İran (ایران) sözcüğü çağdaşFarsçaya,Zerdüştlük'ün kutsal kitabıAvesta'da yer alan birProto-İrani terim olanAryānām'dan girmiştir.[11]Ariya veAiriia kelimeleri, aynı zamandaAhameniş İmparatorluğu yazıtlarında etnik bir atıf olarak yer almıştır.Orta Farsça'dan gelenĒrān terimi (Pehlevî dilinde'yr'n),Nakş-ı Rüstem'dekiI. Erdeşîr'in taç giyme törenini gösteren kabartmanın yanındaki yazıtta bulunmuştur.[12] Bu kabartmaya eşlik edenPartça dilindeki yazıtta İran,Aryān olarak ifade edilirken; bu yazıtta, kralın sanı, Orta FarsçadakiĒrān kelimesini içermektedir.Sasani İmparatorluğu'nun kurucusu I. Erdeşir'in zamanındaĒrān ifadesi, devletten çok insanları kastederek bu anlamını korudu. Bu yazıttaĒrān kelimesi,İran halklarına atfen kullanılmasına rağmen,Ērān ifadesininimparatorluk coğrafyasını ifade etmek için kullanılması Sasani Hanedanlığı'nın ilk döneminde de görülmüştür.
I. Erdeşîr'in oğluŞâpûr, bir yazıtında açıkçaĒrān bölgelerinin içine İranlıların yerleşmediğiErmenistan veKafkasya'yı da dâhil etmiştir.[13]Zerdüşt rahipKartir de, kitabelerindeĒrān'ın egemenliği altındaki bölgeleri gösteren listede aynı bölgeleri saymıştır.[13]Ērān veAryān kelimelerinin ikisi de, "Aryanlar'ın (İranlı) ülkesi" anlamına gelenProto-İran dilindekiAryānām teriminden gelmektedir.Airyanem Vaejah kelimesi ve kavramı, aslında İran'ın ülke isminde (edebi olarak Aryanlar'ın ülkesi anlamında), aynenAryānā kelimesinin modernFarsça karşılığı olan Iran (Ērān) gibi korunmuştur.
Ülkenin adı MÖ 6. yüzyıldan 1935 yılına kadarPers İmparatorluğu,Acemistan gibi isimlerle anılırken, o yılŞah Rızâ Pehlevî, uluslararası topluluktan "İran" adını artık kullanmalarını istemiştir. Birkaç yıl sonra bu isim değişikliğinin ülkenin geçmişiyle arasındaki bağı kopardığını iddia eden bazıları protesto gösterileri yapmış, bunun üzerine 1959'daMuhammed Rızâ Pehlevî, her iki ifadenin resmî olarak birlikte ve birbirinin yerine kullanılabileceğini açıklamıştır.
1979'da yaşananİran İslam Devrimi'nden sonra ülkenin resmî adı "İran İslâm Cumhuriyeti" olmuştur.
Eratosthenes'in takriben MÖ 200'de yaptığı dünya haritasınınİngilizce bir kopyası.İran platosunun bulunduğu bölgeyi tanımlamak için Ariana (Aryânâ) ifadesi kullanılmıştır.
İran platosu boyunca bulunan onlarcatarih öncesi kalıntı,[14][15][16] MÖ dördüncü binyılda,Mezopotamya yakınlarında ortaya çıkan en erken uygarlıklardan yüzyıllar önce antik kültürlerin ve yerleşim yerlerinin varlığına işaret etmektedir.[17]
Avesta dili, MÖ 1000'lerde ortaya çıkanZerdüştlük inancının kutsal kitabıAvesta'nın kutsal ilahi ve kurallarını bir araya getirmek için kullanılmış eski bir İranî dildir. Zerdüştlük, sonraki yıllardaAhameniş İmparatorluğu ve sonraki İran imparatorluklarının devlet dini oldu.
İran, bir millet veimparatorluk (MÖ 625[19]–MÖ 559) olarakMedler ile başlar. Medler ilk kezAsur kralıIII. Salmaneser'in dönemindeki (MÖ 858-824) yazılarda "Mada" adı ile kaydedilmişlerdir.[20] Medlerin şu anki adı,Antik Yunan dilindekiMêdos'tan (Μῆδος) gelmektedir.[21]Asurlular onlardanMedyan ülkesi,Kurmada, Mata veyaManda olarak bahsederken,Babilliler ise onlarıUmmān-manda olarak adlandırmışlardır. Genel olarak Medler, eskiYakın Doğu tarihinde önemli bir yere sahip oldukları kabul edilse de, tarihlerini yeniden inşa etmek için yazılı bir kaynak bırakmamışlardır; kendileriyle ilgili anlatılanlar sadeceAsurlular,Babilliler,Ermeniler veYunanlılar gibi yabancı kaynaklardan bilinmektedir. Medler, Asurluların yıkılmasında önemli roller oynamış ve güçlüLidya veBabil krallıklarıyla rekabet etmiştir.
Büyük Kiros,Medler vePerslerden tarihteki ilk Pers devleti olanAhameniş İmparatorluğu'nu oluşturarak birleşik bir imparatorluk kurmuş ve daha ileride, insanlar ile kültürler arası bir birleşme olana dek, kendi zamanının en büyüğü olmak üzere hükmetmiştir.[19]Kiros, söylenceye göre bir günPers ordusuna çalıları temizletmiş, ertesi gün ziyafet vermiş ve kendisini destekleyip lüks içinde yaşamak varken nedenMedlerin kölesi olarak kaldıklarını sormuştur. Bu hamlesiyle birlikte tüm Pers ordusunun desteğini kazanmıştır.[22]
Atina, MÖ 499'daSardis'in yağmalanması ile sonuçlananMilet'teki bir isyana destek vermiştir. Bu durum, MÖ 5. yüzyıl boyunca sürenYunan-Pers Savaşları olarak bilinen savaşları çıkartacak ve Yunanlara karşı bir Ahameniş harekâtına neden olacaktır. Yunan-Pers Savaşları sırasındaPersler bazı büyük üstünlükler ele geçirmişler ve MÖ 480'de Atina'yı yıkıp yerle bir etmişlerdir. Ancak Yunanların bir dizi zaferinden sonra Persler çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaşlar, MÖ 449'da imzalananCallias Barışı ile sona ermiştir.
Pers Ahamenişlerin en büyük çalışması, kurdukları imparatorluğun kendisiydi.Zerdüşt'ün öğretilerinden kaynaklanan kurallar ve ahlak;insan hakları,eşitlik veköleliğin yasaklanmasına dayandırılan politikaları geliştiren ve uygulayan Ahamenişler tarafından sıkı bir şekilde takip edilmiştir. MÖy. 6. yüzyıldan itibaren İran coğrafyasına hâkim olanZerdüştlük inancı, Ahamenişler zamanında, özellikleBabil'e sürgün edilmiş olanYahudilerinBüyük Kiros tarafından özgür bırakılması ve onlarınKutsal Topraklar'a geri gönderilip tapınaklarını yeniden inşa etmelerine izin verilmesiyle daha çok tanıtıldı veİbrahimî dinleri etkiledi. İlerleyen zamanlarda Kiros, bu olay nedeniyleYahudiler tarafından övgüyle bahsedilmiştir.
Aristoteles,Platon veSokrates'in yaşadığıAtina'nın Altın Çağı sırasında Yunanların Pers İmparatorluğu veOrta Doğu ile bazı temasları oluşmuştur. Çünkü Ahamenişler,Batı Asya'danAnadolu'nun batısına veMısır'danMezopotamya'nın kuzeyine kadar olan geniş alanda uzun yıllar hükmetmişlerdir.Orta Doğu veBalkanlar halklarına sağlanan barış, asayiş, güvenlik ve zenginlik, tarihte nadir görülen bir dönemi oluşturmuş; bu dönem, ticaretin bu oranda arttığı tek dönem olmuş ve bölge insanlarının yaşam standartları yükselmiştir.[24]
Antik Çağ'ın en önemli hükümdarlarından biri olarak ön plana çıkanBüyük İskender, babasıII. Filip'in bir suikaste uğrayıp ölmesinin ardından 20 yaşındaMakedonya tahtına geçince, gözünü o zamanki en büyük devlet olan Pers topraklarına dikti.[25]Balkanlar'da asayişi sağladıktan sonra Pers seferine çıkan İskender,Çanakkale Boğazı üzerindenAnadolu'ya geçti ve ilerledi. İskender, sonAhameniş hükümdarıIII. Darius'u MÖ 333'teİssos'ta (günümüzdeİskenderun) ve MÖ 331'deIrak civarındakiGaugamela Muharebesi'nde yenerek Ahameniş İmparatorluğu'nu ortadan kaldırdı vePers topraklarını kendi imparatorluğuna kattı.[25] İskender'in MÖ 323'teki ani ölümünün ardından imparatorluğu paylaşıldı ve İran coğrafyasınaSelevkos Hanedanlığı hâkim oldu.
İskender'inPers topraklarını işgalinden sonra arkasında bir varis bırakamadan ölmesi, uçsuz bucaksız imparatorluğunun devlet generalleri arasında paylaşılmasına neden oldu.[25] Bu generallerden biri olanMakedon asıllıI. Seleukos,Balkanlar'danHindistan'a kadar olan bölümü aldı. Selevkoslar, topraklarıRoma İmparatorluğu tarafından ele geçirilinceye kadar (MÖ 63)Doğu Akdeniz'in hâkimi oldular.
Part İmparatorluğu; MÖ 3. yüzyılın başlarındaSelevkos İmparatorluğu'nu yendikten sonraİran platosunu tekrar birleştiren ve yöneten, aynı zamanda MÖ 150-MS 224 arasındaMezopotamya'yı kontrol eden Arsasid Hanedanı tarafından idare edilmiştir.[26] Partlar,Antik İran'ın üçüncü yerli halkından olan bir hanedandır. Yaklaşık beş yüzyıl boyunca hüküm sürmüşlerdir.[27] MÖ 140 yılından itibaren bir imparatorluk hâline gelen Part İmparatorluğu, hızla genişlemiş ve başkent, günümüzdeTürkmenistan sınırları içinde bulunanNisa'dan,Dicle kıyısında yer alan ve günümüzde modernBağdat'ın güneyinde bulunanKtesifon'a taşınmıştır.
Tarihi önemliMed,Asur,Babil veElam topraklarının ele geçirilmesinden sonra Partlar, kendi imparatorluklarını düzenlemek zorunda kaldılar. Bu ülkelerin eski elit tabakasından olan herkesYunan idi ve yeni egemenler, eğer hükümranlıklarını sürdürmek istiyorsa kendi geleneklerini bunlara uydurmak zorundaydılar. Sonuç olarak, şehirler eski antik haklarını korudu ve sivil yönetimler ancak belli oranda rahatsız edildiler.
Partlar, özellikleOrta Anadolu'daRoma'nın genişlemesini sınırlandırdığı için,Roma İmparatorluğu'nun baş düşmanlarıydı. Partlar zırhlı, ağır silahlı ve hafif silahlı, ancak hareketli olan atlıları kullanarak kendi topraklarını yaklaşık 300 yıla yakın bir süre savundular.[28] Roma'nın en sevilen generaliMarcus Antonius, MÖ 36'da Partlara karşı, sonucunda 32.000 asker kaybedeceği büyük bir sefer düzenledi. Roma İmparatoruAugustus zamanındaRoma ve Part İmparatorluğu, aralarındaki sorunları diplomasi aracılığıyla çözüyordu. Bu gelişmeler sırasında Partlar, kendi ordularındaMarcus Antonius'tan ve MÖ 53'teHarran'da "büyük bir bozguna" uğrattıklarıMarcus Licinius Crassus'den elde ettikleri deneyimlerle, o dönem çok takdir edilenRoma jejyon standartlarına, "altın kartallar"a göre bir düzenlemeye gittiler.[29]
İmparatorluk düzeninin gevşediği ve son kralın, imparatorluğunvasallarından biri olanI. Erdeşir tarafından yenilmesi üzerinePart İmparatorluğu MS 224'te sona erdi veI. Erdeşir, bu tarihteSasani İmparatorluğu'nu kurdu. Ardından ülkeyi ekonomik ve askerî alanda reformlarla geliştirmeye başladı. Sasaniler,Ahamenişler tarafından çizilen sınırlar içinde, onlaraErânshahr veyaIranshahr diye atıfta bulunarak, başkentleriTizpon olmak üzere imparatorluklarını kurdular.[30]Roma İmparatorluğu, arka arkayaI. Erdeşir,I. Şapur veII. Şapur ile girdikleri savaşları kaybettikleri için pek çok sorun yaşadılar.[31] Sasani hükümranlığı dönemindeRoma İmparatorluğu'na karşı kazanılan zaferler, Roma'da büyük bir karamsarlık yarattı. Romalı tarihçi ve kamu görevlisiCassius Dio, konuyla ilgili şunları yazmıştır:
“
Bu, bizim için büyük bir korku kaynağı idi. Doğudakilejyonlarımız için Sasani Krallığı o kadar ürkütücüydü ki, çok azı onlarla savaşmak istiyor; geri kalanlar ise savaşma konusunda tamamen isteksiz davranıyordu.[32]
„
Partlar ve daha sonraki Sasaniler devrindeİpek Yolu üzerindeki ticaretÇin,Mısır,Mezopotamya, İran,Hindistan veRoma medeniyetlerinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır ve modern dünyanın temellerinin atılmasına yardımcı olmuştur.Partlardan kalan bazı kalıntılar, bazı açılardanKlasik Yunan etkileri taşımakta ve çoğunlukta kendi oryantal anlayışlarını sergilemektedir.[33]
Partlar, AvrupaRomanesk mimarisini andıran ve muhtemelen bu mimariyi etkilemiş olduğuTizpon'da örnekleri görülen Part stili mimari tasarımların yaratıcılarıydılar.[34][35] Sasaniler döneminde İran,Çin ile ilişkilerini geliştirdi; Sasanisanatı,müziği vemimarisi büyük atılımlar gerçekleştirdi veNizip Okulu veGundeşapur Akademisi gibi dünya çapında tanınan bilim ve araştırma merkezleri oluşturuldu.
Bu dönemde batıdaHristiyanlığın, doğuda iseBudizm veManiheizm gibi dinlerin yayılması sonucundaZerdüştlük inancı, İran birliğinin sağlamlaştırılması için ulusal bir devlet dini olarak örgütlendi. Ayrıca yine bu dönemde yazılı kültüre geçilmiştir. Kutsal metinlerin derlenmesinden oluşan enderzler, Zerdüştlüğün kutsal kitabı olanAvesta, dini ya da din dışı gelenekler ve İran'ın ulusal destanı sayılanŞehname, bu dönemde kaleme alınmıştır.
Sasaniler,7. yüzyılın başında,II. Hüsrev dönemindeBizans İmparatorluğu ile çoğunluğuOrta Doğu'da gerçekleşen çarpışmalara giriştiler. Tam da bu sıralardaMuhammed'inİslam'a olan çağrısı başlamış ve ilk Müslümanlar, bir ordu teşkilatı bünyesinde Muhammed'in önderliğindeArap Yarımadası'nda birtakım fetihlere girişmişti. Muhammed'in 632'deki ölümünün ardından başlayanMüslümanArap akınları, Sasani hükümdarlığındaki İran'a da sıçradı. Sasaniler,Bizanslılar ile yaptıkları savaşlar yüzünden tükenmişlerdi ve bu saldırılara karşılık veremeyecek bir vaziyetteydiler.[36]
İran,Ömer bin Hattab'ın halifeliği döneminde, 636'dakiKadisiye Muharebesi'nde yenildi ve Müslüman Araplar, Sâsânî egemenliğine 651 yılında son vererekİslâmiyet'i İran'da yaydılar.
İran'ın İslam Devleti tarafından ele geçirilmesinden sonra İran,Emevîler'in yönetimine girdi. Fakat İran tam anlamıyla İslamlaşmadı. İran'ın İslamlaşması, İran toplumunun kültürel, bilimsel ve siyasi yapısı içinde derin dönüşümlere neden oldu: Olgunlaşmışİran edebiyatı,felsefesi,bilimi vesanatı, yeni oluşan İslam medeniyetinin ana ögeleri hâline geldi. Kültürel, politik ve dinî olarak İran'ınİslam medeniyetine eklemlenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Son tahlilde İran'ın katkısı,Abbasiler devrindekiİslam'ın Altın Çağı'nın oluşmasında çok etkili olmuştur.[38]
Abbasilerin merkeziBağdat (günümüzdeIrak) olsa da, hanedanın İran ve kültürü üzerindeki etkisi büyüktü. Ayrıca Abbasi halifeleri, sıklıklavezirlerini İranlılardan seçerdi ve İranlı valilerin ciddi anlamda yerel otonomi yetkileri vardı.
822'deHorasan ValisiTâhir, bağımsızlığını ilan etti ve yeni bir Pers hanedanlığı olarakTahirîler Hanedanlığı'nı kurdu.Samanîler döneminde ise İran'ın bağımsızlığını kazanma çabaları daha da güçlendi.[39]
Abbâsîler sonrası dönemin kültürel canlanması, İran ulusal kimliğinin yeniden su yüzüne çıkmasına yol açmıştır. Bu kültürel akım, 9. ve 10. yüzyıllar sırasında zirve yapmıştır. Bu akımın en açık etkisi,Perslerin dili ve İran'ın resmî dili olanFarsçanın günümüze kadar sürekliliğinin sağlanmasıdır. İran'ın en güçlü epik şairiFirdevsi, Farsçanın günümüzde yaşamasının en önemli destekçisi olarak kabul edilmektedir.
Bir sessizlik döneminden sonra İran, ayrı, farklı ve değişik bir öge olarakİslam'ın içinde belirdi. İslam fetihlerinden sonraİran felsefesi, eski İran felsefesi,Yunan felsefesi ve gelişenİslam felsefesi ile geliştirdiği değişik ilişkilerle farklılaşacaktır.İşrakilik veAşkınlık Felsefesi, o dönemin İran'ında iki ana felsefe geleneği olarak kabul edilmekteydi.
Bu dönemde İranlı yüzlerce araştırmacı ve bilim insanı; teknoloji, bilim ve tıbba, daha sonra AvrupaRönesansının doğuşunu destekleyecek şekilde çok büyük katkı sağladı.[43]
Molla Câmî'ninSufi'nin Gül Bahçesi minyatürü, 1553. (Bu çalışma,Timurlular dönemindeki birçok çalışmada olduğu gibi Pers şiiri ile Pers minyatürünün bir karışımıdır.)
1218'teHarezmşahlar Devleti'nin doğu bölgeleri olanMaveraünnehir veHorasan,Moğol hükümdarıCengiz Han'ın istilasına uğradı. Bu dönemde yarım milyondan fazla İran nüfusu öldürüldü,[44]Nişabur gibi kentlerin caddeleri "kan nehirlerine döndü", şehirlerin etrafına kedi ve köpek kulübelerinin itina ile yerleştirildiği insan kafalarından oluşan piramitler yapıldı.[45] 1220 ve 1260 yılları arasında İran'ın nüfusu, bu kitlesel katliamlar veaçlık sonucu 2.500.000'dan 250.000'e düştü.[46]
Cengiz Han'ın torunlarından biri olanHülagû Han, Fransa KralıIX.Louis'e yazdığı bir mektupta İran'a ve Halife'ye karşı yaptığı akınlarda tek başına 200.000 kişinin öldürülmesinin sorumluluğunu üstleniyordu.[47]
BaşkentiniSemerkant'ta kuranTimur onu takip etti.[48] Bu yıkım dalgaları etkileri,Nişabur gibi birçok şehrin bu saldırılar öncesi nüfuslarına yeniden kavuşmasını sekiz yüzyıl kadar -20. yüzyıla kadar- engelledi.[49] Ancak hemHülagû Han hem Timur ve onların takipçileri, kendi tarzlarını ve geleneklerini fethettikleri yerinkilere göre değiştirip tamamen Pers kültürüne uygun yaşadılar.[50]
İran'da ilkŞiî İslâm devleti,Şah İsmail tarafındanSafevî Hanedanı (1501 ile 1736 arası) yönetiminde kuruldu. İlerleyen zaman içinde büyük bir politik güç hâline geldi ve çift taraflı devlet antlaşmaları yapmaya başladı.
Safevîlerin en güçlü oldukları zaman,I. Abbas'ın hükmettiği dönemdir (1588-1629).[51]Safevîler, ilerleyen yıllardaOsmanlı İmparatorluğu,Şeybânî Hanlığı vePortekiz İmparatorluğu ile savaştı. Safevîler başkentleriniTebriz'den alarak önceKazvin'e, sonra da dönemlerinde sanata verdikleri destek ile İran estetik düzeyi yüksek üretim dönemlerinden birini yaşadığıİsfahan'a taşıdılar. Dönemlerinde ülke yönetiminde merkezileşme arttı; ordunun modernleştirilmesinde ilk adımlar atıldı ve mimaride İsfahânî tarzı gelişti.
1722'deAfgan isyancılar,I. Hüseyin'i yendi ve Safevî Hanedanı'na son verdi.
1736'daNadir Şah, başarılı bir şekilde Afgan isyancılarıİsfahan'dan çıkardı veAfşar Hanedanı'nı kurdu. 1738'de aralarında Taht-ı Tavus, Işık Dağı elması ve Işık Denizi elmasının da bulunduğu kraliyet hazinelerini güvence altına alacak bir sefer yaptı. Ne var ki hükümdarlığı çok uzun sürmedi, 1747'de bir suikast sonucu öldü. Ölürken, yanında bulunan karısıKenya kökenli El Fatima'ya İran tahtını bıraktı. El Fatima'nınsiyahi olması nedeniyle İran halkı bu kadın şahı kabul etmedi ve yarı siyahi olan Nadir Şah'ın küçük kızı El Hebübe'ye tahtı bırakmak zorunda kaldı. El Hebübe, bu sırada 21 yaşlarında güzel bir kızdı. Afgan şahı Şeyhsüvari El Hamd ile evliydi; dolayısıyla İran tahtı, iki Türk kadından sonra Afgan Hanedanı'na geçerek siyasi varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
Meşhed kökenli Afşar Hanedanlığı, 1750'de başkentiniŞiraz'da kuranLek[52] asıllıKerim Han Zend tarafından kurulanZend Hanedanı tarafından takip edildi. Onun yönetimi, görece bir barış ve refah sağladı.
İngiliz ajanıSir Ardeşir J. Reporter aracılığıyla İngilizlere tanıtılan Rıza Pehlevî, 1921 darbesiyle İngilizler için çalışmaya başladı ve 1923 yılında başbakan ve sonunda 1925 yılında İran şahı oldu. İngilizlerin himayesi altında İran'daki birçok sosyalist, milliyetçi ve etnik hareketi bastırmayı başardı. 1925 yılında Kaçar hanedanlığını devre dışı bırakarak kendi Pehlevî hanedanlığını kurdu. Kısa sürede Azerbaycan, Arabistan (Huzistan) ve Luristan gibi büyük bölgelerin yarı özerk konumunu ortadan kaldırarak tüm yetkileri Tahran'da merkezîleştirdi. Aynı zamanda Farsça olmayan dillerin kullanımını da yasakladı ve bu yasakları kendi aşırı milliyetçi ideolojisi doğrultusunda tüm ülkede uygulamaya başladı. Yönetimi merkezîleştirmek doğrultusunda Farsçayı tek yasal dil olarak tanıdı ve diğer milliyetlere ait dillere yasak koydu. Kürtçe, Lurice ve yabancı olan yani Hint-Avrupa dilleri olmayan Türkçe ve Arapça gibi dilleri de Farsçanın bozuk lehçeleri olarak baskı altında tuttu. Fars olmayan topluluklar böylelikle kendi yerli kültürlerini, dillerini, tarihlerini vegünlük yaşam biçimlerini söküp atmaya mecbur edildiler.[53]
Rıza Şah zamanında, devlet bütçesinden, Farsçılık propagandası yapan edebiyatçılara, tarihçilere, eğitimcilere ve sanatçılara büyük bir bütçe tahsis edildi.[54] Bunun en önemli örneği 1925 yılındaAhmed Kesrevi tarafından yayınlanan “Azerîce ya da Eski Azerbaycan'ın Dili” kitabıdır. Kitapta Azerîcenin, Türkçe ile ilgili olmadığı ve aslında Farsçanın bir lehçesi olduğu savunulmuştur. Bir diğer örnek iseTUDEH Partisi'nin kurucularından sayılan Arânî'dir. Arânî, kendi döneminin birçok entelektüeli gibi, Farslaştırma siyasetinden himaye ediliyordu. Azerbaycan ile ilgili bir makalesinde, Azerbaycan'ı “İran'ın beşiği” saymış ve Azerbaycanlıların Farsçayı vahşi Moğolların saldırısı sonucu unuttuğunu iddia etmiştir. Arânî'ye göre bu olay çok tehlikelidir, çünkü Azerileri yanlışlıkla Türk olduklarına ve İran'dan ayrılmaları gerektiğine ikna etmektedir. Ona göre bu sorunu çözmek için devlet, Türkçeyi ortadan kaldırmak ve Farsçayı yaygınlaştırmak için her türlü girişimi yapmak zorundadır.[55]
Rıza Şahsanayileşmeyi,demiryolu taşımacılığını ve yapımını başlatıp İran'dayükseköğretimin temelini attı. Rıza Şah, Rusya ve Birleşik Krallık arasında bir denge politikası yürüttü ancakII. Dünya Savaşı başlayınca Almanya ile yakınlaşması Britanya ve Rusya'yı alarma geçirdi. 1941'de II. Dünya Savaşı boyunca İran demiryolundan yararlanmak amacıyla İran'ıBirleşik Krallık veSSCB işgal etti.
İşgalin ardından müttefik güçleri, Şah Rıza'nın ülkedeki Alman görevlilerin sınır dışı edilmesi yönündeki isteklerini kabul etmemesi üzerine Şah, oğluMuhammed Rıza Pehlevî lehine tahtından feragat etmeye zorlandı. Şah Rıza'nın ülkeden uzaklaştırılmasının ardından esas olarak işgal güçlerinin denetiminde olmak kaydıylaMuhammed Rıza Pehlevî iktidarı başlamış oldu.
Şah Rıza dönemine göre nispeten demokratik bazı açılımlar sağlandı; siyasi tutuklular özgür bırakıldı, basına yönelik sansür (karartma) kaldırıldı, siyasal ve toplumsal örgütlenmelere izin verildi. Artık sesini duyurma olanağı bulan çeşitli toplumsal ve siyasal muhalefet hareketleri bu özgürlük ortamından yararlanarak reform taleplerini yükseltmeye başladılar. Daha sonraki yıllarda ülkenin siyasal ve toplumsal yaşamını büyük ölçüde etkileyecek olan Marksist kökenli Tudeh (Kitle) Partisi de bu ortamda, 1941 yılında kuruldu ve işçi yasası, toprak reformu, kadın hakları gibi geniş toplumsal tabanı kucaklayan talepleriyle önemli destek buldu.
Birleşik Krallık, SSCB ve ABD'nin çıkar mücadelesine sahne olan İran'ın, 1942'de imzalanan anlaşmanın ve 1943'te yapılanTahran Konferansı'nın ardından, bu üç devlet tarafından yeniden inşa edilmesine karar verildi; fakat SSCB. bu anlaşmaya uymayarak denetimi altındaki bölgede sosyalist nitelikli, 1945'te AzerîAzerbaycan Millî Hükûmeti, 1946'da KürtMahabad Cumhuriyeti olmak üzere iki özerk devlet kurdurdu. İşgal bölgesini yine aynı yıl, İran'ın kuzey petrol yataklarını işletme konusunda imtiyazlı bir anlaşma imzaladıktan bir ay sonra boşalttı. SSCB işgalinin sona ermesinden hemen sonra İran, bu iki özerk cumhuriyetin varlığına güç kullanarak son verdi. SSCB'ye verilen imtiyaz da ülke içindeki milliyetçilerin ve Birleşik Krallık'ın baskısıyla 1947 yılında geçersiz kılındı.
Musaddık'ın tutuklandığı gün 19 Ağustos 1953'te çıkan olaylar
Fakat tüm bu gelişmeler ülke içindeki milliyetçi muhalefeti güçlendirmişti. Giderek etkinliğini artıran Ulusal Cephe, 1951'de halkın büyük çoğunluğunun da talebi olan petrolün ulusallaştırılması kararının Mecliste kabul edilmesini sağladı. Bu karara karşı çıkan Başbakan Razmara'nın öldürülmesinin ardından çıkan ayaklanmadan sonra Şah, Ulusal Cephe'nin lideriMuhammed Musaddık'ı başbakanlığa getirmek zorunda kaldı. Batıda eğitim görmüş, bağımsızlıktan ve ulusal egemenlikten yana olan bir milliyetçiliği savunan Musaddık'ın ilk işi; petrolün ulusallaştırılması yönündeki kararı onaylamak oldu. Bu karar ve Musaddık'ın bağımsızlıkçı politikası Birleşik Krallık ve ABD'nin tepkisini çekmekteydi. Fakat bir süre sonra, başta Musaddık'a destek veren ulema,Muhammed Musaddık'ın Sovyetler'le yakınlaşmasından kaygılanarak hükûmete verdikleri desteği geri çektiler ve Ulusal Cephe dağıldı. TUDEH Partisi ise Musaddık'ı desteklemeye devam etmekteydi. Bu durumdan rahatsız olan ordu içindeki bir grup CIA'in de desteğiyle bir darbe düzenlediler. 1953 yılında Şah, Musaddık'ı görevden almaya çalıştı fakat çıkan isyanın ardından ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Buna karşılık İngilizler A.B.D.'yi Musaddık'ı devirmek için hazırlanan bir plana dâhil olmaya davet etti ve 1953'te BaşkanDwight D. EisenhowerAjax Operasyonu'nun yapılmasını onayladı. Operasyon yapıldı ve Musaddık 19 Ağustos 1953'te tutuklandı.Şah ise kaçmış olduğu Roma'dan dönerek tekrar görevini devraldı. Bu gelişmelerin ardından İran petrollerinin işletilmesi için, %50 hakkı İran'da olmak üzere çok uluslu bir konsorsiyum oluşturuldu.
Operasyon Ajax'tan sonra Muhammed Rıza Pehlevî'nin yönetimi giderekotokratikleşti. ABD'nin desteği ile Şah İran'ın altyapısını modernleştirirken kendisine muhalif bütün siyasi oluşumları istihbarat örgütüSAVAK aracılığıyla ezdi.
1953'te yaşanan olaylar İran'ın siyasal ve toplumsal yaşamı için bir dönüm noktası sayılabilir. Musaddık'ın devrilmesiyle sonuçlanan süreçte bölünen yalnızca uygar milliyetçi güçler olmadı.Tudeh'de de kırılmalar yaşandı. Partiden kopan gençlik örgütünden silahlı mücadeleye başlayanHalkın Fedaileri veHalkın Mücahitleri örgütleri doğdu. Bu örgütlerin de içinde yer aldığı İran sol hareketi, 1960'lı yıllarda kitlesel etkinlik gösterse de, sol hareketin giderek kitle hareketinden silahlı mücadeleye kaymasıyla toplumsal tabandaki etkisini yitirmiş oldu. Musaddık'ın iktidara gelmesinde de önemli rol oynayan işçi hareketi ise etkinliğini kaybetse de etkisini İslâm Devrimi'ne kadar sürdürdü. Hatta devrimi başlatan, rafineri ve petrol işçilerinin grevi olacaktı.
Musaddık iktidarının sonundan İslâm Devrimi'ne uzanan süreçte büyük önem taşıyan gelişmelerden biri Şah'ın 1962 yılında gündeme getirdiği “Ak Devrim” adını verdiğireform paketidir. Ülkede siyasi istikrarı sağlayan Şah Muhammed Rıza petrol gelirinin de yardımıyla sosyo-ekonomik yapıyı sarsıcı biçimde değiştirmekteydi. Bir yandan istihdam artıp, ücretler yükselirken sanayi toplumuna hızlı geçişin sancıları çok güçlü bir şekilde kendini hissettiriyordu. Köylerinden ayrılan milyonlarca topraksız köylü şehirlerin etrafındaki gecekondu bölgelerinde toplanmaktaydı. Bir yandan yeni üretim biçimlerine bağlı olarak ortaya çıkan bir sanayi burjuvazisi giderek zenginleşirken yoksul, işsiz ve umutsuz, ekonomik olduğu kadar siyasal olarak da dışlanmış milyonlar da büyük kentlerin dışında öfkeli bir muhalefetin koşullarını oluşturuyordu. 1953'ün şaşkınlığıyla bölünüp gücünü yitiren sol, bu kitlelerle ilişki kuramazken;ulemanın etkinliği giderek artmaktaydı.
Şah'ın modernkapitalizm yolunda ilerlemek için yürürlüğe koymaya çalıştığı reform ise çarşı ya da bazargan adı verilen ve geleneksel olarak İran'ın siyasal, toplumsal yaşamında büyük önem taşıyan küçük ve orta sınıfesnafın, toprak sahiplerinin ve ulemanın tepkisini çekti. Toprak reformu, seçim reformu ve kadınlara oy hakkının tanınması, devlet işletmelerinin hisselerinin belirli oranda satılması gibi düzenlemeleri içeren Ak Devrim böylelikle tarıma dayalı ekonomiyi devre dışı bırakıp, toprak sahiplerini sanayi yatırımlarına yönelterek sağlam bir kapitalist ekonomik yapı kurmayı hedefliyordu. Ayrıca Şah'ın ulus inşa süreci için bir engel olarak gördüğü çarşı da bu şekilde tasfiye edilebilecekti. Yine bu hedef doğrultusunda eğitim, sağlık gibi alanlarda çeşitli düzenlemeler öngörülmekteydi. Bunun dış politikadaki yansımaları da İran'ın giderek bölgedeABD'nin jandarması rolüne soyunması şeklinde gerçekleşti. 1970'lerde petrol fiyatlarının aşırı artmasıyla bir yandan içerideki modernleşme hamlesini ve bir sanayi atılımını finanse eden İran, bir yandan da satın aldığı gelişmiş silahlarla askerî güç hâline gelerekBasra Körfezi'ndeki askerî varlığını fiilen pekiştiriyordu.
Söz konusu reformların tehdit ettiği sınıflar ve kadınların oy hakkı başta olmak üzere bazı yeniliklere karşı çıkan ulemanın kurduğu ittifak, mutsuz yoksul kitlelerin öfkesiyle birleşerek Devrim'e ulaşan süreçte geri dönülmesi zor bir dönemecin aşılmasına neden oldu. Seçim reformuna ulemanın tepki göstermesiyle başlayan olaylar sonucunda pek çok kişi öldü. Bu olaylar sırasında, 1979 Devrimi'nin manevî önderi hâline gelecek din adamıAyetullah Humeynî de siyasal bir önder olarak sivrilmekteydi. Humeynî olaylardan sorumlu tutularak tutuklandı, 18 ay hapiste tutuldu. 1964'te bırakılmasından sonra Humeynî, ABD hükûmetini açıkça eleştirdi. Şah, GeneralHasan Pakravan'ın yönlendirmesiyle Humeynî'yi sürgüne yolladı. Humeynî önceTürkiye'ye, sonraIrak'a, en sonunda iseFransa'ya gitti. Sürgünde Şah'ı eleştirmeye devam etti.
İran Devrimi, aynı zamanda İslâm Devrimi[56][57][58] olarak da bilinir, Ocak 1978'deŞah karşıtı ilk büyük halk gösterileri ile başladı.[59] Grevler ve gösteriler ülkeyi ve ekonomiyi felç ettikten sonra Şah 16 Ocak 1979'da ülkeyi terk etti ve 1 Şubat 1979'da büyük bir halk kitlesinin karşılamasıylaAyetullah Humeynî İran'a geri döndü.[60]Pehlevî Hanedanı 11 Şubat'ta İran ordusu, gerillalar ve militanlar sokak savaşlarında Şah'a bağlı silahlı gruplara karşı üstünlük sağlayınca kendini “tarafsız” ilan etmesiyle tamamen çöktü. 1 Nisan 1979'da İran resmen İslâmî Cumhuriyet oldu.[61][62] Aralık 1979'da ülke teokratik bir anayasayı ve Humeynî'nin ülkenin dinî lideri olmasını onayladı.
Genel af çıkarıldı, belirli bir süre, düzenleme için müzik ve gazete yasağı konuldu.Beni Sadr cumhurbaşkanı oldu.
Devrimin hızı ve gerçekleşmesi Dünya'da birçok kişide şaşkınlık yarattı,[63] çünkü ciddi olarak ne askerî bir karşı koyuş, ne mali bir kriz ne de bir karşı ayaklanma yaşandı.[64] Hem milliyetçi hem de Marksist muhalif gruplar İslâmî gelenekçilerle birlikte Şah'a karşı mücadele etmelerine rağmen onbinlercesi Ayetullah Humeynî yönetiminde İslâm Cumhuriyeti ile sonuçlanan devrim sonrasında İslâmî rejim tarafından idam edildi. (Bakınız...1988 İran siyasi suçlu idamları veTudeh)[65]
2000 yılında Ayetullah Montazeri, yani Humeynî'nin sağ kolu, yayınladığı Hatıralar adlı kitabında, “1988 yılında 30.000 siyasi tutuklunun Humeynî'nin emriyle idam edildiğini”[66] yazıyordu.
İran, iki kutuplu düzenin dışında bir dış politika söylemi besliyor bunu devrimci bir bakış açısına sığdırmaya çalışıyordu ve özellikle İmam Humeyni döneminde bunu uygulamaya istekli oldu. Sonraki dönemlerde her ne kadar bu söylemde kalmak istediyse de dış politikası günümüze kadar değişimlere uğrayıp farklı bir yöne doğru evrildi. Devrim öncesi Şah dönemi egemen olan batı yanlılığı ve laik düzen, devrim sonrası egemen olan düşünce rejim güvenliği ve rejim güvenliğinin korunması bununla birlikte bir de ülke güvenliği olmuştur.[67]
Donald Rumsfeld 19-20 Aralık 1983'teSaddam Hüseyin ile görüştü. Rumsfeld 24 Mart 1983 tarihinde yeniden ziyaret etti. Aynı tarihte BM Irak'ın İranlı askerlere dönük olarakHardal gazı ve kimyasalTabun silahı kullandığını açıkladı.The New York Times Bağdat 29 Mart 1984; "Amerikalı diplomatlar Irak ve A.B.D. ilişkileri açısından memnun olduklarını ifade ediyor ve her anlamda normal diplomatik bağların oluşturulduğunu düşünüyor"[68]
İran'ınA.B.D. ile ilişkileri devrim sırasında hızla kötüleşti. 4 Kasım 1979'da bir grup İranlı öğrenci, A. B. D. büyükelçiliğinin “casus yuvası” olduğunu iddia ederekelçilik personelini rehin aldı.[69] Elçilik personelini 1953'teMuhammed Musaddık'a düzenlenen komplo gibi devrim hükûmetine karşı halkı ayaklandırmaya çalışmakla suçladılar. Öğrenci liderleriHumeynî'den izin almadan elçiliği basmalarına rağmen Humeynî olayın başarıya ulaşması üzerine onları destekledi.[70] İlk birkaç ay içinde kadın veAfro Amerikalı rehineler salıverilse de,[70] kalan elli iki rehine 444 gün bırakılmadı.
Öğrenciler rehineler karşılığı Şah'ın verilmesini istedi ancak 1980 yazında Şah'ın ölümü üzerine rehinelerin casusluk suçundan yargılanması talebi gündeme geldi.Jimmy Carter yönetimin müzakere çabaları veyaKartal Pençesi Operasyonu kurtarma harekâtı başarıya ulaşamadı. Ancak 19 Ocak 1981 tarihindeCezayir Bildirisi'ne istinaden rehinler bırakıldı.
Irak lideriSaddam Hüseyin kendisinin İran Devrimi'nin başlangıç aşamasında algıladığı dağınıklıktan ve İran'daki yönetimin Batılı hükûmetler nezdinde itibar görmeyişinden üstünlük sağlamaya karar verdi. Devrim sırasında İran'ın güçlü ordusu dağıtılmıştı. Saddam, Şah zamanından beri Irak'ın üzerinde hak iddia ettiği bölgeleri ele geçirerek Irak'ınBasra Körfezine açılımını genişletme arzusu taşıyordu. Irak için en çok önem taşıyanHuzistan yalnızca Arap nüfusu açısından değil zengin petrol yatakları açısından da değerliydi. Aynı zamandaEbû Musa veBüyük ve Küçük Tunb adaları da hedef hâline gelmişti. Bu düşünceler içinde Hüseyin İran'a ani bir saldırı yapmayı ve başkent Tahran'a üç gün içinde ulaşmayı öngören bir plan yapmıştı. 22 Eylül 1980'de Irak ordusu savaşı başlatacak şekilde Huzistan'a girdi. Saldırı devrimci İran tarafından tamamen şaşkınlıkla karşılandı.
Saddam Hüseyin'in kuvvetleri 1982'ye kadar çeşitli ilerlemelerde bulunsa da İran kuvvetleri Irak kuvvetlerini tekrar Irak'a geri çekilmek zorunda bıraktı. Humeynî Irak'ın batı kısmında çoğunlukta olan Şiî Arapların yer aldığı kesimde İslâmî devrimine taraftar bulmaya çalıştı. Savaş 1982'den sonra altı yıl daha devam etti. Humeynî'nin kendi ifadesi ile “bir tas dolusu zehri” içerek BM'in barış antlaşmasını kabul etmesiyle de savaş sona erdi. On binlerce İranlı sivil ve asker Irakkimyasal silah kullandığı için öldü. Irak'a silah satan ülkeler;Mısır,Basra Körfezi'nin Arap ülkeleri,Sovyetler Birliği veVarşova Paktı ülkeleri, (1983'ten itibaren)ABD,Fransa,Birleşik Krallık,Almanya,Brezilya ve (aynı zamanda İran'a silah satan)Çin. İran sekiz yıl içinde kimyasal silahlardan dolayı 100.000'den fazla kurban verdi.[71] İran'ın toplam yaralısının 500.000 ile 1.000.000 arasında olduğu tahmin ediliyor. Tüm uluslararası ajanslar savaş sırasında Saddam'ın İran'ın insan dalgası hücumları karşısında kimyasal silah kullandığını doğrularken İran'ın hiç kimyasal silah kullanmadığını teyit etmişlerdir.[72][73][74]
İran bitki örtüsü: (Koyu yeşil: Orman;Fosforlu yeşil: Düzensiz orman;Açık yeşil:Step;Krem: Çöl;Pembe: Yarı çöl;Beyaz: Alüvyonlu toprak)
İran'daHazar Denizi ileHuzistan kıyıları arasındaİran platosu bulunmaktadır.Dünya'daki en dağlık ülkelerden biridir. İran'ın coğrafyası, çeşitlihavza veplatoları birbirinden ayıran halı gibi serilmişsıradağlar ile biçimlendirilmiştir.Kafkas,Zagros veElburz sıradağları ile nüfusun yoğun olarak bulunduğu Batı bölgesi, en dağlık kesimdir; en son belirtilen sıradağlar içinde yer alanDemavend Dağı, 5.604m yüksekliğiyle yalnız İran'ın değil,Hindukuş Dağları'nın batısındakiAvrasya topraklarının en yüksek dağıdır.[79] Yükseklikleri yer yer 5.000 metreye yaklaşan bu dağlar, iç bölgelerde çok sert bir kara ikliminin yaşanmasına neden olur. Hatta bu bölgelerde geniş çöl alanları bulunur.
Ülkenin doğusunun büyük kısmında, kuzey orta bölgesinde ülkenin en büyük çölü olanKebir Çölü (Deşt-i Kebir) ve güneyinde iseLut Çölü (Deşt-i Lut) gibiçöl havzaları olmak üzere bazıtuz gölleri bulunmaktadır. Bunun nedeni, dağ sıralarının bu bölgelere yağmur bulutlarının ulaşmasını engelleyecek kadar yüksek olmasıdır. Büyük ovalar yalnızcaHazar Denizi kıyısında veBasra Körfezi'nin kuzey ucunda İran'ınŞatt-ül-Arap (Arvand Rūd) nehri deltasındaki sınırları boyunca bulunmaktadır. Küçük, düzensiz ovalar ise Basra Körfezi'ninHürmüz Boğazı veUmman Körfezine bakan kıyılarındadır.
İran'ıniklimi çoğunluklakurak veyayarı kurak ve Hazar Denizi kıyısındasubtropikaldir. Ülkenin kuzey sınır bölgesinde kış aylarında sıcaklıklar neredeyse donma noktasının altına düşer ve iklim yıl boyu nemli kalır. Yaz sıcaklıkları nadiren 29°C'yi aşar (85°F).[80][81]
İran'ın iklim şartları, kuzeybatısındaIrak veTürkiye sınır bölgelerinde yer alan topoğrafik ve dağlık yapısı nedeniyle, ülkede bitki örtüsü olarakbozkır veorman bulunur. Ülkenin kuzeybatısındaki dağlık bölgedekavak,Söğüt veMeşe ağaçları bulunur.
Bu alt başlığıngenişletilmesi gerekiyor.Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz.
İslâm Cumhuriyetinin politik sistemi 1979İran Anayasası'na dayanmaktadır.[82] Sistem girift bir şekilde birbirine bağlı çeşitli yönetim yapılarını kapsamaktadır.
Uluslararası raporlara göre İran'ın insan hakları sicili oldukça zayıftır. İran'ın siyasal rejimi antidemokratiktir.[83][84] Hükûmete veyaDinî lidere yönelik eleştirmenler sıklıkla tutuklanır ve siyasal aktivitenin diğer türlerinde olduğu gibi, adayların seçimlere katılması da ciddi şekilde kısıtlanmaktadır.[85][86] İran'da kadın hakları ciddi biçimde yetersiz olarak tanımlanmıştır[87] ve çocuk hakları ciddi şekilde ihlal edilmektedir, İran'da dünyadaki diğer tüm ülkelere göre daha fazla çocuk suçlu idam edilmektedir.[88][89] Aynı cinsiyetten olan kişilerin cinsel aktiviteleri yasa dışıdır ve ölüme varan cezalarla cezalandırılabilir.[90][91] 2000'li yıllardan bu yana,İran'ın tartışmalı nükleer programı, ülkeye karşı uluslararası yaptırımların temelini oluşturan endişeleri gündeme getirmiştir. 14 Temmuz 2015 tarihinde başlatılan, İran ileBM Güvenlik Konseyi'nin beş daimî üyesi veAlmanya arasında varılan bir anlaşma olanOrtak Kapsamlı Eylem Planı, İran'ın zenginleştirilmişuranyum üretimini kısıtlaması karşılığında nükleer yaptırımları gevşetmeyi amaçlamaktadır.
İran Dinî Lideri İran İslâm Cumhuriyeti'nin genel politikalarının tanımlanmasından ve denetiminden sorumludur.[92] Dinî Lider din adamlarından oluşanUzmanlar Meclisi tarafından kaydı hayat şartıyla seçilir. Dini lider, silahlı kuvvetlerinBaşkomutanıdır, askerî istihbaratı ve güvenlik operasyonlarını kontrol eder ve savaş açmada veya barış kabul etmede tek yetkilidir.[92] Yargının, devlet radyo ve televizyonunun, polis kuvvetlerinin, silahlı kuvvetlerin baş yöneticileri ve 12 üyeliAnayasa Koruma Konseyi'nin altı üyesi Dinî Lider şehmuz tarafından atanır.[92]
Uzmanlar Meclisi liyakat ve sahip olunan itibara bağlı olarak İran dinî liderini seçer ve görevinden alır.[93] Danışmanlar Konseyi dinî lidere yasal görevleri konusunda danışmanlık yapmakla sorumludur. Danışmanlar Konseyi, yılda bir kez toplanır, sekiz yıllığına genel oy ile seçilen 86 “yetenekli ve eğitimli” hukukçudan oluşur. Devlet Başkanlığı vemeclis seçimlerinde olduğu gibi Anayasa Koruma Konseyi adayların yeterliliğini belirler.[94] Konsey dinî lideri seçer ve dinî lideri her zaman görevden alma konusunda anayasadan kaynaklanan yetkisi vardır.[94] Bütün toplantıları ve belgeleri çok gizlidir ve Konsey'in dinî liderin kararlarının herhangi bir tanesiyle çelişen bir kararı bilinmemektedir.[94]
Mahmut Ahmedinejadın 2. kez cumhur başkanlığı seçimlerinde zaferini ilan etmesi üzerineTahran'daki protestoların 5. günü 17.06.2009 çeşitli kaynaklarda sayı farklı anlatılsa da sayının 3milyon kişinin üzerinde olduğuna ortak bir kanaate varılmış uluslararası af örgütü öldürülen protestocuların sayısını 76 kişi olarak açıklamış ancak hükûmet asla bu sayıyı kabul etmemiştir.[95]
Anayasaİran Devlet Başkanı'nı dinî liderden sonraki en yüksek devlet otoritesi olarak tanımlar.[92][96] Devlet Başkanı dört yıllığına genel oy ile seçilir ve yeniden yalnızca bir kez daha seçilebilir.[96] Örneğin İran Devlet BaşkanıMahmut Ahmedinejad 2005İran Devlet Başkanlığı Seçimleri'nde seçilmiştir ve ardından 2009'da yapılan seçimlerde tekrar cumhurbaşkanı olmuştur.[97]Başkan adayları, İslâm devriminin ülkülerine bağlılıklarından emin olmak üzere mutlaka Anayasa Koruma Konseyi'nden onay almalıdır.[98] Anayasanın 115. maddesine göre CumhurbaşkanıŞii mezhebinden olmalıdır.[99] Devlet Başkanı anayasanın uygulanmasından ve her konuda son sözü söyleme yetkisine sahip olan dinî lidere bağlı olan konular dışında yönetim yapılarının çalışmasından sorumludur.[92] Devlet BaşkanıBakanlar Kurulunu atar ve onlardan danışmanlık alır, hükûmet kararlarını yönlendirir ve yasamanın önüne konacak hükûmet politikalarını seçer.[100] Devlet Başkanı'na bağlı olarak sekiz kişilik yardımcılar kurulu ve yirmi iki kişiden oluşan ve meclis tarafından onaylanması gereken birBakanlar Kurulu vardır.[101] Birçok devlette olan uygulamanın tersine İran'dahükûmet orduyu kontrol etmez. Devlet Başkanı İçişleri ve Savunma Bakanı'nı atasa da, mecliste bu iki bakanlık için güvenoyu almadan önce dinî liderin açık onayını alması bir gelenektir.
2008 yılı itibarıylaİran Meclisi tek meclisli bir yapıdır.[102]İran devrimi öncesinde yasama iki meclisli idi ancakİran Senatosu yeni Anayasa'da kaldırıldı. İran Meclisi dört yıllığına seçilen 290 üyeden oluşmaktadır.[102] Meclisyasama faaliyetini yürütür, uluslararası antlaşmaları değerlendirir ve ulusal bütçeyi onaylar.[103] Tüm meclis üyeleri ve Meclisteki tüm yasama çalışmaları Anayasa Koruma Konseyi tarafından onaylanmalıdır.[103][104]
Anayasa Koruma Konseyi altı tanesi Dinî Lider tarafından atanan on iki üyeden oluşmaktadır. Diğerleri İran Yargı'sı tarafından aday gösterilen hukukçular arasından İran Meclisi tarafından seçilmektedir.[105][106] Konsey anayasayı yorumlar veMeclis kararlarını iptal edebilir. Eğer bir yasa anayasa veyaŞeriat ile uyumlu değilse Meclise düzeltilmesi için tekrar geri gönderilmektedir.[96] Çelişkili gibi görünse de Konsey İran Anayasası'na dayanarak parlamento üyelerini veto etmiştir.
Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Meclis ve Anayasa Koruma Konseyi arasındaki anlaşmazlıklarda çözüm bulma yetkisine sahiptir ve Dinî Lider'i ülkedeki en güçlü yönetim yapısı yapacak biçimde ona danışmanlık görevi sunar.[107]
Yeşil protestocularınMahmut Ahmedinejad aleyhine yürüyüşü;Azadi(Özgürlük) Kulesi (Meydanı), Tahran, 15 Haziran 2009.
Dinî lider, sırayla Üst Mahkeme ve Başsavcı'yı atayanYargı Sistemi Başkanı atar.[94]Sulh ve ceza konuları ile ilgilenen mahkemeleri de içine alan çeşitli tipte mahkemeler veulusal güvenlik gibi önemli güvenlik konularına bakan “devrim mahkemeleri” de vardır. Devrim mahkemelerinin kararları kesindir ve temyiz edilemez.[94] Özel Din Adamları Yargılama Mahkemesi, dinle ilgili konulara baktığı gibi, din adamları tarafından işlendiği öne sürülen suçlara bakar. Normal yargı işleyişinin dışında çalışır ve yalnızca Dinî Lider'e karşı sorumludur. Mahkemelerinin kararları kesindir ve temyiz edilemez.[94]
İran, idari olarakostanlara (Farsça: استان -ostān; çoğul: - استانﻫﺎ -ostānhā), ostanlardaşehristanlara (Farsça: شهرستان), şehiristanlardabahşlara (Farsça: بخش) ayrılmaktadır. Ostanların merkezi genellikle (Farsça: مرکز -markaz) ostandaki en büyük şehir olmaktadır. Ostan yönetiminin başındaBakanlar Kurulu tarafından onaylanmasına istinaden İçişleri Bakanı tarafından atanmış olan bir vali-komutan (Farsça: استاندار — ostāndār) bulunur.[108] İran idari olarak 31 ostana ayrılmıştır:
İran şehir ve köy meclislerine aday olanlar halkoyu ile dört yıllığına seçilirler. İran Anayasası'nın 7. maddesine göre Meclis ile beraber bu yerel meclisler “devletin karar alma ve yürütme organı”dır. Bu madde 1999'da ilk yerel seçimler yapılana kadar uygulanmadı. Meclislerin başkanların seçimi, belediye çalışmalarına danışmanlık yapılması, kendi bölgelerinin toplumsal, kültürel, eğitim, sağlık, ekonomik ve refah gereksinimlerini karşılayacak çalışmaların gerçekleştirilmesi ve toplumsal, ekonomik, yapısal, kültürel, eğitim ve diğer refah konularının hayata geçirilmesinde ulusal paydanın planlanması ve düzenlenmesi gibi görevleri vardır.
IRIAF geleneksel bir sıfatla ülkenin egemenliğini korurken, IRGC, esas olarak dış müdahalelere, darbelere ve iç isyanlara karşı İslam Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü sağlamakla görevlendirildi.[110] 1925'ten bu yana 18 yaşını dolduran tüm erkek vatandaşların IRIAF veya IRGC'de yaklaşık 14 ay görev yapması zorunludur.[111][112][113][114]
İran'ın 610.000'den fazla aktif askeri ve yaklaşık 350.000 yedek askeri vardır. Toplamda yaklaşık 1 milyon eğitimli askerî personel, dünyadaaskerî eğitimli vatandaşların en yüksek yüzdesinden biridir.[115][116][117][118] Devrim Muhafızları içindeki gönüllü birparamiliter milis grubu olan Besic'in 20 milyondan fazla üyesi, acilen çağrılabilecek 600.000 üyesi, 300.000 yedek askeri ve gerektiğinde harekete geçirilebilecek bir milyon kişisi vardır.[119][120][121][122]
İran ekonomisi planlı ekonomi, petrol ve diğer büyük sektörlerde devlet işletmeciliği, köytarımı ve küçük ölçekli özel işletme ve hizmet yatırımlarının bir karışımıdır.[123] Ekonomikaltyapısı son 20 yıl içinde düzenli bir oranda gelişmektedir ancakenflasyon veişsizlikten etkilenmektedir.[124] 21. yüzyılın başında hizmet sektörü GSMH'da en büyük yüzdeye sahip oldu; hizmet sektörünümadencilik, imalat vetarım izledi. 2006'da yaklaşık olarak hükûmet bütçesinin %45'ipetrol vedoğalgaz ödemelerinden ve %31'i vergi ve harçlardan geldi. 2000-2004 arasında hükûmet harcamaları yıllık %14'lük bir enflasyon oluşturdu. İran $70.000.000.000'lık döviz rezervinin %80'ini ham petrol ihracatından elde etmiştir.[125] 2007'de GSMH'nin $206.000.000.000 (satın alma gücü paritesi açısından ise $852.000.000.000) veya kişi başına düşen millî gelir açısından $3.160 (satın alma gücü paritesi açısından ise $12.300).[78] İran'ın resmî olarak yıllık büyüme oranı ise %6'dır.[126] Bu veriler ve çok çeşitli olan ancak küçük ölçekli sanayi yapısı nedeniyle, BM İran'ın ekonomisini yarı-gelişmiş kabul etmektedir.[127]
TahranPehlevî döneminde modernleştirilmiş ilk şehirlerden biridir. Tahran'da gökdelenler Mayıs 2007
Hizmet sektörüGSYİH içindeki payı açısından en uzun süreli büyümeyi göstermiş olsa da sektör dengeli değildir. Üretimin serbestliği ve ambalajlama ve pazarlamanın yeni ihracat pazarlarının gelişimini desteklemesi ile beraber devlet yatırımı tarım üretimi artırdı. Ülke çapında son yıllarda birçok barajın yapılması ile büyük ölçeklisulama ve ihracat amaçlı üretilenhurma,çiçek vefıstık gibi tarım ürünleri 1990'lar sonrasında sektörler arasında en hızlı ekonomik büyümeyi sağladı. İran'ın büyük ticari ilişkileri olan ülkeler Çin, Almanya, Güney Kore, Fransa, Japonya, Rusya ve İtalya'dır.
%1,8'e yakın bir oranda istihdam sağlayan turizm sektörünün önümüzdeki beş yıl içinde istihdam açısından %10'luk bir oranı yakalaması bekleniyor.[128] 2004 yılında 1.659.000 yabancı turist İran'ı ziyaret etmiştir; turistlerin çoğunluğuOrta Asya cumhuriyetleri de dâhil olmak üzereAsya ülkelerinden gelirken çok küçük bir kısmıAvrupa Birliği veKuzey Amerika ülkelerinden gelmiştir. 2000'li yılların başında sanayi hâlâaltyapı,iletişim, denetleyicinormlar ve yetişmiş çalışan konularında ciddi sorunlar yaşamaktadır.[129] İranturizm geliri açısından Dünya'da 89. sıradadır ancak aynı zamanda Dünya'daki en turistik ilk on ülke arasındadır.[130] Yetersiz tanıtım, dengesiz bölge şartları, Dünya'daki olumsuz imaj, turizm sektöründe etkili planlama yetersizliği turizmde büyümeyi engellemiştir.
İran'ın otomobil üretimi 2005'te 1.000.000'u aştı.İran Khodro Orta Doğu'daki en büyük otomobil üreticisidir
1990'ların sonlarından itibaren İran;Suriye,Hindistan,Venezuela veGüney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerle ekonomik iş birliğini geliştirdi. İran,Türkiye vePakistan ile ticaret ilişkilerini de geliştirmekte veEkonomik İşbirliği Örgütü adı verilen kurum aracılığıyla Batı veOrta Asya'da ortak bir pazar oluşturma hedefini diğer ülkelerle paylaşmaktadır. İran, ithalat üzerinde daha çok azaltılmış sınırlamalar/vergiler veÇarbahar,Keşm veKiş adaları serbest ticaret bölgeleri gibi yatırım için uygun bir iklim yaratarak milyarlarca dolar yabancı yatırım çekmeyi planlamaktadır.
Şimdiki hükûmet daha önceki hükûmetin pazar reform planlarını takip etmeye devam etmekte ve İran'ın petrole dayalı ekonomisini çeşitlendirmeye çalışacağını ifade etmektedir. Bunu devlet yatırımlarınıotomotiv,imalat,uzay sanayileri, tüketicielektroniği,petrokimya venükleer teknoloji gibi alanlara yaparak gerçekleştirmeye çalışıyor. İranbiyoteknoloji,nanoteknoloji veilaç sanayilerinde de açılımlar yapmaktadır.[131] Güçlü petrol pazarı 1996'dan beri İran üstündeki finansal baskıların hafiflemesine neden oldu ve Tahran'ın borç servisinin ödemelerini yapmasını sağladı. İran'ın bütçe açıkları her zaman kronik bir sorun olmuştur; özellikle geniş ölçekli devlet sübvansiyonları; indirimli yiyecek sağlanması ve özellikle benzin satışı; tek başına enerji sektörüne maliyeti 2008 için 84.000.000.000 dolardır.[132][133]
Tarım, İran'ın geleneksel faaliyetlerinden biridir. Antik dönemde yerleşik düzene geçilmiş olan ülkede doğudan gelen göçebe boylarla yaşanan gerilim ülke tarihinde belirleyici olmuştur. Bugün bile ülkede hâlâ önemli bir nüfusa sahip olan göçebe topluluklar bir sorun kaynağı olarak görülür. Ülkede tarımvadi tabanlarında,plato eteklerindeki vahalarda ve nemli alçak basınç hareketlerine açık yağış alan bölgelerde yapılır. Başlıca tarım ürünlerişekerpancarı,şekerkamışı,pamuk,tütün,pirinç,çay vetahıllardır; fakat pirinç dışındaki ürünler ihtiyacı karşılamaktan uzaktır.
Hayvancılık da İran'ın önemli ekonomik faaliyetlerinden biridir. Göçebe yaşantısını sürdüren pek çok topluluk geçimini küçük vebüyükbaş hayvan yetiştiriciliğiyle sağlar.İpekböceği veHazar kıyısında Dünya'nın en kalitelihavyarlarının elde edilmesini sağlayanmersin balığı da ülke ekonomisi için önemli hayvanlardan sayılabilir.Zanaatkârlık tarih boyunca İran için önemli olmuştur. Gerek hayvancılık ve ipek üretimine bağlı olarak gelişen halıcılık, gerekse ülkenin geleneksel sanatları sayılabilecek süslemecilik vetezhip gibi sanatlara bağlı olarak gelişen bakır işlemeciliği, çanak çömlek yapımı gibi el sanatları İran'ın Dünya'da tanınmasına neden olmuş faaliyetlerdendir. Bunlarla da bağlantılı olarak, küçük ticaret, esnaflık, daha sonra da göreceğimiz gibi, ülkenin sosyo-politik yapısına etki edecek derecede önemli olagelmiştir.
Bütün bu geleneksel faaliyetlere karşın, günümüzde ülkenin ekonomik kaderini tayin eden, nispeten yeni bir ürün olan petrol ve doğal gazdır. Petrol İran için öylesine önemli bir üründür ki; ülkenin son yüz yıllık tarihinin belirlenmesi, modernleşmesi ve sanayileşmesi hep petrole dayalı olarak gerçekleşmiştir. 1908'den beri işletilmekte olan petrolün tamamına yakın güneybatıdakiHuzistan bölgesinden veZağros Dağları ileBasra Körfezi kıyıları arasında kalan şeritten çıkarılır. İç bölgelerdeki nispeten zayıf ya da işletilmesi güç petrol yatakları ise doğal gaz bakımından zengindir. Dünya petrol rezervlerinin %10'unun, doğal gaz rezervlerinin ise %20'sinin İran'da olduğu tahmin edilmektedir. İran-Irak Savaşı öncesinde yıllık 300.000.000 tona kadar çıkan savaş döneminde 50.000.000-60.000.000 tona düşen petrol üretimi bugün hâlâ 200.000.000 tonun altındadır. Ülkenin en önemli sanayi işkolu petrole bağlı olarak gelişenpetrokimya sektörüdür.Rafineriler dışında petrol ve doğal gaz boru hatları da petrolün işlenmesi ve iletilmesi açısından önem taşımaktadır. Baştademiryolu ve karayolu olmak üzere pek çok altyapı olanağının ve diğer sanayi alanlarının geliştirilmesi de özellikle 1970'li yıllarda elde edilen petrol gelirleri sayesinde gerçekleştirilmiştir.
Tahran ülkenin iletişim ve ulaşım ağının merkezidir
İran ekonomisi, merkezî planlamanın, devletin ve bazı büyük şirketlerin yönetiminde olan petrol sanayisinin, küçük çapta özel ticaretin ve tarımın karışımından oluşmaktadır. İran ekonomik altyapısı son 20 yılda sürekli bir büyüme göstermese de; ekonomi, enflasyon ve işsizlikten olumsuz etkilenmeyi sürdürmüştür. 20. yüzyılın başlarında hizmet sektörü GSYIH'nin en büyük dilimini oluşturmaya başlamış, hizmet sektörünü sanayi ve tarım sektörleri takip etmiştir. Devlet bütçe gelirlerinin yaklaşık %45'i petrol ve doğal gaz gelirlerinden, %31'i ise vergilerden elde edilmektedir. 2000-2004 yılları arasında, bütçe harcamalarına yıllık %14'lük bir enflasyon oranı eşlik etmiştir. 2006 yılında İran'ın nominalGSYİH'si $195.500.000.000 ve kişi başına düşen millî gelir $2.440 olarak hesaplanmıştır. Tüm bu rakamlar ve İran'ın çeşitli ama küçük çapta sanayisi göz önüne alındığında,Birleşmiş Milletler İran ekonomisini yarı-gelişmiş olarak sınıflandırmıştır.
Hizmet sektörü, GSYIH'deki payı açısından uzun vadede en hızlı artışı göstermesine karşın, inişli çıkışlı bir grafik sergilemektedir. Devlet yatırımları, üretimin serbestleştirilmesi ve yeni dışsatım(ihracat) pazarlarının bulunması ile birlikte tarımda patlama yaratmıştır. Ülke çapında inşa edilen birçokbaraj sayesinde, büyük ölçekte sulama projeleri hayata geçirilmiş, ihracata ve sanayiye yönelik tarım geliştirilmiş ve böylece 90'lı yıllarda İran'daki başka hiçbir sektörün elde edemediği bir büyümeye elde edilmiştir. Her ne kadar 1998-2001 yılları arasında art arda yaşanan aşırı kurak yıllar tarımsal çıktıyı olumsuz yönde etkilese de, tarımsal işgücünün önemli bir yüzdesini elinde tutmaktadır.
İran'ın başlıca ticaret yaptığı ülkelerÇin,Almanya,Güney Kore,Fransa,Japonya,İtalya veRusya'dır. İran, 90'ların sonundan beri Suriye, Hindistan, Küba, Venezuela ve Güney Afrika gibi ülkelerle yaptığı ekonomik iş birliğini de geliştirmektedir.
Kıta
Ülkeler
Proje sayısı
Yatırımların toplam tutarı
Asya
BAE, Singapur, Endonezya ve Umman
190
$11.600.000.000
Avrupa
Almanya, Hollanda, İspanya, Birleşik Krallık, Türkiye, İtalya ve Fransa (toplamda 20 ülke)
İrandoğalgaz rezervi açısından Dünya'da ikinci vepetrol rezervi açısından Dünya'da üçüncü durumdadır.[134] 2005'te,kaçakçılık ve yetersiz ülke içi kullanım nedeniyle İran petrol ithalatına $4.000.000.000 harcamıştır.[135] 2005'te petrol endüstrisi günde ortalama 4.000.000 varil üretime ulaşmıştır; 1974'te ise günde ortalama 6.000.000 varil üretim yapılıyordu. 2000'li yılların başında endüstrialtyapısı teknolojik yetersizlikten dolayı çok zayıflamıştı. 2005'te çok az sayıda araştırma kuyusu açıldı.
2004'te, İran'ın doğal gaz rezervinin büyük bir kısmı henüz kullanıma açılmamış durumdaydı. Yenihidroelektrik istasyonlarının eklenmesi ve klasikkömür ve petrol ile çalışan istasyonlarının hatlara bağlanmasıyla ülke kapasitesi 33.000 megavata yükselmiştir. Bu miktarın %75'i doğal gaz, %18'i petrole ve %7'si hidroelektrik enerjiye dayanmaktadır. 2004'te İran ilk rüzgâr enerji ve jeotermal santrallerini açtı; ilk termalgüneş santralini da 2009'da kullanıma açmaya hazırlanıyor.
Nüfus artışı ve yoğun endüstrileşme elektrik ihtiyacının yılda %8 oranında artmasına neden olmuştur. Hükûmet, 2010 itibarıyla 53.000 megavatlık kapasite hedefine ulaşmak için gaz ile çalışan yeni enerji santrallerini etkin hâle getirmeyi, hidroelektrik santraller eklemeyi venükleer enerji santralleri kurmayı planlamaktadır. İran'ınBuşehr'deki ilknükleer enerji santrali 2007 yılı itibarıyla henüz faaliyete geçmemişti.[129]
İran Anayasası'nın 15. maddesine göre İran'ın resmî dili birGüneybatı İran dili olanFarsçadır, ancak Farsçaya ek olarak yerel ve aşiret dillerinin basında ve kitle iletişim araçlarında ve çocukların edebiyatlarını öğrenmeleri için okullarda öğretilmesine izin verilmiştir.[136] Buna rağmen Farsça İran'dalingua franca görevi görmektedir ve yayınların ve basılan eserlerin çoğu bu dildedir.
Arapça genel toplumun yaklaşık %2'si tarafından konuşulmakla beraber, bu oran Arapların nüfusun %33'ünü oluşturduğuHuzistan Eyaleti'nde çok daha yüksektir.Hürmüzgan Eyaleti' nde de Arapça ortalamadan daha yüksek oranlarda konuşura sahiptir.
İran'da din, CIA World Factbook'a göre,İranlıların yaklaşık %90-95'i[143] kendilerini resmî devlet mezhebi olanŞiilik ile yaklaşık %5-10'u iseSünnilik ile ilişkilendiriyor. Geri kalan %0,6'sı kendileriniBahailik,Sâbiîlik,Ehl-i Hak,Zerdüştlük,Yahudilik veHristiyanlık dâhil İslam dışı dinsel azınlıklarla ilişkilendirmektedir. Son üç azınlık dini resmen tanınmış ve korunmuş veİran parlamentosunda sandalyeleri bulunmaktadır.[144]Zerdüştlük bir zamanlar çoğunluk diniydi, oysa bugün Zerdüştler sadece on binlerce kişiden oluşmaktadırlar.[145] İran,İslam dünyası veOrta Doğu'daki en büyük ikinci Yahudi cemaatine ev sahipliği yapıyor.[146] İran'ın ikinci en büyük gayrimüslim dinî azınlığı olanBahailik, resmen tanınmadı ve İran'daki varlığı boyunca zulüm gördü.[147][148][149][150]
İran hükûmeti, dini olmayan İranlıların varlığını resmî olarak tanımıyor.Moğol istilalarından önce İran'da Sünnilik baskın bir mezhep idi, ancak daha sonraSafevîlerin ortaya çıkışı ileŞiilik İran'ın ve günümüzAzerbaycan'ının tamamında hâkim oldu.[151]
Bunun dışında Bahtiyarîler ve Belûciler gibi Fars kökenlilerden başka etnik topluluklar da ülke nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturur. Çoğunluğu Sünni olan ve Irak sınırına yakın bölgede yoğun olarak yaşayanKürtler de 5.000.000 yaklaşan nüfuslarıyla önemli bir etnik topluluktur.Kürtler, resmî mezhebin Caferîlik olması sebebiyle sisteme entegre olamamışlardır.
Kelile ve Dimme eserinin 1429 tarihli Farsça yazımının bir sayfası
İran kültürü İslâm öncesi ve İslâmî kültürün bir karışımıdır. Büyük olasılıklaOrta Asya veAndronovo Kültürü'nden kaynaklanan İran kültürü, MÖ 2000'lerdeki İran bölgesi kültürünün mirasçısı olarak büyük oranda kabul edilmektedir. İkinci bin yıl sırasında entelektüellerin ve dinin ve daha önce de halkın dili olarakFarsça ile beraber İran kültürü uzun bir süreOrta Doğu veOrta Asya'nın baskın kültürü olmuştur. İran kültürünün görece olarak Çin, Hint ve Roma medeniyetlerini etkilemesi açısındanSâsânî İmparatorluğu İran'da önemli ve etkili bir dönem oluşturmuştur,[153] ve aynı şekilde batı Avrupa ve Afrika'yı da etkilemiştir.[154] Bu etki hem Avrupa hem de Asya Orta Çağ sanatında önemli bir rol oynamıştır.[155] Bu etkiİslâm dünyasına da taşınmıştır. Daha sonraları İslâmî öğreniminfilolojisi,edebiyatı,hukuku,felsefesi,tıbbı,Mimarisi vebilimi İslâm dünyasınaSâsânî İmparatorluğu'ndan aktarılan yapılardan oluşuyordu.
İran'ın İslamlaşmasından sonra İslâmî töreler İran kültürüne girdi. Bunlardan en önemlisiMuharrem ayında yapılanlardır. Her yılAşure Günü İran'da,Ermeniler veZerdüştler dâhil İranlıların büyük çoğunluğuKerbela Savaşı'nda şehit olanları anma törenlerine katılır. Modern İran'da [[günlük yaşam]]Şiîlik anlayışına göre düzenlenmiştir ve ülkenin sanat, edebiyat ve mimarisi İran'ın derin ulusal geleneğini ve edebi kültürünü daimî bir hatırlatıcısı durumundadır.[156][157] İran'ın Yılbaşısı (Nevruz) İran'da baharın gelişini kutlamak için 21 Mart tarihinde kutlanan eski çağlardan kalma bir gelenektir. Bu tarih aynı zamanda Türkiye, Kuzey Irak, Afganistan, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan, Kazakistan, Gürcistan ve Ermenistan'da da kutlanmaktadır.[158] 2004 yılında NevruzUNESCO tarafındanİnsanlığın Sözlü ve Manevî Mirası listesinde gösterildi.[159]
İran sineması modern İran'da gelişmiştir ve birçok İranlı yönetmen dünya çapında yaptıkları çalışmalarla tanınmıştır. İran filmleri son yirmi beş yıl içinde üç yüzden fazla ödül kazanmıştır. En çok tanınan yönetmenAbbas Kiyarüstemi'dir.İran medyası özel ve kamu işletmeciliğinin bir karışımıdır ancak kitaplar ve filmler yayınlanmadan önce Kültür ve İslâmî Rehberlik Bakanlığı tarafından mutlaka onaylanmalıdır. Onay almayan filmler genellikle devletsansürüne uğramıştır.
İnternet İran gençliği arasında inanılmaz oranda yayılmış durumdadır. İran bugün Dünya'da dördüncü büyükblogger sayısına sahip ülke durumundadır.[160]Birçokİrani dil İran kökenlidir, Farsça bunların arasında en yoğun kullanılanıdır. FarsçaAryan veyaHint-Avrupa dillerininHint-İran dilleri dalına ait bir dildir.Eski Farsça'ya ait en eski kayıtlarAhameniş İmparatorluğuna kadar gitmektedir[137] ve Eski Farsça örnekleri günümüzde İran,Irak,Türkiye veMısır'da bulunmaktadır. Sekizinci yüzyılın sonlarındaFarsça çok fazla Arapçalaştırılmıştı ve Arapçaya benzetilerek yazılıyordu. Bu Farsçanın yeniden canlandırılmasını savunan bir harekete neden oldu. Bu uyanışın en önemli sonuçlarından birisiFirdevsi'nin yazdığıŞehname oldu. İran'ın millî destanı sayılan bu eser özgün bir Farsça ile yazılmıştır.
Farsça İran'dalingua franca görevi gördüğünden ötürü yayınların ve basılan eserlerin çoğu bu dildedir. Farsçadan hariç olarak İran'da kullanılan görece yaygın olan diğerAzerice,Kürtçe ve hatta izafi olarak çok yaygın olmayanArapça veErmenice dillerinde de yapılan birçok yayın ve basılan eser vardır.
Sekizinci yüzyılın sonlarındaFarsça çok fazla Arapçalaştırılmıştı ve Arapçaya benzetilerek yazılıyordu. Bu Farsçanın yeniden canlandırılmasını savunan bir harekete neden oldu. Bu uyanışın en önemli sonuçlarından birisiFirdevsi'nin yazdığıŞehname oldu. Bu Farsçanın yeniden canlandırılmasını savunan bir harekete neden oldu. Bu uyanışın en önemli sonuçlarından birisiFirdevsi'nin yazdığıŞehname (Farsça: “Kralların Hikayesi”) oldu. İran'ın millî destanı sayılan bu eser özgün bir Farsça ile yazılmıştır.
Otuz yıl çok acı ve zorluk çektim Farsça ile Aceme hayat ve can verdim
— Firdevsi, بسی رنج بردم در این سال سی عجم زنده کردم بدین پارسی
Farsça Arapçanın yanı sıra özellikleAnadolu,Orta Asya veHindistan'da edebiyat ve bilim dili olarak kullanılmıştır. Şiîr İran kültürünün çok önemli bir ögesidir. Şiîr İran'da kültürden, bilim ve metafiziğine kadar birçok önemli eserde kullanılmıştır. Meselaİbni Sina'nın tıp makalelerinin yaklaşık yarısının nazım yazıldığı bilinmektedir.
İran birçok ünlü şair yetiştirmesine rağmen ne yazık kiÖmer Hayyam gibi ancak birkaç isim batılı okurlar tarafından bilinmektedir oysaHafızSadi ve "ferdosi" gibi isimler çoğu İranlı için çok değerlidir. 1634'ten beri ünlü şairlerin kitapları batı dillerine çevrilmektedir. Fars şiirinin gücünü gösteren,BM'in Uluslar Salonu'nun girişinde yer alan bir şiir örneği aşağıda yer almaktadır:
İnsanın soyu birdir Yaratılırken atılan ortak temeldir Birimizin acıyı hissetmesi yeterlidir O acı hepimizindir
— Sadi (1184-1283), بنى آدم اعضاء يک پیکرند که در آفرينش ز يک گوهرند چو عضوى بدرد آورد روزگارد دگر عضوها را نماند قرار
İran, Dünya'nın en zengin sanat geleneklerine sahip olan ülkelerden biridir ve birçok disiplini içine almaktadır;çömlekçilik,dokuma,hat sanatı,metal işleme,mimari,resim vetaş oymacılığı gibi. Halı dokuma Fars kültürünün ve sanatının en özgün dallarından biridir ve kökü antik çağlara kadar uzanmaktadır.
İranlılar mimaridematematik,geometri veastronomiyi ilk kez kullananlardandı ve kapalı çarşı ve camilerin inşasında sıklıkla görülebileceği gibi büyük kamusal alanların yapımında sıra dışı yetenekleri vardı. Klasikİran mimarîsinin ana yapılarıcami vesaraydır. İran, çok sayıda sanat evi ve galerisinin yanı sıra Dünya'daki en büyük ve değerli mücevher koleksiyonlarına da sahiptir. Dünyadaki en eskitavla 60 parçasıyla beraber Güneydoğu İran'da bulunmuştur.[161]
İranUNESCO tarafından arkeolojik kalıntıları ve yerler açısından Dünya'daki en önemli yerler arasında yedinci sıradadır.[162] UNESCO'nunDünya Mirası listesindeki 15 mimari eser İran mimarisine aittir. Anadolu'daki Pers egemenliği sırasında inşa edilenHalikarnas MozolesiDünyanın Yedi Harikasından biri kabul edilse de günümüzde İran yönetimi Pers sanat ve arkeolojik mirasının özellikle İslâm öncesine ait olan kesimine önem vermemekte ve birçok tarihi miras yıkım tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Fars,Arap veTürk mutfağı tutulmakta olup, ülkenin her yerindedöner lokantalarından İran otellerinin lüks lokantalarına kadar her yerde bulunabilmektedir. Hızlı yiyecekler,Fars,Arap,Türk veBatı mutfakları da çok popüler olup, geniş miktarda bulunabilmektedir.Fars,Arap veTürk mutfağı birbirleriyle binlerce yıllık etkileşimle günümüze gelmiş gayet zengin ve farklı bir mutfaktır. Mutfağın temel malzemeleri kuzu eti, yöresel baharatlardır, pirinç ve bulgurdur. Bu nedenle İran mutfağı ağır yemeklerden oluşur. Mutfağın temel bileşenlerikebap,lahmacun, etli yemekler ve hamurlu tatlıları olup, Dünya'nın her yerinde tanınmakta ve tercih edilmektedir.Fast food tarzı Batı kültürünün de arttığı bu devirlerde,fast food ile yarışabilen ve hızlı hazırlanabilen bir mutfaktır.
İran'da giyim bakımından bir zorlayıcılık yoktur. İnsanlar istedikleri kıyafeti giyebilmektedirler örneğin: yöresel kıyafetler veya Batı tarzı kıyafetler. İran'da insanların birçoğu yöreselArap kıyafeti olankandura veKürt kıyafeti giyerler.[kaynak belirtilmeli] Bu giyim biçimleri, İran'ın çok sıcak ve nemli veya çok soğuk olan iklimine göre değişmektedir. Ama kadınlar başlarına; tülbent, eşarp veya şal takmak zorundadır.[kaynak belirtilmeli]
^Bailey, Harold Walter (1987)."Arya".Encyclopedia Iranica.2. New York: Routledge & Kegan Paul. s. 681-683. 19 Eylül 2008 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2008.
^MacKenzie, David Niel (1998)."Ērān, Ērānšahr".Encyclopedia Iranica.8. Cosa Mesa: Mazda. 13 Mart 2007 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2008.
^abAnērān. 16 Kasım 2007 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2008. retrieved 25 Feb 2008
^Fattah, Hala Mundhir (2009).A Brief History Of Iraq. s. 46
^Persians: Masters of Empire, 1995,ISBN 0-8094-9104-4, p. 142–143, Time-life Books
^Cotterell, Arthur.From Aristotle to Zoroaster: An a to Z Companion to the Classical World. 1998, p. 272, Free Press
^Garthwaite, Gene R.,The Persians, p. 2,ISBN 1-4051-5680-5, Wiley-Blackwell (2006)
^Lorentz, John H.Historical Dictionary of Iran.Asian Historical Dictionaries; No.16. 1995.ISBN 978-0-8108-2994-7, p. 189
^Arthur Cotterell,From Aristotle to Zoroaster: An a to Z Companion to the Classical World. 1998.ISBN 0-684-85596-8, p. 344–345, Free Press
^Persians: Masters of Empire, 1995,ISBN 0-8094-9104-4, p. 134, Time-life Books
^Persians: Masters of Empire, 1995,ISBN 0-8094-9104-4, p. 138, Time-life Books
^"Even the architecture of the Christian church, with its hallowed chancel seems inspired by the designs ofMithraic temples".Abbas Milani.Lost Wisdom. 2004. Mage Publishers, p. 13.ISBN 0-934211-90-6
^Andrew Marr,Büyük Dünya Tarihi, Yakamoz Yayıncılık, 2018.
^Andrew Marr,Büyük Dünya Tarihi, Yakamoz Yayıncılık, 2008.
^Caheb C., Cambridge History of Iran,Tribes, Cities and Social Organization, vol. 4, p. 305–328
^Bosworth C. E., Cambridge History of Iran, vol. 4, p. 90
^Grousset, Rene,The Empire of the Steppes, (Rutgers University Press, 1991), 574.
^Bingham, Woodbridge, Hilary Conroy and Frank William Iklé,History of Asia, Vol.1, (Allyn and Bacon, 1964), 98.
^abBowden, Mark.Guests of the Ayatollah: The Iran Hostage Crisis: The First Battle in America's War with Militant Islam (İngilizce). Grove Press. s. 127.ISBN0-8021-4303-2.
^Centre for Documents of The Imposed War, Tehran. (مرکز مطالعات و تحقیقات جنگ)
^"News". FAS. 15 Nisan 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. retrieved 23 January 2008
^Freedom House (2017)."Iran" 17 Mayıs 2017 tarihindeWayback Machine sitesindearşivlendi..Freedom in the World 2017. Freedom House. "The Islamic Republic of Iran holds elections regularly, but they fall short of democratic standards due to the role of the hard-line Guardian Council, which disqualifies all candidates deemed insufficiently loyal to the clerical establishment. Ultimate power rests in the hands of the country's supreme leader, Ayatollah Ali Khamenei, and the unelected institutions under his control. Human rights abuses continued unabated in 2016, with the authorities carrying out Iran's largest mass execution in years and launching a renewed crackdown on women's rights activists. The regime maintained restrictions on freedom of expression, both offline and online, and made further arrests of journalists, bloggers, labor union activists, and dual nationals visiting the country, with some facing heavy prison sentences. Hard-liners in control of powerful institutions, including the judiciary and the Islamic Revolutionary Guard Corps (IRGC), were behind many of the year's abuses. There were no indications that President Hassan Rouhani, a self-proclaimed moderate seeking reelection in 2017, was willing or able to push back against repressive forces and deliver the greater social freedoms he had promised. Opposition leaders Mir Hossein Mousavi, his wife Zahra Rahnavard, and reformist cleric Mehdi Karroubi remained under house arrest for a sixth year without being formally charged or put on trial. As in 2015, the media were barred from quoting or reporting on former president Mohammad Khatami, another important reformist figure."
^Federal Research Division, Library of Congress.""Iran — The Constitution"". 15 Nisan 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:14 Nisan 2006.
^Jones, Seth G. (2020).Regular Military Power. Center for Strategic and International Studies (CSIS). ss. 19-27.JSTORresrep29480.7. 18 Mart 2024 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:13 Nisan 2024.
^Aryan, Hossein (5 Şubat 2009)."Pillar Of The State".Radio Free Europe/Radio Liberty (İngilizce). 23 Eylül 2016 tarihinde kaynağındanarşivlendi. Erişim tarihi:15 Mart 2024.
^J. B. Bury, History of the Later Roman Empire: From the Death of Theodosius I to the Death of Justinian Volume 1, p.109ISBN 0-486-20398-0, Dover Publications