dünyanın en büyük üçüncü müzik ihracatçısıydı ve yalnızca ABD ve Birleşik Krallık'ın gerisindeydi.[133][134]
Bir kaynağa göre 2013, İsveç dünyada kişi başına en çok liste isabetini üreten ülkedir, onu Birleşik Krallık ve ABD izlemektedir.[135]
İsveç'in oldukça canlı bir caz sahnesi var. Son altmış yıl boyunca, hem iç hem de dış etkiler ve deneyimlerle teşvik edilen, dikkate değer derecede yüksek bir sanatsal standarda ulaştı. İsveç Halk Müziği ve Caz Araştırmaları Merkezi, Lars Westin'in İsveç'teki caza genel bakışını yayınladı.[136]
1960'lar ve 1970'ler boyunca İsveç, "cinsel devrim" olarak anılan ve kadın-erkek eşitliğini savunan kültürel akımda da öncü bir görev üstlendi.[137] Günümüzde İsveç'teki bekarların sayısı dünya standartlarına göre oldukça yüksektir. Eski bir İsveç filmi olanBen Meraklı-Sarıyım (1967), içerdiği sevişme sahnelerinin yanında cinselliğin liberal açısına değinmektedir. Bu tarz, o dönemden sonra "İsveç günahı" (Swedish sin) olarak anılmaya başladı. İsveç ayrıcaeşcinsellik konusunda da özgürlükçü bir tutuma sahiptir. ÖrneğinFucking Åmål filminde küçük bir İsveç kenti olanÅmål'daki iki gençlezbiyenin hayatı aktarılmaktadır. İsveç'te hemcins çiftler, Mayıs 2009'daevlenme hakkına sahip oldular. Bunun yanı sıra hem yerli ortaklıklara hem de kayıtlı birlikteliklere izin verilmektedir. Her yaştan ve cinsiyetten birlikte yaşama (sammanboende) durumu ülke çapında yaygındır.
İsveç mutfağı, diğerİskandinav ülkeleri (Danimarka, Norveç veFinlandiya) gibi geleneksel olarak basitti. İsveç mutfağı, görece yoksul bir malzeme çeşitliliği gösterir ve bu açıdan diğerİskandinav mutfaklarına benzer.
Balık (özellikleringa), et,patates vesüt ürünleri İsveç mutfağında önemli bir yeri vardır. İsveç toprağında az yetiştiği için baharatlar görece çok az kullanılır.
İsveç mutfağının zirvesi, geleneksel olarak sos, et suyu ve haşlanmış patates veyaban mersini reçeli ile sunulan İsveç köftesidir.İsveç'e özgü yiyecekler arasında köfte hariç en tanınmışlarıKnäckebröd (kuru, sert, peksimete benzeyen bir 'çıtır ekmek') velingondur (yabani kızılcık reçeli).
Krepler,pyttipanna, başlangıçta et artıklarını tüketmek anlamına gelen baharatlı kızarmış et ve patates karması,lutfisk vesmörgåsbord veya lüks büfe diğer yiyeceklerdir. Geleneksel yassı ve kurugevrek ekmek birkaç çağdaş çeşit haline geldi.
Bölgesel olarak önemli gıdalar kuzey İsveç'tekisurströmming (fermente bir balık) ve güney İsveç'tekiyılan balığı‘dır.
Bazıları yüzlerce yıllık geleneksel İsveç yemekleri, modern İsveç mutfağının birçok uluslararası yemeği benimsemesine rağmen, İsveç'in günlük yemeklerinin önemli bir parçasıdır.
İsveç'te faaliyet gösteren başlıca gazeteler, Dagens Nyheter, Expressen, Afton Bladet ve Svenska Dagbladet'tir. Ülkenin devlet televizyonu iseSVT'dir. SVT'nin SVT24 kanalında ise haber içerikli yayınlar yapılır. Ülkenin en çok dinlenilen devlet radyoları ise P1, P2, P3, P4 ve P6'dır. Bu radyolar da haber ve tartışma içerikli yayınlar yapılmakta ve ülkedeki yol durumları ile ilgili olarak güncel bilgileri dinleyiciler ile paylaşılmaktadır.
^abStatistics Sweden.Yearbook of Housing and Building Statistics 2007. Statistics Sweden, Energy, Rents and Real Estate Statistics Unit, 2007.ISBN 978-91-618-1361-2. Çevrimiçi sürümü:PDF dosyası 25 Mart 2009 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.
^Gwyn Jones.A History of the Vikings. Oxford University Press, 2001.ISBN 0-19-280134-1. s. 164.
^abSawyer, Birgit and Peter Sawyer (1993).Medieval Scandinavia: from Conversion to Reformation, Circa 800–1500. University of Minnesota Press, 1993.ISBN 0-8166-1739-2, pp. 150–153.
^Bagge, Sverre (2005) "The Scandinavian Kingdoms". InThe New Cambridge Medieval History. Eds. Rosamond McKitterick et al. Cambridge University Press, 2005.ISBN 0-521-36289-X, p. 724: "Finlandiya'daki İsveç yayılması Ruslarla çatışmaya yol açtı. Bu çatışma Karelian yarımadasını bölen ve kuzeyini iki ülke arasında paylaştıran 1323 tarihli barış antlaşmasıyla geçici olarak sonlandırıldı."
^"A Political and Social History of Modern Europe V.1./Hayes..." Hayes, Carlton J. H. (1882–1964),Title: A Political and Social History of Modern Europe V.1., 2002-12-08, Project Gutenberg, webpage:Infomot-7hsr110 17 Kasım 2007 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..
^ab Einhorn, Eric and John Logue (1989).Modern Welfare States: Politics and Policies in SocialDemocratic Scandinavia. Praeger Publishers, p.9: "Sanayileşmenin 1850'lerde başladığı Danimarka her ne kadar on dokuzuncu yüzyılın sonunda zenginleşmiş olsa da, İsveç ve Norveç oldukça yoksuldu. Kıtlığın ve isyanların önüne geçmedeki en güvenilir yol Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmekti. Özellikle 1880'lerde nüfusun yüzde birinden fazlası aşamalı olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti."
^Koblik, Steven (1975).Sweden's Development from Poverty to Affluence 1750–1970, University of Minnesota Press, p.8–9, "In economic and social terms the eighteenth century was more a transitional than a revolutionary period. Sweden was, in light of contemporary Western European standards, a relatively poor but stable country. [...] It has been estimated that 75–80% of the population was involved in agricultural pursuits during the late eighteenth century. One hundred years later, the corresponding figure was still 72%."
^Koblik, Steven (1975).Sweden's Development from Poverty to Affluence 1750–1970 University of Minnesota Press, p. 11: "The agrarian revolution in Sweden is of fundamental importance for Sweden's modern development. Throughout Swedish history the countryside has taken an unusually important role in comparison with other European states."
^Koblik, Steven (1975).Sweden's Development from Poverty to Affluence 1750–1970 University of Minnesota Press, p. 90. "It is usually suggested that between 1870 and 1914 Sweden emerged from its primarily agrarian economic system into a modern industrial economy."
^Nordstrom, p. 315: "Sweden's government attempted to maintain at least a semblance of neutrality while it bent to the demands of the prevailing side in the struggle. Although effective in preserving the country's sovereignty, this approach generated criticism at home from many who believed the threat to Sweden was less serious than the government claimed, problems with the warring powers, ill feelings among its neighbours, and frequent criticism in the postwar period."
^abGlobalization and Taxation: Challenges to the Swedish Welfare State. By Sven Steinmo.
^Nordstrom, p. 344: "During the last twenty-five years of the century a host of problems plagued the economies of Norden and the West. Although many were present before, the 1973 and 1980 global oil crises acted as catalysts in bringing them to the fore."
^Krantz, Olle and Lennart Schön. 2007. Swedish Historical National Accounts, 1800–2000. Lund: Almqvist and Wiksell International.
^Englund, P. 1990. "Financial deregulation in Sweden." European Economic Review 34 (2–3): 385–393. Korpi TBD. Meidner, R. 1997. "The Swedish model in an era of mass unemployment." Economic and Industrial Democracy 18 (1): 87–97. Olsen, Gregg M. 1999. "Half empty or half full? The Swedish welfare state in transition." Canadian Review of Sociology & Anthropology, 36 (2): 241–268.
^"Förord"(PDF). 24 Haziran 2008 tarihindekaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2009.
^Hadenius, Stig; Nilsson, Torbjörn; Åselius, Gunnar (1996)Sveriges historia: vad varje svensk bör veta. Bonnier Alba, Borås.ISBN 91-34-51857-6 (in Swedish) (1996:13):
Hur och när det svenska riket uppstod vet vi inte. Först under 1100-talet börjar skriftliga dokument produceras i Sverige i någon större omfattning [...]
How and when the Swedish kingdom appeared is not known. It is not until the 12th century that written document begin to be produced in Sweden in any larger extent [...]
^Statistics Sweden.[1] 4 Ekim 2013 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. Befolkningsstatistik i sammandrag 1960-2007. Retrieved 9 February 2009.
^Statistics Sweden.[2] 23 Ekim 2013 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi. Befolkningsutveckling; födda, döda, in- och utvandring, gifta, skilda 1749 - 2007
^Statistics Sweden.Utrikes födda efter region, ålder i tioårsklasser och kön. År 2001-2007.[3] 23 Mart 2020 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi.. Retrieved 7 February 2009.
^Nordstrom, p. 353. (Lists eski Yugoslavia and Iran as top two countries in terms of immigration beside "Other Nordic Countries," based on Nordic Council of MinistersYearbook of Nordic Statistics, 1996, 46–47)
^Migrationsverket.[4] 6 Nisan 2017 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..Many IT specialists and engineers among the new labour immigrants, 6 February 2009. Retrieved 7 February 2009.
^Durant, Colin (2003).Choral Conducting: philosophy and practice. Routledge. ss. 46-47.ISBN978-0-415-94356-7.Sweden has a strong and enviable choral singing tradition. [..] All those interviewed placed great emphasis on the social identification through singing and also referred to the importance of Swedish folk song in the maintenance of the choral singing tradition and national identity.
Bagge, Sverre (2005). "The Scandinavian Kingdoms". InThe New Cambridge Medieval History. Eds. Rosamond McKitterick et al. Cambridge University Press, 2005.ISBN 0-521-36289-X.
Durant, Colin (2003).Choral Conducting: philosophy and practice, Routledge, pp. 46–47.ISBN 0-415-94356-6.
Einhorn, Eric and John Logue (1989).Modern Welfare States: Politics and Policies in Social Democratic Scandinavia. Praeger Publishers, 1989.ISBN 0-275-93188-9.
Sawyer, Birgit and Peter Sawyer (1993).Medieval Scandinavia: from Conversion to Reformation, Circa 800–1500. University of Minnesota Press, 1993.ISBN 0-8166-1739-2.
Statistics Sweden.Yearbook of Housing and Building Statistics 2007. Statistics Sweden, Energy, Rents and Real Estate Statistics Unit, 2007.ISBN 978-91-618-1361-2. Available online inpdf format25 Mart 2009 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..
Uddhammar, Emil (1993).Partierna och den stora staten: en analys av statsteorier och svensk politik under 1900-talet. Stockholm, City University Press.