
İstanbul tarihi, günümüzdeTürkiye toprakları üzerinde bulunanİstanbul şehrinin tarihini anlatır. İstanbul'un tarihi, ana hatlarıyla beş büyük döneme ayrılabilir:Tarih öncesi dönem,Roma İmparatorluğu dönemi,Bizans İmparatorluğu dönemi,Osmanlı İmparatorluğu dönemi veTürkiye Cumhuriyeti dönemi.

İstanbul, 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar yaklaşık on altı yüzyıl boyunca dünyanın en önemli ve en büyükmetropolleri arasında bulunmuş bir şehir olmuştur.[1]Avrupa,Asya veAfrika kıtalarının buluştuğu geniş bir bölgenin tartışmasız tek hâkimi olmuş ve bu süreç içerisindedünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır. İstanbul yaklaşık 1600 yıl boyunca, M.S. 330'dan 1922'ye kadar bulunan dönemde; sırasıylaRoma İmparatorluğu (330-395),Bizans İmparatorluğu (395-1204, 1261-1453),Latin İmparatorluğu (1204-1261) veOsmanlı İmparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğabaşkentlik yapmıştır. Bu imparatorlukların üçü, var oldukları dönemde dünyanın iktidar sahibi ve en güçlü devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin İstanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde, şehrin tarihsel önemi ve değeri kolaylıkla anlaşılabilir.
1922'de Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılıp 13 Ekim 1923'teAnkara'nın yeni kurulanTürk devletinin başkenti olmasıyla birlikte yüzyıllık köklü başkentlik özelliğini kaybeden İstanbul şehri, 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir dünya şehri olma özelliğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra tekrar kazanmaya başlamış ve günümüzdeAvrupa veOrta Doğu’nun en önemli merkezleri arasında kendine yer bulmuştur.
İstanbul'un yerleşim tarihi yaklaşık 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 3 bin, başkentlik tarihi ise 1600 yıla kadar uzanır. Avrupa ileAsya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan İstanbul, çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitlidin,dil veırktan insanların bir arada yaşadığıkozmopolit vemetropolit bir şehir olmuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik hâlini almıştır. Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olmuştur.
Orta Çağ'da İstanbul'un nüfusu azalmıştı; ancak şehirOsmanlı İmparatorluğu'nun zirvesine yaklaştıkça, 16. yüzyılda 700.000'e yakın bir nüfusa ulaştı ve bir kez daha dünyanın en kalabalık şehirleri arasına girmeyi başladı.[2] Günümüzde İstanbul, 2021 yılıTÜİK verilerine göre 15,8 milyonu aşkın nüfusuylaTürkiye'nin veAvrupa'nın en kalabalık şehridir ve dünyanın da en kalabalık 15. şehridir.[3]
Küçükçekmece Gölü kenarında bulunanYarımburgaz Mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresindeCilalı Taş Devri veBakır Çağı insanlarının yaşadığı sanılmaktadır.
İlk belirgin yerleşim sahiplerininMegaralılar olduğu kabul edilmektedir. Megaralılar, bugünküKadıköy'e yerleştiler ve buraya "Khalkedon" adını verdiler. AyrıcaKadıköy'e bağlıFikirtepe'de de çeşitli buluntular ortaya çıkmıştır. Mitolojiye göreBatum'a doğru yola çıkan 40 kadarYunan,İstanbul Boğazı'ndan geçerken, bugünküSarayburnu'nda karaya çıkmışlar ve bulundukları yere, "Altın Boynuz" dedikleriHaliç'e veKhalkedon civarına yerleşmişlerdir.
İstanbul, bu dönemde adı "Byzantion" olan birAntik Yunan şehir devleti olarak kurulmuş, kısa zamanda gelişip güçlenmiş ve ardından dönemin süper gücü olanRoma İmparatorluğu tarafından ele geçirilmiştir. Byzantion, Romalılar tarafındanLatinleştirilmiş ve 'Byzantium' olarak Roma İmparatorluğu'nun önemli şehirlerinden biri hâline gelmiştir.

Bugünküİstanbul'un temelleri MÖ 7. yüzyılda atılmıştır. "Byzantion" şehriMegaralılar tarafından MÖ 667'de tarihi yarımadanın doğusunda,Sarayburnu civarında kurulmuştur. Byzantion uzun süreşehir devlet yapısı göstermiştir. MÖ 478'de Byzantion,Spartalı Pausanlılar tarafından ele geçirilmiştir; ancak yönetimde sadece 2 yıl kalacaktır.
Byzantion, Spartalı Pausanlıların yönetiminde ancak iki yıl kalabilmiş, sonra Pausanlılar şehrin halkı tarafından kovulmuşlardır. Böylece MÖ 476'dan itibaren Byzantion,demokrasiyi yönetim biçimi olarak belirlemiştir. Uzun süreşehir devlet yapısı gösterenByzantion, stratejik konumuna borçlu olduğu ekonomik gelişme sayesinde tümAntik Yunan bölgesine müdahale edebilen bir güç olmuştur.
M.Ö. 196'da Byzantion,Roma İmparatorluğu'nun hakimiyeti altına girmiştir. Roma İmparatorluğu'na,İmparatorSeptimius Severus tarafından Roma Bağımsızlık Bildirgesi ile dahil edilmiştir. Şehir, İmparatorVespasian tarafından 1. yüzyılda imparatorluğa sağlam bir şekilde bağlı kalması amacıyla Latinleştirilmiştir.
Byzantion, İmparator Vespasian döneminde hızlı birLatinleştirme politikasına tabi tutulmuştur, adıLatince "Byzantium" olmuştur veRoma İmparatorluğu'na tam bağlı önemli bir vilayet hâline gelmiştir. MS 196'da Byzantion şehri,Pers İmparatoru Pescennius ile anlaştığı için Roma İmparatoruSeptimius Severus tarafından cezalandırılır ve şehir büyük zarar görür. Şehir sonra yine Septimius Severus tarafından baştan başa tekrar inşa edilir.
"Augusta Antonina" adı, baştan başa yeniden inşa edilmiş ve düzenlenmiş şehreİmparatorSeptimius Severus (193-211) tarafından, oğlu Antonius'un şerefine verilmiştir ve 3. yüzyılda bu ad kullanılmıştır. 330 yılında Byzantion,I. Konstantin tarafındanRoma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edilmiştir.
İstanbul'un başkentlik tarihi,Roma İmparatorluğu'nun Doğu-Batı ayrışmasından 65 yıl kadar önce başlamıştır.Byzantion şehri, 330 yılında İmparatorI. Konstantin'in (Büyük Konstantin) isteğiyle "Nova Roma (Yeni Roma)" olarakRoma İmparatorluğu'nun başkenti yapılmıştır. Sonra, kentin ismi imparatorun ölümünden sonra onun anısınaByzantium'dan "Konstantinopolis" olarak çevrilir. Roma'nın istilası ve yıkılmasıyla onun yerine geçen Konstantinopolis, 395'te ikiye bölünen Roma İmparatorluğu'nun ardılı devlet olanDoğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olur.

İstanbul'un bu dönemde adıKonstantinopolis olarak değişmiş, önceRoma İmparatorluğu'nun sonraBizans İmparatorluğu'nun başkentliğini yapmıştır. Bizans başkenti Konstantinopolis yaklaşık 1000 yıl boyuncaOrta Doğu'ya hakim bir şehir konumuna yükselmiştir.

Konstantinopolis, önceDoğu Roma İmparatorluğu adıyla kurulan veBatı Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra zamanla adıBizans İmparatorluğu'na dönüşen devletin de 395'te başkenti olmuştur. Konstantinopolis erken Orta Çağ'da da dünyanın en parlak ve zengin şehridir.
1204-1261 yılları arasındaLatinlerin işgaline uğrayan KonstantinopolisLatin İmparatorluğu'nun başkenti haline gelmiştir.
Bizans başkenti Konstantinopolis ve geç Bizans İmparatorluğu dönemi (1261-1453)
Latin egemenliğinden sonra Konstantinopolis daha sonra tekrar 1453'e kadar Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olmuştur. Bu döneme Kostantinopolistik denir.



İstanbul bu dönemde büyük bir cihan imparatorluğunun başkenti olacak, üç kıtada yayılan toprakları 400 yıldan uzun süre hakimiyetinde bulunduracaktır.


İstanbul 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar on altı yüzyıl boyunca dünyanın en büyük ve en önemlimetropolleri arasında yer almıştır. Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği geniş bir bölgenin tartışmasız tek hakimi olmuş ve bu süreçte dünya tarihini önemli derecede etkilemeyi başarmıştır.
İstanbul kesintisiz bin altı yüz yıl boyunca, 330'dan 1922'ye kadar olan dönemde;Roma İmparatorluğu (330-395),Bizans İmparatorluğu (395-1204, 1261-1453),Latin İmparatorluğu (1204-1261) veOsmanlı İmparatorluğu (1453-1922) olmak üzere dört farklı imparatorluğa başkentlik yapmıştır. Bu imparatorluklardan üçü var oldukları dönemde dünyanın en büyük güç ve iktidar sahibi devletleri olarak tarihe geçmiştir. Hepsinin İstanbul'dan yönetildiği düşünüldüğünde şehrin tarihsel önemi ve değeri anlaşılabilir.
1923'teAnkara'nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren İstanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir 'dünya kenti' olma özelliğiniTürkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamış, günümüzdeOrta Doğu veAvrupa'nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır.

